Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Topics - ponçik

1
Merhaba güzel anneler ve tatlı bebekler
Yeni sayfamız hayırlı olsun

Cuma günü aşılarımızı olduk, 8250 gr ve 66 cm olmuşuz
hersey yolunda ama yazın 1,5 ay marmariste kaldık, döndükten sonra hava değişiminden bronşit olduk,kortizonlu iğneler yapıldı hava verildi , sıkıntılı dönemlerdi ama geçti çok şükür
Ek gıdalara başladık 2 gündür irmikli muhallebi yiyoruz, günlük süt olmadığı için yoğurt mayalayamadım, ona da yarın başlayacağım, bu gun de cam rende alıp meyve pürelerine başlayacağım inşallah.
henüz dişimiz yok ama ağzı hep açık ve salyalı, elleri hep ağızda. babasına ve ablasına kahkahalar atıyor.gündüzleri iki kez 1 saat uyuyor, gece de 3 kez kalkıyor.
Bizden bu kadar  :wave:
2
3
Arkadaslar birkac gundur bebeğime birsey olursa diye paranoyaklik derecesinde dusunceler kafamda dolasiyor
Ya uykuda bisey olursa, ya ben icerdeyken bisey olursa, ya onu kaybedersem (Allah korusun)
Surekli bu sekilde nasil yaşanir , ilk kizimda boyle olmadim ama simdi icim icimi yiyor napicam ben  :y25:
4
Arkadaşlar bugün 22 günlük olduk çok şükür herşey yolunda diyorum ama yine de pekçok şey yaşadık bu 22 günde.
Önce bebeğimizin kulak memesinde et beni olduğu için ABR testi istediler, bu test bebek uyurken yapılan beyne sinyal gönderilerek yapılan bir işitme testi. KBB uzmanı gerek yok bebeğiniz duyuyor dedi, ama doğum yaptığım hastane ille de yaptıracaksınız dedi. Biz çok telaşlandık çocuğumuz sağır mı diye paranoyak olduk, en sonunda testi yaptıracağımız doktor bu durumun tamamen sağlık bakanlığının bir uygulamasının olduğunu ve erken teşhis için gerekli olduğunu söyledi. Nihayetinde testin sonucu olumlu çıktı. Bebeğimiz duyuyor  :amin:
Bu paranoyaklığımızı atlattıktan sonra 2 gündür burnu tıkalı olduğu için  kendi çocuk doktorumuza götürdük, asında hastanede kontrolü yapan doktor bana getirin her ay dedi ama, biz büyük kızımın doktoruna götütmeyi tercih ettik. Kendisi çok güzel bir şekilde muayene edip bizden röntgen istedi  :dontknow: Sebebini sorunca  şok olduk  :-ooo doğumda bebeğinizin doğumda omzunumu çıkardılar yada kırık mı doğdu dedi  :icon_scratch: Allahım biz ne olduğumuzu şaşırdık ve nihayetinde röntgen sonucunu alınca gerçekten de sağ köprücük kemiğinde çatlak olmuş ve kaynamaya başlamış olduğunu gördük. Allahıma şükürler olsun sinirlerine baskı yapmamış ve ellerinde refleks hareketleri var  :amin: ama röntgende o görüntüyü görünce içimiz nasıl kötü oldu tahmin edemezsiniz, şimdi kucağımıza korkarak alıyoruz  :y25: doktor korkacak bir şey yok dediyse de sütüm kesilmesin diye üzülmemeye çalışıyorum  :crybaby2: :love9:
Haftaya kontrole gideceğiz, inşallah herşey yolunda olur
Rabbim bizleri evlatlarımızla sınamasın inşallah  :amin:
5
 :hello2: sayfamız hayırlı olsun arkadaslar
6
Arkadaslar birsey merak ettim
Bebegin  kırkı çıkmadan mevlüd yapılır mı?
Benim annem sehir dısında ve ancak 15 gun sonra yanıma gelebilecek ve maalesef 2-3 gun kalıp dönecek  :-\
O yüzden annem gelmisken mevludu yapsak diye düsündük ama kırkımız cikmadan bi sakınca olur mu sizce  :dontknow:
Mevlud yapmayi dusundugumuz gun asagı yukarı 23 gunluk olacagız
7
Kizlar suan hastanedeyiz dualarinizi bekliyorum
Nişanım geldi agrim sancim yok 3 cm acilmam var bekliyoruz
Hayirlisiyla kurtuluruz insallah :amin:
Bebek isteyen herkese dua ediyorum :amin:
8
Pedagog Dr. Melda Alantar'a göre yüksek düzeyde stres hormonları bebeğin beyin gelişimini olumsuz etkiler...

* Stresten uzak durmak için anne adayları günlük programlarını sadeleştirmeli, fiziksel etkinlik yapmalı ve rahatlama alıştırmalarıyla sakinleşmeye çalışmalıdırlar.

* Hafif fiziksel etkinlikler daha az hamilelik sancısı ve sorunuyla ilişkilendirilmektedir.

* Günde yarım saat müzik dinlemek anne adayının stres ve depresyonunu azaltmaktadır. Evde müzik dinlemenin faydası, bebeğin rahimde çeşitli seslerle uyarılmasıdır. Araştırmalar müziğin çocuğun beyin gelişimini olumlu olarak etkilediğini ortaya koymaktadır.

* Müzik yeteneğinin matematik, satranç, mühendislik yeteneğiyle bağlantılı olduğu düşünülmektedir.

* Annenin hamilelik sırasındaki endişe ve çöküntüsü erken doğumla, düşük doğum ağırlığı ve bebeğin özel bakım ünitesine alınmasıyla ilişkilidir. Yüksek düzeyde stres hormonları beyin gelişimini, baş çevresini ve doğum kilosunu olumsuz etkiler.

* Araştırmalar bebeklerin doğum kilosu ve baş büyüklüğü arttıkça zekanın yükseldiğini ortaya çıkarmaktadır.

* Doğumdan sonra annenin endişe ve çöküntüsüne maruz kalan bebekler gelişim ölçeklerinde daha düşük puanlar almakta, daha fazla uyku ve beslenme sorunu yaşamakta, anneyle daha az etkileşim kurmaktadırlar.

* Araştırmalar annenin endişesinin çocukta karışık elliliğe yol açtığını göstermektedir. Karışık ellilik yani çocuğun sağ ve sol elini kullanma özelliği disleksi (okumada öğrenme bozukluğu), otizm ve dikkat eksikliği gibi nörogelişimsel sorunlarla da ilişkilendirilmektedir.

* Annelik stresinin testosteron üretimini etkileyerek, erkek fetüsü kadınsı özellikler geliştirmek konusunda dürtebileceği hakkında bir kuram geliştirilmiştir.


alıntıdır
http://www.bebisler.com/hamilelik/hamilelik-ve-stres/Stres--hamilelikte-bebe%C4%9Fin-ki%C5%9Filik-ve-zeka-geli%C5%9Fimini-etkiliyor/765992
9
Baba Oluyorum / Babalar Doğuma Girmeli mi?
22 Ocak , 2014, 16:16:30
Babanın doğuma girmesinin anneye bir yararı var mı?
Uzun vadede eşlerin ilişkisine nasıl yansır? Baba - bebek ilişkisini ne yönde etkiler? İşte tüm bu soruların cevaplarını Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Emine Zinnur Kılıç'a danıştık.

Babanın doğuma girmesi

Babaların doğum girmesi giderek daha sık karşılaştığımız bir durum. Ancak bu her babanın doğuma girmesi gerektiği anlamını taşımamalıdır. Bazı anneler babanın yanlarında bulunmasını rahatlatıcı bulurken bazıları bunun kendileri için ek bir stres faktörü olacağını düşünerek babayı istemeyebilirler. Babanın doğuma girmesine ilişkin kararı anne-baba ve doğumu yaptıracak olan hekim birlikte almalıdır. Kadın-doğum uzmanlarının da bu konuda farklı yaklaşımları olabilir. Doğumda öncelikle anne ve bebeğin sağlığı ön planda gelir. Uzman için odadaki babanın varlığı dikkat dağıtıcı olacaksa uzman babayı almak istemeyebilir, çünkü doğum anında bütün dikkat ve özenin öncelikle anne ve bebeğe gösterilmesi gerekir. Ayrıca, babaların doğum sırasında içerde olmasının annenin hormon düzeylerinde değişikliğe neden olup doğumu geciktirdiğini ileri süren görüşler de vardır.

Eşlerin ilişkisine etkisi

Doğum zamanın çok önemli olduğu, hijyenik kouşulların ve annenin stres düzeyinin çok önem kazandığı bir olaydır. Bu sürece baba eğer pozitif etkisi olacaksa katılabilir. Bu da babanın kişiliğine göre değişir. Baba eğer kendisi aşırı heyecanlı, stresli ise anneye ya da doktora müdahele etme eğilimi taşıyorsa ya da örneğin kan fobisi gibi kendisinin rahatsızlanmasına neden olabilecek bir durumu varsa doğuma girmemelidir. Bazı annelerin doğumda babayı rahatlatmaya çalışmaktan kendilerini unuttuklarını bildirdikleri de olur. Babanın doğuma girmesi kararı ancak eşler kendilerine, ilişkilerine ve hekimlerine tümüyle güveniyorlarsa verilecek bir karardır. Doğum sırasında süreci kameraya almak ya da fotoğraf çekmek gibi işlemler son zamanda giderek yaygınlaşmaktadır, ancak bu işlemler de eğer anneyi huzursuz edecekse ve doğum sürecinin doğallığını bozacaksa yapılmamalıdır. Zorlukları birlikte atlatmak, doğum gibi zor ve önemli bir anda birbirine destek olabilmek tabii ki eşler arası bağı güçlendirir, karşılıklı güveni arttırır. Yaşamı ortak paylaşma duygusunu pekiştirir.

Baba bebek ilişkisi

Doğuma giren bir çok baba için bebeğini doğduğu anda görmek anne ve bebeğin çektiği sıkıntı ve rahatlama sürecinin bir parçası olmak hayat boyu unutulmayacak bir deneyimdir. Baba bebek bağının ilk andan itibaren kurulmasını sağlar. Baba bebeğin ne kadar çaresiz ve kendisine muhtaç olduğunu hisseder, ilk anda ona bağlanır. Baba ve bebek arasındaki bağ aileyi bekleyen zor bir dönemin eşler tarafından birlikte daha kolay aşılmasını sağlar.


alıntıdır
http://www.bebisler.com/dogum/doguma-hazirlik/Babalar-do%C4%9Fuma-girmeli-mi/729339
10
Sütünüzü sağmak şişkinliği alarak rahatlamanızı sağlar.

Bir bebeğin en önemli besini anne sütüdür. Tüm anneler bebeğini emzirmek ister. Ancak bazı nedenler bebeğin sürekli emzirilmesine olanak sağlamayabilir. Bazı durumlarda sütün sağılması gerekir. Sütün nasıl sağılması gerektiğini tüm emziren annelerin bilmesi gerekir. Birçok durumlarda sütün sağılması gerekebilir:

* Tıkanık, şiş memeyi rahatlatmak,

* Çökük bir meme başından emmeyi öğreninceye kadar bebeği beslemek,

* Memeyi istemeyen bir bebeği, emmekten hoşlanmayı öğrenene kadar besleme,

* Düşük doğum tartılı ve kuvvetli ememeyen bir bebeği beslemek,

* Yeterli ememeyen hasta bir bebeği beslemek,

* Anne ya da bebek hasta ise sütün akmasını önlemek,

Elle boşaltma, süt sağmak için en iyi yoldur. Alet gerektirmez ve anne her zaman elle boşaltma işlemini yapabilir. Sütün sağılacağı kabın temiz olması gerekir. Bunun için geniş ağızlı bir fincan veya bardak seçilir. Kap su ve sabun ile yıkanır, daha sonra kaynatılır ya da kaba kaynar su konur ve birkaç dakika bekletildikten sonra boşaltılır. Kaynar su mikropların çoğunu yok edecektir.

Anne süt nasıl saklanır?
Temizliğe dikkat edilerek sağılan anne sütü oda sıcaklığında 12 saat, buzdolabında bir hafta kalabilir. Sütün saklanması özellikle çalışan anneler için yararlıdır. Annenin evde olmadığı saatlerde saatler de bebeğe bu süt verilir. Anne iş yerinde de sütünü sağarak evine getirebilir. Böylece evden uzakta olduğu sırada sütün memeden boşa akması önlenmiş olur.
Yar. Doç. Dr. Vefik Arıca


alıntıdır
http://www.bebisler.com/bebek/bebek-sagligi/Hangi-durumlarda-anne-s%C3%BCt%C3%BC-sa%C4%9F%C4%B1l%C4%B1r/1086271
11
Gözlerini ovalayan bebeğin her zaman uykuya ihtiyacı yoktur.

Bebekler henüz kendilerini değişik durum ve ortamlara adapte edemezler. Buna rağmen yüz ifadelerinden neler hissettikleri anlaşılabilir. Gerçekten çok mutlu oldukları anlarda, karınları tok ve gerçekten huzurlu olduklarında ya da ilgi beklediklerinde bebeklerin yüzlerinde bir gülümseme veya üzüntü belirebilir. Fakat bazen yanlış anlaşılmalar da olabilir.

Gözlerini ovalayan ve esneyen bebeklerin, her zaman uykuya ihtiyaçları yoktur. Bu durum genellikle bebeğin çok fazla zorlandığını gösterir ve şu anlamı taşır: "Lütfen şimdi beni biraz rahat bırakın. Dinlenmeye ihtiyacım var, halim kalmadı."

Bebekler de rol yapabiliyor

Bebekler gerçekten de harika rol yapabilirler. Fakat aynı zamanda etraflarındaki insanların yüz ifadelerini de çok dikkatli bir şekilde izlerler. Bebekler yetişkinlerin yüzlerinde gördükleri farklı ifadeleri inanılmaz bir benzerlikle tekrar edebilirler. Ayrıca bebeklerin huzurlu oldukları yüzlerinden okunabilir. Aileleri derinden etkileyen ağlamalar için genelde geçerli olan açıklamalar yapılamaz. Bebek ailenin ilgisine karşılık hala ağlıyorsa ağlamaların nedeni bebeğin açlık hissetmesinden, susamış olmasından veya sancı çekiyor olmasından kaynaklanabilir.
Benimle oynar mısın?
Bebekler bir kelime konuşamazken bile hissettikleri birçok şeyi gösterebilir veya istedikleri birçok şeyi anlatabilirler. Altları değiştirilirken kocaman gözlerle anne veya babalarına bakar ve ağızlarını "O" şeklinde yuvarlayan bebeklerin istekleri hep aynıdır. Bebeklerin yüzlerindeki bu ifade "hadi oynayın benimle" anlamını taşır.

Bebekler daha ilk günlerden itibaren ailelerine mutlu veya mutsuz olduklarını, oyun oynamak veya rahat bırakılmak istediklerini gösterebilirler. Çünkü rol yapmak ve mimiklerle bazı durumları ifade edebilmek insanların doğasında vardır. Ayrıca vücut dili uluslararası geçerliliği olan bir ifade şeklidir.
Anne-baba ve bebek arasındaki iletişim sadece "iyi zaman geçirmek" açısından değerlendirilemez. Bebeğin büyülü bakışları onun her zaman koruma altında olmasını ve ailenin bebeğe her zaman ilgili olmasını sağlar. Ayrıca hiçbir yetişkin bebeklerin şirin mimiklerine karşı duyarsız olamaz.

Bebek konusunda hala tereddüt yaşayan yeni anne-babalar bile bebeklerinin şirin gülümsemelerine ya da üzgün, çaresiz bakışlarına duyarsız kalamaz. Buna rağmen bazı anlar vardır ki, aileler bunların ne anlama geldiğini anlamakta zorlanırlar. Henüz iki haftalık bir bebeğin gülümsemesi, hiçbir sebep olmadan alnını kırıştırması ya da sinirli bir şekilde dudaklarını ısırması gibi.

İki haftalık bir bebeğin bu davranışlarının belli bir nedeni yoktur. Uzmanlar bunun refleks hareketine bağlı olarak veya kendiliğinden ortaya çıkan mimikler olduğunu belirtir. Aynı zamanda ufak bebeklerin yüz kaslarının bu şekilde güçlendiği düşünülür. Bazı uzmanlar ise bebeklerin dudak ve dil hareketlerini emme refleksine bağlar ve bebeklerin bu hareketlerle olumlu veya olumsuz tepkiler verdiği düşünülür.
Bebek büyüyüp, çevresini daha iyi görmeye başladıkça, etrafında gelişen olaylara daha çok tepki vermeye ve anne-babanın mimiklerini daha güzel taklit etmeye başlar.

Bebekler 5.-6. haftalarında gerçekten ailelerinin gülmelerine tepki göstererek gülümserler. Anne-babaların bebeklerinin yüz ifadelerini anlayabilmeleri için iletişim kitapları okumuş olmaları gerekmez. Ayrıca bebeklerin mimiklerini anlamak için onları izlemek yeterli olur.
Zamanla aileler bebeklerini anlamaya ve hangi davranışın can sıkıntısı, sinir, yalnızlık veya açlık anlamına geldiğini öğrenirler.

Eda Yelkenci Koçak
Uzman Pedagog



alıntıdır http://www.bebisler.com/bebek/bebek-sagligi/Bebe%C4%9Finizin-bak%C4%B1%C5%9Flar%C4%B1-ne-anlat%C4%B1yor/1086035
12
Bebeklerin beslenmeleri ve uyku düzenleri kadar uyku pozisyonları da önemlidir.

Bebeklerin sağlığını doğrudan etkileyebilen beslenme ve diğer alışkanlıkları kadar, uyku pozisyonlarına da dikkat etmek bebeğin sağlığı ve yaşam kalitesi açısından büyük önem taşıyor. Bebeklerin uygun pozisyon ve şartlarda uyumaması, sağlık açısından önemli tehditleri de beraberinde getirerek, bebeklerle birlikte anne babalarında da uykusunu kaçırabiliyor.

Geçmişte bebekler yüz üstü yatırılırdı. Bu pozisyon, Ani Bebek Ölümleri Sendromu'nu tetikleyebildiğinden günümüzde anne babalara önerilmez. Bu ihtimal yüzde yüz kesinlik ifade etmiyor olsa da, bebeğin sağlığı ve dolayısıyla da hayatı söz konusu olduğundan risk alınmaması önerilir. Bu risk, bebeğin yüz üstü pozisyonda yatması esnasında nefes yollarının kapanması ihtimaliyle kendini gösterir. Bebek yüz üstü yatırılmasa dahi, yan yatırıldığında kendi kendine yüz üstü dönmesi riski söz konusudur. Bu ihtimali sıfırlamak için bebeğin sırt üstü pozisyonda uyuması sağlanmalıdır.
Bazı ebeveynler, bebeğin kusmuğuyla boğulması korkusu yüzünden bebeklerini sırt üstü yatırmayabilir. Bu görüşe sahip anne babalar, bebeklerini yüz üst yatırmayı tercih edebilir. Fakat sırt üstü yatış pozisyonunda bebeğin kusarak boğulması riski oldukça azdır ve yüz üstü yatış pozisyonunda Ani Bebek Ölümleri Sendromu riski çok daha yüksektir.
Bebekler gün içerisinde farklı saatlerde yüz üst yatırılabilir, başları ve vücudu farklı yönlere çevrilebilir. Ancak uyku saatlerinde pozisyon olarak sırt üstü önerilir.

Bebeklerin uyurken kusarak boğulmaları mümkün mü?
Yetişkinlere oranla daha savunmasız olan bebekler; kusmuklarını, anne sütünü ya da suyu hızla yutabilir ve öksürük basıncıyla geri itebilir. Bu nedenle anne babalar, bebeklerinin kusarak boğulmaları konusunda büyük endişe yaşayabilir. Bebekler ilk 3-4 aylık dönemde, kusmuklarını kendileri dışarı itme yetisine sahip olmadıklarından boğulma riski olabilmektedir. Ancak bu risk, 3. aydan itibaren giderek azalır. Uzmanlar bu riski ilk 3 ayda en aza indirmek için anne babalara bebeklerini sırt üstü ancak yan pozisyonda konumlandırmalarını önerir.
Bebekler kendi rahat ettikleri uyku pozisyonunda ısrar edebiliyor
İlk aylarda zamanla daha çok hareketlenmeye ve uykusunda dönmeye başlayan bebekler, kendi rahat ettikleri uyku pozisyonunu elde etmek için direnebilir. Ancak anne babalar bebek hangi pozisyona yönelirse yönelsin, bebekleri sağlık açısından en güvenilir uyku pozisyonu olan sırt üstü yatırmaya özen göstermelidir.
Bebekler sırt üstüne alıştırma döneminde ilk başlarda huzursuzluk yaşayabilir, bu nedenle uykuları bölünebilir ve pozisyonu yadırgayabilir. Fakat ebeveynler sırt üstü yatış pozisyonunun bebekler için en uygun ve sağlıklı pozisyon olduğunu bilmeli, bebeğin huzursuz olması gibi nedenlerle yüz üstü ve benzeri pozisyonlara geçmemelidir.

Bebekler kendi yataklarında uyumalı
Anne babalar bebeklerinin güvende olduğunu bilmek, bebeğin ihtiyaçlarına daha hızlı cevap verebilmek gibi nedenlerle bebekleriyle uyumayı tercih edebilir. Ancak yatakta boğulma riski nedeniyle, bebeklerin kendi yataklarında yatması gerekir. Bebekle birlikte uyuma, bebeklerin kazayla boğulması riski artırabilir; bu riske yataktaki yastıklar, çarşaf ve yorgan neden olabilir. Yastık sayısının iki ve üzerinde olması da bu riskin artması anlamına gelir. Bebeklerin kendi yataklarında yatmalarına dikkat edilmeli, bebeğin uyku pozisyonunun hayati riskleri ortadan kaldırma açısından büyük önem taşıdığı unutulmamalıdır.


alıntıdır http://www.bebisler.com/bebek/bebek-sagligi/Bebekler-g%C3%B6zleriyle-konu%C5%9Fur/1086034
14
Maddî tedbirden sonra alınacak manevî tedbiri, yâni okunacak duayı, Efendimiz şöyle tavsiye buyurmuştur:

l- Doğum yapacak hanımın sıhhat ve kolaylıkla doğumunu yapması niyetiyle, Önce Âyete'l-Kürsî okunur, sonra (Felâk ve Nâs) sûreleri okunur. Bunlardan sonra da şu âyet okunur:

"İnne rabbekümüllahüllezı halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi yuğşil leylen nehara yatlübühu hasısev veş şemse vel kamera ven nücume müsehharatim bi emrih ela lehül halku vel emr tebarakellahü rabbül alemın.

(A'raf suresi 54. ayet)

Meali :

Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, güneşe, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O'nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir. (A'arf suresi, 54)

Resul-i Ekrem Efendimiz kızı Fâtıma validemizin doğumunda bu duayı okutmuş, netice sevindirici şekilde huzurlu ve sıhhatli bir doğum olarak tecelli etmiştir, Mübarek nesil Hazret-i Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz böyle dualarla dünyaya gelmişlerdir.

Sıhhatli bir doğum haberini alınca Allah'a şükretmek, konu komşuda bulunan yoksullara yardım etmek, münasip olan bîr cömertliktir.


alıntıdır http://reshamisal.blogcu.com/kolay-dogum-icin-okunacak-dua/5238721
15
Seval arkadaşımız bugün bebeğine kavuşuyor  :hello2: belki de çoktan kollarına almıştır  :love9:
İnşallah sağsalim hayırlısıyla güzel haberler verirsin bize  :amin: dualarımız seninle canım
16
Selam arkadaşlar
Şuan gebeliğimin 25.haftasındayım, büyük kızım 3 gündür sabahları bir sorunu yokken geceleri ateşleniyordu. Doktor kan tahlili istedi ve kanda virüs olduğunu söyledi, çok şükür antibiyotik vermedi ama acaba bu virüs bana da bulaşır mı endişeliyim  :-\

17
Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Kadir Öymen Hançerlioğulları, yaptığı açıklamada, kabızlığın küçük yaş gruplarında sık görüldüğünü ve çocukları zorlayan bir rahatsızlık olduğunu söyledi. Ayrıca bebeklerin alt temizliğinde ıslak mendil kullanılmasının kabızlığın iyileşmesini engellediğini belirtti.

Hançerlioğulları, kabızlığın anne sütüyle beslenmeyen çocuklarda çok yüksek oranda görüldüğüne dikkati çekerek, "Özellikle anne sütü almayıp mamalarla erken dönemde beslenen çocuklarda, bağırsaklarının uyum gösterememesinden kaynaklı olduğu nedenlerle kabızlığın sık görüldüğü bir toplum haline geldik" dedi.
Geçmiş yıllarda ek gıdaların, mamaların kullanımının yaygın olmadığını, annelerin anne sütüne çok önem verdiğini dile getiren Hançerlioğulları bayanların iş durumlarından kaynaklanarak anne sütünün biraz daha ikinci plana atılır düzeye geldiğini ifade etti.

Kabızlığın belirtileri arasında iştahsızlık, karın ağrısı, yemek yememe arzusu olduğunu belirten Hançerlioğulları, "Çocuk tuvalete çıkamayınca biriken gaita(dışkı) bağırsakta daha da birikmekte ve sertleşmekte. Bu da çocuğun gaitasını yaptığı zaman çatlaklara neden olmakta. Bu çatlaklar da belli bir süre sonra acımalara neden olduğundan dolayı çocuk gaitasını yapmak istemiyor" diye konuştu.
Islak mendil kullanımı azaltılmalı

Hançerlioğulları, toplumda ailelerin bebeklerin altını temizlemede sıkça ıslak mendil kullandığını ifade ederek, "Alkollü ya da alkolsüz bu ıslak mendiller kullanılıyor. Bebeklerin altının temizlenmesinde ıslak mendil kullanımı tahrişe ve çatlakların artmasına neden olur ve kabızlığın iyileşmesi engellenir" dedi.

Ailelerin özellikle çocukların popolarını her seferinde ılık sabunlu sularla yıkaması gerektiğini vurgulayan Hançerlioğulları, ailelere ıslak mendilden kaçınmalarını önerdi.
Hançerlioğulları, kabız olan çocuklara da sıcak oturma banyoları yaptırılması gerektiğini ifade ederek "Aileler bir suyu kaynatacaklar bu kaynadıktan sonra çocuğu yakmayacak bir düzeyde leğene ya da küvete koyacaklar, çocuklar poposu suya gelecek şekilde 10-15 dakika oturacaklar. Bunu 15-20 gün yaptıkları taktirde ve uygulanan diyetlerle kabızlık vakalarının yüzde 90'ının çözüldüğünü gördüm" ifadelerini kullandı.

Çatlaklar ciddi sonuçlara neden olabilir
Çatlakların daha da fazla devam ettiğinde çocuklarda çok ciddi sonuçlara neden olabileceğini anlatan Hançerlioğulları "Bu sonuçlar ancak ve ancak cerrahi müdahale yapmak zorunda kaldığımız durumlar olabiliyor. Bu nedenle de daha erken dönemlerde kabızlık sorunu olan ailelerden tek ricam ıslak mendili bırakın eskiden annelerimiz ne yapıyorsa bu şekilde uygulamalar yapın" dedi.

Hançerlioğulları, kabızlık haricinde de ıslak mendil kullanımına kesinlikle karşı olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Vücudun belli bir dokusu var bu doku doğal yöntemlerle temizlenmesi gerektiğine inanıyorum. Bu da sudur, sabundur. Islak mendiller ne kadar kaliteli olursa olsun bunlar doğal derinin bozulmasına neden oluyor ve tahriş yapıyor. Popoda kızarıklık hatta genital bölgede de kızarıklık, iltihaplanma oluyor. Bunların tek nedeni ıslak mendiller. En güzel yöntem su ve sabun birlikteliğidir."

Alıntıdır
http://www.hurriyetaile.com/saglikli-yasam/genel-saglik/bebeginizin-altini-islak-mendille-silmeyin_39375.html?utm_source=hurriyet&utm_medium=bana_ozel&utm_campaign=hurriyetbanaozel-link6
18
Hamile kalmak için en uygun dönem hangisi, korunmayı bıraktıktan ne kadar süre sonra hamile kalınabilir ve daha kolay hamile kalmak için neler yapılabilir? Bütün bu soruların cevaplarını Jinekolog Operatör Dr. Turgay Karakaya verdi.

Kolay hamile kalmak için ne yapılabilir?
Gebe kalınıp kalınamayacağı şüphesiz ki önceden bilinemez. Elbette yapılan incelemelerde rahmi, yumurtalıkları ya da testisleri olmayan çiftlerde doğal olarak gebelik olmayacağı bellidir. Ancak anatomik olarak hiçbir problem olmasa bile korunmasız geçen bir yılın sonunda çiftlerin %15'inde açıklanamayan bir şekilde infertilite (kısırlık) problemi tespit edilir.

1- Korunmayı bırak
Uygulanan yönteme bağlı olarak üreme yeteneğinin geri dönmesi 0–3 ay kadar sürebilir. Örneğin uzun etkili korunma iğneleri kullananlarda 3–4 ay kadar bir süre gebelik oluşmayabilir. Spiralin çıkarılması, doğum kontrol hapının bırakılmasını takiben ise ertesi ay gebelik oluşabilir.

2- Düzenli bir cinsel yaşam
Haftada en az 2–3 kez cinsel ilişki olmalıdır. Bu şekildeki çiftlerin %70′i 6 ay içinde gebelik elde eder. Hiçbir doğurganlık problemine sahip olmayan ve korunmayan bir çiftin ortalama hamile kalma şansı, her adet döneminde %25 civarındadır.

3- Kayganlaştırı ve buna benzer kremleri kullanmayın
Kayganlaştırıcı olarak tükürük veya diğer krem vs. gibi maddelerin kullanılması spermlere zarar vererek hamileliği zorlaştırabilir.

4- Cinsel ilişki sonrası kadının bir süre sırt üstü yatması hamilelik ihtimalini artırabilir
Yer çekiminin etkisiyle ayakta veya oturur pozisyonda kurulan ilişkide ya da ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıldığında spermlerin rahim ağzındaki açıklıktan geçmeleri zorlaşır. İlişki sonrası kadının bir süre sırt üstü yatması hamilelik ihtimalini artırabilir.

5- Yüksek ısıdan uzak durun
Hamilelik ve öncesindeki dönemde çiftlerin yüksek ısıya maruz kalmaktan kaçınmaları gerekir. Saunadan ve çok sıcak suyla banyo yapmaktan kaçınılmalıdır. Ayrıca bilgisayar ve televizyon ekranlarından yayılan elektromanyetik alanın da hamilelere zararlı olabileceği düşünülmektedir. Bu zararlı etkiden korunmak için bilgisayar ekranından en az 80 cm. uzakta oturulması önerilir. Özellikle monitörlerin arka bölgelerinden uzakta oturmak gerekir.

Gebe kalmak için en uygun dönem 28 günde bir adet gören kadında kanamanın başlangıcından itibaren 12-15. günlerdir. Çünkü bu dönemlerde sağlıklı bir kadının yumurtlaması olacaktır. Çiftlerin %15'inde 1 yılın sonunda gebelik olmaz. Bu çiftlerin infertilite araştırılması açısından hekime müracaatı gerekir.
Yumurtladığımı anlayabilir miyim?
Göğüslerde hassasiyet, karın bölgesi ve kasıklarda ağrı ve rahatsızlık hissi, vajinal akıntıların ve vajinada ıslaklığın artması gibi şikayetler yumurtlamanın gerçekleştiğinin işaretleridir. Ayrıca yumurtlama belirleme testi ve vücut ısısı takibiyle de yumurtlama olup olmadığı daha net olarak anlaşılabilir.

Acaba hamile miyim?
Hamile kaldığınız ilk andan itibaren bedeninizde aslında önemli değişiklikler olmaya başlamıştır. Ama bu farklılığı çoğu zaman ilk günden itibaren anlamanız pek mümkün değildir.
Bazı kadınlarda hemen hemen hiçbir bulgu olmamasına karşın çoğunlukla bebeği büyütmeye çalışan vücudunuzda az ya da çok bazı belirtiler görülür. Genel olarak, başı dönen, midesi bulanan kadınların hamile olabileceği fikri yaygındır. Bu vücudun gebelik hormonuna verdiği bir tepkidir.
İlk farklılık adet düzenindeki değişikliktir. Adet kanamanız beklediğiniz tarihte gelmiyorsa, hamilelik olabileceği düşünülebilir. Bunu anlamanın tek yolu ise aşağıda belirtilen gebelik Beta HCG (ß-hCG) adlı kan testidir.

Gebeyseniz;
1- Bulantı, göğüslerinizde dolgunluk, hassasiyet, meme başında karıncalanma hissi olabilir, meme ucunda koyulaşma görebilirsiniz.
2- Karnınızın alt kısmında dolgunluk, şişkinlik ve bazen hassasiyet gibi farklılıklar oluşabilir.
3- Kendinizi yorgun hissedebilir, daha çok uyumak isteyebilirsiniz. Bunun yanında baş dönmesi görülebilir.
4- Sık sık idrara çıkma ihtiyacı duyabilirsiniz.
5- Vajina salgılarınızda artma hissedebilirsiniz.

Vücudunuzda hissettiğiniz bu değişiklikler muhtemel bir gebeliğin habercisidir. Ancak elbette "hamile miyim?" sorusunun kesin cevabı değildir.


Alıntıdır
http://www.hurriyetaile.com/bebek-bekliyoruz/genel/daha-kolay-hamile-kalmak-icin-yapilmasi-gerekenler_20223.html
20
Hamileyken dut, vişne, dalak, karaciğer yemek bebekte doğum lekesine neden olur mu?

Dut, vişne, dalak, karaciğer yemenin veya dokunmanın doğum lekelerine yol açtığı inancının tamamen yanlış olduğu vurgulayan Op. Dr. Leyla Mollamahmutoğlu, bebeğin dış görünümündeki sıra dışılıkları anne adayının beslenmesiyle ilişkilendirmenin doğru olmadığını belirtti. Bu sorunların anne karnındaki enfeksiyonlardan, dış etkenlerden (radyasyon) ve genetik nedenlerden kaynaklanabileceğini ifade etti.

Doğum lekeleri, tavşan dudak, kurtağzı gibi fizyolojik sıra dışılıkların anne adayının hamilelik sürecindeki beslenmesinden kaynaklanmadığını kaydeden Mollamahmutoğlu, "Dut, vişne, dalak, karaciğer gibi şeyler yemek veya bunlara dokunmak, ciltte ben oluşumuna (nevüs), kırmızı gül (hemanjiyon) ve diğer doğum lekelerine yol açmaz. Bunlar tamamen asılsız ve yanlış inançlardır" diye konuştu.

Mollamahmutoğlu, hamilelik boyunca doğal beslenmeye özen gösterilmesi gerektiğini dile getirerek, anne adaylarının rafine ürünlerden uzak durmalarını istedi. Hamilelerin her besin grubundan eşit oranda almaları, tek yönlü beslenmeden kaçınmaları gerektiğini kaydeden Mollamahmutoğlu, aşırıya kaçmamak şartıyla hamilelerin istediklerini yiyebileceklerini söyledi.
Hamileliğin ilk günlerinden itibaren hekime başvurulması gerektiğini de vurgulayan Mollamahmutoğlu, ilk vizitin çok önemli olduğunu, bu tür kontrollerle gebelikte oluşabilecek patolojilerin, hamileliğin nasıl bir seyir izleyeceğinin önceden tespit edilebileceğini ve ileride büyük sıkıntılara yol açacak problemlerin önlenebileceğini kaydetti.

Hamilelikte ilk 3 ayın önemli olduğunu dile getiren Mollamahmutoğlu, düşüklerin en çok ilk 3 ay içerisinde görüldüğünü, bu nedenle vücutta meydana gelen aksaklıkların derhal doktora bildirilmesi ve tavsiyelere uyulması gerektiğini söyledi.


Alıntıdır
http://www.bebisler.com/hamilelik/hamilelikte-beslenme/Do%C4%9Fum-lekesinin-nedeni-beslenme-mi/1083977