Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Topics - இܓiڪے†∂ηßﺙuℓ இܓ

161
Sizin Seçtikleriniz / Amerika Türkiye olsaydı
17 Şubat , 2011, 23:57:47




























162
Peygamber Efendimiz Uhut savaşında büyük bir çukura düşmüştü
Askerler Resulullahı öldü zannedip dağılmaya başladı
Savaş müslümanların aleyhine dönmüştü

bu arada Cebrail aleyhisselam geldi ve ne istediğini sordu
peygamber efendimizHz. Ali'yi çağırmak istediğini söyledi
öyleyse şu duayı oku,dedi Cebrail as.:


Bismillahirrahmanirrahim
Nadü aleyye muzhirel acaib.Tecidhü avnen leke finnevayib.
Li külli hemin ve gammin seyen celi biazametike ya Allah,
bi Nübüvvetike ya Muhammed bi velayetike ya Ali.


Hz.Muhammed üç defa bu duayı okuyunca Hz. Ali geldi O'nu çukurdan çıkardı.

1-düşmanı olan günde 72 defa okusun
2-sıkıntıya uğrayan 1000 kere
3-önemli bir iş için gönderilen kişinin kulağına üç defa
4-ilim için günde 24 kere
5-gizli bir şeyi bulmak için 70 kere
6-halk arasında sevilmek için günde 10 kere
7-büyük mevkideki şahıstan çekinen üç kere okuyup yüzüne üflesin
8-her gün okuyan sihirden emin olur.

alıntı...
163
Hayriye Aygar ise şımarıklığı şöyle tanımlıyor:

"Şımarık çocuğu egosentrik de denilen benmerkezci, sadece kendi istek ve ihtiyaçlarını düşünen çocuk olarak tanımlayabiliriz. En büyük özellikleri ise kabul edilebilir davranışları bilmemeleri ve uygulamamaları."

Demek ki, tüm suçu anne ve babalara yıkmamak gerekiyor. Çocukların dünyası hakkında yetersiz bilgiye sahip olmak onları zorluyor. Belki de ilk çocuğun daha acemice yetiştirilmesinin nedeni budur. Yani hayat yeni başlayan bir insana nasıl davranacaklarını bilmedikleri için hata üstüne hata yapıyorlar.

İlk 3 Yıl "Benmerkezci" Oluyorlar

Yaşamın ilk 3 yılında çocukların anneye bağımlı ve benmerkezci olduğunu belirten Aygar, ilk 3 yılı şöyle özetliyor: "İsteklerinin hemen karşılanmasını isterler, çevresinde gördüğü her şeye sahip olduğunu düşünür başkasının da istekleri olduğunu fark edemezler. Bu dönemde çocuğun ihtiyaçlarını karşılarken, ilgi ve sevgi göstermek ona güven duygusunu verir. Bağımsızlığını teşvik etmek için aşırı kontrol yerine giyinme, yemek yeme gibi her yeni kazanılacak becerilerinin kendisi tarafından yapılmasına fırsat verilmelidir.

3 yaş, taklit dönemi olduğundan anne babaların iyi bir model olmaları önemlidir. Bunun için de aile içi disiplin gerekir. Uygulanan kural ve yasaklara aile de uymalıdır çünkü çocuklar aileden gördüklerini yaparlar."

Peki, Kurallar Nasıl Olmalı?

İyi, olumlu davranışa fazla bir şekilde söz ve davranışla tepki vermek gerekir. Örneğin; çocuk paylaşarak oynuyorsa sevinerek "Çok iyi, oyuncağını paylaşarak oynuyorsun, seninle gurur duydum, aferin sana!" denmelidir. Eğer negatif veya kötü davranışta ise düşük ses tonuyla ve mimiksiz bir ifadeyle davranışının kabul edilmez olduğu söylenmelidir.

Mesela, 5 yaşında yemeğini masaya süren çocukla, "Bu yaptığın iyi değil, bugün DVD seyredemezsin, umarım gelecek sefer yapmazsın!" şeklinde bir iletişim kurulmalıdır. Genellikle aileler tersini yapar yani kötü davranış, daha abartılı ve bağırarak tepki verir çünkü kötü davranış daha dikkat çeker. Bu tür davranışlar genellikle ilgi çekmek için yapılmaktadır.

Sandalyeye tekme atmakta, bağırmakta olan bir çocuğa karşı sakin olup az tepki verilirse çocuk da sakinleşecektir. Ancak bu tür öfke nöbetlerinin, çocuk ile aile arasında iletişimin sağlıklı olmadığını, yeterince ilgi ve sevgi almadığını, ilgi çekmek ve isteklerini yaptırmak için kullanıldığını da aile bilmelidir.

5 yaş altındaki çocuklara kurallar daha kesin ve kısa açıklamalı olmalı, olumsuz davranışta eğilip göz seviyesine gelip kızgın olmayan ancak kesin bir dille "hayır" demeli, bir daha yaparsa sonucun ne olacağı açıkça söylenmelidir. Çocuk kontrol dışı hareketler yapıyorsa sıkıca sarılıp bir süre tutmak da fayda sağlar.

Hazırlayan: Hanife Yaşar
Hürriyet Aile

alıntı
164
Sağlık Haberleri / Genç Kalmanın 5 Etkili Yolu
17 Şubat , 2011, 19:26:21
Belirli bir yaşın üstündeki kadınlar, gençleşmek için sık sık kremlere, losyonlara bir servet yatırıyorlar.

Peki gençleşmenin para vermeden de olabileceğini biliyor musunuz? Reader's Digest dergisinde yer alan haberde, işte genç kalmanın ücretsiz 5 yolu:

1. Egzersiz yapmak gençliğin kaynağıdır. İnsanlar kendilerini, güzel kıyafetlere bakarak, ve egzersiz yaparak zayıf bir vücuda sahip olan insanlara dikkat ederek ve "Bu kişiler egzersiz yaparak kilo veriyorlar. Onlar yapabiliyorsa, ben neden yapmayayım?" şeklinde kendilerini motive ederek zayıflayabilirler.

2. Uyku ücretsizdir, bunun avantajından yararlanın. Uyduğumuz zaman, vücudumuz bizi sağlıklı ve genç tutan hormonlar üretiyor. Yeterince uyuyarak bu hormonları bedava kazanırken neden genç kalmak için hormon ilaçlarına para vereceksiniz?

3. Su için. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, 8x8 (günde 8 bardak, 8 - 225 gram) efsanesini yalanladılar. Saf ve taze su herkes için iyidir. Kendinizi sınırlandırmayın, şartlandırmayın ve içebildiğiniz kadar bol su için.

4. Kahkaha atın. Gülmek insanı gençleştirebilir ve kalp hastalığından koruyabilir mi? Maryland Üniversitesi Tıp Okulu'ndaki araştırmacılara göre, bu doğru. Kardiyologlar tarafından yapılan araştırma, kalp hastalarının günlük yaşam durumlarına karşı daha az gülümsediklerini gösterdi. Araştırmanın lideri Dr. Michael Miller, "Sağlıklı bir kalp için günde bir kez egzersiz, doğru beslenme ve birkaç kez kahkaha atmak gerekiyor" dedi.

5. Tefekkür (meditasyon): Psychosomatic Medicine dergisinde yayınlanan araştırmanın lideri, California Üniversitesi Los Angeles (UCLA)'da görevli psikolog David Creswell, bilinçli tefekkür (meditasyon) programlarının ruhu ve insan sağlığını iyileştirdiğini söyledi.

Zaman

ALINTI
165
Her dört kişiden biri, ağız kokusu sorunuyla uğraşıyor. Yediğimiz yemeklerden tutun da, günlük ağız bakımımız ve genel sağlığımız gibi birçok faktör de ağız kokusuna sebep oluyor. Diş Hekimi Mert Kökdemir, ağız kokusuyla mücadele etme yöntemlerini anlattı.

Dişinizi ve dilinizi, gün içinde iki defa fırçalayın. Dildeki bakterileri temizleyin.

Gün içinde bol bol şekersiz sakız çiğneyin. Eğer daha doğal bir çözüm arıyorsanız, taze nane yaprağı yemeyi de ihmal etmeyin.

ALINTI
166
'Tazesi mideye oturur' diyerek bayat ekmek tüketenler dikkat! Küflenmiş ya da bayatlamış ekmek, kuruyemiş, baharat, salça, turşu gibi yiyecekler karaciğer kanserine yol açıyor.

Türkan YILMAZER'in haberi

Uzmanlar uyarıyor: Küflü tarafını koparıp ekmeğin kalanını yemek de tehlikeli
Bayat ekmekteki aflatoksin, mide, bağırsak ve karaciğer kanserine yol açabiliyor. Ekmeğin yanında, bayat, küflü fındık, fıstık gibi kuruyemiş ve isot, karabiber gibi baharatlar da özellikle karaciğerinizi tehdit ediyor. Antalya'da düzenlenen 7. Hepato Gastroenteroloji Kongresi'nde konuşan Ankara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Abdülkadir Dökmeci, karaciğerin vücuttaki toksinleri temizleyen organ olduğunu, çok fazla toksinle karşılaştığında da zedelendiğini söyledi. Dökmeci, aflatoksin içeren bayat ve küflü kuruyemişlerle özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da çok tüketilen isot gibi baharatların tüketilmesinin karaciğer kanserine yol açabileceğini bildirdi.

Aflatoksinin bayatlayan ve mantarlaşan besinlerde bolca biriktiğini anlatan Dökmeci, 'Karaciğer kanserinin oluşumunda aflatoksinin çok önemli rolü var. Uzun süre açıkta bekleyen tahıl, kuruyemiş ve baharat gibi besinlerde bu madde ortaya çıkabilir. Bu nedenle bu tür besinler tüketilirken kokusuna ve görünümüne dikkat edilmelidir' diye konuştu.

KÜFLÜ TARAFI ATIP GERİSİNİ YEMEYİN

Uzmanlara göre, mısır unu başta olmak üzere iyi saklanmamış tahıllar ile üzerinde beyaz tabaka birikmiş salça, turşu ve şalgam türü mayalı yiyecek içecekler önemli aflatoksin kaynaklarını oluşturuyor. Doktorlar, insanların yaptıkları en büyük hatanın küflü tarafı çıkarıp gıdaların yenilmesine devam edilmesi olduğunu söylüyor.

ALINTI
167
Darılmayın ve asla bırakmayın..
....Diyelim başınıza istemediğiniz bir olay geldi.
.......Yıkık perişansınız.
............ Kimse ile görüşmek istemiyorsunuz.
Çoğunluk size küsmüş gibi. Yalnızsınız.
.....Herkes benden uzak herkes bana kırgın
.......düşüncesi içinde çöküntü yaşıyorsunuz.
Yalnızlığınızın karanlık mağarasına.........
şu ayet bir güneş gibi doğuyor:
'Rabbin sana ne darıldı ne de seni bıraktı' (Duha-3)
.......Kim kırılırsa kırılsın kim darılırsa darılsın
..................kim terk ederse etsin.............
.....Rabbim terk etmiyor
.................. kırılmıyor ya ne gam! ...
..............Bu ne büyük ferahlık değil mi? ..
Başınızda ağır bir dert var......
Sanki hiç bitmeyecek gibi geliyor......
......Sanki bu sorun hayatınızın sonunu hazırlıyor gibi.
................İşte o an ayet yetişiyor imdada:
'Demek ki zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var!
Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var! ' (İnşirah-5/6)
......................Garantiyi veren Allah! .....
.....Hem de ne garanti
her zorlukla beraber bir de kolaylık geleceği
mutlaka ifadesi ile pekiştirilip ikna olalım
diye iki kere tekrarlanıyor.
Ayet;
kolaylığın zorluk içinde saklı olduğunu
çözümün sorunda gizli olduğunu da fısıldıyor.
Bu manayı duymuş olan Niyazi Mısri(k.s) şöyle demiş:
.......'Derman aradım derdime
..... derdim bana derman imiş'
Maddi sıkıntınız hat safhada....
Yoksul düştüğünüzü hissediyorsunuz....
.......İflas ettiniz..
.....Sıfırı tükettiniz yani.
Nasıl ayağa kalkarım düşüncesi içinde
boğulurken.....
................ ayet size yeni bir ümit veriyor:
'Eğer yoksulluktan korkarsanız
ALLAH dilerse lütfuyla sizi zengin kılar..
Şüphesiz ALLAH hakkıyla bilendir
hüküm ve hikmet sahibidir.' (Tevbe-2
...Bir yakınınız ölümcül hastalıkla yatağa düştü.
...Doktorlar fazlaca ümit vermiyorlar.
...Çoğu kere Onu nasıl teselli edeceğinizi
dahi bilemiyorsunuz.
....Gerçek ortada iken moral vermeye çalışmak
sanki sahte davranmak gibi geliyor size.
....Ciddi bir delil olmalı ki hastanıza
siz de inanarak moral verebilesiniz.
Eyyub Nebi var Kur'an'da...
Hastalıkların dertlerin en ağırına müptela olmuş....
........................................... ama sıhhate kavuşmuş.
Onun hali size dayanak oluyor:
'Kulumuz Eyyub' da o zaman Rabbine şöyle nida etmişti:
Bak bana meşekkat ve acı ile şeytan dokundu!
Ve ona bütün ailesini ve beraberlerinde bir misli daha
tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki
temiz akıllılar için bir ibret olsun. (Sad-41/43)
....Ama yine de bazı şeyleri yediremiyorsunuz kendinize.
.................................................. ...Bir tutamak arıyorsunuz.
............... Ayet el veriyor size:
'Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız;
oysa o hakkınızda hayırlıdır.
Olur ki siz bir şeyi seversiniz;
ama o sizin hakkınızda bir fenalıktır.
ALLAH bilir siz bilmezsiniz.' (Bakara-216)
Rabbimiz ALLAH Rasülümüz Muhammed(s.a.v)
Kitabımız Kur'an Yolumuz Sırat-ı Müstakim! ..
..........Bizden bahtiyarı yok dünyada!
.............Her ne olursa olsun
..............ne yaşanırsa yaşansın zafer ve
.................................................. ......... başarı bizim.
............Bunu da kafadan söylemiyoruz

...................Kur'an konuşuyor

Alıntı
168
Bizde "nazar değmesi" adı verilen inanç, diğer lisanlarda "şeytan göz" veya "şeytan bakışı" olarak adlandırılır. Bebeğine yeni elbiseler giydiren bir anne, çarşıya gidip alışveriş yapar. Bu arada bir başka kadın gelir ve bebeği sever. Eve gittiklerinde bebek ishal olur. İşte anneye göre bebeğine o kadının nazarı değmiştir. Dikkat ederseniz burada bebeği seven kadının art niyeti yoktur. Zaten nazarı değen kişinin genellikle kötülüğü değil, kıskançlığı ve çekemezliğidir söz konusu olan.
Noel Baba ve benzeri batıl inançlar çocuklukta kuvvetli olup yaş ilerledikçe azalırken, nazar değme inancı bunun tam tersidir. Nazar inancının ardındaki güç, bakışın ruhla bütünleşmesidir. Bakış konuşmaya göre daha etkilidir. İnsana tam odaklanır ve daha duygusaldır. Birçoğumuz arkamız dönük olduğumuz halde kalabalık içinden birinin bize baktığım hissetmişizdir.
Nazar değmesi ile ilgili olarak en çok kabul gören görüş, gözdeki yansımadır. Eğer karşınızdaki birinin gözlerine dikkatle bakarsanız, gözlerinde kendi görüntünüzün yansıdığını görürsünüz. Eski insanlar sudan, aynadan yansıyan görüntülerinin kendi ruhları olduğuna inanıyorlardı. Karşılarındaki insanın gözleri içinde kendi küçük görüntülerini görünce tehlikede olduklarını, ruhlarının karşısındakinin gözleri içinde hapsolduğu-nu sanıyorlardı.
Bu korkunun dünya çapında genel bir inanca dönüşmesinin, şimdi Irak'ın bulunduğu topraklarda yaşamış eski Sümerlerden kaynaklandığı sanılıyor. Sümerlerin inançlarına göre bazı insanlar bakarak suları kurutabilir ve bu nedenle ölüme sebep olabilirlerdi. Sonradan bu inanç bir bakışla yaşayan şeyleri de kurulabilme yönünde gelişti. Örneğin, nazar değen çocukların ishal olup vücutlarının sıvı kaybetmesi, annelerin ve süt veren hayvanların sütlerinin kuruması, meyve ağaçlarının kuruması ve erkeklerin iktidarsız kalmaları vb. Görüldüğü gibi, bunların hepsinde de sıvı kaybı ve kuruma vardır.
Bu inanç doğuda Hindistan'a, batıda Portekiz ve İngiltere'ye, kuzeyde İskandinavya'ya kadar yayıldı. Böylesi bir inanca sahip olmayan Amerika, Asya, Afrika ve Avustralya'ya ise kaşifler, denizciler ve göçmenler tarafından taşındı. Ama günümüzde hala Çin, Kore, Güneydoğu Asya, Avustralya ve Amerika yerlilerinde, Afrika'da sahranın güneyinde Böyle bir batıl inanç yoktur.
Doğu Akdeniz ve Ege kıyılarında bu inanca, mavi gözlü insanların daha fazla nazarlarının değdiği inancı da ilave edilmiştir. Bu yörelerde mavi gözlü insanların azlığı bunun sebebi sanılıyor. Bu nedenle buralarda nazarı geri itmek veya ayna gibi yansıtmak için mavi göz şeklinde, camdan yapılan nazarlıklar başta bebekler olmak üzere nazarın değebileceği düşünülen her yere takılmaktadır

alıntı
169
1çay kaşığı karbonat
-1çay kaşığı tarçın
-1çay kaşığı öğütülmüş ada çayı
Diş Beyazlatma Kürü Hazırlanışı ve uygulanışı: Öncelikle dişlerinizi birmacunla fırcalayın daha sonra karbonatı tarçını ve adaçayını karıştırın ve fırçanızı bu karışıma batırarak dişlerinizi fırçalayın. Birkaç fırçalamadan sonra farkı göreceksiniz.

ALINTIDIR
170
Din Bilgisi / Esma-i Ashabı Bedir
17 Şubat , 2011, 02:24:20
ASHABI BEDİR'İN FAZİLETİ
1- Bedir Savaşı'na katılanların cennetlik olduklarını bizzat Resulü Ekrem Efendimiz müjdelemişlerdir.

2- Savaşın seyri sırasında kendilerine Allah tarafından gönderilen meleklerin de katıldığı Kur'ân'da bildirilmiş olup bu onlar için ayrıca bir
fazilet sebebidir.

3- Ehli kemâl bazı zevatın beyanına nazaran Evliyâullah'dan pek çoğu velilik makamına Bedir ehlinin mübarek isimlerini okumaya
devam etmekle nail olmuşlardır.

4- Birçok hastalığa tutulan kimsenin Bedir ehlinin mübarek ismini zikr ederek bu vesile ile şifa taleb edip lütfü ilâhiye mazhar olarak
hastalık*larından kurtuldukları rivayet edilmektedir.

5- Ehli irfan bir zat: "Hasta bir kimsenin başı*na elimi koyup halis bir niyyetle Bedir ashabının adını okuduğumda mutlak şifa hâsıl
olmuştur. Hatta hastanın eceli dahi gelmişse en azından rahatsızlığı hafiflemiştir." demektedir.

6- Bazıları da: "Duadan önce Bedir ashabının isimlerinin okunmasının duânin sür'atle kabulüne vesile olduğunu" söylemişlerdir.
Cafer b. Abdullah şöyle diyor:
"Babam bana Peygamber (S.A.V.)'in bütün ashabını sevmemi vasiyet eder ve şunu ilave ederdi.
"Ey canım yavrum, Bedir ashabının adı zikr edilince duâ kabul olunur, bu mübarek isimleri zikreden kulu, ilâhi rahmet; bereket
gufran ve rızâ-ı İlâhî kuşatır. Bu isimleri okuyarak hacetde bulunanın dileği mutlaka yerine getirilir..."

7- "Ehli Bedrin üzerinde bulundurmak, oku*mak, hıfzetmek, düşman üzerine nusret, düşman*ların şerrinden vikayet ve yangın ve hırsız ve
boğul*maktan sıyânet ve veba ve tâûn ve cünûn ve emrazı sâireden himayet ve zevali fark ve husûlu gına ve vefâi duyûn ve güfrânü zünûb ve
keşfi kürûb ve ten*viri kulûb velhâsıl cemîi matâlibi dünyeviyyeye ve mekâsıdı uhreviyyeye vusul ve celbi menfaii âlakiyye ve enfüsiyye ve ins
ve cinnin mazarat-larını def etmek ve merâtibi dünyeviyyeye nail olmak için iksiri mücerreb olduğuna Meşihât-ı İslâmiyye tarafından
mücahidini Islamiyyeye hediye olunmuştur."
Şu kadar var ki: Bu mübarek isimlerin okunuşu sırasında herbirinin adı söylenince, Radıyallahü anh (Allah ondan razı olsun) demek lazımdır.
Şüphe yok ki Peygamberimizin adı söylenince Sallallahü Aleyhi ve Sellem denecektir. Zira bu edebe riayet etmek, maksadın daha kısa zamanda elde
edilmesinde vesiledir.
Cenab-ı Hakk (c.c.) bizleri onların şefaatine nail eylesin. Amin


(Rıdvanullahi aleyhim ecmeıyn)  :amin: :amin: :amin:
171
ÇOK YAKINDA ATV'DE BAŞLAYACAK OLAN "MASUM DEĞİLİZ" DİZİSİNİN İSMİ "HER ŞEYE RAĞMEN" OLARAK DEĞİŞMİŞTİR.

İntikam, aşk, adalet... "HER ŞEYE RAĞMEN"  çok yakında atv'de!


İntikam, adalet, aşk gibi izleyicide karakteriz duylar oluşturacak temaları sağlam bir hikaye üzerinden anlatan "Her Şeye Rağmen", hikayesi ile sezonun iddialı dizilerinden biri olmaya aday...

Bugüne kadar yapılmış en başarılı dönem projelerinden biri olan, "Hatırla Sevgili" nin proje tasarımcısı Tomris Giritlioğlu'ndan yepyeni ve iddialı bir proje daha "Her Şeye Rağmen"...

Yapım : Avşar Film

Proje Tasarım : Tomris Giritlioğlu

Yönetmen : Ümmü Burhan

Senaryo : Ayhan Sonyürek

Sanat Yönetmeni : Erol Taştan

Oyuncular : Can Nergis, Gülcan Aslan, Laçin Ceylan, Avni Yalçın, Engin Şenkan, Tuğçe Kumral, Erol Gedik, Nur Sürer, Bülent Düzgünoğlu, Efe Ünal, Tülay Günal.

Genel Hikaye:

1930' lu yıllarda başlayıp, 1940'larla devam eden ve Ege'de geçen hikaye, babası bir iftira yüzünden haksız yere idam edilen Mehmet'in, idam kararını veren Hakim Mümtaz Bey'e duyduğu kinle, yıllar sonra intikam almak için sürgün edildiği kasabaya geri dönmesini ele alıyor. Mehmet'in dönüş yolculuğunu yaptığı trende tanışıp hoşlandığı genç ve güzel Leyla, Mümtaz bey'in kızıdır. Mehmet bir yandan Leyla'ya duyduğu ilgiye engel olamazken, diğer yandan içindeki nefreti yenememektedir. Yanlış ve adil olmayan bir kararla babasının öldürüldüğünü ispatlamaya çalışan Mehmet, aşkı ve intikam hırsı arasında kalacak, bu arada karşısına çıkan ve Leyla'dan çok farklı bir kişiliğe sahip olan Zehra, onu bambaşka bir yola sürükleyecektir.
172
Bebek Sağlığı ve Eğitimi / ANNE BABA TUTUMLARI
13 Şubat , 2011, 04:56:53




Baskıcı ve Otoriter Tutum



Anne-baba tutumları çocukların kalıtımsal özelliklerini ile birlikte kişiliklerini



besleyen, güçlendiren ve şekillendiren en önemli faktördür. Genellikle çocukların



davranışlarının %80'inin 0-6 taş arasında %20'sinin ise 6 yaştan sonra kazanıldığı göz



önünde bulundurulacak olursa, anne-baba tutumlarının ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir.



Aşırı baskıcı ve otoriter tutum sergileyen anne-babalar daha çok geleneksel aile yapılarında



görülmektedir. Uygulanan bu çok katı disiplinde çocuklar kendilerini hayatın her



aşamasındaki kurallara sorgulamadan uymak zorunda hissederler. Baskıcı tutumlarla yetişen



çocuklar insan ilişkilerinde çekingen, sessiz ve başkalarının düşüncelerini kolay kabul eden



bireyler olurlar. Başkaları onları denetler, yönlendirir. Hayata karşı duruşları onların



istedikleri ve içlerinden geldiği gibi değil, olması gerektiği gibidir.



*****



Güven Verici, Desteleyici ve Demokratik Tutum



Anne-babanın çocuklarına hoşgörülü davranmaları, onları desteklemeleri, çocukların



isteklerini bazı kısıtlamalar dışında diledikleri biçimde gerçekleştirmelerine izin vermeleri ve



demokratik olmaları anlamına gelir. Çocuk kabul görmek, desteklenmek, onaylanmak ister.



Eğer çocuğa kendi benliğini ifade etme fırsatı veriliyorsa uyumlu, mutlu ve sağlıklı



olgunlaşma yolunda gelişir. Demokratik, güven verici ve destekleyici bir ortamda büyüyen



çocuk kendine güvenen, olgun, yapıcı, yaratıcı, özgür, sosyal, sınırlarını bilen, girişimci,



sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişirler. Anne ve babası tarafından ikna yoluyla



denetlenen çocuk, ebeveynlerin kendisi ile ilgili duygu, düşünce ve beklentilerini bilir, buna



göre davranır. Ancak aşırı demokratik tutumlar çocukta her alanda sınırsız özgürlük, her istediğini



yapma gibi bir anlayışın gelişmesine neden olabilir. Demokratik tutum aynı zamanda



başkalarının özgürlüğüne saygı, dürüst olma ve bazı durumlarda çoğul düşünebilme



davranışlarının oluşturulmasını da sağlayabilecek şekilde dengelenmelidir. Güven verici ve



destekleyici tutumun dengeli verildiği ailede büyüyen çocuklar katılımcı, kendilerini kolay



ifade eden ve toplumsal problemlere duyarlı yetişkinler olurlar.



****



İlgisiz ve Kayıtsız Tutum



İletişim kopukluğu olan ailelerde, ebeveynlerin çocuğu dışlaması, çocuğu



görmezlikten gelmeleri ilgisiz ve kayıtsız tutumun göstergeleri olabilir. Bu durumda çocukta



bir yere ait olma ve güven duygusu sarsılır. İlgisiz ve kayıtsız tutumla karşı karşıya kalan



çocuklarda saldırganlık eğilimi görülmektedir. Çocuklar eşyalara, arkadaşlarına ve yakın



çevresine zarar verirler.



****



Aşırı koruyucu tutum daha çok anne-çocuk ilişkisinde rastlanan durumdur. Aşırı



koruyucu tutumda anne çocuğuna fazla güvenemez ve onun tek başına birey olarak bir



şeyleri başarmasına izin vermez. Koruyucu yaklaşımda çocuklar öz bakımlarından sosyal



ilişkilerine kadar anne-babalarından destek beklerler. Öz güvenleri az gelişmiş, diğer



insanlarla ilişki kumada güçlükler yaşayan ve başa çıkabileceği halde sorunlarını çözemeyen



bireyler olurlar. Bazı durumlarda da aykırı davranışlar gösteren yetişkinler olabilirler.



Koruyucu yaklaşım çocuğun kişisel gelişimini her açıdan(psiko-sosyal) olumsuz etkileyen



tutumlardandır.



****



Dengesiz ve Kararsız Tutum



Anne-baba tutumları içerisinde çocuğun gelişimin en çok olumsuz yönde etkileyen



tutumlardandır. Tutumlardaki dengesizlik anne-babanın çocuk eğitimindeki görüş



ayrılıklarından ya da ruh durumlarının değişkenlik göstermesinden kaynaklanabilir. Annebabanın



aynı davranışlara farklı zamanlarda farklı tepkiler göstermesi, çocukla ilgili



eleştirilerini onun yanında yapmaları, davranışlarına birinin olumlu diğerinin olumsuz tepki



göstermeleri çocukta dengesizlik ve kararsızlık duyguları ve davranışlarının gelişmesine



neden olur. Dengesiz anne-baba tutuma ile büyüyen çocuklar iç dengeleri oturmayan,



huzursuz ve olaylar karşısında nasıl davranacağına kolay karar veremeyen yetişkinler olurlar.



****



Aşırı Hoşgörülü ve Gevşek Tutum



Genellikle tek çocuklu ailelerde ve geç yaşta anne baba olmuş ailelerde rastlanan



tutumlardır. Bu ailelerde çocuğun hataları, yanlış davranışları sürekli kabul görür.



Davranışları anne-baba tarafından sorgulanmaz ve çocuk sonsuz özgürdür. Evde kuralları



çocuk koyar ve ailenin hayatı ona göre şekillendirilir. Bu abartılı özgürlük ve sevgi onun



doyumsuz kişilik geliştirmesine neden olur. Bencil, kural tanımayan ve çevresinde bulunan



bireylerin (anne-baba, arkadaş ve diğer yetişkinler) onun isteklerini yerine getirmekle



yükümlü olduklarını düşünen bireyler olurlar. Toplumsal hayata uyum sağlamakla güçlük



çekerler ve sosyal ilişki kurmakta güçlüklerle karşılaşırlar.

ALINTIDIR
173
Sizin Seçtikleriniz / Bir de Bunlara Bakın
13 Şubat , 2011, 03:48:07















:y25: :y25: :y25: :y25: :y25: :y25: RABBİM YRDIMCILARI OLSUN  :amin: :amin: :amin:
174
Çıkardığı Çorabı Koklayan Erkek Bakın Nasıl Erkekmiş düşünceli ve bir o kadar da duyarlı erkeklerdir..

bu hareketi yapan erkekler genelde öfff pis herif koklama şu çoraplarını çıkarınca gibi tepkilerle karşılaşmakta ve pis insan damgası yemektedir..ama durum böyle değildir aslında..

günümüzde küresel ısınmanın sonucu olarak azalan su kaynakları başgösteren susuzluk sorununa karşı son derece duyarlı erkeklerdir bunlar..çoraplarını çıkardıktan sonra koklayarak çorapların kirlilik düzeyini katılaşma oranını ve daha kaç gün giyilebilir olduğunu anlamaya çalışırlar ve çoraplarını zırt pırt yıkamayarak susuzluğa karşı büyük ve önemli bir eylem gerçekletirmiş olurlar..

yoksa biz de biliyoruz çorapları çıkardıktan sonra top yapıp sağa sola kirlilerin arasına atmayı..

alıntı

:ehi: :ehi: :ehi: :ehi:
175
Pastalar - Kekler / Pudıngli Kek
12 Şubat , 2011, 21:33:43
Malzemeler
3 yumurta
2 su bardağı şeker
1,5 su bardağı süt
1 su bardağından 2 parmak az sıvıyağ
2 su bardağı un
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
4 yemek kaşığı kakao

üzeri için:
2 paket kakaolu puding
4 su bardağı süt

keki ıslatmak için:
1 su bardağı süt

Hazırlanışı
Kek çırpma kabınızda yumurta ve şekeri karışım beyazlaşana kadar  çırpın. Daha sonra süt ve sıvıyağı ilave ederek 1 dakika kadar daha çırpın. Ayrı bir yerde karıştırdığınız un, vanilya, kabartma tozu ve kakaoyu karışıma ilave ederek kek hamurunu hazırlayın. Yaklaşık 40×25 boyutlarındaki borcama dökerek önceden ısıttığınız 170 derecedeki fırında pişirin.

Keki fırından aldıktan 5 dakika kadar sonra 1 su bardağı süt ile ıslatın.

4 su bardağı süt ile pişirdiğiniz iki paket pudingi kekin üzerine yayarak soğumasını bekleyin ve soğuduktan sonra buz dolabına kaldırabilirsiniz. Üzerine hindistan cevizi serperek servis edebilirsiniz.


alıntı




176
Poğaçalar - Açmalar / Ispanaklı Toplar
12 Şubat , 2011, 21:28:12
Malzemeler

•1 kg ıspanak
•2 su bardağı ekmek (ufalanmış)
•1 kahve fincanı ceviz içi
•1 su bardağı beyaz tuzsuz veya çok az tuzlu beyaz peynir (kaşar peynir de olabilir)
•1 çay kaşığı karabiber
•2 adet yumurta
•2 su bardağı sıvı yağ (mısır özü yağ)
•3 yemek kaşığı galeta unu

Hazırlanışı

Ispanakların saplarını yapraklarını ayrı ayrı ayıklayalım.
Yaprakları bol su ile yıkayıp sıkarak suyunu süzelim.
Ispanakları çekilmiş ekmeği, ceviz içini, karabiberi, beyaz peyniri, tüm malzemeleri rondoya koyalım çok az kıyılması gerekiyor.
Kıyılan malzemeleri avucumuzda ceviz büyüklüğünde toplar yapalım.
Önce galeta ununa sonra çırpılmış yumurta sarısına bulayıp kızgın yağda kızartalım.
Makarna yanında servise sunalım. Afiyet olsun..

alıntı



177
Diğer Tatlılar / incir dolması
12 Şubat , 2011, 18:07:52



Malzemeler
20 adet kuru incir
Ceviz (iri dövülmüş)
1 su bardağı su
3 yemek kaşığı şeker
2 yemek kaşığı sıvıyağ

Üzeri için:
Kaymak

Hazırlanışı

İncirleri 1 saat kadar ılık suda bekletin. Sonra üst kısımlarını içlerini dövülmüş ceviz ile doldurun. Doldurmuş olduğunuz incirleri tencereye dizerek üzerine 1 su bardağı şekerli suyu ve sıvıyağı gezdirin. Kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin. Kaymak veya cevizle birlikte servis edebilirsiniz. Afiyet olsun..

alıntı




178
Kızına tecavüz eden bir babanın anlatıldığı 'Atlıkarınca' isimli film 18 Mart'ta vizyona giriyor! İzleyicinin bu 'sert film'e vereceği tepki ise merak konusu...

SENARYO ÖDÜLÜ ALDI
Bu film çok gürültü koparır! Mert Fırat, Antalya Altın Portakal'da 'En İyi Senaryo Ödülü' kazanan 'Atlıkarınca' filminde; hayatının en zor rolünü oynadı. Fırat, edebiyata âşık, şiirler yazan ama öz kızına tecavüz eden bir babayı canlandırdı.

KAÇ KİŞİ CESARET EDER?
Fırat, "Biz bu filmi ensest konuşulsun diye çektik" dedi. Ancak vizyon tarihi yaklaştıkça sinema dünyasında herkes aynı soruyu soruyor: "Böyle sert mesaj içeren bir filme izleyicilerin tepkisi ne olur? Bu acımasızlığı perdede görmeye kaç kişi cesaret eder?"

DUYGUSAL ANLAMDA ÇOK ZORLUK ÇEKTİM
Başrolleri Mert Fırat, Nergis Öztürk ve Zeynep Oral'ın paylaştığı, İlksen Başarır'ın senaryosunu yazıp yönettiği 'Atlıkarınca' filmi; aile içi seks ilişkisini (ensest) gündeme getiren konusu ile çok konuşulmaya aday... 18 Mart'ta vizyona girecek olan film, Altın Portakal Film Festivali'nde 'En İyi Senaryo' ödülü almıştı.

KONUSU

18 Mart'ta izleyiciyle buluşacak olan 'Atlıkarınca' adlı filmde olaylar şöyle gelişiyor: Erdem (Mert Fırat), Sevil (Nergis Öztürk) ve çocukları Edip (Sercan Badur) ile Sevgi (Zeynep Oral) küçük bir kasabada yaşarlar. Hayatları, Sevil'in annesinin felç geçirmesi sonucu İstanbul'a taşınmalarıyla değişir...

KIZIN TAVIRLARI DEĞİŞİR
Aradan geçen 10 yıl içinde Edip yatılı okula gitmiştir, Erdem ise hâlâ iyi bir yazar olma hayalinin peşinden koşmaktadır. Sevgi'nin ani bir şekilde değişen tavırlarını, içine kapanmasını ve mutsuzluğunu fark eden Sevil, evde yaşanan bazı olayları sorgular ve kapalı kapılar ardındaki karanlık sırrı keşfeder. Erdem bir trafik kazasında yaşamını kaybeder, ölümü ailede yeni sırların ortaya çıkmasına neden olur. Erdem'in küçük kızı Sevgi'ye tecavüzü ortaya çıkar. Küçük bir ailenin geride kalan üyeleri, hayatları boyunca sırtlarında taşımak zorunda kalacakları acı gerçeklerle baş başa kalır...

179
TRT'nin 17 Şubat'ta başlayacak yeni dizisi 'Mazi Kalbimde Yaradır', ünlü oyuncuları buluşturacak.

İKİ AŞK ARASINDA...
Selçuk Yöntem, Sedef Avcı, Özgür Çevik, Berk Hakman ve Boncuk Yılmaz'ın başrol oynadığı dizi, 17 Şubat'ta yayına başlayacak. 'Ezel' dizisinde ablasının sevgilisine aşık olan bir karakteri canlandıran Sedef Avcı'nın kaderi, 'Mazi Kalbimde Yaradır'da da değişmeyecek! Sedef, 'Ferit' (Özgür Çevik) ile onun arkadaşı 'Selim'in (Berk Hakman) arasında kalan 'Müjgan'ı oynayacak. Tims Production imzalı dizi; aşk, tutku, sadakat ve kardeşlik duygularını pekiştiren konusuyla, izleyicileri 1974 yılına götürecek. Senaryosunu Sevgi Yılmaz'ın yazdığı diziyi M. Çağatay Tosun yönetiyor.
180
Bilim adamları herhangi bir şakaya yahut komik bir olaya gülmenin içgüdüsel bir tepki üzüldüğümüzde ağlamanın ise sonradan öğrenilmiş bir davranış olduğunu söylüyor.

Buna göre kahkaha ve rahatlama ifadeleri doğuştan içimizde varken duygusal patlamalar ise yaşayarak öğreniliyor.
Çıkardığımız hangi seslerin içgüdüsel hangilerinin öğrenilmiş olduğunu saptamak üzere Max Planck Enstitüsü'nden Disa Sauter önderliğinde bir grup bilim adamı bir deney gerçekleştirdiler.Buna göre duyma yeteneğine sahip 8 insan ile 8 sağır denek olarak seçildi. Bu kişilerden 9 farklı duyguyu sözcükler olmadan seslendirmeleri istendi. Bu duygular arasında korku rahatlama öfke neşe zafer tiksinme ve üzüntü yer alıyordu.
Daha sonra bu kişilerin çıkardığı sesler kaydedilerek 25 kişilik başka bir gruba dinletildi.Gruptan duydukları seslerin hangi duygulara ait olduğunu söylemeleri istendi.
Sonuçta kahkahanın ve rahatlamayı gösteren iç çekişin sağır insanlarda da aynı şekilde seslendirildiği saptandı.
Bilim adamları çocukların diğer duygusal sesleri öğrenmede çevredekileri duymanın önemine işaret ediyor. Çocuğun duygularını ifade etmek için çıkardığı sesler ancak bu şekilde diğerleri tarafından anlaşılabilir oluyor.

alıntıdır