Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Topics - Balböceği

161
Alıngan mısınız?Alınganlıkla ilgili neler düşünüyorsunuz?
alıngan insanlar sizi rahatsız eder mi. acaba alınganlar daha mı duygusal oluyorlar...Eleştiriler mi yoksa çok yıkıcı,o yüzden mi ? ya da yaşanan hayal kırıklıkları mı bu kişileri alıngan yapıyor...
162
Eşinize olan sevginizden tereddüt ettiğiniz oluyor mu?
163
Ben girmem, girenide sevmem  :icon_thumright:
164
İlişkiler / Hayalinizdeki Ev
24 Ağustos , 2011, 01:37:31
Kizlar hayalinizdeki evin nasil olmasini istersiniz?
165
İlişkiler / İişkinizde anlaşılabiliyor musunuz?.
24 Ağustos , 2011, 01:33:03
Yaşadığınız ilişkide birlikte olduğunuz kişinin sizi
gerçekten anladığını düşünüyormusunuz?
166
Anne olunca degilde, evlenince cok seyi anladim  :-\
167
Benim hiccc aklima gelmediii  :k06: :k06: :k06:

ama simdi bakarimmm  :ehi:
169
İlişkiler / Benim komşum daha arıza diyenler
24 Ağustos , 2011, 01:18:20
 :cildir: :cildir: :cildir: :cildir: :cildir: :cildir:
170
evet kızlar tv de zenginlerin masada, yoksul ailelerin yerde yemek yediklerini gösteriyorlar, resmen sınıf ayrımı için.

siz nerde yiyiorsunuz.
171
Hadi bakalimm  :k06: :k06: :k06:

bu kaynanalar hep kotu olacak degilya, iyileride vardir  :)
173
Yasemin'cim DOGUM GUNUN KUTLU OLSUN ...

Nice hayirli uzunnnnnnnnnnn senelereee  :love9: :love9: :love9:

Yeni yasin sana ugur, bereket ve enn cok istedigin bi bebek getirsin insallahhh  :amin:


:muzz: :muzz: :muzz: :muzz: :muzz: :muzz: :muzz: :muzz: :muzz: :muzz:
:occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16: :occasion16:

174
Teknik Yardımlaşma / profil sorunu!!
19 Ağustos , 2011, 16:59:06
Kisisel iletiyi duzeltemiyorum

imza bolumunde 121 karakterim var ama birsey yazsam kabul etmiyor  :-\
175
Uzun suredir arkadas listemi guncelliyemedim  :k06:

cunku nasil arkadas ekleniyor bilmiyordum ogrendim aklima gelenleri ekledim  :k06:
176
Bayram geliyor hanimlar bebislerinize hangi cicileri aldiniz bakalim   :hello2: :hello2: :hello2:

177
Son yapılan araştırmalara göre uykusuzluk, kadın sağlığını erkeğin sağlığından daha çok etkiliyor

Genellikle trafik kazalarına ya da iş kazalarına sebep olduğu söylenen uykusuzluğun aslında diabet, yüksek tansiyon, depresyon ve obeziteyle de yakından ilişkili olduğu ortaya çıktı.

Warwick Tıp Fakültesi'ne bağlı araştırmalar yapan bilim adamları uykusuzluğun yüksek kan basıncıyla yakından ilişkili olduğunu ortaya çıkarttı. Ancak araştırmanın bir diğer önemli tarafı bu durum kadınları erkeklerden çok daha fazla ilgilendiriyor.

Geçtiğimiz hafta Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacıları tarafından yapılan bir başka araştırmaya göre uykusuzluk çeken kadınlar ilişkilerinde sorun yaşıyor ancak bu durum yine erkekleri çok da fazla etkilemiyor.

Birçok araştırmaya göre kısa ve kalitesiz uykunun kronikleşmesi kadınların ve erkeklerin daha erken ölmesine sebep oluyor.



178
Çocuklar onlara ilk anda hoş gelen, heyecanlandıran, gücünü ortaya koyan şeyleri yapıp denemek isterler. Vurmak, ısırmak, saçından çekmek caziptir, heyecan vericidir; güçlü olduğunu, kuvvetini, elinin çabukluğunu göstereceği yollardır bunlar. Şüphesiz bir- iki yaşındaki bir çocuk altı yaşındaki bir komşu kızının saçını çekiyorsa konu olmaz. O henüz bu yaşlarda başka çocukların hislerini anlayamaz, kendini onun yerine koyamaz. Bu nedenle de yetişkinler dikkat etmeli ve onu engellemelidir, engelleyebilmek için mümkün olduğunca göz önünde olmalıdır.


Zamanla düzelir
Çocuk zamanla, yaşı ilerledikçe bu davranışının yetişkinlerce onaylanmadığını, annesinin üzüldüğünü fark edecek; diğerlerine acı verdiğini, kendini kabul ettirmek için başka yolların olduğunu öğrenecektir. Ancak çocuk, yaşı ilerlemiş olsa da davranışlarını değiştirmeyebilir. Çünkü o sürekli bu yolla başarılı olmakta olduğunu görmüş, istediklerini bu yolla elde etmiş, vurarak, iterek istediği oyuncağı arkadaşının elinden almış, hatta artık diğer çocuklar o vurmadan, tekmelemeden onun istediklerini yapar olmuşlardır. Ya da çocuk kendi isteklerini ifade etmek için başka bir yol göremez, bilmez. Genellikle kendini sözlü olarak iyi ifade edemeyen, ifade ve konuşma zorluğu olan ve de konuşabilmek için tez canlı, sabırsız olan çocuk için ısırmak, tükürmek tavır almaya veya derdini anlatmaya göre en kolay ve hızlı yoldur.


Dikkat çekmek isteyebilir
Bazı küçük cocuklarda, daha fazla dikkat çekmek için bu rolde ısrarlı olurlar. Onlar bilirler ki, eğer oyun oynarken yanındakini bağırtırsa, canını acıtırsa, elindeki arabayı hızla alırsa büyüklerinin dikkatnini çekebilecektir. İstediği zaten budur. Oysa arkadaşı ile sakin oynasa kimsenin dikkatini çekmeyecek, kimse yanına gelmeyecek, ne yapıyorsun diye sormayacaktır.


Fiziksel gücünü göstermek için
Genelde özgüveni olmayan veya özgüveni hırpalanmış olan çocuk, en azından fiziksel olarak güçlü olduğunu göstermek ve bunu sürekli olarak yeniden ispat etmek ister. Böyle çocukların genellikle sosyal deneyimi azdır. Onlar diğer çocukların mimiklerine, bakışlarına, tavırlarına pek anlam veremezler, anlayamazlar ve her zaman, en sıradan, doğal bir durumda bile kendilerine karşı bir tavır olduğunu düşünürler, tetikte kendilerini sürekli savunmada tutarlar.


Okul çağında daha fazla görülüyor
Tüm bunlar ve benzeri nedenlerle yetişkinler çocukları saldırgan tutumlarından uzaklaştırmak istiyorlarsa, önce yukarda anlatıldığı gibi bu davranışı ortaya çıkaran sebebi bulmalıdırlar. Ondan sonra, çocuğa zaman tanınmalıdır. Değişim için ilk önce zaman gereklidir. Genellikle okul çağına kadar çocuklar için tartışmak kavga etmek, birbirine vurmak, hızla girişmek demektir. Yavaş yavaş bu tutumlarını terk ederler. Ancak bu bizlerin sürekli davranışlarını doğru bulmadığımız, devamlı ayıpladığımızı söylememizle olmaz. Çoğu kez bu tutum ters teper.


Şiddeti normal görmeyin
Diğer yandan birçok ailede erkek çocukların süratle vurması veya tekme atması genellikle normal görülür. Hatta "görüyor musun yaramazı, kaşla göz arasında ne yaptı" derken biraz da memnuniyet, hayranlık dile getirilir. Çoğu kez "erkek çocuğu dediğin biraz haylaz, yaramaz olmalı" denilerek çocuğa rolü verilir ve bu rol onaylanır da. Kız çocuğu yapmaz, yapmamalı, kıza yakışmaz, ayıp derken", ama o erkek, doğasında var, ne yapsan engelleyemezsin" denilmez mi? Çoğu durumda, yaşamın bir çok alanında zaten erkek çocuğu eğer erkek gibi erkek olmak istiyorsa vurucu olması gerektiğini ve erkek rolünün de bu davranış biçimi olduğunu görmektedir. Kız çocuğu da genellikle kurbandır, kurban rolünde kalır. Ve yine bir çok kız çocuğu kendileri lehine durumu değiştirmek için saldırıyı yavaşça , sinsice(!) yaparlar; cimdirerek, sessizce saç çekerek.


Böyle bir durumda ilk önce kavga edilenle ilgilenin
Eğer bir çocuk diğerini döverse, ona vurursa biz yetişkinler dikkatimizi önce kurbana vermeliyiz. İlk anda saldırgan çocuğu bir kenara almalı, onunla ilgilenmemeliyiz. Çünkü yukarıda belirttiğim gibi o dikkati çeksin diye sıkmıştır arkadaşının kolunu. Biz onun elinden metodunu, onun silahını almalıyız. Bunu nasıl yapabiliriz? Ona başka metodları göstererek. Düşünmeliyiz: bu çocuk özellikle neleri iyi yapıyor, neyle, hangi özellik ve beceri ile diğer çocukların dikkatini çekebilir? Hangi durumda diğer çocuklar kendi içlerine onu kabul ederler? Kendisini ifade edebilmesi, isteklerini dillendirmesi için farklı durumlarda neler yapıyor? Şüphesiz onun da saldırmadığı, farklı davrandığı durumlar oluyordur. Bu durumları gözleyelim ve ödüllendirelim.


Her zaman saldıran rolünü üstlenmemeli
Çocuk grubu içinde, vuranın, saldıranın rolü, izleyenler ve vurulanlar, itilenler olmazsa anlaşılmaz. Daima özellikle kuvvetli olan, biraz daha yaşça büyük olan bu rolü alacaktır. Eğer bir çocuk birkaç kez agresif davranırsa, ki olabilir, diğerleri deneyimleri ile bu çocuğu da kabullenirler. Eğer çocuk elleriyle sorunu çözmeye kalkmış ise, diğer hepsi için kimin suçlu olduğu, kimin ilk önce başladığı bellidir. O fişlenmiştir, yaptığı diğer olumlu, iyi şeyler hiç görülmez. "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar" misali, kimse ona inanmaz ve güvenmez. Diğerleri onunla oynamak, beraber olmak istemez ve kendini farklı yönleriyle gösterme şansı azalır. O da giderek günah keçisi rolünü benimser ve "her zaman saldıran" çocuk tipini kendi de kabullenir ve bu rolü oynar. Hele ki ona kötü davranıldığını hisseder ve görür ise, hiç değiştirmeden ve dozunu artırarak devam eder. Vurur, ısırır, tekmeler. Ve diğerleri haklı olduklarını bir kez daha görür onu dışlamaya devam eder, bu böylece sürer gider.

Sorunları grup içinde çözün
Diğer bir konu ise, çocuğun agresifliğinin grup içinde çözülmesi, yani konuyu grup ortamında çok yönlü ele alma gerekliliğidir. Ayrıca sorunu grup içinde çözmek aile içinde çözmeye göre daha kolaydır. Çocuk, evde belki de çok farklı davranıyordur. Evde azarlamak, bağırmak ve ceza vermek genellikle duruma yardımcı olmaz, sorunu ağırlaştırır. Sonuç olarak, grup içinde saldırgan davranışlar gösteren çocuklar dışlanmamalı, olay sosyal bir görev olarak benimsenmeli, eğitimciler ele almalıdır. Sonuçtan herkes, çocuk da, arkadaşları da, eğitmen ve veli de bir şeyler öğrenecektir.


Alintidir..
179
Günümüz dünyasında çocuklar, zamansızlığın ve özellikle şehirlerde yersizliğin de etkisiyle bir zamanların çocukla özdeş oyunlarını bilmeden büyüyor. Geçmişin çocuklarının mahalle aralarını şenlendirdiği unutulan oyunlar:


Uzmanlar, bilgisayar oyunlarıyla kapalı alanlarda dünyasını renklendirmeye çalışan çocukların fiziksel ve ruhsal gelişiminin de bundan etkilendiğini ifade ediyor.
İlk ve ortaokul yıllarında son ders zilinin çalmasını dört gözle bekleyip döndüğü evde, önlüğü seri bir şekilde çıkarıp ardından ekmek arası peynir ve zeytinle açlığını yatıştıran miniklerin soluğu sokakta aldığı dönemler, orta yaş ve üzeri grubun gözünden film şeridi gibi akıp gidiyor.
O yılların çocuk ve gençlerinin hafta arası ve hafta sonlarında günün farklı saatlerine göre yaydıkları oyunlar, bugünün çocuklarının çoğu tarafından bilinmiyor, ancak büyüklerin anılarında bir isim olarak öğreniliyor.
Çeyrek asır öncesi annelerin, ''Oğlum hava karardı hadi artık eve gel'', ''Akşama kadar topun peşinde koşturup durdunuz, daha bıkmadınız mı?'', ''Babanı da kahveden çağır da gel akşam yemeği yiyeceğiz'' diye seslendiği çocuklar, şimdilerde ''haydi çocuklar bilgisayarı kapatıp elinizi yıkayın, yemek yiyeceğiz'', ''internette oyun oynamayı bırakın da biraz çıkıp yürüyüş yapalım'' sözlerini duyuyor.

O dönemlerde, sokak aralarında, mahallenin futbol sahasında veya çevredeki diğer boş arazilerde oynanan topaç çevirme ve misket oyunlarının dışındaki çelik çomak, birdirbir, mendil kapmaca, güvercin taklası, uzun eşek, sek sek, bezirganbaşı, yedi kiremit gibi oyunların nasıl oynandığı konusunda bilgisi olmayan çocuklar, daha ilköğretimin ilk yıllarında başladıkları sınav maratonunu işe girene dek sürdürüp, bilgisayar oyunlarıyla zaman geçirmeyi tercih ediyor.
İnternet kafelerin girmeye başladığı köylerde de çocuklar bilgisayar teknolojisi ürünlere yönelmesine karşın geleneksel oyunları bir ölçüde de olsa hala yaşamına katıyor.


-OYUNUN ÖNEMİ-
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yaşare Aktaş Arnas, günümüzde bazı yetişkinler tarafından ''boşa geçen zaman'' olarak değerlendirilen oyunun, çocuğun fiziksel olarak gelişimi, duygularını ifade edebildiği, yeteneklerini, dil, zihin, sosyal ve duygusal becerilerini geliştirebildiği aktivite olduğunu söyledi.
Oyunun, çocuk için en doğal ve en aktif öğrenme ortamı olduğunu belirten Arnas, ''Çocuk için bu kadar önemli ve yararlı olduğunu ifade ettiğimiz oyun, ona araştırma, gözlem yapma, keşfetme, yeni beceriler geliştirme ve başarısızlık endişesi duymadan yeni ve değişik roller alma imkanı sağlar'' dedi.
Arnas, çocuğun aynı zamanda arkadaşlarıyla birlikte oynadığı oyunda paylaşma, yardımlaşma, çevre ile olumlu ilişkiler kurma, kurallara uyma, başkalarının haklarına saygı gösterme ve sorumluluk alma gibi temel toplumsal kuralları da öğrendiğini kaydederek, şunları ifade etti:
''Çocuk için yaşamı öğrenme aracı olan oyun, onun fiziksel, duygusal, sosyal, zihinsel ve dil gelişimi açısından çok büyük öneme sahip. Çocuğun koşma, atlama sıçrama, tırmanma, sürünme gibi fiziksel güç gerektiren oyunlar oynaması, onun dolaşım, solunum, sindirim ve boşaltım gibi sistemlerinin düzenli çalışmasını sağlamasının yanı sıra oksijen alımı, kan dolaşımı ve dokulara besin taşınmasını da artırmaktadır. Ayrıca, oyun sırasında çocuğun bazı hareketleri sürekli olarak tekrarlaması, doğal olarak onun kas gelişimini de hızlandırmaktadır. Çocuk, oyun sırasında mutluluk, sevinç, acıma, korku, kaygı, dostluk, düşmanlık, kin, nefret, sevgi, sevilme, sevme, güven duyma, bağımlılık, ayrılık, ölüm gibi birçok duygusal tepkiyi öğrenirken, aynı zamanda bazı duygusal tepkilerini kontrol etmeyi ve denetim altına almayı da öğrenebilir. Aileler, hazaların ısınmaya başladığı ve doğanın canlandığı bugünlerde çocuklarına bu şansı tanımalı.''
Ortopedia Hastanesi Kalça ve Çocuk Ortopedisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emre Toğrul da insan organizmasının çok akıllı bir yapıya sahip olduğunu bildirerek, ''Bu yüzden bir kişi ne kadar çok hareket eder ve ne kadar çok spor yaparsa, organizma bu kişi iskeletini çok kullanıyor, o yüzden onu sağlam tutmalıyım diye düşünerek tedbirini alır ve kemiklerin sağlam olmasını sağlayan kalsiyum ve fosfor minerallerini kemikte depolar'' dedi.


-''KALSİYUM BANKASI 25 YAŞINDA KAPANIR''-
Aynı hastanenin Omurga Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mahir Gülşen ise insan vücudunun gençken, kalp, damar ve beyin fonksiyonları için ihtiyacı olan kalsiyum mineralini, yaşlılıkta kullanmak üzere kemiklerde biriktirdiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
''Yani kemikler için kalsiyum bankası diye bir tabir kullanabiliriz. Ancak bu bankanın veznesi 25 yaşında kapanır ve artık kemik depolamaz. İleri yaşlarda da gıdalarla yeterli kalsiyum alınmazsa vücut kemikten kalsiyum çekerek harcar. Böylece kemik erimesi denilen ve kemikleri kırılgan hale getiren hastalık ortaya çıkar. Ne yazık ki, 65 yaş üzerinde kalça kemiği kırılması üçüncü sıradaki ölüm nedenidir.
İşte bu yüzden çocukların 25 yaşına kadar hoplayıp zıplamaları önemlidir. Biz bu yüzden Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte 'Haydi çocuklar zıplayalım, kemik bankasını dolduralım' adı altında düzenlediğimiz etkinliği öğrenim yılı başından beri devam ettiriyoruz.''


-ÇOCUK OYUNLARI NASIL OYNANIR?-

Artık çocukların önemli bir kısmının yaşamından çıkan oyunlardan bazıları şöyle oynanır:
Bezirganbaşı:
''Bezirganbaşı tekerlemesi ile ebe seçilir. Oyuncular seçilen iki ebenin kolları altından tekerleme eşliğinde geçerler. Başta verilen isimleri bilemeyenler ebelerin arkalarına geçerler ve iki farklı takım oluşturulur. Ardından ortaya bir çizgi çizilir ve iki takım çizinin gerisine ip ile kim düşecek çekişmesi yapar.''
Sek Sek:
''Başta çift ayak gidiş dönüşün ardından tek ayak gider ve tamamladığı karelerin içine ismini yazmaya başlar. Başkasının kutusuna basmadan gidiş dönüşü bitiren oyunu kazanır.''
Mendil Kapmaca:
''Ortada mendili tutacak biri seçilir. Sonra çocuklar aldım verdim ben seni yendim oyunuyla iki gruba ayrılırlar. Çizgilerden çıkış yapan çocuklar arasında mendili yakalayan yakalayamayanı mendille ebelemeye çalışır.''
Yedi Kiremit:
''Ortaya yedi kiremit konur, iki gruba bölünen çocuklar bunu top atıp isabet ettirerek yıkmaya çalışırlar. İlk deviren diğer grubu topla vurma hakkını kazanır. Topla en çok kişi vuran grup kazanır.''
Yağ Satarım Bal Satarım:
''En az beş kişi oynanır. Bir de mendile ihtiyaç vardır. Gönüllü varsa ebe olur. Yoksa kurayla ebe belirlenir. Hep beraber el çırparak şarkımızı söylerken, ebe, dairenin etrafında tempoya ayak uydurarak dolaşmaya çalışır. Birinin arkasına gizlice mendili bırakıp, kaçmaya başlar.''
Çelik Çomak:
''Biri uzun diğeri kısa iki sopa kullanılarak oynanıyor. Kısa olan ve sürekli yerde kalan sopa, uzun sopa ile uç kısmına vurup havalandırılarak havada vurulup en uzak noktaya kadar ulaştırılmaya çalışılır. Kısa sopaya, üç kez havalandırıp vuramayan oyuncu sırasını rakibine verir.''
Birdirbir:
''Birdirbir, daha çok çocuk veya gençlerin oynadıkları bir oyundur. Oyun, en az 10 kişi ile oynanır. Oyuna başlamadan önce çocuklar veya gençler aralarında birini ebe seçerler. Önce, oyunda ebenin duracağı yer belirlenir. Daha sonra ebenin haricindeki 9 kişinin ebeden en az 20-25 adım ötede duracakları yer belirlenir. Daha sonra hepsi 3-4 adım aralıklarla dizilerek bir hat teşkil oluşturur. Ebe eğilip belini kamburlaştırır, atlama yapacak 9 çocuk veya genç tekerlemenin kendi numarasına ait kısmını tam ebenin üzerinden atlarken söyler, devam ederek diğerlerinin üzerinden de atlar, en sona geldiğinde kendisi de eğilir.''
AA

alintidir..
180
Bu konu 3 yönden ele alınmalıdır.

1. FİZİKİ YAPI

- Yeterli yeşil alan ve oyun alanı

- Dersliklerin öğrenci sayısına uygun büyüklükte olması

- Laboratuvar olanakları

- Teknolojik yatırımlar ve uygulamalar

- Kapalı ve açık spor tesisleri

- Kullanılan malzeme ve materyallerin sağlığa zarar vermeyen malzemelerden üretilmiş olması ve hijyenik olması

- Temizlik, sağlık, yemek, ulaşım ve güvenlik hizmetleri

2. ÖĞRETİM YÖNÜ

- Yabancı dil eğitimi

- Uygulanan eğitim programlarının niteliği

- Öğretmen kalitesi ve öğretmen eğitimine verilen önem

- Bireysel eğitime verilen önem

- Dünya vatandaşı yetiştirmeye yönelik bir eğitim programı uygulanıyor mu?

- Uluslararası çalışmalar ve işbirlikleri

- OKS ve ÖSS başarısı

3. EĞİTİM YÖNÜ

- Okuldaki sosyal yaşam, öğrencinin sosyal gelişimine sağlanan katkı ve olanaklar

- Rehberlik hizmetleri

- Öğrencinin öz disiplin edinmesine yönelik çalışmalar

- Kulüp çalışmaları ve sanat-spor alanlarındaki çalışmaların uzman eğitmenler tarafından yapılması

- Sosyal alanda okulun elde ettiği ulusal ve uluslararası başarılar

Eyüboğlu Eğitim Kurumları
Kurumsal İletişim Birimi

alintidir..