27 Nisan , 2024, 16:33:58

Haberler:

www.herseyibilen.co Durma! Merak ettiğin her konuda her soruyu sen de sor!


GEBELİK VE ENFEKSİYONLAR

Başlatan serap BİÇER, 09 Eylül , 2009, 23:07:36

« önceki - sonraki »

serap BİÇER

Gebelik ve Enfeksiyonlar 
Hamile kadınlarda gebelik dışında sık karşılaşılan soğuk algınlığı, idrar yolu iltihapları, gibi enfeksiyonlar görülebileceği gibi daha seyrek görülen oldukça ciddi etkileri olan enfeksiyonlara da rastlanabilir

SİSTİT
Sistit idrar torbasının iltihaplanmasıdır.

Belirtileri nelerdir?
Sık idrara çıkma, idrar yaparken zorlanma veya ağrılı idrar yapma, kasık bölgelerinde ağrı gibi şikayetlerle birlikte seyreder.
Teşhiste; idrar tahlili ve kültürü kullanılır. İdrarda üreyen etkene göre tedavi yapılır.
Normal gebelerde uterusun büyümesi, mesane damarlanmasmda artma ve kas tonusunda azalma olur. Buna bağlı olarak gebeliğin normal seyrinde de sık idrara çıkma vardır. Bundan dolayı sık idrara çıkma her zaman enfeksiyonu göstermez.
Gebelerde asemptomatik bakteriüri de sık görülür (belirgin şikayeti olmadığı halde idrar yollarında aktif olarak çoğalan bakteri varlığıdır.)
Bu durum tedavi edilmezse %25-30 vakada akut piyelonefrit (böbrek iltihabı) gelişebilir.
Sistit tedavisinde; uygun antibiyotikler kullanılır. Bol sıvı alınması da çok önemlidir.

PİYELONEFRİT
Piyelonefrit nedir?
Böbreğin iltihabıdır. Böbreğin toplayıcı kanallarının olduğu bölümde oluşan iltihaplanmadır.
Tüm gebe kadınların %1-2'sinde görülür. Anne ve fetüs için riskli bir durumdur.
Annede; ateş, bakteriyel endotoksemi, endotoksik şok, lökositoz, trom-bositopeni, anemi görülebilir.
Bebekte; erken doğuma, gelişme geriliğine neden olabilir.

Belirtileri nelerdir?
Ateş, titreme ile üşüme, yan ağrısı, bulantı, kusma, baş ağrısı, sık idrara çıkma, ağrılı idrar yapma gibi belirtilere neden olur. Neden olan bakteri sıklıkla E.coli dir.
Tedavide; uygun antibiyotik kullanımı, bol sıvı alınması, istirahat önerilir.



SOĞUK ALGINLIĞI VE GRİP
Grip
Salgınlar genellikle erken kış dönemlerinde görülür. Gribe neden olan virüsün tipinde her yıl küçük değişimler, 15-30 yılda bir büyük değişmeler olur.
Solunum yolu ile virüs burun ve bronşlara yerleşir. 1-3 günlük kuluçka süresini takiben ateş yükselir. İlk 24 saat içinde ateşle birlikte baş ağrısı, kas ağrısı, güçsüzlük, balgamsız, kuru öksürük gözlenir. Konjonktiva ve boğaz enfekte olur. Fizik muayene ve akciğer grafisinde ciddi bir patoloji görülmez.
Komplike olmayan vakalar hafif üşüme ve ateş ile 3-4 gün sürerek bir haftada tamamen iyileşir.
Nadiren ciddi pnömoni (zatürre) ve ölüm de olabilir.
Çoğu hastalar kendiliğinden iyileşir.
Gebelik üçüncü döneminde kronik kalp/akciğer/böbrek hastalığı veya bağışıklık eksikliği olan hastalara antiviral ilaçlardan oseltamivir, zanamivir, amantadin veya rimantadin kullanılabilir. Bu ilaçların hepsi FDA tarafından C grubunda kabul edilmektedir. Fayda riskten fazla ise adı geçen ilaçlar kullanılabilir.
Bunun kararını İnfeksiyon hastalıkları uzmanı ile beraber vermek daha doğru olur.

Aşılanma gerekli midir?
Salgınlar esnasında ikinci ve üçüncü trimestırdeki gebeler için grip aşısı önerilmektedir.
Gribe neden olan virüsün tipinde her yıl küçük değişimler, 15-30 yılda bir büyük değişmeler olur.
Basit soğuk algınlığında; ateş olmadığı sürece ilaç tedavisine gerek yoktur. Destekleyici tedbirler yeterlidir. Bol sıvı almak, hijyene dikkat etmek ve istirahat tavsiye edilir.



CMV (SİTOMEGALOVİRÜS)
Sık görülür, genellikle çocukluk çağında asemptomatik geçirilir, bu nedenle çoğunlukla gebelerde bağışıklık vardır.
Toplumda bağışıklık oranı yüksektir. Anne karnında enfekte olan çocuklar genellikle asemptomatiktir.
Çoğunluk etkilenmediği halde bazı bebekler değişik derecelerde etkilenebilirler. (Bkz. İnfeksiyon Hastalıkları bölümü)

Anne karnında etkilenen bebeklerde hangi bulgular görülür?
Mental retardasyon (zeka geriliği) Sağırlık
Trombositopeni (kanda pıhtılaşmayı başlatan kan pulcuklarınm azlığı)
Hepatosplenomegali (karaciğer ve dalakta büyüme)
Mikroensefalopati (beynin-kafamn küçük kalması)
Koryoretinit (göz içi iltihaplanma, hatta körlük)
Serebral kalsifikasyon (kafatası içinde kireçlenme odakları)
Sağırlık
Ölüm
Çok ağır etkiler nadirdir.

Toplumda görülme sıklığı nedir?
Hamile kadınlarda primer enfeksiyon denilen hastalığa ilk yakalanma 3-4/1000 oranındadır.
Yenidoğanda enfeksiyon 5- 20/1000 oranındadır.

Nasıl anlaşılır?
Hamile kadınlara kanda CMV testi yapılır, test pozitif ise aktif hastalık söz konusu olabilir. Avidite testine başvurulur. CMV IgM pozitifliğinde testlerin tekrarlanıp titrenin artışını göstermek gerekir ama bu çok kolay değildir, aynı anda alınıp bekletilen serumların aynı anda çalışılması gerekir.
infeksiyon taramasının kimlere yapılacağı yönünde görüş ayrılıkları vardır.
Genel kabul gören görüş yüksek riskli veya klinik bulgusu olanlara yapılması yönündedir.

Tedavide neler yapılabilir?
Tanısı konulmuş gebelerde hem anne hem de bebeğin etkilenmemesi için yapılan belirgin bir tedavi yoktur.
Primer CMVenfeksiyonu tanısı konulan gebelerde; gebelik 20 haftanın altında ise;
Aile oluşabilecek rahatsızlıklar hakkında bilgilendirilir,
Gebelik sonlandırılması seçeneği de 'aile isterse' vardır.




KIZAMIKÇIK (RUBELLA)
Gebelikte görülme sıklığı %0,5-5 arasındadır.
Geçirilmiş enfeksiyon veya aşılanma sonrası uzun süreli bağışıklık vardır.
Çok nadiren reenfeksiyon denilen tekrarlayan enfeksiyon olur, bunda da bebek etkilenmez.
Etkilenen bebekler primer enfeksiyonu gebelikte geçiren annelerin bebekleridir.

Etkilenen bebekte ne gibi belirtiler görülür?
Kalp damar sisteminde; patent duktus arteriosus, pulmoner valv stenozu, ventriküler septal defekt gibi ağır kalp hastalıkları görülebilir. Merkezi sinir sisteminde; sağırlık, zeka geriliği, mikrosefali
Anatomik, yapısal bozukluklar; katarakt, retinopati, mikroftalmi (gözün küçük kalması, körlük)
Bebeklerde görülen bu belirtiler çok ağırdır.

Nasıl anlaşılır?
Anne kanında yapılan testle anlaşılır. Kızamıkçık tanısında IgM pozitif ise avidite testlerine başvurulmaktadır. IgM pozitifliğinde testlerin tekrarlanıp titrenin artışını göstermek gerekir ama bu çok kolay değildir, aynı anda alınıp bekletilen serumların aynı anda çalışılması gerekir.
Aktif enfeksiyonu olan annenin bebeğinin etkilenip etkilenmediği de anlaşılabilir.
Gebelikte 13-16. gebelik haftasında fetal değerlendirme yapılır. Fetüsün etkilenmeme olasılığı %50'dir. Fakat bebeğin etkilenme derecesini anlamak çok kolay değildir.
13 haftanın altında bebeklerin %90'ı etkilenir.
13 haftanın altında sonlandırma önerilebilir.
Anne de teşhis konulduğunda tedavi yoktur

TOKSOPLAZMA
Gebelikte akut toksoplazmozis görülme sıklığı 1-2/1000 oranındadır. Bu hastaların çoğunda bulgu yoktur.
İnsana, toksoplazma kistleri içeren yeterince pişirilmemiş, çiğ etlerin yenmesi veya infekte kedilerin dışkısı ile bulaşmış gıdaların yenmesi ile bulaşır.
Fetüse geçiş genellikle aktif enfeksiyonun gebelikte geçirilmesi ile olur.

Anne karnında toksoplazma geçiren etkilenmiş bebeklerdeki bulgular nelerdir?
Körlük, zeka geriliği, sağırlık, ölüm gibi çok ağır bulgular görülebilir.
Korunmak için yapılması gerekenler nelerdir?
Hamile kadınlar çiğ et yememelidir. Çiğ etleri elledikten sonra ellerini yıkamalıdır.
Kedi dışkısı ile temas olabileceğinden toprakla yakın temastan kaçınmalıdır, eğer toprakla temas söz konusu olursa ellerini yıkamalıdır.
Gebeler ilk kontrolde taranmalıdır. Çünkü hastalığın bulguları çok silik olabilir, şüphe edilmezse dikkat çekmez.
Aktif hastalığı olan gebede lenf bezlerinde şişme, ateş, halsizlik, baş ağrısı görülebilir.

Teşhis nasıl konur?
Teşhiste en popüler yöntem kan testleri ile hastalığın gösterilmesidir.
IgG pozitifliği daha önceden geçirilmiş enfeksiyonun bulgusudur. IgM pozitifliği akut enfeksiyonu göstebilir. Tek bir örnekte IgM'nin pozitif olması aktif enfeksiyonu göstermeyebilir bundan dolayı en az üç hafta ara ile alınan seri serum örneklerinde antikor titresinin yükseldiğinin gösterilmesi gerekir. Bu kolay değildir çünkü aynı anda alınıp bekletilen serumların aynı anda çalışılması gerekir.

İnfeksiyon riski nedir?
Maternal enfeksiyonu takiben birçok fetüs infekte olmadan kalabilir ve infekte fetüslerin büyük kısmı da ciddi olarak etkilenmiş değildir.
Konjenital enfeksiyon insidansı, annenin enfeksiyonu son üç ayda görülürse çok yüksektir.
Tedavi uygulanmazsa enfeksiyon gelişme sıklığı; ilk üç ayda %13, üçüncü üç ayda %60'dır.

Konjenital enfeksiyonda neler beklenir?
Konjenital hastalığın ciddiyeti annenin enfeksiyonu geçirdiği döneme göre değişir. Anne enfeksiyonu gebeliğin erken dönemlerinde oluşursa konjental enfeksiyon çok daha ciddi seyreder.
Eğer gebeliğin ilk iki haftasından sonra enfeksiyon olursa düşük olur veya bebek anne karnında ölebilir.
Infeksiyonu gebeliğin son üç ayında alan annelerin bebeklerinde genellikle önemli bir sorun görülmez. Bu yeni doğanların büyük bir kısmında çocuklukta veya erken erişkinlik döneminde enfeksiyon bulguları ortaya çıkabilir.

Bebekteki aktif enfeksiyon nasıl tanınır?
Bebekteki aktif enfeksiyon, amniyosentez, umblikal kan örneklemesi (göbek kordonunda), ultarasonografi ile tanınabilir.


Tedavide neler yapılabilir?
Toksoplazma enfeksiyonunu gebelik sırasında alan kadınlarda "spiramisin" denilen antibiyotiğin kullanımı sonucu anneden bebeğe geçiş %60 oranında azalır.
Eğer bebek infekte ise spiramisin enfeksiyonun ciddiliğini etkilemez. Annenin enfeksiyonu hamileliğin ilk zamanlarında gelişmişse bebeğin ciddi enfeksiyonu ve etkilenmesi söz konusudur. Bu konuda gebeliğin sonlandırılması fikri düşünülebilir. Gebeliğin ilk üç ayında enfeksiyonun fetüse geçiş riski düşük olduğundan sonlandırılma kararı verilmeden önce amniyosentezle kesin tanının konulması daha uygun olur.

GENİTAL SİĞİLLER
Human papilloma virüs (HPV) denilen etkenle oluşur.
Görünüm olarak deriden kabarık ten rengi lezyonlardır. Kişiden kişiye direkt temas ile, sürtünme ile geçer, otoinokülasyon (kendi çevresine yayılma) sıktır.
Kuluçka dönemi ortalama üç aydır (üç hafta ile sekiz ay arasındadır).
Bulgular nelerdir?
Ağrısız, deriden kabarık, yumuşak, etli, görünümdedir. Dış genital organlar, serviks (rahim ağzı), idrar çıkış bölgesi, anüsle vagina arasındaki alan, anüs çevresinde sık görülür.
Dış genital bölgesinde siğil olan kadınların 1/3'ünde vaginal siğiller de görülür.
HPV'nin önemi; rahim ağzı ve vagina kanserine neden olabil-mesidir.
Bu nedenle bir kez genital siğil geçiren kadınlar ömür boyu takipte tutulmalıdırlar.


Gebelikte nasıl seyreder?
Gebelikte daha hızlı ilerleyebilir, tekrar oranları sıktır. Gebelikte yaygın lezyonları olanlarda doğum sezeryan ile yapılabilir.
Vaginal doğumda bebeğin yutağına virüs bulaşabilir, larinkste siğile neden olabilir. Hamilelik esnasında rahim içindeki bebeğe bulaşmaz.

Tedavide neler yapılabilir?
Küçük siğillerde podofilin, triklor asetik asit, laser, kriyoterapi, elektrokoter kullanılabilir.
Podofilin gebelikte uygulanmaz.
Bu hastaların rahim ağzı kanseri oluşması riski arttığından 6 ay, 1 yıl aralarla smear gerekirse kolposkopi ile takip edilirler.
Bu kişilerin cinsel partnerleri de siğiller açısından takip edilmelidirler.


HERPES SİMPLEKS (HSV) INFEKSİYONU
Görünüş olarak deriden kabarık içi sıvı dolu ağrılı lezyonlardır. Kuluçka süresi 2-20 gündür.
Primer enfeksiyon genellikle 2- 3 hafta sürer. Herpetik lezyonlar eritematöz lekeler şeklinde başlar, papül, vesikül veya ülser şeklinde ilerleyebilir.
Vulva, vagina ve serviks tutulabilir.
Son 20 yılda herpes görülme sıklığı yaklaşık 7 kat artmıştır. HSV enfeksiyonunun gebeliklerin yaklaşık %1'ini etkilediği sanılmaktadır.
Yenidoğanda enfeksiyon nadirdir, 15.000 doğumda bir görülmektedir. Etkilenmiş olan bebeklerin annesinde belirti bulunmaz. İnfeksiyonu takiben HSV hayat boyu kalır.
Kişinin daha önceden geçirip geçirmediği kan testi ile anlaşılabilir. Daha önce enfeksiyon bulgusu olmayan kişiler ve kan testi negatif bulunanlar, ilk kez enfeksiyon geçiriyorlarsa gerçek primer Herpes enfeksiyonu söz konusudur.
Bağışıklığı olmayan kişilerde aktif lezyonla temas sonrası %75 oranında Herpes gelişir.
Herpes'te belirsiz yaygın semptomlar olabildiği gibi ağır lokal semptomlar da olabilir. Bu semptomlar ağrı, yanma, duyarlılık ve kaşıntıdır. Bu bulgular genellikle 2-3 hafta sürer, ciddi vakalarda 2- 3 ay sürebilir. Genellikle kasık bölgesinde lenf bezlerinde şişme vardır.
Aktif lezyonlar tanıyı desteklemek için kültüre edilmelidir. IgG ve IgM anne kanında bakılabilir.

Bebek nasıl etkilenir?
Eğer primer lezyonla temas doğumda oluşursa yeni doğanın enfeksiyon riski yaklaşık %50'dir.
Anne karnında herpes virüsü bebeğe plesanta yoluyla ulaşabilir veya vajina yoluyla asendan enfeksiyon şeklinde bulaşabilir.
Etkilenmiş bebeklerde spontan düşük, rahim içi gelişme geriliği, erken doğrum görülebilir. HSV ilk defa görülmüyorsa tekrarlayıcı enfeksiyondur.
Primer enfeksiyona göre bulgular ve lezyonlar daha azdır. Anne karnında bulaşma bunda da görülebilir.
Primer HSV ve tekrarlayan Herpes'in klinik ilerleyişi önceden kestirilemeyecek şekilde değişken olabilir. Tekrarlayan HSV'de bebeğe bulaşma çok daha azdır. Bunun nedeni annenin bağışıklık sitemidir.

Etkilenen bebekteki belirtiler:
Gebelikteki genital herpesin en önemli tehlikesi yeni doğan döneminde gelişebilecek Herpes riskidir.
Neonatal (yeni doğan), Herpes virüsünü genellikle doğumda aktif bulaşma ile alır.
Yeni doğan Herpes'inin ölüm riski %50'dir. Geriye kalan %50'de çok ciddi hastalıklar gelişir.
Bunların 1/3'ünde cilt, göz, ağız içi etkilenmiştir. 1/3'ünde beyin etkilenmiştir.
Bu grupta ölüm oranı oldukça yüksektir. 1/3'ünde yaygın enfeksiyonla birlikte ölüm oranı %80'dir.
İlaç tedavisi ile bu oran %60'a inebilir.
Canlı kalan etkilenen bebeklerde nörolojik bozukluklar, cilt yaraları, körlük ve beyinin gelişememesi görülür.

HSV nasıl tanınır?
Görülen lezyondan sürüntü alıp viral kültür yapmak en kesin tanı yöntemidir.
Eğer klinik hastalık, gebelik esnasında oluşuyorsa; anneden kan alınarak antikor durumu tespit edilir. Smear'da tanı yöntemleri arasındadır.

Tedavi yöntemleri:
Etkilendiği düşünülen bebeklerde anneye asiklovir adlı ilaç verilebilir.
Bu ilacın kullanımı yaygın hastalığı engelleyebilir.
Eğer gebeliğin son üç ayında primer enfeksiyon gelişirse doğum kanalından bulaşmayı engellemek için sezaryenle doğum düşünülmelidir. Aktif lezyonu olan hastalar dışında sezeryan zorunluluğu yoktur.
Anne karnındaki hastalığı engelleyebilmek için asemptomatik kadınların seri kültürlerini yapmak virüsün aktivitesini önceden belirleyemeyeceği için kullanışlı değildir. Özel durumlar hariç seri kültürlerin değeri sınırlıdır. Doğuma yakın aktif lezyonlu kadınlarda seri kültürler virüsün yayılıp yayılmadığını göstermede kullanışlı olabilir.
Erken membran rüptürü durumunda rahim ağzı üst vajende lez-yon varsa bu acil bir durumdur, bebek için enfeksiyon riski artmıştır, doğumu sezaryenle gerçekleştirmek gerekir.

Doğum sonrası dönemde tedbirler nelerdir?
Doğumu takiben temas önlemi alınarak ve eller yıkanarak emziri-lebilir.
Herpesli kadınların yeni doğan bebekleri iki hafta gözlenir. Eğer enfeksiyon bulguları gelişirse anti-viral kemoterapi başlanır. Emziren kadında asiklovir kullanımı tartışmalı bir konudur. Süte geçer fakat bebekteki etkileri tam bilinememektedir.

KORİYOAMNİONİT (ZARLARIN İLTİHABI)
Bebeğin anne rahminde rahatça büyümesini ve beslenmesini sağlayan plasenta ve zarların iltihaplanmasıdır.

Belirtileri nelerdir?
Ateş yükselir, genellikle 38 C'den yüksektir. Annede nabız hızlanır, bebeğin de kalp ritmi hızlanır.
Rahimde hassasiyet vardır. Kan sayımında beyaz küreler çok artmıştır. Kötü kokulu akıntı vardır.
Nasıl bulaşır?
Genellikle aşağıdan yukarı doğru yerleşen mikroplar nedeni ile olur. (Daha çok B grubu streptokoklar neden olur.) Hijyenin bozuk olduğu durumlarda daha sık görülür. Bebeğin bulunduğu ortam bozulduğu için çeşitli sorunlar olur. Infeksiyona bağlı bebeğin ortamının bozulduğu durumlarda ilk 24 saatte doğumun gerçekleştirilmesi faydalı olur.
Tedavide; antibiyotik kullanılır, yatak istirahati faydalı olur. Koriyoamnionit olan bir gebede;
Eğer beklenen doğum tarihi yakınsa (son bir ay içinde ise) doğum indüksiyonu ile doğumu gerçekleştirmek doğru olur.
Eğer gebelik haftası 34-36. hafta arasında ise 24 saat beklendikten sonra doğumu gerçekleştirmek gerekir.
Eğer gebelik haftası 26-34. hafta arasında ise; diagnostik amni-osentez yapılır. Fetüsün akciğer gelişimine göre davranılır. Eğer enfeksiyon bulguları geriler, sıvı akışı durursa yatak istirahati ile bekletilir. Çoğunlukla doğum erken olur.

VAGİNİTLER
Bakteriyel vaginit:
Vaginada normalde bulunan veya patolojik bakterilerin aşırı çoğalması sonucu olan bir tablodur.
Bakteriel vaginosis'te ise çoğunlukla klinik belirti olmaz, anaero-bik bakteriler aşırı artmıştır, bu durum iltihabi süreci başlatmadığı için vaginit tipi olarak kabul edilmez.

Bakteriyel vaginitte belirtiler nelerdir?
Hassasiyet, bol akıntı (genellikle kokulu ve renkli) olur. Cinsel ilişkide rahatsızlık hissi oluşur.
Bakteriler aşırı çoğalmıştır.
Risk faktörleri nelerdir?
Diyabet, gebelik, bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıklar, sigara içmek, fazla sayıda partner, vaginal korunma yöntemleri, antibiyotik kullanımı, temizlik alışkanlığmdaki yanlışlıklar, vaginal duş gibi nedenler risk faktörlerini oluşturur.

Bakteriyel vaginitte bulgular nelerdir?
Vulvar vaginal yanma ve irritasyon
Sıklıkla akıntıda artma, genellikle kokulu akıntı
İdrar yaparken yanma olması
Cinsel ilişkide ağrı olması
Dış genital organlarda şişlik ve kızarıklık

Bakteriyel vaginosis'te bulgular nelerdir?
Hastaların yaklaşık yarısında bulgu yoktur Akıntıda artış olabilir Genellikle ilişki sonrası kokulu akıntı olur Dış genital organlarda yanma veya irritasyon Daha seyrek olarak idrar yaparken yanma Cinsel ilişki de ağrı ve yanma Dış genital organlarda ödem ve kızarıklık olabilir. Bakteriyel vaginosiste vaginada normalde bulunan laktobasiller azalır.

Trichomonas vaginiti
Trichomonas vaginalis adı verilen bir mikrop neden olur. Tüm vaginal enfeksiyonların %25'ini oluşturur.
Risk faktörleri nelerdir?
Asiditesi az vaginal akıntı (kan, semen, bakteriyel patojenler riski artırır.)
Birden fazla seksüel partner

Trichomonas vaginitinde bulgular nelerdir?
Dış genital organlarda kaşıntı ve yanma
İnce akışkan kötü kokulu, sarı, yeşilden- griye doğru değişken renklerde, bol miktarda akıntı Akıntı köpüklü olabilir Rahim ağzında ve üst vagende çilek tarzında lezyonlar Dizüri- idrar yaparken yanma, ağrı Vulva ve vaginada kızarıklık ve şişkinlik Disparoni- ağrılı cinsel ilişki olabilir. Diğer seksüel geçişli hastalıklar ile birlikte olabilir.

Vaginitlerin sık tekrarlamaması için ne gibi tedbirler alınabilir?
Perine temizliği yapılmalı
Cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı eğitim verilmeli
Eşler de tedavi edilmeli
Vaginal asiditeyi sağlayan önlemler alınmalı

TEDAVİ
Vaginitin türüne göre ilaç tedavisi yapılır.
Bakteriyel vaginitte vaginal kültür alınması ile etken saptanabilir. Trichomoniasiste, direkt mikroskop altında bakma ile tanı konulabilir. Etkene göre tedavi yapılır.
Bakteriyel vaginitte antibiyotikler, trichomoniasiste metronidazol faydalı olur.
Gebeliğin ilk üç ayında metronidazol kullanılmaz. Vaginal enfeksiyonlar erken doğumu ve erken membran rüptürü riskini artırır.

MANTAR
Candidiasis, moniliasis veya vaginal mikoz da denilir. Vagina, rektum ve ağızda yaşayan veya havada bulunan mantarların neden olduğu bir vaginal enfeksiyondur.
Kadınların %75'i hayatlarının bir döneminde mantar olurlar.

Vaginal mantar nedenleri nelerdir?
Doğum kontrol hapları
Antibiyotik kullanımı
Bağışıklık sisteminin baskılanması
Gebelik
Şeker hastalığı
Şişmanlık
Toplu kullanılan alanlar Başkalarına ait eşyaların kullanılması Plaj ve havuzda ıslak mayo ile oturulması Allerjik bünye Genetik yatkınlık
Mantar yaz aylarında en sık bulaşan hastalıklardan biridir. Mantar için en uygun ortam sıcak, ıslak-nemli, terli ve kapalı vücut bölgeleridir

Belirtileri nelerdir?
Yoğun olarak kaşıntı Yanma
idrar yaparken yanma
Cinsel ilişkide ağrı ve yanma
Dokuda kızarıklık, şişkinlik ve soyulmalar
Kalın akıntı, yapışkan, beyazımsı, genellikle kokusuzdur.

Nasıl tanınır?
Muayenede anlaşılabilir.
Şalin veya %10'luk potasyum hidroksitte vaginal akıntıların mikroskopta incelenmesi, özel besiyerinde kültürle üretilerek de tanınabilir.


Mantardan korunmak için neler yapılabilir?
Perine hijyeni önemlidir. Kuru ve temiz tutulmalıdır, sıkı ve sentetik iç çamaşırı giyilmemelidir.

Tedavide;
Mantara yönelik ilaçlar vaginal ovul, krem, şampuan, tablet şeklinde kullanılır. Tedavinin devamına özen göstermek gerekir, mantar sıklıkla tekrarlayıcıdır.
Mantar tedavisinde eş tedavisi de birlikte yapılmalıdır.