Sivas'ı Unutma!
Değerli Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimleri,
Size adaletin gerekliliğine yürekten inanan genç akademisyenler
ve farklı mesleklerden gelen Türkiyeliler olarak sesleniyoruz. Mahkemenizden,
13 Mart'ta yapılacak duruşmada Sivas Katliamı'nın insanlığa karşı suç teşkil
ettiğinin kabul edilmesini, ve dolayısıyla zamanaşımı kuralının
uygulanamayacağının karara bağlanmasını talep ediyoruz. Bizler insanlığa karşı
işlenen suçların zamanaşımı kavramı ile değerlendirilemeyeceğini; dahası böyle
bir kararın yeni katliamların önünü açacağı gibi, zaten yaralı olan toplumsal
barışa ve adalet duygusuna büyük bir darbe vuracağını düşünüyoruz.
2 Temmuz 1993'te Sivas Madımak Oteli'nde gözlerimizin önünde
katledilen sadece 35 canımız değil, aynı zamanda insanlıktır. Geçen 19 yıl
süresince katliamı örgütleyen, göz yuman ve destek olan sorumlular ortaya
çıkarılmadığı gibi şimdi de kalan birkaç şüphelinin zamanaşımı ile
salıverilmesi ihtimali ortaya çıkmıştır. 13 Mart'ta yapılacak duruşmada Sivas
davasının zamanaşımı dolayısı ile düşmesi ve tamamen kapatılması tehlikesi
vardır. Davanın savcısı Hakan Yüksel, son duruşmada eylemlerin "Anayasal düzeni
zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak" suçu olduğu gerekçesiyle zamanaşımı talep
etmiştir. Oysa Sivas katliamında asıl suç, insanların düşünce ve kimliklerinin
yok edilmesi maksadıyla katledilmesi, ve dolayısıyla insanlığın katlidir. Bu
katliam Türk Ceza Kanunu'nun 77. maddesince düzenlenen 'insanlığa karşı
işlenen' suçlar başlığı altında değerlendirilmelidir. Aynı kanun bu suçlarda
zamanaşımı olamayacağını da hüküm altına almaktadır.
Değerli hakimler,
Madımak Oteli'nde diri diri yakılan Asım Bezirci, Nesimi Çimen,
Muhlis Akarsu, Metin Altıok, Hasret Gültekin ve Behçet Aysan'ın da aralarında
bulunduğu 35 canımızı ne tarih unuttu; ne de onların yakınları, dostları,
sevenleri. Bilmelisiniz ki, tıpkı 1978'de Maraş'ta yahut 1980'de Çorum'da
olduğu gibi Alevi ve sol görüşlü vatandaşlarımızı hedef alan bu saldırıda
öldürülen insanlarımızın katillerini zamanaşımıyla aklarsanız, tarih sizi de
unutmayacak, katliamın failleriyle birlikte anacaktır. Sivas davasında
sanıkları savunan yirmi bir avukatın iktidar partisinde görev alması; bunlardan
beşinin milletvekili olması; ve avukat Hayati Yazıcı'nın geçtimiz dönem
Başbakan Yardımcısı ve bu dönem Gümrük ve Ticaret Bakanı olarak kabinede yer
alması iktidarın yargı üzerindeki kontrol ve etkisini tekrar sorgulamamıza yol
açmaktadır.
Size, zamanaşımının tarihe ve toplumsal belleğe işlemediğini,
ve Sivas katliamı davasının genişletilerek tüm idari ve siyasi sorumluların
yargı önünde hesap vermesinin önünün açılması gereğini hatırlatmak bizim
boynumuzun borcudur. Hrant Dink davasının akıbetinden sonra, Türkiye'de adalet
sisteminin adil olarak işleyebileceğini bizlere hatırlatmak da sizin borcunuz
olsun.
Saygılarımızla
ALINTIDIR
Değerli Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimleri,
Size adaletin gerekliliğine yürekten inanan genç akademisyenler
ve farklı mesleklerden gelen Türkiyeliler olarak sesleniyoruz. Mahkemenizden,
13 Mart'ta yapılacak duruşmada Sivas Katliamı'nın insanlığa karşı suç teşkil
ettiğinin kabul edilmesini, ve dolayısıyla zamanaşımı kuralının
uygulanamayacağının karara bağlanmasını talep ediyoruz. Bizler insanlığa karşı
işlenen suçların zamanaşımı kavramı ile değerlendirilemeyeceğini; dahası böyle
bir kararın yeni katliamların önünü açacağı gibi, zaten yaralı olan toplumsal
barışa ve adalet duygusuna büyük bir darbe vuracağını düşünüyoruz.
2 Temmuz 1993'te Sivas Madımak Oteli'nde gözlerimizin önünde
katledilen sadece 35 canımız değil, aynı zamanda insanlıktır. Geçen 19 yıl
süresince katliamı örgütleyen, göz yuman ve destek olan sorumlular ortaya
çıkarılmadığı gibi şimdi de kalan birkaç şüphelinin zamanaşımı ile
salıverilmesi ihtimali ortaya çıkmıştır. 13 Mart'ta yapılacak duruşmada Sivas
davasının zamanaşımı dolayısı ile düşmesi ve tamamen kapatılması tehlikesi
vardır. Davanın savcısı Hakan Yüksel, son duruşmada eylemlerin "Anayasal düzeni
zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak" suçu olduğu gerekçesiyle zamanaşımı talep
etmiştir. Oysa Sivas katliamında asıl suç, insanların düşünce ve kimliklerinin
yok edilmesi maksadıyla katledilmesi, ve dolayısıyla insanlığın katlidir. Bu
katliam Türk Ceza Kanunu'nun 77. maddesince düzenlenen 'insanlığa karşı
işlenen' suçlar başlığı altında değerlendirilmelidir. Aynı kanun bu suçlarda
zamanaşımı olamayacağını da hüküm altına almaktadır.
Değerli hakimler,
Madımak Oteli'nde diri diri yakılan Asım Bezirci, Nesimi Çimen,
Muhlis Akarsu, Metin Altıok, Hasret Gültekin ve Behçet Aysan'ın da aralarında
bulunduğu 35 canımızı ne tarih unuttu; ne de onların yakınları, dostları,
sevenleri. Bilmelisiniz ki, tıpkı 1978'de Maraş'ta yahut 1980'de Çorum'da
olduğu gibi Alevi ve sol görüşlü vatandaşlarımızı hedef alan bu saldırıda
öldürülen insanlarımızın katillerini zamanaşımıyla aklarsanız, tarih sizi de
unutmayacak, katliamın failleriyle birlikte anacaktır. Sivas davasında
sanıkları savunan yirmi bir avukatın iktidar partisinde görev alması; bunlardan
beşinin milletvekili olması; ve avukat Hayati Yazıcı'nın geçtimiz dönem
Başbakan Yardımcısı ve bu dönem Gümrük ve Ticaret Bakanı olarak kabinede yer
alması iktidarın yargı üzerindeki kontrol ve etkisini tekrar sorgulamamıza yol
açmaktadır.
Size, zamanaşımının tarihe ve toplumsal belleğe işlemediğini,
ve Sivas katliamı davasının genişletilerek tüm idari ve siyasi sorumluların
yargı önünde hesap vermesinin önünün açılması gereğini hatırlatmak bizim
boynumuzun borcudur. Hrant Dink davasının akıbetinden sonra, Türkiye'de adalet
sisteminin adil olarak işleyebileceğini bizlere hatırlatmak da sizin borcunuz
olsun.
Saygılarımızla
ALINTIDIR