28 Nisan , 2024, 17:53:16

Haberler:

www.herseyibilen.co Durma! Merak ettiğin her konuda her soruyu sen de sor!


isim ??

Başlatan SEVVA, 26 Kasım , 2008, 15:43:26

« önceki - sonraki »

öslem

ayyyyyyy özgecim tülincim valla bende ilk gördüğümde baya güldüm. yani moralim bozuktu sağolsun handan baya güldürdüüü yaaaaaa  :toothy10: :toothy10:

yok handancım ben kendi adıma söylüyorum midem bulanmadı ama mideme gülmekten sancılar girdiiiiii  :ehi: :ehi: :ehi:
  

SENİ ÇOKK ÖZLEDİM KOCACIM

ecrin merzam

 (21) ittebiu men lâ yes'elüküm ecren vehüm mühtedun ("Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir." )

(11) innema tünzirü menittebe azzikre ve hasiyer rahmane bilgayb febessirhü bimagfiretin ve ecrin keriym
(Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği halde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla müjdele)

merhaba arkadaşlar ecrin ve ecren kelimesine bir AÇIKLIK GETİRELİM ECREN ÜCRET DEMEK EVET DOĞRU FAKAT ECRİN ÜCRET DEMEK DEĞİL  GÖRÜLDÜĞÜ ÜZRE LÜTFEN İNSANLARININ KAFASINI KARIŞTIRMAKTAN ZİYADE İYİCE ARAŞTIRALIM İSİMLRİ TEŞEKKÜRLER  :flowers:

Ecrin57

 :alkış: :alkış: :alkış: :alkış: :alkış: :alkış: :alkış: :alkış: :alkış: sagoll canimmm cok guzell aciklik getirdin

sesedo-98

20 Aralık , 2008, 00:19:24 #138 Son düzenlenme: 20 Aralık , 2008, 00:32:03 meyliş
ECRİN
FURKAN
(57) Kul ma es'elüküm aleyhi min ecrin illa men şae ey yettehıze ila rabbihı sebıla 
De ki: "Ben, buna karşı sizden bir ücret değil, ancak Rabbine doğru bir yol tutmak isteyen kimseler (olmanızı) istiyorum."   
SEBE
(47) Kul ma seeltüküm min ecrin fe hüve leküm in ecriye illa alellah ve hüve ala külli şey'in şehıd 
De ki: "Ben, sizden herhangi bir ücret istersem, o sizin olsun. Benim mükafatım ancak Allah'a aittir ve Allah, herşeye şahittir."
YASİN
(11) İnnema tünziru menittebeaz zikra ve haşiyer rahmane bil ğayb fe beşşirhü bi mağfirativ ve ecrin kerım 
Sen ancak Kur'an'a uyan ve Rahman'dan gıyabında saygı besleyen kimseyi sakındırırsın; İşte onu, hem bir bağışlama hem de değerli bir mükafatla müjdele!

ECREN
TALAK
(5) Zalike emrullahi enzelehu ileykum ve men yettekıllahe yukeffir 'anhu seyyiatihi ve yu'zum lehu ecren. 
İşte bu (anlatılan hükümler), Allah'ın size indirdiği emridir. Her kim Allah'tan korkarsa, Allah onun kabahatlarını örter ve mükafatını büyütür.
KALEM
(46) Em tes'eluhum ecren fehum min mağremin muskalune. 
Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır borç altında mı eziliyorlar?
MÜZZEMMİL
(20) İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nısfehu ve sulusehu ve taifetun minelleziyne me'ake vallahu yukaddirulleyle vennehare 'alime en len tuhsuhu fetabe 'aleykum fakreu ma teyessere minelkur'ani 'alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune fiyl'ardı yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fiy sebiylillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekıymussalate ve atuzzekate ve akridullahe kardan hasenen ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin teciduhu 'ındallahi huve hayren ve a'zame ECREN vestağfirullahe innallahe ğafurun rahıymun. 
20. Gerçekten Rabbin biliyor ki sen, muhakkak gecenin üçte ikisine yakınını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçiriyorsun, beraberinde bulunan bir grup da (böyle yapıyor). Oysa geceyi, gündüzü Allah takdir eder. Sizin bundan ötesini başaramayacağınızı bildiği için size lütuf ile muamelede bulundu. Bundan böyle Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun; O, içinizden hastaların olacağını, diğer bir kısmının Allah'ın lütfundan bir kar aramak üzere yeryüzünde yol tepeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bilmektedir; O halde o (Kur'an)dan kolayınıza geleni okuyun; namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a karz-ı hasen verin! Kendi hesabınıza hayır olarak ne (iyilik) yapıp gönderirseniz, onu Allah yanında daha hayırlı ve KARŞILIK olarak daha büyük bulacaksınız. Allah'tan bağışlanma dileyin! Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.  elmalı hamdi yazır

anlayacagın canım ecrin ecren demek ücret demek .... ve canım benım arkadaşım var arabistanda ecrin dersen ücret olarak anlarlar dedi ... komşumuz arap o da ecrin ve ecerenin ücret oldugunu söylüyor ve ayetlerin çogunda ücret manasında geçiyor sadece yasinde ücret =karşılık yani bir nevi mukafat olarak açıklamışlar
MÜKAFAT
Bakara
(62) Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden (her bir grubun kendi şeriatında) "Allah'a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükafat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır" (diye hükmedilmiştir).               
Bakara
(262) Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rab'leri katında mükafatları vardır. Onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.               
Bakara
(274) Mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya, onların Rableri katında mükafatları vardır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir               
Bakara
(277) Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekatı verenlerin mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.               
Al-i İmran
(57) "İman edip salih ameller işleyenlere gelince, Allah onların mükafatlarını tastamam verecektir. Allah zalimleri sevmez."               
Al-i İmran
(136) İşte onların mükafatı Rab'leri tarafından bağışlanma ve içinden ırmaklar akan cennetlerdir ki orada ebedi kalacaklardır. (Allah yolunda) çalışanların mükafatı ne güzeldir!               
Al-i İmran
(144) Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah şükredenleri mükafatlandıracaktır.                 
Al-i İmran
(145) Hiçbir kimse Allah'ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret mükafatını isterse, ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükafatlandıracağız.               
Al-i İmran
(148) Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükafatını verdi. Allah güzel davrananları sever.               
Al-i İmran
(172) Onlar yaralandıktan sonra Allah'ın ve Peygamberinin davetine uyan kimselerdir. Onlardan güzel davranıp iyilik edenlere ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlara büyük bir mükafat vardır.                 
Al-i İmran
(179) Allah, pisi temizden ayırıncaya kadar mü'minleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir. Allah size gaybı bildirecek de değildir. Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçer (gaybı ona bildirir). O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük bir mükafat vardır.                 
Al-i İmran
(195) Rableri onlara şu karşılığı verdi: "Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükafat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. mükafatın en güzeli Allah katındadır."               
Al-i İmran
(199) Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah'a, size indirilene ve kendilerine indirilene, Allah'a derinden saygı duyarak inanırlar. Allah'ın âyetlerini az bir değere satmazlar. Onlar var ya, işte onların, Rableri katında mükafatları vardır. Şüphesiz Allah hesabı çabuk görendir.                 
Nisa
(67) O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükafat verirdik.               
Nisa
(74) O halde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükafat vereceğiz.                 
Nisa
(96) Mü'minlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır.Gerçi Allah (mü'minlerin) hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükafat ile, kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.               
Nisa
(100) Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim Allah'a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükafatı Allah'a düşer. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.               
Nisa
(146) Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah'a has kılanlar müstesnadır. Bunlar mü'minlerle beraberdirler. Allah mü'minlere büyük bir mükafat verecektir.               

Nisa
(152) Allah'a ve peygamberlerine iman edenler ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince, işte onlara Allah mükafatlarını verecektir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.               
Nisa
(173) İman edip salih ameller işleyenlere gelince, (Allah) onların mükafatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha da fazlasını verecektir. Allah'a kulluk etmekten çekinenlere ve büyüklük taslayanlara gelince; (Allah) onları elem dolu bir azaba uğratacaktır ve onlar kendilerine Allah'tan başka bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardır..
Maide
(9) Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında, "Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükafat vardır" diye vaatte bulunmuştur.               
Maide
(85) Dedikleri bu söze karşılık Allah onlara, devamlı kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetleri mükafat olarak verdi. İşte bu, iyilik yapanların mükafatıdır.               
Enam
(84) Biz ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nûh'u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâvud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yûsuf'u, Mûsâ'yı ve Hârûn'u da. İyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız.               
Araf
(170) Kitaba sımsıkı sarılanlara ve namazı dosdoğru kılanlara gelince, şüphesiz biz, iyiliğe çalışan (erdemli) kimselerin mükafatını zayi etmeyiz.               
Araf
(113) Sihirbazlar Firavun'a geldiler. "Galip gelenler biz olursak mutlaka bize bir mükafat vardır, değil mi?" dediler.               
Enfal
(28) Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer deneme aracıdır. Allah katında ise büyük bir mükafat vardır.               
Tevbe
(22) Onlar orada ebedi kalacaklardır. Şüphesiz, Allah katında büyük bir mükafat vardır.               
Tevbe
(120) Medine halkı ve onların çevresinde bulunan bedevîlere, Allah'ın Resûlünden geri kalmak, kendi canlarını onun canından üstün tutmak yaraşmaz. Çünkü onların, Allah yolunda çektikleri susuzluk, yorgunluk, açlık, kâfirleri öfkelendirmek üzere bir yere adım atmaları ve düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları gibi hiçbir olay yoktur ki karşılığında kendilerine iyi bir amel (in sevabı) yazılmış olmasın. Şüphesiz Allah iyilik yapanların mükafatını elbette zayi etmez.               
Tevbe
(121) Allah yolunda küçük, büyük bir harcama yapmazlar ve bir vadiyi katetmezler ki (bunlar), Allah'ın, yaptıklarının daha güzeliyle kendilerini mükafatlandırması için hesaplarına yazılmış olmasın.               
Yunus
(4) Hepinizin dönüşü ancak onadır. Allah bunu bir gerçek olarak vadetmiştir. Şüphesiz o başlangıçta yaratmayı yapar sonra, iman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükafatlandırmak için onu (yaratmayı) tekrar eder. Kafirlere gelince, inkar etmekte olduklarından dolayı, onlar için kaynar sudan bir içki ve elem dolu bir azap vardır.               
Hud
(115) Sabret! Çünkü Allah iyilik edenlerin mükafatını zayi etmez.               
Yusuf
(88) Bunun üzerine (Mısır'a dönüp) Yûsuf'un yanına girdiklerinde, "Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükafatlandırır" dediler.               
Yusuf
(90) Kardeşleri, "Yoksa sen, sen Yûsuf musun?" dediler. O da, "Ben Yûsuf'um, bu da kardeşim. Allah bize iyilikte bulundu. Çünkü, kim kötülükten sakınır ve sabrederse şüphesiz Allah iyilik yapanların mükafatını zayi etmez" dedi.               
Nahl
(31) İçinden nehirler akan Adn cennetlerine gireceklerdir. Kendileri için orada diledikleri her şey vardır. Allah kendine karşı gelmekten sakınanları böyle mükafatlandırır.               
Nahl
(41) Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahiret mükafatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi...               
Nahl
(96) Sizin yanınızdaki tükenir, Allah katında olan ise kalıcıdır. Elbette sabredenlere, yapmakta olduklarının en güzeliyle mükafatlarını vereceğiz.               
Nahl
(97) Erkek veya kadın, kim mü'min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükafatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.               
İsra
(10) Gerçekten bu Kur'an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü'minler için büyük bir mükafat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.               
Kehf
(88) "Her kim de iman eder ve salih amel işlerse ona mükafat olarak daha güzeli var. (Üstelik) ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz."               
Ta Ha
(73) "Şüphesiz ki biz; günahlarımızı ve bize zorla yaptırdığın sihri affetmesi için, Rabbimize inandık. Allah'ın vereceği mükafat daha hayırlı ve daha kalıcıdır." 
Ta Ha
(76) Her kim de O'na salih ameller işlemiş bir mü'min olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar akan, içinde ebediyyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu günahlardan temizlenenlerin mükafatıdır.               
Enbiya
(101) Şüphesiz kendileri için tarafımızdan en güzel mükafat hazırlanmış olanlar var ya; işte bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır.               
Müminun
(111) Sabretmiş olmaları sebebiyle, bugün ben onları mükafatlandırdım. Şüphesiz onlar başarıya erenlerin ta kendileridir.               
Nur
(38) (Bütün bunları) Allah, kendilerini yaptıklarının en güzeli ile mükafatlandırsın ve lütfundan onlara daha da fazlasını versin diye (yaparlar). Allah dilediğini hesapsız olarak rızıklandırır.               
Furkan
(75) İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükafatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selamla karşılanacaklardır.               
Şuara
(41) Sihirbazlar gelince, Firavun'a, "Eğer biz üstün gelirsek gerçekten bize bir mükafat var mı?" dediler.               
Kasas
(14) Mûsâ olgunluk çağına ulaşıp gelişimini tamamlayınca biz ona ilim ve hikmet verdik. Biz iyilik edenleri böyle mükafatlandırırız.               
Kasas
(54) İşte onların, sabredip kötülüğü iyilikle savmaları ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcamaları karşılığında, mükafatları kendilerine iki kez verilecektir.                 
Kasas
(80) Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, "Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah'ın vereceği mükafat daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşturulur" dediler.               

Ankebut
(7) İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz. Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükafatlandıracağız.               

Ankebut
(27) O'na (İbrahim'e) İshak'ı ve Yakub'u bahşettik. Onun soyundan gelenlere peygamberlik ve kitab verdik. Ayrıca ona dünyada mükafatını da verdik. Şüphesiz o, ahirette de salih kimselerdendir.               

Ankebut
(58) İman edip salih amel işleyenler var ya, onları içinden ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. Çalışanların mükafatı ne güzeldir!               

Rum
(45) Bu hazırlığı Allah'ın; iman edip salih amel işleyenleri kendi lütfundan mükafatlandırması için yaparlar. Şüphesiz o inkâr edenleri sevmez.               

Secde
(19) İman edip salih amel işleyenlere gelince, onlar için, yapmakta olduklarına karşılık bir mükafat olarak Me'vâ cennetleri vardır.               

Ahzab
(24) Bunun böyle olması Allah'ın, doğruları, doğrulukları sebebiyle mükafatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların tövbesini kabul etmesi içindir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.               

Ahzab
(29) "Eğer Allah'ı, Resülünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, bilin ki Allah içinizden iyilik yapanlara büyük bir mükafat hazırlamıştır."               

Ahzab
(31) İçinizden kim Allah'a ve Resülüne itaat eder ve salih bir amel işlerse, ona mükafatını iki kat veririz. Biz ona bereketli bir rızık hazırlamışızdır.               

Ahzab
(35) Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkar erkeklerle itaatkar kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.               

Ahzab
(44) Allah'a kavuşacakları gün mü'minlere yönelik esenlik dileği "Selam" dır. Allah onlara bol bir mükafat hazırlamıştır.               

Sebe
(37) Ne mallarınız ne de çocuklarınız, sizi bizim katımıza daha çok yaklaştıran şeylerdir! Ancak iman edip salih amel işleyenler başka. İşte onlar için işlediklerine karşılık kat kat mükafat vardır. Onlar cennet köşklerinde güven içindedirler. 

Fatır
(30) Allah kendilerine mükafatlarını tam olarak versin ve kendi lütfundan daha da artırsın diye (böyle yaparlar). Şüphesiz O, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.               

Fatır
(7) İnkar edenler için çetin bir azap vardır. İman edip salih ameller işleyenler için ise bir bağışlanma ve büyük bir mükafat vardır.               

Yasin
(11) Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği halde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla müjdele.               

Saffat
(80) İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.
80. İnna kezalike neczil muhsinın                 
Saffat
(105) "Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız."               
105. Kad saddakter rü'ya inna kezalike neczil muhsinın
Saffat
(110) İyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız.
110. Kezalike neczil muhsinın                
Saffat
(121) Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.               

Saffat
(131) Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız               

Zümer
(34) Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu, iyilik yapanların mükafatıdır.               
34. Lehüm ma yeşaune ınde rabbihim zalike cezalü muhsinın    
           
Zümer
(10) (Ey Muhammed! Bizim adımıza de ki, "Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar için (ahirette) bir iyilik vardır. Allah'ın yeryüzü geniştir. Sabredenlere mükafatları elbette hesapsız olarak verilir."               
10. Kul ya ıbadillezıne amenütteku rabbeküm lillezıne ahsenu fı hazihid dünya haseneh ve erdullahi vasiah innema yüveffes sabirune ecrahüm bi ğayri hısab  
Zümer
(74) Onlar şöyle derler: "Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren ve bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan Allah'a mahsustur. Salih amel işleyenlerin mükafatı ne güzelmiş!"                               

Şura
(40) Bir kötülüğün karşılığı, onun gibi bir kötülüktür (ona denk bir cezadır). Ama kim affeder ve arayı düzeltirse onun mükafatı Allah'a aittir. Şüphesiz O, zâlimleri sevmez.               
40. Leallena nettebius seharate in kanuhümül ğalibın

Muhammed
(36) Şüphesiz dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer inanır ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, size mükafatınızı verir ve sizden mallarınızı (tamamen sarf etmenizi) istemez.               

Fetih
(29) Muhammed, Allah'ın Resülüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde halinde, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat'ta ve İncil'de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah kendileri sebebiyle inkarcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükafat vaad etmiştir.               

Necm
(31) Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. (Bu) kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, iyilik edenleri de daha güzeliyle mükafatlandırması için (böyle)dir. 
31. Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil erdı li yecziyellezine esau bima amilu ve yecziyellezine ahsenu bil husna                

bir kaç ayetin latince örneğini yazdım daha fazla araştırmaya da gerek yok sanırım :)   tam 1 SAATİMİ ALDIII


sesedo-98

ecir turkçede anlamı = amele aylıkçı esnaf gundelikçi haftalıkçı hizmetkar memur maraba ortakçı personel mustahdem terci ÜCRETLİ demek ecir kelimesinin kökeni ARAPÇADIR ECRİN ECREN ECİR NE DERSENİZ ARTIK

ecir kelimesi bazı sitelerde sevap olarak geçmiş fakat kuran 4 yerde sevap kelime var olarak geçiyor ve hepsinde sevap olarak yazılmış ecir olarak değil yani anlayacagınız ecir kelimesinin genel olarak anlamı ucret karşılıktır

Bakara
(103) Eğer onlar iman edip Allah'ın emirlerine karşı gelmekten sakınmış olsalardı, Allah katında kazanacakları sevap kendileri için daha hayırlı olacaktı. Keşke bilselerdi.               

Kehf
(46) Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır.               

Meryem
(76) Allah doğruya erenlerin hidayetini artırır. Kalıcı salih ameller Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, sonuç itibari ile de.               

Rum
(39) İnsanların malları içinde artsın diye faizle her ne verirseniz, Allah katında artmaz. Ama Allah'ın hoşnutluğunu isteyerek her ne zekat verirseniz; işte bunu yapanlar sevaplarını kat kat arttıranlardır. 

valla latıncesini yazmaya artık takatim kalmadı hepsine tek tek baktım ecir diye geçmiyor isterseniz araştırın ama benden bu kadar 2 saat oldu araştırma yapıyorum aman yanlışlık olmasın diye fakat görüyorsunuz ki ücret kelimesinde birleşiyor bazı cumlede anlam kazanması için karşılık yerine turkçeye uyarlanarak mukafat denmiştir...

ecrin merzam

 FETiH
(10) innelleziyne yübayiguneke innema yübayigunallah, yedullahi fevka eydiyhim, femen nekese feinnema yenküsü alâ nefsih ve men evfa bima ahede galeyhullahe feseyü'tiyhi ecren aziyma (10. Gerçektir ki sana biat edenler Allâh'a biat etmislerdir ve Allâh'in eli onlarin eli üzerindedir. Verdigi sözden dönen bununla kendine zarar vermis olur. Sözüne sadik kalana ise Allâh'tan büyük ecir vardir.
)


"Allâhümmec'alhu lenâ feretan vec'alhu lenâ ecren ve zühren vec'alhü lenâ şâfien ve müşeffeâ."
Anlamı:
«Allahım! Bu çocuğu cennette bizi karşılayıcı ve ahiret armağanı kıl...


SEBE
(47) Kul ma seeltüküm min ecrin fe hüve leküm in ecriye illa alellah ve hüve ala külli şey'in şehıd 

sebe:47

De ki: "Ben sizden herhangi bir ücret istemem, O sizin içindir. Benim ecrim ancak Allah'a aittir. O, her şeye şahittir.

tefsir :
"( "Benim ücretimi Allah verecektir."

Beni görevlendiren O'dur, buna göre ücretimi de verecek olan O'dur. Ben gözlerimi O'nun vereceği ücrete diktim. Gözlerini Allah'ın katındaki ücrete diken kimseye insanların elindeki değerler basit, önemsiz, düşünmeye değmez şeyler gelir.


FURKAN
(57) Kul ma es'elüküm aleyhi min ecrin illa men şae ey yettehıze ila rabbihı sebıla 
57- De ki: "Ben, buna karşı sizden bir ücret değil, ancak Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen kimseler (olmanızı) istiyorum."


TALAK
(5) Zalike emrullahi enzelehu ileykum ve men yettekıllahe yukeffir 'anhu seyyiatihi ve yu'zum lehu ecren. 

tefsir:

"Kim Allah'tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükafatını büyütür."

Birinci de işlerin kolaylaştırılması... İkincide kötülüklerin silinmesi, ardından verilecek ödülün daha da büyütülmesi... Hiç kuşkusuz bu insanı teşvik eden bir lütuf, coşturan bir öneridir... Ve bu genel bir hüküm, tüm durumları kapsayan bir vaaddir. Fakat bu vaadin gölgesi boşanma konusuna yansıtılıyor, bu sayede insan kalbi Allah bilinci ile, onun engin lütfu ile dolup taşıyor. Öyleyse Allah kendisini kolaylıkla, bağışlanma ve büyük ödüllerle bürüdüğü halde neden kendisi işi zorlaştırsın, içinden çıkılmaz hale getirsin?


MÜZZEMMİL
(20) İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nısfehu ve sulusehu ve taifetun minelleziyne me'ake vallahu yukaddirulleyle vennehare 'alime en len tuhsuhu fetabe 'aleykum fakreu ma teyessere minelkur'ani 'alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune fiyl'ardı yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fiy sebiylillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekıymussalate ve atuzzekate ve akridullahe kardan hasenen ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin teciduhu 'ındallahi huve hayren ve a'zame ecren vestağfirullahe innallahe ğafurun rahıymun.


Gönüllü olarak ve karşılık beklemeksizin Allah'a borç veriniz. Kendiniz için yaptığınız hayırları ilerde Allah katında daha yararlı ve daha büyük ödüllü olarak bulursunuz."

ve bu da bir ilahiyatçının açıklaması
Havva:
çoğu yerde ücret ödül armağan karşılık olarak geçiyor
Havva:
hangisine inanacağı

"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
hepsi aynı manada aslında

"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
asıl anlamı şu

Allâhümmec'alhu lenâ feretan vec'alhu lenâ ecren ve zühren vec'alhü lenâ şâfien ve müşeffeâ."
Anlamı:
«Allahım! Bu çocuğu cennette bizi karşılayıcı ve ahiret armağanı kıl...

Havva:
burdaki ecren
Havva:
armağanmı demek
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
armağan olarak da çevirsek
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
sonuçta bir
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
işin karşılığıdır
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":

Havva:
yanii
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
yani senin eşinle
Havva:
kötü bir isimmi koydum kızıma
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
cinsel birleşme işinin
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
karşılığı nedir ?
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
çocuktur
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
sen Allaha diyorsun ki
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
Allahım bu çocuk senin armağanın falan

"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
kötü bir isim değil ki
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
bak şimdi şöyle açıklayayım
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
ARAPÇA DA
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
ecr kelimesinden geliyor ecrin
Havva:
evet
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
ecr , ücret, karşılık, bir emeğin karşılığı anlamlarına geliyor
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
farklı konularda ve olaylarda
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
ecr kelimesini kullanırsan
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
yeni baza anlamlar alabiliyor ama
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
kökündeki anlam gitmez
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
sen şimdi
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
kızına
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
armağan anlamında
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
ecrin
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
dersin
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
doğruur
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
ama bu armağan demek değil sadece
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
ya
Havva:
ok
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
sizin
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
ilişkinizini armağanı
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
ya da şöyle düşünürsün
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
ben allahı seviyorum
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
yaratı cıda
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
gerçekte allahtır
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
ve allah bana bu çocuğu armağan etti
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
bu durumda da
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
çocuk
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
iki varlığın
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
karşılıklı ilişkisinin
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
sonucudur
"Eğer oy vermek işe yarıyor olsaydı, onu da iptal ederlerdi.":
anlatabildim mi

msn alıntısıdır )

buda bir açıklama ve bana çok mantıklı geldi sonuçta hangi anlama gelirse geldin allah tarafından verilen bir şey ücret te olsa

ecrin merzam

canım öncelikle kuran biliyorum ve çok şükür mantığım çalışıyor her kelimenin anlamının güzel şeyler ifade etmediğinin bende frakındayım buradki çoğu insanda farkındadır eminim kültür seviyesi yüksek insanların bulluştuğu bir forum

arabistanda yaşamıyoruz ve ordaki insanlara bir açıklama yapmak zorunda değiliz teşekkürler kendi çapında arştırma yapmışsın ve bu ismi koymadan bende kendi çapımda bi araştırma yapıp ta koydum ..

ücret senin bakış açından sadece ücret demekse bu senin görüşün bişey diyemem burda çok net bir ifade kullanmışsın kesinlikle ücret diyerek dediğim gibi bir çok anlamda kullanılabilien bir kelime ve bende kızıma ecrin derken onun bana Allah tarfından verilmiş bir hediye olduğunu bildiğim için ecrin diyeceğim bunu ne sen ne de bir başkası değiştiremez  :icon_thumright:

oozge

ya meyliş sen baska bı konu actın bu yazı ıle ılglı demı?
ben hatırlıyorummm
havvacım  sanada katılıyorum buarada :icon_thumright:
cok uzun bı yorum yapmışıtm nerde o yaaaaa :tongue3:


Ecrin57

benimde uc bucuk aylik ecrin adinda bir kizim var ve benda havvaya katiliyorum allahin verdigi bir hediye olarak biliyorum oyle okudum oyle iannandim kimsede bunu degistiremez

okudum cevap vermek istemedim kac kez ama ne yapmaya calistiginida anlamadim  arkadasim seninn israrlaa ne yapmak istedigini cozemedim sen koyma bu ismi biz koyduk

senin demenlede acikcasi kimse gidipde nufusta cocugunun ismini degistirmeyecegine gore uzatmaya gerek yok herkezz ozgurr kimsenin kafasinda soru isareti yok cok seviyorum bu ismi iykide takmisimm

sonucta herkez arastirip takiyor cocugunun adini bizde arastirdik  ben okuduguma inaniyorum  heryerdeki yazan yanliss seninki dogru gibi gostermeye calisiyorsunn kafa bile karistirmiyorsun kusura bakma ama bence forumda boyle seylerle dikkat cekemezsin kusura bakmaa sadece tepki alirsinn

burasi baska paylasimlarin yeri konular saptirilmasin kimse cahil degil 9 ay karnimizda tasidigimiz cocugunn adini tabiki arastiriyoruzz o kadarr degersiz degill ucret koyacak kadar

9 ay dusunduk arastirdik dogrusu bu diye buna karar verdik sadece saygiya davet ediyorumm cocuklarimizin konmuss adina bu ecrin olur baska isim olur farketmezz anne babaninn kararidirr saygi duyulmali benimm kafam karismaz ben anlamini bilerek koydum biliyoruz cok sukurr

ama burda baskalarini kafasini karistirmaya gerek yok arkadasim