ARADIGINI BUL SAYFASI !!!!

Başlatan -Butterfly-, 28 Ekim , 2007, 22:40:36

« önceki - sonraki »

-Butterfly-


TIRNAK YEMEK IQ YU OLUMSUZ ETKİLİYOR


Bilim adamları, tırnak yiyen çocukların IQ'larının olumsuz etkilenebileceğini bildirdi. Araştırmacılar, riski, toz ve toprakta doğal olarak bulunan ve tozlu ortamlarda oynayan çocukların tırnak içine dolan kurşuna bağlıyor. Kurşun zehirlenmesinin çocuklarda gelişim sorunlarına yolaçtığı biliniyor.


Rusya'daki Ural Çevresel Salgın Hastalıklar Bilimi Merkezi araştırmacıları, tırnak yiyen çocukların kurşun zehirlenmesi riski taşıdığını da belirtti. Araştırmacılar, riski, tozlu ortamlarda oynayan çocukların tırnak içlerine toplanan, toz ve toprakta doğal olarak bulunan kurşuna bağladı. Kurşun zehirlenmesinin, çocuklarda gelişim sorunlarına yol açtığı biliniyor. Daha önceki araştırmalar, kurşunun sinir sistemini de etkileyebildiğini ortaya koymuştu. Ural bölgesindeki kentlerde yaşayan çocuklar üzerinde araştırma yapan bilim adamları, çocukların üçte ikisine yakınında kurşun seviyesinin yüksek olduğunu gözledi.


Bilim adamları, kurşun değerlerinin yüksek olmasında, çocukların evlerinin işlek yollara yakınlığı, toprak, kar ya da boya yeme alışkanlıklarının yanı sıra tırnak yeme alışkanlığının da önemli etken olduğunu saptadı



-Butterfly-


TUVALET EĞİTİMİ


Amerikan bilim adamları, tuvalet eğitimine erken başlanmasının, tuvalet alışkanlığının kazanılma zamanını öne çekmediğini belirttiler.


Pediatrics dergisinde yayımlanan habere göre, Pennsylvania eyaletindeki Philadelphia Çocuk Kliniği'nde görevli bilim adamları, tuvalet eğitimini 27 aylıktan önce alan çocukların tuvalet alışkanlığını, bu yaştan sonra tuvalet eğitimine başlanan çocuklardan daha erken kazanmadığını ortaya çıkardılar.


Tuvalet eğitimine erken başlamanın hem çocuk, hem de ebeveynler için stresli olabileceğine dikkat çeken araştırma başkanı Nathan Blum, kızların tuvalet alışkanlığını genelde erkeklerden daha erken kazandığını kaydetti. Buna göre, kızlar ortalama 3 yaşında, erkeklerse kızlardan 3 ay sonra tuvalet alışkanlığını kazanıyor.


Araştırma çerçevesinde 400 çocuğun verilerini incelediklerini söyleyen Blum, tuvalet eğitimine 27 aylıktan önce başlanan çocukların 10 ila 14,5 ay içinde, bu yaştan daha sonra eğitime başlanan çocuklarınsa 5 ila 9,5 ay içinde tuvalet alışkanlığı kazandığını ifade etti.


Bilim adamları, her çocuğun gelişiminin farklı olduğunu ve tuvalet alışkanlığının da buna göre değişkenlik gösterdiğini söylediler.



-Butterfly-


UYKU PROBLEMLERI (BEBEK)


Uyku problemleri bebeklikte ve hatta ilk çocukluk döneminde sık sık ortaya çıkar. Bu problem, bebeklerini yatağında ağlamaya bırakmanın yanlış olduğunu düşünen anne ve babalar tarafından daha da artırılır. Bebeğiniz gecenin ortasında yatağında ağlamaya başlıyor, hemen içeri koşuyorsunuz, bebeğinizi kucağınıza alıyorsunuz, ona biberonunu veriyorsunuz ya da onunla bir süre oynuyorsunuz. Bunlar huy edinmek için yeterlidir. Bebek, gece uyandığında sizin derhal yanına koşacağınızı, onu avutacağınızı ve eğlendireceğinizi artık öğrenmiştir.

Uyku problemlerinin meydana gelmesini önlemek, mevcut bir problemi ortadan kaldırmaktan daha kolaydır. Erken bebeklik dönemi, gecenin uyku ile geçirilmesi gereken bir zaman dilimi olduğunu bebeğinize öğretmeniz için en uygun zamandır. Şunları uygulayabilirsiniz:

Bebeğiniz iki aylık iken onu yatak odanızdan çıkarın ve kendi odasında yatırmaya başlayın. 2 aylık iken, gece yarısında emzirmekten yavaş yavaş vazgeçin. Bebeğinizi bu saatte beslemek için uykudan uyandırmayın. Eğer bebek uyanmışsa onu 5 dakika kadar ağlamaya bırakın: bebek emzirilmeden uykuya dala-bilir.

Eğer bu işe yaramazsa bebeğinize gündüz ki emzirme imkanından biraz daha az ve her zamankinden daha kısa süre için mama verin. Emzirmeden önce. bebeğinizi birkaç dakika kucağınıza alın ve bunun yeterli olup olmayacağına bakın.

4 Aylık bir bebek gecenin saat 2 sinde beslenmeye gereksinim duymaz. Bu çağda bebekler gecenin bu saatinde emzirilmek istemeye devam ederlerse, yakın bir zamanda bunu adet edinebilirler. Bu öğünü 4 aylık oluncaya kadar ortadan kaldırmazsanız, daha sonra ortadan kaldırmanız gittikçe zorlayacaktır.

Eğer bebeğiniz ağlarsa yanına gidin, onu kucağınıza almak yerine bir süre sırtını sıvazlayın ve konuşarak susturmaya çalışın. Ona, o saatte olması gereken yerin sizin kucağınız değil, kendi yatağı olduğunu anlatmalısınız.

6 aylık bebek ayrılıklardan endişe duymaya başlar. Bebeğinizin yanında, battaniye ya da doldurulmuş bir oyuncak hayvan bırakmak suretiyle geceleri onunla avunmasını sağlayabilirsiniz. Bebek odasının kapısını açık bırakmak da çocuğunuzu da rahatlatacaktır. Ancak gündüz vakti ona daha fazla sevgi göstermelisiniz. Odasına bir gece lambası koymak da faydalıdır.

Bebeğiniz 12 aylık olduğunda, artık sürekli bir yatma saati edinmiş olmalıdır. Eğer bebeğinizin korkun rüyalar görme ya da yatma esnasında korku duyması adeti varsa, yatağın başucuna birkaç dakika oturun ve onu rahatlatmaya çalışın



-Butterfly-


UYKU SORUNLARI (COCUK)



Uyku saatinde kontrolsüz şekilde ağlama, geceleri sık sık uykudan uyanma ve yataktan çıkma ve anne babanın yatağına girmek isteme, okul öncesi çağındaki çocuklarda sıkça rastlanan uyku problemlerindendir.

Eğer çocuğunuzun uyku sorunları varsa, yalnız değilsiniz. Bu anne ve babaların sıklıkla şikayetçi olduğu bir problemdir. Problemin geçici olup olmadığı veya arada bir meydana gelip gelmediği ya da aylardır sorun olduğuna bakılmaksızın, geceleri uyanan ve anne babalarını da uyandıran çocuklar, huysuz bir çocuk probleminin yanı sıra, anne ve babalarının da yorgun bir gece geçirmesine neden olurlar. Çocuğun kaç yaşında olduğuna bağlı olarak nedenler çok çeşitlidir.

Eğer çocuğunuz 12 ila 24 aylık ise ve sürekli gece uykusu problemleri varsa, onun bu problemlerine siz de katkıda bulunuyor olabilirsiniz. 4 aylıktan daha büyük çoğu bebekler, geceleri birkaç kez uyanırlar ve sonra kendiliğinden tekrar uykuya dalarlar. Bununla beraber, eğer bebek geceleri her uyanışında ve ağlayışında anne ve babasının odasına koşacağını öğrenmişse. ister istemez tekrar uykuya dalmak için anne ve babasına gereksinim duyacaktır. Aslında çocuk geceleri ağlayarak bir çeşit terbiye kazanmaktadır.

Çocuğunuzun uyku alışkanlıkları kazanmasında kaçınmanız gereken noktalar şunlardır:

Çocuğu uyutmak için avutmak ya da biberon gibi bir şey vermek, onunla aynı odada uyumak, uyuması için kucakta sallamak, gece yarısı onunla oyunlar oynamak, gündüzleri çocuğun toplam 3 saatten fazla uyumasına izin vermek. geceleri bezini değiştirmek.

Daha sonra, gece kendi yatağına gitmek istemeyen veya gece yarısı uykudan uyanan çocuklar için aşağıdakileri deneyin. Her ne kadar bu yaklaşımınız sizi bir süre uykusuz bırakırsa da. sonunda 1. Çocuğunuzu yatağına uyanık olarak yatırın. Ona iyi geceler deyin ve ısrarlarına rağmen odayı terk edin.

2. Bebeğiniz ağlamaya başlayınca hemen odasına koşmayın. çocuğu kontrol etmeden önce 15-20 dakika bekleyin. Daha sonra, odada bir dakikadan daha az bir süre kalın. Işığı açmayın ve çocuğu kucağınıza almayın; basit bir şekilde, her şeyin yolunda olduğu ve o anın uyuma saati olduğunu ona söyleyin.

Bebeğiniz ilk gece belki bir saat süreyle ağlayacaktır, ancak bu yöntem kullanılmaya devam ettiğinde ağlama süresi genellikle her gece biraz daha azalacaktır. Bazı çocuklar geceleri ağlamayı huy edinmemişlerdir, korktukları için yataklarına dönmeyi reddederler; ya da geceleri korkuyla uyanırlar.

Eğer bebeğinizin ağlaması basit bir ağlamadan çok korkulu bir feryat halinde ise, derhal bebeğinizin yanına koşmanız gerekir. Sizin yüzünüzü görmek. bebeğinizi rahatlatacaktır. Böyle bir durumda, bebeğinizi sakinleştirdikten sonra da yatağının başucunda bir süre oturmanız gerekir Bu esnada onunla oyun oynama-malı ya da konuşmamalısınız. Bebeğinizin bu anı sanki bir oyun zamanı gibi algılamasına izin vermeyin.

Daha büyük okul öncesi çağı çocukları ayrıca çoğunlukla uykularını bölen kabus ya da korkulu rüyalar görürler. Bu durumda da çocuğunuzu sakinleştirin. Onunla oynaşmayın, sabırsız davranmayın ya da onunla korktuğu şeyi tartışmayın. Odasının kapısını açık bırakmak veya bir gece lambası kullanmak yararlı olabilir.

Eğer çocuğunuz gece sizin yatağınıza girmek istiyorsa, yumuşak, fakat kararlı bir şekilde onu kendi yatağına götürün. Böyle bir yaklaşım uzun dönemde hem çocuk, hem de anne baba için en yararlı olan terbiye şeklidir.



-Butterfly-


Kusma(Yeni Doğan)

Yeni doğan bir bebek için, hatta daha büyük bebekler için bile beslenme sonrasında bir miktar besini dışarı çıkarmak az rastlanan şey değildir.

"Çıkarma" (yenen gıdaların çıkarılması), bebeğin ağzından küçük miktarda sütün dışarı çıkmasıdır, çıkarma, kusma ile karıştırılmamalıdır. Kusma esnasında bebeğin midesindeki her şey güçlü bir şekilde ağızdan dışarı çıkarılmaktadır.

Kimi yeni doğmuş bebekler her beslenme sonrası yedikleri gıdanın bir miktarını çıkarırlar, kimi bebekler yalnızca çok nadir aralarla çıkarırlar. Çıkarma çoğu anne babalar için çok sorunlu bir olaydır (çünkü çoğu anne baba, omuzlarında bir bez olmadan bebeklerini kucaklarına almamaları gerektiğini öğrenmişlerdir; oysa, bu nadiren bir probleme yol açar. Genelikle çocuk 7 aylık ile 12 aylık arasında bir yaşa geldiğinde, yeni bebek oturtulabiliyor ya da hareket edebiliyor ise problem kendiliğinden ortadan kalkacaktır.

Bebeğin yediği gıdaları neden çıkardığı tam olarak bilinmemektedir; bunun sebebi belki de olgunlaşmamış bir sindirim sistemi yüzündendir. Daha büyük çocukların ya da yetişkinlerin aksine küçük bebeğin yemek borusu ile midesinin üst kısmı arasındaki kaslar henüz mide içeriğini aşağı doğru itecek sekide gelişmemiştir. Dolayısıyla, herhangi bir hareket, hatta bebeği yatırmak kadar bir hareket bile ya da sindirim sisteminin kendi tepkisi dolayısıyla beslenme esnasında alman süt dışarı çıkmaktadır.

Bebeğin ağzından çıkan süt genelikle biraz ekşimsidir ve süt pıhtısı içeriyor olabilir. Bu konuda endişelenmeye gerek yoktur; çünkü dışarı çıkarılan süt sindirilme aşamasındadır.

Bebeğiniz yediği gıdaları çıkartıyor ise ne yapmalısınız?

Bazen bebekler midelerindeki gaz yüzünden yedikleri gıdaları çıkartırlar. Bu yüzden beslenme sonrasında bebeğinizi geğirtmek çok önemlidir. Biraz zamanlarını alsa bile, anne ve babalar bebeklerini her beslenme sonrasında geğirtmeye çalışmalıdırlar. Bazı doktorlar bebeklerin mama sandalyesi gibi bir yerde beslenme sonrasında yarım saat kadar dikine oturtulmasını da tavsiye etmektedirler.

Eğer yediği gıdaları çıkaran bir bebeğiniz varsa, bu problem muhtemelen ne yaparsanız yapın devam edecektir. Bebeğiniz sağlıklı olduğu ve kilo almaya devam ettiği sürece doktorunuz bunu önemsemeyecektir; bu sizin için de önemsenmeyecek bir olay olmalıdır.

Bununla beraber, kusmak endişe gerektiren bir olaydır. Yeni doğmuş bir bebek, doğumdan birkaç saat sonra, hafif kan karışmış olarak sümüksü bir sıvı kusar. Bu, genellikle endişe gerektirmeyen bir olaydır. Çünkü bu kan doğum esnasında annedeki kanamanın bebek tarafından yutulması nedeniyle kusmuğa karışmıştır. Kusma genellikle birkaç emzirme sonrasında da ortaya çıkabilir. Bununla beraber, daha fazla sürerse, bu yemek borusu ya da bağırsaklarda daha ayrıntılı bir incelemeyi gerektiren bir engel ya da tıkanıklık yüzünden olabilir.

Kusma ayrıca süte toleranssızlık ya da başka bir hastalığın başlangıç işareti olarak da ortaya çıkabilir.

Bebeğiniz kusarsa ne yapmalı?

Beslenme sonrasında gıdasını çıkarma adetinde olan bazı bebekler günde bir defa gibi sık aralıklarla büyük miktarlarda kusarlar. Bu durumda doktorunuza durumu bildirebilirsiniz; fakat yine de yukarıda söylendiği gibi bebek sağlıklı görünüyor ve kilo almaya devam ediyorsa muhtemelen endişelenecek herhangi bir neden yoktur.

Eğer kusmukta kan ya da yeşil safra varsa bebek derhal tıbbi muayene görmelidir, çünkü böyle bir durum ciddi bir hastalık belirtisi olabilir.

Kusmak kimi zaman bir enfeksiyon belirtisi olabildiği için, aslında hiç çıkartma adetinde olmayan bebeğiniz aniden kusarsa, bebeğin vücut ısısını almalısınız. Eğer vücut ısısı normal ise ve bebeğin davranışları bir anormallik göstermiyorsa muhtemelen her şey yolundadır. Eğer bebek kusmaya devam ederse doktorunuza haber veriniz.




-Butterfly-


PAMUKCUK


Pamukçuk, ağızda meydana gelen hafif bir mantar enfeksiyonudur; yanakların iç tarafına, dilin üzerine ve ağzın tavanına sürülmüş beyazımsı lekelere benzer. Eğer beyaz leke kazınırsa, altında deri yanmış gibi görünür ve kanayabilir. Pamukçuk, sağlıklı yeni doğmuş bebeklerde meydana gelir.

Belirtiler : Bebeğin ağzında, ağzının içinde ve çevresinde süte benzer ince bir tabaka.

Pamukçuk olan bebeğin ağzı yaradır. Bebek emzirilirken rahatsızdır ve hatta emzirilmeyi reddedebilir. Eğer bebeğinizde pamukçuk olduğundan kuşkulanıyorsanız, bebeğinizin doktoruna başvurunuz. Teşhis koymak için çoğunlukla sadece bakmak suretiyle muayene yeterli olmaktadır.

Tedavi

Sağlıklı bir yeni doğmuş bebek genellikle hastalığı kendi başına yenebilmektedir. Fakat, özellikle pamukçuk geniş bir alana yayılmışsa, nystatin adı verilen bir antimartar madde bu süreci hızlandırmaktadır



-Butterfly-


SÜNNET


Tarih öncesi çağlardan beri yapılan sünnet, günümüzde dini nedenlerin yanısıra hijyenik açıdan ve hastalıktan korunmak amacıyla da yapılıyor.


Doç. Dr. Şaban Sarıkaya, çocuklarda tüm cerrahi girişimlerin anestezi altında, steril ortamda, yani ameliyathane koşullarında yapılması gerektiğini vurguladı. Ameliyathane koşullarının pahalı olmasının dar gelirli ve kırsal kesimi bu uygun ortamlardan uzaklaştırdığın belirten Doç. Sarıkaya, çeşitli kuruluş veya siyasi örgütlerin düzenlediği ve tıbbi kurallara uygun ortamda gerçekleştirilemeyen toplu sünnet şölenlerinin de çocuklar için önemli riskler oluşturduğuna dikkat çekti.


Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şaban Sarıkaya, çeşitli kuruluş veya siyasi örgütlerin düzenlediği toplu sünnet şölenlerinin, tıbbi kurallara uygun ortamlarda gerçekleştirilemediği için çocuklar için önemli riskler oluşturabildiğini söyledi. Doç. Dr. Şaban Sarıkaya, sünnetin cerrahi bir işlem olduğunu hatırlatarak, çocuklara eski çağlardan beri ve en sık uygulanan ameliyat olduğunu söyledi.


TOPLU TÖRENLER RİSKLİ


Modern tıbbın kurallarına göre, çocuklarda tüm cerrahi girişimlerin anestezi altında, steril ortamda, yani ameliyathane koşularında yapılması gerektiğini vurgulayan Sarıkaya, dini nedenle yapılan sünnetlerin, özellikle kırsal veya dar gelirli kesimleri ameliyathane koşullarının pahalı olması nedeniyle, bu uygun ortamlardan uzaklaştırdığına işaret etti. Doç. Sarıkaya, Bu aşamada çeşitli kuruluş veya siyasi örgütlerin düzenlediği toplu sünnet şölenleri ise tıbbi kurallara uygun ortamlarda gerçekleştirilemediğinden, çocuklar için önemli riskler oluşmaktadır dedi.


SÜNNET KARŞITLARI


Doç. Dr. Şaban Sarıkaya, sünnetin hijyenik açıdan da tercih edildiğini bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: Tarih öncesi çağlardan beri yapıldığını bildiğimiz sünnet, günümüzde dini nedenlerin yanı sıra hijyenik açıdan ve hastalıktan korunmak için veya tedavi amacıyla yapılmaktadır. Ancak, hijyenik koşulların gelişmesiyle birlikte sünnetin bazı hastalıklardan hem erkeği hem de kadını koruduğu iddiaları son yıllarda tartışılır hale gelmeye başladı. Tıp dünyasında da halen sünnetin yararlı olduğunu söyleyen bilim adamı olduğu kadar, gereksiz ve zararlı, hatta insan haklarına aykırı olduğunu söyleyenler de bulunmaktadır. Son yıllarda sünnet karşıtlarının en çok üzerinde durdukları husus, sünnet derisinin de bir organ olduğudur. Tıbbi gerekliliği olmayan bir işlemin, ana-baba rızası ile de olsa yapılması, gerçekten tıbbi etiğe uygun değildir. Ancak, sünnetin şu anda gelişmiş ülkelerde bile yasak olmaması, halen dini uygulamalara önem verildiğini ve sünnet derisinin gerekliliğine dair dini uygulamaları değiştirecek güçte yeterli bilimsel kanıt bulunmadığını göstermektedir



-Butterfly-


TENYA (SERIT)

Şerit hastalığı olarak da adlandırılabilecek olan taenia enfestasyonu parazit adı verilen küçük canlılarla meydana gelen ve genelde sindirim sistemini tutan bir durumdur. Tenyalar, az pişmiş veya çiğ et (tenya bulunan) yemekle bulaşır. Sığırlar genelde Taenia saginata bulaştırırken, domuzlar taenia solium taşıyıcısıdırlar. Tenyalar segmentli yani boğumludurlar. Her boğum yumurta üretebilme kapasitesine sahiptir.
Dünya genelinde son derece yaygın bir durumdur.

Sığır Tenyası (Taenia saginata)

Etle alınan tenya larvaları (olgunlaşmamış tenyalar) insan barsaklarında olgun hale gelebilirler ve boyları 4-6 metreye ulaşabilir.

Tenya hastalığı genelde her hangi bir belirtiye neden olmaz. Kişi kendisinde tenya olduğunu genelde dışkısında tenyaları görünce fark eder, özellikle de hareketli parçacıkları.

Nadiren karın üst bölgesinde ağrı, ishal, bulantı, kilo kaybı görülebilir. Bazen apendiks, safra kanalları ve pankreas kanalında tıkanıklığa neden olabilirler.

Dışkıda parazitin yumurta ve boğumlarının görülmesi ile tanı konur. Taenia saginata nın hareketli parçaları dışkıda görülebilir. Parazit yumurtalarını makat civarında toplayabilmek amacı ile kullanılan selofan bant yöntemi ile %85-95 hastada tanı konulabilir.

Tenya hastalığı, ilaçlarla ve genelde tek doz kullanılarak tedavi edilebilir. En çok kullanılan ilaç niclosamide etken maddeli ilaçlardır.


Domuz Tenyası (Taenia solium)

Uzunluğu yaklaşık olarak 5 metre civarındadır. Ülkemizde yaygın olmamakla birlikte dünyada çok yaygındır.

Sığır tenyasından farklı olarak beyin, kalp, göz, akciğer, cilt altı ve kaslarda kist oluşumuna neden olabilirler: Domuz tenyası bulunan yetişkinler ve çocuklar eğer yeter derecede hijyene dikkat etmezlerse, dışkılama sonrası elleri ile makattaki yumurtaları alarak yutarlar. Bu yumurtalar barsaklara ulaştığında içlerinden larvalar çıkar ve dokulara geçerek kister oluştururlar. Eğer larvalar beyne ulaşırsa epileptik ataklar (havale ?) ve diğer sinirsel problemlere neden olabilirler. Bu duruma cysticercosis adı verilir.

Diğer belirtiler sığır tenyasında olduğu gibidir.

Dışkıda yumurta ve larvaların görülmesi ile tanı konabilir. Ayrıca radyolojik incelemelerde kistler görülebilir. Cilt altındaki şişliklerden yapılan biyopsi ile de tanı konulabilir.

Tedavide tek doz niclosamide kullanılır. Kist oluşan durumlarda tedavi cerrahidir.

Balık Tenyası (Diphyllobothrium latum)

Bazı tatlı su balıkları ve som balığı Diphyllobothrium latum adı verilen tenya bulaştırabilirler. Genelde tuzlanmış, çiğ veya iyi pişmemiş balık eti ile bulaşır.

Bunların uzunlukları 3-10 metre uzunluğunda olabilir.

Bu parazitler barsağa tutunurlar.

Dişi parazit günde 1 milyondan fazla yumurta çıkarabilir.

Karın ağrısı, karın krampları, kusma, kilo kaybı ve Vitamin B12 eksikliği ve makrositer anemi gelişebilir.

Dışkıda bol miktarda bulunan yumurtaların saptanması ile tanı konur.

Tedavide tek doz niclosamide kullanılır.


Tenyalardan Korunma

Etlerin yeterli miktarda pişirilmesi tenya larvalarını parçalar. Tuvaletten sonra yeterli el yıkama ve daima uygun hijyen hastalığın yayılmasını önler



-Butterfly-

TUVALET EGITIMINDE PUF NOKTALARI

  • Altı gündüzleri 2 saatten daha uzun süre ve uyandığında kuru kalıyorsa.
  • Bağırsak hareketleri düzenli ve günün belirli saatlerinde gerçekleşiyorsa.
  • Yüz ifadesi, hareketleri ya da konuşmasıyla, tuvaletinin geldiğini hemen belli ediyorsa.
  • Basit emirleri yerine getirebiliyorsa.
  • Kirli bezden rahatsız olup, altının değiştirilmesini istiyorsa.
  • Oturak ya da tuvaleti kullanma isteği içindeyse.
  • Külot giymeyi istiyorsa.
  • Sizin ya da eşinizin ve büyük kardeşlerinin peşi sıra tuvalete giderek, orada ne yaptığınızla ilgileniyorsa tuvalet eğitimine hazır demektir.

Meraklı Miniklere Bir Tavsiye

Meraklı Minik "Tübitak"ın okul öncesi çocuklara yönelik aylık bilim dergisi. Gerçekten çok hoş ve eğitici bir dergi. 2,5 – 3 yaşından itibaren tüm çocukların çok seveceğini ve eğlenceli bulacağını düşünüyorum. http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merakliminik/ linkinden ayrıntılı öğrenebilirsiniz. Aklınızda olsun!



-Butterfly-

Çocuğunuzun zekasını geliştirmek için bazı öneriler...

•  Sağlıklı yiyecekler verin. Sağlıklı bir beyin için beslenme şarttır. Bebeklerin beyinlerin, aldıkları besin miktarı ve niteliği hakkında çok duyarlıdır.

•  Hareketli tutun. Bebeğinizin fiziksel beceri geliştirmesi ve güvenini kazanması için, onu evden dışarı çıkararak yürütün ve onunla oynayın.

•  Merakını destekleyin. Soru sorma-cevap alma yöntemi ona her gün yeni bir şeyler öğretir.

•  İlgili olun. Onun ne dediğini dinleyip ne anlatmak istediğini anlayıp çocuğunuzun dünyasına girmeye çalışın.

•  Aşamalar koyun. Ara sıra yapabildiği bir şeyden, daha zor bir etkinlik önerin. Ama bu çok zor olmasın ki hayal kırıklığına uğramasın.

•  Şefkatli olun. Çocuğunuzu sıkça kucaklayıp öpün, dokunun, onunla beraber olmanın güzelliğini hissedin.



-Butterfly-

 

Çocuklara Vitamin Vermek Doğru mu?


Sağlıklı büyüme ve gelişme için çocuğunuza ne gerekli? Tabii ki, dengeli bir beslenme sonucunda alacağı vitamin ve mineraller. Ancak, onun gerekli miktarda vitamin alıp almadığı konusunda şüpheleriniz mi var? Bu endişeyi taşıyan anneler için vitamin içeren şurup ve haplar devreye giriyor. Acıbadem Hastanesi Bakırköy Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Aslı Toros Sağlam konuyla ilgili merak edilenleri anlatıyor.

Sağlıklı büyüme ve gelişme için çocuğunuza ne gerekli? Tabii ki, dengeli bir beslenme ve bunun sonucunda alacağı vitamin ve mineraller. Ancak, onun gerekli miktarda vitamin alıp almadığı konusunda şüpheleriniz mi var? Bu endişeyi taşıyan anneler için vitamin içeren şurup ve haplar devreye giriyor. Beslenme yetersizliği sonucu büyüme ve gelişmenin gerilemesi, iştahsızlık, diş ve kemik gelişimi açısından vitamin ve mineraller büyük önem taşıyor.

Vitaminlere başlama zamanı

6 aylıktan küçük emzirme dönemindeki bebekler, D vitamini dışındaki her türlü ihtiyacını anne sütünden karşılayabiliyor. Daha sonraki dönemde dengeli beslenme ile bu ihtiyacın karşılanamaması durumunda, çocuğa hekim önerisi doğrultusunda vitamin ve mineral desteği gerekiyor. Özellikle ergenlik döneminde büyümesi hızlanan, erişkinlerden daha fazla enerjiye ihtiyacı olan çocuğun, bu haplardan alması gerekiyor.

Vitamin haplarının faydaları

Bu vitamin haplarında genellikle A, B, C ve D vitaminlerinin yanısıra kalsiyum, demir, magnezyum gibi mineraller de bulunuyor. Uzmanlar, düzenli beslenen bir çocuğun 5 yaşına gelene kadar sadece D vitamini, beslenme problemi olan çocukların ise multivitamin preparatlarını kullanmasını öneriyor. Demir eksikliğine bağlı kansızlık büyümenin hızlı ve beslenme problemlerinin yoğun olduğu çocukluk döneminde önemli bir sorun. Eksiklik erken tanınıp yerine konulmazsa öğrenme yeteneğinde azalma ve okul performansında düşmeye neden olabiliyor. Çocukluk döneminde vitaminler ile demir ve kalsiyum gibi minerallerin fiziksel ve zihinsel sağlık açısından önemi büyük.

Nasıl seçim yapmalı?

Bebeklere ve çocuklara yönelik multivitaminleri, doktorunuza danışarak seçmelisiniz. Bu konuda dikkat etmeniz gereken noktalar şunlar:
    * A, B6, B12, C, D ve E vitaminleri, folik asit, demir, iyot, kalsiyum, beta - karoten, fosfor ve magnezyum içeren multivitaminleri tercih edin.
    * Belirtilenden daha fazla vitamin hapı vermeyin. Özellikle A, D, E ve K gibi yağda eriyen ve fazlası vücutta depolanan vitaminler için bu durum daha büyük önem kazanıyor.
    * Seçim yaparken hapların doğal ya da sensetik olup olmadığını kontrol edin.

Haplar güvenli mi?

Günde 1 taneden fazla alınmadığı takdirde, vitaminlerin herhangi bir zararı yok. Ancak, fazlasının zararlı olduğunu unutmayın. Özellikle vücutta depo edilebilen vitaminlerin( A;D;E;K ) fazlasının, sağlık açısından yarar değil, zarar getirdiğini bilmelisiniz.
Ayrıca, lezzetli ve şekere benzeyen bu hapları, çocuklardan uzak tutmak için, onların erişemeyeceği yerlere koymayı sakın unutmayın!
Vitamin ve Mineral Rehberi
A vitamini Göz ve cilt sağlığında etkilidir. Bağışıklık sistemini güçlendirir.
C vitamini Kemikler ve dişler için gereklidir. Enfeksiyonlara karşı koruma sağlar.
D vitamini Kalsiyum ve fosforun emilimini sağlar. Kemik gelişimi için önemlidir.
Kalsiyum Sağlıklı kemik ve diş gelişimine yardımcı olur. Kas ve sinir sistemini güçlendirir.
Demir Kanda oksijen taşınmasını sağlar. Kansızlığı (anemi) önler.
Magnezyum Hücre yenilenmesi ve sağlıklı kemikler için gereklidir.






-Butterfly-

 
Masalların Sihirli Dünyası


Masallar, eğlendirirken düşündüren, gelecekteki hayatımıza etki eden çocukluğumuzun vazgeçilmez bir parças... International Hospital Psikiyatri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aysel Ekşi, geçmişten bugüne bir çocuğun hayatında özel bir yeri olan masallar hakkında merak edilenleri anlatıyor.

Masal dinlemeyi ya da kendisine masal okunmasını hangi çocuk sevmez ki! Her çocuğun hayatında çok sevdiği bir masal mutlaka vardır. Defalarca bunları dinlemekten de bu masalların okunmasından hiç usanmazlar. Peki çocuklara ne zaman itibaren masal kitapları alınmalıdır? Prof. Dr. Aysel Ekşi bu sorunun yanıtını şöyle veriyor: "Çocuğa daha konuşmaya başlamadan , 6 aylıktan itibaren, resimli, kalın sayfalarını çevirebileceği çocuk kitapları verilebilir. Anne resimleri anlatarak çocuğun kitapla tanışmasını sağlar. Anne, çocuk büyüdükçe yine resimli, kısa cümleler içeren kısa masalları okur, çocuk manasını tam kavramasa da cümlelerin ahengini, tekrarlanan ritmini, renkli resimleri sever. Bu masallarda aslında belli bir zaman dilimi ya da belli bir yer yoktur. Hayvanlar, aynalar , devler veya cüceler konuşur, gerçek dışı olan bu durum onu rahatsız etmez. Ama biraz daha büyüdüğü zaman konusu ve sonu olan hikayelerle ilgilenir, bunları günlük yaşantısı ile ya da bildiği insan ve hayvanlarla bağdaştırmaya başlar: Cinler, devler, kötü adamlar korkutur, mutlu son ile bitenler rahatlatır. Yani duygusal tepkiler gösterirken bir yanda da düşünme ve mantık gelişmektedir, 'hayvanlar konuşamaz ki' 'dev yoktur ki' gibi mantık ve gerçekler devreye girmeye başlar. Masal bazı alanlarda karmaşa yaratabilir. 'Ağustos böceği ile karınca hikayesi'örneğinde, bütün yaz çalışan karınca kışın rahat etmiş, ama yazın eğlenip şarkı söyleyerek vakit geçiren ağustos böceği kışın aç kalmıştır. Çocuğun ilkel adalet duygusu na göre sadece kötü şey yapanlar cazalandırılır, eğlenmek kötü değildir. O zaman çocuk ağustos böceğinin cezalanıp aç kalmasından rahatsız olacaktır. Bunu ancak daha sonraki yıllarda değerlendirebilecektir."

Bu açılardan kitap ve masal seçiminde çocuğun yaşının, kitabın içeriğinin ve kullanılan dilin özenle dikkate alınması gerekiyor. Yaklaşık altı yaşına kadar soyut kavramlar tam olarak gelişmediğinden çocuğun hayal gücünü geliştirici, olumlu değerlerin işlendiği , yer yer olumlu örnekleri benimseten kitaplar seçilmesinde fayda var.

Masallar hayal gücünü etkiliyor mu?

Masallar çocuklar için ne derece faydalıdır? Bu konuda birbirine zıt görüşler var. Prof. Dr. Ekşi, bu konuda şunları söylüyor: "Özellikle filozoflar, masalların çocuklar için uygun olmadığını, masallarda çocuklar için karmaşık örnekler sunulduğunu ve sihir içerikli çocuk kitaplarının gerçeklik duygusunun gelişimini engellediğini savunurlar. Din içerikli masallarda , özellikle günah, cehennem gibi kavramlar büyük korkulara ve karmaşaya yol açabilir. Örneğin bir anne çocuğunu dinsel kavramlarla korkuturken 'bir şey çalan çocuğun elleri taş kesilir' demiş olsa, çocuk ellerinin taş kesileceğine inarak büyük korku ve endişe yaşayabilir. Gelişmiş denilen ülkelerde yeni bir eğilim başlamıştır. Geçmiş yıllarda çocuklara okunan masal ve hikaye kitaplarının hemen tamamının tekrar gözden geçirilmesi ve şimdiki zamana uygulanması önerilmektedir. Diğer yanda masallar ve hikayeler çocuğun kelime hazinesini, hayal gücünü, düşünme yeteneğini, yaratıcılığını hatta neden- sonuç ilişkisi kurmasını desteklemesi açısından yararlı bulunmaktadır."

Masal saati

Bebeklikten itibaren kendilerine masal okunan bebekler okuma alışkanlığını daha kolay kazanıyorlar. Ancak masal okuyan kişinin ses tonu, sıcaklığı, sevecen ve yakın tutumu önemli bir faktör. Çocuğa zorla ilaç yutturulur gibi 'otur sana masal anlatacağım' şeklindeki bir tutum çocukta tepki yaratabiliyor.
Peki masallar sadece yatmadan öce mi okunmalıdır? Prof. Dr. Ekşi soruyu şöyle yanıtlıyor: "Çocuğun ve okuyacak kişinin koşullarının uygun olduğu her zaman okunabilir. Büyükler daha önce çocukla birlikte kitap seçmişler ise çocuk bunların okunması konusunda daha istekli hale gelebilir. Gece yatmadan önce mutlaka okunması ise özellikle büyük önem taşır ."

Masal Seven Çocuklar İçin Dijital Masal Kitabı

E-Bebek.com ve Türkiye'de sesli eğitim gereçleri konusunda birçok ilke imza atan Pati Eğitim Gereçleri, Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek sesli Masal kitabı MASALCI'yı çocukların beğenisine sunuyor. 1 yaştan sonra anne-baba gözetiminde, 3 yaştan sonra çocukların kendi kendilerine dinleyebileceği Masalcı ile rengârenk resimlerden kahramanları izleyerek, seslerini dinleyerek masalların gerçek tadına varabilecekler. Çocuklar doğru ve akıcı bir masal diliyle anlatılmış efektlerle zenginleştirilmiş masalları dinlerken kendilerini masalların içinde bulacaklar.





-Butterfly-

 

Hafifçe Vurmak Ağır Sonuçlar Doğuruyor


Günümüzde çocuk dövmenin, , çocuklar üzerindeki negatif psikolojik etkileri artık bilinmekte. Psikolog ve Özel Eğitim Uzmanı Bihter Mutlu Gencer, bazı anne babalar tarafından "hafifçe vurma" olarak nitelendirilen disiplin uygulamalarının da çocuğun psikolojik gelişimi açısından ne kadar zararlı olduğunu anlatıyor.

Eskiden dayakla çocuğu disiplin etmek çocuk yetiştirmenin doğal bir parçasıydı. Gerek evlerde anne babalar tarafından uygulansın, gerekse okullarda öğretmenler tarafından uygulansın çocuğa atılan dayak "cennetten çıkma" kabul edilirdi. Günümüzde çocuk dövmenin, biz bunu "fiziksel istismar" olarak tanımlıyoruz ki, çocuklar (veya uygulanan herhangi bir kişi) üzerindeki negatif psikolojik etkileri artık bilinmekte. Ancak bazı anne babalar "hafifçe vurma" olarak nitelendirilen disiplin uygulamaları yoluna gidiyorlar. Gerçekten oldukça şaşırtıcı bir şekilde isteyerek ve planlayarak çocuk sahibi olmuş, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, kendileri eğitimli olan ve bazı insanlardan şu cümleleri duyabiliyoruz: "vallahi beni öyle çok kızdırdı ki poposuna şöyle bir tane indiriverdim"... veya "efendim bir yaramazlık yaptığı zaman, özellikle kendisine zarar verecek bir davranışta bulunduğu zaman bunun zararlı olduğunu anlatmak için şöyle eline bir iki kez vuruyorum ama acıtmadan" Psikolog ve Özel Eğitim Uzmanı Bihter Mutlu Gencer, "Belki de fiziksel olarak zarar vermediği için, psikolojik olarak ta negatif bir etkisi olmayacağı sanılan bu disiplin uygulamaları gerçekte ciddi anlamda hatalı anne baba tutumlarıdır." diyerek anne ve babaları uyarıyor.

Yanlış mesaj vermeyin

Çocuklarımıza bu hayatta öğretmek istediğimiz şeylerden biri öfke dürtülerimizi nasıl kontrol etmemiz gerektiği olmalıdır. Vurma eylemini bizzat gerçekleştirerek bunu elbetteki öğretmek mümkün değil. Bihter Mutlu Gencer, "Çocuklarımıza bu davranışla öğrettiğimiz tek şey vurmanın kabul edilebilir bir davranış olduğudur." Diyerek şöyle devam ediyor: "Onların algıladığı "büyükler çocuklara veya güçlüler zayıflara vurabilirler" mesajlarıdır. Çocuklar için büyükleri özellikle de doğruluk timsali olarak gördükleri anne babaları ne yaparsa doğrudur ve onlar anne babalarını taklit ederek büyür ve gelişirler. Bir kız çocuğu annesinin topuklu ayakkabılarını giymeye meraklıdır; bir erkek çocuğu babasını traş olurken görür ve kendisi de traş olma oyununu oynamaya başlar. Aynen bu örneklerde olduğu gibi çocuklar elbetteki vurma davranışlarını da taklit etmeye başlarlar. Bunu oyunlarında kullanır, sonra da gerçek hayata geçirerek arkadaşları veya kardeşleri, yani özellikle kendinden küçük veya zayıf olanlar üzerinde uygulamaya başlarlar, yani aynen anne babasının yaptığı gibi... Böylece davranış problemleri baş gösterebilir. "Bu çocuk kardeşiyle hiç geçinemiyor"lar başlar, yuvaya veya okula gidiyorsa "geçimsiz çocuk, uyumsuz çocuk" gibi etiketler edinmeye başlayabilir. Hayata yuva döneminden bu şekilde başlamış bir çocuk için sosyal güçlükler birbirini kovalayabilir. Bu senaryo elbetteki bütün "hafif derecede dayak yemiş" çocuklar için geçerlidir demek yanlış olur fakat bu tip bir risk her zaman hem de yüksek bir olasılıkla vardır."

Ayrıca çocukların edindiği bir başka mesaj da problemlerin kaba kuvvetle çözülmesinin uygun olduğudur. Yapılan araştırmalara göre dayakla büyümüş çocuklar yetişkin olduklarında çocuklarını büyütürken bu yöntemi kullanıyorlar. Böylece bu döngü nesillerce devam edip duruyor.

Özgüvenini sarsmayın

Aileler çocuklarına sevgi göstermenin çocuğun özgüven gelişimi açısından ne kadar önemli olduğunu bilirler. Bu sevgiyi de gerçekten verebiliyor olabilirler. Fakat arada sırada belki bilinçli belki de kendilerine hakim olamayarak vurmalarına "ben çocuğumu seviyorum ve ona bu sevgimi gösteriyorum, arada sırada vurmalarım onu hiç etkilemez" derler. Bihter Mutlu Gencer "Biz buna psikolojide "rasyonalizasyon veya haklı çıkarma savunma mekanizması" diyoruz." Diyerek şöyle devam ediyor: "Adı üstünde yaptıkları yanlışı rasyonalize ederler. Bu savunma bazı çocuklar için doğru olabilir. Fakat çocuklar kendilerini acıtan bir mesajı, bir de gerçekleşen vurma davranışı öfke doluysa sevgi mesajından daha fazla alırlar ve akıllarında daha fazla kalır. Hayatta en sevdiklerinden gelen böyle bir mesaj çocukların kafasını karıştırır, anne babaya karşı duydukları güveni sarsar. Dolayısıyla hayata ve insanlara karşı duydukları güven de sarsılır, artık dimdik durdukları zemin kayganlaşır, otorite karşısında korku duyan aciz çocuklar haline gelirler. Ne de olsa en sevdikleri böyle şeyler yapabiliyorsa herkes yapabilir.... Öte yandan özgüvenleri ve kendilerine olan saygıları da sarsılır. Çünkü bu tür bir davranış elbetteki gülümseyerek yapılmaz. Vurma davranışıyla birlikte çok muhtemel yapılan diğer yanlışlardan biri de kullanılan sözlerdir. Örneğin "seni yaramaz, başbelası çocuk" gibi yaftalar, "bak hemen doğru dürüst davranmaya başlamazsan seni bırakıp giderim"; "bak bir daha seni hiç sevmem, annen olmam" gibi sözler de vurmalara eklenince çocuk için çok daha fazla yıkıcı olur elbetteki. Çocuk anne babası başta olmak üzere etrafındaki kişiler onu nasıl algılıyorsa o da kendisini öyle algılar. Ayrıca çocuk yetiştirmedeki en büyük hatadır belki de "sadece iyi çocuk olduğu zaman sevilebileceği yoksa sevilmeye layık olmadığı" mesajı.... Çocuk anne babası tarafından her zaman ve her koşulda sevileceğini fakat bazı davranışlarının uygun olmayabileceği ve bu davranışlarının kabul görmeyeceği ama sevilmeye devam edileceği gerçeğini içine sindirerek büyümelidir."

Psikolojik anlamda düşünüldüğünde dayağın hafifi ağırı olmaz. Fiziksel olarak da durum farklı değil. "Hafif dayak" yöntemi kullanılmaya devam edildiğinde artık çocuk sözel olarak kontrol edilemediği için gittikçe ağırlaşmaya başlayabilir. Hangi noktada artık elin ayarının kaçtığını anne baba kendisinin fark etmesi bile zor.
Bihter Mutlu "işin bir de etik yönü olduğunun" altını çizerek şöyle söylüyor: "İster yetişkin olsun, isterse de çocuk olsun bir insanın vücudu kendisine aittir. Anne baba olmak çocuğun vücudunun da sahibi olmak ve bu vücuda istediğini yapma hakkına sahip olmak anlamına gelmez. Çocuğun vücudu kendisine aittir. Onu en güzel şekilde kullanmak onun en doğal hakkıdır. Ufacık elleri, ayakları, ufacık vücutları vurulmak için değil keşfetmek için vardır."

Dayak çözüm değil çözümsüzlük

Hiçbir çocuk, hiçbir davranış vurulmayı haketmez. Mutlaka ve mutlaka doğruları öğretmek için vurmaktan başka bir yöntem her zaman vardır. Bir doğru asla bir yanlışla öğretilemez. Bihter Mutlu "Eğer siz de vuran anne babalardan biri iseniz annelik babalık yöntemlerinizi gözden geçirmelisiniz."diyor ve şöyle devam ediyor: "Öncelikle kişilik yapınızı, altta yatan nedenleri düşünebilirseniz: Dürtüsel yani dürtülerine hakim olamayarak bu davranışları sergileyen birer anne baba olabilirsiniz; çocuğun dönemsel gelişimlerini veya kapasitesini bilmiyor olabilirsiniz; eğer dayak hafifse zarar vermez diye düşünüyor olabilirsiniz; kendinizi çok çabuk kaybediyor olabilirsiniz, vb. O zaman yapacağınız şey basit: hemen dayakla çocuk yetiştirmeye bir son verip profesyonel yardım alarak annelik babalık becerilerinizi geliştirebilirsiniz. Siz de çocuklarınızla sorunları karşılıklı saygı ve sevgi çerçevesinde çözebilirsiniz."





-Butterfly-

 

Bebek Beslenmesinde Yağların Önemi


Yağlar, aşırı alındığında sağlık üzerinde olumsuz etkileri olduğu gibi eksik alındığında da önemli sorunlar göstermektedir. Bu yüzden yaşamın ilk yıllarında beyin gelişimi ve göz fonksiyonlarının tamamlanması için yağ asitlerine belirli miktarlarda ihtiyaç duymaktayız.

İlk önce yağları tanımamız, hangi besinlerle bu yağ asitlerini sağlayabiliriz bu konular hakkında yeterli bilgilere ihtiyacımız bulunmaktadır.

  • Diyetle alınan yağları iki kısıma ayırabiliriz. Doymuş yağlar ve doymamış yağlar.

  • Doymuş yağlar oda sıcaklığında katı formda gördüğümüz tereyağ, margarin, kuyruk yağı ve gözle görmediğimiz et ve iç yağlar, süt, yoğurt, meyvelerde avokadoda bulunur.

  • Doymamış yağlarda kendi içerisinde üç gruba ayrılır. Omega 3, omega 6 ve omega 9 yağlarıdır.

  • Omega 3 yeşil yapraklı sebzeler, balık, bitkisel yağlarda bulunur. Omega 6 bitkisel yağlar, karaciğer, beyinde bulunur. Omega 9 ise zeytin yağı ve fındık yağında zengindir.

  • Doymamış yağ asitleri bütün bitkisel sıvı yağlarda farklı miktarlarda bulunur. Bu yağ asitlerinden omega 3 ve omega 6 vücutta sentezlenmez ve mutlaka dışarıdan alınması gerekmektedir. Bu yağ asitleri bebeklerin beyin ve göz gelişimi, miyelinizasyon (sinir sistemi gelişiminde) önemli rol oynarlar. Ayrıca diyetteki omega 3 yağ asitlerinin miktarını arttırmak koroner kalp hastalığı koruyucu etki göstermektedir.

  • Tek başına 6 ay anne sütü alan bebeklerde bu yağ asitlerinin dışarıdan alınmasına ihtiyaç duyulmaz, anne sütü bu yağ asitlerini yeterli miktarda içermektedir. Ancak anne sütündeki yağ asitleri miktarı annenin diyetinde tükettiği kırmızı et ve balık oranına bağlı olarak değiştiğini biliyoruz, bu nedenle emziren anneler balık ve deniz ürünlerini, kırmızı eti diyetlerinde mutlaka bulundurmalıdır.

  • Ancak 6 aydan sonra ek besinlere başlama ile anne sütünün alımında azalmaya bağlı olarak diyete yeterli miktarda esansiyel yağ asidi sağlamak gerekmektedir.

  • Bunu sağlamak için mutlaka hazırlanan sebze pürelerine sıvı yağ desteği yapılmalıdır. En iyi sıvı yağ örüntüsünü daha önceki konularda da yazdığım gibi standart boş şişeyi 4 eşit parçaya bölün 1 kısım ayçiçek yağı, 3 kısım zeytinyağı ekleyerek hazırlayın. Sebze pürelerine 2-3 tatlı kaşığı ekleyin.

  • Ek besinlerden ete başlanacağı zaman kırmızı et yerine haftada 2 kere yağlı balığı bebeğinize sebze püresinin içerisine ekleyerek verin. Yağlı balıklara en güzel sardalya, somon, ton balığı, uskumru örnektir.

  • Yumurta sarısı omega 3 yağ asidinden zengindir, bu nedenle kahvaltı öğünlerinde her gün yumurtanın sarısını veriniz.

  • Sebzelerden yeşil yapraklı olanlarını tercih ederseniz yine doymamış yağ asidi sağlarsınız.

Bebeğinizin normal büyümesi ve gelişmesi için yeterli ve dengeli beslenme çok önemlidir. Gelişmiş ülkelerde yeterli besin ögesi sağlanması için bazı besinler vitamin ve minerallerden zenginleştirilmiş ve toplumun sağlığı korunmaya çalışılmış, beslenme politikalarının istikrarlı olması nedeniyle çoğu sorunlarını çözmüşlerdir. Ancak bu çözümü bulabilmeleri için kanıta dayalı çalışmaların yapılması gerekmektedir. Sizlere anlattığım bu bilimsel veriler dünyaca önemli sağlık otoriteleri tarafından özenli çalışmalar sonucunda bulunmuş bilgilerdir. Bilgilere güvenme ve özenle uygulama siz anne ve babalara düşmektedir.





-Butterfly-

 

Ek Besinlere Başlama


Ek besinlere başlama (Weaning) ile ilgili sorular ve hangi besinlerle başlayalım ile ilgili endişeler sağlıklı çocuğunu büyüten anne için her zaman vardır. Bunları çözmek için bugünkü bilgileri ve klinik deneyimlerimi size anlatacağım.

Gelişimi normal ve sadece 6 ay anne sütü alan bebeklerde 6. Aydan sonra ek besinlere başlanmalıdır. Ek besinlere başlarken önemli olan nokta, besinin besleyici değerinin olması, bebeğin çiğneme-yutma fonksiyonuna uygun şekilde hazırlanması, ailenin sosyoekonomik düzeyidir.

Ek besine başlamada ilk kural bebeğin başını tutuyor ve desteksiz oturuyor olmasıdır. 6. ayını dolduran bebekler yumuşak püre kıvamındaki besinleri kaşıktan pasif olarak alır ve besini dilin ön tarafından yemek borusuna aktarır. Bu nedenle başlanacak ek besinler bebeğe püre kıvamında verilmelidir. Püre kıvamı, besin temizlenip buharda veya çok az su ile pişirilip cam rendeden geçirilip kalın delikli elekten geçirilince elde edilir. Eğer kıvamı biraz daha yumuşatmak isterseniz su yerine annenin kendi sütünü ekleyebilirsiniz. Göreceksiniz bebeğiniz daha çok iştahla yemeğini yiyecektir!

• Ek besinler bebeğe verilirken taze ve günlük hazırlanarak verilmelidir.

• Bebeğe tanıştırılacak besinleri karışım halinde olmayıp tek tek verilmesi gerekmektedir.

• Her başlanan ek besin en az 3 gün en fazla 1 hafta tek başına verilip daha sonra yeni bir besine geçilmelidir.

• Ek besinler bebeğe öğle öğününde kaşıkla başlanmalıdır.

• Verilecek ek besinin protein, enerji, kalsiyum, demir, çinko, C vitamini, A vitamini açısından zengin olması gerekmektedir.

• 6. Ayını dolduran bebeğe ilk başlanacak ek besin sebze olmalıdır. Sebzelerden de havuç. 3 gün ara ile sorun olmuyorsa (bebekte ishal, allerji, kusma vb...) patates, bezelye, tatlı kırmızı biber, semizotu, karnıbahar, kabak, ıspanak eklenebilir.

• Sebze eklendikten sonra enerji, posa, B vitamini kaynağı tahıllardan pirinç eklenmelidir.

• Sebze+tahıl karışımına mutlaka 15 gün içerisinde et (tavuk eti, kırmızı et, balık eti, hindi eti) eklenmelidir.

• Sebze+tahıl+et karışımına pişirirken sıvı yağ desteği mutlaka konulmalıdır. Sıvı yağlardan E vitamini ve bebeğin beyin-göz gelişimi için vücutta yapılamayan dışarıdan diyetle alınması gereken yağ asitlerini sağlarsınız. En uygun yağ karışımı 1 L boş şişeyi 4 eşit parçaya bölün, 1 kısımına ayçiçek yağı ekleyip, üzerini zeytin yağı ile miks ederek kullanacağınız yağ en sağlıklı yağ karışımı olacaktır. Bu yağ karışımı en pratik olanıdır, uzmanınız farklı yağlardan farklı miktarlarda yine sağlıklı karışımlar hazırlayabilir.

• Ek besini, bebeğin anne sütü öğününü katı gıdaya geçişi tamamlanana kadar devam edilir, yani bebek artık öğle öğününde ortalama 1 kase etli sebze püresini bitiriyorsa o öğün tamamlanmış demektir.

• Öğle öğünün bittikten sonra hemen kahvaltı öğününe geçilmeli ve bebeğe yumurta verilmelidir.

• Bu arada geçişler yapılırken bebek bebeğin isteğine göre emzirilmelidir.

• Yumurtadan sonra sıra ile kahvaltıdan sonra ara öğüne meyve püresi (elma, muz, şeftali, armut vb), daha sonra ikindi öğününe yoğurt, kahvaltı ve sebze öğününün yanına ekmek içi, akşam öğününe ise pirinç unlu inek sütü muhallebisi veya vitamin-mineralden zenginleştirilmiş kaşık maması başlanabilinir.

• 9. ayda böbreklerin gelişmesi ile kuru baklagiller, tuzu alınmış pastörize peynir verilebilir.

• 12. ayda aile sofrasına oturup damak zevki ve kendi deneyimine göre beslenme planlanır. (dolmalar, ev yemekleri vb...)