27 Nisan , 2024, 05:48:40

Haberler:

www.herseyibilen.co Durma! Merak ettiğin her konuda her soruyu sen de sor!


Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Topics - AککORTįє

21
Japonya' da hırsız yakalayan bi robot icat etmişler.



Amerika' da 5 dk da 118 hırsız yakalamış.

İngiLtere' de 5 dk da 90 hırsız yakalamış.

Fransa' da 5 dk 50 hırsız yakalamış.


...Bizde' de 5 dk da robotu çalmışlar  :ehi: :ehi: :ehi: :ehi: :ehi: :ehi:
22
A.Elinizi sıkıca tutar

B.Bir iki saniyeliğine hafifçe elinizi tutar sonra çabucak bırakır

C.İnsanların içinde bu tür gösteriş yapmaktan hoşlanmaz




A.Elinizi sıkıca tutar
24
Fıkralar / Müslüman Olan Varmı ?
05 Mart , 2011, 11:00:59
Adamın biri elinde büyük bir bıçakla camiye dalar ve sorar:

-Aranızda Müslüman olan var mı?

Korkudan kimse bişey diyemez. Birazdan yaşlı bir adam ayağa kalkar:
...
-Ben müslümanım. Der.

Bıçaklı adamla yaşlı adam camiden çıkarlar. Adam dışarıdaki inek sürüsünü gösterip:

-Amca, şunları kurban edicem de ben beceremem yardım eder misin? Der.

Yaşlı adam baya bir hayvanı kestikten sonra 'ben yoruldum başka birini bul' der.

Adam bu sefer kanlı bıçakla yine camiye girer ve sorar:

-Aranızda başka Müslüman var mı? Az önceki adamı doğradığını düşünen cemaat çok korkar ve herkes aynı anda imama bakar, imam:

-Ne bakıyosunuz ulan iki rekât namaz kıldırdık diye hemen Müslüman mı olduk

yüce İsa aşkına... :D

25
ve tabiki ''ALINTIDIR ''  8)




























26
Öyküler / . . . . a Ş k . . . .
17 Şubat , 2011, 17:29:16
Yaşlı bir beye sokakta yürürken bisikletli çarpmış ve hafif yaralanmış.Etrafta...kiler hastaneye götürmüşler. Hemşireler, 'röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini' söylemişler.

Yaşlı bey huzursuzlanmış; "acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş.
Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar.

"Eşim huzur evinde kalıyor.Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş.

"Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" deyince.

Yaşlı adam üzgün bir ifade ile
"Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor,hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş.

Hemşireler hayretle
"Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?"
diye sormuşlar.

Adam buruk bir sesle
"Ama ben onun kim olduğunu biliyorum" demiş...
28
> Adamın biri hastalanıyor. O gün canı, işe gitmek istemiyor.
> İçinden, Allah'a şöyle bir dua edeceği tutuyor:

> -'Allah'ım, her gün işe gidip 8 uzun saat boyunca evim ve eşimin
> rahatı için çalışıyorum.
> Eşim ise sadece oturuyor.
> Ne olur, bir gün benim yerime geçip, ne kadar zor bir hayat yaşadığımı
> görmesini sağla.'
> Hikaye bu ya, birden bire adamın dileği yerine geliyor.
> Ertesi sabah karısının bedeninde uyanıyor.
> -Hemen yataktan fırlıyor.
> -Eşinin kahvaltısını hazırlıyor.
> -Çocuklarını uyandırıyor.
> -Elbiselerini hazırlıyor.
> -Onların da kahvaltılarını yaptırıyor.
> -Beslenme çantalarını hazırlıyor.
> -Çocukları okula götürüyor.
> -Eve dönüp, evi toparlıyor.
> -Yıkanacak bulaşıkları ve çamaşırları hallediyor.
> -Temizleyiciye götürülecek olanları eline alıp telefon faturasını
> ödemek için bankaya gidip sıraya giriyor.
> -Faturayı ödedikten ve temizlikçiye uğradıktan sonra, akşam yemeği
> için alışverişe gidiyor.
> -Eli kolu dolu bir vaziyette eve dönüyor.
> -Bu arada öğlen oluyor.
> -Evi süpürmeye başlıyor.
> -Eşyaların tozunu alıyor.
> -Mutfağı siliyor.
> -Çocuklarının okuldan gelince yiyeceği keki pişiriyor.
> -Eee artık çocukları okuldan alma zamanı da geliyor.
> -Yolda onlarla sohbet ediyor.
> -Okulda olanlar konusunda akıl fikir veriyor.
> -Eve geldiklerinde derslerini kontrol edip, çalışma masalarına
> oturmalarını sağlıyor.
> -Süt ve kek getiriyor.
> -Bu arada yıkadığı çamaşırları ütülemesi gerekiyor.
> -Ütü bittiğinde ancak akşam yemeğini hazırlayacak kadar vaktinin
> kaldığını fark ediyor.
> -Hemen patatesleri soymaya başlıyor.
> -Salata malzemelerini yıkıyor.
> -Pilav için pirinci ıslatıyor.
> -Etleri çıkartıp, fırın için hazırlıyor.
> - Kocası eve geldiğinde, onu sofraya tabakları yerleştirirken buluyor.
> - Akşam yemeğinden sonra, önce eşinin kahvesini pişiriyor.
> - Masayı topluyor ve bulaşıkları hallediyor.
> - Eşinin ve çocuklarının ertesi gün giyeceği kıyafetleri kontrol
> ettikten sonra çocukları yatırıyor.
> - Onlara hikaye okuyor.
> -Televizyon seyretmeye ve biraz da gazete okumaya salona dönüyor ki,
> eşi onu yatak odasına çağırıyor.
> Ne de olsa , adamcağız bütün gün onlar için çalışıp, yoruldu, şimdi
> rahatlaması ve gevşemesi gerekiyor.
> Bu da zaten onun görevi.
>
> Ertesi sabah uyandığında hemen Allah'a yalvarmaya başlıyor :
>
> -Allahım özür dilerim. Ben ne dediğimi bilmiyormuşum.
> Karımın hayatını rahat zannetmekle ne halt ettiğimi şimdi anladım.
> Lütfen beni eski halime döndür.'
>
> Allah cevap veriyor :
>
> -'Evet, dersini aldığını görüyorum.
> Her şeyi değiştireceğim ama maalesef 9 ay beklemek zorundasın,
> Çünkü dün gece hamile kaldın ...
29
Zamanın birinde mükemmel erkek ve mükemmel kadın karşılaşmışlar.




Mükemmel bir flört döneminden sonra mükemmel bir evlilik yapmışlar.


Birlikte mükemmel bir hayat sürmüşler.






Bu mükemmel çift karlı, fırtınalı bir noel akşamı mükemmel arabalarıyla giderken,

yolda donmak üzere olan bir adam görmüşler.


Mükemmel çift olduklarından adama yardım etmek için durmuşlar.






Adam meğer sırtında oyuncak çuvalıyla Noel Baba'ymış!...





Mükemmel çiftimiz noel akşamı çocuklarin hayallerini karartmamak için noel baba ve oyuncaklarını arabaya yüklemişler.






Oyuncakları çocuklara dağıtarak yollarina devam etmişler..




Ne yazık ki tipi artmış...



Araca hakim olmak zorlaşmış ve mükemmel çift ve noel baba trafik kazası geçirmişler.







Kazada bunlardan yanlızca biri kurtulmuş!...









SORU: Kim kurtulmuş?










Yanıtı merak edenler aşağıya bakabilirler.









































Yanıt:

Mükemmel kadın kurtulmuş.






Herşeyden önce mükemmel kadın gerçekten vardır...








Herkes bilir ki, noel baba ve mükemmel erkek diye birisi yoktur...









DİKKAT : Kadinlar burada okumayı bıraksınlar, onlar için yazının sonu burası!

Daha fazla inat etmesinler ve bu iletiyi silsinler...

















Erkekler DEVAM EDİP aşağıya baksınlar.

























Eğer mükemmel adam ve noel baba yoksa, arabayı mutlaka mükemmel kadın kullanıyordur.





Bu bize kazanın nedenini ve en mükemmel kadının bile
araba kullanmak gibi bazı konularda pek de mükemmel olmadığını açıklar...









SADECE erkekler DEVAM ETSİNLER...
























































Şimdi eğer bir kadınsanız ve hala bunu okuyorsanız,

bu da başka bir noktayı açığa kavuşturur:








'Kadınlar hiç laf dinlemezler.'
30
İki çocuk sahibi olmak harika bir duygudur ama bazı zorlukları vardır. Öncelikle ikinci çocuğa sahip olmak için doğru zamanı ayarlamanız, sonra da kardeşler arası oluşabilecek kıskançlıklarla ve kendinizle esinize zaman ayıramama gibi sorunlarla başa çıkmanız gerekiyor. Bu konuyu sizin için inceledik ve yaşamınızı kolaylaştıracak ipuçlarını derledik.

İkinci çocuğa hemen mi sahip olacaksınız, yoksa bir müddet beklemeli misiniz? Bir başka bebeğin maddi ve manevi yükünü kaldıracak gibi değilsiniz; öte yandan çocuğunuzun kardeşinin olmasını, birlikte büyümelerini ve sizin de bir an evvel kariyerinize bıraktığınız yerden devam etmeyi istiyorsunuz. Peki ne yapmalısınız?

ARALARINDA İKİ YILDAN AZ FARK OLANLAR

Uzmanlara göre aralarında iki yıldan az fark olan çocuklar, çoğunlukla, arkadaş gibi büyürler. Kavga ettikleri zaman bile, sahip oldukları mükemmel dürtüler sayesinde, dışarıda da birlikte hareket ederler; çünkü oyun arkadaşı olarak birbirlerine güvenirler. 2 yasın altındaki çocuklar, yeni kardeşi kıskanmaya daha az eğilimlidir; çünkü bu yasta aile içindeki değişimi fark edemezler. Ayrıca birbirlerine yakın yaslardaki çocukları eğlendirmek ve zapt etmek çok daha kolaydır.

İki yıl içinde, iki tane çocuğa sahip olmak, evliliğiniz için de gerçekten iyi olabilir. Bu durum oldukça yoğun bakım ve ilgi gerektirir. Bir tek çocuğunuz olduğunda, genellikle anne, bebeği ile meşgul olurken, baba sıklıkla bir kenara çekilir; çünkü kendisini terk edilmiş hisseder ve esinin daima yapacak başka isleri vardır. Fakat yeni bir bebek daha gelince, baba birden hareketin içine çekilir ve ebeveynlerin ikisi de bir arada olduklarını hissederler.



Kısa süreyle iki çocuk sahibi olmanın bu tür olumlu yanları olmasına rağmen maddi ve manevi sizi olumsuz etkileyecek yönleri de vardır. Şüphesiz art arda çocuk sahibi olmak, fiziksel anlamda çok zor ve yorucudur. İki tane küçük çocuğa sahip olmak, ruhsal acıdan dayanılması zor bir durumdur. Yakında oturan arkadaşlarınız ya da aileniz yoksa, bu durum daha da zorlaşır. Ayrıca iki misli bebek bezi ve çocuk bakımı maliyeti gerçekten oldukça yüklü olabilir. Unutmayın ki; zamanı geldiğinde aynı anda iki kat eğitim parası ödeyeceksiniz. Bütün bu artan talepler yüzünden, anneler, ikinci çocukları olduktan sonra sıklıkla islerinden ayrılmanın baskısını hissederler. İki bebeğin annesi olmak, anneyi hızlı bir şekilde is hayatında basandan uzaklaştırır ve kariyerini büyük ölçüde etkiler.

İKİ İLE DÖRT YIL ARALIĞINDA DOĞANLAR

İki ve dört yıl aralığında doğan çocukların birlikte eğlenebilmeleri ve yeni aktiviteler bulabilmeleri kolaydır. 3 yaşındaki bir çocuk, bebeğini ağabeyinin oyuncağıyla tanıştırmaktan zevk alabilir ve 2 yaşındaki bir çocukla 5 yaşındaki bir çocuk, birlikte kaleler yapabilirler. Aynı zamanda birkaç yıl arayla çocuk sahibi olmak, ilişkinize nefes alma alanı yaratır. Ayaklarınızın altında iki bebekle, aranızdaki sorunları çok fazla büyütemeyeceksiniz. Küçücük bebekleri olan çiftlere göre biraz daha rahat edersiniz ve her ikisine de daha fazla enerji harcayabilirsiniz. Ayrıca üç yıl beklemek, hayatınızı düzene koyabilmek adına size bir şans verir. İlk bebeğinizin yorgunluğunu üzerinizden atabilir ve bedeniniz için egzersizler yapabilirsiniz.

Bu yas farkının olumlu yanları olduğu gibi olumsuz yönleri de vardır. Örneğin, kardeşler birbirlerine içerleyebilirler çünkü daima bir şeyleri birlikte yapmak zorundadırlar. Yasları birbirlerine yakın çocuklar, aynı filmi izlemekten hoşlanırlar ama aralarında iki ya da dört yas olanlar, sıklıkla, kendilerini gerçekten istemedikleri bir yarısın içinde buluverirler. Büyük çocuğun aksine, 3 yaşındaki çocuk yeni kardeşe adapte olurken zorlu zamanlar geçirebilir. İlk doğan çocuk sizin oyun arkadasınız olmaya alışmıştır ve sizin onunla özgürce yap-boz yapamadığınız veya oyun oynayamadığınız zamanlarda hayal kırıklığına uğrayabilir.



BEŞ YILDAN FAZLA ARAYLA DOĞANLAR

Bes yıldan fazla ara ile doğanlarda ise büyük çocuk, bakıcı rolü üstlenir ve küçük çocuğun ihtiyaçları karsısında akıllıca önerilerde bulunabilir. Yasam boyu ilk çocuğunuz, kardeşine okulla ve ilişkilerle ilgili rehberlik yapabilir. Tüm bu gecen yıllar içinde, daha iyi ve büyük bir ev satın alabilirsiniz ve çocukların ihtiyaçlarıyla ilgili rahatlayabilirsiniz. Okul masraflarını da daha uzak aralıklarla ödeyebilirsiniz. Ayrıca, artık gecen senelere oranla çocuk büyütme konusunda daha fazla bilgilisiniz. Üstelik eşiniz, kendini daha az gergin bir ebeveyn olarak hissedebilir. En keyiflisi ise bir çocuğun ne kadar hızlı büyüdüğünü gördünüz ve siz ikinci kez bu eğlenceyi yasayabileceksiniz. Fakat çocuklarınız farklı gelişimsel dönemlerde olacağı için ikisinin ihtiyaçlarını aynı anda karşılamak çok yorucu olabilir. Büyük çocuğunuza kitap okumaya çalışırken, belki de küçük çocuğunuzun kitabı yemeye çalışmasını engellemekle uğraşabilirsiniz. Siz ve esiniz çocuklarla ayrı ayrı ilgilenmeye çalışırken, birlikte çok az zaman geçirebilirsiniz. Ayrıca büyük çocuğunuzla alıştığınız özgürlükten sonra, kendinizi eski bebek bakımı havasına sokmak zor olabilir. Bebek bezleri ve biberonlar, endişe duymadan otomobili hoplatarak gitme alışkanlığı, uzun süren ziyaretler ve şekerleme zamanlarından tekrar vazgeçmek zor olacaktır.

KARDEŞLER ARASINDAKİ KISKANÇLIK

Kardeşler arasında olabilecek kıskançlıklar için size birkaç önerimiz var. Küçük çocuğunuz için aileye yeni bir bebeğin katılması "bana daha az ilgi" düşüncesini onun kafasına oturtur. Daha az kucak, daha az gülücük, daha az zaman, daha az dikkat. Bu küçük çocuğunuz için tehdit edici bir durum oluşturur.

Eve ikinci bir çocuğu getirmek, çoğu zaman 18 aylık ve 3 yas arasındaki çocuklar için güç bir durumdur. Yeni bebeğinizin hiçbir şeyden haberi yokken, daha büyük olan çocuğunuz, sizden daha çok ilgi görebilmek için yanınızda daha çok yer almaya çalışır. Bu gibi durumlarda çocukların sinirli, geri çekilen, kıskanç, kararsız ya da bunların tümünün karışımından oluşan ruh hallerine çok sık rastlanır. Çocuğunuzun negatif davranışlarına karsı asın tepki vermeniz, yaşadığı bu karmaşık duyguların gerçek olduğunu ona düşündürecektir. Bu gibi durumları yaşadığınız zaman, çocuğunuzun duygularını acık bir şekilde ifade edebilmesi için ona yardımcı olmanız ve sert davranmamanız gerekir. Zamanla herkes aile içerisindeki değişikliklere alışır. Birisi, sizin duygularınızı ve nişlerinizi dinleyip anladığı zaman ise, kendinizi daha güvende hissedersiniz. Yeni doğmuş bebeğinizi eve getirmeden önce çocuğunuza bu fikri asılamalı ve onu bu konuda rahatlatmalısınız.

Kaynak: Parents Dergisi

.
31
Protesto / İŞTE BU DA BABA
12 Ocak , 2011, 19:33:58
NASIL HERKES ANNE OLAMIYORSA  HERKES BABA DA OLAMIYOR

ÖZ ÜVEY FARKETMİYOR İNSAN OLMAKTAN GEÇİYOR BAZI ŞEYLER

VE BAZI ŞEYLER İÇİN SÖZ BİTİYOR..


http://www.haberaktuel.com/vicdansiz-baba,-aglayan-6-aylik-kizini-biberonla-oldurdu-haberi-360746.html
32
Babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur. Bu harika.



İnsan babası ölünce büyüyor çünkü.

Yalnız başına kalıyorsunuz o zaman artık.



Çocukken her şeyi bilen, herkesten güçlü olan babamız biz büyüdükçe küçülüyor.



Zamanını tamamlamış ve geçmişte kalmış bir yaşlı olarak kendi köşesinden bize bakıyor.

Uzakta olsa da, bize dokunamasa da...





Usandıracak kadar ayrıntılı sorularla hayatı öğrendiğimiz,

her şeyi bilen babamızın sorularıysa biz büyüdükçe artık bize sıkıcı gelmeye başlıyor.

Müdahale etmese, soru sormasa ne iyi olur dediğimiz zamanlar çok oluyor artık.

Biz ondan daha iyi biliyoruz ya her şeyi. Zaman artık onun zamanı değil ya...

Teknoloji gelişti ya... Her şey değişti ya...



Oysa ne zaman ki babanızı kaybediyorsunuz,

işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz.

Çünkü çınarın gölgesi yok artık üzerinizde.

Sizi fark etmediğiniz halde yağmurdan, güneşten koruyormuş meğer o gölge.



Siz de aile kuruyorsunuz, baba oluyorsunuz,

sizin de gölge yaptığınız ve koruduğunuz birileri oluyor

ama o gölgeyi çok arıyorsunuz.



Babanız öldüğünde büyüyorsunuz.

Artık soru soracağınız, öğreneceğiniz, azarını duyacağınız,

takdirini alacağınız, akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz,

korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz.



Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz, her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık...



Hep sessiz ağlayan, suskun seven, en zor dönemde bile yıkılmaz görünen,

sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık...

Büyüyorsunuz o zaman işte.



Savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak.



Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur...



ALINTIDIR
33
Uslu çocukların sırrı nedir? Cevabı, sınır koymaktan korkmayan bir anne-babaya sahip olmaları. Tavsiyelerimizle, olumsuz davranışlarını engelleyemeyen 2-3 yaşındaki çocuğunuzun davranışlarına sınır koyabilirsiniz.

İki-üç yaşlarındaki çocuklar evde veya onlarla bir yere ziyarete gittiğinizde, birtakım haylazlıklar yaparlar. Bu yaştaki çocuklar, neyin doğru neyin yanlış olduğunun farkındadırlar, ancak yanlış davranışı yapmamak için kendilerini engelleyemezler. Bir anne-babanın dikkat etmesi gerekenlerden en önemlisi ise, çocukları haylazlığı yaptığı an verecekleri tepkilerdir. Size, 2-3 yaşındaki çocuğunuza, çok sert ya da çok yumuşak olmaksızın, nasıl disiplin sağlamanız gerektiğiyle ilgili önerilerimiz olacak.



Bir öğrenme deneyimi
Disiplin kelimesi Latin kökenli "disciplina" kelimesinden geliyor ve "öğretme" ya da "öğrenme"' anlamında kullanılıyor. Aslında disiplinin hedefi de geçekten budur; çocuğa, iyi davranışın ne olduğunu öğretmek. Bu yaşta ceza vermek, bu tablonun bir parçası değildir. Bunun yanı sıra, istenmeyen davranışların çoğunun kaynağı meraktır, örneğin; "Eğer babamın diş fırçasını tuvalete atıp sifonu çekersem, fırıldak gibi olur mu?" diye düşünebilirler. Geri kalanlarının kaynağı ise aşırı neşeli olmalarıdır. 2-3 yaş çocuklarının doğru ve yanlışa dair bir fikri vardır, ama yanlış bir şeyi yapmaya da karşı koyamazlar. Bu yaş, kendini sınırlama duyusunu inşa etmenin zamanıdır. Bu evrede, çocuklar kendi farkındalıklarını kazanırlar ve sizi memnun etmek isterler.



Sorunları onlar ortaya çıkmadan önleyin
Disiplin, küçük çocuğunuz ve kendiniz için bazı temel kurallar koymak demektir.

Bu kurallar ve onları nasıl uygulayacağınızla ilgili önerilerimiz şöyle:



Yaramazlık yapabilme olasılığını aza indirin
Eğer ilgisini çeken nesneler onun ulaşamayacağı bir yerdeyse, örneğin; çocuğunuz sizin en iyi eşarbınıza bir toz bezi muamelesi yapamaz ya da ızgara çatalını köpeği dürtmek için kullanamaz. Her 20 dakikada bir "Sehpaya tırmanma!" diyorsanız, belki de sehpayı bir süreliğine ortadan kaldırmanın zamanı gelmiştir.

Küçük çocuğunuzun beden dilini öğrenin Çocuklar sınırları denerler. Kardeşinin saçını çekmeden ya da duvarı boyamadan önce çocuğunuz geriye doğru bir bakış atabilir, yüzünde bir anda yaramaz, bir gülüş belirebilir ya da bir süre tereddüt edebilir. Bu, o harekete geçmeden hızlı davranıp onu yeniden yönlendirmeniz için bir şanstır, bu nedenle tetikte olun.

Olumlu olanı vurgulayın

iyi davranışı geliştirin, böylece kötü olan davranışları tekrar etme ihtimali azalacaktır. Çocuğunuz iyi bir şey yaptığında, örneğin oyuncaklarını paylaştığında "Bu çok güzel.'" demeyin. "Oyuncaklarını paylaşman ne kadar güzel!" devin. Böylelikle neyi doğru yaptığını öğrenebilir.

Eşinizle ve çocuğunuzun bakısıyla tutarlı olun

Hangi davranışlara izin verilmeyeceği konusunda evdekilerle hemfikir olmalısınız. Eğer siz çocuğunuzun cep telefonuyla oynamasına izin vermezken eşiniz izin veriyorsa, bunun gibi ayrı düşündüğünüz konuları onunla yalnız kaldığınız bir ortamda tartışın.

Kuralları ortaya koymak

Çocuğunuzun hangi konuda olumsuz davrandığı önemli değildir; bu zaten çocukların yaptığı bir şeydir. Ama eğer olumsuz davranışları; kendilerine, diğer insanlara ya da eşyalara zarar veriyorsa, sizin için harekete geçme zamanıdır.

İşte önerilerimiz...

Elinizden geldiği kadar sakin kalın:

Bazı belirli durumlar için, aşağıdaki "öfkeyle baş etme yolları" başlıklı bölümü okuyun.

Can alıcı olanı söyleyin:

Çocuğunuz harekete geçtiğinde yalnızca "Hayır" demeyin. Eğer durmazsa cezanın ne olacağını söyleyin, örneğin; "Oyuncak trenini fırlatmayı bırakmazsan, günün geri kalanında onunla oynayamayacaksın."

Olumsuz davranışın sonucuna dair yakın bir bakış açısı sağlayın:

Örneğin, kızım babamın kitaplığındaki kitaplara zarar verirse, ona sayfaları yırtılan kitapları göstermeliyim ve büyükbabanın neden üzüldüğünü açıklamalıyım.

Çocuğunuzun yalnızca özürler dilemesini değil, aynı zamanda zararı telafi etmek için bir şeyler yapmasını da sağlayın:

Eğer oyun arkadaşının yaptığı kuleyi yıkarsa, onun yeni bir tane daha kule inşa etmesine de yardım etmeli.

Oyuna ara vermeyi deneyin:

Şu eski yöntem iyi sonuç veren bir çaredir, özellikle çocuğunuz uzlaşmadan uzak duruyorsa ya da sakinleşmeyi reddediyorsa... Onun odasında ya da güvenli başka bir yerde oturmasını sağlayın ve siz izin verene kadar kalkamayacağını söyleyin. Bunun için iki ya da üç dakika uygundur.

Öfkeyle baş etme yolları

Çocuğunuz yaramazlık yaptığında duygularınızı kontrol edebilmeniz her zaman en iyisidir. Ilımlı şekilde disipline ederseniz, anlaşmazlığın çözümünün sakin bir şey olduğunu göstermiş olursunuz.

Market tepinmesiyle baş etmek zorunda kalan tüm ailelerin bildiği gibi, bu her zaman kolay değildir. Eğer evdeyseniz. kendinizi kontrol edebilecek hale gelene kadar başka bir odaya çekilmek uygundur. Eğer bir marketteyseniz, bir şeyler yerli yerine oturana kadar birlikte dışarı çıkıp bir süre oturabilirsiniz. Ani durumlarda bunu daha nadir sağlarsınız, örneğin çocuğunuz çok kalabalık bir sokağa fırladığında onu öyle bir azarlarsınız ki ağlamaya başlar. Bağışlanabilir olduklarında, böylesi davranışlar, kesinlikle örnek teşkil etmemeli. Çocuğunuza neyi yanlış yaptığını anlatmak için zaman harcayın. Yolun kenarına oturun, birlikte arabaların birbirlerinin arkasından nasıl hızlı gittiklerini izleyin ve ona, incinmesini istemediğinizi anlatın.

Kaynak: Bebeğim ve Ben Dergisi

.
34

‎.Yurdum insanından yaşanmış gerçek olaylar!

Erkek , 38 , İstanbul


......Karımla alışveriş merkezinde dolaşırken birden önümüzden inanılmaz güzel bir kadın geçti. Nasıl oldu ben de anlamadım ama ilk defa bir kadına bu derece kilitlendim. Bu durumun farkında olan karımın şu sözleri ile kendime geldim. "Bakma faslın bittiyse kavgaya geçeceğim!"



Kadın , 40 , Çanakkale

Romantik bir akşam yemeği sonunda omuzunda yatarken soruyorum "Beni seviyor musun?" diye. Magmalara gelesice kocamdan cevap geliyor. "Sevdik ya!"



Kadın , 21 , İstanbul

Ablam evlenmeden önce saatlerce odamıza kapanır, sigara ve kahve ikilisi
eşliğinde sırlarımızı dökerdik. Böyle anlardan birinde, kısık sesle
"Müzik açalım mı? Babam yan odada, bizi dinliyor olabilir." dedim. Yan
odadan gelen ve hala hatırladığımızda bizi kahkaha lara boğan ses: "Ne
dinleyecem sizi beee!"


Erkek , 25 , İstanbul

Ülkemizde kişi başı milli gelir 10.000$'a yaklaşmış. Benim cebimde 10
YTL var. Kim hakkımı yiyorsa haram olsun!


Kadın , 21 , Bursa

Annemle babam tartışıyor. Tartışma esnasında annemin kafası o kadar çok karışıyor ki, kendisini aldatmakla suçladığı babama "O çocuklar benden mi??" diyor! Zaten tartışma o anda bitiyor, gülmekten tabii.


Kadın , 25 , İzmir



İşyerinde küpe takan erkek arkadaşımıza babasından yorum: "Bir zamanlar nur topu gibi oğlum vardı; nuru gitti, topu kaldı!"



Erkek , 25 , Trabzon



Eğer bir sokakta yürüyorsanız ve camında ''Bu ev kiralıktır'' yazılı bir
evin yanından geçip birkaç adım sonra önüne geldiğiniz bir başka evin
camında ''Bu da'' yazısını görürseniz bilin ki Trabzon'dasınız.



Kadın , 34 , İstanbul



Dün haberlerde çıkan tekstil sektörünün krize girmesine kocamın yorumu:
"Bak bir aydır alışveriş yapmıyorsun, tekstil krize girmiş!"



Kadın , 34 , İstanbul


"Seviyor musun?" dedim, "Seviyorum." dedi. "Ne kadar?" dedim, "Çok."
dedi. "Ne kadar çok?" dedim. "Her akşam eve gelip dırdırını çekecek
kadar çok..." dedi. Sustum...

Kadın , 23 , İstanbul


Ramazanda cemaat toplanmış, teravihde. Ufaklığın teki de annesinin
peşine takılmış gelmiş. Namaz kılınırken sessiz sessiz olanları izleyen
çocuğun dudaklarından hayal gücünü ortaya koyan şu cümleler dökülüyor.
''Yatın kölelerim! Kalkın kölelerim! Yatın kölelerim! Kalkın
kölelerim!'' Cemaat uzun süre secdeden kalkamadı tabi...

Erkek , 35 , Eskişehir

Tatile giden, hayat dolu yaşlı teyzemiz güya helalleşiyor. "Hadi
çocuğum, hakkınızı helal edin, hayat bu; siz ölürsünüz ben göremem, veya siz kör olursunuz beni göremezsiniz..."



Erkek , 28 , ABD



8 yaşımdaki yeğenim "Dayı nasıl oluyor da renkli sabundan beyaz köpük
çıkıyor?" diye sordu. "Dur bir düşüneyim." dedim, hala düşünüyorum...



Erkek , 36 , İstanbul

Kırmızı ışıkta durduğum anda yanımdan iki motosikletli ışık hızında ve
tek tekerlek üzerinde geçti. Ben ağzım açık olayı izlerken yanıma
yanaşan 112 ambulansından doktor camı açtı ve bana: ''Gördün mü bizim
müşterileri... Hey maşallah!'' dedi.

Erkek , 40 , İstanbul



Kardeşime araba kullanmayı öğretiyorum. Çok hevesli... Bana; "Abi çok
kolay yaa, aynı bilgisayar oyunu gibi!" diyor. Cevabım; "Hııı... Ama tek canın var

Kadın , 31 , İstanbul


Nişantaşı-Kadıköy dolmuşu için bekliyoruz. Bir taksi geliyor dolmuş
yerine. Ön koltuğa oturan kadın her normal insan gibi emniyet kemerini
takıyor. Ancak şoför amcamız emniyet kemerinin iyice ortaya çıkardığı
dekolteye bakmaktan yola bakamadığı için bir müddet düşünüyor ve içini
çekerek kadına sesleniyor. "Abla, çıkar emniyet kemerini, böylesi daha
emniyetli hepimiz için."


Kadın , 22 , İstanbul

Arkadaşımla kafede otururken yan masadan kalkan hiç tanımadığım çocuk bizim masaya yöneliyor. Bir koluyla sandalyeme, diğer koluyla masaya abanıp kulağıma eğiliyor ve şöyle diyor: "Parmakların uzun; en az bir enstrüman çalıyorsun. Dişlerin temiz; sigara içmiyorsun. Yüzün güleç; öyle her şeyi dert etmiyorsun. Ve kalbin dolu, iki saattir yüzüme bile bakmıyorsun."


Kadın , 26 , Sinop


Duştayım. Birden elektrikler kesiliyor. Hemen kapıyı açıp anneme
bağırıyorum. "Anneee, konuş benimle; korkuyorum!" Annem başlıyor
konuşmaya. "Bu gece de rüyamda dedeni gördüm. Mezarının başına gitmişim, 'Baba ben geldim; kalk!' diyorum; o da mezardan çıkıyor; başlıyoruz konuşmaya..." Ben korkudan ağlamaya başlıyorum; annem gülmekten çatlıyor.

Kadın , 26 , Ankara

Şiddetli kavgamız sırasında "Gidiyorum ben, bitti!" dediğimde "Dönerken
mutfaktan su getir, sana laf anlatacağım diye boğazım kurudu!" diyen
kocamı huzurlarınızda yılın kozalağı seçiyorum.


Kadın , 24 , İstanbul

Lacivert ceketi, gri pantolonu, kahverengi ayakkabısı ve siyah kemerini
bir arada giyen babama annemin yorumu: "Toplama bilgisayar gibi
olmuşsun!"


Kadın , 22 , Ankara

Yolda yürürken güneş gözlüklü, kulaklıklı bit tipin bana baktığını fark
ettim. Tam yanından geçerken "Gözlük var diye baktığını fark etmediğimi
mi sanıyorsun?" dedim. Gülerek "Kulaklık var diye duymadığımı mı
sanıyorsun?" dedi. Herkes hazır cevap olmuş canım...

Kadın , 25 , İstanbul


Otobüse bindim, her yer dolu, arkaya doğru ilerledim, bir koltuktan
tutundum, ayakta duruyorum. Hemen önümde oturan, 20'li yaşlara
yaklaşmakta olduğunu tahmin ettiğim genç "Oturmaz mısınız?" dedi, hani
kalkayım da oturun anlamında, "Gerek yok, teşekkür ederim, böyle iyi."
dedim. Kalktı ve "Buyrun, oturun." dedi, "Teşekkürler, iyi böyle."
dedim, "Huysuzluk etme, otur dedik, otur işte!" dedi, ne yapayım,
oturdum ben de.

Kadın , 28 , İzmir

Hamile olan sevgili sarışın kuzenim, gebelikle ilgili okuduğun;
"Bebekler zekalarının %80'ini anneden alıyorlar." makalesinden sonra
panikle bana dönüp; "Ay inanmıyorum. Bana ne kalacak o zaman?" diye
sorduğunda sana; "Üzülme öyle bile olsa senin kaybedeceğin bir şey yok!" diyemedim ya! Lanet olsun içimdeki insan sevgisine!


Erkek , 23 , Antalya

Bir alkış da sınava giderken, 1 GB'lık flash disc'e Kur-an'ı Kerim ve
dualar atan, sonra da boynuna asan ve cevşen niyetine kullanan kardeşime
gelsin.


Kadın , 31 , İstanbul

Haftasonu babasıyla gezmek için süslenmeyi abartan oğluma "Oğlum
çapkınlık mı yapacaksınız?" diye sordum. Oğlum tüm sempatikliğiyle cevap verdi; "Evet anne, babam da bakıyor kızlara ben de. Ama senin kadar güzelini görmedik!"
35
Kanımız hücreleri besliyor, boşaltımı sağlıyor ve bunu herkes biliyor.Peki kan grupları ne işe yarıyor?Acaba kişiliğimizi nasıl etkiliyor?
Okuyunuz efendim...


Dünyada kan gruplarının dağılımı :
0 RH pozitif Her 100 kişiden 40´ı
0 RH Negatif Her 100 kişiden 7´si
A RH pozitif Her 100 kişiden 34´ü
A RH Negatif Her 100 kişiden 6´sı
B RH Pozitif Her 100 kişiden 8´i
B RH Negatif Her 100 kişiden 1´i
AB RH Pozitif Her 100 kişiden 3´ü
AB RH Negatif Her 200 kişiden 1´i


En eski kan grubunun "0″ grubu olduğunu belirtiliyor. "Herkes 0 grubuyken insanlar çok küçük bir alanda yaşıyorlardı, aynı yemeği yiyor, aynı organizmaları soluyorlardı ve bu yüzden değişim gereksizdi. Ancak nüfus arttığında ve göçler hızlandığında değişimler ivme kazandı. Sonrasında gelişen A ve B gruplarının geçmişi ancak 15 bin - 25 bin yıl öncesine uzanıyor. AB grubu ise çok yenidir."
0 grubu "avcı", A grubu "çiftçi", B grubu "göçebe" ve AB grubu "modern" olarak değerlendiriliyor


Kan gruplarına göre kişilik tahlili


0 grubu: Kendine güven, cesaret.
A grubu: Sinirli ve hassas.
B grubu: Uyumlu ve yaratıcı.
AB grubu: En çekici ve ilginç...


En cesur ve güçlü " 0″ grubu


Bu kan grubu taşıyan herkes gücü, dayanıklığı, kendine güveni, cesareti, sezgiyi ve tanrı vergisi bir iyimserliği genetik hafızalarında taşırlar.Melodik mizaç özelliğine sahiptirler. Bunlar yaşamın tadını en iyi çıkaran, dünya nimetlerinden en geniş biçimde yararlanan kişilerdir. Hayati bir melodi gibi yaşar ve kavrarlar.


İçinde bulundukları ortama çok iyi uyum gösterirler. Tüm insanlarla ve bütün varlıklarla anlaşırlar. Onlara ters düşmeden, olumlu ilişkiler kurmayı başararak yaşarlar. Bu engin uyum düzeni içinde, önlerine sunulan olanaklardan rahatlıkla yararlanırlar.


Amaçladıkları sonuca, büyük uğraşlara kalkışmadan, kolayca ulaşırlar. Onların bu başarılarındaki en büyük etken, dış dünyayla, sudaki hidrojenle oksijen gibi uyumlu olmalarıdır.
Modaya, havaya, zamana hemen uyuverirler. Herhangi birine çok değişik ve ters gelebilecek bir ortam düşünelim. Onlar bu ortam içinde dağılıp şaşırmaz, ürküp sinmez, bir köşeye çekilip donup kalmazlar. Hemen uyum gösterirler. Sivri ve uç düşünceleri, aykırı fikir ve eğilimleri yoktur.
Sağlıklı bir bünye ve iyimserlikle desteklenmiş liderlik özellikleri (güç, etki, güvenirlik) ve başarı için gerekli güdüler size kalan 0 grubu mirasıdır.


En paylaşımcı "A" grubu


Kalabalık insan toplulukları ve yerleşik ama daha kırsal yaşam gerilimleri baş edebilmek üzere ortaya çıkmıştır. Psikolojik özelliklerinin bazıları, kalabalık çevresel kitlelerin ihtiyaçlarına katlanabilmekle gelişir. Uyumlu mizaç özelliğine sahiptirler. Bu grup içinde yer alanlar, duyan, hisseden, sürekli olarak araştıran, çevrelerindeki kişiler ile bağlantı ve uyum sağlamaya çalışan kişilerdir. Dış dünyadaki tüm değişikliklere karşı duyarlıdırlar. Ancak aşırı duyarlılıkları, çevrelerinde büyük uyum güçlüğüne düştüklerinde onların geriye doğru kaçmalarına ve içlerine kapanmalarına neden olur.


Uyumlular, içinde bulundukları toplumun en ilgi çekici ve en renkli varlıklarıdır. Ancak dayanma ve uyum sağlama yeteneklerinin yetersiz kaldığı ortam ve koşullarda çözülürler. Acınacak, zavallı insanlar olurlar.
Büyük bir olasılıkla, bu oluşumun içindeki bireyde olması gereken en önemli özellik, paylaşımcı yapıdır. İlk A´lar, karmaşık bir hayatın meydan okumalarına karşı duyarlı, kurnaz, istekli ve akıllı olmak zorundaydılar.
Ancak bütün bu niteliklerin tek bir yapıda toplanması gerekiyordu. Belki de bu bugün bile A´ların daha gerilimli bir yapıya sahip olmalarının bir nedenidir. Sıkıntılarını içlerine atarlar.


Fakat patladıklarında da dikkatli olmalısınız. O gruplarının çok başarılı olduğu gerilimli ve sıkışık liderlik pozisyonlarına A´lar pek uygun değildir. Bu onların lider olamayacakları anlamına gelmiyor. Ama içgüdüsel olarak, çıkar gözeten liderliği istemezler.


A kan grubunda diğer gruplardan daha az grip görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca virüslerin etkisi, AB grubunda da diğer gruplara göre daha azdır.


En uyumlu "B "grubu


Irkların karışması, yeni topraklar ve yabancı iklimlerle karşı karşıya kalan ilk B gruplarının yaşamlarını sürdürebilmek için uyumlu ve yaratıcı olmaları gerekiyordu.
B grupları yerleşik A grupları kadar düzenli ve uyumlu bir konfora gereksinim duymazken O grularından da daha az kararlılık sahibidirler. Bu özellikler B gruplarının her hücresinde mevcuttur. Biyolojik olarak B gruplar diğer gruplardan daha uyumludur. Ritimli mizaç özelliğine sahiptir. Davranışlarında akılcı, sistemli, düzenli ve iradelidir. Başkalarının tepki ve eğilimlerini dikkate almaksızın, kendi düşünce ve kararları doğrultusunda ilerler. Onu bir demiryolu üzerinde giden, önüne çıkan engelleri ezen veya birlikte sürükleyen bir lokamotife benzetebiliriz.


Çevrelerine egemen olmak ve yönetmek isterler. Gözüpek, inatçı, otoriter ve serttirler. Mantık ve irade, onlarda daima duygulardan daha önce gelir. Bu mizaca sahip bulunanların tipi, asker, uzman ve danışmandır.
Bir çok yönüyle B grupları bütün olası seçeneklerin en iyisine sahiptirler. A gruplarının zihinsel ve duygusal olarak uyarılmış edimlerinin yanı sıra O gruplarının saldırgan ve keskin fiziksel tepkilerine ait öğeleri de içlerinde barındırırlar.


B gruplarının farklı kişiliklerle daha kolay ilişkiye girebilmelerinin nedeni, genetik doğaları gereği daha uyumlu olmalarındandır. Çünkü kendilerini rekabet ve savaşlara karşı daha az eğilimli hissederler. Onlar diğerlerinin bakış açısından da bakabilirler. Empati yetenekleri vardır.


En çekicisi "AB" grubu


Bu grup sinirli ve hassas A´larla dengeli B´lerin birleşmesiyle oluşmuştur. Sonuç ise tinsel, yaşamın özellikle sonuçlarının pek farkında olmadıkları bir takım etkenlerini kucaklayan, biraz parça parça bir karakterdir. Kompleks mizaç özelliği gösterirler. diğer üç mizacın tüm özelliklerini, karmaşık ve karışık bir biçimde bu kümede yer alan kişilerde görülür. Bu üç özellik, farklı yoğunluklarla bir arada bulununca, kişi birbiriyle uyuşmaz eğilimlerin elinde adeta oyuncak olur.


Böyleleri, dengeleri için gerekli olan dinamik bir düzenleme, güçlü bir irade ve iyi bir disiplinle karşılaşana değin, çelişen, karmaşık duygu, düşünce ve eğilimlerin elinde bocalayan, kaprisli, kararsız ve tutarsız bir kişi olur çıkarlar. Bununla birlikte çevrelerine önem vermeleri, sosyal tutum ve yargıları önemsemeleri, mantıklı düşünme yetisine sahip olmaları gibi olumlu yönleri onları başarıya ulaştırabilir."
Çoğu kez onlar detaylarla uğraşıp kendilerini yormazlar. AB grubu, kan grupları arasında en çekici ve en ilginç olanıdır. Ama onların doğal karizması ardında hep kırık kalpler bırakır.


Kan grupları arasında AB çok ender görülür.A grubuyla B grubunun karışmasından meydana gelen bu kan grubuna dünya nüfusunun ancak %5 ´i dahildir.Ve de bu grup,kan gruplarının en yenisidir.Bundan 10-12 yüzyıl öncesine kadar böyle bir kan grubu yoktu.Doğudaki istilacı güçlerin batıdaki ülkeleri ele geçirmeleri üzerine farklı uluslar birbirlerine karıştılar. Doğuyla batı uygarlığının karışması sonucunda AB kan grubu ortaya çıktı. M.S. 900 yıllarından itibaren AB kan grubu oluştu. A ve B gruplarındaki Avrupalılar´ın evlilik yoluyla bir araya gelmedikleri kesindi. Ancak doğudan batıya akın başladıktan sonra farklı kan grupları birleşebildi.


Kan grubu-Kişilik ilişkisi


Kan gruplarının insan kişiliği ile yakından ilgisi olduğu anlaşıldı. Japon uzmanlar farklı kan gruplarının erkekler ve kadınlar üzerindeki etkilerini konu alan bi araştırmasının sonuçlarını açıklarken, "İnsan vücudunun kimyası ile kişilik arasında önemli bağlar var. Kan grupları bunlardan biri." dedi


A Grubu Kadını


Para harcamasını çok sever. Seksi iç çamaşırlarına düşkündür. Çocukları çok sever ve çocuk sahibi olduktan sonra eşini ihmal eder. Değişikliği seven biridir.
.
A Grubu Erkeği


Düzenli yaşamayı sever. İyi bir dost ve konuşmacıdır. Birlikte olacağı kadını seçerken çok titiz davranır.


B Grubu Kadını


İstek doludur. Sekse hiç hayır demez. Para konusunda eli ya çok açıktır ya da cimridir.


B Grubu Erkeği


Özgürlüğünün sınırlanmasından nefret eder. Kadınlara saygısı sonsuzdur. Hep neşe dolu bir aileye sahip olmak ister. Yemek konusunda son derece titizdir.


AB Grubu Kadını


Erkeklerin yüreğini hoplatan elbiseler giymeye bayılır. Para konusunda tutumludur. Yemek pişirmekte, mükellef bir sofra hazırlamakta üzerine yoktur.


AB Grubu Erkeği


Aile içinde mutlaka sözünün dinlenmesini, isteklerinin yapılmasını ister. Hoşgörülü ve kararlıdır. En iyi aşıklar bu gruptan çıkar. Eşine ev işlerinde yardım etmekten çekinmez.


0 Grubu Kadını


Mutfak masraflarından kısarak kendine hoş elbiseler alır. Çocukları biraz ele avuca geldiğinde hemen çalışma hayatına dönmek, toplumdaki yerini almak ister. Yemek yapmakla fazla uğraşmak istemez. Pratik yemekleri tercih eder.


0 Grubu Erkeği


Aşık olduğu zaman birlikte olduğu kadını çok kıskanır. Kalabalığı sevmez. Son derece hareketli, çalışkan ve hırslıdır. Sevgilisine veya eşine sık sık hediye almayı sever.








BENİM KAN GRUBUM A RH(-) EŞİMİN B RH(-) 

OĞLUMUN DA

AB RH(-)  :D



AB RH Negatif Her 200 kişiden 1´i

En çekicisi "AB" grubu


Bu grup sinirli ve hassas A´larla dengeli B´lerin birleşmesiyle oluşmuştur. Sonuç ise tinsel, yaşamın özellikle sonuçlarının pek farkında olmadıkları bir takım etkenlerini kucaklayan, biraz parça parça bir karakterdir. Kompleks mizaç özelliği gösterirler. diğer üç mizacın tüm özelliklerini, karmaşık ve karışık bir biçimde bu kümede yer alan kişilerde görülür. Bu üç özellik, farklı yoğunluklarla bir arada bulununca, kişi birbiriyle uyuşmaz eğilimlerin elinde adeta oyuncak olur.


Böyleleri, dengeleri için gerekli olan dinamik bir düzenleme, güçlü bir irade ve iyi bir disiplinle karşılaşana değin, çelişen, karmaşık duygu, düşünce ve eğilimlerin elinde bocalayan, kaprisli, kararsız ve tutarsız bir kişi olur çıkarlar. Bununla birlikte çevrelerine önem vermeleri, sosyal tutum ve yargıları önemsemeleri, mantıklı düşünme yetisine sahip olmaları gibi olumlu yönleri onları başarıya ulaştırabilir."
Çoğu kez onlar detaylarla uğraşıp kendilerini yormazlar. AB grubu, kan grupları arasında en çekici ve en ilginç olanıdır. Ama onların doğal karizması ardında hep kırık kalpler bırakır.


Kan grupları arasında AB çok ender görülür.A grubuyla B grubunun karışmasından meydana gelen bu kan grubuna dünya nüfusunun ancak %5 ´i dahildir.Ve de bu grup,kan gruplarının en yenisidir.Bundan 10-12 yüzyıl öncesine kadar böyle bir kan grubu yoktu.Doğudaki istilacı güçlerin batıdaki ülkeleri ele geçirmeleri üzerine farklı uluslar birbirlerine karıştılar. Doğuyla batı uygarlığının karışması sonucunda AB kan grubu ortaya çıktı. M.S. 900 yıllarından itibaren AB kan grubu oluştu. A ve B gruplarındaki Avrupalılar´ın evlilik yoluyla bir araya gelmedikleri kesindi. Ancak doğudan batıya akın başladıktan sonra farklı kan grupları birleşebildi.
36
Atatürk bir akşam, Çankaya'da arkadaşlarına sordu



- Dünyanın en büyük insanı kim...dir?


- Timur'dur Paşam!


- Değil.


- Fatih'tir.


- Değil.


- Yavuz Sultan Selim.


- Değil.


- Alpaslan.


- Değil.


- Napolyon.


- İskender.


- Değil.


Nafile!.. Ne derlerse Atatürk "değil" diyordu. Dalkavuklardan biri dayanamadı:


- Sizsiniz Paşam., dedi.


Atatürk, bu zatı tersledikten sonra, sualinin cevabını kendisi verdi:


- Dünyanın en büyük insanı Hz. Muhammed'dir. Ölümünden bu yana bin üç yüz sene geçtiği halde, günde beş vakit, Cenab-ı Allahtan sonra adı söylenen Hz. Muhammed'dir...
37
Bir yıl daha bitti,

ama sakın üzülme zaman çabuk geçiyor diye...

Unutma ki herkes aynı şeyi yaşıyor.

Bu yılın sonunda geriye baktığında umarım "harika bir yıldı" dersin..

Dileğim bugün dilediğin tüm dileklerinin gerçek olması.

Geleceğini oluşturacak her yeni gün,

bir önceki günden daha güzel, isteklerine uygun ve seni mutlu edecek şekilde olsun!

Belki yanında değilim ama bil ki kalbimin en derin yerinde bugünü seninle kutluyorum.

Nice yaşlara...  :opucuk: :love9:





38
Kimseyi değiştiremezsin hayatta.

Ve kimse için de değişmemelisin.

Kimliğini kaybettiğin an yaşamını çöpe attın demektir.

İstemediğin sürece hiçbirşey için ödün vermeyeceksin hayatta.

Gün gelir verecek bir şeyin kalmaz çünkü.

Her şeyi sen istediğin için yapacaksın, başkası senden istediği için değil.

Ve sen, sen olarak kaldığın sürece senin yanında olanlar da mutlu olacaktır

Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin seninle.

Yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil herkesin gidebileceği biryol vardır.

Sen yeter ki yanında yer ayırmayı bil.

Ne sen kimse için mecburi istikametsin, ne de bir başkası senin için...

Seninle gelmek isteyenleri yanına al. Belki beraber daha çok şey katabilirsiniz bu hayata.

Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini.

Hayat rahat insanlarla güzel.

Ve hayat hak ettiği gibi yaşandığında güzel...





39
Adam eve döndüğünde, 5 yaşındaki kızını kapının önünde beklerken bulur.
Çocuk babasına sorar:
- Hoş geldin babacığım. Sen bir saatte ne kadar para kazanıyorsun?
Yorgun gelen adam sertçe cevap verir:
- Bu senin işin değil!
- Babacığım lütfen.
- Ne olacak? 20 dolar...
- Peki bana 10 dolar borç verir misin?
Adam iyice sinirlenip bağırır:
- Benim senin saçma oyuncaklarına veya başka şeylerine verecek param yok! Hadi derhal odana git!..
Çocuk mahzun mahzun odasına girip kapısını kapatır.
Adam sinirlisinirli, 'Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder?' diye düşünür.
Aradan bir müddet geçtikten sonra biraz daha sakinleşir. Çocuğa, belkide gerçekten lâzım olduğunu düşünür.
Odasına gidip henüz uyuyamamışolan çocuğa der ki:
- Al bakalım istediğin 10 doları! Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm, ama yorucu bir gün geçirmiştim.
Çocuk sevinçle babasını kucaklar ve;
'Teşekkürler babacığım!' diyesevinir.
Yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkararak,babasının yüzüne bakar ve yavaşça paraları sayar.
Bunu gören adam iyicesinirlenerek yine sertçe sorar:
- Paran olduğu hâlde neden benden para istiyorsun?
- Babacığım, yeterince yoktu.
Bu sırada elindeki paraları babasına uzatarak son sözünü söyler:
- İşte 20 dolar babacığım. Bir saatini bana ayırır mısın?
40
Konuşurken ne çok durakladığınızın farkında mısınız? Sadece birkaç harften oluşan 'Aaa..', 'Iıııı..' gibi sözcükler, karşınızdaki kişinin dikkatini dağıtır, söyledikleriniz tüm önemini yitirir. Aman onlardan uzak durun!

Benim amacım, insanları süslü kelimelerle etkilemek değil. Zaten hiçbir zaman böyle bir hevese kapılmadım. Benim için önemli olan, kişinin düşünce ve duygularını doğru sözcüklerle açıklayabilmesi.

Hepimiz insanız ve de birbirimizle konuşarak anlaşmamız gerekir. Benim derdim de bu. İnsanların doğru kelimeleri kullanarak birbirleriyle anlaşmaları.

Konuşurken yaptığımız bazı hatalar, aslında kötü alışkanlıkların bir sonucudur.

Kelimeyi ağzımızdan çıkarmaya çalışırken 'Ee, aaa, ah, uh' gibi anlamsız sesler çıkararak zaman kazanmak isteriz.

Ve de söylediğimiz söz ne kadar etkileyici olursa olsun, önceden çıkardığımız sesler, sözcüklerin değerini sıfıra indirir. Karşımızdaki kişi o anlamsız sesleri dinlerken dikkati dağılır, söylenen sözleri anlamakta güçlük çeker. Ve de söylenen sözler bir anda değerini, anlamını yitirir.

Söze 'şey...' diye başlamamayı öğrenin
Konuşmanın güzelliğini temelinden bozan bir kelime var:

Şey! Eğer siz söze şey diye başlarsanız, arkadan gelen önemli kelimeler etkili olmaz.

Bir cümleye 'şey' sözcüğü ile başlamak hatadır. Ama ne yazık ki, bu üç harfli sözcük pek çoğumuzda bağımlılık yaratmış.

Biliyor musun diye sakın sormayın
Ne söyleyeceğimizi bilsek bile, alışkanlıktan olacak 'Şey' diye söze başlıyoruz. Bazen arkadan 'Bak sana ne diyeceğim' diye bir cümle de gelince, bir çuval incir berbat oluyor.

Karşınızdaki kişiye söylemek istediklerinizi doğrudan sıralamak varken, konuşmanızı güçlendirmek, karşınızdaki kişinin merakını tetiklemek uğruna sarf ettiğiniz kelimeler konuştuğunuz kişi üzerinde ters tepki yaratıyor.

Büyük küçük herkesin çok sık kullandığı, aslında anlamsız bir söz daha var:

'Biliyor musun?' Aslında bir öğretmenin öğrencisine sormasının doğru olacağı soruyu siz, sohbet arasında kullanıyorsunuz. Karşınızdaki kişi 'Evet biliyorum' cevabını verirse ne yapacaksınız?

Bilmek fiilini soru şeklinde değil de 'Biliyorsun' şeklinde kullanmanın da hiç anlamı yok. Kişi, sizin söyleyeceklerinizi zaten biliyorsa, neden aynı şeyleri bir de sizden dinlesin?

Nasılsa kullanmaya alıştığımız ve de bir türlü vazgeçemediğimiz sözcükler, doğru konuşmayı zorlaştırıyor.

Bazı sözcükleri, kişisel konuşma üslubunuz olarak değerlendirmeye kalkışırsanız büyük bir hata yaparsınız.

Ağız kalabalığı yapmakta kaçınmalısınız
Hiçbir anlam taşımayan, zihinleri karıştırmaktan, insanları sıkmaktan başka bir işe yaramayan sözcükleri aklınızdan ve de kelime hazinenizden ne kadar çabuk çıkarırsanız, o kadar iyi bir iş yapmış olursunuz.

Tabii yıllar yılı kullanmaya alıştığınız sözcükleri bir anda aklınızdan silip atamazsınız. Kötü alışkanlıklarınızdan kurtulabilmeniz için bir süre egzersiz yapmalısınız.

Ayrıca haber spikerlerini ve beğendiğiniz konuşmacıları da dikkatle takip edin, bakalım nasıl konuşuyor, nerelerde vurgu yapıyorlar!

Konuşma egzersizleri yaparken o anlamsız sözcükler elinizde olmadan ağzınızdan çıkarsa hemen durun ve cümleyi o sözcükleri kullanmadan birkaç kez tekrarlayın.

Konuşmanızı kasete alın
Çok sık kullandığınız sözcükleri konuşma dilinizden atmak isterseniz, işe kendinizi dinlemekle başlayın. Ağzınızdan çıkan kelimeleri dikkatle takip edin. Bu yöntem çok etkili olabilir. Belki ilk denemelerde saçma sözcüklerin farkına varmazsınız.

Fakat aynı cümleyi birkaç kez tekrarlayınca, durumu anlayacaksınız. Söylemek istediğiniz sözleri önceden tasarlarsanız, kelimelerin arasına anlamsız sözcükler katmak gereğini duymazsınız.

Bu konuda ailenizden, yakın arkadaşlarınızdan da yardım isteyebilirsiniz. Sizi uyarsınlar. Konuşurken yaptığınız hataları çekinmeden yüzünüze vursunlar.

Konuşmaya başlamadan önce, konu her ne olursa olsun, ne konuşacağınızı bilin. Neyi nasıl açıklayacağınızı bilirseniz, konuya hâkim olursanız, anlamsız sesler çıkararak ya da o cümlede yeri olmayan sözcükleri söyleyerek zaman kazanma ihtiyacını duymazsınız.

Birinci cümleyi söylerken, zihninizde ikinci cümleyi tasarlamaya zamanınız olur.

Bir başka yöntem de konuşmanızı kaydetmek. Sözlerinizi kaydettikten sonra, cihazı tekrar çalıştırıp konuşmanızı dinleyin. Bu işlemi çok ciddiye alın, özel vakit ayırın.

Savaşmayın konuşun
Aralara sıkıştırdığınız anlamsız sözcükleri not edin. Sonra tekrar konuşun ve bu kez o sözcükleri kullanmamaya dikkat edin.

Bu egzersizler, sizi hemen bir günde kötü alışkanlıklarınızdan kurtarmaz. Ama zaman içinde kendinizi frenlemeyi öğrenirsiniz.

Unutmayın, konuşmak bir savaş değil. Kendinizi başarılı olmaya zorlarsanız, hatalarınızın sayısı her gün biraz daha artar. Konuşmanın, bir ihtiyaç ve bir ayrıcalık olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

Eğer doğru sözleri doğru yerde kullanmaya kendinizi alıştırırsanız, çevrenizdeki kişilerle bir iletişim sorununuz kalmayacak. Bir anda sosyal bir çevreniz olmasa bile, sahip olduğunuz çevrede farklı kabullenilecek, saygı duyulan biri olacaksınız.

Zaten doğru konuşmanın amacı da, insanlar arasında iletişimi sağlamak değil mi?

Zamanlamanın önemi büyük
Anlamsız sözcükleri sıralamakla bitiremeyiz. Bazen doğru kullanıldığı zaman anlamı olan sözcükler, yanlış zamanda ve yerde cümlelerin anlamını bozmaktan başka bir işe yaramıyor.

Söz gelimi, 'Aslında' sözcüğünü ele alalım. Aslında kendi başına anlam taşıyan bir sözcük. Ama onu, yerli yersiz kullanmanız doğru olmaz. 'Ondan sonra' da bu kelimelerden biri... Bazı kelimeler de dönem dönem insanların ağızlarına sakız oluyor.

'Ciddi mi' ya da 'İnanmıyorum'... hatta 'Şaka gibi' bunlardan birkaçı...
Bu kelimeleri ve cümleleri günlük yaşam içinde kullanmak modaya dönüşüyor. Moda sözcükleri kullanmayı marifet sayanlar, konuşmanın temel kurallarını bozduklarını belki de fark etmiyorlar.

Televizyon dizilerinde izleyicileri güldürmek amacıyla yanlış yerde kullanılan sözcükleri, papağan gibi ezberleyip günlük hayatımızda kullanmaya başlıyoruz.

Bu kötü alışkanlıklardan kurtulmanız için size yardımcı olacak kişi, gene sizsiniz. Dikkat, özen, her zaman sizi kurtaracaktır.

Kaynak: Hürriyet