27 Nisan , 2024, 17:22:08

Haberler:

www.herseyibilen.co Durma! Merak ettiğin her konuda her soruyu sen de sor!


Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Topics - serap BİÇER

2
Hemşeriler :) / HATAYLILAR BUYURUN...
12 Eylül , 2009, 14:05:16
 :hello2:BEN HATAYLIYIM...İLÇESİ DÖRTYOLDAN.....
3
SENSİZ GECELERİM            
Düşlerimde yüreğimde dokunduğum herşeydesin.
Günlerim sana  olan sevgimin,                    
Sana olan mutluluğumunheyecanıyla geçiyor.  
Gece oluyor hala düşlerimdeSin.                    
Başımı yastığa koyuyorum karanlık gecede,      
Seni düşlerken, içim, kalbim KAN ağlıyor                    
Sen yoksun sensizim; her gece olduğu gibi.          
Hayalin karşımda seninleyim her gece olduğu gibi.
Gözlerimden yaşlar dökülüyor bir bir                
Her damlasında sana olan sevdam sen varSIN.        
Birden canlanıyorsun yanıma oturuyorsun          
Ağlama diyerek elinle;                                      
Gözümden,                                                      
Sensizliğin,acısından dökülen gözyaşlarımı siliyorsun.
Üzülme aşkım ağlama diyorsun.                    
Ve sonra birden kayboluyorsun.                      
Anlıyorum:                                                  
Senin sadece bir hayal olduğunu                      
Ağlamam bir türlü dinmiyor.                              
Elime bakıyorum elini görüyorum.                        
Sonra yanıma uzanıyorsun gözlerime bakıyosun.      
Sende ağlıyorsun.                                                
Tam dökülen o bir damla yaşı silmek için,                
Elimi yüzüne doğru uzattığımda; aniden kayboluyorsun
........................................                                      
Bazı geceler böyle oluyorum işte...                                
Bazı geceler ise sabahlara kadar,                                
Yanımda benimle kalıyorsun.                                        
Bense elinden tutmuş göğsüne yatarak sabahlıyorum.        
SENİ ÇOK SEVİYORUM AŞKIM...                                      
Rüyalara senli rüyalara dalıyorum                                    
Hiç bitmesin istiyorum.                                                      
Gözümü açıyorum uyanıyoum hayalimde canlanıyorsun            
Ve yine seninle bir sabaha daha göz açıyorum.                      
Aynanın karşısına geçiyorum ağlamaktan gözlerim şişmiş bi halde.
Ayna birden seni gösteriyor bana                                          
yüzünde Öyle güzel tebessüm varki;                                                
Bende gülmeye çalışıyorum                                              
O an sen; seni çok seviyorum deyip kayboluyorsun...



SERAP       OKAN        SERAP      OKAN       SERAP    OKAN  SERAP     OKAN    SERAP


       
4
ARKADAŞ ÇOKTUR AMA DOST 1 TANEDİR...



BENİM DOSTUM


  MERYEM :love9:
                      :love8:


BENDEN UZAKTA VE BEN ONU ÇOK ÖZLEDİM...... :love3:







GERÇEK DOST GERÇEK ZENGİNLİK
Gerçek Zenginlik.
Bizi yüzümüze karşı eleştiren,
Ama herkesin içinde savunan,
Başarılarımıza sevinen,
Başarısızlıklarımıza üzülen,
Bizi sıkkın görünce
Diğer dostlara haber salıp,
Bizimle ilgilenmelerini isteyen,
Birileriyle tanışmamız gerekiyorsa
O buluşmayı sessizce düzenleyen,
Bizi dikkatle izleyen ama sahiplenmeyen,
Bir başka kıtada yaşasa ve
Günde 14 saat çalışsa da ihtiyacımız olduğu anda
Yardımımıza koşan...
Gerçek dost işte budur.
Ve hayatta en büyük zenginlik böyle dostlara sahip olmaktır.


5
İlişkiler / DOSTLUk ADINA GÜZEL SÖZLER...
12 Eylül , 2009, 01:20:32
DOSTLUK ADINA GÜZEL SÖZLER


Dost deniz kenarındaki taşlara benzer. Önce tek tek toplarsın sonra birer birer denize atarsın ancak bazılarına kıyamazsın. İşte sen o kıyamadıklarımdansın...


O masum yüzünde acı ve hüzün hiç olmasın, gözlerinde mutluluğun en parlak yıldızı parlasın, dost eli elini hiç bırakmasın ne olur.


Yürek umutlara gebe olduğundan beri dostluklar ayrılıklara yenik düşmedi, yüreğimiz dar ağacındayken bile ölüme koşup dostumuzu sevmeyi bildik.


Ay yıldızlara mutluluk fısıldarken gökyüzü sevincini yeryüzüyle paylaşırken ben sana bir parça mutluluk yolluyorum içindeki umut çiçekleri hiç solmasın diye.


Acıların bir kum tanesi kadar küçük, mutlulukların nisan yağmuru kadar bol olsun. Hayatta bir kere ağlarsan o da mutluluktan olsun Dostum.


Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar. Aşk kendinden emin bir şekilde sorar: ben senden daha candan ve daha yakınım, sen niye varsın ki bu dünyada? Arkadaşlık cevap verir: sen gittikten sonra arkanda bıraktığın gözyaşlarını silmek için...


Hayata değer bir yasam, sevmeye değer bir aşk, dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme. Ne eksik ne fazlasını ara ve seni üzenle asla uğraşma!


Ağırdır sevgilerim her yürek taşıyamaz! Büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz! Sonsuza dektir dostluğum her insana değmez!


Hayata değer bir yaşam, sevmeye değer bir aşk, dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme. Ne eksik ne fazlasını ara ve seni üzenle asla uğraşma!


Dostlarınla öyle yaşa ki düşman olduğunda hakkında söyleyecek sözleri olmasın. Düşmanlarınla öyle yaşa ki dost olduğunda yüzün kızarmasın.


Hayatı yenecek kadar güçlü, hayattan beklentilerini alacak kadar umutlu, umudunu yitirmeyecek kadar inançlı, mutlu ve sevgi dolu günler senin olsun...


Beyaz bir güvercin gönderiyorum sana kanatlarında mutluluk, yüreğinde sevgi, karbeyaz tüylerinde dostluk var. Mutlu Yıllar...


Riya ile paranın padişahı değiliz biz. Parçalanmış gönül hırkalarını yamar giyeriz biz. Dostlarla ağlar dostlarla güleriz biz.


Hayattaki kötü günlerin sahildeki ayak izlerin gibi geçici,güzel günlerin ise kayalara çizilen resimler kadar kalıcı olsun.


Zaman gelir yollarına kar yağar, etrafını hüzün bulutları sararsa, ne zaman bir dosta ihtiyaç duyarsan dost olabildiğim kadar buradayım.


Dostluk dallara goncadır Dostluk sırattan incedir Dostluk her şeyden öncedir Sönmesin muhabbetin közü Merhabadır dostun sözü merhaba


Eydirme gülyüzünü, boyun bükmeye deymez. Gülerken ağladığını mutlu olanlar bilmez, saçlarına düşsede yüreğine ak düşmez. Hep gül dostum, bizim gibiler ÖLMEZ.....


Dost deniz kıyısındaki taşlara benzer, önce teker teker toplarsın sonra atmaya başlarsın. Bazılarını atmaya kıyamazsın, sen atmaya kıyamadıklarımdansın...


Pencereni aç. Gecenin en tatlı esintisiyle sana bir yudum sevgi gönderiyorum. Al onu içeriye, içine çek. Kalbinin en güzel yerinde benim için sakla . Olurmu!


Fedakar olan insan, gönülden sevendir. Yürekli olan insan, kendini bilendir. Umutlu olan insan, yaşamı sevendir. Unutmayan birdost ise uğrunda ÖLMEYE değendir...


Bu gün senin yerine dilek dileme hakkım olsaydı tüm güzellikleri benimle yaşamanı dilerdim güzellikler paylaşmakla artar seninle değer kazanır.


Hayata cezasını gülüünle ver, kötüler yenilmediğini anlasın. Yaprak misali dökülsende seni seven dostlarına yeşer, kimse yoksa bile ben hep varım unutma...


Unutulmak kadar hiçbir şeyden yılandan, akrepten, dönüşü olmayan gurbetten kormuyorum.. Bir gün hatırlanmak, bahşedilen ikinci bir ömür, ya unutulmak; her gün ölmek, her gün kahrolmak demek.


Gerçek dostLar için, yan yana oturmakla, dünyanın iki kutbunda olmanin hiçbir farkı yoktur.


Dünyayı görmezsin bir sevdiğin varsa, sadece yürüdügün yolu görmezsin bir aşığın varsa, ama tüm görüs alanın açıktır, değerli bir dostun varsa.


Ey! Allah'ım beni dostlarımdan koru, düşmanlarımla ben mücadele ederim....


Seni okadar çok sevmiştimki anlatamam. Seni o kadar çok sevmiştimki kanıtlayamam. Ama senin bi sözün beni vurdu, öldürdü, bitirdi. O söz ise"DOSTUZ" dedin. İnci tanesi


Dostluk çukurda biriken yağmur suyu değil ki güneş vurunca kurusun. Bizim dostlugumuz deniz misali buharlaşsada yağmur misali geri döner iyiki varsın..


Düşman isterseniz dostlarınızı geçmeye çalışınız. Dost isterseniz , bırakın , dostlarınız sizi geçsin.
La Rochefoucauld


Gülmek senin tutkun olsun, eğer bir gün ağlarsan, o'da sevinçten olsun, bugünün dünden, yarında bugünden güzel olsun.


öyle bir yaşaki hayat seni kıskansın, öyle bir sevki ölüm sana acısın, öyle bir dost ol ki dostun olmayan utansın...


Dostun yürekten gelen hürmeti başka olur onun el uzatması hikmeti başka olur. Çağlayan kenarında su verseler ne çıkar, çöldeyken su verenin kıymeti başka olur.


Sen gülerken yakınındakilerde güler ama ağlarken yalnız ağlarsın. Onun için öyle bir ağaca yaslanki asla yıkılmasın, öyle bir dost edinki seni asla bırakmasın.
:love3: :love7: :love8: :flowers: :k06:
6
İlişkiler / gerçek dost gerçek zenginlik
12 Eylül , 2009, 01:04:01

7
Din Bilgisi / DİNİ RESİMLER EKLEYELİM...
11 Eylül , 2009, 21:48:57

9
Doğum / DOĞUM GERÇEKTEN BAŞLADIMI
10 Eylül , 2009, 19:01:48


DOĞUM

Doğum gerçekten başladı mı?

Doğum eylemi yani "doğum sancıları", dış ortamda yaşamaya hazır hale gelmiş bebeğin anne bedeninden ayrılmasıyla sonuçlanan bir süreçtir. Bu sürecin başlangıcını düzenli rahim kasılmalarının ortaya çıkması, bitişini de bebeğin doğması, plasenta ve diğer gebeliğe ait yapıların atılması, yani rahimin boşaltılması belirler.

Normal doğum genel anlamda vajinal yolla gerçekleşen doğum demektir. Vajinal doğumların %96'sı baş gelişi, geri kalan kısmı da makat gelişi şeklinde gerçekleşir. Bu sayfada baş gelişi ile doğumun ayrıntıları anlatılmaktadır.

Anne adayının bedeninin doğum eylemine hazırlanması:

Doğum eyleminin başarıyla sonuçlanabilmesi için anne adayının bedeninde eylem öncesi dönemlerde birçok hazırlık yapılır. Bu hazırlıklar gebelik başladığı andan itibaren başlar: Gebelik bedende algılandığı andan itibaren işlevsel olarak her zaman kasılmaya hazır olan rahimin kasılmaları baskı altında tutulmaya başlanır. Bebeğin olgunlaşma süreci tamamlanana kadar da bu baskılama devam eder. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde rahim üzerindeki baskı azalmaya başlayınca kısa süren, genelde ağrıya yol açmayan ve nadir gelen kasılmalar ortaya çıkar. Braxton-Hicks kasılmaları denen bu kasılmalar anne adayı tarafından da hissedilir. Bunların amacı rahim ağzını doğum eylemine hazırlamaktır.

Serviks (rahim ağzı) olgunlaşması

Rahim ağzı normal şartlarda oldukça dayanıklı bir bağ dokusundan oluşan, giriş kısmı kapalı, sert, koni biçiminde bir yapıdır. Daha önce doğum yapmış olanlarda 1–2 cm açık olabilir. Bu yapı, doğum eyleminde çok önemli bir rol üstlenir: rahim kasılmaları bebeği doğum kanalından aşağı itmeye çabalarken rahim ağzı yaklaşık olarak 10 cm genişliğinde açılarak bebeğin rahimin içinden çıkmasına izin verir. Rahim ağzının açılması rahimin doğum eylemi esnasındaki kasılmalarıyla paralel gider. Rahim ağzının uygun bir şekilde açılabilmesi için buna hazır olması gerekir. Doğum eylemine hazırlık döneminde rahim ağzında bir dizi değişim başlar: Giderek kıvamı yumuşamaya başlar. Yönü başta annenin bel kemiğine doğru iken öne doğru yön değiştirir. Aynı zamanda rahim ağzında "silinme" denen bir süreç gerçekleşir. Bu süreçte rahim ağzı uzunluğu azalır ve yapı incelir. Olgunlaşmış bir rahim ağzı artık doğum eyleminin yarattığı kasılmalara duyarlıdır ve kasılmalarla açıklığı giderek artmaya başlar.

Daha önce doğum yapmamışlarda genellikle rahim ağzının olgunlaşma hazırlıkları tamamlandıktan sonra kasılmalar başlar. Daha önce doğum yapmış olanlarda ise rahim ağzı olgunlaşmasının bir kısmı doğum eylemiyle paralel gider (Örneğin daha önce doğum yapmış olanlarda silinme doğum eylemi esnasında tamamlanabilir).

Doğum eyleminin başlamasına ne kadar var?

Gebeliğinizin başından sonuna kadar düzenli olarak rutin antenatal (doğum öncesi) kontrollerinize gittiniz. Her şey yolunda gitti. Bebeğinizin tüm organ sistemleri kendi kendine yetebilecek olgunluğa ulaştı. Doktorunuza en son gittiğinizde doktorunuz artık "gününüzün dolduğunu" ve bebeğin doğuma hazır olduğunu söyledi. Bundan sonra sizi neler bekliyor?

İlk olarak hatırda tutmanız gereken, doğum belirtileri başlamadığı sürece doktorunuzun sizi çağırdığı tarihlerde antenatal kontrollere devam etmenizdir. Gebelerin yalnızca %5′i tam 40. gebelik haftasında doğum yapar. Doğum eyleminin 40. gebelik haftasından iki hafta önce ya da iki hafta sonra başlaması normal kabul edilir. Eylem başlamadığı sürece genel olarak haftalık kontroller devam eder ve bu kontrollerde bebeğin NST ve/veya ultrason ile iyilik hali değerlendirilir.

Doğum eyleminin başladığı nasıl anlaşılır?

Yukarıda bahsedilen hazırlayıcı kasılmalar bazen o kadar şiddetli olabilir ki doğum eylemiyle karışabilir. Özellikle ilk doğumunu yapacak anne adayları gerçek doğum sancısının nasıl bir şey olduğunu bilmediklerinden bu hazırlık kasılmaları esnasında paniğe kapılabilirler. Gerçek doğum sancılarının başladığını ve artık çantanızı alıp hastaneye gitmeniz gerektiğini nasıl anlayacaksınız?

Gerçek doğum sancılarının en önemli özelliği düzenli aralıklarla oluşmalarıdır. Önceleri daha az sıklıkla ancak yine de düzenli aralıklarla gelen doğum sancıları belli bir aşamadan sonra tipik olarak 10 dakikada üç kez ortaya çıkar ve her bir kasılma yaklaşık 50 saniye sürer. Gerçek sancılar istirahat etmekle geçmez. Şiddeti de zaman içinde giderek artar. Kasılmaları karnınıza ellediğinizde rahatlıkla hissedebilirsiniz. Eğer kasılmalarınız belli bir düzene girmişse ve istirahatle geçmiyorsa hastaneye gitme zamanıdır.

Doğum eylemine geçiş her zaman önce sancıların başlaması şeklinde olmaz. Bazı anne adaylarında sancılar başlamadan önce su kesesi açılabilir. Böyle bir durum ortaya çıkarsa bebeğin değerlendirilmesi için hastaneye gitmelisiniz.

"Nişan" denilen hafif kanlı-sümüksü akıntı, rahimağzındaki bebeği koruyucu tıkacın atılmasından ibarettir. Ek bir belirti ya da şikayet yoksa beklemeye devam edebilirsiniz. Genellikle nişandan sonraki ilk iki günde doğum başlar.

Gebeliğinizin seyri esnasında size hemen doktora başvurmanızı gerektiren acil durumlar doğum sancılarını beklemekte olan anne adayları için de geçerlidir.

Bunlar özetle:

Şiddetli ve istirahatle geçmeyen düzenli kasılmalarınız olursa doğum eylemi başlamıştır, hastaneye gidiniz.

Kasılmalarınız aşırı uzun sürüyorsa, kanamanız oluyorsa, suyunuz gelmişse, bebek hareketlerinde azalma hissettiyseniz ileri inceleme gerektiren bir durum var demektir. Hemen doktorunuzla irtibata geçip hastaneye gidiniz.

Doğum için başvurduğunuzda hastanede yapılan ilk incelemeler:

Hastanede doktorunuzla buluştunuz. Doktorunuz sizin gebe kartınızda bugüne kadarki antenatal kontrollerde elde edilen bulguları tekrar gözden geçirecek ve sizden şikayetiniz hakkında ayrıntılı bilgi alacaktır. Daha sonra pelvik muayene yapılması için doğumhaneye alınacaksınız.

Pelvik muayene (çatı muayenesi)

"Tuşe" adı verilen bu elle muayene çok önemlidir: Bu muayene rahimağzının açıklığı, silinmesi ve yumuşaması, bebeğin başının doğum kanalının neresinde olduğu ve amniyon kesesinin bazı özellikleri hakkında bilgi verir. Ayrıca doğum kanalının giriş kısmı, kanalın özellikleri ve doğum kanalının çıkış kısmı konusunda da önemli bilgiler bu muayenede edinilir. Kanalın kemik ve yumuşak doku yapısında bebeğin geçişine engel olabilecek durumlar (çatı darlığı gibi) bu muayene esnasında ortaya çıkar.

Bebeğin durumunun değerlendirilmesi

Pelvik muayene bittikten hemen sonra bebeğin kalp atımları ile rahim kasılmaları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amacıyla yaklaşık olarak 20 dakika süreyle kardiyotokografik inceleme yapılacaktır. (Bazı doktorlar yalnızca fetoskop denen cihazla bebeğin kalp atışlarını dinlerler.)

Doğum gerçekten başlamamışsa evinize gidebilirsiniz

Bu incelemeler sonucunda doktorunuz gerçek doğumun başlamadığı yönünde karar verirse ve kardiyotokografi (ya da fetoskop ile duyulan bebek kalp atışları) normalse sizi istirahat amacıyla evinize geri gönderebilir. Özellikle ilk doğumunu yapacak olan anne adayları genellikle doğum eylemi henüz tam başlamadan başvururlar. Bu durumda sizin gereksiz yere saatlerce hastanede kalmanızı engellemek amacıyla bu yerinde bir karardır. Doktorunuz size gerçek doğum sancılarının özelliklerini ayrıntılarıyla anlatacak ve bu ağrıların başlaması durumunda ya da diğer başvurmanız gereken özel durumlarda sizden tekrar başvurmanızı isteyecektir.

Bulgular gerçek doğum eyleminin başladığı yönündeyse artık bebeğinizle kucaklaşmanıza saatler kalmış demektir. Doğumhane kıyafetinizi giyebilirsiniz. Doğum eylemi başlamıştır.

10
Doğum / suda doğum
10 Eylül , 2009, 18:43:09
SUDA DOĞUM

Suda doğum çok yeni bir doğum tekniği mi?

Bilinen ilk suda doğum, 1803 yılında Fransa'da, doğumu çok uzun süren bir kadının doğumunu kolaylaştırmak amacıyla sıcak su dolu bir küvete girmesiyle gerçekleşmiş. Sıcak su içinde yatarak doğum sancılarını azaltmak, onlarca yıldır uygulanan bir klinik uygulamaydı. Fakat, bu çok kısa süreler için ve doğumun erken evrelerinde yapılmaktaydı. Daha sonraları 1970′lerde Rusya ve Fransa'da başlayan suda doğumun gerçekleşmesi akımı 1980 ve 1990′larda İngiltere, Kanada ve diğer Avrupa ülkelerinde yaygınlaştı. 1983 yılında ünlü İngiliz tıp dergisi Lancet'de yayınlanan bir makale, konunun İngiltere ve kıta Avrupa'sında birden popüler olmasına yol açtı. İngiltere'de kadın hastalıkları ve doğum biliminin en üst kuruluşu olan Royal College of Obstetricians and Gynecologists (RCOG) 1990, 1994 ve en son olarak 2001 yıllarında bu konuyla ilgili görüşlerini tıp dünyasına açıkladı.

Suda doğumun faydaları neler?

Asıl fayda, doğum sırasında annenin daha rahat ve ağrısız doğum sürecini yaşamasına yardımcı olmaktır. Suyun sıcaklığı ve kaldırma gücü nedeniyle rahme giden kan akımı artar, rahmin kasılmaları etkinleşir, artan oksijen nedeniyle ağrılar azalabilir. Su vajenin ağzını, yani bebeğin çıkış noktasını daha gevşek hale getirebilir. Bu da o bölgenin doğumda yırtılması olasılığını azaltabilir. Bebek için ise, bilimsel verilerden çok suda doğumu gerçekleştiren tıbbi personelin ve annelerin gözlemleri söz konusudur. Bu kişiler bebeğin kesenin içindeki sıvı bir ortamdan yine sıvı bir ortama doğarak daha yumuşak ve stressiz bir geçiş yaptığını ve bu bebeklerin daha az ağlayan, daha sakin bebekler olduğunu savunuyor.

Suda doğum ne kadar güvenlidir?

Bu konuda yapılmış olan en kapsamlı ve güvenilir çalışma 1999 yılında British Medical Journal adlı İngiliz tıp dergisinde yayınlandı. R. Gilbert ve P. Tookey'in yaptığı bu çalışma, 1994-96 yılları arasında İngiltere ve Galler'de gerçekleşmiş olan 4029 suda doğumu kapsamaktaydı. Bu çalışmaya göre, o yıllarda yapılan her bin doğumdan altısı suda doğum olarak gerçekleşmişti. Araştırmacılar suda doğan bu bebeklerin ölüm ve yeni doğan yoğun bakım ünitelerine yatırılış oranlarını, normal olarak karada doğan bebeklerin oranlarıyla karşılaştırdılar. Çıkan sonuca göre suda doğan bebeklerde görülen ölüm oranıyla karada doğan bebeklerin oranları arasında bir fark yoktu. (Her ikisi de binde 1,2-1,4 civarındaydı). Yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırılma riski açısından da her iki grubun oranları aynı bulundu. Suda doğum adaylarının gebelikleri boyunca bir sorunlarının olmaması gerekir.

Kimler suda doğuramaz?

Herpes gibi genital bölgede enfeksiyonu olanlar, bebeğin başının değil poposunun rahim ağzına yakın olduğu gebelikler, çoğul gebelikler, erken doğumlar, pre-eklampsi (gebelik zehirlenmesi) veya diyabet (şeker) gibi hastalıkları olanlar, bebeğinde gelişme geriliği saptananlar, doğum sırasında bebeğin kalp atışlarında bir oksijen azlığı şüphesi doğanlar, doğumda yoğun mekonyum (bebeğin dışkısı) görüldüğü durumlarda önerilmemektedir.

Suyun sıcaklığı nasıl ayarlanmalı?

Sıcak suyun kasları gevşettiği ve ruhsal rahatlama sağladığı bilinmektedir. Bunun sonucunda rahme giden kan akımı artar ve rahmin kasılmaları daha az ağrılı olabilir. Çünkü artan kan akımıyla birlikte, rahim kaslarına giden oksijen oranı da artar. Bu, aynı zamanda rahim kasının daha iyi kasılmasına ve bu sayede doğum sürecinin daha kısa olmasına yol açabilir. Vücut ısısı olan 37 derece, suyun da ısısı olmak bakımından ideal bir derecedir. Suyun sıcaklığı doğum sırasında devamlı ölçülmeli ve hep 37 derecede kalması sağlanmalıdır.

Doğum havuzunun temizliğinin önemi nedir?

Doğum eylemi sırasında havuz suyu; amniotik sıvı (bebeğin kesesindeki sıvı), kan, idrar ve benzeri maddelerle kirlenir. Bu, hem bebeğin hem de annenin doğum sonrası enfeksiyon riskini artırabilir. Bu nedenle, havuzun suyu belli aralıklarla değiştirilmeli, havuzdaki yabancı maddeler süzgeç araçlarla çıkartılmalı ve havuz suyu enfeksiyonlara karşı korunmalıdır.

Bebek suyun altında nefes alır mı?

Normal koşullarda bebek suyun altında nefes almaz. Suyun sıcaklığı ve bebeğin başının suyun içinde olması nefes alma refleksini engeller. Soğuk ise, nefes alma refleksini körükler. Bebeğin başı sıcak suyun içinden çıkartılıp daha soğuk olan havayla temas ettiğinde nefes alma refleksi harekete geçer ve bebek nefes almaya başlar. Bebeğin suyun içinde olduğu birkaç saniye içinde bebek oksijeni tüm gebelik boyunca olduğu gibi, kordondaki anne kanı aracılığı ile alır. Bebeğin suyun altında nefes almaya çalışması ve bu nedenle ciğerlerine su kaçması, doğumda doğum kanalından geçerken oksijenlenmesini azaltıcı bir stres yaşadığı durumlarda olabilir. Bunun için bebek doğum sırasında bebek kalp monitörü ile düzenli olarak izlenmelidir.
11
Gebelikten Korunma Gebeliğin İlk Günlerinde Akıntı Rengi

Gebelikten korunma yolları (Prezervatif , Spiral Nasıl Kullanılır, doğum kontrol hapları , iğneleri)

Hamilelikten korunmak amacıyla herhangi bir korunma yöntemi kullanmadan cinsel ilişkiye giren kadınların yüzde 80-85′i bir yıl içinde hamile kalır. Bu nedenle hamilelik gebelikten korunma istenmiyorsa mutlaka etkili bir yöntemi kullanılmalıdır.

Her kadının evlilik veya ilişkisinin belli safhasında çocuk sahibi olmayı ister. Bu çok doğal bir haktır.

Amaç anne ve doğacak çocukların sağlıklı olması ve çocuk sahibi olmak istendiğinde gebeliğin oluşmasıdır. Çünkü iki yıldan az aralıklarla yapılan doğumlar annenin vücut sağlığını önemli ölçüde bozmakta, gebelik sırasında riskleri artırmakta, hatta ara vermeden arka arkaya yapılan doğumlar anne ölümlerine dahi neden olabilmektedir.

Ayrıca sık aralıklarla doğan çocukların da anne karnında gelişmeleri tam olmamakta, düşük doğum ağırlıklı bebekler doğmakta, sakatlık oranı yükselmekte, bakımları güçleşmekte ve bebek ölümleri artmaktadır.

Elbette doğum kontrolü kadın sağlığına zarar vermeyecek yöntemler ile sağlanmalıdır.

Genel Anlamıyla gebelikten korunma yöntemlerini 2 grupta incelemek mümkündür;

1. Doğal korunma yöntemleri
2. Tıbbi korunma yöntemleri

Doğal yöntemlerin uygulaması kolay ve yaygın olmalarına karşın etkinlikleri azdır..

DOĞAL KORUNMA YÖNTEMLERİ NELERDİR ?

Ergenlikten başlayarak bir erkekte üreme yeteneği sperm üretiminin kesintisiz olmasına bağlı olarak sürekli iken, kadınlarda bu yetenek adet döngüsünün belli günleriyle sınırlıdır.

Kadında karın içinde bulunan yumurtalıklarda, ergenlik sonrası üreme hormonlarının etkisiyle her ay bir yumurta gelişerek belli günlerde döllenmeye elverişli halde karın boşluğuna atılır. Yumurtlama dönemi olarak tanımlanan bu günlerde, kadın vücudunda gebeliğe hazırlık olarak düşünülebilecek bazı belirtiler de olur.

Bu konuda bilinçlenerek doğurganlık belirtileri olan değişiklikler izlendiğinde kadınlar hangi günlerde gebe kalabileceklerini aslında anlayabilirler.

Gebelik istendiğinde bu günlerde cinsel ilişkide bulunarak gebe kalmak, istenmiyorsa da cinsel ilişkiden kaçınarak gebelikten korunmak olanaklıdır.

Doğurganlık Belirtilerine Dayalı Yöntemler

Adet döngüsü boyunca doğurganlık dönemlerinde rahim ağzından gelen akıntının tipi ve miktarı, rahim ağzının biçimi ve kıvamı ile vücut sıcaklığında değişiklikler olur.

-Rahim ağzından gelen akıntının tipi ve miktarı değişir.

Vajinada (hazne) çok kıvamlı olmayan, bol, şeffaf, kaygan ve iki parmak arasında uzayan bir akıntı olduğu günler (mukus uzaması), gebelik için elverişli günlerdir.

-Rahim ağzının biçimi ve kıvamı değişir.

Adet günlerinin bitiminde sert olan rahim ağzı yumurtanın olgunlaşmasından 4-5 gün önce yumuşamaya başlar, parmakla dokunulmak istendiğinde vajinanın üst bölümünde hissedilir, yumurtlama olduğu günlerde rahim ağzı iyice yumuşar ve zor ulaşılacak derinliktedir.

-Vücut sıcaklığı değişir.

Yumurtlamadan hemen sonra vücut ısısı biraz (yarım derece kadar) artar ve yüksek kalır.

Akıntının Niteliğini İzlemeye Dayalı Yöntem

.Adet kanaması tam olarak bitince birkaç gün vajinadan akıntı gelmez. Bu günler "KURU" günler sayılır.

.Kuru günlerden sonra yapışkan, koyu kıvamlı ve pürtüklü az miktarda bir akıntı hissedilir. Rengi sarı ya da beyazdır. Bu akıntı bazen fark edilemeyebilir.

.Yumurtlama günleri yaklaşırken akıntı artar, kıvamı incelir ve görünümü berraklaşır. İki parmak arasında uzayabilir. Vajinadan "ISLAKLIK" olarak hissedilen bu ortamda spermler rahatlıkla 3-5 gün yaşayabilir, rahim içine geçer ve yumurtayı dölleyebilirler.

Islak günler doğurgan günlerdir. Gebelik isteniyorsa düzenli cinsel ilişkide bulunulur, istenmiyorsa ilişkiye girilmez.

.Yumurtlamadan sonra akıntı yine değişir. Azalır, pürtüklü ve yapışkan olur. Vajinada yine KURU hissedilir. Bu ortamda spermlerin hareketleri güçleşir, rahim ağzından geçemezler ve yaşayamazlar.

Bu bulguları izleyerek gebelikten korunmak isteyenler üç ay süre ile yalnızca akıntılarını gözleyerek ve bulgularını kayıt edip gözden geçirdikten sonra korunmaya başlayabilirler. Bu sırada mutlaka bu konuda eğitim almış bir sağlık personelinin rehberliği gereklidir. Cinsel ilişki, sıvıların niteliğinin değişmesine yol açar, bu nedenle ilk ayda cinsel ilişkiye girilmez. Akıntı izlenemeyeceğinden adet kanaması sürerken de cinsel ilişkiye girilmemelidir.

Adet sonrası hiç akıntı olmayan KURU GÜNLERDE GÜNAŞIRI İLİŞKİ OLABİLİR. DAHA SIK İLİŞKİ OLURSA GEÇERLİ İZLEM YAPILAMAZ.

.Vajinada ISLAKLIK hissedilince cinsel perhize başlanır. İNCE KIVAMLI, UZAYAN, BERRAK GÖRÜNTÜLÜ AKINTIDAN SONRAKİ DÖRT GÜN EN TEHLİKELİ GÜNLERDİR.

.Tehlikeli günler geçince adet görene kadar olan cinsel ilişkilerde artık gebelik riski yoktur.

.Arada kanama olursa, bu günlerde ve kanamanın en az üç gün sonrasına kadar yine ilişkide bulunulmaz.

Yalnızca vücut ısısını ya da rahim ağzının değişimini izleyerek gebelikten korunma da olasıdır. Ancak bunlar etkililiği daha az olan yöntemlerdir.

Pratik ancak daha uzun süreli cinsel perhizi gerektiren ve takvime dayalı bir yöntem olan Standart günler Yöntemi'nde adet sıklığı 26 ile 32 gün arasında değişen kadınlar adet başlangıcından itibaren 8 (sekiz) ile 19. (ondokuzuncu) günler arasında cinsel ilişkide bulunmayarak ya da bu günlerde kondom kullanarak da gebelikten korunabilirler. Bu yöntem eskiden önerilen takvim yönteminin daha geçerli bir uygulamasıdır.

Doğurganlık Belirtilerine Dayalı Yöntemler ile Gebeliğe Karşı Etkili Bir Koruma Sağlanabilir mi?

Özenle doğru uygulandığında bu yöntemler elbette koruyucudur. Kurallarına tam uyulmadığı takdirde ise koruyuculuk çok azalır. Bu yöntemlerin kadın ya da erkek kondomu, diyafram, spermisit gibi bariyer yöntemlerle birlikte uygulanması etkililiği artırır.

Yumurtlama günleri bazı hastalıklarda, büyük sıkıntı ya da üzüntüler yaşandığında, tatil dönemlerinde değişiklik gösterebilir. Bu durumlarda izlem özel bir dikkat gerektirir. Genital yol enfeksiyonları varlığında akıntının niteliği değişeceğinden bu yöntemin uygulanması uygun değildir.

Emzirmeyle Korunma (Laktasyon Amenoresi)

Halk arasında süt koruması olarak adlandırılan yöntemdir. Doğumdan sonra ilk altı ay boyunca anne, bebeğini sadece anne sütü ile sık aralıklarla günde toplam en az 60 dakika emzirerek beslediği takdirde annede yumurtlama gerçekleşmeyebilir. Bu durumda cinsel ilişki olsa dahi gebelik meydana gelmez. Ancak bu süre sırasında adet kanaması görülür, ek gıdaya geçilir ya da anne emzirmeyi keserse bu yöntemin koruyuculuğu çok azalır. Bütün kurallarına uyulduğunda koruyuculuğu yüksektir. Emzirme ile korunmanın ilk altı aydan sonra mümkün olmayacağını bilmeli ve daha bu süre bitmeden mutlaka etkili ancak emzirmeyi etkilemeyecek bir yönteme geçilmelidir.

Geri Çekme(Dışarı Boşalma)Yöntemi

Cinsel ilişki sırasında vajina içine boşalma olmadan önce erkeğin cinsel organını kadının vajinasından çıkararak dışarıya boşalmasıdır. Bu yöntemin doğru uygulanabilmesi ve cinsel ilişkinin olumsuz etkilenmemesi için iki tarafın da bu konuda istekli ve kesin kararlı olması gerekir. Tam uygulanmadığında koruyuculuğu çok düşer.

Cinsel ilişki sonrasında gebelikten korunma amacıyla vajinanın yıkanması tamamen etkisiz bir uygulamadır. Vajinanın yıkanması doğal korunmasını bozarak enfeksiyonların oluşma riskini artırdığından kesinlikle önerilmez.

Doğal Yöntemlerin Vücutta Gebeliği Önleme Dışında Başka Bir Etkisi Var mı?
Hiçbir yan etkisi olmayan bu yöntemleri özenle uygulamak için çok bilinçli ve kararlı olmak gerekir. Eşle tam uyum sağlamadan kullanılamazlar.

Herhangi bir nedenle doğal korunma yöntemlerini uygularken kurallarına tam uyamazsanız ilişki sonrasında korunmak için en geç 72 saat içinde acil gebelikten korunma önlemlerinden faydalanmak üzere hekime başvurabilirsiniz.

UNUTMAYIN!

DOĞAL YÖNTEMLER CİNSEL YOLLA BULAŞAN ENFEKSİYONLARDAN KORUMAZ. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan korunmanın tek yolu cinsel ilişki sırasında kadın ya da erkeğin kondom kullanmasıdır.

Özetle, yaygın olan ama yanlış bilinen bazı noktaları hatırlatmakta yarar vardır.

Erkeğin spermleri kadın vücudunda 3 gün kadar canlı kalabilirler. Bu da takvim metodunun güvenilirliğini azaltmaktadır.

Spermlerin ilişkiden 2-3 dakika sonra rahim ağzındaki mukus adı verilen yapının içersine yerleştikleri ve rahim içine doğru yola almaya başladıkları bilinmektedir.Dolayısıyla ilişki sonrası vajinal duş koruyucu etkiye sahip değildir!..

Geri çekme yöntemi ise güvenilir değildir ve bireysel olarak çok farklılıklar göstermektedir. Bu yöntemde başarısızlıklar % 30'lara varabilmektedir..

Hamilelik sırasında vajinadan gelen kanama, yanlış bir şeyler olduğunun göstergesidir. Hemen doktorunuzu arayın.

Hamileliğin ilk 20 haftasında, kanama genellikle düşükle ilişkilendirilir. Düşük sırasındaki kanama hafif ya da ağır olabilir. Hiçbir uyarı olmayabilir ya da önce kahverengimsi bir akıntı fark edebilirsiniz.

Hamileliğin ilk günlerinde, yumurta rahmin içine tutunurken, bazı lekeler görebilirsiniz. Ayrıca tüm hamile kadınların yaklaşık 20 sinde, ilk günlerinde düşükle sonuçlanmayan kanamalar olmaktadır. Bu nedenle, tehlikeli olmayabilir de, ama mutlaka doktorunuza danışın.

Hamileliğin 20. haftasından sonraki kanamalara doğum öncesi kanama denir. Bu, erken gebelik kanamasından daha az yaygındır ve kadınların yüzde 2 sinden daha azında görülür. Doğum öncesi kanaması, plasenta previa , dış gebelik, düşük ya da erken doğum dahil olmak üzere birçok nedeni vardır.

Birçok durumda, kanama hafiftir. Ancak, ciddi bir kanama sizin ve bebeğinizin hayatını tehlikeye sokabilir.

Gebeliğin ilk aylarından sonra kanama başlarsa, derhal doktorunuzu görün. Hastaneye yatırılmanız ve kanamanın nedeninin belirlenmesi için ultrason gibi testlerden geçmeniz gerekebilir. Kanama ağırsa, kan nakli gerekli olabilir. En kötü durumda, doğum suni olarak başlatılır ya da bir sezeryan ameliyatı yapılır.


12
--------------------------------------------------------------------------------
Gebelik Belirtileri Nelerdir

Çoğu kadının hamileliğinin ilk bulgusu görülmeyen adet kanamasıdır. Fakat her kadın düzenli bir adete sahip olmayabilir. Adet kanamaları hastalıklar, mevsimsel değişiklikler, stresten etkilendiği için diğer belirti ve bulgularında görülmesi gerekir. En sık gözlenen belirtiler; ağrılı göğüsler, yorgunluk hissi, mide bulantısı, diğer mide şikayetleri, sık sık idrara çıkma isteği ve karında şişkinlik hissidir.


Bazı hamilelik belirtileri hamile olma olasılığınızın bulunduğunu, bazıları ise bu olasılığın yüksek olduğunu akla getirir. Hiçbir erken belirti gebeliğin kesin işareti değildir. Aslında hamileliği kesin kanıtlayan ilk belirti bebeğinizin kalp atışlarıdır ki bu da duyarlı Dopler ultrason ile yaklaşık 10-12' inci haftalar arasında duyulabilir.


HAMİLE OLABİLECEĞİNİZİ DÜŞÜNDÜREN İŞARETLER

BELİRTİORTAYA ÇIKTIĞI ZAMANBAŞKA OLASI NEDENLERİ
Adet kesilmesiTüm hamileliklerdeYolculuk,yorgunluk,stres,hamilelik
korkusu,hormonsal sorunlar,aşırı kilo alma ya da verme, doğum kontrol hapını bırakma,emzirmeSabah bulantılarıHamile kaldıktan 2-8 hafta sonraYiyecek zehirlenmesi,gerginlikSık idrara çıkmaGenellikle hamile kaldıktan

6-8 hafta sonraİdrar yolları iltihabı,gerginlik,şeker
hastalığıSızlayan,ağrıyan,şiş göğüslerHamile kaldıktan sonraki

birkaç gün içindeDoğum kontrol hapları,adet günlerinin yaklaşmasıMeme ucu çevresinin koyulaşması ve meme ucu çevresindeki küçük bezlerin kabarmasıHamileliğin ilk üç ayı içindeHormonsal dengesizlikÖnce göğüslerde sonra karında deri altında pembe mavi çizgilerHamileliğin ilk üç ayındaHormonsal dengesizlik ya da önceki hamileliğin etkisiYiyeceklere aşırı istek duymaHamileliğin ilk üç ayı içindeKötü beslenme,stres,adet günlerinin yaklaşması

HAMİLE OLACAĞINIZA İLİŞKİN KUVVETLİ İŞARETLER
BELİRTİORTAYA ÇIKTIĞI ZAMANBAŞKA OLASI NEDENLERİ

Rahim ve rahim ağzının yumuşamasıDöllenmeden 2-8 hafta sonraAdet kanamasının gecikmesiRahmin ve karnın genişlemesi8-12 haftaTümör ve fibroidlerAralıklı ve ağrısız kasılmalarHamileliğin başında başlar, hamilelik ilerledikçe sıklığı artarBağırsak kasılmalarıBebeğin hareketleriİlk olarak hamileliğin
16-22. Haftasında fark
edilir.Bağırsak gaz ya da kasılmaları

KESİN HAMİLELİK BELİRTİLERİ
BELİRTİ ORTAYA ÇIKTIĞI ZAMANBAŞKA OLASI NEDENLERİ
Ultrasonda bebeğin görülmesi Döllenmeden sonraki 46. Haftada Yok Bebek kalp atışı 10-20. haftadaYok

1.HAFTA
Çoğu kadın hamile olduğunu adetleri geçiktiği zaman anlar. Hamileliğin diğer belirtileri arasında akıntı, yorgunluk, göğüslerde hassaslık, şişlik ve hafif bulantı bulunmaktadır. Bu belirtileri hissediyor ve hamile olduğunuzu düşünüyorsanız hemen bir test yaparak, doktorunuza danışmanızı öneririz.

2 . HAFTA
Siz şimdilik pek birşey farkedemeseniz de vücudunuz çok önemli değişimler geçirmekte. Hamilelik hormonları, (özellikle estrojen ve progesterojen) salgılanmaya başlar. Rahim duvarları, embryonun gelişmesini desteklemek için kalınlaşmıştır.

3. HAFTA
Farkedeceksiniz ki, eskiden çok hoşunuza giden, çikolata, kahve gibi yiyecek ve içecekler artık size o kadar da çekici gelmiyor. Hatta alkol ve sigara size çok itici gelecek. Vücudunuzun tepkilerine güvenin, sağlıklı yiyeceklere yönelin, alkol ve sigaradan uzak durun.

4.HAFTA
Bebeğinizin organları hamileliğin ilk 3 ayında oluşur ve bu nedenle bebeğiniz dışarıdan gelebilecek zararlı maddelere karşı çok korumasız olur. Kesinlikle sigara ve içki içmemelisiniz. Aynı zamanda X ışınları, saç boyası ve egzos da bebeğinize zarar verebilir.

5.HAFTA
Rahminiz büyüye büyüye mesanenize kadar ulaştı. Bu sebeple ani tuvalete gitme ihtiyacınız artabilir. Buna karşın daha çok süt ve su içmelisiniz. Ama endişelenmeyin, bu sıkıntınız uzun sürmeyecek.

6.HAFTA
Normale nazaran, kendinizi daha aç hissediyor olabilirsiniz. Bu gayet doğal çünkü vücudunuz birçok "ek iş" yapıyor. Tabii bu, anneannelerimizin "iki kişi için yiyorsun" demesini doğrulamaz. Sağlıklı beslenmekten vazgeçmeyin.

7.HAFTA
Hamileliğiniz geliştikçe sırt ağrılarının olması doğal, buna hormonlar neden oluyor. Akşamları uyurken yan yatıp, bacaklarınızın arasına bir yastık almanız faydalı olacaktır. Çok uzun süreler oturmaktan veya ayakta durmaktan kaçının, alçak topuklu ayakkabıları tercih edin ve sırtınızı kuvvetlendirecek egzersizler yapın.

8.HAFTA
Gazınız var değil mi? Şişilik ve gaz sindirim sisteminin normalden yavaş çalışmasının bir sonucu. Gaz yapan yemeklerden kaçının. Daha sık ama daha az yiyin. Yemekten sonra yürüyüş yapın.

9.HAFTA
Mutlaka egzersiz yapın. Leğen kemiği kaslarınızı özellikle geliştirmeniz gerekecek.

10.HAFTA
Mide yanması hissedebilirsiniz. Her ne kadar bunu engelleyemeyecek olsanız da, az yiyerek, acı, baharatlı ve yağlı yemekler yemeyerek mide yanmasını azaltabilirsiniz. Gece geç saatte yemek yemeyin.

11.HAFTA
Saçınız hep istediğiniz gibi şekil alıyor! Daha hızlı uzuyor, daha dolgun ve ipeksi. Tabii ki bu da hormonların bir işi. Saçlarınızı bu güzelliğini kutlamak için, bakım ürünlerinizi değiştirebilir veya yeni bir model deneyebilirsiniz

12.HAFTA
Hamileyken kan basıncınız düşer ve bu başınızın dönmesine neden olabilir. Oturduğunuz yerden hızlı kalkmayın, koltuğun kollarından güç alarak kalkın. Yataktan kalkarken de önce bacaklarınızı sallandırın, oturun ve yine yataktan güç alarak kalkın. Ayaktayken başınız dönerse mutlaka oturun ve başınızı dizlerinizin arasına alarak bekleyin.

13.HAFTA
Tebrikler! Artık hamileliğinizin nispeten daha kolay bir dönemine giriyorsunuz. Yorgunluğunuz, mide bulantılarınız azalacak, kendinizi enerjik hissedeceksiniz. Tatil planı yapmak için ideal bir dönem.

14.HAFTA
Uzmanlar size haftada yaklaşık yarım kilo toplamda ise 15 kilo almanızın normal olduğunu söyleyecekler. Hamileliğinizin ilk döneminde bu kiloyu alamamış olabilirsiniz, ancak şimdi alacaksınız. Beslenmenize dikkat edin ve bebeğinize enerji verecek besinleri tercih edin.

15.HAFTA
Vücudunuzdaki hormon değişiklikleri burnunuzda, ağzınızda ve vajinanızda genişlemelere yol açabilir. Sonuç olarak da burun kanamaları ve vajinanızdan gelecek beyaz bir akıntı sizi rahatsız edebilir.

16.HAFTA
Bazı kadınlar hamilelikleri süresince varisten şikayet eder. Bunu sebebi kan basıncının ve hormonların artmasıdır. Tabii kilo alımı ve ırsi özellikler de varise yan etkenlerdir. Egzersiz ve varis çorapları faydalı olacktır. Çoğu varis problemi doğumdan sonra yok olur.

17.HAFTA
Düzbağırsaklarınızdaki genişleyen damarlar acı veren hemoroidlerin oluşmasına neden olabilir. Özel hemoroid kremleri veya ılık bir küvette yatmak acınızı hafifletir. Kabızlık sıkıntınızı arttıracağı için bol lifli besinler almalı ve bol su içmelisiniz.

18.HAFTA
Göbek deliğinizden vajinanıza doğru koyu renk bir çizgi oluşmaya başladı. Göğüs uçlarınız koyulaşmaya başladı. Aniden çiller belirmeye başladı. Bunlar hep artan cilt pigmentasyonu yüzünden ve bunlar doğumdan sonra yok olacak.

19.HAFTA
Bebeğiniz büyüdükçe kalsiyuma ihtiyacı artacaktır. Eğer yeterli miktarda kalsiyum almıyorsanız, bebeğiniz bu ihtiyacınızı kemiklerinizden karşılayacaktır. Bunun için süt içmeye, sardalya, somon balığı ve brokoli yemeğe özen gösterin

20.HAFTA
Aldığınız tüm kilolar tabii ki sadece karnınızda toplanmayacak, yoksa öne doğru düşerdiniz. Bu kilolar, kalçalarınız ve poponuza da dağılacak ki dengenizi koruyabilin. Kalçalarınızdaki fazla kilolar doğuma hazırlanırken ve doğumdan sonra azalacak.

21.HAFTA
Karnınızın alt tarafında oluşmaya başlayan sancı ve sızılar konusunda endişe etmeyin. Bu ağrılar doğum ile ilgili değil karın bağlarınızın çekilmesinden oluşuyor.

22.HAFTA
Sırtınız çok ağrıyor! Ön tarafınızdaki yük artımı sırtınıza vuruyor. Yürüyüş biçiminiz de değişti, tabii bu da sırt kaslarınızı etkiliyor. Düz tabanlı ayakkabılar giyin, yan tarafınıza yatın ve otururken veya ayakta duruşunuza dikkat edin. Uzun süre oturacaksanız destekli bir sandalye tercih edin ve sırtınıza bir yastık koyun.

23.HAFTA
Bazı kadınlar el ve ayak parmak uçlarında rahatsız edici ürpetşler hisseder. Endişelenilecek birşey olmamasına karşın kimse bunun sebebini bilmiyor. Ancak parmaklarınızda hissizlik oluyorsa ellerinizin üzerinde uyumamaya dikkat edin ve doktorunuza danışın.

24.HAFTA
Devamlı kaşınıyor musunuz? Doğal. Genişleyen karnınız sizi isteği ile başbaşa bırakabilir. Duştan sonra bol bol nemlendirici sürün ve giyinmeden önce birkaç dakika bekleyin ki vücudunuz bu nemlendiriciyi emsin.

25.HAFTA
Hamileliğinizin son dönemine yaklaştığınız şu günlerde, ilk aylardaki yorgunluk hissi geri gelecek. Ancak bu yorgunluk hissi ilk günlerdeki kadar kuvvetli olmayacaktır.

26.HAFTA
Biraz nefessiz kalmanız doğal ve bu formdan tamamen düştüğünüz anlamına gelmiyor. Rahminiz çok büyüdüğü için diyaframınıza baskı yapıyor ve bu nedenle nefessiz kalıyorsunuz. Dik durmak bu duruma faydalı olacaktır.

27.HAFTA
Uykunuzun bölünmesine hazırlıklı olun. Her geçen gün rahat etmeniz daha da zorlaşacaktır ve her gece en az 2 kere kalkıp tuvalete gitme ihtiyacı duyacaksınız. Açığı kapatmak için mümkün oldukça kestirin.

28.HAFTA
Bebeğiniz tekme atmaya başladı. Bebeğiniz kaslarınızı ve içorganlarınızı tekmelerken rahatsızlık duymanız doğal. Artık bebeğiniz çok güçlü, hatta tekmelerini bazen kıyafetlerinizin üzerinden bile görebilirsiniz.

29.HAFTA
Büyüyen rahminiz ve ağır kan dolaşımı yüzünden bacaklarınıza kramplar girebilir. Bu kramplar acı vermekle kalmıyor, güzel bir gece uykusunu bölebiliyor. Eğer bu kramplar çok sıklaşırsa doktorunuza gitmeyi ihmal etmeyin. Ayrıca hergün egzersiz yapmak krampları azaltabilir.

30.HAFTA
Rahminizin kasılıp gevşediğini hissedeceksiniz. Ancak acı duymayacaksınız. Aslında bu kasılmalar hamileliğinizin ilk günlerinden beri oluyor ancak siz daha yeni hissetmeye başlıyorsunuz. Bu kasılmalar acı veriyorsa ve saatte 4 kereden fazla hissediyorsanız mutlaka doktorunuza danışın.

31.HAFTA
Şimdiye kadar kendilerini göstermedilerse artık, göğüslerinizde ve karnınızda çatlaklar oluşmaya başlayacak. İlk başlarda pembemsi olacaklar ve daha sonra gümüşi renk alacaklar. Bu çatlaklar emzirme dönemi sona erince kendiliğinden yok olacaklar. Tabii tümü yok olmayabilir!

32.HAFTA
Kasığınızda oluşacak belli belirsiz acı ve sancılar doğal bir gelişme. Bebeğiniz iç organlara baskı uyguluyor.

33.HAFTA
Yüzünüzde, boynunuzda ve göğsünüzde örümcek ağı gibi damarlar görünmeye başladı. Bunun nedeni artan kan basıncı. Birçok kadında ortaya çıkan damarlar, açık tenli kadınlarda daha da belirgin oluyor. İyi haber ise, bu damarlar doğumdan sonra birkaç hafta içinde yokolacak.

34.HAFTA
Hep oturmak istemeniz normal, ancak hiç kalkmadan saatlerce oturmamalısınız. Aksi takdirde rahminiz damarlarınıza güçlü bir baskı yapacak ve bacaklarınız ile bilekleriniz uyuşacaktır. Oturmak zorundaysanız (örneğin işte veya yolculukta) ara sıra gerinin ve her saat başı mola verip biraz yürüyün.

35.HAFTA
Göğüslerinizde sarımtırak, yapışkan bir sıvı hissedebilirsiniz. Bu sıvı, sütten önce gelen bir madde. Cinsel ilişki sırasında göğüsler uyarılınca bu akıntı daha da çoğalır. Eczanelerde satılan emzirme pedleri sizi rahatlatabilir.

36.HAFTA
Sindirim güçlüğü ve nefes darlığı daha da kötü bir hal alabilir çünkü artık rahmin baskısı daha da fazlalaştı. Kısa bir süre sonra, bebek aşağıya doğru inmeye başlayınca rahatlayacaksınız.

37.HAFTA
Doğum başlamadan 2 ila 4 hafta içinde bebek doğum yoluna girmeye başlar. Bu bebeğinizin doğum için hazırlandığı anlamına gelir. Hazımsızlık ve nefes darlığı sıkıntılarınız azalmaya başlar. Bu arada dikkat edin; vücudunuzun denge noktası değiştiği için merdiven çıkarken düşebilirsiniz.

38.HAFTA
Annelik antikorları plasenta vasıtası ile bebeğe aktarılıyor. Bu antikorlardan bir kısmı da anne vücudunda depolanıyor. Anne sütünde depolanan bu antikorlar, emzirme döneminde bebeği enfeksiyonlardan koruyacak.

39.HAFTA
Kilo veriyor olmanız normal. Açıkçası, doğumdan önce 2-3 kilo vermek de normaldir.

40.HAFTA
Hamileliğinizin sonu hiç gelmeyecek gibi geliyordu size. Ama işte son iki haftadasınız. Doktorunuz randevularınızı sıklaştırabilir, endişelenmeyin bu sadece doğum yaklaştığı için.

41.HAFTA
Sonunda doğum gerçekleşti. Dünyaya minik bir insan getirdiniz. Yalnız unutmayın, bebeğinizle ilgilenebilmek için şimdi dinlenmeye ve enerjiye ihtiyacınız var. Eski ama akıllıca bir öneri: Bebeğiniz uyurken siz de uyuyun.
13
Doğum Sonrası Sağlık Problemleri 
Hafif vajinal kanamalar, kendini iyi hissetmeme duygusu ve yorgunluk bebeğinizin doğumundan sonra normaldir. Ancak, doğumdan birkaç gün veya hafta sonra arasıra da olsa tıbbi anlamda ciddi problemler olabilir. Acil durumlarda nasıl tıbbi yardım alabileceğiniz hakkında ebenize veya doktorunuza danışın. Edindiğiniz bilgileri ve annelik karnenizi emin bir yerde muhafaza edin ve bu belgelerin yerini ailenize de bildirin. Acil durumlarda bu belgelerin yardımıyla tedaviye derhal başlanabilir.

Aşağıdaki listeler yardımıyla derhal bir doktora ihtiyacınız olup olmadığına veya normal bir doktor randevusunu bekleyip bekleyemeyeceğinize karar verebilirsiniz. Eğer şüphe duyuyorsanız, derhal bir doktor veya ebe ile irtibata geçmelisiniz.

Tedaviyi derhal gerektirecek durumlar


Ambulans çağırılması gereken durumlar:

• Ani veya aşırı kan kaybı
Vajinal kanamadan dolayı yüksek kan kaybına doğum sonrası kanama denir ve bu da derhal yardıma ihtiyacınız olduğu anlamına gelir (kalp çarpıntısı, baş dönmesi, ter dökme ve halsizlik hissi eşlik edebilir).

• Uzun süren veya yoğun baş ağrısı
Bu, doğum sancılarınız sırasında size verilen ağrı kesiciden dolayı sonradan ortaya çıkan bir etki olabilir. Bu durumu en kısa zamanda bir doktorla görüşmeniz gerekir. Doğum sonrası 72 saat içerisindeki aşırı baş ağrıları (belki puslu görüyorsunuzdur ve / veya kendinizi halsiz hissediyorsunuzdur) Preeklampsi'ye ilişkin bir işaret olabilir. Bu da kan dolaşımınızda sorunlara neden olur ve hem hamilelik döneminde hem de doğum sonrası meydana gelebilir.

• Nefes darlığı
Eğer nefes darlığı çekiyorsanız (kısa kısa soluma) ve dinlendiğinizde durum değişmiyorsa, bu kan damarlarınızda veya akciğerinizde (akciğer embolisi) bir trombüsün (damarın içinde bir kan pıhtısının oluştuğu) meydana geldiğine dair bir işarettir. Derhal bir ambulans çağırmalısınız.

• Göğüs ağrısı
Burada göğüste bir enfeksiyon veya doğum sancıları sırasında meydana gelen bir kas kopması/gerilmesi söz konusu olabilir. Ancak göğüs ağrısı aynı zamanda akciğer embolisinin de bir işareti olabileceğinden, bu durum hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Ağrınız varsa, nefes darlığı çekiyorsanız ve öksürürken ağzınızdan kan geliyorsa, derhal bir ambulans çağırmalısınız.

• Baldır ağrıları
Baldırda hissedilen ağrı önemli bir trombüsün (damar içinde oluşan kan pıhtısı) işaretçisi olabilir. Kasın derininde bulunan toplar damardaki bir trombüs ölümcül olabilir. Bazı durumlarda kızarıklıklar, şişmeler ve/veya ateş yükselmesi meydana gelebilir (Tromboflibit / yüzeysel toplardamar enfeksiyonu).

• İntihar düşünceleri
Ölmeyi veya intihar etmeyi düşündüğünüzü farkettiğiniz taktirde, yardım alabilmek için doktorunuz veya ebeniz ile derhal irtibata geçin veya bir akrabanız ile görüşün.

• Olağandışı davranışlar
Uykusuzluk, korku duygusu, düşüncelerin karmaşık olması ve delüzyon (hastadaki gerçek dışı inançlar) hamilelik psikozu adı verilen çok önemli bir hastalığın başlangıcı olabilir. Derhal tedavi görmeniz ve sizin için gereken tüm yardımları almanız çok önemlidir.

• Yüksek ateş
(38 derece veya üstü) yüksek ateşe üşüme/titreme de eklenebilir. Bu da bebeğin doğumunda vajinanın kesilmesi esnasında meydana gelen bir enfeksiyonun veya rahimdeki bir enfeksiyonun olduğuna dair bir göstergesidir. Söz konusu bu enfeksiyonu tedavi ettirmediğiz taktirde çok çabuk hastalanabilirsiniz.

• İdrara çıkma sorunları
İdrar kesenizin dolu olduğunu hissediyor ancak idrara çıkamıyorsanız derhal doktorunuz veya ebeniz ile irtibata geçmelisiniz.


Aşağıda belirtilmiş olan rahatsızlıklar önemlidir ancak doktorunuzdan veya ebenizden bir randevu alıncaya kadar bekleyebilir.


•Kötü kokulu vajina akıntısı
Kötü kokulu vajina akıntısı, rahimde veya vajinada bir enfeksiyon olduğunun göstergesidir.

• Gereğinden yumuşak karın
Karın gereğinden yumuşak olduğunda enfeksiyon göstergesi olabilir. Burada karnınızın yüzeyindeki dikişlerde meydana gelen (sezeryan ile doğum yaptıysanız) bir enfeksiyon veya rahminizdeki (doğumdan sonra plasentanın ayrılması nedeni ile) bir enfeksiyon söz konusu olabilir. Anne rahmindeki bir enfeksiyon tedavi edilmediği taktirde önemli riskleri doğurabilecek kanamaların artmasına neden olabilir.

• Hemoroitler
Doğum sonrası hemoroit şikayetleri sıklıkla meydana gelse dahi bazen (dış hemoroit) önemli ölçüde şişebilir, çok ağrılı olabilir ve hatta kanayabilir.

• Doğum sonrası depresyon
Bebeğinizin doğumundan sonraki 10 - 14 gün içerisinde ağlamaklı hissediyorsanız ve moraliniz çökmüş vaziyette ise bu durum sizin depresyonda olduğunuzu gösterir. Size yardımcı olmaları amacıyla doktorunuz veya ebeniz ile görüşün.

• Apış arası aşırı ağrılar
Anüs ile Vajina arasındaki belki de keskin ve kötü kokulu idrarla birlikte baş gösteren ağrılar, dikiş yerinde veya idrar yollarında enfeksiyonuna işaret ediyor olabilir. Prineum'un gereğince iyileşip iyileşmediğini lütfen ebeniz veya doktorunuza muayene ettirin. Vajinanızın dokusunda bir baskı unsuru da bulunuyor olabilir.

• Kontrol dışı idrar kaçırma
Hamilelikten sonraki dönemde acilen tuvalete gitme ihtiyacı olabilir. Ancak tuvalete ulaşmadan önce damlacıklar şeklinde idrar kaçırıyorsanız, bu durum idrar kesenizi gereğince kontrol edemediğimiz anlamına gelmektedir. Bu durumda doktorunuz veya ebeniz ile görüşmeniz gerekir.



14
Emzirme Döneminde Beslenme 
Kendinizi ve bebeğinizi sağlıklı tutmak için yiyecek seçme

Ana sütü, bir bebeğin yaşamının ilk aylarında gereksinmesi olan bütün gıdaları sağlar. Bu yazıda, bebeğinizi emzirdiğiniz dönemde kendinizi ve bebeğinizi sağlıklı tutmak için çeşitli ve dengeli yiyecekler yeme konusunda bazı pratik tavsiyeler bulunmaktadır.

Neler yemelisiniz?
Aşağıda sayılan türden çeşitli yiyecekler yemeye çalışmanız önemlidir:
• bol miktarda meyve ve sebzeler (taze, donmuş, teneke kutuda konserve, kurutulmuş veya bir bardak meyve suyu) – günde en az beş porsiyon hedefleyin
• size enerji vermesi için bol miktarda ekmek, pirinç ve patates gibi nişastalı yiyecekler
• kahverengi ekmek, makarna, pirinç, bakliyat ve meyve ve sebzelerde bulunan bol miktarda lif. Bazı kadınlarda bebeğin doğumundan sonra bağırsak sorunları görülür ve özellikle de kabızlık acı verir. Lif bunlar için yararlıdır.
• örneğin yağsız et ve tavuk, balık (biri yağlı balık olmak üzere haftada en az iki kez balık yemeyi hedefleyin), yumurta ve (örneğin fasulye ve mercimek türü) bakliyat gibi protein kaynakları
• süt, peynir ve yoğurt gibi, kalsiyum içeren süt ürünleri. Bunlar da iyi birer protein kaynağıdır.

Kaçınmanız gereken yiyecekler var mı?
Yediğiniz ton balığı miktarını sınırlamanız gerekir. Haftada (her birinin süzülmüş ağırlığı yaklaşık 140gm olan) iki orta boy teneke kutu ton balığından fazla yemeyin. İki teneke kutu ton balığı, altı ton balığı sandviçi veya üç ton balığı salatası anlamına gelir. Bunun nedeni, bu balıklarda bulunan cıva miktarıdır. Yediğiniz balıkta bulunan cıvanın bir miktarı sütünüze karışır ve yüksek miktarda cıva çok küçük bebeklerin sinir sisteminin gelişmesine zarar verebilir. Emzirdiğiniz süre içinde başka her türlü yiyeceği normal miktarda yiyebilirsiniz. Ancak ailenizde alerji veya yenenlere karşı toleranssızlık gibi sorunlar olmuşsa, bunun tersi önerilebilir
Ayrıca genel kural olarak, sizi etkileyen bir yiyecek, büyük olasılıkla bebeğinizi de etkiler. Ancak unutmayın ki emzirilen bebeklerin kakalarının sulu olması normaldir.

Vitamin hapı almanıza gerek var mı?
Emzirdiğiniz sürece her gün 10 mikrogram (mg) tutarında D vitamini içeren haplar almanız gerekir.

Daha çok yemeniz gerekir mi?
Kadınların çoğunun vücutları süt üretme konusunda çok iyidir. Bu yüzden iki kişi için yemenize gerek yoktur. Başka zamanlarda olduğu gibi sağlıklı yemeniz, hem kendiniz hem bebeğiniz açısından önemlidir.

Yemeyi unutmayın
Küçük bir bebeğin bakımını yürütürken, düzgün bir şekilde yemek için zaman bulmak zor olabilir. Bu yüzden şunları unutmayın:
• hazırlığın çok zaman almaması için basit yemekler yiyin
• yeme işine öncelik verin
• sık aralıklarla daha az yemek yemeye çalışın.

Daha çok içmeniz gerekir mi?
Her susadığınızda bir şeyler içmeniz önemlidir. İdrarınızın rengi koyuysa ve güçlü kokuyorsa, yeteri kadar içmiyorsunuz demektir. Susamış hissediyorsanız, zaten susuz kalmışsınız demektir  ve daha çok içmeniz gerekir. Emzirmeye başlamadan önce yanınıza içecek bir şey koymak iyi fikirdir.
Aşağıdakiler iyi birer içecektir:
• su
• süt
• tatlandırılmamış meyve suları
Sizin yedikleriniz ve içtikleriniz sütünüz aracılığıyla küçük miktarlarda bebeğinize geçebilir. Alkol ve kafein kullanımı
konusunda dikkatli bir şekilde düşünmeniz gerekir. Bunlar sizi etkiledikleri şekilde aynen bebeğinizi de etkiler. Alkol ve kafein alacaksanız, arada bir almaya çalışın.  Çünkü bunları sürekli olarak veya çok miktarlarda aldığınızda bebeğinizi de etkiler.

Fıstıktan kaçınmanız gerekir mi?
Kuruyemişlere, kuruyemişlerden yapılma ürünlere ve bazı çekirdekli yiyeceklere karşı nüfusun %1'inden daha az bir kesiminde ciddi alerji görülür. Ancak sizde, bebeğin babasında ve kız ve erkek kardeşlerinde örneğin saman nezlesi, astım veya egzama gibi bazı belli allerjiler varsa, bebeğiniz yüksek risk grubunda olabilir. Bebeğiniz bu yüksek risk grubundaysa, emzirdiğiniz ve yavaş yavaş katı yiyecekler vermeye başladığınız dönemde fıstık ve fıstıktan yapılma ürünler yemekten kaçınmanız iyi olur. Çocuğunuz en az üç yaşına gelmeden kendisine fıstık ve fıstıktan yapılma ürünler vermekten kaçının. Çocuğunuzun fıstığa karşı alerjisi olduğunu düşünüyorsanız, mahalle doktorunuzla (GP) temasa geçin.

Nasıl kilo verebilirsiniz?
Bebeğinizi emzirdiğin dönemde kilo vermeye çalışmak iyi fikir değildir. Çünkü enerji düzeyinizi yüksek tutmanız gerekir. Sağlıklı ve dengeli yerseniz, yediğiniz yağ ve şeker oranını sınırlarsanız ve fiziki olarak aktifseniz, bunlar hamilelik döneminde aldığınız fazla kiloları vermenize yardımcı olur.



15
Doğum Sonrası Saç Dökülmesi 
Önemli Noktalar
• Doğum sonrası saç dökülmesi kalıcı bir saç dökülmesi değildir
• Saç derisinde normal olarak yaklaşık 100 bin saç teli büyür ve hergün genellikle 50 ila 200 saç teli dökülür
• Hamilelik sırasında hormon düzeylerindeki artış saçların normalden daha fazla büyümesine yol açar
• Doğum yaptıktan sonra hormon düzeyleri normale döner ve iki üç ay sonra, üç ila altı ay boyunca aşırı saç dökülmesi olur
• Saçların büyümesi, dökülmeye başladıktan sonra üç ila altı ay arasında normale dönecektir
• Doğum sonrası saç dökülmesi her hamilelikte olabilir

Doğum sonrası saç dökülmesi nedir?
Birçok kadın hamileliğin ardından saçlarının döküldüğünü farkedecektir. Hamilelik sırasında artan hormonlar deride ve vücudun birçok yerinde değişikliklere yol açmaktadır. Artan hormonlar, saçın, yaşam döngüsünde büyüme aşamasına girmesini sağlarlar. Birçok kadın hamileliği sırasında saçlarının gürleştiğini farkedecektir. Bebeğin doğumundan sonra, saç tellerinin çoğu büyümez ve iki ya da üç ay sürecek olan bir dinlenme aşamasına girer. Saçın yaşam döngüsü yeniden başladığında, saçlar büyüme aşamasına girecek ve eski saçlar hemen dökülecektir. Dökülen saç miktarı, bazılarında az, bazılarında çok olmak üzere kadından kadına farklılık göstermektedir. Eğer, kadında bu konuda kalıtsal bir yatkınlık varsa, doğumdan sonra saçları çok daha fazla dökülebilir. Doğum sonrası saç dökülmesi, genellikle iki ila üç ay sürer ve daha sonra saçlar yeniden çıkmaya başlar. Birçok kadında saçlar hemilelik öncesi durumuna geri döner.

Nasıl tedavi edilir?
Doğum sonrası saç dökülmesi için herhangi bir tedavi uygulanması gerekmez. Bu, hamilelik sırasında hormonal değişiklikler nedeniyle saçın yaşam
döngüsünde oluşan geçici bir durumdur. Saçları aşırı fırçalama, kolaylıkla dökülmesini sağlayacak ve normalde iki ya da üç ay sürebilen dökülme sürecini hızlandıracaktır. Bu durum saçlara hiç bir şekilde zarar vermez. Vitamin almanın ya da baş derisini özel ilaçlarla ovmanın hiç bir yararı olmayacaktır. Bazı kadınlarda her hamileliğin ardından saç dökülmesi görülür.


16
Doğum İzni ve Süt İzni 
Emekli sandığı ve SSK'lı çalışan gebelerde doğum öncesi ve sonrası izinler ve kanunlarla ilgili kanuni düzenlemeler aşağıda belirtilmiştir. Gebelerin mağdur olmaması için yapması gereken yalnızca o tarihlerde Sağlık Bakanlığı'na bağlı bir Devlet Hastanesine veya takip oldukları devlet kurumları ile anlaşmalı özel hastanelerde gerekli formaliteleri yerine getirmesidir.

Emekli Sandığına bağlı çalışan gebeler yanlarında kurumlarından aldıkları hastaneye sevklerini gösteren kâğıtlarını, SSK'lı gebeler ise vizite kâğıtlarını ve karnelerini yanlarında getirmelidirler. Bu evrakların (sevk kâğıdı- vizite kâğıdı) yeni ve en çok 3 gün önce alınmış olmaları gereklidir.

Hem SSK'lı hem de devlet memuru (657 sayılı devlet memuru kanununa tabi) hamile kadınlar 8 haftası doğumdan önce, 8 haftası da doğumdan sonra olmak üzere toplam 16 hafta doğum izni kullanabilmektedirler. Yine doktor raporu ile doğuma 3 hafta kalana kadar çalışabilmekte ve izinlerinin geri kalan kısmını doğum sonrasına aktarabilmektedirler. Yani, çalışan gebeler dilerlerse gebeliklerinin 32. haftasında doktorlarından aldıkları "37. gebelik haftasına kadar daha 5 hafta süre ile çalışmasında gebeliği yönünden sakınca bulunmamaktadır" şeklindeki benzer raporlarla doğum öncesi kullanmadıkları 5 haftalık izni doğum sonrasına aktarabilirler Bu durumda doğum sonrası 8+5= 13 hafta (91 gün) süre ile kanuni olarak izin kullanma hakkına sahip olurlar.

Kanunlar birden fazla bebek bekleyen anne adaylarında (çoğul gebeliklere) ise doğum öncesi izni 8 yerine 10 hafta olarak kullanılabilmelerine olanak sağlamaktadır.

Doğum şekli ister sezaryen ister normal doğum olsun, doğum öncesi ve sonrası izinlerini etkilemeyecektir. Özellikle planlı sezaryenlerin erken yapılması doğum öncesi izne erken ayrılacağı anlamına gelmez. Tüm hesaplamalar son adet tarihine veya bilinmiyorsa en erken dönemde yapılmış ultrasondaki bebeğin büyüklüne göre 40 hafta üzerinden yapılır.

SSK'lı gebeler için doğum izni ve doğum raporu hakkında kanuni düzenleme

4857 sayılı iş kanunun 74.maddesi:

SSK'lı anne adayları doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam on altı haftalık süre için çalıştırılmamaları esastır. Çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye iki hafta süre eklenir yani 10 hafta olarak kullanırlar. Ancak, sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun onayı ile kadın işçi isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, gebenin çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir.

Yukarıda öngörülen süreler işçinin sağlık durumuna ve işin özelliğine göre doğumdan önce ve sonra gerekirse artırılabilir. Bu süreler hekim raporu ile belirtilir.

Hamilelik süresince kadın işçiye periyodik kontroller için ücretli izin verilir.

Hekim raporu ile gerekli görüldüğü takdirde, hamile kadın işçi sağlığına uygun daha hafif işlerde çalıştırılır. Bu halde işçinin ücretinde bir indirim yapılmaz. Bunun için hastaneden hekim raporu gerekmektedir.

İsteği halinde kadın işçiye, onaltı haftalık sürenin tamamlanmasından veya çoğul gebelik halinde onsekiz haftalık süreden sonra altı aya kadar ücretsiz izin verilir. Bu süre, yıllık ücretli izin hakkının hesabında dikkate alınmaz.

Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır.

Devlet memurları ile ilgili kanuni düzenleme

21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 14.07.2004 tarihli ve 5223 sayılı Kanun ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 104 üncü maddesinin (A) bendi; "Memura doğum yapmasından önce 8 hafta ve doğum yaptığı tarihten itibaren 8 hafta olmak üzere toplam 16 hafta süre ile aylıklı izin verilir. Çoğul gebelik halinde, doğumdan önceki 8 haftalık süreye 2 hafta süre eklenir. Ancak sağlık durumu uygun olduğu takdirde, tabibin onayı ile memur isterse doğumdan önceki 3 haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, memurun çalıştığı süreler, doğum sonrası sürelere eklenir. Yukarıda öngörülen süreler memurun sağlık durumuna göre tabip raporunda belirlenecek miktarda uzatılabilir. Memurlara, bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir. Süt izninin kullanımında annenin saat seçimi hakkı vardır." şeklinde ve 108 inci maddesinin üçüncü paragrafı "Doğum yapan memurlara istekleri halinde 104 üncü maddenin (A) bendinde belirtilen sürelerin bitiminden itibaren 12 aya kadar aylıksız izin verilir." şeklinde değiştirilmiştir.

Dikkat!

Bu yasal hakkınızı kullanabilmek için bazı işlemler yapmanız gerekmektedir. Bu işlemlerin en önemlisi hamileliğin otuz ikinci haftasında doktorun vereceği rapor olacaktır. Bu raporu onaylatmak için bütün ultrasonografi sonuçlarıyla birlikte en yakın devlet hastanesine ya da emekli sandığı, SSK ile anlaşmalı özel bir hastaneye son düzenlemeleri yapıp götürmeli ardından işverene götürmelisiniz. Bunun ardından sonraki işlemler için çalıştığınız yerin personel bölümünden bilgi alabilirsiniz. Yakında sisteme eklenecek olan SGK ( sosyal güvenlik kurumu) dahilindeki anne adaylarına doğum raporu, doğum izni, süt izni gibi haklar için büyük ihtimalle yeni bir kanuni düzenleme olacaktır.

Babalar için doğum izni

İş yasası'nda erkek çalışanlar için doğum izni verilmesini düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Fakat 657. devlet memurları yasası'na göre erkek memurlara 3 gün doğum izninin verilebileceğinin olması eşitlik ilkesini gerektirmiştir. Eşitliği sağlamak için iş mevzuatı içerisinde çalışmalar yapıldığına yönelik basında haberler çıkmıştır. Yine de şimdiye kadar bu konu hakkında yapılan bir kanuni düzenleme bulunmamaktadır.

Süt izni ve iş kanununa göre uygulaması

Kadın çalışanlara her gün 1 yaşından küçük çocuklarını emzirmeye 1,5 saat emzirme izni verilmektedir. Bu süreyi nasıl kullanacağını çalışan anne kendisi belirler. Süreyi hangi saatler arasında kullanıp kaça böleceği kendisine bağlıdır.

Bu zaman günlük olarak bebeğin sağlığı düşünülerek verilmiş bir izindir. Emzirme izniyle ilgili düzenleme 4857 sayılı İş Kanunu'nun, 74. maddesinde belirtilir.

Bu izin yalnızca günlük olarak kullanabilmektedir fakat uygulama da görüldüğü üzere süt izinleri amacına uygun olarak kullanılmamakta ya da kullandırılmamaktadır. Çoğu zaman kadın çalışanlar bu izinleri haftalık ya da aylık olarak kullanırlar.

Şehir yaşamında bu izinleri kullanmak oldukça zordur. Çalışan annenin 1,5 saatliğine çalıştığı yerden çıkıp dönmesi zor olmaktadır. Bu nedenle kadın işçiler izinlerini genellikle işe 1,5 saat geç gidip veya işten 1,5 saat erken çıkıp kullanması daha mantıklı olabilir.

Süt izninin haftalık ya da aylık olarak kullandırılması yasaya karşıdır fakat 4857 sayılı İş kanunu süt izninin kanuna uygun olarak kullandırılmaması halinde cezai yaptırım uygulanmaz. O halde kadın çalışana süt izni kullandırılmaz ya da yasal düzenleme içerisinde kadın çalışanın istediği şekilde kullandırılmaz ise ne olur? Böyle bir halde kadın çalışan 4857 sayılı iş kanunu'nun 24. maddesine göre iş sözleşmesini kendisi fesih edebilir. Fesih nedeni haklı olduğu takdirde çalışan işverenden kıdem tazminatı ile birlikte ücret ve benzer bir çok haklarını talep edebilir.

Çalışan anne "Süt izni" kullanımını işverene dilekçe ile bildirir. İşvereninde çalışan anneye "izin uygun" olduğuna ilişkin yazı vermelidir. Dilekçe ve yazı verilen bu iznin yasalara uygun bir biçimde verildiğinin kanıtı olarak kullanılacaktır. Çalışan anne bu izni bebek 1 yaşına gelinceye kadar kullanabilir.

Yasal yenileme ile "...bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam 1,5 saat süt izni verilir..." hükmüyle bu izni bebek 1 yaşına gelinceye kadar kullandırılabileceğini belirtmektedir. 4857 sayılı İş kanunu süt izninin kanuna uygun olarak kullandırılmaması halinde cezai yaptırım uygulanmaz.
Unutulmaması gerekir ki , "Süt İzni" çocuğun sağlığı için verilmiş bir izindir.




17
Doğum Sonrası Sorunlar 
Doğum Sonrası Enfeksiyon
Doğum sonrası enfeksiyon, rahmin iç tabakasında (endometriyum) ya da vajinanm içindeki ve çevresindeki dokularda olabilir. Belirtileri arasında yüksek ateş ve pis kokulu vajinal akıntı vardır.
Enfeksiyon genelde antibiyotik kullanımı ile geçer; ancak bazen de epizyotomi dikişlerinin alınmasını ve enfeksiyonlu maddeyi çıkarmak için yaranın açılmasını da gerektirebilir.

Doğum Sonrası Kanama
Bütün kadınlar doğumdan sonra bir miktar kanarlar. Doğum sonrası kanama, doğumdan sonra olan ağır kanamadır. Doğumların %2'sinde görülür ve genelde uzun süren doğumlarda, çoklu doğumlarda ya da rahimde enfeksiyon olduğunda görülür.
Birçok kadında, ağır kanama, plasenta çıkarıldıktan sonra rahim yeterli derecede daralmadığında meydana gelir.
Bazı kadınlarda serviks, vajina ya da rahmin yırtılması sonrasında ağır kanama görülür.
Doğumdan bir ya da iki hafta sonra ağır bir kanama olursa, genelde rahimde plasentanın bir parçasının kalmış olmasından kaynaklanıyordur.
Doktorunuz kanamanın nedenini belirlemek için pelvik bir muayene yapar. Kasılmaları başlatmak için karın bölgenize masaj yapabilir (kanamayı durdurmaya yardımcı olur), kasılmaları başlatmak için sentetik hormon oksitoksin verebilir ve kanınızı anemi ve enfeksiyon var mı diye test edebilir.
Kanama aşırı ise kan nakli gerekebilir. Doktorunuz rahmin içinde plasenta parçalarının kaldığından şüphelenirse bu dokuları temizlemek için rahmi açma (dilatasyon) ve kazıma (kürtaj) yapabilir.

Plasentanın İçeride Kalması
Normalde plasenta rahim duvarından ayrılır ve genelde 20 dakika içerisinde doğumdan sonraki ilk kasılmalarla dışarı çıkar. Doktorunuz da karın bölgenize hafifçe masaj yaparak ve göbek bağını tutarak bu sürece yardımcı olur. Plasenta 30 dakika içerisinde çıkmazsa buna plasentanın içeride kalması denir.
Doğumdan birkaç saat sonra serviks kapandığı için ve göbek bağı rahme enfeksiyon taşıyabileceğinden, içeride kalan plasentanın çıkartılması gerekmektedir. Bebeğinizi emzirmek, plasentanın çıkması için gerekli olan rahim kasılmalarını harekete geçirebilir.
Ya da doktorunuz rahme elini sokup sonra da nazikçe plasentayı rahim duvarından ayırarak plasentayı çıkartabilir.

Sünnet
Erkeklerin sünnet edilmesi, penisin başını kaplayan derinin alındığı ameliyattır. Yenidoğan-larda genelde ilk 48 saat içerisinde yapılırken, dini sebeplerden gerekli olduğunda bir hafta sonra yapılır. Nadir görülen komplikas-yonlar enfeksiyon ve kanamadır.
Sünnet, çocuğun idrar yolu enfeksiyonu ve hayatının ilerleyen dönemlerinde penis kanseri olma riskini azaltır.
Sünnet sırasında bebekler acı çektiklerini belli edecek şekilde hareket ederler. Sünnetten önce anestezi verilen bebeklerin daha az acı hissettiği bilinmektedir. Ancak sünnetten önce penise lokal bir ağrıkesici yapılması da ğrıya neden olur.
Sünnetten önce penise acısız bir şekilde lokal anestezi uygulamak için (lokal anestezi enjekte etmek yerine) local anestezi içeren kremler kullanılabilir. Ancak anestezik kremlerin lokal anestezi iğneleri kadar etkili oldukları henüz kanıtlanmamıştır.
Sünnetten önce genital bölge temizlenir. Öndeki deri, penisi koruyan özel bir sünnet kelepçesi ile çıkarılır.
Penisin önündeki derinin kesildiği yer birkaç gün şiş kalabilir ve bu bölgede hafif, sarı bir kabuk oluşur. Bezini değiştirirken bu hassas bölgeye saf vazelin sürün; bu bölge kırmızı ise antibiyotikli merhem kullanmanız gerekebilir.
Bebeğinizin makat ateşi 38C°'den fazla ise, sünnet edilen bölgede enfeksiyon işareti (kırmızılık ya da şişme vb.) ya da kanama varsa, bebeğiniz huysuz ya da sinirli ise, çok yüksek sesle ağlıyorsa veya 12 saat boyunca idrara çıkmazsa doktorunuzu arayın.

18
Doğum sonrası Değişiklikler 
Birçok kadın doğumdan sonra biraz sıkıntı çekebilir; bunlar genelde vücudunuz toparlanırken gerçekleşen normal değişikliklerdir.
En sık rastlanan rahatsızlıklar aşağıda verilmiştir.

Sırt ağrısı: 9 veya daha fazla kilo almak ve bebek doğurmak, özellikle fiziksel ve duygusal yorgunlukla birleşince bir kadının sırtına çok fazla yük bindirebilir.

Vajinal kanama: Tıbbi terminolojide loşi olarak bilinen vajinal kanama, normaldir. Rahmin iç tabakasındaki doku, kan ve mukustan oluşur. Regl kanamasma benzeyen bu kanama doğumdan sonra bir hafta kadar devam edebilir ve sonrasında azalmaya, rengi açılmaya başlar ve rahim normal boyutuna geri döndüğünde sarı bir akıntıya dönüşür. Emzirme ile harekete geçen sürekli kasılmalar, rahmin küçülmesine ve kanamanın bitmesine neden olur.

Meme problemleri: Şiş, hassas ve sert olan göğüsler için engorjman terimi kullanılır. Süt kaynağınız oluştuktan (genelde 3 gün içerisinde) sonra, emzirmenin geciktiği her zaman bu belirtilerle karşılaşılır.
Bebeğinizin fazla dolu memelerden emmesi biraz zor olabilir; bu yüzden ilk başta biraz süt sağmanız gerekebilir. Süt sağmak için başparmağınız ile diğer parmaklarınızı areola'ya (meme ucunun çevresindeki koyu renkli bölüm) yerleştirin ve göğsünüzü ileri doğru iterek memenizi sıkın. Sonra da meme ucunu sıkın. Parmaklarınızı memenin çevresinde biraz döndürün ve bu işlemi tekrarlayın.
Meme ucu ağrısı ve çatlamaya, emziren kadınlarda çok sık rastlanır. Bu belirtiler yanlış emzirme pozisyonundan kaynaklanabilse de meme uçlarının yeni görevlerin alışması sırasında normal bir süreçtir.
Ağrı veya çatlamalar birkaç günden daha uzun sürerse ya da cildinizdeki kırmızılık meme uçlarınız dışındaki bölgelerde görülürse doktorunuzu arayın. Emzirmeye ara verdiğinizde göğüslerinizi havalandırın ve kokulu sabun ve krem kullanmayın.
Süt kanalları tıkanmaya karşı çok zayıftır. Göğsünüzde küçük, hassas ve kırmızı bir şişlik olabilir. Bu süt kanalına baskı uygulamak sorunu daha da kötüleştirip enfeksiyona neden olabilir. Meme iltihabı ilk olarak sorunlu memeyi uzatarak (bebeğiniz en aç halinde olduğunda) süt kanallarını mümkün olduğu kadar çok boşaltarak ve gerekliyse, memenizde süt kalmışsa bunu bir pompayla sağarak tedavi edilebilir. Kırmızı yumru geçmezse doktorunuza ya da ebe hemşirenize danışın.

Spor: Spor yapmaya devam etmek isteyen kadınlar doğumdan birkaç sün sonra başlayabilirler. Yavaş tempoda başlayın (hızlı yürüme gibi) ve gücünüzü kazanmaya başladıkça temponuzu artırın. Özel egzersizler için doktorunuza danışın; 6 ay ya da daha fazla süre bacak kaldırma ya da karın bölgesi egzersizleri yapmamanız gerekebilir.

Saç Dökülmesi: Hamileliğin saçlarınıza kazandırdığı parlaklık kısa süre sonra etkisini yitirir. Doğumdan birkaç ay sonra (ya da emziren kadınlar emzirmeyi bıraktıklarında ya da bebeklerine katı besin vermeye başladıklarında) birçok kadın saçlarının çok fazla döküldüğünü fark eder. Bu değişiklik hamilelik hormonlarından dolayı hamilelikte dökülmeyen saçların o sırada dökülüyor olmasından kaynaklanmaktadır.
Doktorunuz enfeksiyon kapmamanız için, size, tuvaletinizi yaptıktan sonra perine bölgesine bir şırınga ya da püskürtmeli şişe ile ılık su uygulamanızı söyleyebilir. Ağrıyı azaltmak üzere hemoroid için verilen tavsiyelere uyun.

Seks: Doğumunuza bağlı olarak vücudunuzun, cinsel ilişkiye girebilmeniz için iyileşmesi en az 4 ile 6 hafta alır. Bazı kadınlar kendilerini ilişkiye girmeye hazır hissederken diğerleri de hormonel dalgalanmalar, fiziksel yorgunluk ve bebekle uğraşmanın seks isteklerini aylarca azalttığını söylemektedir.
İlişkiye girdiğinizde epizyotomi, hassasiyet ya da vajinal sıvının yetersizliği (özellikle emziren kadınlardaki hormonal değişikliklerden kaynaklanır) gibi nedenlerden dolayı acı çekebilirsiniz. Vücudunuzun iyileşmesi, hayatınızın normale dönmesi ve partnerinizle tekrar yakınlaşmak için biraz zamana ihtiyacınız olacaktır.
Su bazlı vajinal bir kayganlaştırıcı kullanmak, daha güzel bir seks hayatı yaşamanıza yardımcı olabilir.

Doğum İzleri: Hormonal değişiklikler ve cildinizin gerilmesinden kaynaklanan göğüsleriniz ile kalçalarınız etrafındaki kırmızı çizgiler, vücudunuz hamilelikten önceki haline dönmeye başladıkça azalır. Tamamen kaybolmasalar da zamanla büyük oranda fark edilmez olurlar.

Hemoroid: Büyüyen rahim ve ceninin karnın alt bölgesindeki damarlara baskı yapması hemoroide neden olabilir. "Donut" denilen yumuşak ve şişirilebilir bir çembere oturmak iyi gelebilir. Ayrıca her gün 10 ile 15 dakika ılık suda oturup sonra da etkilenen bölgeye buz kompresi yapabilirsiniz.

Ruh Halinde Değişiklikler ve Doğum Sonrası Depresyonu: Kadınların %50 ile %80'i doğum yaptıktan sonra bir şekilde depresyon yaşarlar. Bazı araştırmacılar, bunun, hormonlardaki büyük dalgalanmalardan kaynaklandığına inanmaktadır. Diğerleri ise doğum sonrası depresyonun hayatın nasıl değiştiğinin gerçekliğini yansıttığını iddia etmektedir.
Genellikle mutsuzluk, endişe, uyku sorunları, aşırı kızgınlık ve ruh halindeki değişiklikler doğumdan bir ay sonra geçer. Ama daha uzun süre de devam edebilir.
Günlük hayatınızı sürdürebilmekte sorun çekiyorsanız dokto-aınuzu arayın. Birisiyle konuşarak kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. Daha ciddi ve sürekli bir duygusal rahatsızlığınız varsa ilaç kullanabilir ya da psikologa gidebilirsiniz.

Perine Bölgesinde Ağrı: Normal doğum yaptıysanız vajinanızın çevresindeki alanda ağrı duymanızın belirli nedenleri olabilir. İlk olarak; doğum yapmak buradaki hassas dokuları germiş olabilir. İkinci olarak doğumda bu bölgede yapılan bir kesiğin - yırtılma ya da epizyotomi gibi - iyileşmesi zaman alır.


19
Emziren Anne 
Emzirirken nasıl besleneceğiniz konusunda merak ettiğiniz noktalar olabilir. Doğum sonrası fazla kilolarınız sizi rahatsız edebilir. Sizlere, emzirme döneminizde beslenmeniz ve kilolarınızdan sağlıklı bir şekilde kurtulmanız konularında yardımcı olmak istiyoruz.
Emziren annelerin sütleri arasında içerik açısından fazla bir fark olmaz. Ancak ürettikleri sütün miktarı farklı olabilir, Huzurlu olmanız, dengeli beslenmeniz ve iyi dinlenmeniz, süt üretiminizi artırır, Ancak sık sık emzirmek ve göğüslerin iyi boşalmasını sağlamak sütü en çok artıran yöntemlerdir.
Hamileliğinizdeki beslenme alışkanlığınıza emzirirken de devam etmelisiniz. Değişik besin gruplarından beslenmeye ve öğün aralarında sağlıklı atıştırmalar yapmaya özen göstermelisiniz. Emzirme sırasında günlük kalori ihtiyacınıza ek olarak 500 kalori daha fazla beslenmeniz yeterlidir. Bu ihtiyacı karşılamak üzere ek olarak 2 su bardağı süt, bir yumurta veya o kadar et, 2-3 ince dilim ekmek veya unlu bir yiyecek, bir adet meyve, bir porsiyon sebze yemeniz yeterlidir.
Emziren annenin aldığı bazı besinler, bebeği olumsuz etkileyebilir.

Bebekler anne sütüne karşı alerji geliştirmezler. Ancak bazen annenin diyetiyle sütüne geçen maddeler bebekleri rahatsız edebilir.
Bebekte aşırı ağlama, kusma, ishal, karında şişkinlik ve yanaklarda döküntüler gelişebilir. Eğer bir besin gurubundan şüphelenirseniz, bir hafta süreyle bu besinlerden kaçınmalısınız. Daha sonra az miktarlarda alıp bebeği gözlemlemelisiniz. Özellikle inek sütü, fıstık, balık, mısır, yumurta, lahana, çikolata, portakal ve domates, anne sütünden ] geçerek bebeği rahatsız eden besinlerdir.
Emzirme sırasında normal olarak kilo vereceksiniz, ilk 4 ayda her ay yaklaşık 0.5 kilo vereceksiniz, Ancak tartı kaybı açısından emziren i anneler arasında büyük farklar görülür. Ayda 2 kilodan daha fazla tartı kaybetmek asla doğru değildir. Emzirmeye devam edilirse ilk 4 aydan sonra da biraz daha az olmak üzere tartı kaybı devam eder.
Emzirme sırasında fazla sıvı ihtiyacınız olacaktır. Her emzirme seansında bir bardak, yani 200-250 ml.su için. Üç litreden daha fazla sıvı alımının süt miktarını çok fazla artırmadığı araştırmalarla gösterilmiştir. Sütün sık aralıklarla sağılmasının süt üretimini daha olumlu etkilediği gösterilmiştir. Emzirme döneminde kendinizi susuz hissettiğiniz zamanlar daha fazla olacaktır. Günde 2.5-3 litreye yakın sıvı almaya dikkat edin.
Hamilelikte aldığınız multi vitamin tabletine devam ediniz. Ancak bundan alacağınız vitamine güvenerek günlük taze sebze ve meyve tüketiminizi kısmamalısınız.
Sigara içmemelisiniz. Nikotinin sütü azalttığı gösterilmiştir.Tamamen kesemiyorsanız, içtiğiniz miktarı azaltın. Eğer içiyorsanız da bebeği hemen emzirdikten sonra içmelisiniz. Bebeğin bulunduğu odada, hatta evde kesinlikle sigara dumanı bulunmamalıdır.Sigara dumanı, bebeğin tüm solunum sistemini olumsuz etkiler. Bebek, "sigara içmiş kadar" olur. Bu nedenle hamilelik dönemini fırsat bilerek sigarayı bırakın ve emzirme döneminde de içmemeye özen gösterin.
Kafein içeren içeceklerden ( kahve, çay ve kola ) uzak durun yada [ günde en fazla iki bardak için. Kafein içeren içeceklerden (kahve, çay I ve kolaj uzak durun ya da günde en fazla iki bardak için. Bu miktardan daha fazla alınması, bebekte huzursuzluk yaratabilir, ilaç almanız gereken bir durum olursa doktorunuza mutlaka danışmalısınız.

Örnek bir menü:

Kahvaltı
1 su bardağı süt veya yumurta
1 kibrit kutusu kadar peynir
1 tatlı kaşığı reçel veya pekmez 1 ince dilim ekmek
Ara öğün
1 orta boy meyve
Öğle yemeği
1 tabak etli sebze
3 kaşık pilav veya makarna
1 kase yoğurt veya komposto
Ara öğün
1 bardak meyve suyu
1 ince dilim börek veya kek
Akşam
1 kase çorba
2-3 köfte veya et
1 porsiyon zeytinyağlı salata
1 orta boy meyve


20
Lohusalık Sorunları 
Lohusalık; doğumdan sonraki 6 haftalık dönemi içerir. Bu dönemde sık karşılaşılan sorunlar; anormal kanama ve iltihaplardır.

Lohusalık enfeksiyonu ne demektir?
Doğum sonrası rahim ve etrafındaki dokuların iltihabıdır. Çok hafiften hayatı tehdit eden çok ağır formlara kadar dereceleri vardır. Gerektiğinde doğumda antibiyotik kullanılırsa çok daha az görülür. Antibiyotik verilmezse %50 gibi yüksek oranlarda görülür.
En sık görülen etken B grubu streptokoklardır.
Operasyonla doğum, su kesesinin erken açılması, doğum eylemi esnasında yapılan bazı girişimler, uzamış doğum eylemi, sık muayene, plasenta parçacıklarının retansiyonu (doğumdan sonra bebeğin sonunun tam anlamaması), kötü bakım, bazı kronik hastalıkları (şeker hastalığı gibi) olanlarda daha sık görülür.

Bulguları nelerdir?
Ateş 38,5 C'nin üzerindedir. Karın ağrısı, tansiyon düşüklüğü, çarpıntı, anksiyete, oryantasyon bozukluğu olabilir. İlerlemiş vakalarda şok gelişebilir.
İdrar yolu iltihapları
Yara yeri iltihapları
Akciğerlerde atelektazi, zatürre
Meme iltihabı (mastit) görülebilir.

Tedavide neler yapılabilir?
Antibiyotikler kullanılır. Hastanın genel bakımının düzeltilmesi, sıvı açığının takviye edilmesi de önemlidir.
Lohusalıkta anormal kanama;
Lohusalık döneminde kanama olması beklenen bir durumdur.

Kanamanın aşırı olmasının erken dönem nedenleri arasında;
Ralahimin yeterince küçülmemesi, doğum yolunda olan yırtılmalar, plasenta retansiyonu sayılabilir.

Geç dönem nedenleri;
Ralahimin geç küçülmesi, enfeksiyonlar sayılabilir.

Tedavide neler yapılabilir?
Nedene yönelik tedavi yapılır.

VE LOHUSALIKTA DEPRESYON
Doğum yapan kadınların %10'unda depresyon görülür. Gerçek psikoz 1/1000 doğumda görülür. Nedenleri çok iyi bilinmemektedir.

Risk faktörleri nelerdir?
Önceki doğumda depresyon öyküsü, çocuklukta kayıplar (ebeveynler gibi), fiziksel ve seksüel suistimal, yoksulluk, ailesel yatkınlık, stres, planlanmamış gebelik.
Duygulanımdaki karışıklık en belirgin özelliğidir. Şiddetli mental duygusal ve fiziksel çöküntü vardır. Doğumla ilgili özgüven azalmıştır. Uykusuzluk veya aşırı uyku olabilir. Keyif veren aktivitelerde azalma vardır. Halsizlik ve enerji kaybı sözkonusudur. Suçluluk ve değersizlik hissi vardır.
Gebeliğin ilk üç ayında hafif de olsa görülebilir. Kişilikte değişkenlikler duygulanımda bozukluklar olabilir. İlk üç ay dolduktan sonra bulgular azalır. Lohusalık döneminde ise doğumdan sonraki 2-12. haftalarda görülür. Bir iki ay sürebilir.
Tedavide; psikolojik destek önemlidir, anneliğe geçişte yardım gerekir. Psikoterapi yeterli olmuyorsa antidepresanlar kullanılabilir. Bu ilaçların anne karnında büyümekte olan bebek üzerinde olumsuz etkileri olabilir, dikkatli kullanılmalıdırlar. Doğum sonu depresyonda ıniihar eğilimi varsa daha ciddi tedaviler yapılabilir.
Bu tedavi yöntemleri bir psikiyatrist eşliğinde planlanmalıdır.