Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Messages - halukgta

1
Makaleme başlamadan önce, lütfen sabırla sonuna kadar okumanızı rica ediyorum. Çünkü çok önemli bir konuda Allah, o çetin gün gelmeden bizleri, yapacağımız o büyük hatalarımız konusunda, şimdiden uyarıyor. Kur'an'ı anladığımız dilden, bizleri okutmamak için çaba harcayanların asıl nedenini, ancak Kur'an'ı anladığı dilden düşünerek okuyanlar anlar. Çünkü Allah'ın dini diye anlattıklarının genel çoğunluğunun Allah'ın değil rivayetlerin, mezheplerin oluşturduğu beşeri bir inanç olduğunu bilir. DİN YALNIZ ALLAH'IN KİTABI KUR'AN'DIR, LÜTFEN BUNU UNUTMAYALIM. Bunun dışına çıkıyorsak, Allah'ın dininden de çıkıyoruz demektir. Çünkü Allah, sakın Kur'an'ın sınırlarını aşmayın diye uyarıyor. Bu makalemde belki de gözünüzden kaçmış olabilecek, çok önemli bir kaç ayeti hatırlatmak istiyorum. Önce ayeti yazalım, üzerinde birlikte düşünelim.

Kıyame 30-31-32: İŞTE O GÜN SEVK EDİLEN YER, SADECE RABBİNİN HUZURUDUR. VAKTİYLE O HAKKA İNANMAMIŞ, NAMAZ DA KILMAMIŞTI. AKSİNE İNKÂR ETMİŞ, HAKTAN YÜZ ÇEVİRMİŞTİ. (Kuran yolu Diyanet işleri)

Ayet çok önemli bir günden bahsediyor. Kıyamet kopmuş ve hesap günü gelmiş. Tüm insanlar Allah'ın huzuruna sevk ediliyor. LÜTFEN BU ANI HAYAL EDEREK, AYETİ DÜŞÜNELİM. Özellikle Diyanetin bu tercümesini önce yazdım, nedenini biraz sonra anlayacaksınız. Önce bu tercümeye bakalım. Allah'ın huzuruna durduğumuzda Rabbimiz, bakın hangi konu üzerinde durup, bizlerden bunlara uyup uymadığımıza bakacağını söylüyor. Ayette hesap sorulacak kişilerin, Allah'ın HAK olarak indirdiği kitaplara bütünüyle inanıp inanmadığı, öncelikle sorulacak diyor. Hatırlatırım iman ettiğini söyleyen herkes inandığını söylüyor, burada bakılan SÖZÜNDE DURUP HAKKIN DIŞINA ÇIKIP ÇIKMADIĞI, İMAN ETTİM DEDİĞİ VAHYİN TAMAMINI ONAYLAYIP, YANİ YAŞAYIP HAYATINA GEÇİRİP GEÇİRMEDİĞİDİR. Bizler onlarca ayete, bu ayetin hükmü kalkmıştır, şu ayet gelince o nesh edilmiştir diyorsak, bizler Kur'an'ın tamamına iman etmiyoruz demektir, hatırlatırım. Devamında ise "salla" kelimesini namaz diye çevirerek, onlar namazda kılmayanlardandı diyor. Hâlbuki burada namazdan bahsedilmiyor İnkârcı kişi, gerçeği onaylamamış, ALLAH'IN DİNİNE VAHYİNE DESTEK OLMAMIŞTI, HAKKI TASTİK ETMEMİŞTİ, ALLAH'TAN YANA OLMAMIŞTI deniyor. Bizler neredeyse her salat ve benzeri kelimeleri namaz diye çevirdiğimiz için, ayetlerin anlatmak istediğini de doğru anlayamıyoruz. HATTA BOLCA NAMAZ KILAN AMA ALLAH'IN VAHYİNDEN HABERSİZ OLAN, BATILI HAKTAN ZANNEDEREK, ALLAH'IN BAZI AYETLERİNİ GÖRMEZDEN GELEREK YAŞAYAN MÜSLÜMANLAR OLDUK.

Lütfen Kur'an'dan Allah'ın, biz kullarından öncelikli ne istediğini, nasıl bir insan olmamız gerektiğini doğru anlayalım. Allah Resulünü bizlere örnek göstermiş Kur'an'da. Peki, hangi özelliğini örnek göstermiş olabilir sizce? Çünkü Hz. Muhammed Kitap Ehline tabi olmadığı için, dini konulardan biraz uzak duruyordu. YANİ BATILA, RİVAYETLERE UYMAKTANSA DOĞRULARIN HAK OLANIN ARAYIŞINDA OLMAK DAHA DOĞRU OLUR, MANTIĞINI HAYATINA GEÇİRİYORDU. Hatta bir ayetinde Allah, Resulüm sen daha önce din iman nedir bilmezdin, seni doğru yola biz ilettik diyordu. Peki, Allah Hz. Muhammedin hangi davranışını beğendiği için ona güvenmiş Resul seçmiş ve bizlere örnek göstermiş olabilir sizce? Asla Kitap Ehlinin, hurafeler ve batılla harmanlanmış inancına tabi olmamıştı. Sürekli gerçeklerin doğrunun, Hak olanın arayışında olduğunu Kur'an'dan alıyoruz.  Siz Resulün bu örnekliğini anlatıldığını duydunuz mu? Duymazsınız çünkü bazı kişilerin işine gelmez. Allah'ın Resulü çevresinde güvenilir, sevilen, doğru, dürüst ve hiç ayrım yapmadan tüm insanlara karşı yardımsever, saygılı olduğunu da yine Kur'an'dan öğreniyoruz. DEMEK Kİ ALLAH BİZLERDEN ÖNCE, BÖYLE BİR İNSAN OLMAMIZI İSTİYOR.

Bizler namazı Allah'a açılan kapı, yardım destek istemenin bir yolu olmaktan çıkarıp, amacından saptırıp ne söylediğimizi dahi bilemediğimiz bir ritüele dönüştürdük. Namaz Allah'a kulluk görevimizdir, ona açılan kapıdır ama bunu şartlarına uygun yaparsanız, gereğini yerine getirmiş olursunuz. ALLAH'IN HUZURUNDA ANLAMINI BİLE BİLEMEDİĞİMİZ AYETLERİ OKUYARAK, NAMAZLA HER GÜNAHIMIZDAN KURTULACAĞIMIZI ZANNEDİYORUZ. İlginç olan, her namazda Allah'a bir söz veriyoruz ve diyoruz ki, YALNIZ SANA KULLUK EDERİZ YALNIZ SENDEN YARDIM DİLERİZ. Peki bu sözümüzde duruyor muyuz? Elbette hayır. Namaz bitiyor Allah'a verdiğimiz sözün bile farkında olmadığımız için, yardımı şefaati Resulünden, edindiğimiz Veli kişilerden isteyerek onlara bile kul olmuyor muyuz?

Ayeti anlamaya devam edelim. Devamında ise Allah katından olduğunu apaçık tebliğ aldığımız halde, batılı rivayetleri Atalarının dinini yaşayabilmek için, HAKTAN GELENİ görmezden gelerek, HAKTAN YANİ KUR'AN'DAN YANA OLACAĞIMIZA tam tersini yaşayarak, mezheplerin bize öğretilerini dine yaptıkları ilaveleri Kur'an'da göremediğimizde, hakka batıl karıştıranlar, adeta Allah'ın vahyini inkâr edenler olduğundan bahsediliyor. Hatırlatırım Allah ayetin sonunda, HAKTAN YÜZ ÇEVİRMİŞLERDİ DİYOR. Kur'an gerçek olan yalnız Allah katından gelendir diye uyardığı halde, bu hataları ne yazık ki bizle çok fazla yapıyoruz. Demek ki önce inanıyorlar yüzlerini dönüyorlar, ama daha sonra batılı hurafeyi yaşayabilmek için, Allah'ın bazı ayetlerini görmezden gelerek, YANİ YÜZ ÇEVİREREK batılı yaşıyorlardı diyor. Ne deriniz, bu hatayı bizlerde yapmıyor muyuz? BUNLAR ALLAH'IN CEZALANDIRACAĞI, AFFETMEYECEĞİ KULLARI HATIRLATIRIM. Yani Allah katından geleni savunmak yerine, Allah'ın vahyini görmezden gelip, atalarının inancını ayetin/vahyin önüne getirdiklerinden bahsediliyor. BİR BAŞKA DEYİŞLE, İMANLI İNKÂRCILARDAN BAHSEDİLİYOR. Hatırlatırım bunu yapanlar iman ettiğini söyleyenler. İlginç olan günümüzde hiçbir Müslüman, neredeyse bu ayetlerin hiç birisinin kendisine hitap etmediğini, Kitap Ehline hitap ettiğini söyleyip üstüne almıyor, kendisini sorgulamıyor. Ayetin sonunda bu kişilerin batılı yaşayabilmek için, bu yanlış yolu izlediklerinden, haktan yani Allah'ın vahyinden yüz çevirmişlerdir diyor. BU HATALARI YAPANLARIN HEPSİDE HEM RESUL, HEMDE ALLAH'IN UYARICI KİTABI GELMİŞ, KİTAP EHLİ. BUNA BİZLERDE DÂHİLİZ. TEKRAR HATIRLATMAK İSTİYORUM, BU ANLATILANLAR MAHŞER GÜNÜNDEN, ALLAH'IN HUZURUNDA HEP BİRLİKTE OLDUĞUMUZ O GÜNDEN BAHSEDİYOR. Aynı ayeti şimdide farklı bir mealden yazmak istiyorum ki, konu daha iyi anlaşılabilsin.

Kıyame 30-31-32: O GÜN VARILACAK YER, SADECE RABBİNİN HUZURU OLACAKTIR. (İNKÂRCI KİŞİ, GERÇEĞİ) ONAYLAMAMIŞ, (ALLAH'IN DİNİNE) DESTEK OLMAMIŞTI. AKSİNE YALANLAMIŞ VE YÜZ ÇEVİRMİŞTİ. (Mehmet Okuyan)

Aynı ayet üzerinde, birlikte düşünelim.  Kıyametten sonra tüm insanların, Allah'ın huzuruna çıkacaklarının hükmü çok açık veriliyor. Bu ayette aslında sorgu sualin, öncelikle neler olacağı ve iman ettiğini söyleyen insanların, hangi büyük hataları yaptıkları anlatılıyor. Lütfen bu uyarıları dikkate alalım ki, hesap günü pişman olmayalım. Dikkatinizi çekmek isterim bu gün öncelikle, NAMAZ KILDIN MI, ORUÇ TUTTUN MU, HACCA GİTTİ Mİ DİYE SORGUYA BAŞLANMIYOR. Elbette onlarda önemli, önemli olmasa Allah emretmezdi. Ama bakın öncelikli konuyu doğru öğrenelim ki, imanımıza doğru yerden başlayıp hata yapmayalım. Sizce bizlere dini anlattığını zanneden kişiler, bunları mı anlatılıyorlar günümüzde, yoksa mezheplerin, cemaat ve tarikatların anlattığı ama asla Kur'an'da bahsedilmeyenler mi anlatılıyor? ALLAH'IN, YAPTIĞIMIZ HATALARIMIZDAN DOLAYI SORGULAYIP CEZALANDIRACAĞI KİŞİLERİN, BAKIN KİMLER OLDUĞUNU VE NASIL HATALAR YAPTIKLARINI O ÇETİN GÜN GELMEDEN BİZLERE ANLATIYOR Kİ, KENDİMİZE GELELİM.

Tekrar hatırlatmak isterim bu yargı mahşer günü, Allah'ın huzurunda olacak. O çetin gün yanımızda bizlere yardımcı asla hiç kimse olmayacak ve yalnız Allah'ın huzuruna çıkacağız. İnkârcı kişiler diye bahsedilenler, ALLAH KATINDAN HAK OLARAK GELEN BAZI KONULARI, BU KİŞİLERİN HAYATLARINA GEÇİRMEYEREK ONAYLAMADIKLARINI SÖZDE KALDIĞINI, HAKTAN YANA DEĞİL BATILDAN, SANIDAN YANA OLDUKLARINI SÖYLÜYOR. Peki, kim bunlar neyi onaylamadılar? Bizlerde bu hataya düştük mü? Ateistler mi, Allah'ı ve kitabını inkâr edenler mi? Elbette hayır. Hepsi Kitap Ehli, buna bizlerde dâhiliz yani kendilerine Resul ve Kitap gelenler. Allah bir ayetinde ne diyordu, iman edenlerin çoğunluğundan bahsederken, Yusuf suresi 106. Ayetinde, "ONLARIN ÇOĞU ANCAK, ALLAH'A ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR." Yine Allah çok açık ve net şirk hariç,  bütün günahlarınızı affedebilirim diye bizleri uyarmıyor muydu? Bakın bizlerin de yaptığı hatalar, tek tek ortaya çıkıyor.

Yine Allah bir ayetinde GERÇEK HAK OLAN, RABBİNDEN GELENDİR DEMİYOR MUYDU? Allah ŞEFAAT TÜMDEN BANA AİTTİR, HİÇ BİR ŞEFAATİN OLMADIĞI O GÜNDEN SAKININ dedikçe, bizler şefaati Allah'ın Resulünden, edindiğimiz Veli evliya dediğimiz kişilerde beklemiyor muyuz? İşte bu hataları yapanlara Allah inkârcı kâfir diyor. Çünkü Allah'ın vahyine inandım dedikleri halde, sözünde durmayıp yüz çevirip tam tersini yaşıyorlardı. Bir başka ayetinde de Rabbimiz, SİZLERİ YALNIZ KUR'AN'DAN HESABA ÇEKECEĞİM, YALNIZ KUR'AN'IN İPİNE SARILIN dedikçe, günümüzde biz Müslümanların genel çoğunluğu ne diyor? YALNIZ ALLAH'IN VAHYİ KUR'AN İLE İSLAM YAŞANMAZ, BAKIN KUR'AN'DA ŞUNLAR YA DA BUNLAR YOK. RESULÜN RİVAYET HADİSLERİ OLMASAYDI, KUR'AN KAPALI KALIR ANLAŞILAMAZDI DEMEDİKMİ, HALA DEMİYOR MUYUZ? Bizler rivayetlerin ve mezheplerin öğretisini Kur'an'da göremediğimizde, ne yazık ki HAK OLAN ALLAH'IN TARAFINDA OLACAĞIMIZA, RİVAYETLERİN ATALARIN İNANCININ TARAFINDA OLUYORUZ. ÇOK AÇIK BATILI YAŞAYABİLMEK İÇİN, ALLAH'IN HAK OLAN AYETİNDEN YÜZ ÇEVİRİYORUZ. Ama bizler bu uyarıları gözlerimiz perdeli, gönüllerimiz mühürlenmiş olduğundan, hiç üstümüze almıyor karşımızdaki kişileri inkârcı kâfir ilan ediyoruz. Sanırım bakar körlük bu olsa gerek. Bu hataları yapanlar, asla Allah'ın huzurunda hesap veremeyeceklerini unutmamalıdırlar.

Ayetin son cümlesinde, hesap günü Allah'ın affetmeyeceği kullarının özelliğini söylerken, bizlerinde içinde bulunduğumuz, o büyük hatamız konusunda uyarıyor. ONLARA VAHYİMİZİ İLETTİĞİMİZDE ÖNCE KABUL ETTİK, İMAN ETTİK DEMELERİNE RAĞMEN, APAÇIK AYETLERİ ONLARA HATIRLATTIĞIMIZDA, ATALARININ RİVAYET İNANÇLARINI YAŞAYABİLMEK İÇİN, BAZILARI AKSİNE YALANLAYIP O ÖYLE DEĞİL ŞÖYLE DİYEREK, BATILI AKLAYABİLMEK İÇİN, ALLAH'IN VAHYİNDEN YÜZ ÇEVİRENLER VE AYETLERİN ANLAMINI DEĞİŞTİRENLER OLDUĞUNU SÖYLÜYOR.

Sizce mahşer günü hepimiz Allah'ın huzuruna durduğumuzda, bu bahsedilen hataları bizler yapmadık. Allah Müslümanlardan değil, Kitap Ehlinden bahsediyor diyebiliyor musunuz? Eğer öyle derseniz, kendinizi aldatmış olursunuz hatırlatırım. Biz Müslümanların Kitap Ehlinin yaptığı yanlışların aynısını yaptığımız gibi, onlarla yarışır olduk. ONLAR BİZ YAHUDİLERİZ, BİZ HRİSTİYANLARIZ ASLA CEHENNEM AZABI ÇEKMEYECEĞİZ. BİZİ ŞUNLAR YA DA BUNLAR KURTARACAK, ŞEFAAT EDECEK DEDİLER DİYORLAR. PEKİ, BİZLER BÖYLE BİR HATAYA HİÇ DÜŞMEDİK Mİ? Ne yazık bizlerde aynı Kitap Ehli gibi Allah'ın Resulünün şefaati ve Allah yasakladığı halde edindiğimiz Veli kişilerin şefaati ile cehennem azabı çekmeyeceğimize bizleri de inandırdılar. Cehennem korkusu olmayınca da, işlediğimiz günahların hesabını bile bizler tutamaz olduk. Makalemin sonunda Kıyame 30-31-32. ayetlerin uyarılarını özetleyelim.

1-Mahşer günü hiç bir ayrım yapılmadan ve yanlarında onları kurtaracak hiç kimsenin olmadığı o çetin gün, TÜM İNSANLAR YARGILANMAK İÇİN, ALLAH'IN HUZURUNDA TOPLACAK.

2-Bir kişinin iman ettim demekle kurtulamayacağı, ALLAH KATINDAN GELEN VAHYİN SINIRLARINI AŞMADAN, HAKKA BATIL KARIŞTIRMADAN, TÜM VAHYİ ONAYLAYIP HAYATINA GEÇİRİP GEÇİRMEDİĞİ SORGULANACAK.

3-İman ettim dediği halde, imanın gereğini yerine getirip YALNIZ ALLAH'IN VAHYİNİ DESTEKLEYİP DESTEKLEMEDİĞİ, BATILI HAK DİYE YAŞAYIP YAŞAMADIĞI SORGULANACAK.

4-İman ettiğini söylediği halde, atalarının batıl inançlarını yaşayabilmek için, ALLAH'IN BAZI AYETLERİNİ GÖRMEZDEN GELİP, YADA BAZI AYETLERİN ARTIK HÜKMÜ YOKTUR DİYEREK, BİR KISMINA İNANIP, BİR KISMINA İNANMAYARAK, YANİ ALLAH'IN BAZI AYETLERİNİ GÖRMEZDEN GELEREK, BİLE BİLE YÜZ ÇEVİRİP ÇEVİRMEDİĞİ SORGULANACAKTIR.

Değerli dostlarım, hesap günü şaşkınlardan olmak istemiyorsak, lütfen yaşadığımız İslam'ın, Allah'ın emrettiği İslam olup olmadığını Kur'an ile sorgulayalım. Kıyame suresi 36. Ayetinde Allah, insanoğlunun asla başıboş bırakılmayacağını bildiriyorsa, mutlaka bizlerin Allah'ın koyduğu sınırlarda hayatımıza yön vermemiz gerektiğini unutmayalım. Allah'ın huzuruna çıktığımızda, Kur'an'ın ölçülerine, koyduğu sınırlara uygun bir iman üzerinde olalım ki, o çetin gün yüzleri gülen kullarından olabilelim.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK.

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
2
Kur'an'ın indiriliş amacını, sizce bizler doğru anlayabiliyor muyuz? Bu konu çok önemli. İsterseniz bu makalemde birlikte bu konu üzerinde düşünelim. Allah Kur'an'ı bizlere yol gösterici, eğriyle doğruyu ayıran, yani FURKAN olarak gönderdiğini söyler. Elbette 1400 yıl önceki toplumun yanlışları ile günümüzde bizlerin yaptığı yanlışlarımızda benzerlik olacağı gibi, geçmiş toplumların hatalarını bizler günümüzde yapmıyor olabiliriz. Bu durumda Allah'ın Kur'an'ı indirdiği tarihte, yaşayan toplumun hataları konusunda yaptığı uyarılarda farklı olacaktır. BU DURUMDA BİZLERİN, GÜNÜMÜZDE KUR'AN'DAN FAYDALANMA YÖNTEMİMİZ, KUR'AN'IN İNDİRİLDİĞİ TOPLUMLA FARKLILIKLAR OLMASI ÇOK NORMALDİR DİYEBİLİRİZ. Bir başka deyişle Kur'an'ı günümüze adapte ederek anlamalıyız.

Örnek vermek gerekirse. 1400 yıl önce Kur'an'da kadınlara, eşlerinin yaptığı bir adaletsizlikten yani ZIHAR'DAN BAHSETMESİ, belki bizleri günümüzde ilgilendirmiyor, böyle bir bahaneyle erkekler eşlerini boşamaya çalışmıyor olabilir. Ama bu ayet bizlere, geçmişte kadınlara erkeklerin, nefisleri doğrultusunda nasıl zulüm yapıldığını gösterip, bizlerin ders almasını sağlıyor diyebiliriz. Yine Kur'an'ın, indirilmeye başlandığı zamanı düşünün lütfen. Savaşta esir aldıkları insanları KÖLE YAPARAK, pazarlarda sattığı dönemde Kur'an indirilmişti. Elbette Allah bu konu hakkında da hükümlerini indirip, bu konuda toplumu bilinçlendirmesi gerekir. Hatta Allah'ın böyle bir şeyi hiç hoş görmeyeceğini anlatıp, onlara yol göstermesi gerekirdi ki, Allah'ta o topluma bu konuda birçok ikaz ve uyarılarda bulunmuştur. Şöyle düşünebilirsiniz, bugün KÖLELİK KANUNLARIMIZDA YASAK, BU KONUDA Kİ AYETLER BİZİ İLGİLENDİRMİYOR diyebilirsiniz. Çok haklısınız ama bugün bizlerin bu konuda, benzeri ayetlerden alacağımız hiçbir ders, kıssadan hisse yok mu sizce?

Elbette var, hem de çok var. Günümüzde O çağda olduğu gibi kölelik yok ama günümüzde o devrin köleliğini aratmayan, ÖZGÜR KÖLELİK VAR. Evet, geçmişte özgür olmayan, kanun önünde hiçbir hakkı hukuku olmayan, alıp satılan insanlar vardı, şimdi o özelliklerde yok belki. Peki, günümüzde o köleliği aratmayan, kendisinin özgür olduğunu söyleyen, ama özgürlüğünü asla kullanamayan, yarı aç yarı tok yaşayan, kanun karşısında zenginlerle eşit olduklarını söyledikleri halde, pratikte asla eşit olmayan insanlar aramızda yaşamıyor diyebilir misiniz?

Değerli dostlarım lütfen Kur'an'ı okurken, indirildiği dönemin şartlarını düşünerek anlamaya çalışalım, ama kafamızdaki batıl rivayet bilgilerin etkisinden kurtularak. Örneğin Kur'an'da yalnız Resulüne hitaben onun ve ailesi ile ilgili ayetleri okuduğunuzda, belki bu ayetler de bizi ilgilendirmez diyebilirsiniz. Ama bu ayetleri Allah özellikle Kur'an'da örnek vermişse, bu ayetlerden bizlerde kıssadan hisse alalım diye, mutlaka Kur'an'a ilave edilmesini sağlamıştır. Yoksa Kur'an'a geçmeden sözlü uyarıp, tebliğ edebilirdi Resulünü. Kur'an belki bazı konularda o toplumun şartlarına uygun özel ayetler, hükümler indirmiş olabilir. İlk okuduğumuzda bizi, ilgilendirmiyor bu konular bile diyebilirsiniz. Çok üzgünüm ama o çağın acı gerçeklerinde yaşananların bu çağımızda yalnız adı değişti, yapılanlar aynen duruyor. ONUN İÇİN BİZLER KUR'AN'I ÖNCE O ÇAĞIN GERÇEKLERİNİ DÜŞÜNEREK, GÜNÜMÜZ ŞARTLARINDA DÜŞÜNEREK ALGILAMALIYIZ VE ÇAĞIMIZA AKTARMALIYIZ Kİ, KUR'AN'DAN GEREKEN DERSİMİZİ ALABİLELEİM.

Yine Kur'an'ın indirildiği çağda, erkeklerin nefsi arzularının tepe noktasına ulaşmış arzularının etkisiyle, ÇOK EŞLİLİK YAYGINDI. Allah bu konuda da birçok ayet indirip, O günkü topluma O GÜNÜN ŞARTLARINDA, en doğru örneği verip, ADALETLİ HUZURLU BİR YUVA İSTEYEN, TEK EŞLE EVLENSİN DİYE UYARMIŞTIR. Ama bizler o çağın azgın nefsini günümüze getirmek için, bakın Allah çok eşliliği yasaklamamış düzene sokmuştur diyerek, ALLAH'IN TAVSİYESİNİ NE YAZIK Kİ GÖZ ARDI EDEREK ÜSTÜNÜ ÖRTMÜŞÜZ.  Hâlbuki içki ve kumar konusunda da Allah, aynı yolu yöntemi kullanarak, alkol ve kumar şeytan işi bir pisliktir, beni sizden uzaklaştırır şeytana yaklaştırır, vaz geçeceksiniz değil mi diyerek uyarı ve tavsiyelerde bulunduğu halde, buna  tavsiyeye HARAM diyenler, Allah'ın adaletin asla sağlanamayacağını açıkça bildirdiği ve tavsiye etmediği ÇOK EŞLİLİK konusunda, aynı yolu izleyip haram dememişlerdir.

NE YAZIK Kİ BİZLER KUR'AN'A AKIL VE MANTIK ÇİZGİSİNDE DEĞİL, MEZHEPLERİN BİZLERE ÖĞRETİLEN RİVAYETLERİN VE NEFSİMİZİN ARZULARI DOĞRULTUSUNDA BAKTIĞIMIZ İÇİN, ALMAMIZ GEREKEN DERSİ ALAMIYORUZ. ÇÜNKÜ BAKTIĞIMIZ PENCERE KUR'AN PENCERESİ DEĞİL, ŞEYTANIN AT OYNATTIĞI, KUR'AN İLE TERBİYE ALMAMIŞ NEFİSLERİMİZİN PENCERESİ.

Bizler İslam dinini günümüzde, Arap örf ve adetleri ile harmanlayıp, kendi beşeri mezhep inancımızla şekillendirip, işte bir Müslüman erkek ya da kadın böyle giyinmeli, şöyle sakal bırakmalı böyle yaşamalıdır diyorsak, bizler Allah'ın dini İslam'ı, sorumlu olduğumuz Kur'an'dan değil, ellerimizle yarattığımız beşeri fıkıh inançlarından yaşıyoruz demektir. HATIRLATIRIM DİN HİÇ BİR TOLUMUN GELENEĞİ, ÖRFÜ DEĞİLDİR. DİN ALLAH'IN HER ÇAĞDA FAYDALANABİLECEĞİMİZ ÖNERİLERİNİN, YOL GÖSTERİCİ HÜKÜMLERİNİN OLDUĞU KUR'AN'DIR. ÇÜNKÜ DİNİN SAHİBİ ALLAH BENİM VE BEN HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM DİYE KUR'AN'DA HÜKMÜNÜ APAÇIK VERİYOR. KİME GÜVENECEĞİNİZ VE İNANACAĞINIZ SİZE KALMIŞ.

Bizler İslam'ı ne kadar Kur'an'ın dışına itersek, o kadar daha doğru daha kolay yaşayacağımıza inandırılmışız. Hâlbuki tam tersine, İslam'ı ne kadar Kur'an' dışı kaynaklardan Allah'ın dini İslam'ı yaşarsak, o kadar zorluk çeker ve yanlışa düşeriz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum. Allah Kur'an'da size indirdiğim Kur'an yetmiyor mu, bu kitapta hiçbir eksik bırakmadık, sizlere her şeyden nice örnekler verip, Kur'an'ı biz açıkladık dedikçe, Kur'an'ı yeterli görülmeyip detay sız bir rehber ilan ettik adeta. BU DÜŞÜNCEDEKİ ARKADAŞLARIMIZA, BİZLERE KUR'AN YETER BUNU ALLAH SÖYLÜYOR DEDİKÇE, BİZLERE ÖĞRETİLEN BEŞERİ BİLGİLERİ KUR'AN'DA GÖRMEDİĞİMİZDE, RİVAYETLERİ VE MEZHEP ÖĞRETİSİNİ DİN ZANNEDEREK, BAKIN NELER DİYORUZ.

"KURAN YETMEZ KİMSE DEMİYOR O SİZİN İDDİANIZ, KUR'AN'DA HER ŞEY AÇIKLANMAMIŞTIR DİYORUZ. MESELA 100 BÜYÜKBAŞ 200 KÜÇÜKBAŞ HAYVANIM VAR, 100 TON DOMATES 50 TON PATATES, 250 TON ELMA ÜRETİYORUM ZEKÂTI NE KADAR VERECEĞİM, AYETTE İHTİYAC FAZLALIKLARDAN VERİN DİYE EMREDİYOR, İHTİYACIN ÖLÇÜSÜ FAZLALIĞIN ÖLÇÜSÜ NE."

Bizler ne yazık ki özgürce, kendi düşüncelerimiz doğrultusunda Kur'an'ı anlamaya çaba harcamadığımız için, din diye bizlere öğretilenlerin etkisinde kaldığımızdan, Kur'an'ı'da bizlere öğretilenlerin ışığında anlamaya çalışıyoruz. Böyle olunca da, yanlış anlamamız kaçınılmaz oluyor. Görüyor musunuz, Allah'ın açıkladığını yeterli görmüyor ama rivayetlerin, beşeri bilgilerin mezheplerin öğretisini, dayatmasını adeta dinin emriymiş gibi kabul ederek, biz Kur'an yetmez demiyoruz dedikten sonra, KUR'AN'DA HER ŞEY AÇIKLANMAMIŞTIR diyebiliyor. Bu düşüncenin, üstü kapalı Kur'an'ın yetmeyeceğini söylemekle aynı olduğunun, farkında bile değil. Kur'an'da her şey açıklanmamıştır diyorsanız, İslam'ı yaşamak için Kur'an yetmez demektir. Aslında bu arkadaşımız, Allah'ın bu konudaki Kur'an hükmünü yazmış, İHTİYACINIZDAN FAZLASINI VERİN demiş  diyor. Allah imtihanımız gereği zekâtı, hayır yapmayı miktarını bizzat bizlere bırakmıştır. Çünkü Allah ben kulumu aklını kullansın, birilerinin baskısında kalmadan özgürce kararını versin diye, özellikle bazı konuları bizlere bırakıyor. Ama bizler Allah'ın bizlerden ne istediğini, nasıl bir yol izlememmiz gerektiğini KUR'AN'DAN doğru anlayamadığımız için, ALLAH İLE MEZHEPLERİN ÖĞRETİSİ ARASINDA KALIYORUZ, İŞİN KÖTÜSÜ ALLAH'TAN YANA OLMAMIZ GEREKİRKEN, BEŞERİ RİVAYETLERDEN YANA OLUYORUZ.

İlginçtir kazancının kırkta birini dağıtacaksın hükmünü, beşeri mezheplerin rivayet inancından alan kardeşimizin, bu hoşuna gitmiş olmalı. Hatırlatırım mezheplerin bu inancı, yılda bir bu zekâtın verileceğini söyler. Ama Allah asla böyle bir hüküm vermez ve her zaman çevrende ihtiyacı olana verin, infak edin der ama miktarını bizzat İMTİHANIMIZ GEREĞİ bizlere bırakır. ALLAH'IN ADALETLİ HÜKÜMLERİNİ, İŞTE BİZLER BÖYLE ADALETSİZ HALE GETİRİP, YILDA BİR YOKSULA YARDIMA İNDİRGİYORUZ VE BİRDE BUNU SAVUNUYORUZ. Arkadaşımızın saydıklarının hepsi, Resulün zamanda ancak devlete verilen vergiden başka bir şey olamaz. Aklını kullananı hiç kimse, Allah ile aldatamaz.

HATIRLATMAK İSTERİM, İNANCINI NE KADAR KUR'AN MERKEZLİ, ONUN SINIRINI AŞMADAN O DOĞRULTUDA YAŞIYORSAN, O KADAR ALLAH'IN DOĞRU YOLUNDAN GİDİYOR, İSLAM'I DOĞRU YAŞIYORSUN DEMEKTİR. Çünkü Allah bizleri Kur'an'dan sorumlu tutacağına hükmetmiştir. Sizce bu hükmü veren Rabbimiz, mahşer günü haşa bu sözünden döner mi? Dönmez diyorsanız, Kur'an'ın bahsetmediği geleneklerimizi ve öğretilerimizi dinin emri gibi anlatmayalım. Kur'an'a ters düşmeyenleri, elbette yaşamamızda bir sakınca yok. Ama onlar olmadan İslam'ı yaşayamayız ibadetlerimizi yapamayız dersek, Allah'ın kitabına şirk koşmuş oluruz, bunu da unutmayalım.

Ne kadar Kur'an'dan uzak, onun sınırlarının dışında rivayet ve sanı bilgilerin oluşturduğu beşeri hükümlerle İslam'ı yaşıyorsak, o kadar Allah'ın kitabı Kur'an'dan uzak, tehlikelerle dolu riskli affedilmeyebilecek şirk batağına batmışız demektir. Seçim bizlerin. Tüm gerçekleri Allah'ın huzura çıktığımızda göreceğiz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
3
Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim çok dikkat çekici önemli bir ayeti paylaşmak istiyorum. Lütfen bu ayet üzerinde, Kur'an'ın diğer ayetlerinden de istifade ederek düşünelim ki, geçmiş toplumların yaptığı hataya bizlerde düşmeyelim. Önce ayeti yazalım üzerinde birlikte düşünelim.

İsra 72: KİM BU DÜNYADA KÖRLÜK ETTİYSE AHİRETTE DE KÖRDÜR, YOLUNU DAHA DA ŞAŞIRMIŞTIR. (Diyanet meali)

Allah biz kullarını, çok önemli bir konuda uyarıyor. Sizce bu ayette bahsedilen KÖR olanlar kimler? Her halde gözleri görmeyenlerden bahsetmiyor. Dikkat ederseniz kim bu dünyada KÖRLÜK ETTİYSE diyor. Hani bizlerde bazen arkadaşlarımıza, apaçık her şey önümüzde dururken, dikkatsiz davranıp hata yapanlara KÖRMÜSÜN GRMÜYOR MUSUN, DİKKAT ETSENE deriz. İşte Allah'ta aynısını söylüyor bizlere ve diyor ki, KİM BU DÜNYADA BENİM VAHYİME İNANDIĞINI SÖYLEDİĞİ HALDE, MESAJLARIMA YANİ KUR'AN'A KARŞI GÖRMEZDEN GELİP KÖRLÜK YAPTIYSA, ONU MAHŞER GÜNÜDE KÖR OLARAK HAŞREDERİM DİYOR.  Bir başka şekliyle söylemek gerekirse, bu dünyada ne yaparsan onun karşılığını mahşer günü görürsün diyor. Allah bizleri bu hatalarımızı yapmaktan korusun, gözlerimizin körlüğünü Kur'an ile aydınlığa çevirmeyi nasip etsin inşallah.  Bu konuyu bir başka ayetle daha iyi anlamaya çalışalım.

Taha 124: "HER KİM DE BENİM ZİKRİMDEN (KUR'AN'DAN) YÜZ ÇEVİRİRSE, MUTLAKA ONA DAR BİR GEÇİM VARDIR. BİR DE ONU KIYAMET GÜNÜNDE KÖR OLARAK HAŞREDERİZ." (Diyanet meali)

Sakın yanlış anlamayalım lütfen. Bu hataları yapanların hepsi Allah'a Resulüne ve indirdiği Kitaba inandıklarını söylüyorlar, ama atalarının batıl inançlarını da yaşayabilmek için, Allah'ın birçok ayetini GÖRMEZDEN GELİYOR, HAYATLARINA GEÇİRMİYORLAR. Onun için Allah bu hataları yapanlara Kör diyor sağır diyor ayetlerinde. Yine Kitap Ehlinin yaptığı bu hataya Bakara suresi 18. Ayette de Allah örnek veriyor ve bakın ne diyor. "ARTIK ONLAR SAĞIRLARDIR, DİLSİZLERDİR VE KÖRLERDİR. BU YÜZDEN GERİ DE DÖNEMEZLER." Sanırım sağır, dilsiz ve kör olanların kimler olduğu çok daha iyi anlaşılmıştır. Atalarının ve kendilerinin yarattığı batıl inançlarını yaşayabilmek için, Allah'ın vahyini görmezden gelerek, hatta üstünü örterek batılı yaşayanlara Allah kör, sağır ve dilsizdir onlar, asla gerçekleri artık fark edemedikleri, batılın etkisinde kaldıkları için geri dönüp, HAKIN YOLUNU BULAMAZLAR DİYOR.  Günümüzde de aynı hatayı yapan Müslümanları görebilirsiniz, apaçık Allah'ın ayetlerini hatırlattığımızda, onları duymazdan gelerek, sen Resulün sünnetini mi inkâr ediyorsun diyenleri duymuşsunuzdur. Allah aynı hatayı birçok kez yapan Kitap Ehli için, bakın nasıl dikkat çekici bir örnek veriyor. LÜTFEN BU ÖRNEKLERDEN BİZLER DERS ALALIM Kİ, AYNI HATALARA DÜŞMEYELİM.

Maide 71: BİR FİTNE KOPMAYACAK SANDILAR DA KÖR VE SAĞIR KESİLDİLER. SONRA ALLAH ONLARIN TÖVBESİNİ KABUL ETTİ. SONRA YİNE ÇOKLARI KÖR VE SAĞIR KESİLDİLER. ALLAH YAPTIKLARINI GÖRÜYOR. (Bayraktar Bayraklı)

Değerli dostlarım, lütfen bu ayetlerden dersler alalım. Bu ayetler Kitap Ehline söyleniyor diyerek, kendimizi temize çıkarmayalım. Hatırlatırım Kur'an'ın tamamı zaten onlara ve yaptıkları yanlışların düzeltilmesi için indirildi. Ayette Kitap Ehlinin, Allah'ın vahyinin yanında, atalarının batıl inançlarını da yaşadıklarında, Allah'ın ses çıkarmayacağını, dinde fitne yaratmayacaklarını sandılar ve BATILI YAŞAYABİLMEK ADINA, ALLAH'IN AYETLERİNE KÖR VE SAĞIR KESİLDİLER DİYOR.  Yaptıkları yanlışlar konusunda, daha sonra Allah'ın yaptığı uyarılar neticesinde Allah'tan af dileyip tövbe edenlerin, günahlarını affettiğini ama aynı toplumun daha sonra Allah'ın vahyinden tekrar uzaklaşıp, batıla saptıklarından yani sözlerinde durmadıklarından, ALLAH'IN VAHYİNE KARŞI KÖR VE SAĞIR KESİLDİKLERİ ÖRNEĞİ VERİLYOR. Enam suresi 50. Ayetinde Allah'ın Resulü, iman etmekte zorlanan Kitap Ehline ne diyordu hatırlayalım. "BEN, SADECE BANA VAHYOLUNANA UYARIM. DE Kİ: KÖR İLE GÖREN HİÇ BİR OLUR MU? HİÇ DÜŞÜNMEZ MİSİNİZ?" 

Değerli dostlarım, bizler bu ve benzeri onlarca ayetin uyarılarına iman ettiğimizi söylediğimiz halde, sizce aynı hataları bizler günümüzde yapmıyoruz, Allah'ın vahyine karşı kör ve sağır olmadık, Onun emrettiği bir hükmü görmezden gelip, üstünü örtüp tam tersini yaşamıyoruz diyebiliyor muyuz? Bu konuda yaptığımız o kadar büyük hatalarımız var ki, inanın bizlerin Kitap Ehlinden hiçbir farkımız yok. Allah'ın ayetlerine karşı BİZLERİNDE NASIL KÖR VE SAĞIR OLDUĞUMUZA DAİR, BİRKAÇ ÖRNEK VERMEK İSTİYORUM.

Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin olmadığı o günden sakının diye uyardığı halde, bizler Allah'ın Resulünün, âlim ve veli kişilerinde şefaat etme hakkı vardır demiyor muyuz? Allah yalnız Kur'an'ın ipine sarılın, BİZ KİTAPTA HİÇ BİR EKSİK BIRAKMADIK NİCE ÖRNEKLERLE AÇIKLADIK, emin olmadığınız bilgilerin sakın ardına düşmeyin, çünkü sizleri KUR'AN'DAN SORUMLU TUTUYORUM diye uyardığı halde, bizler neler söylüyoruz. YALNIZ KUR'AN İLE İSLAM YAŞANMAZ, KUR'AN AÇIK VE DETAYLI DEĞİLDİR, RESULÜN RİVAYET HADİSLERİ OLMASAYDI, KUR'AN ANLAŞILMAZ KAPALI KALIRDI DEMİYOR MUYUZ? Allah ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem, yalnız Kur'an'ın ipine sarılın, sakın Allah'ın yanında başka veliler edinmeyin, Kur'an'ın sınırları dışına çıkmayın dediği halde, bizler Allah'ın bu ve benzeri yüzlerce hükmüne karşı KÖR VE SAĞIR KESİLEREK, TAM TERSİNE İNANIP YAŞAMIYOR MUYUZ? Yazacak çok ama çok fazla örnekler var. Gözleri kör olana, Allah'ın Resulü bile kabul ettiremediyse, günümüzde de GÖZLERİ KÖR OLUP KULAKLARI SAĞIR OLANA, ELBETTE BİZLERİNDE GERÇEKLERİ, HAK OLANI KABUL ETTİRMESİ, MÜMKÜN OLMAYACAKTIR. Allah'ın huzurunda toplanacağımız günden çekinen ve kendisine çeki düzen vermek için çaba harcayanlara, Allah'ın bir uyarısını daha hatırlatmak isterim. Acaba anlattıkları o rivayetler mi bizleri Allah'ın huzurunda kurtaracak, yoksa Allah'ın vahyi Kur'an mı bizleri kurtaracak görelim. 

"RABBLERİNİN HUZURUNDA TOPLANACAKLARINDAN KORKANLARI, KUR'ÂN İLE UYAR! ONLAR İÇİN RABBLERİNDEN BAŞKA NE BİR DOST NE DE BİR ARACI VARDIR. BELKİ SAKINIRLAR." (Enam 51)

Değerli dostlarım, bu dünyadaki zaman bir su gibi akıp gidiyor. İnanın yavaş akan bir dere gibi değil, coşkun çağlayan gibi akan bir nehir gibi akıp geçiyor. Bunu ne yazık ki ileriki yaşlarımızda anlıyoruz. Mahşer günü, Allah'ın huzurunda en az hata yapanlardan olmak istiyorsak, bu ayet üzerinde dikkatle düşünelim. Rabbimiz BU AYETTE APAÇIK BİLDİRİYOR Kİ, ALLAH'IN HUZURUNDA SORGULANACAĞIMIZ TEK BİR KİTAP VAR, ODA KUR'AN. LÜTFEN BİRBİRİMİZİ RİVAYETLERLE SANI BİLGİLERLE DEĞİL, YALNIZ KUR'AN İLE UYARALIM. Bizler için güvenilecek tek kaynak Allah'ın kitabı Kur'an'dır ve de bizlere yardımcı dost olan, Allah'tan başka hiç kimse yoktur.

Bizleri Allah ile aldatanlar, yüzlerce yıldır İslam'ı yaşayabilmemiz için Kur'an'ın yetmeyeceğini anlattılar. Ama bizler Kur'an'ı anladığımız dilden, düşünerek okumaya başladığımızda ise Allah'ın, SİZLERE KUR'AN YETER DEDİĞİNİ ÖĞRENDİK. Demek ki İslam'ı yaşarken, Allah'tan başka hiç kimseye güvenmememiz gerekiyormuş, Kur'an'ı dikkatle okuduğumuzda bunu anladık. Bizlerin yaptığı en büyük hatamız, Kur'an'ı anlayarak okumadığımız için mezheplerin ve Allah'ın Resulüne ait olduğu iddia edilen rivayet hadislerin, dine yaptığı ilavelerini Kur'an'da göremediğimizde, onların tuzaklarına düşmemiz neden oldu. ŞUNU NASIL DÜŞÜNEMİYORUZ BİLEMİYORUM, O İLAVELERİ DİNE BİZ İNSANLAR İLAVE ETTİK, SORUMLU DEĞİLİZ, ÇÜNKÜ DİNİN EMRİ DEĞİL, ELBETTE KUR'AN'DA OLMAYACAK. Batılı aklayabilmek adına kanıt yaratmaya çalışırcasına, madem Kur'an'da her detay var, NAMAZIN KAÇ REKÂT OLDUĞUNU GÖSTER BAKALIM KUR'AN'DA DİYORLAR. Kur'an ile gereken bağı kuramayan kardeşlerimiz bu ve benzeri sorular karşısında suskun kalıyorlar, hatta onları haklı bile görebiliyorlar. Tekrar hatırlatmak istiyorum mezheplerin ve rivayetlerin dine yaptığı ilaveler DİN DEĞİLDİR, ONLAR OLMADAN DİNİ YAŞAYAMAYIZ, İBADET YAPAMAYIZ DEMEK, ALLAH'IN DİNİNE YAPILABİLECEK EN BÜYÜK SAYGISIZLIKTIR. LÜTFEN ÖNCE BU GERÇEĞİN FARKINDA OLALIM. Unutmayalım Allah asla vermediği bir hükümden, detaydan Kullarını sorumlu tutmaz. Hatırlatırım Allah biz kitapta hiçbir eksik bırakmadık, dinimizi tamamladık diyor. Sizler kime inanacağınıza, lütfen karar verin.

Bizler GÖZLERİMİZDEKİ PERDEYİ, KULAKLARIMIZDAKİ MÜHRÜ KALDIRMIŞ OLSAYDIK, yalnız Kur'an ile İslam yaşanmaz diyenlere, elleriyle yapılan beşeri ilaveleri Kur'an'da göremediğimizde,  şöyle dememiz gerekirdi. Allah yemin ederek bu dini kolaylaştırdım ve hiçbir eksik bırakmadım yalnız Kur'an'ın ipine sarılın, sizleri ondan sorumlu tutuyorum hükmünü verdiyse Allah, Kur'an'da hiç bahsedilmeyen, dine ibadetlerimize yapılan bu ilaveler olmadan da demek ki imanımızı yaşayabiliyor, ibadetlerimizi yapabiliyormuşuz dememiz gerekirdi. Ama demiyoruz diyemiyoruz, çünkü BİZLER KUR'AN'IN, ALLAH'IN SINIRLARINDA DEĞİL, RİVAYETLERİN BEŞERİ MEZHEP İNANCININ SINIRLARINDA, ONLARIN ETKİSİNDE BİR DİN YARATTIK VE YAŞIYORUZ. ELLERİMİZLE BİZLER GÖZLERİMİZİ KÖR ETTİK, KULAKLARIMIZI ALLAH'IN VAHYİNE TIKADIK SAĞIR OLDUK VE HİÇ DÜŞÜNMEDEN AKIL ETMEDEN YAŞIYORUZ. Adiyat suresi 6. Ayetinde, biz insanların Allah'a karşı tavrımıza Allah'ın verdiği örnek geldi aklıma, hatırlayalım ki aynı hataya düşmeyelim. "İNSAN, RABBİNE KARŞI ÇOK NANKÖRDÜR."

Dilerim Kur'an gerçeklerinin farkında olan, Allah'ın vahyine karşı KÖR VE SAĞIR KESİLMEYEN, Allah'ın azınlık halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
4
Değerli dostlarım bizler İslam'ı, Kur'an ayetlerini rivayet ve emin olamayacağımız bilgiler ışığında anlamaya çalıştığımız içindir ki, Allah'ın Kur'an'da ki uyarılarının ne yazık ki tam olarak farkına varamıyor, Kitap Ehlinin yaptığı aynı yanlışları bizlerde yaşıyoruz. Bu makalemde de sizlere, aynı yanlışı nasıl yaptığımız bir ayeti hatırlatmak ve bu ayeti dikkatle düşünerek Kur'an'ın diğer ayetlerinden faydalanarak anlamak yerine, rivayetlerden yardım alarak nasıl anlamaya çalıştığımıza, güzel bir örnek vermek istiyorum. Önce ayeti yazalım, daha sonra birlikte ayet üzerinde düşünelim.

Enfal 35: ONLARIN, KÂ'BE'NİN YANINDA SALATI/DUALARI ISLIK ÇALIP EL ÇIRPMAKTAN İBARETTİR. ÖYLE İSE (EY MÜŞRİKLER) İNKÂR ETMEKTE OLDUĞUNUZDAN DOLAYI TADIN AZABI. (Diyanet meali)

Önce ayette bahsedilenlerin, kimler olduğunu doğru anlamalıyız.  Bu ayetin öncesine baktığımızda, bu kişilerin Kitap Ehlinden olup, Hz. Muhammed'e ve getirdiği Kur'an'a iman etmek istemeyenler olduğunu anlıyoruz. Hatta Resul onlara ayetleri okuduğunda, duyduk istesek bizde senin getirdiğinin benzerlerini getiririz, bunlar eskilerin masallarından başka bir şey değil, şeklindeki itirazlarını görüyoruz. Yani Hz. Muhammed'e, Allah'ın vah yettiği Kur'an'ın, Allah katından geldiğine inanmıyorlar. Hatta Kitap Ehlinin Allah'a, bu gönderilen vahiy senin katındansa, bunu bize kanıtlaman için üzerimize taş yağdır şeklinde itirazlarından anlıyoruz ki, bunlar Kur'an'a inanmak istemeyen Kitap Ehli. Zaten Enfal 35. Ayette onların, Kâbe'de dua edip ibadet etmeye çalıştıklarından, bunu daha açık anlıyoruz.

Peki, Enfal suresi 35. Ayetinde bahsedilen, Kâbe'nin yanında onların salatlarının/dualarının, ibadetlerinin ISLIK ÇALMAK VE EL ÇIRPMAK TAN İBARETTİR sözünden, ne kast ediliyor olabilir. Kitap Ehlinin Kâbe'de ıslık çalarak, el çırparak ibadet ettiklerini anlamamız mantıklı olmaz. Çünkü onlara da bize gelen salat, Hac emri daha önce gelmişti. Elbette birçok batıl ve hurafe ibadetlerine karışmıştı, bunda şüphe yok. Bu ayeti Kur'an bütünlüğünde anlamaya çalışmayıp, her zaman yaptıkları gibi rivayet ve asla emin olamayacağımız sanı bilgiler ışığında anlamaya çalışanlar, bakın hangi rivayet bilgiler ışığında bu ayeti anlamaya çalışmışlar, önce onlara bakalım.

"VAHİDİ`NİN ABDULLAH BİN ÖMER (R.A.)`DEN RİVAYET ETTİĞİNE GÖRE, CAHİLİYE DÖNEMİNDE İNSANLAR KA`BE`Yİ TAVAF EDERKEN ISLIK ÇALAR VE EL ÇIRPARLARDI. BU AYETİ KERİME DE BUNUNLA İLGİLİ OLARAK İNDİRİLDİ."

"İSLÂM'A İNANMAYANLAR MESCİD-İ HARAM'DA MÜSLÜMANLARIN İBADETİNE ENGEL OLUYORLARDI. ONLARIN BİR KISMI KADINLI-ERKEKLİ KÂ'BE'Yİ ÇIPLAK OLARAK TAVAF EDERKEN, ISLIK ÇALIP EL ÇIRPARLARDI."

Önce şunu söylemek isterim, bu bilgilerin kaynaklarının doğruluğunu asla kanıtlayamayız, onun içinde bu bilgiler ışığında ayeti anlamaya çalışmamız doğru olmaz. Değerli dostlarım lütfen şunu unutmayalım. Allah Kur'an'ı açıklamak bize düşer diyor da, nice örneklerle açıkladık, size düşen dikkatle düşünerek anlamak olmalıdır diyorsa, lütfen bu rivayetlerle Allah'ın ayetlerini anlamaya çalışmayalım. Hatırlatırım bu bahsettikleri kişilerin tamamı, Allah'a ve daha önce gönderilmiş Resullerine, kitaplarına inana Kitap Ehli. Kitap Ehlinin hatası, Allah'tan onlara gelen vahyi yeterli görmeyip, atalarından intikal eden rivayetlerle, yani HAKKA BATIL KARIŞTIRARAK inançlarını yaşamaları, onları doğru yoldan saptırmıştır. Hiç birisi Allah'ın kutsal gördüğü bu yerde, ÇIRIL ÇIPLAK İBADET ETMEZ. ÇIPLAK DOLAŞMAK ONLARADA HARAMDI. Yine hiç birisi ıslık çalarak ve el çırparak da burada ibadet edilmeyeceğini çok iyi bilir. Çünkü namaz da, Hacda onlara farz olarak gelmişti. Bugün bizlerde örneğin Hac konusunda, Allah'ın emretmediği şeytan taşlamayı yapıyoruz. Ayrıca Allah'ın hiç bahsetmediği Hacerülesvet taşını kutsallaştırıp, Hac esnasında ona elimizi yüzümüzü sürdüğümüzde, bize mahşer günü şahitlik yapıp, şefaat edeceğine inanmıyor muyuz? Sizce Allah, aklın ve mantığın kabul etmediği, Kur'an'ın onaylamadığı bunlar içinde, aynı sözleri söylemez miydi?

Kitap Ehli Kabede ibadet ederken, nasıl hatalar yapıyorlardıda Allah bu ibadetlerini ıslık almaya el çırpmaya benzeterek, yaptıklarınız boşa gidiyor diye uyarıyor olabilir. Bu bilgiyide elbette rivayetlerden değil, Kur'an'dan öğrenebiliriz. Çünkü güvenebileceğimiz ve sorumlu olacağımız tek kaynak Kur'an'dır. Allah bizlerede, Kitap Ehlinede aynı emri verip benden başka Veliler edinmeyin, yalnız benden yardım dileyin dedikçe, onlar ne yapmışlardı hatırlayınız. Kendilerine Allah ile aralarında veliler edinmiş ve onları aracı yaparak onların heykellerini yaparak KABEYE KOYMUŞLAR, ONLARDAN YARDIM İSTEYEREK, ONLARI ALLAH İLE ARACI YAPMAYA ÇALIŞIYORLARDI. İŞTE ALLAH BU YAPTIKLARINIZIN HEPSİ BOŞ, ANLAMSIZ BENİM KATIMDA DEĞERİ OLMAYAN ISLIK ÇALMAK VE EL ÇIRPMAK GİBİ HAVADA KALIR, SİZLERE ASLA ULAŞMAZ DİYOR.

Islık çalmanın, el çırpmanın çok önemli bir konuya dikkat çekmek için, bir benzetme ikaz olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Islık çalmak ve el çırpmak, sonucu olmayan boş, gürültüden, geçici dikkat çekmekten başka bir şey olmadığını ve onlar, KENDİLERİNE DAHA ÖNCE GÖNDERDİĞİM VAHYİMDEN UZAKLAŞIP BATILI, RİVAYETİ DİN EDİNEREK, KENDİLERİNCE UYDURDUKLARI, KATIMDA HİÇ BİR DEĞERİ OLMAYAN GERÇEKLERİN, HAK OLANIN ÜSTÜNÜ ÖRTÜP, ATALARININ İNANÇLARINI YAŞAYARAK, KENDİLERİNİN YARATTIĞI BOŞ BİR İNANCI YAŞADIKLARININ DİKKATİ ÇEKİLİYOR. Bu konuyu başka bir şekilde söylemek gerekirse Allah sizin ibadet diye yaptıklarınız,  MANEVİ ÖĞELERDEN HAKTAN YOKSUN, ŞEKİLCİ EYLEMLER VE KENDİNİZCE TAPINMA FORMLARI YARATMAKTAN BAŞKA BİR DEĞER TAŞIMAMAKTADIR DİYOR. MÜŞRİKLER KÂBE'NİN ÇEVRESİNDE YAPTIKLARI HAREKETLERİ İBADET SANIYOR, KULLUK ETTİKLERİNİ ZANNEDİYORLARDI.

Yaptıkları, benim emretmediğim batıl ibadetlerinin karşılığında, benden hiçbir şey alamazlar diyor Rabbimiz. Hatırlayınız bizlerde günümüzde her konuda, KENDİ ELLERİMİZLE YARATTIĞIMIZ MEZHEPLERİN DİNE YAPTIĞI İLAVELERİNİ, HAKKA BATIL KARIŞTIRARAK, ALLAH'IN DİNİN EMRİ DİYE YAŞAMIYOR MUYUZ? Bu benzetme ile ilgili Kur'an'dan, farklı bir örnek vermek istiyorum. Araf suresi 40. Ayetinde Allah, şöyle bir benzetme yaparak, yaptıkları yanlışlardan dolayı, onları asla affetmem hükmünü pekiştirmek için, nasıl bir ayet indirmişti hatırlayalım. "BİZİM ÂYETLERİMİZİ YALANLAYIP DA, ONLARA KARŞI KİBİRLENMEK İSTEYENLER VAR YA, İŞTE ONLARA GÖĞÜN KAPILARI AÇILMAYACAK VE ONLAR, DEVE İĞNE DELİĞİNE GİRİNCEYE KADAR, CENNETE GİREMEYECEKLERDİR! " Sanırım bu konu, bu örnekle daha iyi anlaşılmıştır. Enfal 35. ayetin bu bölümünü doğru anlayabilmek istiyorsak, Maun suresi 4-5 ve 6. Ayetlerle birlikte anlamalıyız ki, batılın rivayetlerin etkisinde kalmayalım. Bu ayetleri hatırlayalım.

"YAZIKLAR OLSUN BÖYLE SALAT EDEN/İBADET EDENLERE. BU GİBİLER, İBADETİN HAKİKİ AMACINDAN GAFİL/HABERSİZ GÖRÜNMEKTEDİRLER. BUNLAR ÖYLE KİMSELER Kİ, (İBADETİ) GÖSTERİYE DÖNÜŞTÜRÜRLER. (Maun 4-5-6 )

Allah'ın onlara, daha önce indirdiği Kitaplarından sapmış, atalarının yarattığı batıl ile inançlarını yaşayan Kitap Ehline Allah uyarıda bulunuyor ve diyor ki, SİZLER BENİM VAHYİMDEN YOLUMDAN UZAKLAŞMIŞ, KENDİNİZE BEŞERİ İLAVELERLE ADETA EYLENCELİK HALİNE GETİRDİĞİNİZ, BİR İBADET, İNANÇ YARATMIŞSINIZ. DİYOR. Onların yaptığı bu inancın detayını elbette bizlere vermiyor ama yaptıkları adeta ıslık çalmak el çırpma gibi, Allah katında bir değeri olmayan, havada uçup giden boş şeylere benzetiyor Rabbimiz.  Bu hatayı yaptıkları içinde, Allah Kitap Ehline benim hükümlerimi batıl ile değiştirdiğiniz için, benim nezdimde inkârcı oldunuz, tadın bakalım azabı diyeceğini de şimdiden bildiriyor. Bizler ayetleri batıl ve hurafeler ışığında anlamaya çalıştığımızda, aklın ve mantığın kabul etmeyeceği şeytani tuzaklara da düşüyoruz.  Konumuzla ilgili bu ayete, rivayetler ışığında inananlar, ISLIK ÇALMANIN, EL ÇIRPMANIN ŞEYTANI ÇAĞIRMAK olduğuna bile bu toplum inandırılmıştır.

Islık çalmak bir iletişim aracı olduğu gibi, birisini protesto etmek içinde kullanılır. El çırpmakta aynı şekilde, kullanılan yere göre değişir. Değerli dostlarım, bizleri Allah ile aldatanlar, İslam dinini batıl ile bozmaya çalışanlar, bizlerin Allah'ın Resulüne karşı coşkun sevgimizi kullanıp, onun adını kullanarak DİNE NİFAK SOKMAYA ÇALIŞIYORLAR. Lütfen Kur'an'ı dikkatle anlayarak ve düşünerek okuyalım ve Allah'ın Resulüne verdiği görev ve yetkiyi doğru anlayalım. Şunu lütfen unutmayalım; ALLAH'IN RESULÜ BİZLER İLE ALLAH ARASINDA ARACI DEĞİL, YALNIZ ALLAH'IN ELÇİSİDİR. Elçisine verdiği görevi Allah açıklarken, ne diyordu hatırlayalım. "RESULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR." (Ankebut 18)

Değerli dostlarım, sizce bizler günümüzde bu ve benzeri hataları yapmıyor muyuz? Allah Kur'an'da ne emrediyorsa, yalnız ona mı inanıyoruz? YALNIZ KUR'AN'IN İPİNE SARILIN HÜKMÜNÜ HAYATIMIZA GEÇİRİYOR MUYUZ? Yoksa yalnız Kur'an ile İslam yaşanmaz diyerek, İslam'ı yaşarken RİVAYET, SANI BİLGİLERİN KAPISINI ARDINA KADAR AÇIK BIRAKIYOR, ALLAH'IN SINIRLARINI AŞIP, Allah'ın dinine ilaveler yaparak, elimizden geldiği kadar zorlaştırıyor muyuz? Ne dersiniz?

Allah'ın huzurunda yüzleri gülen, ödülünü alan sevgili kullarından olmak isteyen rivayet ve sanı bilgilerle değil, Allah'ın vahyi Kur'an'da örneklerini verdiği uyarılar ışığında, Kur'an'ı anlamaya çalışan, Allah'ın sevgili kulları arasında oluruz inşallah.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
5
Bizler İslam'ı yaşarken, Allah ne emrediyor diye sorumlu olduğumuz Kur'an'a bakmamız gerekirken, tabi olduğumuz beşeri mezhep inancımız ne diyor diye, ona bakmayı İslam'ı en doğru yaşanacak yol yöntem olarak görüyoruz. Bunun nedeni bizlerin Kur'an ile gereken bağı kurmayıp, Allah'ın emrettiği gibi, YALNIZ KUR'AN'IN İPİNE sarılmamamızdan kaynaklanıyor. Daha doğrusu bizler İSLAM'I DİNİN SAHİBİ ALLAH'IN HÜKÜMLERİ İLE DEĞİL, KENDİ ELLERİMİZLE YARATTIĞIMIZ MEZHEPLERİN KABUL ETTİĞİ, BEŞERİ HÜKÜMLERLE YAŞIYORUZ. Hâlbuki mezhep inancının din olmadığının, yüzlerce yıl önce toplumların İslam'ı kendi düşünceleri, gelenekleri doğrultusunda yaşama şekilleri olduğunun, farkında bile değiliz.

BU HATAYI YAPMAMIZIN NEDENİ, BU YOLUN VE YÖNTEMİN DOĞRU OLDUĞUNA İNANDIRILMAMIZDAN KAYNAKLANIYOR. Çünkü bizlere siz Kur'an'ı anlayamazsınız, Kur'an'ı âlim olanlar anlar. Yüzlerce yıldır din âlimlerimiz bu konu üzerinde çalışmış araştırmış ve bizlere tüm bilgileri sunmuştur diyenlere, ne yazık ki inanmışız. HATA YAPMIŞ OLABİLİRLERMİ DİYE, KUR'AN'DAN SORGULAMA GEREĞİ DUYMAMIŞIZ. Bizler Allah'ın Resulünün rivayet hadisleri olmasaydı, Kur'an'ı anlayamazdık, Kur'an kapalı kalırdı diyenlere inanmakta bir sakınca görmemişiz. Hatta Kur'an'ı anlayarak ve Allah'ın istediği gibi okuyup düşünen Müslümanlar, bize öğretilenler doğru değil, Allah'a ve Resulüne iftira atıyorlar, bizleri ALLAH İLE ALDATIYORLAR diyenleri dışlayıp, bir Müslümana yakışmayacak hakaretleri yaparak onları, SÜNNET İNKÂRCISI İLAN EDİYORLAR. Bizler Allah'ın sünnetinin yanında, Allah'ın Resulünü de dine ortak ederek, onunda Sünneti var anlayışıyla, ŞİRK KOŞARAK BİR İNANÇ YARATTIĞIMIZIN, HALA FARKINDA DEĞİLİZ.

Bu yasakçı zihniyetin foyası meydana çıkmasın diye de, toplumun anladığı dilden Kur'an'ı okumalarının da önüne geçmek için, SAKIN KUR'AN'IN MEALİNİ, TERCÜMESİNİ OKUMAYIN DİNDEN ÇIKARSINIZ diyenleri de duymuşsunuzdur. Bazı çevrelerin toplumu Allah ile aldatmaktan vazgeçmemelerinin, elbette çok önemli bir nedeni vardır. Çevrenize şöyle bir bakın, kendini cemaat tarikat lideri ilan edenler, milyarlarca liraya hükmediyorlar. Kendilerini araştırdığınızda, bu kişilerin hiçbir mesleğinin dahi olmadığını görebilirsiniz. SİZ OLSANIZ HİÇ ÇALIŞMADAN, BÖYLE BÜYÜK BİR KAYNAĞIN KURUMASINI, YOK OLMASINI İSTERMİSİNİZ? Elbette istemezsiniz. Allah birçok ayetinde bu konuda bizleri uyarıyor ve sakın sizleri Allah ile aldatmasınlar diyor.

Allah'ın vahyi Kur'an ile buluşanlar, anlatılan İslam'ın Kur'an ile taban tabana zıt olduğunu görenler, elbette bu tuzağa düşmüyorlar ve ellerinden geldiğince, çevresindeki Müslümanları uyarmaya çalışıyorlar. Çıkar çevreleri iman eden Müslümanları yönetebilmek ve her istediklerini onlara yaptırabilmek için, adeta Allah'ın emirlerinin tam tersini, Allah emri diye topluma anlatmaktan çekinmiyorlar. Birkaç örnek vermek isterim. Allah sakın kendinize güvenilecek VELİLER, ŞEFAATÇİLER edinmeyin, çünkü güvenilecek VELİNİZ VE ŞEFAATÇİNİZ YALNIZ BENİM dediği halde, Velisi olmayanın Velisi şeytandır diyenlere inanmakta bir sakınca görmemişiz. Kendilerini Veli, âlim, gavs, şeyh ilan eden bazı kişilerin kendilerine hesap günü,  şefaat edeceklerine bile inandırılmışız.  BUNLARA İNANLARIN EN BÜYÜK HATASI, ALLAH'IN EMRETTİĞİ GİBİ KUR'AN'I ANLAYARAK VE ÜZERİNDE DÜŞÜNEREK OKUMADIKLARINDAN KAYNAKLANIYOR. BİZLER EVİMİZE ALACAĞIMIZ BİR EŞYAYA GÖSTERDİĞİMİZ İTİNAYI, TİTİZLİĞİ ALLAH'IN DİNİNİ YAŞARKEN GÖSTERMİYORUZ. ÇÜNKÜ AKIL DEVRE DIŞI KALINCA, NEFSİMİZ BİZİ ENGELLİYOR. 

Bu yanlışa inanmamızdaki en büyük etkene gelince. Bizlerin Allah'ın Resulü Hz. Muhammed'e karşı olan coşkun sevgimizi bilenler, onun adını kullanarak toplumu aldatmaları, ne yazık ki toplumun bu tuzağa düşmesinde ki en büyük etken olduğunu söyleyebilirim. Allah SİZLERİ KUR'AN'DAN SORUMLU TUTUYORUM, KUR'AN'DAN HESABA ÇEKECEĞİM, YALNIZ KUR'AN'IN İPİNE SARILIN diye hükmünü verince, toplumu çıkarları doğrultusunda Allah ile aldatanlar, tamam anladık Kur'an'a uyalım ama Allah Resulünü postacı diye mi gönderdi aldatmacası ile RESULÜNÜN ASLA SÖYLEMEYECEĞİ, KUR'AN'IN ONAYLAMADIĞI HERŞEYİ, RESULÜN ADINI KULLANARAK SÖYLEYEREK, TOPLUMUDA BU YOLLA ALDATMIŞLARDIR. ALDATMAYADA DEVAM EDİYORLAR. Hâlbuki Allah emin olmadığın bilginin sakın ardına düşmeyin, en emin bilgi Kur'an'dır dediği halde, Kur'an'dan habersiz kardeşlerimiz bu tuzağa ne yazık ki düşmüşleridir. Kur'an ile irtibat Kurabilen bir Müslümanı, hiç kimse bu tuzağa düşüremezdi, çünkü Allah'ın Resulü çok açık birçok ayetinde, BEN SİZLERİ YALNIZ KUR'AN İLE UYARMA GÖREVİ ALDIM, YALNIZ KUR'AN'IN İPİNE SARILIN DİYE UYARDIĞINI BİLİR. Bu Cuma namazında hutbenin sonunda, Diyanetin vaazından bu konu ile ilgili Resule ait olduğu iddia edilen bir hadisini paylaştılar, hatırlatmak isterim. Sizce Allah'ın Resulü Kur'an'ın hiç bahsetmediği, bu sözleri bu şekliyle söylemiş olabilir mi?

"ALLAH, RAMAZAN AYINDA ORUÇ TUTMAYI SİZE FARZ KILDI. RAMAZAN GECELERİNİ NAMAZLA GEÇİRMEK DE BENİM SÜNNETİMDİR. KİM İNANARAK VE SEVABINI YALNIZCA ALLAH'TAN UMARAK RAMAZAN AYINDA ORUÇ TUTUP, GECELERİ DE TERAVİH NAMAZI KILARSA, ANNESİNDEN DOĞDUĞU GÜNKÜ GİBİ GÜNAHLARINDAN ARINMIŞ OLUR."

Rivayet edilen hadis üzerinde birlikte düşünelim. Ne yazık ki doğrularla, doğru olmayan sözleri harmanlayıp, Resulün hadisidir diye işte böyle topluma sunuyorlar. Allah'ın emrettiği gibi Kur'an ışığında düşünelim ki, bizleri hiç kimse Allah ile aldatamasın. İlk cümle çok doğru. Allah Ramazan ayına girdiğinizde, O ayı oruçlu geçirin, çünkü oruç sizlerin sağlık bulmanız, korunmanız için farz kılındı diyor Kur'an'da. Devamındaki cümle çok ilginç. Resulün Ramazan gecelerini, namazla geçirmek benim sünnetimdir dediği söylenmiş. Önce şunu hatırlatmak isterim, Kur'an'ın Ramazan ayında indirilmeye başlandığını söyleyen Kur'an, bu ayda hem bolca Kur'an okunması gerektiğini, hem de ibadet edilmesi konusunda tavsiyeleri zaten vardır. SİZCE ALLAH'IN RESULÜ, ALLAH'IN SÜNNETİNİN DIŞINDA, BUDA BENİM SÜNNETİM, ONUN İÇİN BENDE RAMAZANDA TERAVİH NAMAZINI İLAVE EDİYORUM, DEMİŞ OLABİLİR Mİ? ZİKİR EHLİ ASLA BUNA İNANMAZ, ÇÜNKÜ BUNU SÖYLEMEK ALLAH'IN HÜKMÜNE ORTAK OLMAKTIR VE KUR'ANA'A GÖRE ŞİRKTİR.

Kur'an'ı çok değil, anlayarak dikkatle bir kez okuyan bir Müslümanın, Allah'ın sünnetinin yani izlenmesi gereken yolun, yöntemin kuralların yanına, buda benim sünnetim bu ayda Teravih namazını ilave ediyorum demesi mümkün değil. Çünkü bu ve benzeri hareketlere Allah tekrar etmek istiyorum, KENDİSİNE ŞİRK KOŞULMUŞ KABUL EDİYOR VE HÜKMÜNE HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEYECEĞİNİ SÖYLÜYOR. Hatırlatırım bu rivayeti ve Resulün ilave ettiği iddia edilen, Ramazanda kılınan TERAVİH NAMAZINI, Allah asla Kur'an'da emretmemiştir. Allah'ın emretmediği bu namazı, Resulünde dine ilave etmesinin mümkün olmadığını, ancak ZİKİR EHLİ ÇOK İYİ BİLİR. ONUN İÇİN LÜTFEN RİVAYET EHLİ DEĞİL ZİKİR EHLİ OLALIM Kİ, ALLAH'A VE RESULÜNE İFTİRA ATANLARIN SAFINDA YER ALMAYALIM.

Rivayet edilen hadisin son kısmına gelince. Resule atfen söylenen bu hadise, Kur'an'dan sorgusuz inanmanın tehlikesine, bu hadisin son bölümü çok güzel işaret ediyor. Bakın Allah'ın Resulünün ne dediğini söylüyorlar. RAMAZAN AYINDA ORUÇ TUTUP, KİM TERAVİH NAMAZI KILARSA, ANNESİNDEN DOĞDUĞU GÜNKÜ GİBİ, GÜNAHLARINDAN ARINMIŞ OLUR DİYEBİLİYORLAR. Hatırlatırım bu sözleri asla Kur'an onaylamaz. Hatta Ramazan ayında normal namazın dışında TERAVİH NAMAZI DİYE BİR NAMAZI ALLAH KUR'AN'DA EMRETMEMİŞTİR. Hâlbuki hesap günü, incir çekirdeği kadar yaptıklarımızın hesabının sorulacağını söyleyen Rabbimiz, sizce Kur'an'ın asla bahsetmediği TERAVİH namazını kılan ve oruç tutanın tüm günahlarından arınacağına nasıl inanırız? KENDİMİZİN BİLE BU DÜNYADA KABUL EDEMEYECEĞİ BÖYLEL BİR ADALAETİ, DÜŞÜNMEDEN ALLAH'A NİSPET ETTİĞİMİZİN FARKINDA MISINIZ?  Kur'an'ın ve aklın onaylamadığı şeylere, ne yazık ki inanmakta bir sakınca görmüyoruz. Bizler İslam'ı Kur'an ışığında değil bu bilgiler ve kaynaklar ışığında yaşıyoruz. Rivayetlere kuşku duymadan, Kur'an süzgecinden geçirmeden inanan kardeşlerimize, teravih konusunun bir başka rivayet hadiste, nasıl farklı anlatıldığını, onların anlayacağı rivayet edilen bir hadisi örnek vererek, yaşadıkları çelişkiyi gözler önüne sermek istiyorum.

"TERAVİH NAMAZINI BAŞLANGIÇTA CEMAATLE BİZZAT KILDIRAN HZ. PEYGAMBER, ÜMMETİNİN YÜKÜNÜ ARTTIRABİLECEĞİ DÜŞÜNCESİYLE BU UYGULAMADAN VAZGEÇMİŞTİR. ONUN BU NAMAZI İKİ VEYA ÜÇ GÜN MESCİDDE KILDIRDIĞI, CEMAATİN GİTTİKÇE ÇOĞALDIĞINI GÖRÜNCE MESCİDE ÇIKMADIĞI VE BUNU ALLAH'IN FARZ KILABİLECEĞİ ENDİŞESİYLE YAPTIĞINI SÖYLEDİĞİ RİVAYET EDİLİR." (Buhârî, Teheccüd 5; Müslim, Salâtü'l-müsâfirin 177–178)

Rivayetlerle Allah'ın dinini yaşamak, işte bu kadar tehlikeli. Bu tehlikeye değermi sizce? Bu rivayette ise Allah'ın Resulünün teravih namazı kılmadığını özellikle söylüyor. Tabi bu rivayette bile hatalı olan düşünce, Allah hükümlerini Resulünün isteklerine ya da yaptıklarına göre değil, kendi hükümlerine göre vereceğidir. TEKRAR HATIRLATMAK İSTERİM ALLAH AYETİNDE, HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM DİYORDU. Bizlere düşen, din adına anlatılan her şeyi önce Kur'an'a soralım onaylamıyorsa, bu dinin Allah'ın emri değildir diyelim. Yani batılı haktan ayıklayalım ki, Allah'ın arı duru dini İslam'ı yaşayabilelim. Lütfen rivayetlerin, mezheplerin dine ibadetlerimize yaptığı ilaveleri Kur'an da aramayalım. Bulamadığımızda da Kur'an'ı eksik, yetersiz görmeyelim. TEKRAR HATIRLATMAK İSTİYORUM, ŞU GERÇEĞİ LÜTFEN UNUTMAYALIM. MEZHEPLER VE KOYDUĞU KURALLAR DİN DEĞİLDİR. DİN ALLAH'IN EMİRLERİ SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR'AN'DIR. MEZHEPLER, DİNİ GEÇMİŞTE MÜSLÜMANLARIN,  O ÇAĞIN İLMİYLE GELENEK VE ÖRFLERİYLE YAŞAYIŞ ŞEKLİ VE ANLAYIŞLARIDIR. ŞÖYLE DÜŞÜNELİM MADEM ALLAH BİZLERİ KUR'AN'DAN SORUMLU TUTUYOR, HÜKMÜNÜ YERİNE GETİRMEMİZ İÇİN İZAH ETTİĞİ KADARIYLA HAYATIMIZA GEÇİRMELİYİZ DİYELİM. Allah unutucu değildir, vermediği hiçbir hükümden, detaydan hesap sormaz. Yani Allah'ın Resulü bu hadiste geçen bu sözleri, bu şekilde söylemesi de mümkün değildir.

DEĞERLİ DOSTLARIM, LÜTFEN ALLAH'IN DİNİNİ, ALLAH'IN HESAP SORACAĞI KAYNAKTAN, YANİ KUR'AN'DAN DERSİMİZİ ÇALIŞARAK YAŞAYALIM. İNANIN BU HATAYI YAPMAYA DEVAM EDERSEK, HESAP GÜNÜ PİŞMAN OLANLARIN SAFINDA YÜZLERİMİZ SİMSİYAH, GÖZLERİMİZ KÖR HAŞREDİLECEĞİMİZİ UNTMAYALIM. HANGİMİZ BÖYLE KÖTÜ BİR DURUMLA KARŞILAŞMAK İSTER?

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
6
Kur'an'ı tercüme edenlerin genel çoğunluğu, ayetlerde geçen her SALAT kelimesini, geleneksel İslam'ın öğretisi Farsça olan NAMAZ diye tercüme ediyorlar. Bu hatamız bizlerin onlarca ayeti gereği gibi anlamamızı engelliyor. SALAT kelimesi Kur'an'da KIYAM, RÜKÛ VE SECDE ile yaptığımız Farsça namaz anlamına geldiği gibi, birçok ayetinde yalnız ALLAH'A DUA ETMEK ve Müslümanların kendi arasında birbirine DESTEK OLMASI, YARDIMLAŞMASI anlamına da geliyor. Eğer ayetlerde geçen salat kelimesinin, bu üç anlamını göz ardı edip, yalnız NAMAZ anlamını verirsek, ALLAH'IN BU KONUDAKİ UYARILARININ ÖZÜNÜ, BİZLERDEN BU KONUDA NE İSTEDİĞİNİ, DOĞRU ANLAYAMAYIZ.

Allah Bakara suresi 153. ayetinde bakın salat konusunda ne diyor. "EY İMAN EDENLER! SABIR VE SALÂT İLE ALLAH'TAN YARDIM İSTEYİN. ÇÜNKÜ ALLAH SABREDENLERLE BERABERDİR." Bu ayet ne yazık ki tercüme edilirken yalnız namaz ile Allah'tan yardım dileyin şeklinde yazılıyor. Halbuki bu ayette Allah salat kelimesini özellkle kullanarak, namazın yanında yalnız bana kulluk edin diyor. Çünkü bizler namazımızda Allah'a dua ediyor ondan yardım diliyoruz. Allah salat ile birbirinize destek olun ve bana verdiğiniz sözü tutarak, yalnız benden yardım isteyin diyor.  Bizler bu gerçeğin farkında olmadan, bolca namaz kılan ama Allah'a verdiğimiz sözleri tutmayan, yardımı şefaati yalnız Allah'tan dilemeyen, birbimize destek olacağımıza, köstek olan toplumlar olduk. Bu konuda bir örnek verelim.

Taha 14: "ŞÜPHE YOK Kİ BEN ALLAH'IM. BENDEN BAŞKA HİÇBİR İLÂH YOKTUR. O HÂLDE BANA İBADET ET VE BENİ ANMAK İÇİN NAMAZ KIL." (Diyanet meali)

Ayette geçen SALAT kelimesine, yalnız NAMAZ anlamını verdiğimizde, ayetin anlamını kısıtlamış, daraltmış olduğumuz gibi, anlatılmak isteneni de aslında anlamamış oluruz. Bakın Allah ne diyor ayetinde, Kur'an bütünlüğünde anlamaya çalışalım. Şüphesiz yalnız ben sizlerin Allah'ınız, İlahınızım diyor. Onun içinde kendinize Veliler, efendiler edinmeyin, güvenilecek Veliniz yalnız benim diyor. Daha da önemlisi, BİRBİRİNİZE DESTEK OLUN VE YALNIZ BANA KULLUK EDİN, YALNIZ BANA DUA EDİN, BENDEN YARDIM, ŞEFAAT DİLEYİN. BENİM VAHYİMİN, TEBLİĞİ İÇİN HEP BİRLİKTE SALAT EDİN DİYOR. Eğer ayette geçen salat kelimesini bir bütün olarak doğru anlamaz ve hayatımıza geçirmezsek, namazı bolca kılan, ama Allah'ın vahyinden zikrinden/AYETLERİNDEN HABERSİZ, RİVAYETLERİ DİN EDİNEN, kendi çıkarlarına İslam'ı gösteriş için yaşayan,  MAUN suresinde ki O salat edeneler gibi oluruz. Bakın aynı ayeti bu dikkati göstererek, nasıl tercüme etmişler.

Taha 14: "BEN ALLAH'IM. BENDEN BAŞKA İLAH YOKTUR. ÖYLEYSE YALNIZCA BANA KULLUK ET VE ÖĞÜDÜM İÇİN SALÂTI İKAME ET." (Erhan Aktaş Meali)

Eğer ayette geçen SALAT kelimesinin, Kur'an'da geçen tüm anlamlarını bilirsek, ayeti bu şekliyle çok daha doğru anlarız. Tekrar edelim ayeti. Allah benden başka İlah yoktur, onun için kendine veliler, şeyhler, gavslar edinmeden, yalnız bana kulluk edin, yalnız benden yardım dileyip, yalnız bana dua edin. Sizlere verdiğim görevi tam ve eksiksiz SALATI ikame ederek, yerine getir ve aranızda bölünmeden tek bir yumruk olarak birbirinize destek olun diye uyarıyor Rabbimiz. TEKRAR SÖYLEMEK İSTERİM, SALATIN ÖZÜNÜ HAYATIMIZA TAM GEÇİRMEDİĞİMİZ SÜRECE, YALNIZ NAMAZ KILARAK, ALLAH'IN İSTEDİĞİ SEVGİLİ KULU ASLA OLAMAYIZ VE ALLAH'IN İSTEDİĞİ ADALETLİ DÜZENİDE KURAMAYIZ. Salatın tüm şartlarını mutlaka, yerine getirmeliyiz. Namaz, elbette bizlerin kulluk görevimizi yapmamız için, Allah'ın istediği şartlardan bir tanesidir. Onun yanında yapmamız gerekenleri unutup, İŞİ YALNIZ NAMAZA İNDİRGERSEK, YAŞADIĞIMIZ TOPLUMDA OLDUĞU GİBİ, barış ve adaletten uzak, cemaat ve tarikatlara bölünmüş, Allah'tan başka veliler, şefaatçiler edinen, birbirimize düşman, bölünmüş Müslüman toplumları oluruz. Ayetlerde geçen SALAT kelimesine yine namaz diye tercüme ettikleri ve ayetin anlamını daralttıkları, başka bir örnek vermek istiyorum.

Ankebut 45: (EY MUHAMMED!) KİTAPTAN SANA VAHYOLUNANI OKU, NAMAZI DA DOSDOĞRU KIL. ÇÜNKÜ NAMAZ, İNSANI HAYÂSIZLIKTAN VE KÖTÜLÜKTEN ALIKOR. ALLAH'I ANMAK (OLAN NAMAZ) ELBETTE EN BÜYÜK İBADETTİR. ALLAH, YAPTIKLARINIZI BİLİYOR (Diyanet meali)

Bizler Allah'ın ayetlerini bolca okuyoruz ama nasıl okuyoruz? Anlamını dahi bilmeden Arapçasından. Peki, Allah böylemi okuyun diyor? Anlamını bilmeden kıldığımız namazda, Allah'a YALNIZ SANA KULLUK EDERİZ, YALNIZ SENDEN YARDIM DİLERİZ diye söz veriyoruz, namaz bitiyor Allah'ın Resulüne ŞEFAAAT YARESULALLAH diyebiliyoruz. Allah bizlerden böyle namaz istemiyor. Hatırlatırım Rabbimiz Kur'an'ı Arapça indirmesinin nedenini açıklarken, Arap bir topluma anladıkları dilden özellikle gönderdik ki, hiç kimseye muhtaç olmadan mesajlarımı tebliğ alsınlar, hayatlarına geçirsinler ve mahşer günü bahane bulmasınlar diye, kendi dilleriyle gönderdik diyor. Demek ki bizlerde Kur'an'ı anladığımız dilden mutlaka okuyacağız ki, AYETLER ÜZERİNDE DÜŞÜNÜP, ANLAYIP HAYATIMIZA GEÇİREBİLELİM. BİZLERİ HİÇ KİMSE ALLAH İLE ALDATMASIN. Allah Resulüne onun için sana vah yettiğimi, ÖNCE OKU TEBLİĞ AL VE DAHA SONRA HAYATINA GEÇİR DİYOR. Hatırlatırım Allah'ın Resulü ümmiydi, yani hiç bir Kitap Ehline tabi değildi. Hatta onların ibadetlerinede katılmıyordu. Onun için bu ayette Resulüne vahyimi oku ve direk namaz kıl demesi de mümkün değildir. Bu ayette geçen namazı dosdoğrru kıl değil, vahyimi oku ve SALATI gereği gibi yerine getir anlamında söylenmiştir.

Ayette SALATI İKAME ET YANİ TAM VE EKSİKSİZ HAYATINA GEÇİR DİYOR. Eğer bu ayetteki salatı, yalnız NAMAZ KIL diye anlarsak, çok şeyi eksik anlamış oluruz. Bakın SALATIN önemini anlatırken Allah, öneminden nasıl bahsediyor. ÇÜNKÜ SALAT İNSANI HAYÂSIZLIKTAN, KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAR DİYOR. Gerçekten salat insanı dosdoğru yapar. Çünkü salatı hayatına geçiren, yalnız Allah'a kulluk eder, yalnız ondan yardım dilerek batıl ve hurafeden uzak Allah'ın ipine sarılır ve her şeyi Allah için yapar. Günümüzde bolca namaz kıldıkları halde, hayâdan uzak neler yaptıklarını, nasıl kötü suçlar işlediklerinin örneklerini görüyoruz. Dini anlattığını zanneden öyle kişilerin zina yaparken basıldığını, boy boy fotoğraflarını, basında görmüşsünüzdür. Sizce gerçek iman eden bir Müslüman ZİNA yapar mı? Buradan da anlıyoruz ki namazın yanında, Allah'ın biz kullarından istediği, çok önemli konular da varmış. NAMAZ ALLAH İLE KULU ARASINDA BİR SOHBETTİR, SÖZLEŞMEDİR. ONUN İÇİN NAMAZDA ALLAH'IN HUZURUNDA, ALLAH'A NE DEDİĞİMİZİ BİLEREK KONUŞMALIYIZ. ANLAMINI BİLMEDEN OKUDUĞUMUZ AYETLE BİLİNÇLENEMEDİĞİMİZ İÇİN, NAMAZIN AMACINI YERİNE GETİRMEMİŞ OLURUZ. EĞER BİZLER NAMAZIMIZDA ALLAH'A VERDİĞİMİZ SÖZÜ TUTMUYORSAK, HAYATIMIZA GEÇİRMİYORSAK, O NAMAZ GÖSTERİŞE DÖNÜŞMÜŞ HATTA ALLAH'I VE ÇEVRESİNDEKİ TOPLUMU ALDATMAK AMACIYLA KULLANILIR OLMUŞ DEMEKTİR. Bakın aynı ayeti, bir başka yazar nasıl çevirmiş.

Ankebut 45: KİTAP'TAN SANA VAHYOLUNAN ŞEYİ OKU. SALATI İKAME ET. SALAT, FAHŞADAN VE MÜNKERDEN ALIKOYAR. KESİNLİKLE ALLAH'IN ZİKRİ DAHA BÜYÜKTÜR. ALLAH, YAPTIĞINIZ ŞEYLERİ BİLİR. (Erhan Aktaş)

Ayeti tekrar bu şekliyle anlamaya çalışalım. Allah bu ayetinde Resulünü uyarıyor ve diyor ki, sana indirdiğim Kur'an'ı oku ve hayatına geçir. İsra suresi 79. Ayetinde Allah Resulüne has bir emir veriyor ve ne diyordu hatırlayalım. Gecenin bir vaktinde de, sana has bir emrim olarak kalk diyor. Bunu yaparsan Allah seni umduğun makama getirecektir diye de bildiriyor. Peki, kalkıp ne yapacak? Bunu düşünme gereği bile duymayanlar, ayette geçmeyen ne varsa ayete ilave etmekten ne yazık ki korkmuyorlar ve gecenin bir vaktinde kalk NAMAZ KIL diyebiliyorlar. Hâlbuki ayette SALAT kelimesi bile geçmiyor. Peki, Allah Resulünün gece kalkıp ne yapmasını istiyor olabilir? ZERRE KADAR DÜŞÜNEN BUNU BİLİR. ALLAH'IN RESULÜNE VERDİĞİ GÖREVİ YERİNE GETİRMEK İÇİN, ONUN BİR EĞİTİMİ, DERS ÇALIŞMA VAKTİ BU EMİR. DİNLENMİŞ BİR ŞEKİLDE, SENİ RAHATSIZ ETMEYECEKLERİ O SAATTE KALK VE SANA VAHYETTİĞİM KUR'AN'I OKU YANİ DERSİNİ ÇALIŞ DİYOR RABBİMİZ. Elbette bunun içinde namaz olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hatırlayınız bizlerde öğrenciyken, anne babalarımız bizi sabah çok erken karanlıkta kaldırır, dinlenmiş kafamızla imtihanımıza çalışırdık ve ne derdik? O saate okuduğum kafamda çok daha iyi kalıyor. Tabi bizler ayetlere kendi nefsimizde öyle anlamlar veriyor ve birde öyle isimlendiriyoruz, buna teheccüt namazı diyebiliyoruz. Elbette bu saate kalkıp namaz kılabilirsin, ama bizler namazdan önce yapmamız gereken Kur'an'ı anlayarak ve dikkatle üzerinde düşünerek okumalıyız ki, ALLAH'IN VAHYİNİ, MESAJINI İLK ELDEN TEBLİĞ ALALIM, HAYATIMIZA GEÇİRELİM Kİ, O KILDIĞIMIZ NAMAZIN HAYRINI, BEREKETİNİ ALLAH'TAN KARŞILIĞINI GÖREBİLELİM.

Gelelim ayete. Peki, ayette salatı ikame et sözünün detaylarında neler var, onu da Kur'an bütünlüğünde tekrar anlamaya çalışalım. Ayette ALLAH'IN ZİKRİ DAHA BÜYÜKTÜR diyor. Bunu tebliğ alan bizler Allah'ın vahyinin detaylı olmadığını, herkesin anlayamayacağını söylersek, sizce hangisi daha büyük demiş oluruz? ALLAH'IN VAHYİMİ YOKSA ONU AÇIKLAYAN RİVAYETLER Mİ? İnanın yaptığımız yanlışın, zerre kadar farkında değiliz. Salatın bizleri fuhuştan ve münkerden yani kötü şeylerden alı koyacağını söylüyor ayet. Eğer bizler salatın özünü anlayamadıysak ve imanın tüm şartlarını, hükümlerini hayatımıza geçirmediysek, O kıldığımız namaz bizi ne fuhuştan, nede kötü şeylerden asla alı koymaz. Örneklerini toplumdan görüyoruz.

Ayette Allah Resulünü uyarıyor ve Yalnız Allah'a yönel ve sakın Kitap Ehlinin baskılarına uyma, yalnız sana vah yettiğim Kur'an'ı yaşa ve tebliğ et, ALLAH'IN YASALARINA BAĞLI KAL. UNUTMA ALLAH'IN VAHYİNİN YANINA, HİÇBİR BİLGİYİ YA DA KİŞİYİ KOYMA, ONUNLA BİRLİKTE ANMA. ALLAH'IN AYETLERİNDEN BAŞKA HANGİ SÖZE İNANANCAKSIN? HÜKÜM VEREN YALNIZ ALLAH'TIR VE O HÜKMÜNE HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEZ, ALLAH'IN ZİKRİ KUR'AN'DAN BÜYÜK, HİÇ BİR ŞEY YOKTUR DİYOR. Ne yazık ki bizler Allah'ın zikri Kur'an'dan büyük, hiçbir şey yoktur diye okuduğumuz ve tebliğ aldığımız ayetlere sanki inat, Allah'ın Resulünün rivayet hadisleri olmasaydı, Kur'an anlaşılmaz kapalı kalır NAMAZIMIZI BİLE KILAMAZDIK diyerek, rivayetleri sanı bilgileri Kur'an'ın önüne geçirmekten, KUR'AN'I ADETA EKSİK, DETAYSIZ GÖRMEKTEN KORKMUYORUZ.

Allah Resulünü önce uyarıyor ki, oda toplumu uyarırken Allah'ın vahyinin dışına asla çıkmasın. ALLAH BU KONUDA RESULÜNÜ DEFALARCA UYARDIĞI İÇİN, BİRÇOK AYETİNDE RESULÜME UYUN, ONA UYMAK BANA UYMAK GİBİDİR DİYOR. PEKİ NEDEN, ÇÜNKÜ RESULÜNE VERDİĞİ GÖREV, YETKİ HATTA TEMBİH GEREĞİ, RESULÜNÜN ÜMMETİNİ YALNIZ KUR'AN İLE UYARACAĞINI BİLİYOR. HATTA TAKİP EDİYOR VE GEREKİRSE ONU UYARIYOR. Müslüman olduğunu söyleyen Allah'ın kulları da böylece, ALLAH'IN SALATINI VE KUR'AN'I GEREĞİ GİBİ HAYATINA GEÇİRSİN. Yani yalnız Allah'a kul olsun, yalnız Allah'tan yardım, şefaat dilesin ve iman eden tüm Allah'ın kulları, BİRBİRİNE KENETLENİP TEK YUMRUK OLUP BÖLÜNMESİN, BİRBİRİNE DESTEK OLSUN Kİ, İNKÂRCILARLA MÜCADELE EDEBİLSİNLER. Ne dersiniz bizler SALATIN gereğini anlayıp, hayatımıza geçirebildik mi? Yoksa SALATI YALNIZ NAMAZA indirgeyip, diğerlerini görmezden gelip, gösterişe mi dönüştürdük?  Yorumunu sizlere bırakıyorum.

Değerli dostlarım, kardeşlerim lütfen Allah'ın SALAT uyarılarını doğru anlayalım ve parçalı değil bir bütün halinde hayatımıza geçirip, BÖYLECE BÖLÜNMEDEN TEK YUMRUK OLALIM. Eğer bunu başarırsak, bizleri hiçbir toplum yıkamaz, zarar veremez. LÜTFEN BİZLERİ ALLAH İLE ALDATANLARIN TUZAĞINA DÜŞMEYELİM, YALNIZ ALLAH'IN İPİ KUR'AN'A SARILALIM. UNUTMAYALIM MAHŞER GÜNÜ BİZLERİ KURTARACAK, RİVAYETLER SANI BİLGİLER YA DA MEZHEPLERİN BEŞERİ ÖĞRETİSİ DEĞİL, YALNIZ ALLAH'IN VAHYİ KUR'AN OLACAKTIR. Dilerim bu gerçeklerin farkında olan, Allah'ın halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK.

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
7
Günümüzde bizler, İslam'ı Kur'an merkezli yaşamadığımız için, inancımızı adeta Kur'an'dan uzaklaşıp sloganlaştırdık. Allah'ın vahyi Kur'an ile buluşamayanlar, onun uyarılarından da elbette habersiz olacaklardır. Çok ilginçtir öyle cevaplar alıyorum ki, Allah'ın apaçık hükmüne, bunlar dini bozmaya çalışan İsrail ajanları, bunlara itibar etmeyin diyenlerin inançlarının, Yahudi inancından batıl olarak kendisine, İslam'ın emri diye inandırıldığını fark edemiyorlar. HAKKI BATIL GÖRÜP, BATILI HAK ZANNETMEK GERÇEKTEN ÇOK ACI. Sanırım gözlerine perde çekilmesi, kulakların ve kalbin mühürlenmesi bu olsa gerek. Kur'an'ın indiriliş amaçlarından biride, daha önce Allah'ın indirdiği kitaplardan toplumun uzaklaşarak, atalarının rivayet inançlarına yönelmeleri konusunda, onları uyarmak olduğunu Kur'an'dan anlıyoruz. Ankebut suresi 51. Ayetinde Allah, Kitap Ehlinin Allah'ın vahyinin dışına çıktıkları uyarısını yapıp, yalnız VAHYE dönmeleri için nasıl uyarmıştı hatırlayalım. "KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BİR KİTABI SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ, ONLARA YETMİYOR MU?"

Bu uyarıdan da anlıyoruz ki, Kitap Ehli onlara gönderilen kitabın, yani Allah'ın sınırlarının dışına çıktıkları için, Rabbimiz son olarak onları ve Kur'an'a iman edecek tüm kullarını uyarıyor ve sakın benim indirdiğim vahyimin dışına çıkmayın, benim sünnetullahıma uyun diyor.  Peki, sünnetullah ne demek, kimin sünneti? Elbette adından da belli olduğu gibi, ALLAH'IN KOYDUĞU KANUN VE NİZAMLARA UYMAK emektir. Allah'ın Resulü yalnız Allah'ın sünnetine, yani kanunlarına uymuş, asla ilave yapmamıştır. Daha doğrusu hiç kimsenin ilave yapma yetkisi olmadığını,  Kur'an'da Allah söylüyor.  Peki, günümüzde bu uyarıdan nasibimizi aldık ve bizler imanımızı yalnız Kur'an ile yani Allah'ın hadisleri/sözleri/ayetleri onun koyduğu kanunları ile mi yaşıyoruz? Yoksa Allah'ın kanunlarını yeterli görmeyip, beşeri sünnetler, kanunlar mı yarattık kendimize. Bakın Allah bu konuda, tüm iman edenleri uyaran neler söylüyordu, onları da hatırlayalım Kur'an'dan.

"SÖZ BAKIMINDAN ALLAH'TAN DAHA DOĞRU KİM VARDIR!" (Nisa 87)

"ALLAH'TAN DAHA İYİ KANUN KOYUCU OLABİLİR Mİ?" (Maide 50)

"O, HÜKMÜNE HİÇBİR KİMSEYİ ORTAK ETMEZ." (Kehf 26)

Değerli dostlarım, kardeşlerim bizler Kur'an'ın tüm ayetlerine iman etmiş Müslümanlar olarak, bu ayetleri hayatımıza geçirdik mi? Yoksa bu ayetler Kitap Ehline hitap ediyor bizi bağlamıyor mu diyoruz? Allah'ın uyardığı gibi, yoksa bizler bazı ayetlere inanıyor, bazı ayetlere iman etmiyor, şu yada bu ayetlerin hükmü kalkmıştır mı diyoruz. Yani bugün bizler imanımızı yaşayabilmemiz için, Rabbimiz senin uyarını işittik iman ettik batıl ve rivayetlerden uzak, bizlere Kur'an yetiyor. SÖZ/HADİS BAKIMINDAN SENDEN DAHA DOĞRU HİÇ KİMSE YOKTUR. ALLAH'TAN BAŞKA KANUN KOYUCU OLAMAZ, ÇÜNKÜ BİZLER BEŞERİZ HATA YAPABİLİRİZ, HATA YAPMAYAN YALNIZ ALLAH'TIR. RABBİMİZ HÜKMÜNE YANİ DİNİNE ASLA HİÇ BİR BEŞERİ ORTAK ETMEZ DİYOR VE ASLA DİNDE ALLAH'TAN BAŞKA, HÜKÜM KOYUCULAR EDİNMİYORUZ MU DİYORUZ?  GÜNÜMÜZDE ALLAH'IN BU HÜKÜMLERİNE UYANLARA, SÜNNET İNKARCISI DİYORLAR.

Bu söylediklerime güldünüz, tebessüm ettiniz biliyorum. Çünkü bizlerde Kitap Ehlinin yaptığı gibi, Allah'ın vahyinin sınırlarını tanımadık ve kendimize sınırı neredeyse olmayan bir din ve onun şeriatını yarattık. Kendileri gibi düşünmeyenlere de, HADİS İNKÂRCILARI diyorlar. Daha da ilginci, hadis inkârcısı dedikleri kişiler, BEN YALNIZ KUR'AN'A UYARIM YANİ ALLAH'IN HADİSLERİNİ KABUL EDERİM dedikleri için, onlara sen Allah'ın Resulünü devre dışı bırakıyorsun, Allah Resulünü postacı diye mi gönderdi diyorlar. Elbette Allah Resulünü postacı diye göndermedi, ona o  günkü şartlara çok zor olan TEBLİĞ GÖREVİNİ VERDİ. Resule ait olduğu iddia edilen hadisleri kabul edeceğim derken, onlarca Allah'ın hadisini/sözünü/ayetini inkar ettiğinin, ne yazık ki farkında olamıyorlar. Kur'an'dan habersiz olunca bunlar söylenebiliyor. Hâlbuki Allah Resulünün görev ve yetkisini nasıl açıklamıştı bizlere Kur'an'da? "SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR." (Rad 40) "RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR." (Ankebut 18)

Allah birçok ayetinde yalnız Kur'an'a uymamızı, Resulünün de yalnız Kur'an'a uyacağını ve Kur'an'ın sınırlarını aşmamamız gerektiğini Kur'an'da emrediyor. Bizler Kur'an ile gereken bağı kurup anlayarak ve üzerinde düşünerek okumadığımız için,  rivayetlerin o kadar etkisinde kalıyoruz ki, İSLAM DİNİNİ ALLAH VE RESULÜNÜN ORTAK DİNİ haline getiriyoruz. BUNUN ŞİRK OLDUĞUNU, HALA FARK EDEMEDİK. Peki, hadis inkârcıları dedikleri kişiler, kimin hadislerini inkâr ediyorlar? Allah'ın hadislerini inkâr ediyorlarsa, onlar zaten kâfirdir inkârcıdır. Onlara sözüm yok. Zaten hadis inkârcıları dedikleri kişiler, Resule ait olduğu iddia edilen ve Kur'an'ın onayından geçen hadislerine inanıyor. ÇÜNKÜ RESUL KUR'AN İLE KONUŞMUŞ VE YALNIZ KUR'AN'I TEBLİĞ ETMİŞTİ, RESUL BU SÖZLERİ/HADİSLERİ SÖYLEMİŞTİR DİYORLAR. İnanmadıkları Kur'an'ın onayından geçmeyen, Allah'ın hüküm vermediği sözler/ hadislerdir. Allah'ın Resulünün biz ümmetine tebliğ ettiği hadislerin, yalnız Allah'ın hadisleri Kur'an olduğunu, Kur'an'dan öğreniyoruz, bakın ne diyordu ayette Allah'ın Resulü.

"BU KUR'AN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM." (Enam 19)

Allah Resulüne, deki kullarıma diyerek, ne söylemesini istiyor. Bu Kur'an bana vahyolundu ki, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARIYIM. Bu durumda Allah'ın Resulü ümmetine, bunlar Allah'ın Kur'an'daki hadisleridir, ayrıca bunlarda benim hadislerimdir diyebileceğine nasıl inanırız? Bu kadar mı Kur'an'ı terk ettik. Lütfen Enam 19. Ayetin tamamını okuyunuz. Bu ayette Allah'ın Resulü, EN BÜYÜK ŞAHİT ALLAH'IN ŞAHİTLİĞİDİR VE ALLAH SİZİNLE BENİM ARAMDA ŞAHİTTİR Kİ, BU KUR'AN BANA, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UAYARMAK İÇİN İNDİRİLDİ DİYOR. Ama bizler hala, Allah'ın dinine Resulünü ortak etmekten çekinmiyor ve İSLAM ALLAH'IN KUR'AN HÜKÜMLERİ VE RESULÜN RİVAYET HADİSLERİ İLE YAŞANIR DEMEYE, KORKMADAN DEVAM EDİYORUZ. Bu inanç bizleri, bataklığa battıkça batırıyor.

Araf suresi 203. Ayetinde Allah'ın Resulünden, Allah'ın vahyi dışından ayet isteyenlere Allah, Resulünün nasıl bir cevap vermesini istiyordu? Bu ve benzeri ayetleri görmezden gelip, Allah'ın Resulünün de dinde hükümler koyacağına inanmak, şeytanın tuzağına düşmek demektir. Ayeti hatırlayalım ki belki bazı kardeşlerimizin uyanmasına vesile oluruz.

"ONLARA HERHANGİ BİR DELİL GETİRMEDİĞİN ZAMAN, "ONU DA DERLEYİP GETİRSEYDİN YA!" DERLER. DE Kİ: "BEN SADECE RABBİMDEN BANA VAHYEDİLENE UYUYORUM. BU (KUR'AN), RABBİNİZDEN GELEN ÖNGÖRÜLERDİR; (AYRICA) İNANAN BİR TOPLUM İÇİN YOL GÖSTERME VE MERHAMETTİR." (Araf 203)

Allah vahiy göndermediğinde kitap Ehli, SEN DERLEYİP BİZE GETİRSEYDİNYA dediklerinde, Resulün verdiği cevaba kakar mısınız. »BEN SADECE RABBİMDEN BANA VAHYEDİLENE UYUYORUM.» Ama aramızda Allah'ın bu hükmüne uyanlara, SÜNNET İNKÂRCISI DİYENLER VAR. Resul yalnız Kur'an'a uyarım diyor, bizim içimizden bazı kardeşlerimiz yalnız Kur'an yetmez, Resulün hadisleri de var diyerek, Kitap Ehlinin düştüğü hataya düşüyor. SİZCE KİMLER RESULÜNÜN YOLUNDADIR?

Çok daha ilginci bu hatayı yapanları, Kur'an ayetleri ile uyardığımızda BAKIN BUNLAR HADİS İNKÂRCISI diyerek, adeta kâfir ilan edilebiliyor. Hatta bu kişilere yapılan hakaretleri, küfürleri duymuşsunuzdur. Hatırlatmak isterim, kendisi gibi düşünmeyen ve inanmayana bir kişi hakaret ediyor ve küfrediyorsa, O KİŞİNİN İMANI SAHTEDİR, TAKLİTTİR, İNANCINDAN EMİN OLMADIĞI İÇİN HER ZAMAN SİNİRLİ VE ÖFKELİDİR. BÖYLE BİR İNANÇ, ALLAH'IN DİNİ ASLA OLAMAZ. Çünkü Allah'ın Resulü o örnek insan kendisine inanmayanlara nasıl davranıyordu hatırlayalım.  SAYGILI, ADALETLİ,  HOŞ GÖRÜLÜ, SABIRLI davranıyor ve herkesin inancı kendisini bağlar diyordu. Değerli dostlarım kardeşlerim, birbirimizi kâfir inkârcı ilan etmek yerine, sorumlu olduğumuz Kur'an'ın çevresinde tek yumruk olalım. Kur'an'ın onay vermediği hiçbir şeyi dinin emri kabul etmeyelim. Çünkü Allah Şura 21. Ayetinde bizleri uyarıyor ve ne diyordu hatırlayalım. "YOKSA ONLARIN, ALLAH'IN İZİN VERMEDİĞİ ŞEYLERİ, KENDİLERİNE DİNÎ BİR HÜKÜM OLARAK BELİRLEYEN, ORTAKLARI MI VAR" Hatırlayınız Allah, ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem demişti. Ayrıca bizleri de YALNIZ KUR'AN'DAN SORUMLU TUTACAĞINADA Zuhruf 44. Ayetinde hükmetmişti. Sizce haşa Allah, sözünden döner mi? Dönmez diyorsanız, lütfen bunu hayatımıza geçirelim ve Kur'an dışı hiçbir sözü/hadisi dinin emri yapmayalım.

Bizleri Allah ile aldatıp, Allah'ın dinini bozmaya çalışanlar, aramızda kol geziyor.  Lütfen onların tuzağına düşmeyelim. Eğer Allah'ın hadislerinin, yani Allah'ın sözlerinin vahyinin yanına, Kur'an'da bahsedilmeyen beşeri sözleri hadisleri de ilave edip, bunlarda Resulünün hadisleridir KUR'AN AYETİ GİBİDİR İSLAM'IN EMRİDİR diyorlarsa, bilin ki Allah'ın HALİS, KATIKSIZ dinine, şirk koşmaya çalışıyorlar demektir. Biz iman edenler olarak birbirimizi, doğruluğundan emin olamayacağımız rivayetlerle değil, yalnız Allah'ın vahyi ile uyarma görevi aldık. Bakın bu konuda Allah ne diyor. "SİZ HADDİ AŞAN KİŞİLER OLDUNUZ DİYE, SİZİ ZİKR/ KUR'AN'LA UYARMAKTAN VAZ MI GEÇELİM? (Zuhruf 5) Değerli dostlarım bakın Allah uyarılacak, ikaz edilecek kitabın yalnız kendi zikri yani Kur'an olduğunu söylüyorsa, bizlere hala Allah'ın zikri Kur'an'ın yanında, Resulünün de rivayet hadisleri de vardır diyorlarsa, lütfen mahşer günü pişman olmak istemiyorsanız, onlara itibar etmeyiniz. Çünkü Allah bizlerin sarılacağı kitabın, ne olduğu uyarısını yapıyordu hatırlayalım.

"HEP BİRLİKTE ALLAH'IN İPİNE, KUR'AN'A SIMSIKI SARILIN. PARÇALANIP BÖLÜNMEYİN." (Ali İmran 103)

Bizler öyle bir İslam yarattık ki kendimize, gözlerimiz perdelenmiş, kulak ve kalbimiz mühürlenmişçesine, Allah ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem dedikçe Resulünü, din âlimlerini Allah'ın dinine ortak ettik. Allah yalnız Kur'an'ın ipine sarılın, sakın Kur'an'ın sınırlarını aşmayın dedikçe, YALNIZ KUR'AN İLE İSLAM YAŞANMAZ, RESULÜN RİVAYET HADİSLERİDE VARDIR DEMEKTE BİR SAKINCA GÖRMEDİK. Allah'ın sakın dinde bölünenler gibi olmayın uyarılarına kulaklarını tıkayıp, rivayet hadisleri yaşayabilmek adına DİNDE MEZHEPELRE FIRKALARA, CEMAATLARA HATTA TARİKATLARA BÖLÜNMEKTE ZENGİNLİK VARDIR DEMEKTEN, HİÇ KORKMADIK. DAHA DOĞRUSU BİZLER, ALLAH İLE İNANTLAŞTIK ALLAH NE EMREDİYORSA NEREDEYSE TAM TERSİNİ, ALLAH'IN DİNİ DİYE YAŞIYORUZ.

Sizce bu büyük hataları yapanlar mı HADİS İNKÂRCISIDIR, yoksa Allah'ın Kur'an'daki uyarılarını hayatına geçirip, yalnız Kur'an'ın ipine sarılan, dinde asla bölünmeyenler mi HADİS İNKÂRCISIDIR? Kimlerin doğru yolda olduğunu, huzura vardığımızda hep birlikte göreceğiz. Birbirimize saygısızlık yaparak, hakaret ederek vakit geçireceğimize, hatalarımızı Kur'an ışığında araştıralım ki, en az hata yapan,  mahşer günüde yüzleri gülen, ALLAH'IN SEVGİLİ KULLARI ARASINDA OLALIM.


Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
8
Değerli dostlarım, bizler öyle bir İslam yarattık ki kendimize, ALLAH'IN DİNİNİ ADETA ALLAH' A ÖĞRETMEYE ÇALIŞIYORUZ, BUNUN FARKINDA MISINIZ? Bunu yapan bizlerin, sizce hesabın görüleceği o çetin gün halimiz nasıl olur? Ben düşünmek bile istemiyorum. Lütfen makalemi sonuna kadar sabırla okuyunuz ve mezheplerin bizlere öğrettiklerini bir an unutup, Kur'an merkezli bahsettiğim bilgiler ışığında düşününüz. Allah hükmüme hiç kimseyi ortak etmem dediği halde, bizler Allah'ın Resulünün haberi olmadan, Allah'ın dinine ortak ettik. Ellerimizle kurduğumuz mezheplerin dine koyduğu hükümlerle tarikat ve cemaat liderlerinin, Allah'ın dininde hiç bahsetmediği şeyleri de dine ilave etmelerine hiç birimiz ses çıkarmadık. HATIRLATIRIM BİZLER İMAN ETTİK DERKEN, ALLAH'IN SINIRLARINI TANIYACAĞIMIZA, ALLAH'TAN BAŞKA GÜVENİLİR VELİ EDİNMEYECEĞİMİZE VE YALNIZ ALLAH'IN İPİ KUR'AN'A SARILACAĞIMIZA SÖZ VERDİK. Bu sözümüzde durduk mu? Allah Kur'an'da, sakın koyduğum sınırları aşmayın, biz kitapta hiçbir eksik bırakmadık, yalnız onun ipine sarılın, sizleri Kur'an'dan sorumlu tutuyorum diye uyardığı halde, bizler mezheplerin ve atalarımızdan, büyüklerimizden öğrendiklerimizi Kur'an'da göremediğimizde, KUR'AN'DAN YANA ÇIKIP, ALLAH'IN BÖYLE BİR HÜKMÜ YOK, BİZ SORUMLU DEĞİLİZ DİYECEĞİMİZE BATILI, RİVAYETLERİ SAVUNUYOR VE ONLARI YAŞAYABİLMEK İÇİN, KUR'AN'DA HER BİLGİ DETAYLI YOKTUR, DEMEKTE BİR SAKINCA GÖRMÜYORUZ. Mahşer günü bizleri kurtaracak rivayetler değil, sorumlu olduğumuz Kur'an'dır hatırlatırım. ALLAH SÖZÜNDE DURANDIR.

Üzgünüm ama bizler haşa, ALLAH'A DİN ÖĞRETMEYE ÇALIŞTIĞIMIZIN FARKINDA BİLE OLAMADIK. Birkaç örnek vermek istiyorum ki, belki bazı kardeşlerimiz bu yanlışımızın farında olur.  Allah SALAT edin diyerek birçok ayetinde detaylı bilgiler verir. SALAT kelimesini de ne anlamda kullandığı, zaten ayetlerde çok açık anlaşılıyor. Bu kelime yalnız Allah'a dua edip ondan şefaat dilememiz gerektiğini, başka bir ayetinde DESTEK anlamında kullanarak, iman edenlerin hem Resulüne hem de birbirine destek olup yardımlaşması gerektiği konusunda bilgiler verir. Yine çok önemli bir konuyu anlatırken SALAT kelimesini kullanır. HUZURUMDA KIYAM EDİN, RÜKÛ EDİN, SECDE EDİN. Bu konuda başka bir detay vermez. Bizler mezheplerin etkisiyle, bakın namaz kılın diyor Allah ama detayı yok diyerek, bizlere günümüzde rivayetlerin ve mezheplerin öğrettiği namazın detaylarını Kur'an'da bulamadığımızda, açıklandığı kadarıyla yetinip huzuruna durmamız gerekirken, Kur'an'ı adeta eksik görüyoruz. Önce şunu söylemek isterim. NAMAZ/SALAT BAŞLI BAŞINA ZATEN, ALLAH'A YAPILAN BİR DUADIR VE BU DUAYI YAPARKEN ALLAH, ÇOK FAZLA DETAYA GİRMEDEN BİZLERE BIRAKMIŞ VE RAHATÇA ALLAH İLE BİZZAT BİZLERİN, İÇTEN GELEN DUYGULARIMIZLA, İÇİMİZDEN GELDİĞİ GİBİ, KENDİMİZİN ALLAH İLE BİR BAĞ KURMAMIZA İZİN VERMİŞTİR.

Sizce Allah huzurumda KIYAM EDİN, RÜKÛ EDİN, SECDE EDİN derken, verdiği hükmü eksik bırakıp, onu da Resulüm tamamlasın demiş olabilir mi? Allah'ın Resulü haşa Allah'ın eksiğini tamamlayan değildir. Çünkü Allah, biz kitapta hiçbir eksik bırakmadık diyor. Öyle olsaydı Allah, bizlerin yalnız Kur'an'a sarılmamızı istemez, hatta sizleri yalnız Kur'an'dan sorumlu tutuyorum demezdi. Lütfen bu ve benzeri onlarca ayeti unutmadan, bu konu üzerinde düşünmeye devam edelim. Önce bizlere mezheplerin öğrettiği namazın detaylarına bakalım. Bu konu mezheplerde farklılık arz der. Çünkü her mezhebin kabul ettiği rivayet hadisler farklıdır. Sizce Allah biz kullarının, namazı bu yolla öğrenmemizi istemiş olabilir mi? Bu konuyu sağlıklı düşünen, doğru cevabınıda alacaktır. Onun içinde günümüzde kılınan şekilsel namazda farklı kılınır. Önce bu konu üzerinde birlikte düşünelim.

Salata/Namaza başlarken yaptığımız ilk hareket, hatırlarsanız kadınlar ellerini omuzlarına kadar kaldırırlar, erkekler kulak memelerine kadar kaldırarak farklı başlar namaza. Yine namazda erkekler bazı mezhepte, ellerini göbeğin altına bağlarlar, bazıları da yan tarafa salıverirler, kadınlar göğüslerinin üzerine bağlar. Kıyam duruşumuzdaki konumumuz, ikinci rekâtta oturuş şeklimiz ve namazımızın bitişindeki selam vermemizi nasıl yapıyoruz ve tüm bu hareketleri, Allah'ın Elçisi yaptığı için mi bizler yapıyoruz? Hatırlatırım Resulün namazını bizler görmedik ve şahit olmadık. Onun içinde onun şöyle ya da böyle namaz kıldığı konusunda asla emin olamayız. Çünkü bu hareketler, söylendiği gibi Kur'an'da yok. Hatırlatırım Allah'ın Resulü, ben sizi Kur'an ile uyarma görevi aldım diyor, lütfen bunu unutmayalım. Bunlar yapılmadığında, Rabbimiz namazımızı kabul etmez mi? Hani Allah bizleri Kur'an'dan sorumlu tutuyordu, ne oldu bu ayetin hükmü? Kıldığımız namazın, Kur'an'ın bahsetmediği detayları mezheplerin ve rivayetlerin namaza yaptığı ilavelerdir ve asla Allah'ın bizleri sorumlu tuttuğu hükümler arasında yoktur. HÂLBUKİ ALLAH NAMAZ KILARKEN KADIN ERKEK AYRIMI ASLA YAPMAMIŞ, FARKLI BİR NAMAZDAN BAHSETMEMİŞTİR. Sizlere rivayetlerin, geleneğin ve mezheplerin öğretisinden örnekler vermek ve sizleri bu konuda düşünmeye davet etmek istiyorum. Kütüb-ü sitteki bu konudaki hadisleri lütfen okuyun, aynı konuda bir birinden farklı rivayetler anlatılır ve hepsi Resul böyle namaz kılardı diye anlatılır. Elbette karar sizin. Ama lütfen unutmayalım, Allah açıklamadığı, detay vermediği hiç bir bilgiden bizleri sorumlu tutmaz.

Sizlerde çok iyi biliyorsunuz, farklı mezheplerde namaza başlarken bile ellerin hareketi farklıdır. Kimisi kıyamda dururken ellerini göbeğinin üstünde birleştirir, kimisi de ellerini yana salar, bizim askerde esas duruş dediğimiz şekilde namaza devam eder. Rükûa varırken bile ellerde farklılıklar görürsünüz. Secde konusuna gelince. Allah bir tehlike durumunda, kısaltılmış namazın örneğini verir ve bizim deyimimizle bir rekâtta ve bir secdeyle biter. Peki, normal zamanda namazımızı nasıl kılacağız konusunda hükmü nedir? Güvende iken yani çevrenizde size zarar verecek bir durum yoksa salatınızı/namazınızı tam ve eksiksiz yerine getirin der. Peki, bu hükümden ne anlamalıyız? Çünkü detay yok. BUNU ŞÖYLE ANLAMAMIZ DOĞRU OLABİLİR Mİ? ALLAH AÇIKLAMA YAPMAMIŞ BUNU RESULÜNE BIRAKMIŞTIR, DEMEMİZ DOĞRU OLABİLİR Mİ? Hani Allah biz kitapta hiçbir eksik bırakmadık, her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik, emin olmadığınız bilginin ardına düşmeyin, Kur'an'dan sorumlusunuz diyordu? Bu ayetlere iman ettiğimizi söylüyorsak, batılın ve rivayetlerin asla etkisinde kalmadan düşünmeliyiz. Namazın bitiminde selam verme, namazın bitiş konusuna gelince. Kütüb-i sitteye lütfen bakın, orada aynı konuda, Resulün üç farklı şekilde namazı bitirdiğine dair rivayet görebilirsiniz. Örneğin ben Resulü namaz bitiminde, yalnız sağına selam verip namazı bitirdiğini gördüm diyen olduğu gibi, yalnız önüne selam verip namazı bitirdiğini gördüm diyene de rastlarsınız. Bir başka rivayette, hem sağına hem soluna selam verip namazı bitirdiğini gördüm, diyene de sanırım bizler uymuşuz. TEKRAR HATIRLATMAK İSTERİM, BUNLARIN HANGİSİNİN DOĞRU OLDUĞUNU ASLA BİLEMEYİZ, ZATEN ARAŞTIRMAYADA GEREK YOK. ÇÜNKÜ ALLAH NAMAZIN BİTİŞ KONUSUNDA, BİR ŞEKİL BELİRLEMEMİŞ, BİZ KULLARINA BIRAKMIŞTIR. İSTESEYDİ ONUNDA HÜKMÜNÜ VERİRDİ. Elbette toplu kılınacak namazda, o toplumun imama uyarak aynı şekilde kılması önemlidir. Bunu da toplumlar zaten belirlemiştir. Onlara uymakta elbette bir sakınca yoktur. Sakınca olan, bunlar olmasaydı namazımızı bile kılamazdık dememizdir.

Önce şunu söylemek isterim, Resulün sünneti olmasaydı namazımızı bile kılamazdık sözü, inancı Allah'a yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Buna inanırsak Allah açıklamadığı bir kitaptan bizleri sorumlu tutuyor demektir ki, bunu Allah'a nispet etmekten yine Allah'a sığınırım. Şöyle düşünün lütfen, bizler kıldığımız namazı Resulün sünnetinden hadislerinden mi öğrendik, yoksa çevremizden tabi olduğumuz mezheplerden, büyüklerimizden mi öğrendik? Hepimiz anne babamızdan, büyüklerimizden gittiğimiz cami imamından, mezheplerin öğretisinden öğrendik. Eğer Resulün sünnetinden öğrendik dersek, şöyle bir soru çıkıyor ortaya, hangi mezhebin doğru kabul ettiği sünnet, diye sormamız gerekir. Diyelim ki hepsi doğrudur hangisine uyarsan uy. İyide maden Resul böyle kılmış ondan öğreniyoruz, neden bazı konular farklı? Neden mezhepler birbirine düşman. DEMEK Kİ BU YOL YÖNTEM DOĞRU VE KESİN BİLGİLER VERMİYOR MUŞ. Hatırlatırım Allah sakın dinde bölünmeyin emrini veriyordu. Çünkü bölündüğümüzde, dinide bölerek kendimizce şekillendireceğiz de ondan Allah uyarıyor.

Önce şunu söylemek isterim, eğer bizler SALAT/NAMAZ KONUSUNDA KUR'AN'IN DETAY VERMEDİĞİ ŞEYLERİ, SALATIN OLMAZSA OLMAZI İLAN EDERSEK, AÇIKÇA ALLAH'A DİNİNİ ÖĞRETMEYE ÇALIŞIYORUZ DEMEKTİR. Tekrar hatırlatmak istiyorum bu emri veren Allah, ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diyor. Şunu da söyleyenleri duyarsınız, namazın detayı Kur'an'da yazmaz, çünkü Kitap Ehlide zaten namaz kılıyordu, onlardan Allah'ın Resulü öğrendi dersek, en büyük hatayı yapmış oluruz. Kitap Ehli Allah'ın hükümlerini yerine getirmediği hatta batıl ile değiştirdiklerinden Kitap Ehlini uyarı ve ikaz maksatıyla Kur'an'ın indirildiğini, lütfen unutmayalım. SÜNNET VE HADİS ZİNCİRİNİ KESİN DOĞRU KABUL EDEREK, NAMAZI TARİF ETMEK KUR'AN'A GÖRE DOĞRU DEĞİLDİR. Çünkü Allah emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye uyarıyor. Allah hem sizleri Kur'an'dan sorumlu tutuyorum diyecek, hem de bizleri birçok kez uyardığı SALAT'IN detayını, rivayetlerden öğrenin diyecek, buna nasıl inanırız. Hatırlatırım Allah'ın Resulü ümmiydi ve kitap ehline tabi değildi. Yani Resul olmadan önce namaz kılmıyordu. Onun için Allah bir ayetinde, sen daha önce kitap nedir, iman nedir bilmezdin, seni doğru yola biz ilettik diyordu.

Önce şunu hatırlatmak isterim, bugün kılınan namazın yanlış olduğunu elbette söyleyemeyiz. Beşeri ilavelerle Allah'ın istediği salat yerine getiriliyor. Bazı yanlışlarımız elbette var. ÇÜNKÜ NAMAZ ALLAH İLE KULUNUN BİR OLDUĞU, ONU ZİKRETTİĞİMİZ YALNIZ ONDAN YARDIM İSTEYİP, ONUN ŞANINI YÜCELTTİĞİMİZ VE YALNIZ ONU MAHATAP ALDIĞIMIZ ÇOK ÖNEMLİ BİR ANDIR. ONUN İÇİN ALLAH HUZURUNA DURACAK KULLARI İLE SOHBETİNİ ZORLAŞTIRMADAN, DETAYA BOĞMADAN ÇOK BASİT ŞEKLİYLE BİZLERE AÇIKLAMIŞ VE ÖZELLİKLE, YEMİN OLSUN Kİ BU KİTABI SİZLER İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK HÜKMÜ GEREĞİ, ÇOK FAZLA DETAYLANDIRMAMIŞ KOLAYLAŞTIRMIŞTIR. Yanlış olan, Resulün sünneti, hadisleri olmasaydı namazımızı bile kılamazdık sözleri, düşüncesi asla doğru olamaz. Çünkü bu düşünce Allah'ın kitabına yapılabilecek en büyük saygısızlıktır.

Bizler mezheplerin, cemaat ve tarikatların toplumu yanlış yönlendirmelerinin etkisiyle, adeta Kur'an'ı eksik, detay sız görmeye devam ederek, Resule ait olduğu iddia edilen rivayetleri, Kur'an'ın önüne geçiriyoruz. Bunu yaptığımız andan itibaren zaten Kur'an devre dışı kalıyor, dini anlattığı iddia edilen ilmihal kitapları onun yerini alıyor. BUNUN ŞİRK OLDUĞUNUN, LÜTFEN ARTIK FARKINDA OLALIM. Kur'an ile irtibatı kesilmiş biz Müslümanlar, bu hatayı yalnız namaz konusunda değil, her konuda yapıyoruz.

Örneğin Allah birçok ayetinde toplumun barışını, adaletini eşitliğini sağlayabilmemiz için yardımlaşmaya, birbirimize destek olmamızı emrederken ZEKÂT VERMEMİZİ YANİ İNFAK ETMEMİZİ EMRETMİŞTİR. Namaz konusunda yaptığımız aynı yanlışı bu konuda da yapıyoruz ve diyoruz ki, Resulün sünneti, rivayet hadisleri olmasaydı ZEKÂTIMIZI BİLE VEREMEZDİK. Hâlbuki Allah namaz konusunda yaptığı kolaylığı, zekât konusunda da yapmış ve vereceğimiz zekât miktarını, rivayet hadislerde olduğu gibi, yılda bir kez kırkta bir değil, her zaman vermemizi emretmiştir. Miktarına imtihanımız gereği özellikle karışmamış bizzat bizlere bırakarak, "HAYIR OLARAK NE HARCARSANIZ O" diye de açıklamıştır. Ama birçok ayette de zekâtı teşvik etmiş, hatta YOKMU BANA BİR ÇORÇ VERECEK diyerek zekât vermenin, infakta bulunmanın adeta Allah kendisine borç vermiş gibi kabul ederek, tolumu teşvik etmiştir. Yine Bakara suresi 219. Ayetinde, aslında yaptığımız bu yanlışımıza çok güzel cevap veriyor Kur'an ve bakın hayır olarak vereceğimiz zekâtımızı nasıl dağıtılacağını açıklıyor. "YİNE SANA ALLAH YOLUNDA NE HARCAYACAKLARINI SORUYORLAR. DE Kİ: "İHTİYAÇTAN ARTA KALANI." ALLAH, SİZE ÂYETLERİ BÖYLE AÇIKLIYOR Kİ DÜŞÜNESİNİZ." Yüce Allah'ımız bizlere işte böyle açıklıyor ama ne yazık ki Allah'ı dinleyen, dikkate alan yok. Batıl, rivayet Kur'an'ın önüne geçmiş. Bizler rivayetlerde sanı bilgilerde, ataların batıl inançlarında eksikler arayacağımıza, Allah'ın kitabında haşa eksikler arıyor, onu da mezhepler ve rivayetlerle tamamlamaya, YANİ ALLAH'IN DİNİNİ ADETA ALLAH'A ÖĞRETMEYE ÇALIŞIYORUZ.

Ne yazık ki her konuda yaptığımız yanlışımızı, Hac konusunda da yapıyoruz. Resulün sünneti, hadisleri olmasaydı, Haccımızı bile yapamazdık diyenler bu sözleri, KU'AN'IN ETKİSİNDE DEĞİL, RİVAYETLERİN VE MEZHEPLERİN ETKİSİNDE SÖYLÜYOLAR. Allah Haccı, ne zaman yapmamız gerektiği konusunda açıklama yaparken ayetinde, "HAC, BİLİNEN AYLARDADIR. KİM O AYLARDA HACCI KENDİSİNE GEREKLİ KILARSA." Diye açıklama yapmış ve diğer ayetlerinde de bu ayların HARAM aylar olduğu bilgisini vermiştir. İlginç olan HARAM AYLARIN hükmünün, bugün geçersiz olduğunu kalktığını söyleyenleri duyarsınız. Ama kim kaldırdı diye soran bile yok. Kur'an Haccın haram aylarda yani dört ay içinde yapılacağına hükmettiği halde, bizler bugün Haccı yılda birkaç güne indirerek ne diyoruz? "HACI OLABİLMEK İÇİN, KURBAN BAYRAMININ BİR GÜN ÖNCESİ, YANİ AREFE GÜNÜ (ZİLHİCCENİN 9. GÜNÜ) ARAFAT DA OLMAMIZ GEREKİR." Bizler her ne dense bu hükmü kim verdi diye sormuyoruz. KUR'AN'DA BU HÜKMÜ ARAMAMIZ GEREKİRKEN, RİVAYETLERDE ARIYORUZ. Allah emrimi diye sormuyoruz bile. Allah'ın dinini, Allah'ın hükümleri ile yaşamayıp hiçbir soruda sormazsak, bunun hesabını veremeyeceğimizi de unutmayalım.

Gelelim Hac konusunda Kur'an'ın detaylı bilgi verip vermediğine. Hacca gidilecek zaman çok açık var ve çok da geniş bir zaman verilmiş. Allah haram aylarda savaşmayı, avlanmayı yasaklıyor ve bu aylarda insanların Hac görevini yaparak huzur ve barış içinde birlikte olmaları sağlanıyor. Hac esnasında hacıların doyurulması için, Kurban kesileceği konusunda da çok önemli bir detay veriyor. Hatta günümüzde Hacca gidenlerin bile belki bilmediği, bir detay veriyor Kur'an ve diyor ki, HACCA MESCİDİ HARAM DIŞINDA GELENLER, İSTERSE KURBAN KESMEZ HAC YAPARKEN 3 GÜN, MEMLEKETİNE DÖNÜŞÜNDE 7 GÜN OLMAK ÜZERE TOPLAM 10 GÜN ORUÇ TUTABİLİR DİYE BİLGİ VERİYOR. Kur'an çok daha detaya girip, Hac esnasında cinsel ilişkiye dahi girmeyin uyarısında bulunuyor. Kur'an bu konuda kafamızdaki bir soruya da cevap veriyor, en az kaç günde Hac görevimizi yapabiliriz. Araştırınız buna Diyanette dâhil en az 5 gün diye açıklama yapıyorlar. Tabi bu Allah'ın emri değildir. Allah Bakara 203. Ayetinde bakın ne diyor. "SAYILI GÜNLERDE ALLAH'I ANIN! HER KİM ACELE EDİP İKİ GÜNDE DÖNERSE, ONA GÜNAH YOKTUR. KİM DE DÖNÜŞÜ ERTELEYİP, DAHA UZUN KALIRSA SORUMLU DAVRANDIĞI SÜRECE, ONA DA GÜNAH YOKTUR."

Allah işte böyle Hac konusunda tüm sorularımıza cevap veriyor. Okuyanı araştıranı hiç kimse Allah ile aldatamaz. Yeter ki elde Kur'an düşünerek, anlayarak okuyalım. Gelelim İhram konusuna. Hacca giderken bizlere de giydirdiler, dikişsiz alt üst havlu örtü. Bunun adına ihram diyorlar. İlginç olan kadınların giymemesi. Peki, böyle bir kıyafet Kur'an'da geçiyor mu? Geçiyorsa kadınlar hariç mi diyor? Elbette hayır. Buda mezheplerin ve insanların görüşleri ile ortaya çıkmış bir kıyafettir. Kur'an'da İHRAMA GİRMEK sözü geçiyor. Peki, ne anlamda geçiyor burası önemli? İhrama girmek Hacca umreye niyet ederek, başlamak anlamındadır. Onun içinde Allah Hacca başladığınız andan itibaren İHRAMA GİRDİĞİNİZDE AVLANMAYIN YASAKLARA UYUN DİYOR.  Adı üstünde mescidi Haram, yani bazı şeylerin haram, yasak olduğu bölge anlamında. İhrama girmek sözüne de kendilerince bir anlam verip, birde kıyafet biçerek, bu kıyafet olmazsa olmaz demişlerdir. Bu kıyafetin DOĞUMU VE ÖLÜLERİN DİRİLTİLMESİNİ SEMBOLİZE ETTİĞİNİ VE O ANI YAŞADIKLARI ANLATILIR. Peki, kadınlar bu anı yaşamasınlar mı, çünkü ihram kıyafetini giymiyorlar. Elbette bu soruya da cevap yok. Bizler hesap gününü hatırlamayı bir kıyafete indirgediysek, Kur'an'dan habersiz olduğumuzu da itiraf etmiş oluruz. Bunların hiç birisinin Allah'ın emri olmayıp mezheplerin ve rivayetlerin hac ibadetine yaptığı ilavelerdir. BU BİLGİLER OLMADAN HAC YAPAMAYIZ DİYENLERE SORUYORUM, SİZLER ALLAH'IN EKSİĞİNİ Mİ TAMAMLIYORSUNUZ VE YÜCE RABBİMİZİN KİTABINI DETAYSIZ GÖRÜYORSUNUZ. Aynı zihniyet Allah'ın emretmediği ŞEYTAN TAŞLAMAYIDA HACCIN OLMAZSA OLMAZI YAPARAK, ALLAH'IN EMRİ OLMADIĞI HALDE, HAC GÖREVİNİN OLMAZSA OLMAZI YAPMIŞLARDIR.

Bizler yaptığımız yanlışların o kadar etkisinde trans haline girmişiz ki BATILI HAK GÖRÜYORUZ, HAKKI YETERSİZ KABUL EDEREK, TAMAMLADIĞIMIZI VE BÖYLECE ALLAH'IN DİNİNİ MÜKEMMEL YAŞADIĞIMIZA İNANIYORUZ. SAKIN MAHŞER GÜNÜ, TAM TERSİ ÇIKMASIN?

DEĞERLİ DİN KADEŞLERİM, LÜTFEN ARTIK KENDİMİZE GELELİM VE ALLAH'IN DİNİNİ, ALLAH'A ÖĞRETMEKTEN VAZ GEÇELİM. ONA HAS KILARAK YAŞAYALIM. YOKSA BU DÜNYADA ALLAH İLE GEREKEN BAĞI KURAMAYIZ VE DUALARIMIZADA ALLAH'TAN KARŞILIK GÖREMEYİZ. DİLERİM BU GERÇEKLERİN FARKINDA OLARAK, EMANETİNİ TESLİM EDEN, AZINLIK HALİS KULLARINDAN OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
9

Bu makalemde sizlerin üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, ZÜMER SURESİ 2. AYET olacaktır. Kur'an'ı hiç anladığı dilden okumamış bir insan bile, yalnız bu ayeti dikkatle anlayarak okuyup üzerinde çok değil biraz düşünmüş olsa, GÜNÜMÜZDE BİZLERİN GENEL ÇOĞUNLUĞUNUN YAŞADIĞI İSLAM'IN, ALLAH'IN BU HÜKMÜNE TAMAMEN TERS YAŞANDIĞINI BİLİR. Ayeti yazalım ve üzerinde tarafsız, Kur'an dışından hiç bir bilginin etkisinde kalmadan birlikte düşünelim, ÇÜNKÜ ALLAH SİZLERİ KUR'AN'DAN SORUMLU TUTUYORUM DİYE UYARIYOR.

Zümer 2: (EY MUHAMMED!) ŞÜPHESİZ BİZ O KİTAB'I SANA HAK OLARAK İNDİRDİK. ÖYLE İSE SEN DE DİNİ ALLAH'A HAS KILARAK O'NA KULLUK ET. (Diyanet meali)

Allah boşuna yemin ederek, bu kitabı yani ayetlerimi hükümlerimi yemin olsun ki kolaylaştırdım demiyor. Zerre kadar aklını kullanan, günümüzde yaptığımız yanlışı fark edecektir. Allah Resulünü uyarıyor ve diyor ki, Ey Muhammed şüphesiz sana gönderdiğim Kur'an'ı sana, HAK OLARAK YANİ GEÇERLİ TEK KAYNAK OLARAK GÖNDERDİM DİYOR. KUR'AN'IN DIŞINDAN KENDİNE, KİTAP EHLİNİN YAPTIĞI GİBİ BATIL VE RİVAYETLERİ HAK İLAN EDEREK, SAKIN YAŞAMA DİYE UYARIYOR. Sizlere soruyorum, Allah Resulünü bu şekilde uyardıysa, bu uyarı ona yapılmış bize değil bizi bağlamaz, biz HAK olan Kur'an'ın yanında bizlere rivayet yolla ulaşan atalarımızın yaşadıklarına, Resule ait olduğu iddia edilen HADİSLERİNİDE HAK KABUL EDİP YAŞIYORUZ, ONLARDA BİZİM İÇİN VAHİY GİBİDİR DİYEBİLİR MİYİZ? Bunu söyleyen bir Müslüman'ın, ALLAH'IN RESULÜNÜN YOLUNDA GİTMEDİĞİNİ, ÇOK AÇIK SÖYLEYEBİLİRİM.

Zümer suresi 2. Ayetin devamında ise çok dikkat çekici ve önemli ikinci uyarısını yapıyor Allah Resulüne ve bakın ne diyor. "ÖYLE İSE SEN DE DİNİ ALLAH'A HAS KILARAK, O'NA KULLUK ET." Peki, siz bu uyarıdan ne anladınız? Dini ALLAH'A HAS KILMAK ne demek? Bunu birçok şekilde anlatabilirsiniz ama özünü söylemek gerekirse YALNIZ ALLAH'IN HÜKÜMLERİNE BOYUN EĞİP ONA İTAAT ETMEK, ONA KULLUK ETMEK ANLAMINDADIR. Eğer Allah'ın hükümlerinin yanında, beşeri hükümlerede boyun eğiyor inanıyorsan, onada kulluk ediyorsun demektir. Allah onun için hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diyor. Zaten Rabbimiz bu hükmün gereği olarak, bizlerin YALNIZ ALLAH'IN İPİ KUR'AN'A SARILMAMIZI İSTİYOR. Sizce bizler yaşadığımız İslam'ı, yalnız ALLAH'A HAS KILARAK MI YAŞIYORUZ? Allah'ın Kur'an'da hükmettiklerinin dışına çıkmıyor ve onun sınırlarına göre mi İslam'ı yaşıyoruz? Sanırım bu satırları okuduğunuzda, tebessüm ettiniz eminim. Bizler bırakın İslam'ı Allah'a has kılmayı, sanki Allah ile inatlaşırcasına, YALNIZ KUR'AN İLE İSLAM YAŞANMAZ DİYE BAŞLIYOR VE ALLAH'IN DİNİNE MEZHEPLERİN VE RESULE AİT OLDUĞU İDDİA EDİELEN RİVAYET HADİSLERİN, DİNE KOYDUĞU HÜKÜMLERLE İSLAM'I YAŞIYORUZ. Zümer suresi 2. Ayetin devamında ki 3. Ayetinde ise, günümüzde bizlerin yaptığı yanlışa Allah, çok güzel örnek veriyor. Ders alabilene ne mutlu. Hatırlayalım ayeti.

"DİKKAT EDİN! ARI DURU DİN YALNIZCA ALLAH'A AİTTİR. O'NUN PEŞİ SIRA EVLİYÂE/ VELİLER/DOSTLAR EDİNENLER "ONLARA, BİZİ YALNIZCA ALLAH'A BİRAZ DAHA YAKLAŞTIRSINLAR DİYE KULLUK EDİYORUZ!" (DERLER). ŞÜPHESİZ Kİ ALLAH AYRILIĞA DÜŞTÜKLERİ ŞEYLERDE ARALARINDA HÜKÜM VERECEKTİR. ŞÜPHESİZ Kİ ALLAH YALANCI VE İNKÂRCI KİMSEYİ DOĞRU YOLA ULAŞTIRMAZ."

Kur'an arı duru din, yalnız Allah'a aittir dedikçe, bizler yalnız Allah'ın kitabıyla din yaşanmayacağını söyleyip, ALLAH'IN ARI DURU DİNİNİ BATIL VE HURAFELERLE BULANDIRIYOR YAŞANMAZ HALE GETİRİYORUZ. Allah sakın kendinize Veliler/evliyalar edinmeyin diye uyardıkça Velisi olmayanın velisi şeytandır demekten çekinmiyoruz. Daha doğrusu Allah Kur'an'da ne emrediyorsa, tersini yaşadığımızın farkında bile değiliz. Bunun nedeni Kur'an ile aramıza girenlerin toplumu Allah ile aldatmalarından kaynaklanıyor. LÜTFEN BU TUZAĞA DÜŞMEYELİM VE İMTİHAN OLDUĞUMUZ KUR'AN'DAN ANLAYARAK VE DÜŞÜNEREK BİR ÖĞRENCİ MİSALİ DERSİMİZİ ÇALIŞALIM. Mahşer günü bu hatayı yapanlar elbette gerçekleri görecekler ve hesabını veremeyenlerin safında olacaklardır. Hatırlatırım bu hataları yapanlara Allah İNKÂRCI, KÂFİR diyor.

Bunları yapan Müslümanların genel çoğunluğu, aslında İslam'ı Allah'a has yaşamayı bırakıp, İslam dinini Allah'ın hükümleri ile yaşadığını söyledikleri halde rivayet ve sanı bilgileri yaşayabilmek için, Allah'ın bazı ayetlerini görmezden gelerek yaşıyorlar.  Çünkü Kur'an ile buluşma çabamız çok fazla olmuyor, kendimizi yalnız Allah'a teslim etmemiz gerekirken, EDİNDİĞİMİZ VELİLERE, ŞEYHLERE, GAVS DEDİĞİMİZ KİŞİLERE TESLİM EDİYORUZ. Sonucunu da hep birlikte görüyoruz. Savaş, yokluk, sefalet, aldatılma ve acı. Allah Mümin suresi 14. Ayetinde de aynı uyarıyı yapıyordu, ayeti hatırlayalım. Bizler bu uyarılarla ya buluşamadık, ya da buluştuğumuz halde GÖRMEZDEN GELDİK, ÜSTÜNÜ ÖRTTÜK.

"KÂFİRLER HOŞLANMASA DA SİZ, DİNİ YALNIZ ALLAH'A HAS KILARAK O'NA DUA EDİNİZ." (Mümin 14)

Kur'an dini Allah'a has kılmayarak, atalarının dinini Allah'ın dini diye yaşayanlara KÂFİR diyor, bu uyarı Kitap Ehline yani kendilerinin Allah'a iman ettiğini söyleyenler. Ama bizler bu kâfir uyarısını hiç üzerimize alınmıyoruz. Bu ayetler bize değil kâfirlere kitap Ehline hitap ediyor diyerek, ayetlerle buluşmak ders almak yerine, bu ayetleri görmezden geliyoruz. İşte bunu yapanlara Allah, ayetlerimi inkâr ettiler diyor. Yani iman ettik dedikleri halde görmezden gelip, yaşamayanlara üstünü örtenlere Rabbimiz İNKÂRCILAR, KÂFİRLER diyor. Ders alabilene ne mutlu.

İslam toplumunun bu acıklı haline düşmesinin nedeni, Kur'an ile Müslüman toplumun arasına ÂLİM, VELİ, GAVS ilan ettikleri kişileri koyarak, Allah'ın ayetleri ile değil onların sözleriyle İslam'ı yaşamamız,  bu acıklı duruma düşmemize neden oluyor.  Allah sakın benden başka VELİLER edinmeyin dedikçe bizlere, doğru yolu gösterdiğini zannettiğimiz VELİLER edindik. Allah dini bana, benim kitabıma has kılarak İslam'ı yaşayın dedikçe, yalnız Kur'an ile İslam yaşanmaz, O özet bilgi verir, zaten Kur'an'ı herkes anlayamaz, diyenlere inandık. Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin olmadığı o günden sakının diye uyardığı halde bizler Veliler, din âlimleri, Allah dostları Resullerde şefaatçidir diyerek, Allah'ın koyduğu sınırları tanımadık, kendimize yeni sınırlar çizdik.

Bizler SÜNNETULLAHA yani Allah'ın koyduğu kanun, nizam ve kurallarına uyacağımıza, kendimize beşeri sünnetler yarattık, bunu da Resulünün adını kullanarak yaptık. Sizce bizler YAŞADIĞIMIZ İSLAM'I, ALLAH'IN AYETLERİNDE UYARDIĞ GİBİ, ALLAH'A HAS KILARAK YAŞIYOR OLABİLİR MİYİZ? Elbette mümkün değil, neredeyse Allah ne emrediyorsa tersini, Allah'ın dini diye yaşıyoruz.

Tekrar etmek istiyorum, bu hatamızı fark edemediğimizin asıl nedeni, yalnız Allah'ın ipine sarılmamız gerekirken,  inatla İslam'ı Allah'a has kılarak değil, beşeri odaklı rivayetlerle yaşamamızdan kaynaklanıyor. Bizlere öğretilen, Kur'an dışı bilgileri Kur'an'da göremediğimizde, Kur'an'dan yana çıkıp, Allah'ın sorumlu tutacağına hükmettiği Kur'an'da bu detay, bil yok sorumlu olamayız diyeceğimize, rivayetlerden mezheplerin öğretisinden yana çıkıp, BAKIN DEMEK Kİ KUR'AN'DA HER BİLGİ DETAYLI OLMUYORMUŞ, YALNIZ KUR'AN İLE İSLAM YAŞANMIYORMUŞ, DOĞRU SÖYLEMİŞLER DİYEBİLİYORUZ. Buna inanan bir Müslüman şunu lütfen unutmasın, RİVAYETLERİ HAKLI ÇIKARMAYA ÇALIŞIRKEN HAŞA, ALLAH'I HAKSIZ ÇIKARMAYA ÇALIŞTIĞINI FARK EDEMİYOR. Çünkü Allah, biz kitapta hiçbir eksik bırakmadık, yalnız onun ipine sarılın, çünkü sizi Kur'an'dan hesaba çekeceğiz diye hükmünü vermişti. SİZCE KİME GÜVENİRSEK, KAZAÇLI ÇIKARIZ?

Bu inadımızdan vaz geçmediğimiz için Allah, gözlerimize perde çekiyor, kulaklarımızı ve kalbimizi mühürlüyor. RABBİM CÜMLEMİZİ BU HATALARI ISRARLA YAPMAKTAN BİZLERİ KORUSUN VE KUR'AN İLE BULUŞARAK İSLAM'I YALNIZ ALLAH'A HAS KILARAK YAŞAMAMIZI, CÜMLEMİZE NASİP ETSİN İNŞALLAH.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/
10
Değerli dostlarım, bizler kendi ellerimizle şekillendirdiğimiz bir inancın, ADETA KULU KÖLESİ OLDUĞUMUZUN ne yazık ki farkında bile değiliz. Neden özellikle kölesi olduğumuz kelimesini kullandığımı, yazımın devamında açıklayacağım inşallah. Allah en son olarak biz kullarını uyarmak için Resul ve uyarıcı kitabı Kur'an'ı gönderdiğini söylüyor. Peki, neden Allah birçok kez kullarını uyarma ihtiyacını duymuş. Bunu doğru anlayabilmemiz için, Allah'ın bizleri hangi özelliklerde yarattığını Kur'an'dan öğrenirsek, yaşadığımız örneklerle birlikte düşündüğümüzde, insanların AKLINI BİR KENARA KOYDUĞUNDA, YANİ DÜŞÜNMEDEN NEFİSLERİ DOĞRULTUSUNDA GİTTİĞİNDE, ONLARI UYARMANIN HİÇ BİR FAYDASI OLMADIĞINI, KUR'AN'DAN ÇOK AÇIK ANLIYORUZ. BÖYLE İNSANLARI ALLAH'IN VAHYİ KUR'AN  İLE UYARSAN BİLE FAYDA ETMEZ. Allah ile aldatılmak, işte bu kadar tehlikeli. Onun için Allah kur'an'da, SAKIN SİZİ ALLAH İLE ALDATMASINLAR DİYE UYARIYOR.

Yüce Rabbimiz biz kullarını imtihanı gereği bazı özelliklerde hatta zaaflarımızla yarattığı gibi, o zaaflarımızın da etkisiz kalacağı gücüde elbette bizlere verdiğini görüyoruz. Peki, bizleri Allah hangi özellikler de yarattığından bahsediyor Kur'an'da ona bakalım. 1-TARTIŞMAYA MEYİLLİDİR. 2-ACELECİ TABİATTA YARATILMIŞTIR. 3- ZAYIF YARATILMIŞTIR. Peki, bu özelliklerimizin üstesinden nasıl geleceğimizi söylüyor bizleri yaratan Rabbimiz, burası çok önemli. Bu konuda da birçok ayetinde uyarıyor ve neler diyordu hatırlayalım.

"HÂLÂ DÜŞÜNMÜYOR MUSUNUZ? ALLAH, AYETLERİ SİZE İŞTE BÖYLE AÇIKLAR Kİ, DERİN DERİN DÜŞÜNEBİLESİNİZ. HALA AKLINIZI KULLANMAYACAK MISINIZ? BİZ BENZETMELERİ İNSANLAR İÇİN YAPIYORUZ Kİ, İNCEDEN İNCEYE DÜŞÜNEBİLSİNLER. DÜŞÜNÜP TAŞINACAK DA ÖĞÜT KENDİSİNE YARAYACAK. DİLEYEN ONU DÜŞÜNÜP ÖĞÜT ALIR."

Allah kullarını imtihanımız gereği, yazdığım özelliklerde yaratmış ama hangi kulum nefsinin etkisinde kalmayıp, ALLAH'IN UYARILARINI DİKKATE ALIP, NEFSİNE YENİLMEYECEĞİNİ SINAMAK İÇİN, BİZLERİ İMTİHAN EDİYOR. Bizler bu zaaflarımızın üstesinden gelebilmek için AKLIMIZI KULLANIYOR VE ALLAH'IN UYARILARI IŞIĞINDA, DÜŞÜNEREK Mİ HAREKET EDİYORUZ, YOKSA DÜŞÜNMEYİ BAŞKASINA BIRAKIP, İŞLERİMİZİ SÜREKLİ TARTIŞMAYLA, DİKKATSİZ ACELECİ BİR ŞEKİLDE AKLI DEVRE DIŞI BIRAKARAK ZAYIF NEFSİMİZİN ETKİSİYLEMİ YAŞIYORUZ? Lütfen bu konuda kendimizi yargılayalım ki, hesap günü pişman olanların safında olmayalım.

Ne yazık ki düşünmeyi bıraktık, çünkü aklımızı kullanmak bizlere zor geldi. Aklımızı kullandığımızda nefsimizin her istediğini yapamıyoruz da ondan.  Bizler İslam'ı Allah'ın emrettiği gibi AKIL VE KUR'AN MERKEZLİ yaşamadığımız ve Kur'an ile gereken bağımızı da kurmadığımızdan, AKIL İLE DİN BİRLİKTE YAŞANMAZ, KUR'AN'I AKILLA DÜŞÜNEREK ANLAYAMAZSIN MANTIĞINA İNANMAKTA, BİR SAKINCA GÖRMÜYORUZ.

Allah'ın Kur'an'da, yemin olsun ki bu kitabı sizler anlayasınız ve hiç kimseye muhtaç olmayasınız diye KOLAYLAŞTIRDIK dediği ayetlerini görmezden gelerek, adeta Allah'ın dinine müdahale ettik, sakın dinde bölünmeyin diye uyardığı halde tam tersini yaparak, kurduğumuz mezheplerin ve rivayetlerin etkisiyle Allah'ın dinini zorlaştırdık. Zorlaştırdığımız inancın bu seferde baskısı ve huzursuzluğuyla mutsuz toplumlar olduk. ELLERİMİZLE ZORLAŞTIRDIĞIMIZ DİNİDE, DAHA SONRA NASIL KOLAYLAŞTIRIRIZ ONUN YOLLARINI ARADIK. Bu hatalarımız da bizleri şeytanın ve şeytanlaşmış insanların kucağına itti. Bunların neler olduğunu, araştıran okuyan kardeşlerimiz çok iyi hatırlamıştır.

Önce şunu hatırlatmak isterim. AKLI OLMAYANIN DİNİ YOKTUR DÜŞÜNCESİNDEN YOLA ÇIKARAK, AKLINI KULLANMAYANINDA, ALLAH'IN İSTEDİĞİ YOLDA OLUP OLMADIĞINDAN, ASLA EMİN OLAMAZ. Aklını kullanmadan, yalnız Kur'an'ın ipine sarılmadan körü körüne iman edenleri lütfen araştırınız, kendisi gibi inanmayanlara karşı çok aşırı saldırgan, saygısız hatta hakaretlerle, küfürlerle karşılık verdiklerini görürsünüz. BUNUN NEDENİ İMANINDAN, İNANCINDAN EMİN OLMADIKLARINDAN, HATA YAPMA KORKUSUYLA YAŞADIKLARINDAN AKILCI VE KUR'AN MERKEZLİ CEVAP VEREMEDİKLERİNDEN KAYNAKLANMAKTADIR. Hatırlatmak isterim Allah, aklını kullanmayanlar konusunda da çok önemli, dikkat çekici bir uyarıda bulunuyor. Lütfen bu uyarıyı görmezden gelmeyelim. Bakın Yunus suresi 100. ayetinde ne diyor. "O, AKLINI KULLANMAYANLARA KÖTÜ BİR AZAB VERİR, PİSLİK İÇİNDE BIRAKIR."

Bizler mezheplerin, cemaat ve tarikatların dine yaptığı ilaveleri, Kur'an'da göremediğimizde düşünmeyi Kur'an'dan araştırmayı başkalarına bıraktığımızdan, Kur'an ile gereken bağımızı da kuramadık ve BİZLERİ ALLAH İLE ALDATANLARIN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMÜŞ OLDUK. Ne anlatılırsa inandık, Allah'ın emri sandık. Kur'an'ın vermediği bilgileri, mezheplerin dine yaptığı ilaveleri Kur'an'da göremediğimizde, bakın demek ki yalnız Kur'an ile İslam yaşanmıyormuş dedik. Çok daha kötüsü bunlara inandığımızda, onlarca yüzlerce ayeti görmez olduk üstünü örttük. Örneğin Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin olmadığı o günden sakının diye uyardığı ayetlere karşı, adeta kör olduk görmezden geldik, mezheplerin dine yaptığı ilaveleri dinin asli unsuru yaptık. Allah yalnız Kur'an'ın ipine sarılın, sizleri Kur'an'dan sorumlu tutuyorum dediği halde, dine yapılan ilaveleri Kur'an'da görmediğimizde, bu ilavelere itiraz edeceğimize kabul ettik, YALNIZ KUR'AN İLE İSLAM YAŞANMAZ DEDİK. Ayetleri görmezden geldik kendimize Allah'ın yanında şefaatçiler edindik. Şunu hiç kendimize sorma gereği duymadık. Allah Kur'an'da biz hiçbir eksik bırakmadık, Kur'an'ı açıklamak bizim görevimiz diyorsa, onun açıklamadıklarını dine sokarsak dini zorlaştırmış olacağımız gibi,  ALLAH'A ŞİRK KOŞMUŞ OLURUZ DEMEDİK. Peki neden, çünkü aklımızı devre dışı bıraktık, Kur'an'ı sen anlayamazsın diyenlere inandık ta ondan.

BU HATALARI YAPAN BİZLER, YALNIZ ALLAH'A KUL OLACAĞIMIZA, ELLERİMİZLE YARATTIĞIMIZ MEZHEPLERİN, CEMAAT VE TARİKATLARIN DİNE YAPTIĞI İLAVELERİN VELİ EDİNDİĞİMİZ KİŞİLERİN KULU, KÖLESİ OLDUK. Kur'an'da birçok ayetinde düşün, aklını kullan ve yalnız Allah'ın ipi Kur'an'a sarıl diye bizleri uyardığı halde, bizler inatla akılla ve yalnız Kur'an ile İslam yaşanmaz diyerek, Allah'ın yanında kendimize veliler, gavslar ediniyor ve araştırmadan onların sözlerine ve rivayetlere inanıyorsak, BİZLERİ DAHA ÇOK ALLAH İLE ALDATANLAR ÇIKACAKTIR. Kur'an'ın genel çoğunluğu, iman etmeyen ateistlere değil, iman ettiğini söyleyenlere hitaben, yapılan uyarılarla doludur. Çünkü iman ettiğini söyleyen Kitap Ehlide aynı hataları yapmıştı ve Allah onları son kez uyarıp son kez bir Resul ve Kur'an'ı göndermişti. Ne yazık ki bizler, Kitap Ehlinin Kur'an'da örneğini verdiği hatalarından hiç ders almadık.

Onların yaptığı hataları tekrar ediyoruz. Hatta Kur'an'da geçen uyarı ayetleri onlara hatırlattığımızda, bu ayetler Kitap Ehline hitap ediyor diyerek hiç üstlerine alınmıyorlar AMA AYNI HATALARI ONLARDA YAPMAYA DEVAM EDİYORLAR. Bunun nedeni yalnız Kur'an'ı rehber almayıp, AKLIMIZI KULLANMADAN, SORGUSUZCA GÜVENDİĞİMİZ VELİ DEDİĞİMİZ KİŞİLERE, ONLARIN SÖZLERİNE TABİ OLMAMIZDAN KAYNAKLANIYOR. Hâlbuki Allah sakın veliler, efendiler, gavslar edinmeyin, güvenilecek veliniz yalnız benim diye uyardığı halde, bizler haşa Allah'a güvenip yalnız onun ipine sarılacağımıza, rivayetlere sanı bilgilere atalarımızın inandığı batıla inanmakta, hiçbir sakınca görmüyoruz.

ÇOK ÜZGÜNÜM AMA TEKRAR ETMEK İSTİYORUM, BİZLER YALNIZ ALLAH'A KUL OLACAĞIMIZA, GÜVENDİĞİMİZ VELİ, ÂLİM, GAVS DEDİĞİMİZ KİŞİLERİN, ONLARIN SÖYLEMLERİNİN KULU, KÖLESİ OLMAYA DEVAM EDİYORUZ.

Kendimize gelip, Allah'ın zikri Kur'an ile gereken bir bağı kurmayıp, yalnız Allah'a onun vahyine güvenerek İslam'ı yaşamadığımız sürece, bizler çok daha büyük bataklığın içinde çırpınacağımızı unutmayalım. Allah bizleri çok yakın zamanda, çok önemli bir imtihan ile sınadı ve BİR CEMAAT LİDERİNİN ALLAH DOSTU DİYE İDDİA ETTİKLERİ BİR KİŞİNİN, KENDİSİNE GÜVENENLERİ NASIL ALLAH İLE ALDATIP, HALKINA DEVLETİNE NASIL İHANET ETMELERİNİ SAĞLADIĞINA, HEP BİRLİKTE ŞAHİT OLDUK. Çok şükür bu zalimden kurtardı Rabbimiz bizleri. Ama unutmayalım onun yerine almaya çalışanlar, her zaman olacaktır. LÜTFEN BU TUZAĞA ARTIK DÜŞMEYELİM. Bu tuzağa düşmek istemeyen, YALNIZ ALLAH'IN İPİ KUR'AN'A SARILIR.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/
11
Değerli dostlarım bizler hesaba çekileceğimiz, Allah'ın vahyi Kur'an'dan o kadar uzak bir din yaşıyoruz ki, bu yaşadığımız din ile Allah'ın huzuruna çıkarsak, inanın hesabını veremeyiz. Çünkü Allah bizleri Kur'an'dan sorumlu tutacağına, Zuhruf suresi 44. Ayetinde karara bağlamış. Peki, bizler Allah'ın bizleri hesaba çekeceği Kur'an'ı anlayarak, dersimizi çalışarak Allah'ın tebliğini anlayıp hayatımıza mı geçiriyoruz, yoksa sen Kur'an'ı anlayamazsın, sakın Türkçesinden okuma günaha girersin, yanlış anlarsın diyenlerin sözüne kanıp, Kur'an'ın mesajını ilk elden bizler almaya çalışmadan, ne anlatırlarsa inanıp, onların söyledikleri ile mi İslam dinini yapıyoruz? BÖYLE YAPIYORSAK, ALLAH'IN İMTİHANINA GEREKEN TİTİZLİĞİ GÖSTERMEDİĞİMİZ İÇİN, ÜZÜCÜ BİR SONLA KARŞILACAĞIMIZI LÜTFEN UNUTMAYINIZ.  Ne dersiniz, bu soruyu lütfen kendimize soralım. Eğer hiç sormadıysak, şimdi yazacağım ve üzerinde birlikte düşüneceğimiz ayet, bizler için başlangıç olur inşallah. Bakın Maide suresi 44. ayetinde Allah, Kitap Ehlinden nasıl bir örnek veriyor.

Maide 44: İÇİNDE (DOĞRU YOLA) BİR REHBER VE NUR OLAN TEVRAT'I BİZ İNDİRDİK. ALLAH'A TESLİM OLMUŞ NEBÎLER, YAHUDİLER ARASINDA ONUNLA HÜKMEDERLERDİ. HOCALAR VE ÂLİMLER İSE KENDİLERİNDEN ALLAH'IN KİTABINI KORUMALARI İSTENMESİ SEBEBİYLE ONUNLA HÜKMEDERLER VE ONA ŞAHİT OLURLARDI. SİZ, İNSANLARDAN KORKMAYIN; BENDEN KORKUN. AYETLERİMİ GEÇİCİ BİR BEDELLE DEĞİŞMEYİN. ALLAH'IN İNDİRDİĞİ HÜKÜMLERLE HÜKMETMEYENLER, KÂFİR OLANLARDIR. (Süleymaniye vakfı)

Aslında ayet çok açık bilgiler veriyor, yeter ki Allah'ın vahyi Kur'an ile buluşalım ve üzerinde biraz düşünelim. Allah daha önce gönderdiği Kitaptan örnek verip, Onu biz indirdik diyor. Bakın devamında ise kendi katından indirilen Tevrat için neler söylüyor. Görev verdiğimiz NEBİLER/RESULLER Allah'a teslim olmuş iman etmiş kullarına, onunla yani Tevrat ile hükümler verip Tevrat'ı tebliğ ederlerdi diyor.

Ayette hocalar ve âlimler diye çevirdikleri kişiler aslında ayette RABBANİLER diye geçer. Yani Rabbin kanunlarını bilen ona uyan ve topluma yalnız Allah'ın kanunlarını anlatanlar kast ediliyor. Hatırlatırım Allah, ben ruhban sınıfı emretmedim, onlar önce iyi niyetleri ile kendileri oluşturdular ama daha sonra işi paraya dökerek (Hadid 27-Tevbe 34) yoldan saptılar diye Kur'an'da örnekler verir. Bahsedilen Rabbani kişiler iman ettim diyerek, ALLAH'IN KİTABINI, KANUNLARINI VE SINIRINI KORUMAK İÇİN SÖZ VERENLERDİR. TIPKI BUGÜN BİZLER İMAN ETTİK DİYEREK, ALLAH'IN VAHYİNİN SINIRLARI DIŞINA ÇIKMADAN, YALNIZ ALLAH'IN İPİNE SARILMAYA ÇALIŞANLAR GİBİ DİYEBİLİRİZ. Bu kişilerin O gün yani vahyin indirildiği zaman, Resulün yakınlarında vahyin indirilişine şahit olanlar. Resulün yanında tebliğ konusunda, ona yardım edenler. ÇÜNKÜ ALLAH'IN RESULÜ BİZLEREDE ALLAH'IN TEMBİH EDİP UYARDIĞI GİBİ, ONLARADA SAKIN VAHYİMİN DIŞINA ÇIKMAYIN, GÖNDERDİĞİM VAHYE SARILIN ONU KORUYUN BATIL İLE KARIŞTIRMAYIN DİYE UYARMIŞ, ONLARDA İMAN ETTİK DİYE KORUMAK İÇİN SÖZ VERMİŞLERDİ. ONUN İÇİNDE TOPLUMA, YALNIZ ALLAH'IN VAHYİNİ YANİ İNDİRİLEN TEVRATI, İNCİLİ TEBLİĞ EDİP ONUNLA ARALARINDA HÜKÜMLER VERİYORLARDI DİYOR.

Ayetin devamında ise adeta ilk söylediklerinin açıklamasını yaparak, SAKIN İNSANLARDAN KORKMAYIN, BENDEN KORKUN UYARISI ÇOK ÖNEMLİ. Çünkü toplum geleneksel inancın etkisinde ve kendilerinin yarattığı din adamlarının baskısıyla onlardan çekiniyorlar, söylediklerini dinin emri kabul ediyorlardı. Hatırlayınız bu toplumun din adamları inançlarında kendilerine inanmayanları AFOROZ etmekle, YANİ DİNDEN ÇIKARMAKLA TEHDİT EDİYORLARDI. Onun için Allah onlardan korkmayın benden korkun diyor. Çünkü din adeta alınıp satılan, geçim kaynağına dönüştürülmüş adeta RANT kapısı olmuştu. SANIRIM AYNI ŞEYİN GÜNÜMÜZDE DE OLDUĞUNU, İÇİNİZDEN GEÇİRDİNİZ. Allah'ın uyardığı gibi toplum, Allah ile aldatılıyordu.

Ayetin son cümlesi adeta Kur'an'ı özetliyor ve tüm iman edenlerin tek bir yolu olduğunu çok açık ve net bildiriyor ve YALNIZ ALLAH'IN İNDİRDİĞİ VAHİYLE, YANİ ONUN HÜKÜMLERİ İLE HÜKMETMEYENLER, KÂFİRLERİN TA KENDİSİDİR DİYOR. Hicr suresi 9. Ayetinde Allah, Kur'an'ın koruyucusu olduğu konusunda, nasıl bir hüküm veriyordu hatırlayalım. "ŞÜPHESİZ ZİKRİ (KUR'AN'I) BİZ İNDİRDİK VE ONUN KORUYUCULARI DA ELBETTE BİZİZ." Lütfen şunu unutmayalım ve yanlış anlamayalım. Ayeti Türkçeye çevirirken hocalar, âlimler diye bahsedilenler, Allah'ın vahyini korumakla özellikle görevli değildiler. Allah kendi vahyimi ben koruyorum diyor biliyorsunuz Kur'an'da. BU BAHSEDİLENLER İMAN ETTİĞİNİ SÖYLEYEN RABBANİLER. ÇÜNKÜ İMAN EDERKEN ALLAH'IN VAHYİNİ KORUYACAĞIMIZA, ONUN DIŞINA ÇIKMAYACAĞIMIZADA SÖZ VERİYORUZ BİZ İMAN EDENLER. Çünkü ayeti yanlış anlaşılabilecek şekilde çevirenler var. Ayette bahsedilenler, Resullerin yanında vahye şahit olmuş kişiler ve Resule yardım eden iman edenler. Çünkü iman ederken yalnız Allah'ın vahyi ile hükmedeceklerini, yalnız Allah'ın vahyini tebliğ edeceklerine dair söz vermişler.

Ayetin son cümlesini tekrar hatırlatmak istiyorum. Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyenler, kâfir olmuştur diyor Rabbimiz. Ne dersiniz, ben Müslümanım diyen milyonlarca Müslüman, bu uyarıyı tebliğ alıp, uyarının gereklerini yerine getiriyor mu? YOKSA YALNIZ KUR'AN İLE İSLAM YAŞANMAZ DİYEREK, akla hayale gelmeyen, Allah'ın tek kelime bile Kur'an'da bahsetmediği geleneklerinde olan, atalarından rivayet yolla intikal etmiş konuları dine ilave ederek, dinin emri diye mi yaşıyoruz. HATIRLATIRIM BUNU YAPANLARA ALLAH, KÂFİR OLDULAR DİYOR.

Bizler Kur'an'da geçen KÂFİR OLDULAR uyarısını hiç üstümüze almıyoruz. Bizler sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi görüyoruz kendimizi. Hâlbuki Allah bu kelimeyi hiç iman etmeyenler için kullandığı gibi, iman ettiğini söyledikleri halde, imanlarının gereğini yerine getirmeyip batıla, hurafeye, atalar dinine sapanlar için çok daha fazla kullanıyor Kur'an'da. Örnek verelim.

Ali İmran 90:  İMANDAN SONRA İNKÂR EDİP SONRA DA İNKÂRDA İLERİ GİDENLERİN TEVBELERİ ASLA KABUL EDİLMEZ. İŞTE ONLAR SAPKINLARIN TA KENDİLERİDİR. (Mehmet Okuyan)

Yusuf 106:  ONLARIN ÇOĞU ALLAH'A ANCAK, ORTAK KOŞARAK İNANIRLAR. (Diyanet meali)

Sanırım bu ayetleri okuduğunuzda, gözlerine perde çekerim, kulaklarını ve kalplerini mühürlerim diyenlerin kimler olduğunu, çok iyi anlamışsınızdır. Allah hiç iman etmemiş kulunun önü keserek, neden gerçekleri görmesini engellesin. Allah'a ortak koşmak şirktir ve hatırlatırım Allah'ın affetmeyeceği büyük günahtır. İşin kötüsü iman edenlerin çoğunun, bu acıklı durumda olmasıdır. Bakara suresi 170. ayetinde de Allah, Kitap Ehline ALLAH'IN İNDİRDİĞİNE UYUN diye uyardığında, nasıl cevap veriyorladı? Biz atalarımızın üstünde bulduklarımıza inanırız diyorlardı. Ne yazık ki günümüzde bazı kardeşlerimize, ayetleri hatırlatıp bakın bu rivayete inanırsanız, Allah'ın vahyini inkar etmiş olursunuz dendiğinde, yüzlerce yıl atalarımız yanlış mı inanmış diyerek bu ve benzeri uyarıları yapanları, kafir ilan edebiliyorlar. Halbuki bu hataları yapanlara ALLAH, KAKİR OLDULAR DİYOR. Lütfen kendimize gelelim yoksa inanın çok pişman oluruz. Allah her kuluna mühlet verdiğini söylüyor. GERÇEKLERİ GÖRÜP TEBLİĞ ALDIKLARI HALDE, HAKTAN GELEN GERÇEKLERİN YANINA BATIL, HURAFE İLAVELER YAPIP, İMANLARINI HAKKIN YOLUNDAN SAPANLARA KARŞI BİR UYARI OLDUĞU, ÇOK AÇIK ANLAŞILIYOR. Allah sözünde durmayan, hatta azdıkça azan kullarımın dualarına asla karşılık vermem, onlara yardım etmem diyor.

Dilerim Kur'an gerçekleri ile buluşma çabasında olan, ALLAH'IN AZINLIK HALİS KULLARI ARASINDA OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/
12

Değerli dostlarım, Facebook'ta bir kardeşimizin paylaştığı, EHLİSÜNNET ÂLİMLERİ BİRLİĞİ başlıklı uyarı yazısını okuyunca, bu konuda bir makale yazmadan geçmemin, büyük hata olacağını düşündüm. Öyle şeyler yazmışlar ki, sizlerde okuduğunuzda, yaşadığımız İslam'ın genel çoğunluğu tarafından, nasıl Kur'an ile taban tabana zıt yaşandığına, bir kez daha şahit olacaksınız. BU KONUYU ANLATIRKEN ELBETTE ŞAHİDİMİZ, DELİLİMİZ YALNIZ KUR'AN OLACAKTIR. Ne yazık ki İslam toplumunun genel çoğunluğu, Zuhruf suresi 78-79. Ayetlerinde Allah'ın uyarısında olduğu gibi GERÇEKLERDEN, Allah'ın HAK yolundan hoşlanmaz konumuna getirildi. Ayeti hatırlayalım. "BİZ SİZE ELBETTE GERÇEĞİ GETİRMİŞTİK, FAKAT ÇOĞUNUZ GERÇEKLERDEN HOŞLANMIYORSUNUZ. YOKSA (MÜŞRİKLER) BİR İŞE KESİN KARAR MI VERDİLER! DOĞRUSU KARARLI OLAN BİZİZ!" (ZUHRUF 78-79) Demek ki gerçek hak olan, yalnız Allah'tan gelenmiş. Peki, neden şahit yalnız Kur'an olmalı? Enam suresi 19. Ayetinde Allah'ın Resulü yüce Rabbimizi şahit göstererek, ne diye uyarıyordu bizleri? "DE Kİ: "ŞAHİTLİK BAKIMINDAN HANGİ ŞEY DAHA BÜYÜKTÜR?" DE Kİ: "ALLAH BENİMLE SİZİN ARANIZDA ŞAHİTTİR. İŞTE BU KUR'AN BANA, ONUNLA SİZİ VE ERİŞTİĞİ HERKESİ UYARAYIM DİYE VAHYOLUNDU." Lütfen sabırla makalemi sonuna kadar okuyunuz. Çünkü konu önemli, onun için detaylı yazmak zorunda kaldım.

Bakın Allah'ın Resulü O örnek insan, ümmetine Allah'ı şahit göstererek, kendisinin nasıl bir görev aldığını ve bu görevinde biz ümmetini hangi kaynak ile uyardığını söylüyor. ALLAH'IN RESULÜ YALNIZ KUR'AN İLE UYARIYOR. ÇÜNKÜ ONA İLAVE YAPMASI, ALLAH'IN DİNİNE ORTAK OLMAYA ALIŞMASI DEMEKTİR Kİ, BUNUN ŞİRK OLDUĞUNU ALLAH'IN RESULÜ BİLİYOR. Başka örnek vermeye gerek yok ama elbette gözlerinde perde olan kulakları ve kalpleri mühürlenmiş olana bu ayet yetmeyecektir. Şimdide makalemin konusu olan, kendilerini EHLİSÜNNET ÂLİMLERİ BİRLİĞİNDEN OLDUĞUNU SÖYLEYENLER, TOPLUMU GERÇEK İSLAM'IN NASIL YAŞANACAĞI KONUSUNDA, BAKIN NASIL UYARIYORLAR ONA BAKALIM. Allah'ın Resulünün Allah'ı şahit gösterip, Resulün biz ümmetini yalnız Kur'an ile uyardığı gibi mi uyarıyorlar, yoksa HADİS DÜŞMANLIĞI KONUSUNDA UYARI YAPAN BU KARDEŞLERİMİZ, Kitap Ehlinin düştüğü yanlışa onlarda düşmüşte haberlerimi yok, birlikte bakalım. Bakın ne diyorlar.

"ZAMANIMIZDA HADİSLERİ DIŞLAYAN, BİR FURYA BAŞLATILMIŞTIR. BU FİKRİN ZAMANIMIZ AÇISINDAN KAYNAĞININ BATILI ORYANTALİSTLER OLDUĞUNUN BİLİNMESİNİ İSTİYORUZ. BUNUNLA İSLAM'I TAHRİF ETMEK/BOZMAK İSTEMEKTEDİRLER.

HADİSLERİ REDDEREK, ONLARI DİNİ HÜKÜM KOYMADA GEÇERSİZ SAYMAK ASLINDA RESUULLAH'I S.A.V DIŞLAMAK VE SIRADANLAŞTIRMAK DEMEKTİR. ZATEN HADİSLERİ DIŞLAYANLARIN MAKSADIDA RESULULLAH'I S.A.V DIŞLAYARAK, İSLAM'I BOZMAKTIR.

HADİSLER KUR'AN'I DOĞRU ANLAMAMIZI DOĞRU UYGULAMAMIZI TEMİN EDEN ZORUNLU KAYNAKTIR. BU KAYNAĞIN YOK SAYILMASI, İSLAM'IN YOK SAYILMASIDIR. HER KİM HADİSLERİ DIŞLAYICI BİR EYLEME BAŞLARSA ŞAŞKINLIK VE SAPKINLIK KAPISINI ARALAMIŞ OLUR.

HADİSLERE DÜŞMANLIĞIN İSLAM'I BOZMAK VE BÖYLECE VE MÜSLÜMANI DİNSİZLEŞTİRMEK MAKSATLI OLDUĞUNU HALKIMIZA HATIRLATARAK, BU MEL'UN FİKRE ASLA FIRSAT VERMEMELERİNİ ÖZELLİKLE VURGULUYORUZ. DUA VE SELAM İLE. " EHLİSÜNNET ALİMLERİ BİRLİĞİ (ES.A.B)

Arkadaşlarımız, günümüzde Resule ait olduğu iddia edilen rivayet hadisleri dışlayan, bir furya olduğunu ve bunların dış kaynaklı İslam düşmanları olduğunu söylüyorlar. Peki, dışlanan bu hadisler, hangi kaynaklardan bize ulaşan sözler, burası çok önemli. LÜTFEN ARAŞTIRINIZ, GENEL ÇOĞUNLUĞU YAHUDİ KAYNAKLI. Bizlerin olmazsa olmaz dedikleri fıkıh kitapları gibi, Yahudilerin TALMUD dedikleri fıkıh kitaplarından inancımıza geçmiş. Bunu neden sorgulamıyoruz? Eğer Allah'ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği HADİSLERİ yani ayetleriyse, bunu inkâr edenler zaten kâfir olmuştur. Peki, bahsedilen hadisler kimin bu durumda? Bu arkadaşlarımız, Allah'ın Resulüne ait olduğu iddia edilen rivayet hadisleri, inkâr eden bir Müslümanın, hem Resulünü dışlamış olacağını, hem de İslam'ı bozduklarını söylüyorlar. ÇOK DAHA İLERİ GİDİYORLAR VE BU RİVAYET HADİSLERİ YOK SAYANIN, İSLAM YOK SAYILMASI İLE EŞ TUTABİLİYORLAR. Her kim Resule ait olduğu iddia edilen hadisleri dışlayıcı bir eylem içinde olursa şaşkınlık ve SAPKINLIK KAPISINI ARALAMIŞ OLUR DİYEBİLİYORLAR. Sakın söylediklerinin tersi olmasın. Hadisleri kabul etmeyenlerin, İslam'ı bozmak ve toplumu dinsizleştirmek amacında oldukları iddiasındalar. Bu Mel'un fikre düşünceye fırsat vermemelerini, özellikle vurguluyoruz diyerek te son veriyorlar. Değerli dostlarım, gerçekten bu arkadaşlarımızın söyledikleri doğru olabilir mi? Yani bizler Kur'an ayetlerinin yanında, Resule ait olduğu iddia edilen rivayet hadislere de Kur'an ayetleri, yani Allah'ın VAHYİ gibi iman etmeli miyiz? Allah'ın Elçisi bizleri, hangi bilgilerle uyardığını söylüyordu Kur'an'da hatırlayalım. "BU KUR'AN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM." (Enam 19) Bu ve benzeri ayetlere iman eden bir Müslüman, bunları söylemez. Bu ayetten de anlaşıldığı gibi, Resul biz ümmetini yalnız Allah'ın vahyi Kur'an ile uyarmış. Eğer Allah'ın vahyine bu rivayetleri de ilave eder inanırsak, Kur'an'a göre ŞİRK KOŞMUŞ OLURUZ.

Demek ki Allah'ın Elçisi bizleri yalnız Kur'an ile uyarmış, onun yanına kendi hadislerini asla ilave etmemiş, BUNU EN EMİN, EN SAĞLAM KAYNAK, KUR'AN'DAN ANLIYORUZ. Cahiliye devrinde, Kitap Ehlide aynı hataları yapmış ve Allah'ın onlara indirdiği vahyin/Kitabın yanında, atalarından kendilerine rivayet yolla ulaşan hadislere de, ALLAH'IN VAHYİ gibi muamele yapmışlardı. Hz. Muhammed Kur'an'ı onlara tebliğ derken bir kısmı, tamam senin getirdiklerine de inanırız ama bizlerin atalarından gelen inançları da var, onlara da inanırız dediklerinde, Allah nasıl bir ayet indirmişti hatırlayalım.

Casiye 6: İŞTE BUNLAR, ALLAH'IN ÂYETLERİDİR. ONLARI SANA GERÇEK OLARAK OKUYORUZ. ARTIK ALLAH'TAN VE O'NUN ÂYETLERİNDEN SONRA HANGİ HADİSE İNANACAKLAR? (Diyanet meali)

Bakın Allah'ın Resulü, yalnız Allah'ın vahyi ile yetinmeyen Kitap Ehline, nasıl bir ayet tebliğ ediyor. ALLAH'IN AYETLERİNDEN SONRA, HANGİ HADİSE/SÖZE İNANACAKSIN diyerek, İslam'ın yalnız Allah'ın vahyi Kur'an ile yaşanacağını söylemesi ve onları uyarması, sizce bizi ilgilendirmiyor mu? Ne yazık ki bu ve benzeri ayetlere şunu söylüyorlar. "Bu ayet müşriklere inmiştir biz Müslümanlara değil." Böylece neredeyse Kur'an'ın genel çoğunluğuna iman etmemiş olduğumuz gibi, DOĞRULUĞUNDAN ASLA EMİN OLAMAYACAĞIMIZ RİVAYETLERİDE, VAHİY KABUL EDİYOR VE ALLAH'A ŞİRK KOŞUYORUZ. Kendilerinin Ehlisünnet âlimleri birliğinden olduğunu söyleyenler, aynı yazıda bakın daha neler yazmışlar.

"HÂLBUKİ RESULULLAH'IN S.A.V GÖREVLERİ, AYETLERİ OKUMAK KİTABI KUR'AN'I ÖĞRETMEK, HİKMETİ(UYGULAMAYI) ÖĞRETMEK, YAŞAYIP YAŞATARAK İNSANLARI TERTEMİZ YAPMAKTIR. (BAKARA 129-151. ALİ İMRAN 164. CUMA 2) BU ONUN GÜZEL ÖRNEK (AHZAB 21) EDİNİLMESİNİ KOYDUĞU HÜKME İTİRAZSIZ TESLİM OLMAMIZI GEREKTİRİR. (NİSA 65. AHZAB 36. HUCURAT 1) RESULULLAH'IN, S.AV. İNSANLARA KİTABI VE HİKMETİ ÖĞRETİRKEN UYGULAMA YAPARKEN VE YAPTIRIRKEN SÖYLEDİĞİ BÜTÜN SÖZLER VAHİYDİR. KUR'AN DIŞINDAKİ VAHİY, (VAHYİ GAYRİ METLUV) HADİSLERİ REDDETMEK İŞTE BU VAHYİ REDDETMEKTİR. BUNDAN DOLAYI RESULULLAH'I S.A.V SIRADAN GİBİ BİR İNSAN SAYIP, BU VAHYİ İNKÂR ETMEK, İMANI SIFIRLAR. "

Önce şunu hatırlatmak isterim, Allah'ın resulüde bizler gibi bir insandı, elbette bizlerden farkı, Allah'ın güven elçisi olmasıydı. Ama unutmayalım Allah'ın dininde hüküm ortağı asla değildi. Allah'ın Resulüne, tıpkı Kitap Ehli gibi Allah'ın vermediği yetkileri verirsek, onlardan hiç bir farkımız olmaz. Fussilet suresi 6. ayetinde ne diyordu bu konuda ona bakalım. "DE Kİ: "BEN DE ANCAK SİZİN GİBİ BİR İNSANIM. FAKAT BANA İLÂHINIZIN YALNIZCA BİR TEK İLÂH OLDUĞU VAHYEDİLİYOR. ARTIK O'NA YÖNELİN VE O'NDAN BAĞIŞLANMA DİLEYİN. ALLAH'A ORTAK KOŞANLARIN VAY HÂLİNE!" Bizlerin Kur'an'dan bağını kesenler, bu ayetlerin üstünü örterek, Allah'ın Resulünü, Allah'ın din ortağı yaptığı gibi, yalnız Allah'tan bağışlanma, şefaat dilememiz gerekirken Resulününde şefaatçi olduğuna, bu toplumu inandırdılar. Hatırlatırım Allah'ın Resulü ümmetine ne diyor? YALNIZ ALLAH'A YÖNELİN. Diyelim ki Allah'ın Resulünün rivayet hadisleri olmasaydı, bizler Kur'an'ı anlayamazdık. Kur'an ile adeta eş tutulan bu hadisler, Allah'ın Resulünden direk bizlere mi intikal etmiştir, elbette hayır. Eğer öyle olsaydı bir rivayete göre diye başlayıp, ikinci üçüncü şahısların bu sözleri/hadisleri nakletmesi ile bizlere ulaşmazdı. Bu nakil sırasında, anlatılmak istenenin farklı aktarılma ihtimalinin, çok yüksek olduğunu düşünmek zor olmasa gerek. ONUN İÇİN ALLAH KUR'AN'DA, EMİN OLMADIĞIN BİLGİNİN, SAKIN ARDINA DÜŞMEYİN, HESABINI SORARIM DİYOR. Rivayet edilen hadisler, Resulün vefatından yüzlerce yıl geçtikten sonra, hatta çoğu Arap bile olmayan, BUHARİ, MÜSLİM, TİRMİZİ, EBU DAVUT tarafından binlerce hadis arasından, kendi düşünceleri ve İnançları doğrultusunda ayıklayarak, yazdıkları rivayet edilir. Şunu da söylemek isterim, belki de bu kişiler, bu hadisleri hiç nakletmedi, birçoğu onların adını kullanılarak topluma iletilmişte olabilir. Bu hadisler olmasaydı İslam'ı yaşayamazdık, Kur'an'ı anlayamazdık demekle, aslında Allah'ın Resulüne şunu da söylemiş olduğumuzun, lütfen farkında olalım.

"ALLAH'IN RESULÜ SAĞLIĞINDA, KUR'AN'I YAZDIRDIĞI GİBİ HADİSLERİNİ YAZDIRMAMIŞ, BİZLERİ NEREDEYSE KUR'AN'I ANLAYAMAYACAĞIMIZ ŞEKİLDE BAŞ BAŞA BIRALMIŞ. ALLAH KUR'AN'DA AYETLERİNİ KORUDUĞUNU SÖYLÜYOR, NEDEN RESULÜN HADİSLERİNİDE KORUDUĞUNU KUR'AN'DA SÖYLEMİYOR? SÖYLESEYDİ İÇİMİZ DAHA RAHAT OLURDU. ALLAH'TAN, SAYDIĞIMIZ KİŞİLERİN YÜZLERCE YIL SONRA AKLINA GELMİŞTE, RESULÜN HADİSLERİNİ TOPLAYIP YAZARAK, GÜNÜMÜZE ULAŞMASINI SAĞLAMIŞ VE ONLARIN SAYESİNDE, BİZLER BU HADİSLERLE KUR'AN'I DOĞRU ANLIYORUZ, İSLAM'I DOĞRU YAŞIYORUZ DİYORUZ. YOKSA ANLAYAMAZDIK." Ne dersiniz, bu yanlış inancı kabul ettiğimizde, aslında bunlarıda söylediğimizin farkında mıyız? Buna inanan kardeşlerime soruyorum, hangi mezhebin sahih, doğru kabul ettiği rivayet hadislerle Kur'an'ı doğru anlayacağız, buna kefil olabilecek garanti verecek birisi var mı aramızda? Hadislerin hepsi, hatırlatırım BİR RİVAYETE GÖRE diye başlıyor. Rivayet doğru olma ihtimali olduğu gibi, yanlış olma ihtimali de olan sözlere/hadislere denir. Allah ayetinde nasıl uyarıyordu?

İsra 36: HAKKINDA KESİN BİLGİ SAHİBİ OLMADIĞIN ŞEYİN PEŞİNE DÜŞME. ÇÜNKÜ KULAK, GÖZ VE KALP, BUNLARIN HEPSİ ONDAN SORUMLUDUR. (Diyanet meali)

Allah kesin, emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin diye hüküm veriyor, bizler ise Resule ait olduğu rivayet edilen hadislere şüpheyle bakıp, Kur'an'ın onayını almadan inanmayanlara ne diyoruz. "HER KİM HADİSLERİ DIŞLAYICI BİR EYLEME BAŞLARSA ŞAŞKINLIK VE SAPKINLIK KAPISINI ARALAMIŞ OLUR." Değerli dostlarım Allah'ın Resulü elbette konuşmadı değil konuştu ve ümmetini uyardı hatta öyle zorluklarla karşılaştı ve mücadele etti ama tek bir şeyle, oda Kur'an. Bunu Allah Kur'an'da söylüyor. Kur'an'ın onayından geçen her hadisi bizler, zaten ayete iman ettiğimiz için kabul ediyoruz. Ama Kur'an'ın onaylamadığı hiçbir sözü/hadisi, Resul söylemeyeceği içinde, asla kabul etmiyoruz. Allah bizleri yalnız Kur'an'dan sorumlu tutacağına hükmetmişti hatırlayınız. Şöyle düşünün bu hükmü veren Allah, mahşer günü sizlere şaka yaptım, Resulün hadislerine de uymanız gerekirdi diyerek, bizleri cezalandırır mı? Gülünecek şeye inanıyoruz.

Ali İmran suresi 103. Ayetinde de, HEP BİRLİKTE ALLAH'IN İPİNE/KUR'AN'A SIMSIKI SARILIN. PARÇALANIP BÖLÜNMEYİN DİYE UYARIYOR. Bizler Allah'ın ipinin yanında, Resule ait olduğu iddia edilen her sözü/hadisi araştırmadan, Kur'an'ın onayını almadan, Resule ait olduğuna inanırsak, HEM RESULE İFTİRA ATMIŞ OLACAĞIMIZ GİBİ, HEMDE ŞAŞKINLIK VE SAPKINLIK KAPISINI ELLERİMİZLE ARALAMIŞ OLURUZ, LÜTFEN BUNU UNUTMAYALIM. Çok ilginçtir rivayet edilen hadislerin, Allah'ın Resulünün zamanında yazıldığına dair, birçok rivayet olduğunu söylemekte bir sakınca görmüyorlar. Daha da ilginç olanı yine rivayetlerde, Allah'ın Resulünün biz ümmetine, YALNIZ KUR'AN'DAN BAŞKA HİÇ BİR ŞEY BIRAMADIĞI KONUSUNDA DA, BİRÇOK RİVAYETİN OLDUĞUDUR. Değerli dostlarım tekrar hatırlatmak istiyorum HEPSİ RİVAYET, BÖYLE BİLGİLERLE İSLAM'IN YAŞANAMAYACAĞINI, Allah Kur'an'da onlarca ayetinde bizlere bildiriyor. Allah'a kulak verip, dinleyenlere ne mutlu.

Gelelim kendilerine Ehlisünnet Âlimleri birliği diyen kardeşlerimizin, Allah'ın Resulünün görevleri konusunda verdiği örneklere. Bu konu aslınca çok net Kur'an'da açıklanmış ve Resulün yetki, görev tanımı bizlere bildirilmiştir. Şunu lütfen unutmayalım, Allah bir ayetinde verdiği hükmün tam tersini, bir başka ayette vermez. Kur'an Allah'ın kullarına mesajıdır, tebliğidir ve sorumlu tutulacağımız HÜKÜMLERİDİR. Kur'an'da çelişki olmaz. ÇELİŞKİ BİZLERİN KAFASINDAKİ BATIL İNANÇLARDADIR. Kur'an'ın herkes tarafından anlaşılmayacağını söyleyerek, toplumu rivayetlere yönlendirenler, bunun asla hesabını mahşer günü veremeyeceklerdir. Haşa Allah kullarına mesajlarını anlatamıyor da, bunu birilerimi başarıyor? Resulün görevi Kur'an'ı açıklamak ve öğretmek değildir. BÖYLE OLSAYDI BİZLER, RESUL İLE YAŞAMADIĞIMIZ İÇİN, KUR'AN'DAN SORUMLU OLMAZDIK. KUR'AN'I AÇIKLAMA GÖREVİNİN, ALLAH KENDİLERİNE AİTTİR OLDUĞUNU SÖYLÜYOR VE KUR'AN'I NİCE ÖRNEKLER AÇIKLADIK Kİ HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYEDE AÇIKLAMA YAPIYOR. DAHA DA ÖNEMLİSİ, YEMİN EDEREK BİRÇOK KEZ ANLAYALIM DİYE, KUR'AN'I KOLAYLAŞTIRDIĞINI BİZLERE BİLDİRİYOR. Bakın Allah Resulünün görev tanımını bizlere açıklarken ne diyor.

"RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR." (Ankebut 18) "BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ." (Kehf 56) "SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR." (Rad 40) "BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM." (Ahkaf 9 )

Hatırlatırım bu yazdıklarım rivayet değil, bizzat Allah'ın HADİSLERİ/SÖZLERİDİR. Örnek verdikleri Bakara suresi 129. Ayete birlikte bakalım acaba ne diyor. Çünkü batılı aklayabilmek ve topluma kabul ettirebilmek için, ne yazık ki ayetlere öyle yanlış anlamlar veriliyor ki, Kur'an asla bunu onaylamıyor, hatta Kur'an'ın diğer ayetleri ile ters düşüyor, çelişiyor. Örneğin Allah şefaat tümden bana aittir hiçbir şefaatin olmadığı, o günden sakının diyor. Bu konu ile ilgili bazı ayetleri öyle tercüme ediyorlar ki, Allah şefaat yetkisini Elçilerine, din âlimlerine, VELİ kişilere de vermiştir şeklinde tercüme ediyorlar. Hâlbuki Allah, sakın benden başka VELİLER edinmeyin diye uyardığı halde, bizler bu hatayı yapıyoruz. BU İNANÇ AÇIKÇA, KUR'AN'DA ÇELİŞKİ YARATMAKTIR. Yine Kur'an'da birçok ayetinde, ALLAH'A VE RESULÜNE UYUN, İTAAT EDİN ŞEKLİNDE HİTAPLAR VARDIR. Bu ayetleri kendi batıl inançlarına uydurmak için, bakın yalnız Kur'an ile olmuyormuş, Allah Resulüne de uyun, itaat edin diyor, demek ki onun rivayet hadislerine de uymamız gerekiyor diyebiliyorlar. Hâlbuki Allah Resulünü, NASIL UYARMIŞ VE GÖREV VERMİŞTİ? Sana indirdiğim Kur'an ile kullarımı uyar ve KUR'AN ile hükmet. Çok üzgünüm ama bu batıl inançlara inananlar KUR'AN İLE BAĞI OLMAYANLAR, KUR'AN'I ANLAYARAK VE DÜŞÜNEREK HİÇ OKUMAYANLARDIR. Örnek verdikleri ayete bakalım.

"EY RABBİMİZ! ONLARA, İÇLERİNDEN SENİN ÂYETLERİNİ OKUYACAK, KİTAP VE HİKMET ÖĞRETECEK, ONLARIN RUHLARINI ARINDIRACAK BİR ELÇİ GÖNDER. ÇÜNKÜ ÜSTÜN GELEN, HER ŞEYİ YERLİ YERİNCE YAPAN SENSİN." (Bakara 129)

Bu ayette Hz. İbrahim Allah'a dua ediyor ve diyor ki, kullarına aralarından Elçilerinden gönder ki, onları hurafe, batıl, rivayet atalarının batıl inançlarından uzak, onları senin kitabın ile buluştursun. Yaşadıkları inancın hurafe olduğunu, gönderdiğin Elçin ona verdiğin hikmetle yani bilgelikle anlatsın onları ikna etsin diyor. Yoksa Allah'ım sen herkesin anlayamayacağı bir kitap gönderiyorsun, onu Elçin anlaşılır hale getirsin, hatta senin vermediğim hükümleri O versin demiyor. Çünkü bu düşünce ve inanç Kur'an'a tamamen ters düştüğü gibi akla ve mantığa da ters düşer. Hatırlayınız Allah'ın doğru yolunda giden her kuluna, dualarına karşılık verip onlara HİKMETİ/BİLGELİĞİ, DOĞRU KARAR VERME GÜCÜNÜ VERİRİM DİYOR AYETİNDE. Yalnız Elçilere değil. Bakara 129. Ayetinde, gönderdiği kitapla ruhlarının arındırılacağını söylüyor. Ruhları arındıran Allah'ın Resulü değil, Allah'ın kitabı Kur'an yani vahiy. Çünkü ayetin sonunda HERŞEYİ YERLİ YERİNDE YAPAN SENSİN diyerek, insanların arındırılıp doğru yola ulaştıranın, bizzat Allah'ın kitabı olduğunu bildiriyor. Allah'ın Resulüde, Kitap Ehline tabi olmamış ve sürekli Allah'a dua ederek, kendisini doğru yola iletmesi konusunda Allah'a dua ettiğini, Kur'an'dan öğreniyoruz. Benzeri konularda ki ayetlere de ne yazık ki farklı anlamlar vererek, RİVAYETLERİ DİNİN EMRİ GİBİ GÖSTERMEYE ÇALIŞANLARA, DOĞRUSU NE SÖYLERSEK ANLAMAYACAKLARDIR. Allah'ın Resulünün yaşadığı ve Kur'an'ı tebliğ ettiği dönemle ilgili, Nisa 65. ayeti yazalım ve nasıl çarpıtıldığını görelim.

Nisa 65: HAYIR! RABBİNE ANDOLSUN Kİ ONLAR, ARALARINDA ÇIKAN ÇEKİŞMELİ İŞLERDE SENİ HAKEM YAPIP, SONRA DA VERDİĞİN HÜKME, İÇLERİNDE HİÇBİR SIKINTI DUYMAKSIZIN, TAM BİR TESLİMİYETLE BOYUN EĞMEDİKÇE İMAN ETMİŞ OLMAZLAR. (Diyanet meali)

Allah Elçisine, bir konuda aralarında çıkan tartışmada gelip seni hakem yaptıklarında, yani sana danıştıklarında, senin verdiğin karara itiraz ederek vereceğin kararı kabul etmeyenler, tam bir teslimiyetle kabul etmedikleri için, gerçek iman etmiş sayılmazlar diyor. Tekrar hatırlatmak isterim bu tartışma, BİZZAT ELÇİNİN YAŞADIĞI DÖNEMDE, MÜSLÜMANLARIN TARTIŞTIĞI KONUYU ELÇİ, ALLAH'IN HÜKÜMLERİYLE ÇÖZÜME KAVUŞTURUYOR VE BU KARARADA KESİNLİKLE UYULMASINI, İTİRAZ EDİLMEMESİNİ İSTİYOR RABBİMİZ. Peki, siz bu ayetten Allah'ın Elçisi kendi kafasına göre mi karar verebileceğini anladınız? Eğer Kur'an'ın diğer ayetlerini hiç okumadıysanız, evet böyle anlamanız çok normal. Bakalım Allah böyle konularda Elçisinin neyle, nasıl hüküm vermesini istiyor, onu nasıl uyarıp tembihlemiş ona bakalım.

Maide 49: ARALARINDA ALLAH'IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMET VE ONLARIN ARZULARINA UYMA! ALLAH'IN SANA İNDİRDİĞİ HÜKÜMLERİN BİR KISMINDAN SENİ SAPTIRMALARIYLA İLGİLİ OLARAK ONLARA KARŞI DİKKATLİ OL! (VERDİĞİN HÜKÜMDEN) YÜZ ÇEVİRİRLERSE, BİL Kİ ALLAH ANCAK GÜNAHLARININ BİR KISMI SEBEBİYLE ONLARA SIKINTI VERMEK İSTER. İNSANLARIN BİRÇOĞU YOLDAN ÇIKMIŞLARDIR. (Mehmet Okuyan)

Demek ki Allah'ın Elçisi, Allah'ın indirdiği Kur'an ile hükmetmiş ve onun verdiği karar ALLAH'IN KUR'AN'DAKİ KARARI OLDUĞU İÇİN, BU KARARA İTİRAZ EDEN İMAN ETMEMİŞTİR, YOLDAN SAPMIŞTIR DİYOR RABBİMİZ. Resulün zamanda ümmeti, Resul birşey söylediğinde ona hemen şu soruyu sorarlar mış. Ey Allah'ın Resulü, bu senin emrinmi yoksa Allah'ın vahyimi? Eğer kendi düşüncesi ise aralarında gerekirse tartışma olur ve ortak düşüncede buluşurlarmış. Ama Allah'ın vahyi ise tartışmadan, herkes uyar kabul edermiş. Rivayetleri Kur'an'ın yanında, Resule atfederek dinin asli unsuru yapanlar bu ve benzeri ayetlerin anlamını, KUR'AN'IN VERDİĞİ DİĞER AYETLERDEN YARDIM ALIP ANLAMAYA ÇALIŞMAK YERİNE, RİVAYETLER IŞIĞINDA ANLAMAYA ÇALIŞINCA, SONUÇ ŞİRK BATAĞINA BATMAK OLUYOR. Riayetlere vahiy demek, Allah'ın kitabına Resulünü eş koşmak demektir. Allah her günahınızı affedebilirim, BANA ŞİRK KOŞARSANIZ ASLA AFFETMEM DİYOR HATIRLATIRIM.

Allah bu dünyada bizleri, toplu ya da gurup olarak imtihan etmiyor. TEK TEK İMTİHAN EDİYOR AMA KUR'AN'DAN OLDUĞUNU, ALLAH SÖYLÜYOR. HESABIN GÖRÜLECEĞİ O ÇETİN GÜN PİŞMAN OLMAK İSTEMEYEN, BATILDAN RİVAYETTEN VE SANIDAN UZAK, ALLAH'IN ARI DURU VAHYİ KUR'AN'I ELİNE ALIR, İMTİHANIMIZ GEREĞİ BİR ÖĞRENCİ MİSALİ, ONU ANLAMAYA ÇALIŞIR VE HAYATINA GEÇİRİR. DİLERİM BU DÜNYADA Kİ İMTİHANIMIZDA EN AZ HATA YAPAN, BAŞARILI OLANLARIN SAFINDA OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
13
İslam toplumuna HER KONUDA öyle bir tuzak kurulmuş ki, bu tuzağa düşmek istemiyorsak,  önce mutlaka kafamızdaki mezheplerin ve rivayetlerin oluşturduğu, Kur'an dışı tüm batıldan hurafeden kurtulup, YALNIZ ALLAH'IN KİTABINI ANLAYARAK VE ÜZERİNDE DÜŞÜNEREK OKUYUP, ALLAH'IN ÖNERDİĞİ GİBİ YALNIZ KUR'AN'IN İPİNE SARILMALIYIZ. Bunu yapmıyorsak inanın, BATILI HAK GİBİ GÖRÜP, MAHŞER GÜNÜDE ŞAŞKINLARIN SAFINDA OLMAKTAN ASLA KURTULAMAYIZ. Konu önemli, onun için Makalemi detaylı yazdım, lütfen sabırla okuyunuz.

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu KUR'AN MEALİ sözü üzerinde olacak. Neden Kur'an meali denmişte, KUR'AN TERCÜMESİ, ÇEVİRİSİ denmemiş? Günümüzde bu konu, toplumda o kadar yanlış anlaşılıyor ve toplum adeta bu kelimeye düşman gözüyle bakıyorlar ki, Kur'an mealini/tercümesini adeta Kur'an kabul etmiyorlar. Hatta düşmanlıklarını sloganlaştırarak MEALİZM, MEALCİLER deyimlerini çok duyarsınız. Bu makalemde sizleri, bu konu üzerinde düşünmeye davet etmek istiyorum ki, bizleri bu konuda da Allah ile aldatanların tuzağına düşmeyelim. ÖNCE ŞUNU HATIRLATMAK İSTERİM. İSLAM TOPLUMUNDA KUR'AN'IN TERCÜMESİNE MEAL İSMİNİ VEREN YALNIZ BİZ TÜRKLERİZ. DİĞER MÜSLÜMAN ÜLKELER KUR'AN İÇİN, BU KELİMEYİ KULLANMIYOIRLAR. Bu konuyu daha doğru anlayabilmemiz için, Türkiye Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisinde geçen, MEAL kelimesi konusunda yapılan açıklamadan, bir alıntı yapmak istiyorum.

"SÖZLÜKTE "DÖNMEK, ISLAH ETMEK" VB. ANLAMLARA GELEN EVL KÖKÜNDEN MİMLİ MASDAR OLAN MEÂL, "ULAŞILAN HEDEF, GAYE" MÂNASINDA MASDAR-İSİM OLARAK DA KULLANILIR. AYNI KÖKTEN TE'VÎL TEFSİR, FIKIH, KELÂM GİBİ İLİMLERE DAİR KAYNAKLARDA "NASLARDAKİ BİR LAFZA TAŞIDIĞI MUHTEMEL MÂNALARDAN BİRİNİ YÜKLEMEK, KAPALILIĞI GİDERMEK" ANLAMINDA SIKÇA GEÇER (BK. TE'VİL). ERKEN DEVİRLERDEN İTİBAREN KUR'ÂN-I KERÎM'İN ÇEŞİTLİ DİLLER YANINDA TÜRKÇE'YE DE ÇEVİRİLERİ YAPILMAKLA BİRLİKTE, BUNLARA MEÂL DENİLMESİ TÜRKÇE'YE ÖZGÜ YENİ BİR DURUMDUR. KELİME SON DÖNEM OSMANLI TÜRKÇESİ'NDE "MÂNA VE MEFHUM" KARŞILIĞINDA KULLANILMIŞ, BUNUNLA BİR SÖZÜN LAFZAN VEYA HARFİYEN DEĞİL MÂNA VE MEFHUM İTİBARİYLE BAŞKA BİR DİLE AKTARILMASI KASTEDİLMİŞTİR. BUNA GÖRE MEÂL KELİMESİ SÖZÜN AKTARIM KEYFİYETİNİ İFADE EDEN ÖRFÎ BİR ANLAM KAZANMIŞ, DAHA SONRA "KUR'AN'IN HARFİYEN DEĞİL MÂNA VE MEFHUM BAKIMINDAN TERCÜMESİ" ANLAMINDA TERİMLEŞMİŞTİR."

Bu açıklama üzerinde düşünen, aklını zerre kadar kullanan bir Müslüman, MEAL kelimesine ÖZELLİKLE ÖRFİ OLARAK YANİ, GELENEKLERİN ÖĞRETİSİYLE YANLIŞ ANLAM VERİLEREK toplumda korku, tedirginlik hatta ŞÜPHE yaratılmaya çalışıldığının farkına varır.  Eğer Arapça olan meal kelimesine ulaşılan hedef, gaye bir sözün lafzan veya harfiyen değil mana, anlamı değişmeden ve mefhum itibariyle başka bir dile aktarılması anlamını verirsek, buna zaten TERCÜME dememizin hiçbir sakıncası olmaz. Ama bakın işin detayına girince ÖRFÜMÜZDE MEAL kelimesine toplumda şüphe yaratacak bir anlamı halka yerleştirerek, neler yapılmaya çalışılıyor o kısmı alıntılayalım. BU KELİME TOPLUM İÇİNDE ÖYLE ANLATILMIŞ VE HALK ARASINDA ÖRFİ BİR ANLAM KAZANDIRILARAK, BAKIN NASIL BİR ANLAM VERİLMİŞ. "NASLARDAKİ BİR LAFZA TAŞIDIĞI MUHTEMEL MÂNALARDAN BİRİNİ YÜKLEMEK, KAPALILIĞI GİDERMEK" Ayrıca Kur'an'ın HARFİYEN DEĞİL MANA, ANLAM OLARAK çevirisidir dendiğinde, halk arasında tedirginlik yaratılmıştır. Topluma Kur'an'ın bir harfi bile değiştirilemez kutsaldır, başka dile çevrilmiş olana, Kur'an denmez şeklinde topluma anlatılıp inandırıldıysa, Kur'an'ın mealine bu toplum Kur'an demez ve tedirgin olduğu için mealini okumaz. OKUMAYINCADA ALLAH'IN MESAJINI, TEBLİĞİNİ ALAMAZ. BÖYLE İNSANI ALLAH İLE ALDATMAK ÇOK KOLAYDIR VE ONA NE ANLATILIRSA, ALLAH'IN EMRİ ZANNEDER. AMAÇTA BU ZATEN.

Toplumu kendi çıkarları doğrultusunda yönetmeye çalışanlar, KUR'AN HİÇ BİR DİLE TAM OLARAK ÇEVRİLEMEZ, MANTIĞINI TOPLUMA KABUL ETTİRMİŞLERDİR. Kur'an'ı açıkladıklarına inanılan, Resule ait olduğu iddia edilen rivayet hadislerinde Arapça olmasına rağmen, aynı tavır rivayet hadislere takınılmamış, yani tam olarak Türkçeye çevrilemez denmemiş ve dilimize bire bir tercüme etmekte sakınca görülmemiştir. Özellikle Kur'an'ın bire bir tercümesi denmemesinin asıl nedeni, Kur'an mealini yazarken, ayetlerde geçen bazı kelimelerin, farklı anlamlarından birisini seçerek, ayete istedikleri anlamın verilmesine kapı açılmış ve böylece ayetlere farklı anlamlar verip batıl, rivayet inançlarını ayetlere adapte etmeye çalışmışlardır. Tabi bu mantıkla Kur'an'ın meallerini yazanların neredeyse hepsi, birbirinden farklı Kur'an'ı tercüme etmişlerdir. Bunu yapanlar mahşer günü yüzleri simsiyah ve gözleri kör olarak haşredileceğini unutmamalıdırlar.

KUR'AN'A UYMAMIZ GEREKİRKEN, KUR'AN'I KENDİ İNANÇLARIMIZA UYDURMANIN YOLUNU BULMUŞUZ. Siz olsanız tedirgin olmaz mısınız? Özellikle tekrar etmek istiyorum. Bakın Kur'an mealini nasıl yazdıklarını söylüyorlar. "NASLARDAKİ BİR LAFZA TAŞIDIĞI MUHTEMEL MÂNALARDAN BİRİNİ YÜKLEMEK, KAPALILIĞI GİDERMEK" Kur'an'ın muhkem ayetleri, kapalı değil ki açık hale getirilmeye çalışılsın. Bir kelimenin farklı anlamları olabilir ama her kelime cümle içinde ne maksatla kullanıldığı, çok açık anlaşılır. Örneğin Kur'an'da bolca geçen, SALAT kelimesinde olduğu gibi. Türkçede de öyledir. Toplum böylece, bakın meal harfiyen tercüme değil, aynı kelimenin birçok anlamı var, ya yanlış tercüme edildiyse, ya ayete yanlış anlam verildiyse düşüncesi, toplumu korkutmuş tedirgin etmiştir. Kur'an mealine asla Kur'an diyemeyiz diyerek, toplum Kur'an'ın tercümesinden/mealinden uzaklaştırılmaya çalışılmış, toplumu kendilerine yönlendirmişlerdir.  Büyük âlim İmamı Azam, bakın Kur'an ve tercümesi konusunda ne diyor.

"KUR'AN KÂĞITLARDA YAZILMIŞ VE BİZİM OKUDUĞUMUZ LAFIZLAR DEĞİLDİR. ESAS KUR'AN O LAFIZLARIN TAŞIDIĞI MANADIR Kİ, BİR KELAM-İ NEFSİ ( ALLAH'IN ZATİ İLE VAR OLMAYA DEVAM EDEN SÖZ ) OLARAK KALIPTAN KALIBA DÖKÜLÜR. O KALIPLAR SONRADAN YARATILMIŞ ( MUHDES ) VARLIKLARDIR. OYSAKİ ESAS KURAN, MAHLÛK OLMAYAN BİR MANADIR. O HALDE ESASİ İTİBARİ İLE MANA OLAN KUR'AN'I ARAPÇA LAFIZ YERİNE, BAŞKA LAFIZLARDAKİ ÇEVİRİSİNDEN OKUMAK MÜMKÜNDÜR."

Hatırlatırım Allah MUHKEM ayetleri, yani bizlerin sorumlu olduğu ayetleri, ŞÜPHE DUYULMAYACAK KADAR AÇIK VE NİCE ÖRNEKLERLE AÇIKLANDIĞINI SÖYLÜYORSA, BU ANLATILANLARIN VE MEAL KELİMESİNE HALK TARAFINDAN VERİLEN ANLAMIN, YANLIŞ OLDUĞU AÇIKTIR. Kur'an'ın tercümesine MEAL ismini veriyorsak, bu söylenenleri kabul etmemiz mümkün değildir. NE YAZIK Kİ BU YOLLA, ALLAH'IN KUR'AN'DA EMRİ OLMAYAN O KADAR ÇOK BATIL KONU, AYETLERE BU YOLLA İLAVE EDİLİYOR VE ASLINDA ŞUNLAR YA DA BUNLARDA HARAMDIR, YA DA ALLAH EMRİDİR ŞEKLİNE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR.

MEAL kelimesine bir başka açıdan da bakalım ki, konuyu daha doğru anlayabilelim. Daha önce söylediğim gibi,  MEAL ARAPÇA KÖKENLİ BİR KELİMEDİR, "MEYDANA GELEN NETİCE", "MANA", "ANLAM", "SONUÇ" ANLAMLARINA GELİR. Dilimize Arapçadan geçmiş olan meal kelimesi, bir metnin ya da olgunun anlamı demektir. NE YAZIK Kİ BU KELİME SÖZLÜK ANLAMINDA DEĞİL, GÜNÜMÜZDE TERİM ANLAMINDA KULLANILIYOR. Peki, terim nedir? Bir kelimenin belli başlı alanlarda KAVRAM olarak kullanılmasına terim denir. Bu durumda Kavram kelimesinin de anlamı çok önemli. "Bir kavram, belirli bir varlığın veya fikrin özelliklerini ifade eder. Örneğin, "masa" kavramı, bir nesnenin sert, düz ve yüzeyi olan bir mobilya olduğunu ifade eder. Kavramlar, GENELLİKLE DENEYİMLERİMİZDEN, GÖZLEMLERİMİZDEN VEYA DÜŞÜNCELERİMİZDEN YOLA ÇIKARAK OLUŞTURULUR." Sanırım şimdi konumuz, çok daha netleşti. Meal kelimesinin toplum arasında esas anlamından uzaklaştırılarak, İNSANLARIN GELENEKLERİNİN, İNANÇLARININ YAŞADIĞI GÖZLEMLERİNİN ETKİSİYLE, BU KELİMEYE FARKLI ANLAMLAR YÜKLENMİŞTİR.

Toplumun Kur'an'ı anlayarak okumalarının ve Allah'ın mesajını direk Müslümanların almalarının önüne geçebilmek için, özellikle KUR'AN TERCÜMESİ DENMEMİŞTİR. ÇÜNKÜ TERCÜME ÇEVİRİ ANLAMINA GELİR Kİ VE BU KELİMEDE ARAPÇADIR. BU DURUMDA ARAPÇA OLAN KUR'AN'IN ÇEVİRİSİ, KUR'AN'IN AYNISI ANLAMINDADIR. Peki, neden farklı çevriliyor Kur'an tercümesi? Adına meal derseniz istediğiniz anlamı da ayetlerde geçen kelimelere verirseniz, inancınızı haşa Allah'a rahatlıkla söyletirsiniz, buna da hiç kimse itiraz etmez. ONDAN SONRADA SENİN MEALİN YANLIŞ, BENİM MEALİM DOĞRU KAVGASINI YAPARIZ. İçiniz rahat istediğini tercümeyi yaparsınız, ama bunun hesabını veremeyecekleri çok açıktır. Neden içiniz rahat dedim biliyormusunuz? Onuda açıklamak isterim. Kendisini Allah'ın dininde yetkili gören Cemaat tarikat liderleri, toplumu her zaman olduğu gibi Kur'an'a uymayan, Resule ait olduğu iddia edilen Rivayet hadislerle avutarak bir lider, müçtehit kararlarında söylemlerinde hata bile yapsa, sevap kazanacağını topluma, bakın hangi SAHİH dedikleri hadis örneğini vererek avutuyorlar "BİR MÜÇTEHİT, İÇTİHAT EDER VE İÇTİHADINDA İSABET EDERSE İKİ SEVAP; HATA EDERSE BİR SEVAP KAZANIR." (Buhari, İ'tisam, 21; Müslim, Akdıye, 15) Buna inanan bir insan, Allah'ın kitabı konusunda, HATA YAPMAKTAN KORKAR MI? Hata yapsa bile, sevap alacağına inanıyor. Allah akıl fikir versin. Değerli dostlarım, önümüzdeki tuzağın artık farkında olalım, yoksa hesap günü pişman oluruz.

MEAL KELİMESİ VE BU KELİMEYE VERİLEN ANLAM, DÜNYADA YAZILMIŞ HİÇ BİR BİLİMSEL KİTABA VERİLMEMİŞ, ARAPÇA OLAN BİLİMSEL KİTAPLAR BİLE TAM EKSİKSİZ HER DİLE ÇEVRİLMİŞTİR. ARAPÇA OLAN HADİSLERDE BUNA DÂHİL. HALA İSLAM TOPLUMUNA KURULAN BU TUZAĞI FARK EDEMİYOR MUYUZ? HATIRLATIRIM BU KELİME ÜLKEMİZDE, YALNIZ KUR'AN İÇİN SÖYLENİYOR. Bunun mantıklı bir açıklamasını, ne yazık ki yapamadığımız halde, üzerinde düşünme gereğini duymuyoruz. Sizce bizler, evimize alacağımız bir eşyaya gösterdiğimiz itanayı, ebedi hayatımızı etkileyen imanımız, inancımız için gösteriyor muyuz? Hiç sanmıyorum.

BU TUZAĞIN KURULMASININ ASIL NEDENİ, İSLAM TOPLUMUNUN KUR'AN İLE BULUŞMASININ ENGELLENMESİ VE YAŞADIĞIMIZ BATIL İSLAM'IN, ALLAH'IN İNDİRDİĞİ İSLAM İLE NEREDEYSE HİÇ İLGİSİNİN OLMADIĞININ, FARK EDİLMEMESİ ADINADIR.

Bizler doğruluğundan emin olamadığımız rivayetleri kuşkulanmadan, kabul etmekte bir sakınca görmüyoruz. Kur'an'a gelince Kur'an meali Kur'an değildir diyerek, kendilerinin anlattığı sözlü ya da yazılı Kur'an meallerine, tercümelerine Kur'an ayeti demekte sakınca görmüyorlar.  Bolca anlamadığımız dilden Kur'an'ı okuyarak, kendi saltanatlarını sürdürmek istiyorlar. Ne anlatırlarsa anlatsınlar itiraz etmeyelim, kabul edelim istiyorlar. Allah bizlerin böyle bir iman üzerinde olmamızı istemiyor. Tek başımıza bizzat kendimizin, imtihanımızı Kur'an'dan yaşamamızı istiyor. Adı üstünde imtihan, KİMİN DERSİNİ KUR'AN'DAN ÇALIŞTIĞININ İMTİHANI. Bunu yapabilmemiz içinde, Kur'an'ı anladığımız dilden mutlaka okumamız gerekir. HATIRLATIRIM İSLAM DİNİNDE KUR'AN'I VE İSLAM'I ANLATACAK RUHBAN SINIFININ OLMADIĞINI, ALLAH KUR'AN'DA SÖYLÜYOR.

BU TUZAĞA DÜŞENLER, ALLAH'IN KİTABI KUR'AN İLE ASLA BULUŞAMADIKLARI İÇİN, ALLAH'IN HUZURUNA ŞİRK BATAĞINA BATMIŞ BİR ŞEKİLDE ÇIKACAĞINI, ASLA UNUTMAMALIDIRLAR. Dilerim batılın ve rivayetlerin değil, Allah'ın ipi Kur'an'a sıkı sıkı sarılan, onu anladığı dilden okuyup üzerinde düşünen, DAHA SONRADA HAYATINA GEÇİRİP ÖRNEK ALAN, ALLAH'IN AZINLIK HALİS KULLARINDAN OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
14
Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu bir Müslüman, Kur'an'ı anladığı dilden dikkatle hiçbir beşeri bilginin etkisi altında kalmadan tarafsızca okuyup, ayetler üzerinde düşünerek, BEN KUR'AN'DAN BUNU ANLADIM, ALLAH'IN EMRİNİ TEBLİĞ ALDIM VE ANLADIĞIMI YAŞAYACAĞIM DEME ÖZGÜRLÜĞÜNE SAHİP DEĞİL Mİ? Ya da İslam böyle bir inanca izin veriyor mu, konusu üzerine olacak. Ne dersiniz, ben Allah'ın tebliğini bizlerden istediğini Kur'an'dan bu şekilde anladım  ve böyle inanmak yaşamak istiyorum inancımı deme özgürlüğümüz yok mu? ALLAH KUR'AN'DA BİZLERİN İNANCIMIZI, NASIL YAŞAMAMIZI İSTİYOR? Gelin bu konu üzerinde, Kur'an merkezli birlikte düşünelim.

Allah birçok ayetinde, bizleri bu dünyaya İMTİHAN ETMEK yani hangimizin davranışça daha güzel şeyler yaptığını, doğru yolda gittiğini sınamak için yarattığını söyler. Hatta Ankebut suresi 2. ayetinde de, bakın nasıl bir uyarıda bulunur. "İNSANLAR, "İNANDIK" DEMEKLE İMTİHAN EDİLMEDEN, BIRAKILACAKLARINI MI ZANNEDERLER." Demek ki bu dünyada hepimiz, Allah tarafından imtihan ediliyoruz, AMA TOPLUCA DEĞİL, HATIRLATIRIM TEK BAŞIMIZA. Bu durumda imtihanımızı da bizzat kendimiz yaşamamız gerekmez mi? Bir başka deyişle hepimiz bu dünyada TEK BAŞIMIZA SINAVDAN GEÇİRİLİYORUZ. Çok ilginçtir, bunlara benzer onlarca ayete iman ettiğimizi söylediğimiz halde yalan söyleyen, adaletsizlik yapan, hatta hırsız bir insan, eğer bizim arkadaşımız ya da gurubumuzun içinden birisi ise onun yanlışlarını savunmaya, hatalarının üstünü örtmeye çalışırız. Hâlbuki yanlışı her kim yaparsa yapsın, onun yanlış yaptığını söylememiz ve ikaz etmemiz gerekmez mi? NE YAZIK Kİ BİZLER İMTİHANIMIZI YAŞARKEN, NEFİSLERİMİZİN ESİRİ OLMAKTAN VE ŞAHSİ MENFAATLERİMİZ İÇİN GRUPLAŞARAK, AYRIŞMAKTAN KURTULAMIYORUZ. Öyle olunca da kaybedenlerden oluyoruz. Aslında imtihanımızın en önemli ve en yüksek puanı, bu olsa gerek.

Peki sınav, yani imtihan kelime olarak ne anlama geliyor? Hiç araştırdınız mı? Bakın sınav yani imtihan kelimesinin anlamı neymiş. "BİLGİ DERECESİNİ ANLAMA, DİRENME, DAYANMA, KATLANMA, GÜÇ GEREKTİREN, SONUÇTA BİR DENEYİM KAZANDIRAN ZOR DURUM." Sınav yani imtihan kelimesinin, özellikle geniş anlamını sizlere hatırlattım ki, Allah'ın bizleri imtihandan/sınavdan geçirmesinin nedenlerini ve sınavın şartlarını hatırlayabilelim. Tekrar hatırlatmak isterim Allah bizleri, toplu olarak değil, tek tek sınav yaptığını söylüyor. Onun için Allah sakın dinde bölünenler gibi olmayın diyerek guruplara, mezheplere, fırkalara bölünmeyi yasaklamıştır. Bu durumda bizlerde imtihanımızı verirken yani İslam'ı yaşarken, bizzat kendi çabalarımızla hazırlanıp yaşamalıyız. Allah bizleri zorluklarla, zenginlikle, fakirlikle, sağlıkla, olaylar karşısında adaletli davranıp davranmayışımızla, Kur'an'a ne derece bağlı kalıp kalmadığımızla, onun sınırını aşıp aşmadığımızla imtihan yaptığını söylediği gibi, çok önemli bir bilgi veriyor ve bakın O sınavın kaynağını nasıl açıklıyor.

Zuhruf 44: ŞÜPHESİZ Kİ O (KUR'AN), SENİN VE KAVMİN İÇİN (GERÇEĞİ) HATIRLATAN (ÖĞÜT)TÜR. İLERDE ONDAN SORGULANACAKSINIZ. (Mehmet Okuyan meali)

Demek ki bu dünyada ki imtihanımızın tek kaynağı Allah'ın indirdiği vahiy olan Kur'an mış ve ayetin sonunda da O VAHİYDEN SORGULANACAKSINIZ, YANİ İMTİHANINIZI KUR'AN'DAN MI VERDİNİZ, YOKSA ALLAH' IN VAHYİNİN YANINA BEŞERİ RİVAYET VE SANI İNANÇLAR KOYUP,  ONLARADA MI ÇALIŞTINIZ, HESAP GÜNÜ BU SORGU YAPILACAK DİYOR. Ali İmran suresi 103. ayetinde de zaten Allah, nereye sarılmamızı imtihanımızı yaşamamızı istiyordu hatırşlayalım. "HEP BİRLİKTE ALLAH'IN İPİNE (KUR'AN'A) SIMSIKI SARILIN." İnsanlar batılı aklamak ve rivayetleri de dinin asli unsuru yapmak isteyenler, her konuda yaptıkları gibi, bu ayet hakkında da, burada Kur'an geçmiyor O işaret zamiri yalnız Kur'an değildir, Peygamberimizin rivayet hadisleri de buna dâhildir diyerek, sorumlu olduğumuz, sorgulanacak kitabın adeta sınırlarını genişletmekten, Allah'ın kitabına şirk koşmaktan korkmuyorlar. Hâlbuki Allah Kur'an'ın sınırlarını sakın aşmayın, GERÇEK YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENDİR, UYARISINI YAPIYOR AYETLERİNDE.

Makalemin başında, sizlere sorduğum soruya gelince. Bazı kişiler şunu söylüyor, herkes Kur'an'ı anlayamaz, kendiniz sakın okumayın. Kur'an'ı ancak âlimler anlar. Bu düşünce ve fikir doğru olsadı, Allah tüm kullarını asla Kur'an'dan sorumlu tutmaz, RUHBAN SINIFI YARATIP ONLARIN KUR'AN'I KULLARINA ANLATMASINI İSTERDİ. AMA ALLAH ÖZELLİKLE, BEN RUHBAN SINIFI EMRETMEDİM DİYOR KUR'AN'DA, HATIRLATIRIM. Bizler eğer imtihan oluyorsak bu dünyada ve imtihanımızın tek kaynağı da Kur'an ise nasıl olurda imtihan olduğumuz kitabı bizzat kendimiz okuyup anlayamayız, üzerinde çalışıp onu hayata geçiremeyeceğimizi söyleriz. Adı üstünde imtihan/sınav. ALLAH'IN BİZLERİ İMTİHAN ETTİĞİ KİTABI ANLAYABİLMEK ADINA, VAR GÜCÜMÜZLE DİRENECEĞİZ, YALNIZ ONA DAYANIP, HER ZORLUĞA KATLANARAK VAR GÜCÜMÜZLE ÇABA HARCAMALI VE BU ÇABAMIZIN SONUNDA ÇOK ÖNEMLİ BİLGİLER ALIP, DENEYİMLER KAZANIP, ZORLUKLARIN ÜSTESİNDEN GELMELİYİZ. Tekrar hatırlayalım, Allah ne diyordu Ali İmran 103. ayetinde. "ALLAH'IN İPİNE SIMSIKI SARILINIZ, AYRILIĞA DÜŞMEYİNİZ, " Allah'ın ipinden başka iplere sarılarak imtihanını vereceğini zannedenler, Allah Veliler edinip ardı sıra gitmeyin güvenilecek Veliniz yalnız benim dediği halde bu uyarılara uymayanlar, yanıldıklarını mahşerde anlayacaklardır. HATIRLATIRIM ALLAH, BEN GÜCÜNÜZÜN YETMEYECEĞİ BİR YÜK ASLA YÜKLEMEM SİZE DİYOR. ONUN İÇİNDİR Kİ HER MÜSLÜMAN KUR'AN'A MÜRACAAT ETMELİ, GÜCÜ NİSPETİNDE ONU ANLAYABİLMEK ADINA ÇABA HARCAMALI VE ONU HAYATINA GEÇİRMELİDİR. İŞTE O ZAMAN İSLAM TOPLUMU,  KENDİ ARASINDA İNANÇLARINDA ÇOK DAHA AZ FARKLILIKLAR OLACAKTIR. ODA HER KİŞİNİN ALDIĞI FARKLI NOT DİYEBİLİRİZ. BUNUN OLMASI İÇİN, KAYNAĞIN TEK OLMASI GEREKİR.

TÜM BUNLARDAN ANLIYORUZ Kİ HER MÜSLÜMAN, İMANINI KENDİSİ BİZZAT ÇABA GÖRTERİP ARAŞTIRMAK VE KENDİSİ YAŞAMAKLA YÜKÜMLÜDÜR. ONUN İÇİN ALLAH, DİNDE ZORLAMA YOKTUR DİYE HÜKMETMİŞTİR. Hiç kimse sen kendi başına İslam'ı yaşayamazsın Kur'an'ı anlayamazsın diyemez. ALLAH YEMİN EDEREK, HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYALIM DİYE, KUR'AN'I KOLAYLAŞTIRDIK Kİ ANLAYASINIZ DİYOR. Bu konuda kime inanacağınız size kalmış. İster Allah'a güvenip inanırsınız dersinize bizzat kendiniz çalışırsınız, isterseniz edindiğiniz Veli alim dediğiniz kişilere inanır, onların söylemnleri ile inancınızı yaşarsınız.  İLK ÖNCE DERSİNİ KENDİN ÇALIŞIRSAN, DAHA SONRA SORUP ARAŞTIRMALARININ NETİCESİNDE ÖĞRENDİKLERİNİ VE YAPABİLECEĞİN HATALARINI, KUR'AN BİLGİN OLDUĞU İÇİN FARK EDEBİLİRSİN. BU DURUMDA ÖNCE BİZLER KUR'AN İLE MUHATAP OLACAĞIZ, DAHA SONRA KAFAMIZA TAKILANLARI BİRÇOK KİTABI OKUYUP, RAHATLIKLA ARAŞTIRABİLİRİZ.  SANIRIM İMTİHANIMIZIN EN ZOR KONUSU BU OLSA GEREK. İnşallah bu sorunun puanı çok yüksek değildir, yoksa çoğumuzun imtihanında sınıfta kaldığını söyleyebilirim. Allah bizleri Kur'an'dan, vahiyden imtihan ettiğini söylüyor ve her kulunu gücü nispetinde sorumlu tutacağına hükmediyorsa, her Müslüman mutlaka Allah'ın ayetlerini, Nahl suresi 98. ayetinde uyardığı gibi, yani önce kafamızdaki tüm batıl ve hurafeden kurtulup, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların batıl inançlarından, vesvesinden uzaklaşıp, ondan sonra arı, duru Kur'an ile düşünerek yani yalnız Allah'a teslim olarak Kur'an'ı okumaya başlarsak, Kur'an'ı mutlaka doğru anlayacağımızı Allah Kur'an'da söylüyor. Bizlerin sorumlu olduğu ayetlerin MUHKEM, yani şüphe duyulmayacak kadar açık ve anlaşılır şekilde, nice örneklerle size gönerdik diyen yüce Rabbimizdir, lütfen bu uyarıları dikkate allalım. EĞER SEN KUR'AN'I ANLAYAMAZSIN DİYENLERE İNANIRSAK, ALLAH'IN İMTİHANINDANDA KAÇMIŞ OLURUZ.

Elbette bu kolay bir imtihan değildir. Okulda nasıl zamanla yıllar içinde konuları algılıyor, bazı şeylerin farkına dersimize çalışarak zamanla varıyorsak, bizlerde gösterdiğimiz çaba nispetinde Kur'an'dan faydalanacağımız çok açıktır. KUR'AN YALNIZ OKUMAK İÇİN İNDİRİLMEDİ. KUR'AN ALLAH'IN MESAJIDIR, ONU TEBLİĞ ALIP YAŞAYIP HAYATIMIZA GEÇİRMEK İÇİN İNDİRİLDİ. HAYATIMIZA GEÇİRDİĞİMİZ ÖLÇÜDE, BİZLER İMTİHANIMIZI DOĞRU VERİYORUZ DEMEKTİR. TEKRAR HATIRLATMAK İSTİYORUM, ALLAH YEMİN EDEREK KUR'AN'I ANLAYALIM DİYE, NİCE ÖRNEKLERLE KOLAYLAŞTIRDIĞINI, AÇIKLADIĞINI SÖYLÜYOR. Karar sizin, ister Allah'a güvenip dayanırsınız, isterseniz edindiğiniz veli, şeyh efendilerin anlattıklarına din diye inanır, imtihanınızı bu bilgilerle yaşarsınız. İMTİHAN SİZİN İMTİHANINIZ. ÇABA GÖSTERMEDEN, BİRİLERİNDEN KOPYA ÇEKEREK İMTİHANIMIZI VEREMEYİZ. BU İMTİHAN DEĞİL, HIRSIZLIK OLUR. Öğretmenler bile okulda dersini çalışmayıp kopya çekenleri yakaladıklarında, o dersten en düşük notu veriyor, cezalandırıyor sınıfta bırakıyor.  ALLAH'IN HUZURUNDA BU DURUMA, HANGİMİZ DÜŞMEK İSTER? Lütfen unutmayalım, Allah gücümüzün yetmeyeceği hiçbir şeyden bizleri sorumlu tutmaz.

Hatırlayınız Allah Kur'an'da Resulünü, bizlere örnek gösteriyor. Allah'ın Resulü ÜMMİYDİ, yani batıl ve hurafelerle yaşanan ne Yahudilere, nede Hıristiyan toplumuna tabi olmamıştı. Çünkü yoldan sapmış böyle bir inancın, Allah'ın dini olamayacağını bizzat kendisi fark etmiş ve onların inancından uzak durmuştu. Ama gerçeklerin arayışını hiçbir zaman bırakmadığı içinde Allah, onu Resul/Elçi olarak seçmişti. BU ÖRNEK BİLE BİZLERİN İNANCIMIZI, BİZZAT KENDİMİZİN KUR'AN'I ARAŞTIRIP OKUYUP DÜŞÜNEREK YAŞAMAMIZ GEREKTİĞİNE, ÇOK GÜZEL BİR ÖRNEKTİR.

Bizler önce kafamızdaki tüm sanı, rivayet bilgilerden arındırarak, tarafsız anladığımız dilden Kur'an'ı okuma çabasında olmalıyız. Elbette çevremizden yardım alabiliriz ama alacağımız yardımın doğru olup olmadığını, mutlaka Kur'an ile kontrol etmeliyiz. Kur'an'ın onaylamadığı hiçbir söz/bilgi Allah'ın emri, dinin emri olamaz, lütfen bunu unutmayalım. Şöyle söyleyenler çıkacaktır aramızda. "KUR'AN'I HERKES KENDİ BAŞINA OKURDA, ANLADIĞINI YAŞARSA, MİLYONLARCA DİN ORTAYA ÇIKAR." Bu düşünce asla doğru değildir, toplumun kafasında kuşku yaratmak için ortaya atılmış bir fitnedir. İslam'ı Kur'an sınırlarından dışarı çıkarmaya çalışan mezhep inancının şeyhlerin, gavs dedikleri kişilerin aldatmacalarıdır. İslam'ı eğer Kur'an'dan önce öğrenmeyip, farklı kişilerden öğrenirsek, inandıklarımızın doğru olduğundan asla emin olamayız.  Böylece bir başkasından öğrendiklerimizin, O kişinin yarattığı bir din olma ihtimali çok yüksektir. Tıpkı günümüzde mezhepler, cemaatlere, tarikatla bölünen toplumlar gibi. Hepside edindikleri VELİ, ŞEYH, GAVS, EFENDİLERİNİN sözlerini din zannediyorlar. Bu çok tehlikeli bir yoldur.

Allah'ın Elçisi ümmetine, yalnız Kur'an'ı tebliğ etmiş ve yalnız Kur'an'ın ipine sarılmamız gerektiği Kur'an'da emredilmiştir. Bunu Kur'an ayetlerinden çok açık anlıyoruz. Bizler okuduğumuzda Kur'an'ı anlayamayacak olsaydık, Allah bizlerin Kur'an'a sarılmamızı isteyip, bizleri Kur'an'dan hesaba çekeceğine hükmedermiydi? Yalnız bunu düşünen bir Müslüman, gerçekleri anlayacaktır. GÜNÜMÜZDE YAŞANAN İSLAM KUR'AN MERKEZLİ DEĞİL, EDİNDİKLERİ GÜVENDİKLERİ VELİ, ALİM, GAVS DEDİKLERİ KİŞİ ODAKLI VE MENFAAT ÇIKAR EKSENLİ YAŞANMAKTADIR. Ülkemizde görüyorsunuz, edindikleri veli, şeyh, gavs dedikleri kişilerin meslekleri bile yok ama neredeyse milyarlara hükmediyorlar. Bu büyük saltanıtı elbette kaybetmek istemeyeceklerdir, lütfen dikkatli olalım. ALLAH'IN GÖREVLENDİRDİĞİ RESULLERİN HEPSİNİN BİR MESLEĞİ VARDI DİNDEN GEÇİNMİYORLARDI. Allah'ın vahyini tebliğ ediyor ama geçimleri içinde kendi mesleklerini yapıyorlardı. Allah ayetinde uyarıyor ve "SİZDEN HERHANGİ BİR ÜCRET İSTEMEYENLERE UYUNUZ!" Diyerek, gönderdiği Resullerin asla sizden bir menfaati olmadığını, yalnız vahyimi tebliğ ederken sizden herhangi bir ücret istemeyeceğini söylüyor. Bu konuda da Kur'an uyarıyor ama toplumun Kur'an ile bağını keserek, sen Kur'an'ı sakın anladığın dilden okuma günaha girersin diyerek, topluma korku salındı ve böylece din tacirleri istedikleri gibi at oynatabiliyorlar.

Allah'ın Resulünün zamanında, tek bir kaynak vardı ve Müslüman inancını Kur'an'dan öğrenirdi. Allah kulunun anlayamayacağı üslupta vahiy gönderip, daha sonrada o vahiyden asla hesap sormaz, lütfen Allah'a saygısızlık yapmayalım. Çok ilginçtir, beşeri bilimsel kitapları kendi başımıza dikkatle okuyup anlıyoruz, herkes farklı anlamıyor, bu kitapları herkes anlayamaz demiyoruz. Hatta başımızda hiçbir öğretmen olmadan, açık öğretim üniversitesinde olduğu gibi, KENDİMİZ İMTİHANIMIZA ÇALIŞIYOR bu kitaplardan imtihan oluyoruz. Hiç kimse ben bu kitabı öğretmen olmadan anlayamam demiyor. İş Allah'ın eşi benzeri olmayan Nuru Kur'an'a gelince, demediğimizi bırakmıyoruz ve herkes Kur'an'ı anlayamaz, onu veli âlim kişiler anlar, onlardan bizler öğrenmeliyiz diyebiliyoruz. DEĞERLİ DOSTLARIM KUR'AN'A YAPILAN BU İFTİRALAR, SALTANATLARINI KAYBETMEK İSTEYENLERİN, MÜSLÜMANLARA KURDUĞU ŞEYTANİ BİR TUZAKTIR, LÜTFEN BU TUZAĞA ELDE KUR'AN DÜŞMEYELİM. BU NASIL BİR MANTIK, BU NASIL BİR AKIL TUTULMASI DOĞRUSU ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUM.

Değerli din kardeşlerim, lütfen Kur'an'ı tüm sanı ve batıl inançlardan kurtularak okuyup anlama çabasında olalım, yoksa Allah'ın huzuruna imtihanımızı vermeden çıkmış oluruz. HİÇ KORKMAYIN, SİZ KUR'AN'I ANLAYABİLMEK İÇİN ÇABA GÖSTERİN, YARDIM ALLAH'DAN GELECEKTİR. ALLAH BU NİYETLE KUR'AN'I OKUYAN KULLARININ, GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇARIM DİYOR. Hangi kitap ya da hangi kişi, bizlerin gönül gözünü açabilir? Ne dersiniz bizler İslam ı yaşarken, imtihanımızı bizzat Kur'an'ı anlayarak okuyup, üzerinde düşünüp yani bir çaba harcayarak mı yaşıyoruz, yoksa işin kolayına kaçıp birilerine tabi olup, bizlere ne söylenirse ona mı inanıyoruz? KARAR SİZİN. HANGİ YOLUN DAHA EMİN VE GARANTİ YOL OLDUĞUNU, AKLINI KULLANANLAR ANLAYACAKTIR.

Lütfen unutmayalım, TEK SAATİ OLAN, SAATİN KAÇ OLDUĞUNU BİLİR. İKİ SAATİ OLANSA, ASLA EMİN OLAMAZ. İmtihanımızdan, imanımızdan emin olmak isteyen, yalnız Allah'ın ipine, Kur'an'a sarılır. Allah'ın Elçisi de yalnız Kur'an'a sarıldığını ve yalnız Kur'an'ı tebliğ ettiğini açıkça Kur'an'da bildiriyor. KİMİN KUR'AN DAN NE ANLADIĞI BİZİ ÇOK FAZLA İLGİLENDİRMEMELİ, BİZLERİN KUR'AN'DAN NE ANLADIĞIMIZ ÖNEMLİ, LÜTFEN BUNU UNUTMAYALIM. ÇABA BİZDEN, DEĞERLENDİRMEK YALNIZ ALLAH'TANDIR.

İslam'ın bölünmesinin, mezheplere ve tarikatlara hatta cemaatlere ayrılmasının tek nedeni, Kur'an dışı bilgilerle VELİ, ALİM, GAVSLAR EDİNP ONLARIN SÖZLERİ, YAZDIĞI KİTAPLARIYLA HATTA RİVAYET KAYNAKLARLA İslam'ı yaşamamızdan kaynaklanıyor. Kur'an merkezli İslam yaşandığı takdirde bu bölünmüşlük çoğalmayacak çok daha aza inecektir. Elbette farklılıklarımız olacaktır, ama bu farklılıklarımız bizleri birbirimize düşman yapmayacak, tam aksine yanlışlarımızın farkına varmamıza neden olacaktır. UNUTMAYALIM LÜTFEN, BU DÜNYADA TOPLU DEĞİL, HEPİMİZ AYRI AYRI İMTİHANDAN GEÇİYORUZ. ELBETTE FARKLI İMTİHANLAR OLACAKTIR. HER MÜSLÜMAN KENDİ İMTİHANINI, BİZZAT YAŞAMAKLA SORUMLUDUR. ŞUNU LÜTFEN UNUTMAYALIM, DİN-İMAN KİŞİSEL YAŞANIR VE İMTİHANDA KİŞİSEL OLARAK VERİLİR.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
15
ŞERİAT İSTERİZ sloganlarını sık sık duyarsınız. Genelde İslam'ı mezheplerin etkisinde tarikat ve cemaat merkezli yaşayan guruplarda, bu konu çok sık dile getirilir. Şunu hatırlatmak isterim, ŞERİAT kelimesi Kur'an'da geçer. Müslümanım diyen herkes, Allah'ın Kur'an'da hükmettiği şeriat kanunları ile yönetilmek ve yaşamak ister. Peki, ŞERAT İSTERİZ nutukları atan bu guruplar, bu durumda haklıdır diyebilir miyiz? Değerli dostlarım bende elbette şeriat istiyorum AMA KİMİN ŞERİATINI, İŞTE BU ÇOK ÖNEMLİ. Şeriat kelimesinin YAŞADIĞIMIZ DİN İLE DİREK BAĞLANTILI OLDUĞUNU ÖNCE HATIRLATMAK İSTERİM. Peki, şeriat ne demek önce onu doğru anlayalım.  Çok kısaca tarif etmek gerekirse ALLAH'IN VAHYİ KUR'AN İLE SINIRLARI BELİRLENMİŞ, İZLENMESİ GEREKEN DOĞRU YOL anlamındadır diyebiliriz.

Peki, Allah'ın bizlerden istediği, bizlerin izlemesi gereken şeriatını yani doğru yolu, nerede anlatıp izah edip, ona uymamızı istiyordu? ELBATTE KUR'AN'DA. Allah çok açık ve net kendi sünnetine yani şeriatına uyulmasını emrederken, YALNIZ KUR'AN'IN İPİNE SARILIN, SAKIN KUR'AN'IN SINIRLARINI AŞMAYIN, SİZLERİ KUR'AN'DAN HESABA ÇEKECEĞİM diyerek, bizlerin izlemesi gerek şeriatını bizlere Kur'an'da tarif ediyor anlatıyor. Eğer bizler Allah'ın Kur'an'da ki şeriatını istiyorsak, doğru yapıyoruz demektir. Yok, yalnız Kur'an ile İslam yaşanmaz diyerek, kendimize mezheplerin ve rivayetlerin oluşturduğu BEŞERİ ŞERATTAN BAHSEDİYORSAK, İŞTE BU ŞERİAT BİZİ ALLAH'A DEĞİL ŞEYTANA VE ŞEYTANLAŞMIŞ İNSANLARA DOĞRU GÖTÜRECEKTİR. Çünkü mezheplerin oluşturduğu beşeri şeriatta, Allah'ın emretmediği hükümler olduğu gibi, Allah'ın hükmünün tam tersi hükümlerde vardır. Elbette toplumun korktuğu şeriat Allah'ın Kur'an'da ki şeriatı değil, mezheplerin Kur'an dışı beşeri şeriatıdır. Şimdide bu konuyu Kur'an'dan araştıralım.

Casiye 18: SONRA DA SENİ DİN KONUSUNDA BİR ŞERİAT SAHİBİ KILDIK. SEN ONA UY. BİLMEYENLERİN İSTEKLERİNE UYMA.  (Diyanet vakfı)

Bakın Allah, Resulünü bu konuda uyarıyor ve diyor ki, sana kendi şeriatımızı indirdik. ONA UY, SAKIN KİTAP EHLİNİN ATALARININ YAŞADIĞI BATIL ŞERİATINA UYMA DİYOR. Böyle şeriata can kurban. Demek ki Allah'ın Resulü bile, Allah'ın şeriatına ilave edemiyor ona uyuyormuş. Resulü ilave edemiyor ama mezhepler öyle bir şeriat yaratıp, Allah'ın dinine nispet ediyorlar ki, toplum adeta bu şeriattan korkuyor. Allah'tan bu emri alan Allah'ın Resulü, sizce Kur'an'ın emirleri dışında, dine tek bir şeriat hükmü ilave edebilir mi? Elbette hayır. Her Müslüman, Kur'an'ın emrettiği şeriatı istemelidir, mezheplerin oluşturduğu beşeri şeriatı değil. Din Allah'ın dini olduğu için, Allah Resulüne bile benim indirdiğim şeriatıma uyacaksın diye uyarıyorsa, bizlerinde uyması gereken şeriat çok açıktır. Ama bizler öyle bir din yaşıyoruz ve öyle şeriattan bahsediliyor ki, Allah'ın şeriatıyla neredeyse tam tersi bir din anlatılıyor. Elbette böyle olunca toplum mezheplerin oluşturduğu BEŞERİ ŞERATTAN KORKUYOR. KORKMALARIDA ÇOK NORMAL. ALLAH'IN DİNİ İSLAM'I YAŞARKEN, KİTABINI DİN ADINA  YETERLİ GÖRMEYENLER, KUR'AN'DA Kİ ŞERİATINIDA YETERLİ GÖRMEYİP, KENDİLERİNE BEŞERİ BİR ŞERİAT YARATTILAR. Bu konu ile ilgili bir ayeti daha hatırlatmak istiyorum.

"ŞÜPHESİZ Kİ BİZ, ELÇİLERİMİZİ APAÇIK DELİLLERLE GÖNDERDİK VE İNSANLARIN ADALETİ YERİNE GETİRMELERİ İÇİN BERABERLERİNDE KİTABI VE ÖLÇÜYÜ İNDİRDİK." (Hadid 25)

Ayette çok açık bir konuya değiniliyor. Bu ayetten şunu anlıyoruz. İslam'ı yaşarken bir Müslümanın ölçüşu, imanı ile ilgili hükümleri, kanunları yani bizim şeriatımızın Allah, indirdiği ve sorumlu olacağımıza hükmettiği, Kur'an olduğunu apaçık bildiriyor.  Ayette, biz Elçilerimizi apaçık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberinde kitabı ve ölçüyü indirdik diyede belirtiyor. Bunca açık ayeti tebliğ alan biz Müslümanların bir kısmı, yaşamak istedikleri şeriat konusunda ne diyorlardı hatırlayalım. "YALNIZ KUR'AN İLE İSLAM YAŞANMAZ, KUR'AN DETAYLI DEĞİLDİR. MEZHEPLERİN FIKIH İNANCI VE RESULÜN RİVAYET HADİSLERİ OLMASAYDI KUR'AN ANLAŞILMAZ KAPALI KALIR VE YAŞANMAZDI." Bunlara inananlar yalnız söylemekle kalmıyor elbette, Allah sakın dinde bölünenler gibi olmayın diye uyardığı halde, MEZHEPLERE BÖLÜNMEYİ BİR MAHAREK GİBİ GÖSTERMEYE ÇALIŞANLAR, bölünmekte bereket ve zenginlik vardır diyerek, NE YAZIK Kİ İNSANLARIN GÜNÜMÜZDE KORKTUKLARI ŞERİATI, KENDİ ELLERİYLE YARATIYORLAR. Allah Resulüne bile vermediği bu yetkiyi, bizler ne yazık ki kendimize layık görebiliyoruz. Tabi yaptıklarının hepsini topluma kabul ettirebilmek için, Allah'ın Resulünün üzerinden yaptıklarınıda hatırlatmak isterim. Konumuzla ilgili yine bir başka ayet.

(Ey Muhammed!) SANA DA O KİTAB'I (KUR'AN'I) HAK, ÖNÜNDEKİ KİTAPLARI DOĞRULAYICI, ONLARI GÖZETİCİ OLARAK İNDİRDİK. ARTIK, ALLAH'IN İNDİRDİĞİ İLE ARALARINDA HÜKMET VE SANA GELEN HAKTAN AYRILIP DA, ONLARIN ARZULARINA UYMA. SİZDEN HER BİRİNİZ İÇİN BİR ŞERİAT VE BİR YOL KOYDUK. EĞER ALLAH DİLESEYDİ, ELBETTE SİZİ TEK BİR ÜMMET YAPARDI. (Maide 48)

Bu ayette çok açık Allah Resulünü uyarıyor ve ne diyor? Sana Kur'an'ı HAK OLARAK indirdik. Demek ki İslam dininde HAK yani Allah'ın dininin emri olduğunu iddia ediyorsak, Allah'ın Kur'an'da emretmesi kesinlikle şart olduğunu ayetten anlıyoruz. HAK'TAN GELMEYEN DİNİN EMRİ OLMADIĞI GİBİ, ALLAH'IN ŞERİATIDA DEĞİLDİR. Kur'an'da bir ayetinde de Rabbimiz, HAK OLAN ALLAH KATINDAN GELENDİR demiyor muydu? Allah Resulüne de uyarıda bulunuyor ve sana indirdiğim HAK olan Kur'an ile onlara HÜKMET. Sana indirdiğim hak olan Kur'an'dan sakın ayrılıp, onların arzularına uyma. SİZLERE ŞERİATIMI İNDİRDİM O YOLU İZLEYİN DİYOR. Allah daha nasıl açıklasın. Ankebut suresi 18. ayetinde Resulünün yetk ve sorumluluğunu hakkında ne söylüyordu hatırlayalım. "RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR." Rabbimiz Resulüne bile, Allah'ın Kur'an'da koyduğu şeriatına tek bir kelime ekleme yetkisi vermediği halde, bizler Kur'an'ın sınırlarını tanımayarak, bakın Kur'an'da şunlar yok bunlar yok diyerek, KENDİMİZE MEZHEPLERİN OLUŞTURDUĞU BEŞERİ ŞERİATLAR YARATTIK. ŞİMDİDE MÜSLÜMANLAR OLARAK BİRBİRİMİZLE ŞERİAT, MEZHEP KAVGASI SAVAŞLARI YAPIYORUZ. Şimdi hatırlatacağım ayet üzerinde lütfen dikkatle düşünelim.

Taha 124: "HER KİM DE BENİM ZİKRİMDEN (KUR'AN'DAN) YÜZ ÇEVİRİRSE, MUTLAKA ONA DAR BİR GEÇİM VARDIR. BİR DE ONU KIYAMET GÜNÜNDE KÖR OLARAK HAŞREDERİZ." (Diyanet meali)

Eğer bizler yalnız Kur'an ile İslam yaşanmaz diyorsak, ALLAH'IN ŞERİATINI KANUNLARINI YETERLİ GÖRMÜYORUZ DEMEKTİR Kİ, ELBETTE KENDİ BEŞERİ ŞERİATLARINI YARATANLARDAN TOPLUMLAR KORKACAK, UZAK DURMAYA ÇALIŞACAKLARDIR.  Allah ayetinde, her kim benim zikrimden yani indirdiğim vahyimden/Kur'an'dan yüz çevirirse diyor. Peki, kime sesleniyor bu ayetiyle Rabbimiz ve ne maksatla söylüyor bu sözünü? Kimlerden bahsediyor olabilir? İman ettiğini söyleyen tüm kullarına. Çünkü Kitap Ehli Allah'ın indirdiği vahiyle yetinmeyip, atalarının inançlarını da yaşıyorlar HAKKA BATIL KARIŞTIRIYORLAR ve o batıl inançlarını yaşayabilmeleri için, ALLAH'IN APAÇIK BAZI AYETLERİNİ GÖRMEZDEN GELİYORLAR, ÜSTÜNÜ ÖRTÜYORLAR, ADETA YÜZ ÇEVİRİYORLARDI.

Aynı hatayı bizlerde yapmıyor muyuz? Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin olmadığı o günden sakının, sakın Veliler edinip ardı sıra gitmeyin, güvenilecek veliniz yalnız benim, Kur'an'ın sınırlarını aşmayın dediği halde, Resule atfen söylenen rivayet hadisleri ve mezhep inançlarını yaşayabilmek için, bazı ayetleri görmezden gelerek, böylece ayetlerin üstünü örterek, Yalnız Kur'an ile İslam yaşanmaz diye inandık. Böylece Kur'an'ın sınırlarını aştık kendimize şefaatçiler, veliler edindik onların şeriatlarıyla İslam'ı yaşamaya başladık. İşte bu hataları yapanlara Allah, vahyimden yüz çevirenler, görmezden gelenler bana ŞİRK KOŞANLAR diyor Kur'an'da. Allah böyle yapanları uyarıyor ve atalarınızın rivayet inançlarınızı yaşayabilmek için, benim vahyimi görmezden gelirseniz YANİ BENİM ŞERİATIMIN SINIRLARINDAN ÇIKIP, KENDİNİZE BEŞERİ ŞERİATLAR YARATIRSANIZ, SİZE DAR BİR GEÇİM VERİRİM, AYRICA KIYAMET GÜNÜDE KÖR OLARAK HAŞREDERİM DİYOR. Müslüman toplumlara şöyle bir göz atın. Hepsi fakir ve muhtaç durumda, birbirleri ile savaşıyorlar, ne huzur var nede mutluluk. Demek ki Allah'ın bu hükmü, bazı ülkelerin üzerinde gerçekleşmiş görünüyor, çok üzgünüm.

Ne yazık ki bizler Kur'an'ı yeterli görmeyip, yüzlerce ayeti görmezden gelerek, adeta Kur'an'dan yüz çevirdik. Furkan suresi 30. Ayetinde, Allah'ın Resulü mahşer günü şahit olarak çağrıldığında, ümmetine üzüntüsünü belirtmek için şunları söyleyeceğini Allah, şimdiden bizlere bildiriyor. "ELÇİ ŞÖYLE DİYECEKTİR: "EY RABBİM! KAVMİM BU KUR'AN'I TERK ETTİ, YALNIZ BIRAKTI." Lütfen bu ayetten ders alalım batıl ve rivayetten uzak, Allah'ın emrettiği gibi yalnız Kur'an'a onun şeriatına sarılalım. ALLAH'IN ŞERİATINA UYMAMIZ GEREKİRKEN, KİTAP EHLİNİN YAPTIĞI GİBİ, ATALARININ RİVAYET VE SANI İNANÇLARINI YAŞAYABİLMEK İÇİN, KENDİ ŞERİATLARINI YARATIP, ONUDA ALLAH'IN ŞERİATI DİYE TOPLUMA KABUL ETTİRMEYE ÇALIŞMAYALIM, ALLAH'IN LANETİ ÜZERİMİZE OLUR. 

Bu aldatmaca sanırım böyle sürüp gidecek gibi görünüyor. Tabi gerçeklerle yüzleşenler, yalnız Allah'ın ipine sarılanlar, imtihanlarını ALLAH'IN ŞERİATIYLA YAŞAYIP, HESAP GÜNÜ YÜZLERİ AK, ALLAH'IN HUZURUNA ÇIKACAKLARDIR. Dilerim yüzleri ak olanların safında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/