26 Nisan , 2024, 07:20:05

Haberler:

www.herseyibilen.co Durma! Merak ettiğin her konuda her soruyu sen de sor!


Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Messages - Emine

2821
doktorlar maçolar kırolar ediler büdüler bi sürü dizi oldu daha neler çıkacak bakalım  :D
2822
Hobilerimiz / Ynt: Evcil Hayvanlarımız
12 Ocak , 2007, 22:06:37
pasha nın yeleği de pek şirinmiş örgü kısmına mı koysak örnek olarak  :D
2823

13.01.2007 Cumartesi Saat 14:30 da TRT1 Bilişim Rüzgarı'nda www.koruyucuaile.com tanıtılacaktır.Tüm üyelerimiz ekran başına !
2824
jbdun hoşgeldin canım jbudun yazmışım dimi bende akıl kalmadı bugün  :D seninkilerde 3 sessiz harfi yanyana olan ismi nerden bulmuşlar yaw yazması ayrı dert söylemesi ayrı  ;D

profil kısmında kimlik bilgilerimden resim imza kısmından cetvel ekleyebilirsin canımcım
2825
tereyağ falan bebekleri bu yaşta tombiş yapıcaz desene  :D
2826
seyda sen de bizdensin demek ne olacak bu boğazlar bilmiyorum  ;)
2827
• Halsizlik, yorgunluk
• Çarpıntı
• Nefes darlığı
• Psikolojik problemler, gerginlik
• Karın, sırt, bel, kasık ağrıları
• Mide ekşime ve yanmaları
• Bacak krampları
• Uykusuzluk
• Sık idrara çıkma ve idrar kaçırma problemleri
• El ve ayak parmak uçlarında uyuşmalar
• Varisler
• Bacaklardaki ödemler

Son üç ay, şikayetlerin yeniden alevlendiği 27 ile 40. gebelik haftaları arasındaki dönemdir.
Bu dönemdeki şikayetlerin pek çoğundaki neden, rahimin hacimsel büyümesidir. Ayrıca gebeliğin şikayetlerinin artması yanında bebekle ilgili risklerin de en fazla olduğu dönemdir.

Bu dönemdeki psikolojik şikayetlerin ve uykusuzluğun genel olarak nedenleri, doğum ile ilgili endişelenme ve korkular, doğum sonrası anne ve baba olmanın getireceği maddi ve manevi yükümlülükler ile gebeliğin büyümesine bağlı hissedilen rahatsızlıkların artışıdır.

ÜÇÜNCÜ ÜÇ AYDA SIKÇA SORULAN SORULAR

"Hemoroid (Basur) oldu"
Hemoroid, makadda toplardamarların genişlemesi sonucu kanın o bölgede göllenmesidir.

Gebelikte hemoroidlerin sık olarak görülmesinin sebebi rahmin büyümesiyle anal (makadi) bölgeden gelen toplardamarlara karşı oluşan basınçtır.

Ayrıca gebelikteki hormonlar, kabızlık ve kilo artışı da sebepler arasındadır. Pek çok kadında hemoroid ilk kez gebelikte ortaya çıkarken pek çoğunda ise önceden olan hafif şikayetler daha belirgin hale gelir. En sık problemler makadda ağrı, kanama, kaşıntı ve akıntıdır.

Öneriler
Gebelik sırasında ortaya çıkan hemoroid şikayetleri ile baş edebilmek için öncelikle kabızlıktan korunmak amacıyla sebze, meyve gibi bol lifli beslenmenin yanında çok miktarda su ve sıvı tüketimi önemlidir.

Bunun yanısıra;
Her tuvalet sonrası anal bölgeyi çok iyi temizleyin, yumuşak tuvalet kağıtları kullanın.

Sabah akşam 20-30 dakika ılık oturma banyoları yapabilirsiniz.
Özellikle sert sandalyeler üstünde uzun süre oturmayın.
Uzun süre sürekli ayakta durmayın, ama yürüyüş yapabilirsiniz.

Tüm önlemlere rağmen şikayetleriniz geçmezse doktorunuzu bilgilendirin. Kabızlık önleyici tedavi veya makad bölgesine lokal krem, fitil tedavisi uygulanabilir.

"Varislerim arttı"

Gebeliğin özellikle son dönemlerinde bacaklarda ve genital bölgede varisler ortaya çıkabilir.

Varis oluşumundaki en önemli mekanizma, büyüyen rahmin bacaklardan gelen toplardamarlara bası yapması sonucu kanın bacaklarda göllenmesiyle toplardamarlarda genişlemelerin oluşmasıdır.

Ayrıca bazı gebelik hormonları da bu gelişimi arttırmaktadır.
Tüm bunlara ek olarak genetik faktörler, obesite (şişmanlık), uzun süreli ayakta kalmayı gerektiren meslekler, sigara da varis oluşumuna zemin hazırlar.

Oluşan varisler gebelerde ağrı, ödem (şişlikler) yapabilir ve hatta enfeksiyona eğilimlidirler.

Öneriler
Varis oluşmaya başlandığında yapılması gerekenler; yatarken bacakların altına yastık konularak yükseltilmesi (elevasyon), külotlu varis çoraplarının giyilmesi ve uzun süreli, hareketsiz ayakta kalmaktan kaçınılmasıdır.
Günde bir saat yürüyüş ve akşamları 15-20 dakika süreyle bacakları hafif soğuk suda dinlendirme de şikayetlerin giderilmesinde yararlı olacaktır.

"Bacaklarımdaki ödemler (şişlikler) arttı"
Büyüyen rahmin bacaklardan dönen kan üzerine bası yapması sonucunda gebeliğin özellikle son dönemlerinde görülen ödemler genelde ciddi bir sorun oluşturmaz.

Öneriler
Son dönem ödemlerini azaltmak için ise uzun süreli hareketsiz bir şekilde ayakta kalmamak, tuz tüketiminde aşırıya kaçmamak ve dinlenirken ayakların altına bir yastık konup yükseltilmesi önerilmektedir.

Ödemlere el ve yüzlerdeki şişliklerin de eklenmesi preeklampsinin bir işareti olabilir. Bu durumda mutlaka doktorunuzu arayınız.

"İdrar kaçırmalarım oluyor"
Büyüyen rahmin ve rahim içinde bebeğin büyüyen başının idrar torbası üzerine uyguladığı basınç, özellikle son aylarda idrar kaçırmanıza (inkontinens) neden olabilir.

Bu rahatsız edici yakınma gülme, hapşırma, öksürme veya ağır yük kaldırma gibi durumlarda artabilir. Doğum sonrası genellikle kaybolur.

Öneriler
İdrar torbanızı sıkıştığınız her an boşaltın, yani sık sık tuvalete çıkın, hiçbir zaman içeride idrar bırakmayın.

İdrar kaçırma, idrar yaparken yanma veya kasık ağrısı ile birlikteyse idrar yolu enfeksiyonuna da bağlı olabilir. Doktorunuzu bilgilendirin.
2828


• Ağrı ve yanmalar
• Cilt değişiklikleri (gebelik lekelenmeleri, cilt döküntüleri, sivilcelenmeler)
• Kabızlık
• Anemi (kansızlık)
• Bacak krampları
• Kilo artışı
• Vajinal akıntı ve enfeksiyonlar
• Aşermeler

İkinci üç aylık dönem gebeliğin 13. Haftası ile 27. Haftası arasındaki dönemdir.
"Altın dönem" olarak da adlandırılan bu dönemde gebeliğin başlangıcındaki yan etkiler azalmış ve son üç aydaki rahatsızlıklar ise henüz başlamamıştır.
Bu dönemde bulantınız azalmıştır, uykularınız düzelmiştir ve enerjiniz yerine gelmiştir. Ayrıca bu dönemde bebeğiniz size gerçek gibi gelmeye başlamıştır. 16 – 20. haftalar arasında bebeğin hareketlerini hissedebilirsiniz.

4 – 5. Aylarda artık karnınız yavaş yavaş belirmeye başlamıştır. Gardrobunuzu değiştirmenin, 14-16. haftalardan itibaren ultrasonla cinsiyeti görünür hale gelen bebeğiniz için evinizde hazırlıklar yapmanızın zamanı gelmiştir.

İKİNCİ ÜÇ AYDA SIKÇA SORULAN SORULAR

"Bebek hareketlerini ne zaman hissedeceğim?"
Daha önce doğum yapmış olan hanımlar bu konuda da tecrübelerini gösterirler. Bu hanımlar genelde 16. hafta civarında bebeğin oynadığını hissederken ilk gebeliğini yaşayanlar 18-21. haftalar arasında bu duyguyla tanışırlar.

Anne adayları bebeğin oynama hareketlerini, "içlerinde bir kuşun kanat çırpışına" benzetebilirler. Bebeğin oynaması anne-baba adaylarına huzur ve mutluluk verici bir olaydır. 4. aydaki bebeğin boyu 15 cm, ağırlığı yaklaşık 150 gramdır.

6. ayın sonunda ise bebeğin boyu 30 cm., ağırlığı ise 900 gramı bulur. Bebek bu dönemden sonra hızlı bir büyüme temposuna girmiştir ve doğuma kadar kilosu yaklaşık üç kat artacaktır.

"Karnımda ağrı ve yanmalar hissediyorum"
İkinci üç aylık dönemde uterusun (rahmin) genişliğinde hızlı bir artışı farkedersiniz.

Kadın rahmi, vucüdumuzda kendi büyüklüğünün üstüne bu kadar fazlasına çıkıp doğumdan sonra tekrar eski haline dönebilen tek organdır.

Uterus (rahim) büyürken, vücudunuzun içinde o bölümde olan diğer organlar normal yerlerinden birazcık uzaklaşacaklardır. Bu nedenle bu organları tutan kas ve bağ dokularında aşırı bir gerilme olacaktır. Bu organ büyüme ve gerilmeleri anne adayını rahatsız edebilir.

Bu dönemde görülen ağrı ve yanmaların esas nedeni uterusun ağırlığı ve genişliğindeki artış ile gebelik hormonlarıdır.

"Belimde ve sırtımda ağrılar oluyor"
Gebelik sırasında kalça bölgenizdeki kemiklerin arasındaki eklemler yumuşayıp gevşerler. Bunlar doğum sırasında bebeğin bu bölgeden geçebilmesi için bir hazırlıktır.

Bu dönemde, rahminizin ağırlığı artar ve ağırlık merkezinin yeri değişir. Bunun sonucu olarak zamanla ve belki hiç farkında olmadan, vücut şekliniz ve yürüme şekliniz değişir. Ağırlık merkezindeki değişiklikler sırt ağrılarına neden olur.

Öneriler
Şikayetlerinizi en aza indirmek için oturmanıza, kalkmanıza ve yürümenize dikkat edin, kendinizi fazla zorlamayın, ağır yük kaldırmaktan kaçının ve ağrılarınızın arttığı durumlarda uzanarak dinlenin.

Ayrıca bel ve sırt sağlığını olumsuz etkileyen topuklu ayakkabı giymekten kaçının. Her zaman için düz ve mümkünse ortopedik tabanlı ayakkabıları tercih edin.

Karın bölgenizdeki kasları çalıştırmak için yapılan egzersizler bel ve sırt ağrısının azalmasına yardımcı olacaktır.

"Kasıklarımda ağrılar oluyor"
İkinci dönemdeki alt karın bölgesindeki ağrıların nedeni, genişleyen rahmin kaslarının ve rahmin çevresindeki asıcı bağ dokusunun gerilmesidir. Bu durum tıbbi literatürde "Round ligament ağrısı" olarak geçer.

Ayrıca daha önceden karın bölgesine uygulanan bir ameliyat geçirmişseniz ağrının nedeni buradaki iç yapışıklıkların gerilmesi de olabilir.

Gebelik sırasında bazen appendisit veya safra kesesi taşı (kolesistit) nedenli ani ağrılar farklı yerlerde ve şekillerde oluşabilir. Bu ağrıların farklı yerde oluşmasının nedeni, büyüyen rahmin bu organları bulundukları yerden başka tarafa itmesidir.

Öneriler
Kasık bölgesindeki ağrı bebeğiniz ve sizin için bir tehdit oluşturmasa da, bu şikayetinizin fazla ve uzun süreli olması durumunda mutlaka doktorunuza bildirin. Çünkü bu ağrıların nedeni (erken gebelik haftalarında) dış gebelik, düşük tehlikesi ve ileri gebelik haftalarında erken doğumun başlangıcı olabilir.
Kasık ağrınız şiddetli ise, oturma veya yatma veya alacağınız sıcak bir duş şikayetinizi bir ölçüde azaltabilir.

"Bacaklarımda kramplar oluyor"
Bacaklardaki kramplar genelde 3. Aydan
sonra sık görülür. Özellikle geceleri oluşur
ve hatta bazen uykudan uyandıracak kadar
şiddetlidir.

Bacak kramplarının kesin nedeni belli
olmamakla beraber kalsiyum ve
magnezyum azlığı genel olarak
suçlanmaktadır.

Öneriler
Bacak krampları sizi çok rahatsız ederse, öncelikle kalça kaslarınızı gerici egzersizler yapın. Uzun süre oturmaktan veya uzun süre yürümekten kaçının. Eğer aniden kramp girerse, dizinizi gererek ayağınızı hafifçe yukarı kaldırın.
O bölgeye masaj, sıcak uygulamalar rahatlatıcı olabilir. Bazı hekimler tarafından hastalara kalsiyum, magnezyum veya B6 vitaminleri reçete edilebilmektedir.

"Midem yanıyor"
Mide yanmasının en sık sebebi, "reflü" olarak bilinen mide içeriğinin yemek borusuna doğru geri kaçmasıdır. Bunun sonucunda mide asitleri yemek borusunu tahriş eder.

Gebelikte reflü'nün normalden daha sık olarak karşımıza çıkmasının bir kaç ayrı nedeni vardır. En önemli neden büyüyen uterusun (rahmin) mideyi yukarıya itmesidir.

Diğer bir neden, sindirim sisteminin çalışması hormonların (özellikle progesteron hormonu) etkisi altında yavaşlaması sonucunda yemek borusunda dalga şeklinde hareketlerle ilerleyen yiyeceklerin gidişi gebelik sırasında yavaşlamaktadır. Midenizin boşalması gecikmekte ve yiyecekler sindirim sisteminden daha yavaş boşalmaktadır. Bunun sonucunda hazımsızlık, şişkinlik ve bulantı hissi gibi şikayetler de görülebilecektir.

Ayrıca mide ile yemek borusu arasındaki büzücü kas yine gebelikte artan progesteron hormonu etkisiyle gevşemekte ve mide asid içeriği yemek borusuna geçerek göğüste yanma şikayetine yol açabilmektedir.

Öneriler
Bulantı ve kusmayı önlemek için, az az ve de sık sık beslenin. Fazla asidli gıdalar ile aşırı acılı, ekşili, baharatlı, yağlı gıdalardan uzak durun. Fazla miktarda çay, kahve ve çikolatadan sakının.

Kızartma türü gıdalar yerine haşlama türü gıdaları tercih edin. Soda içmeniz bazan şikayetlerinizi azaltabilir.

Ayrıca mide yanmanızı artıran ani öne eğilmeler gibi hareket ve pozisyonlardan kaçının. Hatta geceleri yatarken başınızın altına bir yastık daha koyup başınızı biraz daha yükseltebilirsiniz.

Her şeye rağmen mide yanmanız çok fazla ise doktorunuz size bir takım antiasid ilaçlar verebilir, fakat doktorunuza danışmadan ilaç kullanmayınız.

"Cildim eskisi gibi değil"
Gebelik sırasında salgılanan bazı hormonlar cildinizde belirli değişikliklere neden olur.

En sık karşılaşılan problem vucüttaki bazı bölgelerde belirginleşen cildin kahverengileşerek kararmasıdır. Bu durum en sık olarak yüzde (kloasma, gebelik maskesi), göğüs uçları, karın, kasık ve göbek çevresi bölgelerinde ortaya çıkar.

Ciltteki bu kararmaların gerçek nedeni belli olmamakla beraber, gebelikte salgısı artan estrojen hormonuna bağlı olduğu düşünülmektedir.

Öneriler
Gebelik sırasındaki cilt kararmaları, güneş ışığı veya diğer ultraviole ışıklara maruz kalmakla daha da artabilir.

Bu yüzden gebelik sırasında durumda fazla güneşte kalmayın ve hatta yaz aylarında dışarıda olduğunuz zamanlarda öncelikle yüzünüzü yüksek koruma faktörlü kremlerle koruyun.

Bol miktarda kar olan ortamların da yaz aylarındaki güneş ışığı gibi yüksek dozda ultraviole içerdiğini unutmayın.

Ciltteki kararmalar doğumdan sonra bir miktar azalsa da soluk bir şekilde kalıcı da olabilir. Bu durumda doğumdan sonra dermatologlar tarafından bazı tedaviler uygulanabilmektedir.

Gebelik sırasında ciltteki esmerleşmelere ilaveten el ayası ve ayak tabanlarında kızarıklıklar, vucutta bazı kaşıntılı ve döküntülü rahatsızlıklar da ortaya çıkabilir. Pek çok şikayet tedaviye gerek kalmaksızın gebeliğin doğal sürecinde kendiliğinden kaybolup gider.

"Kabızlık oluyor"
Kabızlık, gebelikte görülen sık görülen bir problem olup en sık nedeni sindirim sisteminin genel olarak yavaşlaması ve büyüyen uterusun (rahmin) bağırsakların son kısmına yaptığı baskıdır.

Ayrıca kabızlık gebeliğin son dönemlerinde hemoroid (basur) ve anal fissür (makatta çatlama) oluşumunu da artırır.

Öneriler
Bu problemle başetmenin en önemli yolu diyetinizi düzenlemektir. En önemli tedavi ve kabızlıktan korunma yöntemi liften zengin beslenme ve bol sıvı tüketimidir.

Her türlü çiğ sebze ve meyveyi bol miktarda almanızda yararlar mevcuttur. Ayrıca bağırsakların rahat çalışması için bolca kayısı, erik, incir kompostoları ve doğal meyve suları içebilirsiniz.

Sabah kahvaltısından önce aç karınla bir bardak ılık su içiniz. Bol miktarda sıvı tüketimi anne ve bebek sağlığı ile gebeliğin normal gidişatı açısından pek çok yarar sağlar.

Tüm bunlara ek olarak yaptığınız egzersizi artırmanız da bu probleminizin azalmasına yardımcı olabilir. Özellikle açık havada yapılan bir saatlik yürüyüşler kendinizin ve gebeliğinizin sağlığı açısından önemlidir. Bu dönemde de doktorunuza danışmadan müshil ya da benzeri etkili ilaçlar almayınız.

"Kansızlık şikayeti"
Bebeğin gebelik sırasında artan ihtiyaçları vücudunuzun demir gereksinimini fazlalaştırır. Gebelik öncesinde günlük demir ihtiyacınız 15 mg. kadarken gebelikte bunun 2 katına gerek vardır. Genel olarak besinlerle alınan demir yeterli gelmeyeceğinden dolayı ilave demir haplarına gerek vardır.

Gebe kadınlarda anemi (kansızlık); yorgunluk, güçsüzlük, çarpıntı, üşüme, nefes darlığı, baş dönmesi ve vucut direncinin azalması gibi sıkıntılara yol açabilir.

Öneriler
Aneminin tek tedavisi demir almaktır. Bu yüzden gebeliğin 16-18. haftasından itibaren her gebe ilave olarak demir almalıdır.
Ayrıca demirden zengin gıdaların tüketilmesinde fayda vardır. Kuru baklagiller, karaciğer, dalak, yürek, kırmızı etler, pekmez, yumurta gibi gıdalar demir açısından zengindir.

"Aşermelerim oluyor"
Gebelikte turşu, limon, muz, karpuz, soğan gibi bir takım yiyeceklere karşı aşırı istek doğması aşerme olarak bilinir.

Çok arzuladığınız bu yiyecekleri sindirim düzeninizde bozukluğa neden olmuyorsa ve aşırı kalorili değilse uygun miktarda yemenizde bir sakınca yoktur. Aşermelerin neden kaynaklandığı bilinmemektedir.
2829

Gebelik özellikleri yönünden üç ayrı döneme ayrılır:
1. trimester (ilk 13 hafta)
2. trimester (14-27. haftalar arası)
3. trimester (27-40. haftalar arası) olmak üzere.


İLK ÜÇ AYDAKİ FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER ve SIKÇA SORULANLAR

• Yorgunluk, halsizlik
• Bulantı ve kusmalar
• İdrara sık çıkma
• Göğüs Hassasiyeti
• Baş ağrısı ve kendini iyi hissetmeme
• Hafif kilo artışı
• Nokta şeklinde kanama (lekelenme).
• Kasık ağrısı
• Uykuya eğilim, psikolojik huy değişiklikleri

İlk üç aylık dönem vücudumuzda önemli değişikliklerin olduğu ve gebeliğe adaptasyonun gerçekleştiği bir dönemdir. Kişi bu dönemde gebeliğin ilk heyecanını yaşarken bir takım sorunlarla da karşı karşıya kalabilir.

İLK ÜÇ AYDA SIKÇA SORULAN SORULAR

"Bu bulantılarım ne zaman bitecek?"
Gebeliğin erken dönemindeki bulantı ve kusmalarda; plasentadan salgılanan hormonlar, annenin psikolojik sıkıntıları, B6 vitamini eksikliği, gebeliğe bağlı mide-barsak sistemindeki değişiklikler, tiroid bezinin normalden çok çalışması gibi pek çok neden suçlanmıştır.
Gebelikte mide ve barsaklar, gebelik hormonlarının etkisi ile daha yavaş boşalır. Buna bağlı hazımsızlık, şişkinlik ve gaz şikayetleri olabilir.
Midesinde gebelik öncesinde ülseri olanlarda bulantı ve kusma şikayetleri daha dirençli ve uzun süreli olabilir. Ayrıca bulantı ve kusmalar, stres ve yorgunluğa bağlı olarak da artabilir.

Bulantı ve kusmalar sabahları daha sık olmakla birlikte, günün her saatinde karşınıza çıkabilir. Genelde ilk gebeliklerde, genç kadınlarda ve ikiz gebeliklerde daha şiddetlidir.
Bulantılar, çoğunlukla 4 – 8 haftalıkken başlar ve 14 – 16 haftalıkta azalır. Fakat bazı kadınlarda bulantı ve kusma 3. aydan sonra başlayabilir ve bazı kadınlarda ise tüm gebelik süresince devam edebilir. Bu tür durumlarda eğer verilen ağızdan ilaç tedavilerine rağmen problem devam ederse hastaneye yatırılarak serum ile besleme gerekebilir.

Öneriler
Gün içinde daha sık ve küçük öğünler şeklinde yemeniz bulantılarınızı azaltır. Yemekler sırasında az sıvı almak da iyileşmeye yardımcı olur. Bunları yapmanın amacı mideyi tamamen boş veya tamamen dolu tutmaktan kaçınmaktır. Çünkü her iki durum da bulantıyı arttırabilir.
Beslenme diyeti olarak katı, kuru, yağsız ve tuzlu gıdalara yönelin. Eğer tatlı veya meyve yediğinizde bulantınız olmuyorsa bunları da yiyebilirsiniz.

İlk kalktığınız zaman eğer bulantınız çoksa yataktan çıkmadan önce demli olmayan bir çay için. Yatağın başında galeta, tuzlu kraker gibi kuru şeyler bulundurun.

Sabahları yataktan ani bir şekilde kalkmayın. Gebeliğin erken döneminde sık görülen yorgunluk da bulantıyı şiddetlendirebilir.

Hoş olmayan koku ve yiyeceklerden kaçının. Özellikle mutfak kokularından ve ağır parfümlerden uzak durun.

Tüm önlemlere rağmen bulantınız geçmiyorsa doktorunuza başvurun. İlaç tedavisi veya hastaneye bir süre için yatışınız gerekebilir.

"Kendimi daha sinirli, gergin ve alıngan hissediyorum"
Gebeliğin ilk 3 ayında anne adayında bazı psikolojik değişiklikler ortaya çıkabilir. Örneğin kişi çok neşeliyken aniden ağlama krizlerine tutulabilir. Bazan çok sinirliyken bazı günler sakin olabilir.

Gebelikte depresyon, aşırı alınganlıklar, aşırı uyuma isteği gibi şikayetler sık olarak görülür. Gebeliğin ilk 3 ayı gebeliğe adaptasyon dönemidir ve kişi gebeliğe uyum sağladıkça bu sorunlar da yavaş yavaş ortadan kalkacaktır.

Yine, gebeliğin son haftalarında tekrar bir takım huzursuzluklar ortaya çıkabilir. Bu huzursuzlukların kaynakları ise doğumla ile ilgili endişeler, doğum sonrası anne olmanın getirdiği tedirginlikler, bekleyen maddi ve manevi yükümlülüklerdir. Kişi sinirli, heyecanlı olabilir, uyku problemleri ortaya çıkabilir.

Öneriler
Tüm bu şikayetler geçici olan ve fazla endişe edilmemesi gereken durumlardır. Hemen hemen her kadın bu duyguları yaşar.

Benzer şekilde baba adayında da bir takım sıkıntılarla yüzleşebilirler. Eşinin durumu hakkında endişeler taşıyabilir ve konuyla ilgili bilgisi yoksa ona yardım edememenin üzüntüsünü yaşayabilir. Bu nedenle çiftler kendilerinden önce böyle bir deneyim yaşayan arkadaşları ile konuşarak onların tecrübelerinden yararlanabilirler.
Ancak unutulmamalıdır ki en profesyonel yardım konunun uzmanı olan hekimlerden alınabilir.

"Sürekli idrara çıkıyorum"

İlk üç ayda rahmin büyüyen hacmi ile birlikte
böbreklerin fonksiyonlarındaki değişimler size
idrara çıkma ihtiyacı hissi verir. Hatta
hapşırırken, öksürürken ve gülerken idrar
kaçırabilirsiniz. Bunun nedeni, büyüyen
rahmin idrar torbasına yaptığı baskıdır.

İdrar şikayetleri 4. aydan sonra hafiflese de son aylarda bebeğin başının mesaneye basısı sonucu genellikle yeniden artacaktır.

Öneriler
Sürekli idrara çıkma problemleriyle başedebilmek için; yatmadan birkaç saat önce su içmeyi kesmeniz önerilir. Böylelikle gece boyunca daha az kalkarsınız ve uykunuz bölünmez.
Ancak tüm gebelik süresince sıvı alımını azaltmanız kesinlikle önerilmez. Çünkü bol su içmenin gebelik üzerine pek çok olumlu etkisi vardır.

İhtiyaç hissettiğiniz her an idrarınızı yapın. İdrarınızı tutmak, idrar torbanızın tam olarak boşalamamasına sonucunda idrar yolları enfeksiyonuna yol açabilir. İdrar yaparken öne doğru eğilmeniz idrar torbanızın tam olarak boşalmasına yardımcı olur.
Sık idrara çıkma (pollaküri) ile birlikte idrar yaparken yanma ve sızlama (disüri) ile birlikte kasık ağrısı şikayetiniz de varsa bu durum "idrar yolu enfeksiyonu" na bağlı olabilir, hekiminize danışınız.

"Göğüslerin sızlıyor"
Östrojen, prolaktin ve progesteron adı verilen hormonlarının salgılanmasının artması gebe kadının göğüslerindeki değişikliklerin temel nedenidir. Gebeliğin ilk birkaç haftasında göğüslerinizde hafif değişiklikler hissedebilirsiniz, bunlar ağrılı olabilir.

Öneriler
Bu durumda göğüslerin uyarılmaması için yatarken sütyen giyilmesi ve meme uçlarına temastan kaçınılması bu tür şikayetleri bir ölçüde azaltacaktır.

"Başım ağrıyor ve çok halsizim"
Gebeliğin erken döneminde görülen baş ağrıları pek çok kadını rahatsız etmektedir. Kesin nedeni belli değildir, fakat gebeliğin erken döneminde görülen diğer rahatsızlıklar gibi, hormon düzeyinde ve kan dolaşımındaki değişiklikler ile psikolojik nedenler suçlanmaktadır. Baş ağrısında diğer olası nedenler ise aşırı stres ve yorgunluktur.

Gebe kaldığınızı öğrenir öğrenmez kafeini azaltırsanız veya tümden keserseniz, bu davranış değişiklikleri de sizde bir kaç gün baş ağrısı yapabilir.

Kendini iyi hissetmeme, gebe kadınlarda sık görülür ve gebelik sırasında görülen dolaşım değişiklikleri sonucu olabilir.
Gebeliğin 6. ayından sonra gelişen baş ağrıları ise ilk aylardakiler gibi masum olmayabilir. Bu dönemlerdeki baş ağrılarında öncelikle tansiyonun ölçülerek kontrol edilmesi önerilir. Çünkü "Gebeliğe bağlı hipertansiyon" ve "preeklampsi (gebelik zehirlenmesi)" bu dönemlerde anne ve bebek sağlığını tehtid eden baş ağrısı nedenleridir.

Stres, yorgunluk ve açlık da kendini iyi hissetmeme ve bayılmaların (senkop nöbetlerinin) nedeni olabilir.

Öneriler
Gebeliğe bağlı baş ağrıları, yüzün ön tarafı ve kenarlarına, burun çevresine, gözlerine sıcak kompres uygulama ile azabilir.

Ayrıca gevşeme egzersizleri, baş ağrınızı azaltmanın yanı sıra kendinizi çok iyi hissetmenize neden olur. Bu egzersizleri gözünüzü kapatıp sakin güzel bir düşünerek yapın.
İyi ve dengeli beslenme, güzel dinlenme, masaj, hafif egzersiz veya yürüyüşler de önemli ölçüde şikayetlerinizi azaltacaktır.
Söylemesi çok kolaydır ama yaşamınızdaki stresi azaltmak gebeliğinizin ilk dönemleri ile geri kalanı kolay geçirmenizi sağlayacaktır.
Ağrı kesici kullanmadan önce muhakkak doktorunuza danışın.

"Ne kadar kilo almalıyım?"
Gebelik sırasında toplam 11-14 kg alınması normal olsa da, bunun yalnızca çok küçük bir kısmı ilk üç ayda gerçekleşir (ortalama 1 kg).

Zayıf bayanlar biraz daha fazla kilo alabilirken, kilolu bayanların biraz daha az kilo almaları önerilmektedir.

Bebeğinizin tüm önemli yapıları ve organ sistemleri ilk üç ayda oluşur. Daha sonraki dönemde ise bunlar büyüyüp gelişirler ve bebeğinizde kilo artışı görülür.

İlk üç ayın sonunda, bebek ortalama 8 cm. boyunda, 20 gram ağırlığında minyatür bir insan görünümündedir. Pek çok organ sistemleri oluşmuş ve hatta çalışmaya başlamıştır bile. El ve ayak parmaklarında minik tırnaklar vardır. Eller birer bezelye tanesi büyüklüğündedir.

Bebek emme hareketleri yaparak çevresini saran sıvıyı yutar ve yuttuğu sıvıyı alttan idrar olarak çıkarır.

Gebeliğin erken döneminde birçok kadın kendisini rahatsız eden belirtilerden şikayetçidir. Bunlar genelde endişe edilecek problemler değildir, fakat hangi belirtilerin doktora başvuracak durumlar olduğunu bilmelisiniz.

"Lekelenme tarzında kanamalarım oluyor, normal mi?"
Gebeliğin tüm dönemleri içinde görülebilen kanama şikayetleri önemlidir. İlk üç aydaki hafif kanamalar genel olarak düşük tehtidine bağlı ve de %90 oranında dinlenme ile kendiliğinden geçen şikayetler olsa da siz "gebelik esnasında her türlü kanamanızın olması durumunda doktorunuza başvurunuz".

Kanamanın olması, gebeliğinizdeki bir problemin sonucu olabilir. Ayrıca bu durum yalnız bebeğinizin değil sizin sağlığınız için de riskli durumlar yaratabilir.

"Kasıklarım ağrıyor"
İlk gebe kaldığınızda kasıklarınızda, kalça ve belinizde ağrı hissi ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Rahim büyürken onu tutan bağ dokuları da gerilir. Ağrının sebebi de bu gerilmedir. Rahatsızlık verici olsa da, endişelenmenize gerek yoktur.

Öneriler
Ilık bir banyo gevşemenize ve sancılarınızın hafiflemesine yardımcı olur. Ayrıca dinlenme egzersizleri ile de rahatlayabilirsiniz. Ağrılarınız dayanılmayacak kadar şiddetliyse doktorunuza başvurunuz.
2830

"Gebelik düşüncesi anneliğe atılan ilk adımdır"

Bazı gebelikler oldukça iyi şekilde planlanmış ve başından sonuna kadar iyi bir şekilde kontrollü olarak bir hekim tarafından izlenme şansına sahipken; maalesef pek çoğunda bu mümkün olmamaktadır.

Anne adayının gebelik öncesi bilinçli olması ve isteyerek gebeliğe karar verilmiş olması gebelikte ortaya çıkabilecek pek çok rahatsızlığı önleyecektir.

Bazen ise tamamen beklenmeyen (tesadüfi oluşan) bir gebelik sonrası özellikle gebeliğin ilk üç ayı zorlu bir adaptasyon problemiyle geçebilir. Ancak gebeliği psikolojik olarak kabullendikten sonra bir rahatlama hissedilir ve sorunların pek çoğu hallolmuş olur. Burada yapılan en sık hata ise acele karar verip gebeliğin kürtajla sonlandırılmasıdır.


Eğer bir gebelik düşünüyorsanız;

Hekiminize gebe kalmadan önce gidip muayene olmanızda fayda var. Muayene sonrası genital bölgenizle ilgili pek çok problem giderilecektir. Çünkü, pek çok tedavi yöntemi ve ilaç gebeliğinizde bebeğiniz üzerinde olumsuz etkilerinden dolayı gebelik süresince uygulanamaz.

Gebelik öncesi bazı tahlilleri yaptırmanız gebelik izleminizde oldukça kolaylıklar sağlayacaktır.

Bu testler:
Kan grubu
Pelvik ultrasonografi
Tam idrar tahlili
Tam kan sayımı
Rutin biyokimya (Açlık kan şekeri, üre, kreatinin, SGOT, SGPT),
Kanama profili (Kanama ve pıhtılaşma zamanları, APTT, PTT, fibrinojen)
TORCH testleri (Toxoplasma, Kızamıkçık, Sitomegalovirüs, Herpes)
(gerekirse) serum B12 ve folik asit düzeyleri olarak özetlenebilir.

Ancak önceki gebeliklerinizde bir takım problemler ortaya çıkmışsa veya anne-baba adaylarının önceden sistemik bir rahatsızlıkları varsa daha özel testler de hekiminiz tarafından istenebilir. Bu durumda gebeliğiniz "riskli gebelikler" grubuna girecektir.

Gebelik öncesi diş problemleriniz varsa bunları önceden halletmenizde fayda vardır. Çünkü gebeliğinizle birlikte bu problemleriniz artabilir.

Gebelik öncesi hemoroid, anal fissür gibi makadla ilgili problemleriniz varsa bunların önceden giderilmesi gebeliğiniz süresince size rahatlık sağlayacaktır.

Gebe kalmadan yaklaşık 3 ay önce başlayıp gebeliğin en az ilk 4 ayı boyunca kullanılan folik asit hapları " nöral tüp defektleri" adı altındaki bir grup rahatsızlıktan bebeğinizi koruyacaktır. Bu yüzden gebelik öncesi folik asit içeren hapları kullanmanızda fayda var. Kullanım şekli ve dozları konusunda hekiminize danışınız.

Gebe kalmadan önce psikolojik durumunuzun da iyi olmasına dikkat ediniz.

Gebelik yalnızca bir rahim ve içinde büyüyen bir bebekten ibaret değildir. Vücudunuzdaki tüm sistemler ile birlikte sizin ruhsal durumunuzu da etkileyecek olan bir süreçtir. Gebelikte salgılanan hormonlar sizi daha alıngan, gergin ve sıkıntı hale getirebilir. Onun için gebeliğe hazır olmanız ve kendinizi psikolojik açıdan yeterli hissetmeniz son derecede önemlidir.

En az bir yıl süresince düzenli ilişkiye rağmen gebe kalamıyorsanız hekiminize başvurun. İnfertilite (kısırlık) probleminiz olabilir.

"Hekiminizi seçerken ilk koşulunuz ona güvenmektir".
Gebelik izlemleriniz için en ideali, güvenebildiğiniz ve konusunda tecrübeli tek bir hekiminizin olmasıdır. Çok sayıda hekim değiştirmek üzerinizde olumsuz bir etki yaratacaktır. Hekiminizi seçerken bilgisine güvenmeniz ve tecrübeli şekilde doğumunuzu yaptıracağına inandığınız birisinin olmasına dikkat ediniz.

Gebeliğinizi başından sonuna kadar izleyen bir hekimle aranızda zaman içinde bir güven bağı oluşacaktır, bu şekilde özellikle son aylarınızdaki doğumunuzla ilgili endişelerinizi azaltacaktır.

Doktorunuzu seçerken onun tıptaki son yenilikleri takip edip etmediği, sorularınıza tatminkar ve yeterli cevaplar sunup sunmadığı, size yeterli zaman ayırıp ayırmadığı, istediğiniz anda ona rahat bir şekilde ulaşıp ulaşamamanız, iş yerinin hijyenik ve teknolojik olarak yeterli donanıma sahip olup olmadığı gibi soruları içinizden değerlendirin.
2831

Gebelikte sigara tüketimi bebek ve gebelik üzerine son derecede olumsuz etkilere sahiptir.

Gebeliklerinde sigara içen gebelerde;

Eken doğum eylemi
Amnion suyunun erken gelmesi (erken membran ruptürü)
Bebeğin rahim içinde gelişme geriliği (intrauterin gelişme geriliği)
Bebeğin anne rahminde ani ölümü (intrauterin exitus)

Gebelik zehirlenmesi (preeklampsi)
Hipertansiyon
Plasentanın doğum öncesi ayrılması (dekolman plasenta)
Doğum sonrası bebeğin solunum sıkıntılı olması (respiratuar distres)
Prematur doğan bebeklerin akciğerlerinin gelişememesi sonucu ölümcül solunum sıkıntıları (RDS) gibi pek çok olumsuzluklara kucak açar.

Gebelik her zaman için anneliğin bir başlangıcı olarak görülmelidir. Annelik ise her zaman için "fedakarlıklar" gerektirir. Bu bilinçle hareket ederek gebelik boyunca asla sigara içmemeli ve hatta sigara içilen ortamlarda dahi bulunmamalısınız.
2832
Doğumdan hemen sonraki dönem pek çok kadın için adeta bir rüya gibidir. Eve yeni gelen bir bebek aileye neşe ve mutluluk saçtığı kadar stresli de yaratır. Eve yeni bir bireyin katılışı kadınların önemli bir kısmında zihinsel ve duygusal değişikliklere yol açar.

Zihinsel ve duygusal durumu etkileyen bu durumları melankoli, depresyon ve psikoz olarak sınıflandırabiliriz.

Doğum sonrası "Melankoli"
Kadınların yaklaşık % 85'inde doğumdan sonra melankolik bir durum görülür. Bu gerçek bir duygulanım bozukluğundan çok doğumun normal bir parçası olarak kabul edilmelidir. En sık doğumdan sonraki ilk haftada ortaya çıkar.

Annelerde uyku problemleri, ağlama krizleri, üzgün görünme halsizlik, baş ağrıları, konsantrasyon güçlükleri, şaşkınlık, sinirlilik, iştahsızlık problemleri görülebilir. Bu tablo çok önemli değildir. Genelde 1-2 hafta içinde şikayetler kendiliğinden kaybolur. Ancak bu kısa geçiş döneminde ailesinin ve eşinin anlayışlı davranması ve kendisine yardımcı olmaları gereklidir.

Annelerin %10-15'inde melankoli tablosu iki haftadan uzun sürebilir. Bu durumda depresyon söz konusu olabilir ve profesyonel yardım gerekebilir.

Doğum sonrası "Depresyon"

Doğum sonrası depresyon; tanım olarak doğumdan sonraki 4 hafta içinde, herhangi bir zamanda majör depressif bir dönem yaşanmasıdır.

Kadınların bir kısmında görülen doğum sonrası depresyon melankoliden daha farklı ve ciddi bir durumdur. Ancak bazı kadınlarda bu süre 6 haftaya kadar uzayabilir.

Nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte doğumdan sonra ani gelişen hormonal değişimlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Başka bir neden de "psikolojik stres" lerdir. Bebeğe karşı aşırı bir sorumluluk duygusunun gelişmesi olayın altında yatan bir diğer sebep olabilir.

Kadının eşiyle olan anlaşmazlıkları ya da ekonomik problemler olayı alevlendirebilir. İlk defa anne olanlar veya eşi ile ayrı olan kadınlar dahi yüksek risk altındadır. Daha önceki gebeliklerinden sonra depresyon yaşayanlarda da daha sık görülür.

Genelde doğumdan sonraki 1-5. günler arasında belirtiler başlar. Hafif depresyonda en sık görülen bulgular halsizlik, isteksizlik, sinirlilik, unutkanlık ve değişik korkulardır. Bunlara genelde uyku problemleri eşlik eder. Biraz daha ileri vakalarda bu belirtilere aksiyete (endişe), panik atak, ağlama krizleri, bebeğe karşı ilgisizlik, ciddi uyku bozuklukları ile ölüm ve intihar düşünceleri eklenir.

Doğum sonrası depresyona % 5 oranında rastlanır. Eskiden sosyal statü ve evlilik ilişkilerinin depresyon ile ilişkisi olmadığı düşünülürken yeni çalışmalarda fakir ve bekar kadınlarda 2 kat daha sık görüldüğü ileri sürülmektedir.

Genç yaşta anne olanlarda da 2-3 kat fazla görülür. Gebelik esnasındaki duygu durumu ile doğum sonrası depresyonun bir ilişkisi bulunamamıştır.

Doğum sonrası depresyonun tedavisi majör depresyon ile hemen hemen aynıdır. Genelde hastalar psikoterapi ve antidepresan ilaçlardan fayda görürler. Emzirenlerde antidepresan kullanımı önerilmediğinden tedavi esnasında kadın doğum ve psikiyatri hekimlerinin birlikte tedavi planı yapmaları uygun olacaktır.

Emzirmenin olumlu etkileri nedeniyle hafif vakalarda ilaç tedavisi yerine sadece psikoterapi yeterli olabilir. Hastaların 2/3'ünde şikayetler en geç 1 yıl içinde kaybolur. Geri kalan vakalarda ise birden fazla sayıda depresif atak görülür.

Doğum sonrası "Psikoz"
Postpartum (doğum sonrası) görülen en ciddi psikolojik hastalıktır. Gebelikten önceki yıla göre karşılaştırıldığında hastalığa yakalanma riski 20 kat fazladır.

Psikoz; düşünce bozukluğu veya gerçekle gerçek olmayanın ilişkinin kaybedilmesi olarak tanımlansa da ciddi duygulanım bozuklukları da bu şekilde sınıflandırılabilir.

Halüsinasyonlar (gerçekte olmayan şeyleri görme ya da duyma) veya hezeyanlar (gerçekle ilgisi olmayan şeylere inanma) olabilir. Önceden kestirilemeyen duygu dalgalanmaları görülür. Genelde doğumdan sonra 2 gün-3 hafta arasında belirtiler ortaya çıkar.

Hezeyanlar özellikle bebek üzerine odaklanır. Bazı durumlarda anne bebeğe karşı aşırı koruyucu obsesyonlar (takıntılar) geliştirebilir. Hatta bazı vakalarda da intihar düşünce ve girişimleri bile olabilir.

Postpartum psikoz son derece acil ve profesyonel yardım gerektiren ciddi bir durumdur. Sıklıkla hastaneye yatırılarak tedavi gerekir. Uygun tedavi ile % 95 oranla hastalar 2-3 ay içinde iyileşir.


Doğum sonrası depresyonda önerilerimiz
Doğum sonu depresyon, hemen her kadında
görülebilen, geçici bir dönemdir. Bu dönemi en
iyi ve rahat bir biçimde atlatabilmek için
aşağıdaki önerilerimizi uygulayınız.




Kendinizi aşırı derecede yormayınız. Uyku zihinsel sağlık açısından çok önemlidir.
Bebeğiniz uyurken siz de uyumaya çalışınız.
Bebeğinizin hareketleri uykunuzu bozuyor ise onu başka bir odaya almayı deneyiniz.
Eşinizle bir vardiya sistemi geliştirin ve bu şekilde bebekten sadece siz sorumlu olmayınız.
Bebeğe bakım konusunda etrafınızdaki akraba ve arkadaşlarınızdan yardım isteyin. Bu sayede kendinize dinlenecek zaman ayırın.
Gebelik esnasında ve emzirme döneminde beslenmenize dikkat edin.
Kendinizi çaresiz ve güçsüz hissediyorsanız bir psikolog veya psikiyatrdan destek almak için zaman kaybetmeyiniz.
2833

EMZİRME ve ANNE SÜTÜ NEDEN ÖNEMLİDİR? İŞTE 49 ÖNEMLİ NEDEN...

Anne sütünün yararları ve emzirmenin önemi saymakla bitmez. Emzirme son derecede sağlıklı ve doğal bir yöntemdir. Her memeli canlı gibi insanlar da yavrusunu doğumdan hemen sonra emzirmelidir.

İşte yapılan bilimsel çalışmalar sonucu ortaya çıkan ve önemi her geçen gün artan emzirmenin yararları:

1.Dünya Hekimleri, WHO ve UNICEF emzirmeyi öneriyor.
Anne sütü ister prematüre, ister hasta doğmuş olsun, tüm yeni doğanlarda tercih edilmesi gereken beslenme şeklidir. Amerikan Çocuk Hekimleri Akademisi'ne göre emzirme en az 12 ay devam etmelidir, bu süreden sonra isteğe bağlı olarak emzirme devam edilebilir.

Özellikle doğumdan sonra ilk 6 ayda, bebekler anne sütü haricinde hiç bir ek gıdaya gereksinim duymazlar.

2. Emzirme kadınlara özel bir durumdur ve anne ile bebek arasında güçlü bir duygusal bağ oluşmasını sağlar. Bu güven bağı çocukluk dönemine kadar devam eder.

Emzirme ile anne vücudundan "oksitosin" isimli hormon salgılanır. Bu hormon hem sütün memelerden dışarı atılmasından sorumludur hem de doğum sonrası rahmin toparlanmasını kolaylaştırır. Aynı zamanda annelik güdüsünün gelişmesine yardımcı olur ve anne ile bebek arasında güçlü bir bağ gelişmesini sağlar.

3. Emzirme bebeğin duygusal gereksinimlerini karşılar.
Tüm bebekler kucaklanmayı ister. Çalışmalar kucakta tutulmayan prematür bebeklerde ölüm riskinin daha fazla olduğunu göstermektedir. Bir bebek için, kaç aylık olursa olsun emzirme esnasındaki pozisyonundan daha rahat bir duruş şekli yoktur. Bu bebeğin ruhsal gelişimi için son derece önemlidir.

4. Anne sütü bebek için mükemmel bir besin maddesidir.
Anne sütü türe özgü bir salgıdır ve başka hiçbir besin maddesi anne sütünün bebeğe sağladığı yararları sağlayamaz.

5. Emzirmemek annede meme kanseri riskini arttırır.
Yapılan çalışmalarda emzirmenin meme kanseri riskini azalttığı saptanmıştır. En az 24 ay emzirenlerde bu azalma % 25 oranında olmaktadır. Emzirmeye genç yaşlarda başlayanlarda bu azalma daha fazla olmaktadır.

6. Anne sütü her zaman hazırdır.

7. Anne sütünün sindirilmesi daha kolaydır.
Bebekler annelerinin sütünü diğer memeli hayvanların sütüne göre daha rahat sindirebilirler. Bunun muhtemel nedeni anne sütünün içerdiği türe özgü bir enzimdir. İnek sütünde daha fazla protein olmasına karşın sindirimi daha zordur ve bebekler bütün bu proteinleri kullanamazlar.

8. Mama ile beslenme kız bebeklerin ileride meme kanseri olma riskini arttırmaktadır.
Bebekliklerinde anne sütü yerine mama ile beslenen kız çocukların ileriki yaşamlarında meme kanserine yakalanma riski anne sütü alanlara göre %25 artmaktadır.

9. Anne sütü mekonyumun atılmasını kolaylaştırır.
Bebekler barsaklarında "mekonyum" adı verilen koyu kıvamlı yapışkan bir madde ile doğarlar. Anne sütü mekonyumun barsaklardan atılmasını kolaylaştırır.

10. Mama ile beslenme daha düşük zeka düzeyi ile bağlantılıdır.
Yapılan araştırmalarda bebekliklerinde anne sütü ile beslenen gençlerin mama ile beslenenlere göre zeka düzeylerinin daha yüksek olduğu ve okulda daha çok başarı gösterdikleri saptanmıştır.

11. Emzirme Crohn hastalığına karşı koruma sağlar.
Emzirme ciddi bir barsak hastalığı olan "Crohn hastalığı"na karşı koruyucudur. Crohn hastalığı barsakların enflamatuar bir rahatsızlığıdır.

12. Emzirme sayesinde annenin doğum sonrası kilo vermesi kolaylaşır.
Emziren anneler günde 500 kalori fazladan harcarlar. Bu da kilo vermeyi kolaylaştıran bir etkendir.

13. Emzirme doğum sonrası kanamaları azaltır.
Emzirme ile salgılanan oksitosin hormonu rahmin kasılmasını sağlarken açık olan kan damarlarının da kapanmasına yardımcı olur ve bu sayede doğum sonrası kanamalar azalır.

14. Emzirme doğum sonrası annenin rahminin küçülmesini kolaylaştırır.
Emzirmeyen annelerin rahimleri doğum öncesindeki boyutlarına asla dönemez. Her zaman eskisinden biraz daha büyük kalır.

15. Pre-term süt özellikle erken doğan bebekler için tasarlanmıştır.
Zamanından önce doğum yapan annelerin sütü, miadında doğum yapanlardan daha farklıdır. Bu dönemde süt "ağız" adı da verilen ilk süte yani "kolostruma" benzer ve erken doğan bebeğin sağlığı için gereklidir. Mikroplara karşı antikor ve protein deposu olan kolostrum bebeğin adeta bir "ilk aşısı" dır.

16. Anne sütü bağışıklık ile ilgili maddeler içerir ve bebeğin bağışıklık sisteminin gelişimini kolaylaştırır.

17. Mama ile beslenen bebeklerde tip 1 diabet riski artar.
Yapılan çalışmalarda çocukluk döneminde fazla miktarda inek sütü içen kişilerde bu süte karşı antikorların yüksek olduğu ve bu durumun da insüline bağımlı diabet riskini arttırdığı bulunmuştur.

18. Emzirme "endometriozis" gelişimini azaltır.

19. Emzirme annede yumurtalık kanseri riskini azaltır.
Araştırmalar emziren annelerin ileriki yaşamlarında over kanserine yakalanma riskinin emzirmeyenlere göre daha düşük olduğunu göstermektedir.

20. Emzirmeme annede endometrium kanseri riskini arttırır.
Araştırmalar emziren annelerin ileriki yaşamlarında over kanserine yakalanma riskinin emzirmeyenlere göre daha düşük olduğunu göstermektedir.

21. Mama bebekte alerji gelişme şansını arttırır.
Mama ile beslenen bebekler anne sütü ile beslenenlere göre daha yüksek oranda alerjik bünyeye sahiptirler.

22. Mama "ani bebek ölümü sendromu" riskini arttırabilir.
Hiçbir sebep olmadan bebeklerin aniden ölümü "ani bebek ölümü sendromu" olarak adlandırılır. Mama ile beslenen bebeklerde bu risk daha yüksek bulunmuştur.

23. Anne sütü bebekte kulak enfeksiyonları sıklığını azaltır.

24. Anne sütü bebekte astım ve diğer alerjik hastalıkların görülme riskini ve sıklığını azaltır.

25. Anne sütü bebeği ishale karşı korur.

26. Anne sütü bebeği "bakteriyel menenjite" karşı korur.

27. Anne sütü bebeği "solunum sistemi enfeksiyonlarına" karşı korur.

28. Anne sütü bebeği bazı "lenfoma" türlerine karşı korur.

29. Anne sütü bebeği "juvenil eklem romatizma"sına karşı korur.

30. İnek sütü barsaklar açısından irritandır (tahriş edici etkide).

31. Anne sütü bedavadır.

32. Mama ile beslenen bebekler ileriki yaşantılarında şişmanlık açısından daha fazla risk altındadır.

33. Anne sütü bebeği bazı "görme kusurlarına" karşı korur.
Bangladeş'de yapılan bir çalışmada emzirmenin, hem kırsal hem de kentsel alanda yaşayanlarda gece körlüğüne karşı koruyucu bir faktör olduğu saptanmıştır. Bebeğin yaşantısının ilk 24 ayında en önemli A vitamini kaynağı annesinin sütüdür.

34. Anne sütü aşıların etkinliğini arttırır.
Anne sütü ile beslenen bebeklerde, aşılardan sonra görülen bağışıklık cevabının daha güçlü olduğu saptanmıştır.

35. Emzirme doğal bir gebelikten korunma yöntemidir.
Uygun şekilde yapılan bir emzirme gebelikten en az 3 ay süreyle gebelikten korunmayı sağlar.

36. Anne sütü ile beslenen bebekler daha az doktora gider.
Anne sütü ile beslenen bebekler genel olarak daha sağlıklı oldukları için daha az doktora gitme gereksinimi görülür.

37. Emzirme annede ileride kemik erimesi şansını azaltır.
Bulgular emzirmeyen kadınlarda kemik erimesinin 4 kat fazla görüldüğünü ortaya koymuştur.

38. Anne sütü daha iyi sosyal gelişim sağlar.
Anne sütü ile beslenen bebeklerin psikomotor ve sosyal gelişimi mama ile beslenenlere göre belirgin derecede daha iyidir.

39. Anne sütü her zaman uygun konsantrasyonda besin maddesi içerir.

40. Anne sütü bebek için doğal bir sakinleştiricidir.
Anne sütünün içerdiği bazı kimyasal maddeler bebeğin daha kolay uykuya dalmasına yardımcı olur. Sinirli bebekler daha kolay sakinleşir.

41. Emzirmek mama hazırlamaya göre kolaydır.

42. Anne sütü çevre ile barışıktır.
Emzirme, şişe, kutu, paket gibi atık maddeler içermediğinden çevre ile dosttur.

43. Anne sütü ağrı kesicidir.
Anne sütü içerisinde bulunan "endorfinler" bebek için doğal bir ağrı kesici görevi görür.

44. Anne sütü her zaman temizdir.

45. Emzirme bebeğin diş sağlığı için yararlıdır.
Memeden emmek, biberondan emmeye göre bebeğin diş ve çene gelişimi için daha uygundur. Memeden emerken biberona göre 60 kat fazla enerji harcayan bebeğin çene kasları daha kuvvetli olur. Düzgün gelişen bir çenede çıkan dişler daha düzgün ve sağlıklı olur.

46. Anne sütü alan bebeklerde "reflü" daha az görülür
Emziren annelerin bebeklerinde mide içeriğinin yemek borusuna kaçması (reflü) daha kısa süreli ve daha az olur.

47. Emzirme annenin kendine olan saygısını güçlendirir.

48. Anne sütü her zaman uygun sıcaklıktadır.

49. Anne sütü sentetik hormonlar içermez, tamamen doğaldır.

2834
ben nasıl olsa damadımı buldum varsın çirkin olsun  :D
2835
Elifçim ben de karın yağı inceltici krem vardı.Doktora sordum selülit kremi inceltici krem falan sürebilirmiyim diye.Emzirirken olmaz dedi.Yaz gelecek nasıl denize girecem bilmiyorum yani  :-[