Psikolog / Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu "Öpücük kutusu" adlı kitabından

Başlatan ARMAĞAN, 04 Mayıs , 2009, 14:36:48

« önceki - sonraki »

ARMAĞAN

'Senin sayende' demiyorsanız,'senin yüzünden' de demeyin hiç bir zaman.



Selma, 6 çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğuydu, bana geldiğinde

8 yaşındaydı. Selma'nın onu psikolojik olarak susmaya

iten, 'seçici konuşmazlık' dediğimiz sürece getiren olaylar

beş yaşındayken başlamıştı.





Selma, beş kardeşi, anne ve babasıyla kendi halinde

normal bi yasam sürerken, bir gün annesi hastalanıyor. O dönemlerde

beş yaşlarında. Kendisinden büyük iki abla, bir ağabey ve kendisinden

küçük iki kardeş daha var.. Küçük kardeşin yeni doğduğu dönemde

anne ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşıyor. Uzun süre

tedavi görüyor. Yoğun uğraşılara rağmen iyileşmiyor. Hastane ortamından

evine gidip son günlerini evinde huzur içinde yaşasın diye

doktorlar tarafından eve gönderiliyor. Birkaç ay evde

babaanne, hala ve benzeri yakın akrabaların yardımıyla yaşatılıyor.

Birgün hayata gözlerini kapatıyor.

Anneye en fazla ihtiyaç duyulan dönemde anne, Selma'nın

hayatından çıkıp gidiyor.





Aradan 1,5 yıl geçiyor. Kendi hallerinde bir şekilde

Yaşamaya alışıyorlar. Büyük kızlar evde yemek yapıp, en küçük

çocuklara annelik yaparken, Selma babasıyla birlikte dükkanda çalışıyor.

Dükkanları evin hemen alt katında olduğu için baba endişe

duymadan iş hayatına devam ediyor. Çocuklarını kimseye

muhtac etmeden yük etmeden idare ediyor.





Bir gün ablalar ve ağabey, kardeşlerini alarak yakın

Akrabalarına gidiyorlar.

Selma babasının yanından ayrılmıyor. Çok ısrar ediyorlar ama

istemedigi için gitmiyor.

Babası da gitmemesine ses çıkarmıyor. Öğleden sonra baba

Kız dükkanı temizlemeye başlıyorlar. Selma babasının istediği

gibi her yeri bi güzel temizleyip süpürüyor. Daha sonra radyoyu

açıyor. Müzik dinlemeye başlıyor. Ancak dışardan gelen sesler

nedeniyle müziği duyamadığı için, sesini iyice açıyor. Babası

da başının ağrıdığını söyleyerek müziğin sesini kısmasını istiyor.

Selma, babasının söylediğini duymamış gibi yapıyor. Hani çocuklar

sıklıkla yaparlar ya.. Bir süre sonra babası, başının çok

ağrıdığını söylüyor. Yüzü asılıyor. Selma, gidip gelip

babayı kontrol ediyor baş ağrısı geçti mi diye.





Babası baş agrısına dayanamayarak eve ilaç almaya çıkıyor.

Sıcaktan bunaldığını, kendini kötü hissettiğini söylüyor. Dükkana dikkat

etmesini hemen bi ağrı kesici alıp geleceğini de ekliyor. Eve çıkıyor.

Aradan epey zaman geçmesine rağmen baba yok.

Bekliyor baba yok. Merak edip yukarıya babasına bakmaya

çıkıyor. Eve giriyor.

Babasına sesleniyor. Cevap yok. Tam oturma odasına

giriyor ki babası o anda Selmanın gözleri önünde kalp krizi geçirmeye başlıyor.





Selma babasının çırpınmalarına, yerde tırmalamasına...vs.

şahit oluyor.

Babası son nefesini verip yerde cansız yatarken,

Uyandırmaya çalışıyor.

Babası uyanmıyor... Camdan aşağı doğru bağırmaya başlıyor:

'İmdat.. Babama bişey oldu... Yardım edin!..' kısa süre

içinde ev mahalle halkıyla doluyor...





Cenaze işlemleri bitince 1,5 yıl önce anneleri ölen bu altı

kardeşin ne olacağı tartışması başlıyor.. kimi 'yanımıza alalım', kimi 'yuvaya

verelim', kimi de 'hepsine birden nasıl bkacağız' diyor. En

sonunda akrabalar aralarında anlaşıyorlar.'herbirimiz birisini

alalım. Böylece çocuklar yurtlarda perişan olmaz, arada sırada

da olsa birbirlerini görürler.' Diye düşünüyorlar. Selma' yı çok

sevdiği halası alıyor. İki yıldır Selma yanlarında ve hiç

konuşmuyor.





Duyduklarım beni çok etkilemişti. Daha önce gidilen

Uzmanların isimleri beni endişelendirmişti. Bir yandan da bir şeyler yapabilirim

belki diye düşünmeden edemiyordum.

Hikayesinden çok etkilendigim bu kızı merakla bekliyordum.

Halası olan biteni tek tek anlattı.

'Gelinimiz ve ağabeyimin ölümünden sonra ben de onu bir türlü

mutlu edemedim. İki yıldır yüzü hiç gülmüyor. Kendiliğinden

hiç bir şey yapmıyor. Sadece konuşmasa neyse ama sanki

kurulmuş bir robot gibi.örneğin sofraya oturup yemek

yiyeceğiz ' Hadi Selma sofraya otur!' diyoruz oturuyor. Hadi Selma artık

kalkabilirsin demeden kalkmıyor. Önceleri aldırmadık. Baktık

olmadı karşımıza aldık uzun uzun konuştuk

anlattık. Ona evimizin bi kızı oldugunu, evdeki herkes

kadar her

şeye hakkı oldugunu... hiçbirisi fayda etmedi. Zamanla

öfkelenip inadını kırmak için bazı taktikler uygulamaya başladık. Sofra

hazır olunca gel otur demedik, aç kaldıgı günler oldu. Ya da artık

kalkabilirsin demedik saatlerce sofrada oturdu. Hadi artık uyu

demedik, sabaha kadar koltukta öyle oturdu. Vicdanın yoksa söyleme...'





Onunla yaptığım ilk seans dün gibi aklımda. Hal hareketleri

dinlemiyormuş gibi ama tüm alıcılarını bana cevirdiğini

hissettiğim tavırları.

- Biliyor musun ben seni çok sevdim

- ......

- Vallahi çok ciddiyim, çok sevdim.

- .....

- Ne güzel hiç konuşmuyorsun, diğer çocuklar gibi kafamı

şişirmiyorsun ..

Gözlerimin içine bakıp gülümsemesini saklamak ister gibi

dudaklarını ısırarak başını salladı.

- Biliyor musun bazen çocukların hayatlarında bazı şeyler

Yolunda gitmiyor, benim işimse bunları yoluna koymak.

Beni dinlediğini biliyorum .. hatta

benimle konustugunu bile hissediyorum. Çocuklar benden

yardım isterler, ben de onlara yardım ederim. Bu hep böyle oldu.

- .......

- Ama şu an işler değişti. Sana yardım etmeyi ben istiyorum.

Eğer bana yardım edersen , izin verirsen seni susturan şeyin ne

oldugunu bulurum. Gerçekten... inan bana...izin verir misin? Başını

salladı! Evet başını salladı!

- Elimde bazı resimler var, o resimleri cocuklara gösteriyorum

onlar da bana resimlerle ilgili hikayeler anlatıyorlar. Onlar

bana hikaye anlatınca ben de onların mutlu olmasını sağlıyorum. Yani

bütün sır hikayede. Biliyorum sen konuşmuyorsun. Ama hikaye

anlatmak istersen, konustugunu kimseye söylemem. Bu ikimizin sırrı olur.

Anlaştık mı?





Bir süre düşündü. Başını saga sola salladı. Evetle hayır

Arasında gidip geliyordu.

Birden evet anlamına gelecek şekilde başını salladı.

Karşımdaydı... ben ona resimler gösteriyordum o da bana

hikayeler anlatıyordu. İşimiz bittiğinde ona çok teşekür ettim.

Anlattıklarını analiz etmeye bile gerek yoktu. O kadar saf, o

kadar temiz, o kadar kendi hikayesini anlatmıştı ki... Selma'nın bilinçaltı

karmakarışıktı.





İşte Selma'nın analizden geçmesine bile gerek bırakmayan,

Halasını dinlerken

gözyaslarına boğan, beni analiz yaparken hıçkırıklara boğan

hikayesi...





'Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar bir ülke varmış. Bu

Ülkede anne babasıyla yaşayan çok mutlu çocuklar varmış. Çocuklar

kardeş kardeş hep oynarlarmış, anne babaları onlara hiç kızmazlarmış. Bir

gün bu çocukların annesi hastalanmış. Çocuklar çok üzülmüş. Ama

kimse çocukların üzüldüğünü anlamamış. Anneyi hep hastaneye

götürmüşler. İlaçlar vermişler. hem de acı acı ilaçlar. Anne,

sırf çocuklarını yalnız bırakmamak için içmiş bütün o acı ilaçları.

Çocuklara hep annelerinin iyileşeceği söylenmiş. Bir gün

anneyi eve getirmişler.

Çocuklar anne geldi diye çok mutlu olmuşlar. Anne hep yatakta

yatmaya başlamış. artık

cocuklarına yemekler yapmıyormuş. Çocuklar çok üzülmüşler.

Annelerinin yanında oyunlar oynamaya başlamışlar. Annelerinin

yanında niye oynuyorlarmış biliyor musun ? Anneleri

eğlensin diye. Ama babaanneleri hep kızıyormuş onlara.

'Gürültü

yapıp durmayın.

Anneniz zaten sizin yüzünüzden hastalandı' diye. çocuklar çok

yaramazlık yaptı diye anne hastalanmış meger. Çocuklar da anne

iyileşsin diye onu eğlendirmek istiyorlarmış ama kimse

anlamıyormuş. herkes çocuklarını azarlayınca anneleri de cok

üzülüyormuş..





Birgün anne ölmüş. Herkes ağlamış. Çocuklar annenin neden

Öldüğünü anlamış.

Yaramazlık yaptılar diye. Çocuklar evde babalarıyla yaşamaya

başlamışlar.

Bir gün anane gelip yemek yaparken, çocuklar gürültü yapmışlar.

Anneanne onlara kızmış 'kızım sizin yüzünüzden hasta oldu. Hiç

annenizin sözünü dinlemediniz hasta ettiniz

kızımı. Sizin yüzünüzden de öldü. Sözümü dinlemeyip

gürültü yapar, çok konuşursanız

beni de öldürüp ortada kalacaksınız. Kim bakacak size?' demiş.

Bir gün Selma , babasıyla dükkanda oturuyormuş. Ablaları

kardeşleri amcalarına gitmişler. selma babasının yanından

ayrılmak istememiş. Hiç gürültü yapmadan hep babasına yardım ediyormuş.

Anneleri çocuklar evde yokken hastalanmış ya. Babası yalnız

kalır hastalanır diye yalnız bırakmak istemiyormus. Babaları çocuklarını

hiç kızmıyormuş zaten. Gürültü yaptıklarında bile.. Selma dükkanda

babasına yardım etmiş, her yeri mis gibi yapmış.

Elleri de acımış biraz. Radyoyu açmış. Babasının başı

ağrımış. 'Kızım kapat şunun

sesini' demiş. Selma duymuş ama duymamazlıktan gelmiş. En

sevdiği müzikler varmış.

Babası biraz sonra eve gitmiş. İlaç alıp gelecekmiş. Gitmiş gelmemiş.





Selmanın aklına hemen anneannesiyle babaannesinin

Söyledikleri gelmiş. Annesi zaten cocukların yaramazlıgı yüzünden ölmüştü

ya. Selma çok korkmuş eve çıkmış. Babasını aramış. Odaya girince bi

bakmış, babası bişeyler yapıyor. Selma çok korkmuş. Babası

Selmaya 'git' der gibi işaretler yapmış. Selma gitmemiş. Babası yerde

Uyumaya başlayınca uyandırmaya çalışmış.

Uyandıramayınca ağlamaya başlayıp komşuları çağırmış.

Sonra ev kalabalık olmuş. Selma kimseye söyleyememiş ama çok

üzülmüş.. babası ' git ' dediği halde gitmemiş. Yine

babasının sözünü dinlememiş. Eger gitseydi, müziğin sesini açıp babasının

başını ağrıtmasaydı babası ölmeyecekti. Selma'nın yüzünden öldü.

akrabalar çocukları paylaşmışlar. Selma ablalarından ayrılmak

istememiş. Küçük kardeşini de çok seviyormuş. Halası yanına

gelip 'kızım sen artık benim kızımsın bizimle yaşayacaksın'

demiş Selma çok mutlu olmuş. Öyle mutlu olmuş ki, halasını

çok seviyormuş, istediği zaman kardeşlerime götürürler, diye

düşünmüş.. Halasının evine gidince 'artık bunlar benim yeni

anne babam' demiş kendi kendine. Ama birden korkmaya

başlamış. 'Annemle babamı ben öldürdüm. Yaramazlık yaptım

sözlerini dinlemedim. Yeni annemi babamı çok seviyorum.

Ya onlara da bişey olursa ben ne yaparım.?' Sonra aklına

Bişey gelmiş. Gece yatmadan önce

yatağının başucuna oturup dua etmeye başlamış.

'Allahım .. ben çok yaramaz bir kızım. Annem babam benim

Yüzümden öldü.

Halamlar çok iyi insanlar. Ne olur benim yüzümden onları

da yanına alma.

Eğer onları da alırsan ben kimin yanında kalırım? Ne olur

Allahım bana yardım et.

Hiç konuşmamam için bana yardım et. Ne zaman gürültü yapıp

Söz dinlemesem annem babam ölüyor. Hep susmam için bana yardım et

Allahım. Ne söylerlerse yapacağım, onlar söylemeden hiç bişey

yapmayacağım... ne olur onları benden alma!..'

O günden sonra Selma hiç konuşmamış. Gülmemiş. 'Eğer

gülersem evde gürültü olur, başları ağrıyıp ölürler' diye korkmuş. Hep susmuş..

Hikayesi bitince Selma gözlerimin içine baktı ve ekledi;

'Biliyor musun? Hala her gece dua ediyorum. Allahım nolur

konusmayayım, konusmamam için bana yardım et! Diye. Bazen çok

mutlu oluyorum. O zaman çok korkuyorum sevinçten çığlık atarım da gürültü

olur, annem ölür diye'





O küçük bedeniyle ne kadar büyük bir görev üstlenmişti.

Kaçımız en konuşkan, en geveze çağımızda kendimizi susturmayı

başarabiliriz ki?

Kaçımız bir dondurma alındıgında bile sevinç çığlıkları

atabilecekken, bu yogun duyguyu bastırıp susmaya devam

edebiliriz ki? Kaçımız?

Bu kadar sevilmek... bu kadar değer verilmek...



*********************************************************************

Yapmayın ne olur... Çocuklarınızın küçücük omuzlarına,

AĞIR yükler yüklemeyin.

Onların akılları da BÜYÜK, yürekleri de KOCAMAN...

Ne olur başınız da ağrısa, bir bardak da kırılsa, eşinizle de

kavga etseniz; demeyin...

Zaten aslında hiç biri çocuğunuz yüzünden değildir.

Aslında hiç bir şey, hiç bir zaman, bir başkası yüzünden

değildir,

kendimizizdir, bir durumu istemediğimiz bir sonuca doğru

yönlendiren.

Ama bunu bilmektense, itiraf etmektense, bir başkasını

Suçlamak hep daha kolay gelir.

'Senin yüzünden!' demeyin çocuklarınıza...

'Senin sayende' demiyorsanız;

'senin yüzünden' de demeyin hiç bir zaman

oozge


ARMAĞAN

BEĞENMENE SEVİNDİM CANIMCIM.  :opucuk:
İNŞALLAH DOĞRU YERE AÇMIŞIMDIR KONUYU. EPEY Bİ ZAMAN OLDU ÇÜNKÜ.  :D

oozge


Demet_dk



мiŁenα.



:love9: :love7: :love9:


naz_pinar

<a href="http://lilypie.com/"><img src="http://lmtm.lilypie.com/8WtFp3.png"; width="200" height="80" border="0" alt="Lilypie Maternity tickers" /></a>