Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Topics - can yine cannnn

61
   Allah'tan Utanmaya Sende Daha Layığım!

Çok eski devirlerde Kifl adında bir adam vardı. Kifl ahlâkî ve insanî değerlere önem vermeyen para kazanmak için her yolu meşru gören çok zengin bir adamdı. Zenginliğini de faizden elde etmişti. Dara düşen ihtiyacı olan kimse kendisine geliyor oda yüksek bir faizle geri ödenmesi şartıyla onlara para veriyordu. Vadesi geldiği zaman kişi parasını ödeyemezse bu sefer faiz miktarını daha da artırıyordu. Şayet yine ödeyemezse adamları vasıtasıyla o kimsenin bütün varına yoğuna el koyuyordu.
Allah'tan Utanmaya Sende Daha Layığım! Bir gün kapısına borç için bir kadın geldi. Bu kadın yakın zamanda kocasını kaybetmiş namuslu kendisini çocuklarına adamış bir anneydi. Bir süre kocasından kalan şeylerle evini idare etmeye çalışmıştı. Ancak artık evde para kalmamıştı. Bunun için çalışması gerekiyordu. Bir yerde iş bulmak istedi; ama dışarısı dul bir kadın için çalışmaya müsait değildi.
Neden sonra aklına evde dokuma yapıp onları yakın bir arkadaşı vasıtasıyla satmaya karar verdi. Bunun için bir dokuma tezgahına ihtiyacı olacaktı. Tezgahı alabilmek için de borç arayışına girdi. Yakın dost ve akrabalarına gitti; ama kimsede para yoktu. Çok üzülmüştü. Çaresiz bir şekilde evine doğru giderken yolda istemeden iki kişi arasında geçen bir diyaloga şahit oldu. Şehirde Kifl adında bir kişinin insanlara borç para verdiğini duydu. Hemen onun yanına gitmeye karar verdi.
Kifl kapıda kadını görünce çok beğendi. Onu elde etmek istedi. Kadın Kifl'den karşılığını ödemek şartıyla borç para istedi. Kifl kadının dul olduğunu da anlayınca ona ahlaksız bir teklifte bulundu. Kendisiyle beraber olması şartıyla vereceği parayı istemeyeceğini söyledi. Bu teklifi kadın şiddetle reddetti. Çok üzülmüştü. En çok da kendisine böylesi tekliflerin gelmesinden korkuyordu. "Allah'ım bana yardım et." diye dua etti.
Aradan birkaç gün daha geçmişti. Evde hiçbir şey kalmamıştı. Çocuklar açlıktan ağlıyordu. Onların ağlamasına kendisi de katılıyordu. Kendisini Kifl'e teslim etmeye mecbur hissetti. Bu sırada da "Allah'ım! N'olursun beni affet. Bir daha böyle bir günah işlemeyeceğim." diye dua ediyordu.
Kadın Kifl'in yanına gitti. Kifl'in yüzü gülüyordu. Ancak kadın bir yandan ağlıyor bir yandan da titriyordu. Kifl kadına bu halinin sebebini sordu. Kadın
- Buraya kendi isteğimle gelmedim. Daha önce böyle bir günah işlemedim. Onun için Allah'tan çok utanıyorum ve korkuyorum. Beni bu günaha sürükleyen fakirliğimdir dedi. Kifl duyduklarına çok şaşırmıştı. O kaskatı kalbi bir anda yumuşayıverdi. İçini pişmanlık duyguları sarmıştı. O sırada ağzından şu ifadeler döküldü:
- Sen fakirliğin sebebiyle mecbur kaldığın bir günah işliyor ve bundan dolayı ağlıyorsun. Halbuki Allah bana bu kadar servet vermişken ben günah işlemekten çekinmiyorum. Ben Allah'tan utanmaya ve korkmaya senden daha layığım.
Kifl pişmanlık hisleri içinde yapacağı kötü işten vazgeçti. Kalbine apayrı bir huzur ve mutluluk geldi. Kadına bir miktar para verip onu gönderdi. Kadıncağız sevinç ve kendisini harama girmekten koruyan Rabb'ine şükür içinde evine döndü.
Kifl artık eski Kifl değildi. O güne kadar yapmış olduğu bütün günahlar için tevbe ediyordu. O gün sabaha kadar Rabb'ine dua dua yalvardı ve affını diledi. O gece Kifl'in ecel vaktiydi. O hal üzere ruhunu Rahman'a teslim eyledi.
Sabah olmuştu. Kifl'in evinden çıkmadığını gören yakınları kapıyı açtıklarında Kifl'i ölü olarak buldular. Bu sırada kapısında herkesin okuyabileceği şekilde şöyle bir yazı vardı: "Allah Kifl'in günahlarını affetti."
Halk bu duruma şaşırdı kaldı. Allah Kifl'in affedilmesine sebep olan bu olayı o dönemin peygamberine vahiy yoluyla bildirdi. Böylece herkesin şaşkınlığı gitti ve insanlar bundan büyük bir ders aldılar.
Hikâye bize ne anlatıyor?
Tevbe kapısı her zaman ve her kişi için açıktır. Bir kimse ne kadar günahkâr bir kul olursa olsun büyük bir pişmanlık ve samimiyetle tevbe ederse Allah onun tevbesini kabul eder ve onu bağışlar.
Allah kendi rızası istikametinde bir hayat yaşamaya gayret eden kullarını sever. Rahmetinin gereği olarak bazen kulları günaha gireceği an onları değişik vesilelerle korur. O yüzden kula düşen Rabb'iyle arasındaki bağı devamlı surette güçlü tutmasıdır.

62
Öyküler / DOSTLUK
07 Mart , 2010, 15:19:57
DOSTLUK
Dostluk
İskoçya'da yoksul mu yoksul bir çift yaşardı. Fleming'di adı. Günlerden bir
gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir
de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk kurtulmak için çırpınıp
duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi
çocuğu bataklıktan çıkardı ve acili bir ölümden kurtardı. Ertesi gün
Fleming'in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şık giyimli bir aristokrat
indi. Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendini. ''Oğlumu
kurtardınız size bunun karşılığını vermek istiyorum'' dedi. yoksul ve
onurlu
Fleming ''Kabul edemem!'' diyerek ödülü geri çevirdi. Tam bu sırada kapıdan
çiftçinin küçük oğlu göründü. ''Bu senin oğlun mu?'' diye sordu aristokrat.
Çiftçi gururla ''Evet!'' dedi. Aristokrat devam etti: ''Gel seninle bir
anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver iyi bir eğitim almasını sağlayayım. Eğer
karakteri babasına benziyorsa ilerde gurur duyacağın bir kişi olur.
'' Bu konuşmalar sonunda Fleming'in oğlu aristokratın desteğinde eğitim
gördü.
Aradan yıllar geçti. Çiftçi Fleming'in oğlu Londra'daki St. Mari's Hospital
Tip Fakültesi'nden mezun oldu ve tüm dünyaya adini penisilini bulan Sir
Alexander Fleming olarak duyurdu. Bir süre sonra aristokratin oğlu zatürreye
yakalandı. Onu ne mi kurtardı?

Penisilin!

Aristokratin adi: Lord Randolp Churchill.
Oglunun adi: Sir Winston Churchill.
Kurtaran doktor: Çiftçinin oglu Sir Alexander Fleming.

Paraya gereksiniminiz yokmuş gibi çalışın.
Hiç acı çekmemiş gibi sevin.
Hiçbir şey beklemeden verin.
Karşılığı nasıl olsa gelecektir.

63
Öyküler / BİR RESİM BİR DRAM
07 Mart , 2010, 15:18:08
               BİR RESİM BİR DRAM

Etrafı çam ağaçlarıyla bezeli şirin bir köyde çevresi tatlı kardeşleriyle örülü küçük bir evde yaşıyorum. Adım Bahar; daha on beşinde bin bir umut içindeyim. Şimdi elimde bir boya fırçası önümde bembeyaz bir kağıt. İçimde dinmeyen bir coşkuyla düşlerimdeki resmimi çiziyorum....
Bir Resim Bir Dram
Önce mavi masmavi bir gökyüzü çiziyorum tıpkı yarınlarımda kurduğum tatlı düşlerin sevekşi gibi. Ve bembeyaz bulutlar çiziyorum tıpkı kocaman pamuk şekerleri gibi beni alıp da yarınlarıma taşısınlar diye. Ağaçlar çiziyorum yeşil yemyeşil dallarında baharın en güzel çiçekleri hani bir gün şu hayat yolunda yorulursam gölgesinde soluklanmak için. Ve kuşlar çiziyorum cıvıl cıvıl rengarenk tıpkı kardeşlerim ve arkadaşlarım gibi. Billur bir dere çiziyorum şırıl şırıl Firdevs''ler gibi ve derenin içinde balıklar kıpır kıpır aynı küçük yüreğim gibi. En sona resmimin en güzel en değerli objesini çiziyorum. Bembeyaz kanatlarıyla resimdeki her şeyi şefkatiyle saran bir melek çiziyorum yani annemi çiziyorum.

Günlerimin böyle resimdeki gibi güzel geçtiği bir günde bir şey içimi sıkıyor. Resmimdeki beyaz bulutlar hızla uzaklara sürükleniyor yerine kara kara bulutlar geliyor! Ve o akşam evimize misafirler geliyor. Sanıyorum bir bardak çay içer giderler. Ama ziyaret çaydan öte. Kelamlarsa benziyor bir hançere. Babam bakmıyor akan gözyaşıma veriyor beni bir avuç para karşılığında kendi yaşında bir adama. Anam kıyamıyor bana ama karşı koyamıyor kör olası töre denen yanlışa. On beşindeki hayat dolu ben on altısında gözü yaşlı kadın oluyorum olduruluyorum.

Bir zalime düşen bahtsızım artık. O zalim beni alıp getiriyor büyük şehire. Önce dayaklar başlıyor. Ardını namussuzlukları kovalıyor. Ve bir gün bana "Başkalarına da eş olacaksın" diyor o edepsiz soyu nesepsiz. Koynumda iki yaşındaki kızım Gülşen. Yalvarıyorum anama babama beni kurtarın diye. "Yok diyor babam sen evinin kadınısın dayaksa cennetten sana hediye." Ve bir gün o nesepsiz koynuma sokmaya kalkıyor kendi gibi bir aynı soysuzu. Saplıyorum b.... saymıyorum sekiz mi dokuz mu? O mendebur gidiyor cehenneme ben de kucağımda bebem gidiyorum mapushaneye. Namusumsa her şeyden üstte.


Yıllar geçiyor.. Resmimdeki mavi gökyüzünün önünde şimdi demir parmaklıklar. Ağaçlarım çürümüş ve kurtlanmış. Bense altında solmuş ve yitmiş. Billur derem çoktan zifiri kara tıpkı kaderim gibi. Balıklarsa köpek balığı olmuş. O rengarenk kuşlar çoktan havalanıp gitmişler bilmediğim ötelere yerlerinde akbabalar. Beni yarınlara taşıyacak beyaz bulutlarım artık kapkara taşırlarsa anca mezara. Bir tek meleğim kalmış onun da kanatları güçsüz gücü yok gelip beni sarmaya kurtarmaya.

Çok mevsimler geçiyor Hakim amca "Yeter artık" diyor resmimdeki mavi gökyüzümü kirleten demirleri söküp atıyor. Umut rüzgarları kara bulutları bir bir def ediyor. Pamuk şekeri bulutlarım resmime geri dönüyor. Ağaçlarımda yeniden rengarenk binlerce ümit tomurcukları. Bir tek meleğim yok canım meleğim. O artık bulutların üstünde semalarda mutluluk göz yaşlarıysa şu nur topu bulutlardan akan sağanaklarda. Ve o sağanaklar resmimdeki kokuşmuş suyu yeniden Firdevs menbalarına çeviriyor. Şimdi artık resimde ki melek benim. Artık hep kışsız baharların resmini çizecek canım kızım Gülşen'im.
64
Öyküler / KINALI HASAN
07 Mart , 2010, 15:15:19
                  KINALI HASAN
üsteğmen gelen askerleri kontrol ediyor bir taraftan da onlarla laflıyordu "Adın ne? Nerelisin?" gibi sorular soruyordu. Bir ara saçının ortası kızarmış bir çocuk görür. Merakla:
Kınalı Hasan
— Adın ne senin evladım? der. Asker:
— Hasan' diye cevap verir.
— Nerelisin? der. Hasan:
— Tokat Zile'denim der.
— Peki evladım bu saçlarının hali ne? Hasan:
— Anam cepheye gelirken kına yaktı komutanım der.
— Neden? der komutan. Hasan:
— Bilmiyorum komutanım der:
— Peki gidebilirsin Kınalı Hasan der.

O günden sonra herkes ona Kınalı Hasan der. Herkes kafasındaki kınayla dalga geçer. Kısa sürede cana yakın ve cesur tavırlarıyla tüm arkadaşlarının sevgisini kazanır. Bir gün ailesine mektup yazmak ister. Hasan'ın okuma yazması da yoktur. Arkadaşlarından yardım ister ve hep beraber başlarlar yazmaya. Hasan söyler arkadaşları yazar:


"Sevgili anacığım babacığım ellerinizden öperim. Ben burada çok iyiyim. Beni merak etmeyin" diye başlar. Kız kardeşini kendinden bir küçük erkek kardeşini sorar köyündekilerin burnunda tüttüğünü yazdırır. Kendilerini merak etmemesini kendileri var oldukça düşmanın bir adım bile ilerleyemeyeceğini yazdırır. Gururla mektubu bitirir. Neden sonra aklına gelir ve yazının sonunda anasına not düşer: (Hasan'ın kendisinden hemen sonra askere gelecek bir kardeşi daha vardır)

"Anacağım kafama kına yaktın burada komutanlarım ve arkadaşlarım benimle hep alay etiler. Sakın kardeşim Ahmet'e de yakma. Onunla da alay etmesinler ellerinden öptüm." diye bitirir.

Aradan zaman geçer. İngilizler kesin netice almak için tüm güçleriyle Gelibolu'ya yüklenirler. Bu cepheyi savunan erlerimiz teker teker şehit düşmüşlerdi.

Bunlara takviye olarak giden yedek kuvvetlerde yeterli olmamış onların sayıları da epey azalmıştır. Gelibolu düşmek üzereydi. Kınalı Hasan'ın komutanı da olayı görüyor yerinde duramıyordu. Kendisinin bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi. Onlar yeni gelmişti... Komutanın bu düşünceli halini gören ve durumun vahametini bilen Kınalı Hasan ve arkadaşları komutanlarına yalvara yakara oraya gitmek istediklerini söylerler. Komutanları onları ölüme gönderdiğini bile bile çaresiz gönderir..)


Kınalı Hasan'ın bölüğünden kimse sağ kalmaz hepsi şehit olmuştur. Sıra şehitlerin kimlik tespiti yapılıp köy mezarlığına gömülmesine gelir. Diğer şehitlerle birlikte Hasan'ın da kimlik tespiti için üzeri aranır. Hasan'ın cebinden memleketinden gelen mektup bir de tamamlanamamış şiir karalaması çıkar. Komutanı buruk ve gözleri dolu dolu mektubu açıp okumaya başlar.


Hasan'ın babası anlatır: "Oğlum Hasan nasılsın iyi misin gözlerinden öperim selam ederim. Oğlum öküzü sattık paranın yarısını sana yarısını da cepheye gidecek kardeşine veriyoruz. Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum zaten artık zahireye de fazla ihtiyacımız olmadığı için yorulmuyorum da. Siz sakın bizi merak etmeyin bizi düşünmeyin" der. Sonra "Hasan n da sana diyeceği bir şey var" der.


Anası anlatır: "Oğlum Hasan yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler kardeşime de yakma demişsin kardeşine de yaktım komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler. Bizde üç şeye kına yakarlar:
1. Gelinlik kıza gitsin ailesine çocuklarına kurban olsun diye...
2. Kurbanlık koça Allah'a kurban olsun diye...
3. Askere giden yiğitlerimize vatana kurban olsun diye... gözlerinden öper selam ederim Allah'a emanet olun..."

Tamamlanmamış şiirde de Hasan'ın komutanına vereceği cevap bulunmaktadır.
"Anam yakmış kınayı adak diye
Ben bu vatan için kurban doğmuşum.
Anamdan Allah'a son bir hediye
Kumandanım ben erhan doğmuşum..."Mektubu okuyan Hasan'ın komutanı ve diğerleri hıçkıra hıçkıra 
65
Öyküler / İnsanlığı Öğret Ona..
07 Mart , 2010, 15:13:39
İnsanlığı Öğret Ona..

Arkadaşım bir yaşına gelmiş kızı için soruyordu 'Sen eğitimcisin neler öğretmem gerekiyor bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama cevabı zordu akıl vermesi basitti ama uygulaması karışıktı anlatmaya başladım...
Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden eşine zaman harcarsan eşinden çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret acı çekmeden olgunlaşamayacağını... Kıskanmamayı öğret ona arkadaşının başarısından mutlu olmayı birlikte sevinçleri paylaşmayı içinden 'neden ben değil de o?' demeden...

Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi ama aynı zamanda kaybetmeyi çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona...Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini kazanılan ve harc*****n bir sonu olduğunu gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini her şeyi tüketebileceğini tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret. Kitaplardan keyif almasını ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını ama okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı. Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver sıkılmayı öğret ona sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını öğret..

Doğaya götür onu hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla. Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...

Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona. Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret ona.

Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret. Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı... Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret. Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.

Hayatı sorgulamayı öğret ona... Bilginin en büyük güç olduğunu öğret. Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.

Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret. Basit yaşaması gerektiğini öğret ona çay içmekten keyif almayı... 'İstemiyorum' 'hayır' demeyi öğret ona istediğinde ise 'istiyorum' demeyi Sevdiğinde ise 'seni seviyorum' diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...

Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı... Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını dostluğa yatırım yapması gerektiğini kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini sporla barışık yaşamasını İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini... Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini... Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...

Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...


66
İlişkiler / Kadınlar Biliyor, Hissediyor...
07 Mart , 2010, 15:11:44
          ÇERÇEVENİN ARKASINA BAK
Karımı 1998 in sonbaharında kaybettim... Yedi senelik evliliğimizin iki senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik.
Çerçevenin Arkasına Bak...
Karim her evlilik yıldönümümüzde ikimizin fotoğrafını çerçeveler "Bunlar bizim hayatımızın gölgeleri" derdi.. Öldüğünde yedi tane resmimiz vardı.

97'in bir gecesinde onu aldattım. Oysa ona sürekli onu ne kadar çok sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık kalacağımı söylerdim. Ölmeden iki hafta önce yine aynı şeyi tekrarladım.

Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana ve sadece: "Biliyorum" dedi.

İzmir'e kar yağdığı gün yani bir ay önce evdeydim. Fotoğraflarımıza bakıyordum yine... Her çerçevenin altında bir harf olduğunu ilk kez o gün fark ettim. - A. - R. - K. - A. - S. - I. - N. Gerisi için yılları yetmemişti.

Ama sanırım "Arkasına bak" yazmaya filan niyetlenmişti. Hemen çerçevelerin arkasına baktım. Hiçbir şey yoktu. Sonra bir şey dürttü beni hepsini teker teker söktüm.

İnanabiliyor musunuz her birinin arkasından bir mektup çıktı! Geçirdiğimiz her sene için sevgi dolu sözler yazmıştı.

1997'deki resmimizin içinden çıkan zarf ise simsiyahtı. Ve içinden su sözler çıktı:

"14 Mart 1997/Gözlerin bana başka birine dokunmuş gibi baktı/ Söylemene gerek yok biliyorum..."

20..'deyiz. Onu kaybedeli 4 aldatalı 5 yıl oluyor. İçim acıyor simdi. Çünkü kadınlar biliyor hissediyor...

Seni seviyorum diyenin sevgisinden şüphe et çünkü; aşk sessiz sevgi dilsizdir... 
67
Zeytinli Ton Balıklı Makarna
(4 Kişilik) 
Malzeme:

300 gram fiyonk makarna
100 gram siyah zeytin
1 kutu 160 gramlık "Superfresh" ton-klasik
40 gram domates
2 diş sarımsak
1 çorba kaşığı kıyılmış maydanoz
½ çorba kaşığı mercanköşk
1 kahve kaşığı acı kırmızı biber
zeytinyağı
tuz
   
Yapılışı:

Makarnayı bol tuzlu suda haşlayın. Kevgire alıp süzün.

Zeytinlerin çekirdeklerini çıkartın. Domateslerin kabuklarını soyup küçük parçalar halinde doğrayın. Bu malzemeleri büyük bir tencereye koyun ve biraz zeytinyağı ilave edin.

Sarmısağı, maydanozu, acı kırmızı biberi bir tavada zeytinyağı ile pişirin. Sarmısaklar sararmaya başlayınca ateşten alıp yağı süzülmüş ve küçük parçalara bölünmüş ton balığını ilave edin. Domates ve zeytin karışımına ilave edip kısık ateşte 45 dakika pişirin. Acıbiberi ve mercanköşkü ilave edin.

Hazırlanan sosu makarna ile karıştırın. Üzerine maydanoz ve mercenköşk serpin.

Sıcak servis yapın.



 
68
Balık - Deniz Ürünleri / Tonlu Kanepe
07 Mart , 2010, 15:02:06
Tonlu Kanepe
(4 Kişilik) 
Malzeme:

2 kutu 160 gramlık "Superfresh" ton-klasik
50 gram labne peyniri
2 tatlı kaşığı limon suyu
1 çay kaşığı karabiber
3 çay kaşığı acı biber sosu
2 çay kaşığı nane
10 dilim tost ekmeği
tuz
süslemek için:
Kornişon turşu
Kokteyl zeytin
 

Yapılışı:

Geniş bir kaba ton balığını, labne peynirini ve limon suyunu alıp iyice karıştırın. Karabiber, acı biber sosu, nane ve tuzu ekleyip tekrar karıştırın.

Tost ekmeklerini lızartın ve her dilimi dört eşit parçaya bölün. Üzerlerine hazırladığınız karışımı sürün.Her parçanın üzerine ikiye bölünmüş zeytin ve boyuna ikiye bölünmüş kornişon turşu koyarak süsleyin.

Soğuk servis yapın.

Not:
Kızartılmış tost ekmeği yerine kepekli tost ekmeğini kızartmadan kullanabilirsiniz.



 
69
Sebzeli Ton Balıklı Spagetti
(4 Kişilik) 
Malzeme:

1 kutu 160 gramlık "Superfresh" ton-klasik
1 paket çubuk makarna (spagetti)
2 adet kuru soğan
6 çorba kaşığı sıvı yağ
3 adet domates
1 su bardağı tane bezelye tanesi ( tazeden haşlanmış veya dondurulmuş)
1 su bardağı mısır tanesi (tazeden haşlanmış ve dondurulmuş)
½ su bardağı sıcak su
Tuz
Karabiber
   
Yapılışı:

Spagettiyi bol tuzlu suda haşlayın. Kevgire alıp süzün.

Soğanı yemeklik doğrayın. Sıvı yağı kızdırın ve soğanı ilave edip pembeleşene kadar kavurun. İçine kabukları soyulmuş ve küçük doğranmış domatesleri, bezelyeyi ve mısırı ilave edin. Tuz ve karabiberle tadlandırın. Sıcak suyu ilave edin. Ateşi kısıp kapağını kapatın ve pişmeye bırakın. İnmesine yakın yağı süzülmüş ve ufak doğranmış ton balığını ilave edin.

Makarnaları tabaklara böldükten sonra hazırladığınız sosu üzerlerine dökerek (veya tamamını tencerede karıştırmış olarak) servis yapın.

Sıcak servis yapın.



 
70
Balık - Deniz Ürünleri / Fırında Palamut
07 Mart , 2010, 15:00:24
Fırında Palamut
(4 Kişilik) 
Malzeme:

2 adet palamut
2 adet domates
1 adet limon
2 adet çarliston biber (veya acı olmayan yeşil sivri biber)
Sıvı yağ
Tuz
Karabiber
   
Yapılışı:

Palamutların bağırsakları temizlenip çıkarıldıktan sonra kafaları ve kuyrukları kesilerek ayrılır. Balık, bir tarafı kılçıklı, diğer tarafı kılçıksız olmak üzere fileto olarak ikiye ayrılır. İyice yıkandıktan sonra hafifce tuzlanır ve biberlenir. Bir kenerda 20 dakika kadar dinlendirilir.

Balıkları alacak bir tepsi yağlandıktan sonra palamutlar derili kısımları tavaya gelecek tarzda yerleºtirilir. Üzerlerine çekirdekleri çıkarılmış ve halkalar halinde kesilmiş domates, halka halinde kesilmiş limon ve soğan yerleştirilir. Çekirdekleri çıkarılmış ve uzunlamasına kesilmiş biberler de yerleºtirilir. Orta hararetli (yaklaşık 180-200oC) fırında 45-50 dakika pişirilir.

Sıcak servis yapılır.

Not:
Aynı yemek alaturka kiremit üzerinde de yapılabilir.

Bu yemeğe uygun diğer balıklar: Çingene palamutu



 
71
Balık - Deniz Ürünleri / Hamsi Fırın
07 Mart , 2010, 14:59:50
Hamsi Fırın
(4 Kişilik) 
Malzeme:

1 kg hamsi
2 adet domates
1 adet limon
sıvı yağ
tuz
   
Yapılışı:

Hamsileri kafalarını kopararak ve içlerini baş parmağınızla temizleyiniz. Kılçıklarını çıkarıp fileto haline getiriniz ve kapatınız.

Fırın tepsisini hafifce yağlayıp hamsileri aralarında boşluk kalmayacak tarzda bir ters, bir düz diziniz.

Domatesleri ve limonu ince halkalar halinde doğrayınız. Balıkları tuzladıktan sonra üzerlerine domates ve limonları eşit aralıklarla diziniz.

180oC'a ısıtılmış fırında 25-30 dakika kadar pişiriniz.

Sıcak servis yapınız.

Not:
Hamsiler fırında iken zaman zaman kurumaması için kontrol ediniz. Eğer kuruyorsa ki bu hamsilerin yağsız olmasından kaynaklanır, üzerlerine hafifce sıvı yağ gezdiriniz.



 
72
Balık - Deniz Ürünleri / Kılıç Şiş
07 Mart , 2010, 14:59:15
Kılıç Şiş
(4 Kişilik) 
Malzeme:

600 gr kılıç fileto (veya dilim)
2 adet limon
20 adet defne yaprağı
6-8 adet sivri biber
3 adet domates
Tuz
Karabiber
Zeytinyağı
   
Yapılışı:

Kılıç balığı filetoları 24 adet eşit şişlik parçaya bölünür. Tuz, karabiber serpilip hafif yağlandıktan sonra 20-25 dakika kadar dinlendirilir (yani marine edilir). Domateslerin kabukları soyulup iri parçalar halinde doğranır. Biberlerin çekirdek yatakları temizlendikten sonra doğranır. Limonlar da yarım dilimler halinde doğranır. Şişlere, limon-kılıç-defne yaprağı-domates-biber sırasıyla tekrarlanarak dizilir. Izgarada şişler çevrilerek balıklar nar gibi oluncaya kadar kızartılır.

Not:
Balığın kurumaması için arada bir fırçayla balıklara zeytinyağı sürülürse tadı daha güzel olur.

Bu yemeğe uygun diğer balıklar:
Trança, mersin, palamut



 
73
Balık - Deniz Ürünleri / Sardalya Izgara
07 Mart , 2010, 14:58:39
Sardalya Izgara
(4 Kişilik) 
Malzeme:

1 kg sardalya
10-25 adet taze (yoksa salamura) asma yaprağı.
tuz
   
Yapılışı:

Sardalyaları kafalarını kopararak ve içlerini baş parmağınızla temizleyiniz. Üstündeki pulları parmaklarınızla temizleyiniz.

Kapaklı tel ızgarayı açıp alt kapağına asma yapraklarını bir sıra olarak diziniz. Asma yapraklarının üzerine saldalyaları bir sıra halinde diziniz. Sardalyaları tuzladıktan sonra asma yapraklarının kalanlarını balıkların üzerine dizip tel ızgaranın kapağını kapatınız. Kor haline gelmiş mangal kömürü üzerinde önce bir tarafını, sonra diğer tarafını çevirerek kızartınız.

Sıcak servis yapınız.

Not:
Eğer mangal ateşini kullanmaktan mahrumsanız aynı işlemi elektrikli ızgara veya kapağı açık fırında da yapabilirsiniz.



 
74
Fırında Sebzeli Balık Köfte
(4 Kişilik) 
Malzeme:

1 adet palamut (orta büyüklükte)
1 ad. yumurta
½ somun bayat ekmek
1 ad. kuru soğan
1 çay kaşığı köfte baharı
1 çay kaşığı yenibahar
3 çorba kaşığı zeytinyağı
1 çorba kaşığı sirke
3 adet patates
5 adet yeşil biber
3 adet domates
Karabiber
Tuz
   
Yapılışı:

Palamutu karnını yararak temizleyin ve başlarını gövdeden ayırın.Bol su ile iyice yıkayın. Balığı derince bir tencereye yerleştirip üstünü örtecek tarzda su doldurun, suya yeterince tuz ve bir çorba kaşığı sirke ilave edip 20 dakika kadar kaynatın. Kevgirle balığı sudan alıp süzün. Balığın derisini, kılçıklarını ve siyah etlerini ayıklayın. Ayırdığınız beyaz etleri satır veya bıçak ile kıyma gibi küçük parçalara kesin(aynı işlemi mutfak robotunda da yapabilirsiniz). Bu etleri çukurca bir kaba koyun. İçine bayat ekmek dilimlerini ufalayın, yumurtayı kırın ve iyice karıştırın. Rendelenmiş soğan, tuz, yenibahar ve köfte baharını da ilave edip karıştırın. 1 çorba kaşığı sıvı yağı ilave edip tekrar karıştırın. Elinizde yuvarlayıp küçük toplar haline getirin ve yassılaştırın.

Patatesleri soyup yarım santim kalınlığında halkalar halinde doğrayın. Yeşil biberlerin kapak ve çekirdek yuvalarını çıkarıp uzunlamasına ikiye bölün. Domatesleri de aynen patatesler gibi halkalar halinde doğrayın.

Bir tavada kalan sıvı yağı kızdırın. Önce köfteleri hafif kızartın ve kenara, kağıt havlu serili bir tabağa alın. Aynı tepside patatesleri ve biberleri de kızartıp kağıt havlulu ayrı tabaklara alın.

Diğer taraftan fırın tepsisini sıvı yağ ile yağlayın ve üzerine bir sıra patates halkalarını dizin. Üzerine balık köftelerinin tamamını yerleştirin. Onun üreine de karışık bir biçimde yeşil biberleri ve domatesleri yerleştirin. Kararınca tuz ve karabiberi serptikten sonra 160-180oC'a ısıttığınız fırına sürüp 30 dakika kadar piºirin (piştiği domateslerin ölmesinden anlaşılır).

Soğuk servis yapın.

Bu yemeğe uygun diğer balıklar:
Uskumru, çingene palamutu, kolyoz



 
75
Balık - Deniz Ürünleri / Kağıtta Levrek
07 Mart , 2010, 14:57:12
Kağıtta Levrek
(4 Kişilik) 
Malzeme:

1 kg (2 ila 3 adet) levrek (deniz levreği)
1 çay bardağı su
1/2 çay bardağı zeytinyağı
1/2 çay bardağı beyaz şarap
1 baş kuru soğan
1 adet limon
Tuz
Karabiber
Yağlı kağıt
   
Yapılışı:

Balıkçıdan karnı ve pulları temizlenmiş olarak aldığınız levrekleri tekrar kanları gidinceye kadar iyice yıkayınız ve sularının süzülmesi için kenara koyunuz. Suyu süzülmüş levreklerin içini ve dışını tuzlayınız karabiberleyiniz ve oda sıcaklığında 20-25 dakika kadar dinlendiriniz (marine ediniz).

Balıkları alacak büyüklükteki fırın tepsisine, balıkların üstünü örtebilecek büyüklükte bir yağlı kağıdı seriniz. Halkalar halinde kestiğiniz soğanları kağıdın üzerine, balıkların alt kısımlarının kağıda temasına mani olacak tarzda diziniz. Soğanların üzerine balıkları bir ters, bir yüz olarak yerleştiriniz. Belirtilen ölçülerdeki su, zeytinyağı ve beyaz şarabı balıkların üzerine dökünüz. Bir adet limonu sıkıp suyunu tepsiye ilave ediniz (İsteyenler limonu dilimler halinde kesip balıkların üzerine de yerleştirebilirler). Tekrar tuz ve kararınca karabiber serpip balıkların üstünü, hava almayacak tarzda yağlı kağıt ile kapatınız.180oC'a kadar ısıtılmış fırına tepsiyi sürünüz. Pişme süresi balıkların büyüklüğüne bağlı olup yaklaşık 45 dakikadır. Balıkların piştiğini yağlı kağıdın hafifçe kavrulmaya başlaması ile anlayabilirsiniz.

Sıcak servis yapınız. Yanında kalite beyaz şarap en uygun içecektir.

Bu yemeğe uygun diğer balıklar: Kofana, minekop



 
76
Fırında Balık Köfte
(4 Kişilik) 
Malzeme:

1 adet palamut (orta büyüklükte)
3 ad. yumurta
½ somun bayat ekmek
1 ad. soğan
1 çorba kaşığı sirke
1/4 fincan çam fıstığı
1/4 fincan kuş üzümü
yenibahar
Tuz
3 çorba kaşığı zeytinyağı
   
Yapılışı:

Palamutu karnını yararak temizleyin ve başlarını gövdeden ayırın.Bol su ile iyice yıkayın. Balığı derince bir tencereye yerleştirip üstünü örtecek tarzda su doldurun, suya yeterince tuz ve bir çorba kaşığı sirke ilave edip 20 dakika kadar kaynatın. Kevgirle balığı sudan alıp süzün. Balığın derisini, kılçıklarını ve siyah etlerini ayıklayın. Ayırdığınız beyaz etleri satır veya bıçak ile kıyma gibi küçük parçalara kesin. Bu etleri çukurca bir kaba koyun. İçine bayat ekmek dilimlerini ufalayın, yumurtaları kırın ve iyice karıştırın. Rendelenmiş soğan, tuz, yenibahar, dövülerek kırılmış çam fıstığı ve kuş üzümünü de ilave edip karıştırın. Zeytinyağını ilave edip tekrar karıştırın.

Diğer taraftan fırın tepsisini veya pyrex kabınızı yağlayın ve üzerine karışımı döküp muntazamca yayın. 160-180oC'a ısıttığınız fırına sürüp 20 dakika kadar pişirin.

Sıcak veya soğuk servis yapılabilir.

Not:
Balığı haşladıktan sonra artakalan suyunu atmayın. Bu suyu ilerde balık çorbası yapmakta kullanabilirsiniz.

Bu yemeğe uygun diğer balıklar:
Balık köftesi bütün deniz balıklarından yapılabilir ancak en güzel tadı aşağıdakiler verir.
Uskumru, çingene palamutu, kolyoz



 
77
Kılıç Buğulama
(4 Kişilik) 
Malzeme:
½ kg kılıç balığı (kuşbaşı olarak dilimlenmiş)
2 adet domates
4 adet çarliston biber
1 adet kuru soğan
½ demet maydanoz
½ adet limon
1 su bardağı zeytinyağı
½ küp kesme ºeker
1 su bardağı su
Tuz
Karabiber
   
Yapılışı:

Balıkçınızdan temizlenmiş olarak aldığınız kılıç balığını kuşbaşı halinde (şişlik) doğrayın (veya bu işlemi balıkçınıza da yaptırabilirsiniz). Yıkadıktan sonra tuzlayıp dinlendirin.

Çarliston biberlerin kapaklarını kesip çekirdek yuvalarını çıkartın ve boylamasına üç ila dört parçaya doğrayın. Soğanı ince halkalar halinde kesin.

Zeytinyağını bir kaba alıp kızdırın. Kuşbaşı balıkları biber ve soğanla birlikte 3 ila 4 dakika kadar çevirerek pişirin. Bilahare küçük küpler halinde doğranmış domatesleri de ilave ederek 2 dakika daha pişirin ve 1 su bardağı suyu ilave edip kaynatın. Kesme şeker ve limonun suyunu ilave edip altını kısın; kapağını kapatarak 10-15 dakika daha pişirin.

Buğulamanın çok sulu olmamasına dikkat edin. Eğer suyu fazla ise suyunu çekene kadar orta ateşte pişirmeye devam edin. Kıvamına gelince ateşi kapatıp üzerine ince kıyılmış maydanozu serpip 10 dakika kadar dinlendirin.

Sıcak servis yapınız.

Not:
Bu yemek ana sıcak yemek olarak servis edilebileceği gibi soğuk meze olarak ta sunulabilir.



 
78
Balık - Deniz Ürünleri / Hamsi Buğulama
07 Mart , 2010, 14:55:07
Hamsi Buğulama
(4 Kişilik) 
Malzeme:
500 Gr. Hamsi
1 adet iri olgun domates
2 demet taze soğan
1/2 demet maydanoz
1 adet limon
1 kahve fincanı zeytinyağı
Tuz
Karabiber
   
Yapılışı:

Hamsiler kafaları koparılıp kılçıkları çıkarılarak fileto olarak ayıklanır, yıkayıp durulanır. Bir kabın içine yeterince tuz, karabiber, ince kıyılmış maydanoz ve taze soğanları koyup karıştırın. Küçük doğranmış domatesleri üstüne yayın. Durulanmış hamsileri içine katıp harmanlayın. Karışımı 15 dakika kadar oda ısısında beklettikten sonra yayvan bir tepsiye serin. Kalan harcı üzerine yayın. Limonu ince dilimler halinde kesip üstüne dizin. Zeytinyağını gezdirip kapağını kapatın.

15 dakika kadar hafif ateşte pişrdikten sonra sıcak olarak servis yapın.

Hamsi buğulama 2 gün kadar buzdolabında saklanabilir. Buzdolabında saklanmış buğulamayı ısıtıp tekrar sıcak servis yapabilirsiniz.
 

Buğulamaya uygun diğer balıklar:
Sardalya



 
:suclu:
79
Sardalya Buğulama
(4 Kişilik) 
Malzeme:
400 Gr. Sardalya
4 adet iri domates
5-6 adet çarliston biber
5-6 diş sarımsak
Sıvı yağ
Tuz
Karabiber
1 adet limon
   
Yapılışı:

Orta büyüklükte bir tepsi hafifce yağlanır ve halkalar halinde kesilmiş domateslerin yarısı bir sıra halinde dizilir. Sardalyaların aralarına ufak parçalar halinde doğranmış sarımsağın tamamı yerleştirilir , balıkların üzerine yeterince tuz ve karabiber serpilir.

Balıkların üzerine ince halkalar halinde dilimlenmiş limonun tamamı ile çekirdekleri çıkartıldıktan sonra ince ve uzun şeritler halinde kesilmiş çarliston biberlerin tamamı ile halkalar halinde kesilmiş domateslerin kalanı yerleştirilerek balıkların üstü örtülür.

Tepsiye yarım çay bardağı likit yağ ile bir çay bardağı su ilave edilir ; tepsinin üstü bir kapak ile kapatılarak orta ateşte 40 dakika kadar pişirilir.(Biber ve domateslerin ölmesi yemeğin piştiğini gösterir. Tepsinin suyunu zaman zaman kontrolda yarar vardır. Eğer biter gibi olursa su ilavesi gerekir.)

Buğulamaya uygun diğer balıklar:
Hamsi, Kefal (dilimlenmiş) 


 
80
Balık - Deniz Ürünleri / Alabalık Buğulama
07 Mart , 2010, 14:53:29
Alabalık Buğulama
(4 Kişilik) 
Malzeme:
4 adet Alabalık (fileto edilmiş)
4 adet defne yaprağı
3 adet domates
3 adet çarliston biber
1.5 adet limonun suyu
70 gr. tereyağ(margarin veya likit yağ da olabilir)
250 gr. mantar
1 çorba kaşığı kapari turşusu
Tuz ve karabiber
   
Yapılışı:
Domatesler halka halinde kesilip yağlanmış tavaya dizilir.Alabalık filetoları domateslerin üzerine yerleştirilir.Bakiye domatesler ise dörde bölünüp balıkların aralarına yerleştirilir.

Çarliston biberler çekirdekleri çıkarıldıktan sonra uzun şeritler (veya halkalar) halinde kesilerek balıkların üstüne yerleştirilir. İkiye bölünmüş mantarlar, bir çorba kaşığı kapari turşusu ve defne yaprakları ilave edilir.

Limon suyu ve balıkların üst seviyesine kadar su konur, kararınca tuz ve karabiber ilave edilir ve kapağı kapatılıp hafif ateşte 30 dakika pişirilir.

Not: İsteyenler 2 ila 3 diş doğranmış sarımsak ta ilave edebilirler.