Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Topics - βαlκιz

201
EKRANLARIN RATING REKORTMENİ DİZİSİ "YAPRAK DÖKÜMÜ" NE ZAMAN "FİNAL" YAPACAK?





Haziran ayında biteceği açıklanan Ay Yapım'ın Reşat Nuri Güntekin'in aynı adlı eserinden Kanal D için çektiği "Yaprak Dökümü" dizisi bu sezon sonu da final yapamıyor.

Milliyet'te yer alan habere göre; Ekrandaki 4. yılında ilgiyle izlenen ve reytinglerde milli maçları bile geride bırakan dizinin önümüzdeki sezonda da devam ettirilmesi planlanıyor. Başrollerini usta oyuncular Halil Ergün ile Güven Hokna'nın yanı sıra Bennu Yıldırımlar, Fahriye Evcen, Gökçe Bahadır ve Deniz Çakır'ın paylaştığı dizinin reyting başarısı bu kararda etkili oldu. Yaşadıkları büyük dramlar sonucu dağılan beş çocuklu bir ailenin öyküsünü konu alan dizi, ekran macerasına yeni sezonda aynı kadro ile devam edecek

202
İlk 4-6 ay anne sütü ile beslenen bebeğe 4-6 aylarda ek gıda verilmeye başlanır. Bu Dünya Sağlık Örgütü dahil tüm beslenme otoritelerinin ortak görüşüdür. Çünkü bu dönemde bebeğe verilen anne sütü veya biberon maması tek başına yeterli olmaz. Bebeğinizin besin ihtiyaçları farklılaşır, daha koyu kıvamlı gıdalar ile beslenip daha uzun süre tok kalmaya ihtiyacı vardır. Bu dönemde bebek kaşıkla beslenmeye alıştırılmalı ve çiğneme ve yutma kabiliyetleri gelişmelidir.

Ek Besinlere geçerken nelere dikkat etmeliyiz?

• Bebeğinize ilk vereceğiniz gıdanın onun tarafından kabul edilmesini kolaylaştırmak istiyorsanız bu ilk adımı o açken atmalısınız. Vereceğiniz yiyeceği küçük bir çay kaşığına ya da parmağınızın ucuna yerleştirerek bebeğinizin dudaklarına değdirin. Bu yeni tattan hoşlanıp hoşlanmadığını kolayca anlayabilirsiniz. Eğer yiyeceği diliyle iter ve bu tavrını ikinci denemeden sonra halen devam ettirirse onu daha fazla zorlamamanızı ve bu yeni yiyeceği bir daha denemeden önce 3-4 gün beklemenizi tavsiye ederiz.
• Yutma işlevinin gelişmemiş olması kaşıkla beslenmeyi güçleştirir. Bazı bebekler bu geçişi kolay yapamazlar ve kaşıkla beslenmeyi redderler. Geçiş döneminde çok sabırlı olmak gereklidir.
• Yeni ve farklı gıdalara teker teker ve en az 3-5 gün ara ile başlanmalıdır. Yeni verilmeye başlanan gıdaların bebekte alerji ya da sindirim güçlüğü yaratmadığının anlaşılabilmesi için aynı anda birden fazla gıda başlanmamalıdır.
• Yeni besinler önce az miktarda verilmeli zamanla miktar bir öğün oluşturacak şekilde artırılmalıdır.
• Her yeni gıdada bebeğinizin kakasında bazı değişiklikler olabileceğini bilerek fazla telaşlanmamalısınız.
• 12. ay sonuna kadar bebek için hazırlanan gıdalara tuz ve şeker ilave edilmemelidir.
• Bebeğe verilecek bütün yiyecekler taze ve katkısız olmalıdır. Kimyasal koruyucu madde içeren konserve ve katkı maddeli hazır yiyecekleri bebeğinizin beslenmesinde kullanmamalısınız.
• Bebek için her öğün taze besin hazırlamalı ve bu besinleri oda sıcaklığında uzun süre bekletmemelisiniz.
• Diş çıkarma dönemi bebeğin iştahsız ve huzursuz olduğu zamanlardır. Bu dönemlerde bebek anne sütü veya biberon mamasını daha fazla almak isteyebilir. Kaşığı reddetme, bu dönemde karşılaşılabilen bir problemdir, ısrarcı olmamak gerekir. Doktorunuzla görüşerek bebeğinizin günlük besin ihtiyacını karşılayacak kadar beslenip beslenmediğini öğrenebilirsiniz.

203
Yüzünüzün taze ve sivilcesiz yumuşacık olması için gülsuyu ve talk pudrasını karıştırıp yüzünüze sürün krem gibi. Yaklaşık 6 7 dk bekleyin ve ılık su ile durulayın. Farkı görün


:icon_thumright: BAŞLIYCAM UYGULAMAYAA  AY GERÇİ HİÇ GEREK YOK AMAA  :ehi: :ehi: :ehi: :toothy10: :toothy10: :toothy10: :toothy10: :toothy10: :toothy10:
204
Saatler bu gece 03.00'de "1 saat ileri"
alınacak.;)
205
Bebeğim Doğdu :) / hoşgeldiniz ikizler
26 Mart , 2010, 17:07:34
konuyu sildim bazı nedenlerden dolayııı  :cildir: :cildir: :cildir:
tebrikleri tekrar burdan yaparsanız iyi olur
işte bebeciklerin resimleriiii  ;D :nazar: :nazar: :nazar: :nazar:

sumeyye rumeysa :nazar: :nazar: :nazar:


:nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar:
:nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar:
:nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :nazar:  duygucum allah nazardan saklasın bebeklerinii maşallahh son foto fovorim zatennn  :k06: :k06: :k06:
206
 :'( gece biberonla mama veriyorum
ama doktor bıraktır artık dedi ama pat diyede bırakılmıyo gece devamlı kalkıyolar mama için
az az vermeye başladım mama yerine su verdim ama su oldunu anlayınca biberonu fırlatıyoo bagırıyoo :ehi:
az verincede biritiyo mama diye bagırıyoo  :ehi:
nasıl yapıcam gece biberonu nasıl bıraktırcam yaaa offf
:-\ :-\
207
Çocuğunuz ilk anlaşılır sözcüğünü söylemeden uzun süre önce sizinle iletişim kurmaya başlar.



Sizinle beden dili yoluyla ve anlaşılmaz sesler çıkararak ve ağlayarak iletişim kurar. Çünkü onun dil gelişi anne karnında gelişmeye başlamıştır bile. Bebeğiniz, yükselip alçalan ses tonunuzu ve söylediğiniz şeylerin bazılarını -özellikle bunlar sevgi ya da yol gösterici ifadelerle bağlantılıysa- yorumlamayı çoktandır biliyor. Bebeğinizin konuşmaya başlaması, onun algılama ve ses çıkarma yeteneğinin sözlü dile dönüşmesi gibi birçok beceriyi de beraberinde getirir.

Ses çıkarma alıştırmaları
Çocuğunuz hemen hemen doğumundan bu yana ses çıkarma alıştırmaları yapıyor. "B-b-b-b-b" gibi tekrar eden harf sesleri ve anlaşılmaz sesler çıkarması, tükürük baloncukları yapması, aynı zamanda sesini yükseltip alçaltarak çıkarabildiği sesleri denemesi, belki de dikkat çekmek için bağırması artık size tanıdık geliyordur. Henüz sizinle konuşamasa bile, ona "Ayakların nerede?" gibi "Nerede?" soruları sorarak, çocuğunuzun ne kadar anlayabildiğini görebilirsiniz. Size ayaklarını gösterirken büyük olasılıkla güçlük çekmeyecektir!

İlk sözcükler birkaç anlam ifade edebilir
Çocuğunuzun ikinci yılında konuşmaya başlayacağını bekleyebilirsiniz, ancak çocuklar arasında büyük farklılıklar vardır. Aynı zekaya sahip olanlarda bile bu görülebilir. Bu biraz da kişilik ve yaratılışla ilgili bir şeydir. Bazı çocuklar diğerlerinden daha fazla sözlü kişiliğe sahiptir. Ayrıca, erkek çocuklar kızlardan daha geç konuşma eğilimindedirler; kız çocuklar daha çok konuşmak ister. Çocuklar ortalama olarak bir yaş civarında ilk sözcüklerini söylerler. Bu, onlar için bir anlamı olan, tekrarlanan bir ses olabilir.


Sözcük nesne ilişkisi
Örneğin, ne zaman bir köpek ya da fotoğrafı görseler "hav hav" dedikleri gibi. "Baba" ve "dede" de bilinen örneklerdendir. Söylenen her sözcük aynı zamanda o nesneyi gösteren ya da dikkatinizi onun konuşma çabalarına çekmeyi amaçlayan bir el hareketiyle tamamlanır. Örneğin, "hav hav" yalnızca bütün köpekler için değil, tüm dört bacaklı hayvanlar için kullanılır. Aynı zamanda, bu yaştaki bir çocuğa oturan bir köpek resmi gösterirseniz, onu bir köpek olarak tanımlamayabilir; çünkü bir köpeği tanıması için gerekli olan dört bacak görünmemektedir.

Çocuğunuz aralarında ayrım yapmadan bir dizi nesneyi tarif etmek için tek bir sözcük kullanabilir; örneğin "vak vak" ile gerçek bir ördeği değil tüm plastik oyuncaklarını kastediyor olabilir.

Dilsiz eğlence; televizyon
İlk sözcükleri, iki sözcükten oluşan cümleler takip eder: Bunlar genellikle, "git buradan" ya da "onu ver" gibi rica ya da emir cümleleridir. Bebeğinizin anlaması ve sözcük bilgisi geliştikçe, bunlar "Ali ayıcığı istiyor" gibi basit cümlelere dönüşecektir. Bebeğinizin ikinci yılında sözlü becerilerinin ilk sözcüklerden, yalnızca önemli isim ve fiillerin söylendiği telgraf cümlelerine doğru gelişmesini bekleyebilirsiniz. Bu gelişme onun anlamasına da yardımcı olur, çünkü bebeğiniz artık bir şeye olan ilgisini daha açıkça iletebilir, sizden daha detaylı sözlü bilgi alabilir.

Televizyon bu yaş grubu için önerilmemektedir. Hızlı hareket eden görüntüler çok çekicidir, fakat konuşmaları takip etmek genellikle çok zordur. Bu da televizyonu dilsiz bir eğlence biçimine dönüştürür. Bu nedenle, bebeğiniz zamanının büyük bölümünü televizyon seyrederek geçiriyorsa, bu onun dil gelişimi üzerinde büyük olasılıkla ters bir etki yaratacaktır.Dil gelişimini destekleme
Araştırmalar sonucu, dil gelişimi ve ardından gelen okuma-yazma becerisi arasındaki bağlantı kanıtlanmıştır. Çocukların günde 2 ya da 3 kez, her biri 10 ila 15 dakikalık süreçler halinde bir yetişkinle bire bir zaman geçirmelerinin, bu süreçlerde arka planda gürültü olmaksızın onlarla konuşulmasının, onlara kitap okunmasının ya da şarkı söylenmesinin çocukların dil gelişimi üzerinde çok olumlu etkileri vardır. Bu çeşit bir birlikteliği yaşamış olan çocuklar, yedi yaşına geldiklerinde, okuma yaşı olarak akranlarının hemen hemen 18 ay önündedirler.

208
Bazı anneler, bebeklerinin konuşması, yürümesi ve oturmasının erken olmasına bayılırlar. Bebeğiniz bu isteminizi anlayışşa karşılayabilir. Ancak sizde bebeğinizi anlayışla karşılamalısınız. O, nezaman konuşacağına, ne zaman yürüyeceğine ve ne zaman oturacağına kendisi karar vermelidir. Size düşen, onu zorlamak değil, ancak yüreklendirip, cesaret vererek dastek olmaktır.

Elbetteki bebeğinizin aylar boyu dünyayı yatay olarak izlemesi canınızı sıkabilir. Bebek ayaklandığı veya oturduğu zaman dünyayı dikey ve geniş bir açıdan izleyeceği için hem o keyiflenecek hem de bebeğinizin keyiflenmesi sizi de keyiflendirecektir. Tabi bu durum salt keyiflilik içermez. Bilakis bebeğinizin oturma pozisyonunda işlev gören kaslarının da gelişmesini temin eder. Fakat bu 4. ayda bebeğinizin oturmasını temin için, yanlarını yastık ve ya kırlent gibi destekleyici unsurlarla desteklemeyiniz.

Bebeğinizin oturma deneyini, genellikle kucağınızda yapınız. Onu kucağınıza sırtı karnınıza gelecek şekilde oturtunuz. Bebeğiniz kendisini oturmaya hazır hissetmiyor ve bu pozisyon onu sıkıp, rahatsız ediyorsa bebeğiniz kendisini ileri kaydırarak veya yana devrilerek tepki verecektir. Unutmayınız bebeğinizin oturmak için cesarete değil yeterli biçimde gelişmiş kas yapısına ihtiyacı vardır.

Bu ayda, bebeğinizin oturması için yaptığınız küçük deneylere, bebeğiniz kayarak veya devrilerek karşılıkveriyorsa onu zorlamayınız ve bu duruma da can sıkmayınız. Eskilerin sözüyle "çoğu gitti azı kaldı!" bebeğiniz birkaç ay içinde oturmaya başlıyacaktır. Hem sonra oturmaya başlayan bebeğiniz oturduğu yerden ortalığı karıştırmaya da başlayacaktır. Bebeğinizi oturtmaya hazırlarken bir taraftan da siz kendinizi, bebeğiniz pozisyon değiştirdikçe geliştireceğiniz olumsuz tepkilere de hazırlayabilirsiniz. Bu süreç, sizin açınızdan da olumlu süreçtir.
209
benimkilerr daha anne demiyoooooooo ne zaman diceklerrrrrrrr  :y25: :y25: :y25: :y25:
210
mesleğiniz ne ? ne iş yapıyosunuzz  ;)

ben hiç çalışmadım
şuanda evde oturup çocuklarıma bakıyorumm  :k06:
ilerde çalışırmıyım bilemiyorumm
::)





<<Konu başlığı değiştirildi>>
211
Din Bilgisi / Kur'an-ı Kerim'de Nazar
20 Mart , 2010, 03:08:05
Göz Değmesi (NAZAR)

Kur'an-ı Kerim'de Hz. Yusuf Aleyhisselâm'ın kıssası anlatılırken Hz. Yakup Aleyhisselâm'ın oğullarını Mısır'a gönderdiği vakit onların şehre girmeleri hakkında onlara şöyle tavsiyede bulunduğu zikredilmektedir:
"(Yakup) dedi: Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin.
Ayrı ayrı kapılardan girin (ki size nazar değmesin.) Yine de Allah'ın takdir ettiği bir şeyi ben sizden gideremem.

Hüküm ancak Allah'ındır.
Ben ona güvenip dayandım.

Tevekkül edenler de yalnız ona güvenip dayanmalıdırlar. (Yusuf, 12/67)

Hafız İbn-i Kesir, bu ayeti tefsir ederken Selef imamlarından naklettiğine göre, Hz. Yakup Aleyhisselâm, küçük oğlu Bünyamin'i hazırlayıp ağabeyleri ile beraber Mısır'a göndereceği zaman Mısır'da şehre girerken hepsinin bir tek kapıdan değil, muhtelif kapılardan şehre girmelerini onlara emretmişti.

Hz. Yakup Aleyhisselâm'ın böyle davranmasının sebebi şu idi: Çünkü Hz. Yakup Aleyhisselâm, insanların, çocuklarına "nazar" etmelerinden korkuyordu. Zira onlar, çok güzel fizikî yapıya sahip idiler.

Yüce Allah (c.c.), kulu ve Resulü Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimize hitaben şöyle buyurmaktadır:
"Doğrusu inkâr edenler, Kur'an'ı duydukları vakit (sana olan düşmanlıklarından dolayı) neredeyse gözleri ile seni yere sereceklerdi!
Hâlâ da (senin için): Mutlaka o, delidir! Diyorlar.
Halbuki Kur'an, bütün âlemler için bir öğütten başka bir şey değildir." (Kalem, 68/51-52)

Bir kısım müfessirlerin beyanına göre, müşrikler, peygamberimiz tiz. Muhammed (s.a.v.) Efendimize olan kin ve hasedlerinden dolayı onu gözleri ile öldürmek istiyorlardı. Yani, gözleri ile ona nazar ediyorlar ve onu kıskanıyorlardı.
Eğer Allah (c.c.)'ın koruması olmasaydı, ona fenalık yapacaklardı.

Yüce Allah (c. c.), hasedcinin şerrinden kendisine sığınmamızı emretmektedir:
"De ki: (Karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran) sabahın Rabbine sığınırım.
Yarattığı şeylerin şerrinden,
(Karanlık çöktüğü zaman) bastıran gecenin şerrinden,
Sihir yapmak için düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden,
Ve kıskandığı zaman kıskanç kişinin hasedinden (Allah'a sığınırım.)" (Felâk Suresi, 113/1-5)

Bu surenin son ayetinde, hased eden kimsenin hasedinden Allah (c.c.)'a sığınılması açık bir şekilde emrolunmaktadır,
Hasedci, Cenab-ı Hakk'ın, kuluna verdiği nimeti çekemez ve o nimetin yok olmasını ister.

Bu, genel bir tutumdur.
Hasedcinin nazar etmesini ve daha başka musibetleri içine alır.
Yukarıda zikrolunan ayetler, gözdeğmesinin hak ve gerçek olduğuna bir delildir.
Eğer gözdeğmesi (nazar) diye bir olay olmasaydı, onun şerrinden Cenab-ı Hakk'a sığınmaya da gerek olmazdı.

Yine onun hak ve gerçek olduğuna dair sünnetten de deliller vardır.

İnsanlardan pekçoğu gözdeğmesi ile ilgili olaylara daima şahit olmuşlardır ve şahit olmaya devam etmektedirler.

Bazan bu gözdeğmesinin farkına varırlar ve onu bilirler.
Bazan da onu bilip anlayamazlar.

İnsanların başlarına gelen tecrübeler, zikredilenlerden çok daha fazladır.
Nice ölen kimseler vardır ki, onların ölüm sebepleri bilinmez.

Nice sağlam, kişiler de vardır ki, hasta olup yatağa düşerler fakat hastalıklarının gerçek sebebini bilmezler.

Nazar (gözdeğmesi), toplumda vâki olan bir hususdur.

Bazı kimselerin gözlerinde bir hâl vardır ki, konsantre olarak baktığı kişiye çeşitli zararlar verir.

Bir kısım âlimlere göre, insanların gözbebeklerinden ve parmak uçlarından görünmeyen ışınlar saçılmaktadır.

Gözdeğmesi gerçek olmakla beraber asıl sebebin ne olduğu bilinmemektedir.
Onu ancak Yüce Allah (c.c.) bilir.

Nasıl ki; mıknatıs, demiri kendine çeker. Fakat asıl çekme sebebini, onu yaratan Rabbimiz bilir. Nazar da öyledir.

İmam Kastalanî diyor ki: "Bir çanak içinde süt olsa ve hayız gören bir kadın, elini o sütün içine soksa, o süt özelliğini kaybeder ve bozulur.

Eğer temiz bir kadın, elini o sütün içine soksa, süte bir şey olmaz."
Sebebini bilmediğimiz diğer şeyler de buna kıyas olunmalıdır.

Gözü değen bazı kimselerin anlattıklarına göre, bir şeye gıpta ile bakıp imrendikleri zaman onların gözlerinden bir hararet çıkmaktadır.

Gözdeğmesi ile ilgili olarak pekçok hadis-i şerifler de vardır.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz nazar olayının, yaşanan bir gerçek olduğunu dile getirmiş ve şöyle buyurmuştur:
"Gözdeğmesi hak ve gerçektir." (Müslim. Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)

Hafız İbn-i Hacer diyor ki: "Yani, kem göz ile nazar edip gözdeğdirmek, toplumda var ve sabit olan bir şeydir."

İmam el-Kurtubî de gözdeğmesinin sabit olduğunu zikrederek şöyle demiştir: "Bu durum, ulemanın ittifak ettiği bir hususdur. Ancak bid'at ehli olan bir taife bunu inkâr etmişlerdir.

Onların görüşlerine karşı hadis-i şeriflerden pekçok deliller vardır.

Yine bu olayları müşahede eden pekçok kimseler mevcuttur.

Nice yiğitler vardır ki, gözdeğmesi, onları mezara koymuştur.

Nice güçlü develer vardır ki, nazar, onları da tencereye koymuştur.

Bütün bunların hepsi Cenab-ı Hakk'ın dilemesi ile olmaktadır."
Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
"Onlar ise, Allah'ın izni olmaksızın kimseye bir zarar veremezler." (Bkz. Bakara. 2/102.)

Aslı olmayan ve mesnedsiz bir şekilde inkâr yolunu seçerek şeriata ve akla muarız (karşı) olan kimseye iltifat olunmaz.

Allâme İbn-i Kayyım diyor ki: "Vahiyden (dinden) ve akıldan nasibi olmayan bir taife, gözdeğmesi işini geçersiz saymışlardır.

Onlara göre, bu nazar değme işi ancak bir evhamdan ibarettir. Onun aslı yoktur!

Bunlar akıl ve nakil bakımından insanların en cahilidirler.

Hicap (utanma) bakımından da insanların en kabasıdırlar.

Sıfatlarıyla,
Fiilleriyle ve tesirleriyle onlar, ruh ve nefisleri bilmekten uzaktırlar.

Akıllı olan kimseler, her ne kadar göz-değmesinin sebebi ve tesiri hakkında ihtilâf etseler de nazar meselesini inkâr etmezler."

Hafız el-Hattâbî de gözdeğmesi gerçeğine değinmiş ve şöyle demiştir: "Kem gözle nazar eden kimsenin hain bakışı, karşısındaki şahsa zarar verir."

GÖZ DEĞMESİNİN SEBEPLERİ
Bilmiş ol ki;
Gözdeğmesi (nazar) iki sebepten dolayı olur:
Biri, şiddetli düşmanlıktır. Diğeri de, bir şeyi beğenip onu güzel bulmasıdır.
Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
"Gözdeğmesi hak ve gerçektir. Eğer kaderin önüne geçen bir şey olsaydı, nazar, onun önüne geçerdi." (Müslim, Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)

Bu hadis-i şerifte gözdeğmesinin tesirine ve isabet etmesinin sür'atine işaret ve te'kid vardır.

Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz yine şöyle buyurmuştur:
"Allah (c.c.)'ın kaza ve kaderinden sonra benim ümmetimden ölenlerin çoğu gözdeğmesindendir." (El-Bezzâr. Câbir b. Abdullah (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)

El-Elbânî bu hadis-i şerif için "Sahih" demiştir.
Hafız İbn-i Hacer de "Hasen" demiştir.

Bazı insanlar bu nazar olayını garip bulurlar.

Bazıları da dehşete kapılırlar. Bununla beraber olaylar onun varlığını tasdik etmektedir.

Nice kimse vardır ki, Allah (c.c.) ona bolca mal ve nimet vermiştir de bir hasedcinin nefsi o nimetlere takılmıştır. Böylece o adamın malı bir felâkete ve zarara uğramıştır. Yahut bütün malı ve mülkü yokolup gitmiştir.

Yine nice insanlar ve özellikle de bazı kadınlar vardır ki, Allah (c.c.) onlara son derece fizikî güzellik vermiştir de bir hasedcinin nefsi o güzelliklere takılmıştır.
Böylece o güzele bir felâket.

Yahut bir hastalık,
Ya da benzeri bir musibet gelmiştir de uzman doktorlar onun tedavisinden âciz kalmışlardır.

NAZARDAN KORUNMA TEDBİRLERİ
Gözdeğmesi (nazar) illetine yakalanmadan önce korunmak için şu tedbirler alınmalıdır:
1) BİRİNCİ TEDBİR: Sabah ve akşam koruyucu dua, evrad ve zikirlere devam edilmelidir.
Onları okuyan kimseyi Allah (c.c.) nazardan muhafaza buyurur.

Okunacak sure ve dualar çoktur.

Bazıları şunlardır:
Fatiha Suresi,
Ayetü'l-Kürsî,
Felâk Suresi,
Nâs Suresi,
212
Bilmece / Bulmaca / En son Ne zaman?
20 Mart , 2010, 03:02:45
Arkadaşlar bu oyunu şöyle anlatayım:

Sorulan soru" en son ne zaman"la başlayacak.Cevap yazdıktan sonra,yazan kişi soru soracak


Ben başlayım.


En son ne zaman temiklik yaptın? ;D
213
canım arkadaşım eşinle kızınla bir ömür boyu mutluluklar dilerim..
allah yuvandan sevgi saygı ve huzuru hiç eksik etmesin.. :amin: :amin: :nazar: :nazar:bir yastıkta kocayınn  :k06: :k06:
  :muzz: :muzz: :muzz: :muzz: :muzz: 3 sene oldu sanırsamm  :nazar: :nazar: :nazar: :nazar: :flowers: :flowers: :flowers: :flowers: :muzz: :muzz: :muzz: :muzz: :muzz: :muzz:
214
Bebeklerde ve küçük çocuklarda kendi elini kullanarak ya da beşiğinin kenarı gibi başka bir nesneye çarparak kafasına vurma davranışı tahmin edilenden çok daha sık karşılaşılan bir durumdur. Bu davranışın genelde 9 ay civarı başlayıp 18-24 ay arasında en yüksek seviyeye ulaştığı ve pek çok çocukta 3 yaş civarında tamamen bittiği görülür.



Çocukların kafasına vurma davranışının kendi kendini rahatlatma amacına hizmet ettiği düşünülür. Eğer çocuğunuz özellikle onu tasvip etmediğiniz zamanlarda kafasına vuruyorsa bu, davranışın "engellenme" duygusuna verdiği fiziksel bir tepki olduğunu gösterir. Küçük çocuklar, duyguları sözlerle ifade etme becerisi henüz yeterince gelişmediğinden engellenme, kızgınlık ve bazen de sevinç gibi yoğun duygularla başa çıkamayıp kafasına vurarak kendini rahatlatmaya çalışabilirler.



Çocukların kafasına vurma davranışıyla başa çıkabilmek için uygulayacağınız en sağlıklı yöntem, onu gün içinde uzun süreli olarak sıkıntı durumunda bırakmaktan kaçınmanız ve kendi kafasına vurduğu zamanlar hariç, ona olumlu anlamda bolca ilgi göstermenizdir.



ONUNLA KONUŞUN VE OYNAYIN
Çocuğunuzla gün boyu birlikte olan kişilerin onunla yeterince konuşup oyun oynadığından emin olun. Eğer çalışıyorsanız, eve gelince aynısını siz de yapın. Ayrıca, yaptığı bir şeyin tasvip edilmemesi karşısında hissettiği engellenme duygusunu sözlerle açıklamanız çocuğunuzun duyguları tanımasını ve onları düzenleyebilmeyi öğrenmesini sağlar. Böyle durumlarda örneğin; "Şimdi kızdın biliyorum ama ... yapmana izin veremem" , "Kızgınlığın geçene kadar sana sarılayım" gibi şeyler söylemeniz, hem duygularıyla başa çıkabilmesine yardımcı olur hem de duyguların isimlerini öğretir.

215
Öfke nöbetleri nefesini tutma veya vurma, ısırma, tekmeleme gibi daha saldırgan davranışları da içerebilir. Öfke nöbetleri tipik olarak 1 yaş civarında başlar ve sıklıkla 4 yaş dolduğunda sona erer.

Okul öncesi dönemdeki çocukların neredeyse tamamı zaman zaman öfke nöbetlerine kapılır. Ağlama, somurtma, çığlık atma, ayaklarını veya kafasını vurma gibi davranışların hakim olduğu öfke nöbetleri genellikle çocukların kızgın veya gergin olduğu zamanlarda patlak verir.Kaynakwh: 

Öfke nöbetleri nefesini tutma veya vurma, ısırma, tekmeleme gibi daha saldırgan davranışları da içerebilir. Öfke nöbetleri tipik olarak 1 yaş civarında başlar ve sıklıkla 4 yaş dolduğunda sona erer.

Öfke nöbetleri gelişimin normal bir parçası olarak kabul edilir

Bu yaşlardaki çocuklar kimlik duygusu ve bağımsızlık kazanmaya çalışmaktadır. Ancak kelime hazinelerinin kısıtlı olması nedeniyle duygularını kelimelerle ifade edemezler.

İstediği bir şeyi yapamadığında, istediği bir şeyi elde edemediğinde ya da kontrolünü kaybedecek kadar öfkelendiğinde çocuğun gerilimi öfke nöbetine dönüşebilir.

Öfke nöbetleri en fazla çocuğun yorgun veya aç olduğu zamanlarda veya kendisini rahat hissetmediği ortamlardayken oluşur. Açlık ve yorgunluk gibi durumlarda çocuk duygularını ifade ve kontrol etmekte zorlanır.

Öfke nöbeti sırasında sizin sakin kalmanız çok önemlidir

Bir yetişkinin bağırıp çağırdığını ve kontrolünü kaybettiğini görmek sadece çocuğa aynısını yapmayı öğretir.

Çocukların çoğu dikkat çekmek veya istediği birşeyi yaptırmak için öfke nöbetine kapıldığından mümkün olduğunca bu nöbetlerin görmezden gelinmesi en doğru yol olur. Elbette çocuğun kendisine veya başkasına zarar vermemesi kaydıyla.

Bazen de çocuğun bulunduğu ortamın değiştirilmesi yararlı olabilir. Örneğin öfke nöbeti halka açık bir mekanda meydana geldiyse, çocuğu kucaklayın ve mekanı terk edin. Evdeyseniz, başka bir odaya geçebilirsiniz. Öfke nöbeti geçiren bir çocuğa akıl vermeye çalışmak faydasızdır.Kaynakwh: 

Çocuğunuz hiddetlenmişse ve kendisine ya da etrafındaki çocuklara zarar verme ihtimali varsa hemen sakin bir yere götürün ve sakinleşene kadar kucağınızda güven içinde tutun. Öfke nöbetlerini çoğunlukla görmezden gelmek mümkün olmakla birlikte, başka birini ısırma ya da vurma gibi davranışların kabul edilmesi kesinlikle mümkün değildir ve asla görmezden gelinmemelidir.

Çocuğunuzu öfkesinin kaynağından uzaklaştırmak amacıyla mola yöntemini deneyin. Mola Yöntemi konusunda daha fazla bilgi almak için Disiplinde Mola Yöntemi ve Mola Yöntemi İşe Yaramazsa başlıklı haberlerimizi okuyabilirsiniz.

Öfke nöbetleri sırasında tutarlı olmanız hayati önem taşımaktadır

İsteklerini yapmayın. Gülmeyin. Bunlar sadece sona erdirmek istediğiniz davranışı teşvik edecektir. Çocuğunuz kararlarınıza bağlı kalacağınızı ve fikrinizi değiştirmeyeceğinizi anlamalıdır.

Sabırlı olun!

Öfke nöbetlerinin normal gelişimin bir parçası olduğunu ve kötü anne-baba olmanızla ilişkisi olmadığını unutmayın. Çocuğunuz büyüdükçe kendisini kontrol etmeyi ve duygularını kelimelerle ifade etmeyi öğrenecektir.

Dr. Ayten Erdogan
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı


216
BAŞ VURMA
3 yaşın altındaki çocukların uyumadan önce uykuya dalabilmek için başını sağa sola vurması ya da vücudunu ileri geri sallaması normaldir. Tıp literatürüne "baş vurma" olarak geçen bu durum bebek 4 aylıkken ya da 2 yaşına basana kadar ge­çen herhangi bir dönemde ortaya çıkabilir. Birçok uzman ve terapist baş vurma durumunun duygusal nedenlerle ortaya çıktığını belirtse de, çocuğunuzun sadece uykuya dalmak için başını iki yana sallaması ya da yastığının sağma ve soluna vur­ması olasılığını da gözden kaçırmamak gerekir. Bebekler anne karnında bulundu­ğu sürede anneleri hareket ettikçe hafif hafif sallanırlar. Bu nedenle doğumdan sonra da başlarının ya da vücutlarının sallanmasından hoşlanabilirler.

Bebeğinizin başını yastığının sağına soluna vurması acı ya da ağrıya neden ol­maz. Bazı aileler ritmik sesler çıkaran bir "metronomu" çocuklarının odasına ko­yarak önlem almaya çalışmaktadır. Çünkü metronomdan çıkan ritmik seslerin ço­cukların başlarını sağa sola vurması ile oluşan ritmik hareketlerin yerine geçebile­ceği düşünülmektedir. Çocuğunuz 18 ayını doldurduktan sonra başını sağa sola vurmaya başladıysa ya da bu alışkanlık daha önce başlamış olsa da 2-3 yaşma gel­diği halde hâlâ devam ediyorsa mutlaka bir doktora danışmanız gerekmektedir.

Bebeklerin başını iki yanına vurma alışkanlığının altında duygusal nedenler yat­maktadır. Ancak bebeğiniz başını 10-15 dakikadan uzun bir süre boyunca sağa so­la vuruyorsa ve bu alışkanlık gece boyunca aralıklarla devam ediyorsa, bebeğinizin sağlığı ile ilgili bir şeylerin yolunda gitmediği de düşünülmelidir. Bebeklerin başını sağa sola vurması kulak ağrısının işareti de olabilir. Bu ne­denle öncelikli olarak kulak-burun-boğaz muayenesi gerekebilir.

Baş Vurma durumu için önerilen modern tıp tedavileri

Bir bebeğin başını sağa sola vurması çok ciddi bir hal aldıysa, kulak koruyucular kullanılabilir ya da davranış terapisi uygulanabilir.

Doğal sağlık tedavileri

■ Çocuğunuzun uyku saatlerinin düzenli olması ve uyumadan önce kendisini sa­kin ve huzurlu hissetmesi oldukça önemlidir. Hafif müzik, bir mendile damlatılmış ve yatak başlığına asılmış lavanta yağı ve uyku öncesi rahatlatıcı bir ma­saj bebeğinizin başını sağa sola vurarak sakinleşme ihtiyacını engelleyecektir.

■ Çocuğunuzun başını sağa sola vurması çok rahatsız edici bir alışkanlık haline gelmişse, homeopati alanında çalışan bir uzmanın yardımını almanızda fayda vardır. Homeopati uzmanları gerekli tedaviyi zamana yayarak kalıcı çözümler getirebilir. Bu arada homeopati alanında uygulanan şu tedavilerin denenme­si de uygundur:
■ Civanperçemi (genellikle kullanılan dozaj 30C'dir).

■ Çocuğunuz çok gergin olduğunda papatya kullanabilirsiniz. Çocuğunuz gerginken kucağınızdan inmek istemez ve kendisini yatağa koyduğunuzda başını sağa sola vurmaya başlar. Bu nedenle rahatlatıcı bir etkisi olan pa­patya yağının kullanımı uygundur.
■ Homeopati alanında "silika" olarak bilinen ürünler baş vurma alışkanlığı­nın takıntı haline geldiği durumlarda kullanılabilir.
■ Başını duygusal nedenlerden dolayı vuran çocuklar için çiçek esansları kulla­nılabilir. Çok sinirli çocuklar için kızılkestane, kaygılı çocuklar için akkestane, duygusal anlamda değişimler yaşayan çocuklar için ceviz, karanlık, okul ve köpek gibi çok bilindik şeylerden korkan çocuklar için misk otu kullanılabilir.
■ Çocuğunuz yatağa yattığı halde sakinleşmediyse, bir bardak papatya çayı ya da kedi otu çayını organik balla tatlandırarak içiriniz.

Faydalı terapiler
Rahatsızlığın sebebine bağlı olarak uygulanan sakinleştirici terapiler ve uyku soru­nunu giderici terapiler faydalıdır. Önemli olan çocuğunuzda başını vurma isteğini oluşturan sebebin kaynağına inebilmektir.
Evde yapabilecekleriniz
217




çok hoş yaa çok beyendim benn
:-ooo iyi fikirr
219
6 ay-3 yaş arası çocuklarda kış ve bahar aylarında görülen, virüslerin yol açtığı bir alt solunum yolu enfeksiyonu olan "krup" salgın şeklinde görülüyor ve yarattığı solunum sıkıntısı tablosuyla anne babaları korkutuyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nilüfer Toprakçı 6 soruda hastalıkla ilgili merak edilenleri anlatıyor.

Krup Belirtileri Nelerdir?

Krup belirtileri çok ani başlangıçlıdır. Genellikle çocuk yatağa giderken herhangi bir sıkıntısı yoktur. Gece yarısı ani başlayan solunum sıkıntısı, havlar tarzda kaba bir öksürük ile uykudan uyanır. Öncesinde burun akıntısı olabilir. Hafif ateş görülebilir. Soluk alma sırasında tipik bir ses duyulur, sesi boğuk, kabalaşmıştır. Gündüz iyi olan çocukta, solunum sıkıntısı birkaç gece boyunca görülebilir, giderek azalır.

Krup Neden Olur?

Krupta, büyük havayollarının iltihabi reaksiyonu ve mukus birikimi belirtilere yol açar. Nedeni virüslerdir. Küçük çocuklarda havayolları dar olduğundan solunum sıkıntısı belirtileri görülür. Aynı virüsü alan büyük çocukta ise sadece soğuk algınlığı belirtileri görülecektir.

Krup Nasıl Anlaşılır?

Belirtiler o kadar tipiktir ki, genellikle hastayı gören çocuk doktoru tanıyı koyacaktır.

Krup Nasıl Tedavi Edilir?

Viral bir enfeksiyon olduğu için etkene yönelik bir tedavi yoktur. Ancak bazı uygulamalarla çocuğu rahatlatabiliriz. Bunlar arasında öncelikli olan nemli hava, buhar verilmesidir. Evde buhar makinesi yoksa, banyoda sıcak suyu açıp kapıyı kapatarak oluşan buharlı ortamda çocuğun 5-10 dakika kalması sağlanır. Serin gecelerde pencereyi açıp dışarının havasından nefes almasını sağlamak da rahatlatıcı olacaktır. Ateş varsa, ateş düşürücüler verilir. Dik pozisyonda otururken daha rahat nefes alacaktır. Ağlayıp heyecanlanınca solunum sıkıntısı artacağı için, öncelikle siz sakin olmalı, çocuğunuzun da sakinleşmesine yardımcı olmalısınız. Bol sıvı alması uygun olacaktır.

Bu ilk önlemlerle rahatlamayan daha ciddi vakalarda havayolundaki ödemi çözecek ilaçlar gerekli olabilir.

Krup Tekrarlar mı?

Bu tabloya yol açan çok sayıda virüs olduğundan krup tekrarlayabilir. Ancak bir çocuk sık sık krup geçiriyorsa, alerji veya reflüden kaynaklanan problemler için araştırılması gerekebilir.

220
Yumurtalı Pırasa Kavurması İçin Malzemeler
•1 kg.pırasa
•yeşil soğan ve taze sarımsak yaprakları
•1 çorba k.tereyağı
•1 çorba k.salça
•3 yumurta
•1 kase yoğurt
•tuz,karabiber


Yumurtalı Pırasa Kavurması Tarifi
Pırasaları incecik doğrayın. Sıvıyağ ve tereyağında kavurun. Rengi dönünce üzerine doğranmış salça, taze soğan ve sarımsağı doğayarak ekleyin. Tuzunu ve karabiberini de ekleyin. Pişince üzerine yumurtaları kırın. Yumurtalar pişince servis tabağına çıkarın. Ortasını açarak yoğurt ile servis yapın
:hungry: :hungry: :hungry: :hungry: