Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Topics - --elif--

41
İYİKİ DOĞDUN GÖZDE NİCE YAŞLARA  :flowers:  :flowers:  :flowers:  :flowers:
42
ben başlayım CaNImIn!ç! diye kayıtlı  :love9:
siz ne olarak kaydetmişsiniz  :)
43
Protesto / öz babasından hamile kaldı
01 Mayıs , 2011, 17:16:45
http://www.internethaber.com/oz-babasindan-hamile-kaldi-344106h.htm
  :violent1:  :violent1:  :violent1:  :violent1:  :violent1:  :violent1:
  :cussing:  :cussing:  :cussing:  :cussing:  :cussing:  :cussing:  :cussing:
:caca:  :caca:   :caca:  :caca:  :caca:  :caca:  :caca:  :caca:
gerizekalı pislik heriff  :cussing:  :cussing:
44


Özellikle aniden emzirmeyi kesmek gerekirse, memelerin dolgunlaşıp gerginleşmesi anneyi rahatsız edecektir. Bu durumda, göğüsleri az az sağıp boşaltmak rahatlatıcı olacaktır. Ancak, tümden boşaltana dek pompalarsanız vücudunuz da süt üretimini sürdürecektir. Sadece rahatlamanızı sağlayacak kadar boşaltın, kalanını vücut kendisi ortadan kaldıracaktır. Gerek olursa, ağrı kesici kullanılabilir. Soğuk kompres veya serin lahana yapraklarıyla kompres yapmak da rahatlatıcı olacaktır.
Emzirmeyi sonlandırırken süt kanallarında tıkanıklık veya mastit denilen iltihabi durum görülebilir. Göğüste bölgesel şişlik, kızarıklık gibi bulgular yanında annede ateş, üşüme, halsizlik gibi yakınmalar da olursa doktora başvurmak gerekecektir.
Bazı durumlarda, doktorunuz süt üretimini durduracak ilaçlar kullanmanızı da önerebilir. Yan etkileri de olabileceği için, bunları doktor tavsiyesi olmadan kullanmak risklidir.
Memeden ayırmanın, anne psikolojisi üzerinde de etkisi olmaktadır. Anneler emzirmeyi kesince rahat edeceklerini, bebeğe bağımlı olmaktan kurtulacaklarını düşünürken, beklenmedik bir üzüntü, bir kayıp duygusu da yaşayabilirler. Elbette, emzirme bebeğinizle aranızda çok özel bir ilişki sağlar. Ancak, emzirmenin bitmesi bu ilişkinin bitmesi değil sadece başka bir şekil almasıdır. Bebeğinizin büyümesinde sevinçle karşılanacak önemli bir kilometre taşıdır. Bu dönemde, bebekle daha çok ilgilenin, ona sarılın ve kucaklayın. Bu, ikinize de iyi gelecektir. Ancak gece uyanmalarında, bebek yeni duruma alışana kadar, baba veya bir aile büyüğü tarafından avutulması daha uygun olacak, böylece meme istemek aklına gelmeyecektir.
alıntıdır.
45
UNUTMAYIN Kİ ;

Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur...
Ne zaman ki babanızı kaybediyorsunuz işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz.
Çünkü çınarın gölgesi yok artık üzerinizde.
Sizi fark etmediğiniz halde yağmurdan  güneşten koruyormuş meğer o gölge.

Siz de aile kuruyorsunuz  baba oluyorsunuz sizin de gölge yaptığınız ve koruduğunuz birileri oluyor ama o gölgeyi çok arıyorsunuz.

Babanız öldüğünde büyüyorsunuz..
Artık soru soracağınız  öğreneceğiniz  azarını duyacağınız takdirini alacağınız  akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz.

Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz  her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık...

Hep sessiz ağlayan  suskun seven  en zor dönemde bile yıkılmaz görünen
sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık...
Büyüyorsunuz o zaman işte.

Savaşın ortasında komutansız kalmaktır  babasız kalmak.

Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur...
  :y25:  :y25:  :y25:
46
iyiki doğdun beteray
yeni yaşın sana huzur,mutluluk,sağlık getirsin  :amin:

:wav:  :wav:  :wav:
:occasion16:  :occasion16:  :occasion16:
:icon_flower:  :icon_flower:  :icon_flower:
47
arkadaşlar ben geçenlerde bir arkadaştan cüz aldım ve okuyup bitiremedim vaktinde
bana 21 ve 22. cüzleri oluyabilecek varmı
yardımlarınızı bekliyorum
48
Videolar / 2 dakikada yaprak dökümü
28 Mart , 2011, 11:26:09
  :ehi:  :ehi:  :ehi:
50
Videolar / birşeyler ters ama ne
28 Mart , 2011, 11:06:52

:ehi:  :ehi:  :ehi:  :ehi:
51
kızlar ben yeni bulaşık makinası aldım en uygun arıston geldi onu aldık
dün ilk defa kullandım en kısa programı 35 dakika ve normal yıkama 1 buçuk saat
1 buçuk saatlik programda çalıştırdım 2 saatten fazla sürdü  :dontknow:
kullanan varmı bana bilgi verecek olan
53
Bebeğinizi nasıl mışıl mışıl uyutursunuz?
Bebeğiniz doğduğundan beri iyi bir gece uykusu uyumadıysanız, yalnız değilsiniz.

Uykusuz geceler birçok yeni anne-baba için geçiş dönemidir. Umutsuzluğa düşmeyin, uykuya dalması için bebeğinize yardımcı olmaya çalışın. Mayo Clinic'in web sitesinde yer alan habere göre, bebeğinizin gece boyunca uyumasına yardımcı olmak için şunlara dikkat etmelisiniz:
Düzen oluşturun: Yeni doğan bebekler gün boyunca 16 saatten fazla uyurlar. Ancak, her iki saatte bir karınları acıktığı için uyanırlar. Bu durum başlangıçta düzensiz olmasına rağmen, bebeğinizin sinir sistemi geliştikçe ve beslenme aralarındaki süre uzadıkça daha tutarlı bir uyku programı aniden ortaya çıkacaktır. 3 aya kadar, birçok bebek, geceleri her seferinde en az 5 saat uyurken, 6 aylık olduğunda ise gece uykusu aralıksız 9 ile 12 saate kadar çıkabilir.
Uyku alışkanlığı kazandırın: İlk birkaç ay için, gece yarısı beslenmeleri ailelerin ve bebeklerin uykusunu bölüyor. Fakat bebeğinize iyi bir uyku alışkanlığı kazandırarak buna yardımcı olabilirsiniz.
Gün boyu çocuğunuzun hareket halinde olmasını sağlayın. Bebeğiniz uyanıkken bebeğinizle konuşarak, şarkı söyleyerek ve oyun oynayarak oyalanmasını sağlayın. Bebeğinizin yanında ışık açın ve evde gürültü olmasına özen gösterin. Bebeğinizi kendi odasında soyutlamayın. Gün boyunca süren uyarımlar bebeğinizin gece daha rahat uyumasını sağlar.
Bebeğinizin uyukladığı zamanları gözlemleyin. Düzenli uyuklamalar önemlidir, fakat gün boyunca uzun süren uykular bebeğinizin gece uyanık kalmasına neden olur.
Tutarlı uyku rutini izleyin. Banyo, şarkı söylemek, kitap okumak ya da sarılmak gibi rahatlatıcı yöntemler deneyin. Yakında bebeğiniz bu yöntemlerle uyumaya alışacaktır. Eğer bebeğinizi uyuturken müzik çalacaksanız, bebeğinizi beşiğine koyun ve her seferinde aynı müziği çalın.
Bebeğinizi mayıştığında uyanıkken yatağına koyun. Bu bebeğinizin uykuya dalma süreciyle yatak arasında ilişki kurmasına yardımcı olacaktır. Bebeğinizi sırt üstü, başı yana gelecek şekilde yatırın ve yatağında boğulmasına neden olacak battaniye, tülbent gibi yumuşak nesneler bulundurmayın.
Bebeğinize yatışması için biraz zaman verin. Bebeğiniz uykuya dalmak için en rahat pozisyonu bulmadan önce sızlanabilir ya da ağlayabilir. Ağlaması durmazsa, bebeğinizle sakin sakin konuşun ve sırtını sıvazlayın.
Emzik vermeyi deneyebilirsiniz. Eğer bebeğiniz sakinleşmekte zorluk çekiyorsa, emzik bebeğinizi oyalayabilir. Gerçekte, uyku boyunca emzik kullanmak ani bebek ölümü riskini azaltabiliyor. Fakat, burada gizli tehlikeler de var. Eğer bebeğiniz uyumak için emzik kullanıyorsa, gece yarısı emzik ağzından düştüğünde ağlayabilir.
Bebekler uykusunda sık sık sallanabilir, kıvranabilir ve bacaklarını karnına çekebilir. Bunlar gürültülü de olabilir. Bazen mızıklama ya da ağlama yatışma belirtisi olabilir. Bebeğinizin aç ya da rahatsız olmadığından eminseniz, birkaç dakika ne olacağını bekleyin.
Bebeğinizin gece boyunca ilgiye ve beslenmeye ihtiyacı olduğunda, loş bir ışıkta, yumuşak bir ses tonuyla ve sakin hareketlerle bunu yapın. Bu şekilde davranmanız, çocuğunuza oyun değil, uyku zamanı olduğunu anlatır.
Bebeğinizi uyurken asla yatağınıza almayın. Bu bebeğinizin kendi kendine uykuya dalmasını zorlaştırır ve ani bebek ölümü riskini artırabilir.
Bazı bebekler, uzun süre aralıksız uyuyabilir, sadece karınları acıkınca uyanırlar. Diğerleri ise tekrar uykuya dalmakta zorluk çeker. Bebeğinizin uyku düzenini ve iletişim şeklini anlamak biraz zaman alabilir.
Eğer bebeğinizin uyku alışkanlığı hakkında endişeleniyorsanız, bir çocuk doktorunun önerilerini dinleyebilirsiniz. Bebeğinizin gece boyunca uyuması, anne-babanın yeteneklerini göstermez. Bu sizin çalışarak, farklı yöntemleri deneyerek öğreneceğiniz basit bir süreçtir. Her şey yoluna girdiğinde herkes için iyi bir gece uykusu olacaktır.
54
Elazığlı 10 yaşındaki Beyza Yıldırğan'ın ödüllü kompozisyonunu paylaşmak istiyorum:

Yağışlı, karanlık bir gece geçirdiğimiz kaza, küçücük mutlu ailemizin üstüne bir kâbus gibi çöktü. Kazadan ben ve babam burnumuz bile kanamadan kurtulurken, anneciğim maalesef ağır bir şekilde yaralandı. Onu, bana uzun zaman göstermediler.

Nasıl göstersinler ki; yaşama şansı sadece yüzde yirmiymiş. Ağır bir iç kanama geçiriyormuş. Bu nedenle annemin yanında sürekli kalan ve onu en çok gören kişi anneannemdi. Bense dedemle birlikteydim. Sürekli hastaneye gidiyor ama çoğu zaman annemi görmeden dönüyordum. Dedem inanılmaz fedakârlıklar yapıyordu benim için ama onun yerini hiçbir şey dolduramıyordu. Ona en çok ihtiyaç duyduğum bir zamanda onsuz büyüyordum, az değil altı yıl.



O günlerle ilgili ilk aklıma gelen, kaza sırasında annemin ayağından fırlayan botuna sahip çıkmış ve ona sıkı sıkı sarılmış olduğumdu. Hastanedeydik, polis amcalar elimden botu almaya çalıştıkça daha çok sarılıyor 'annemin, annemin' deyip ağlıyordum.



Bir gün yine hastaneye gittik, ben yine içeriye giremedim. Çok huzursuzdum. Dedem beni birilerine emanet etti ve içeriye girdi. Bir süre arkasından üzgün gözlerle baktım. Birden bir kedi dikkatimi çekti. Bembeyaz tüyleri, kahverengi gözleri olan bir kediydi. Her şeyi unuttum, uzun bir süre onunla oynadım. Saatler su gibi akmış; ben ise farkında bile olmamıştım. Sanki birileri anneciğime duyduğum özlemi dindirmek için onu özel olarak yollamıştı. Derken dedeciğim geldi, elimden tuttu, eve doğru yürümeye başladık. Kedicik bizi birkaç sokak takip etmişti. Sonra gözden kayboldu. Hüzünlenmiştim. Birden kendimi toparladım. Ben üzülürsem annem hissedebilirdi. Dedem hep öyle diyordu ya... Yemeğini yemezsen annen üzülür. Ağlarsan annen üzülür. Üzülmeyecektim çünkü annemi o kediden daha çok seviyordum.



Yine bir gün hastane dönüşü evdeydik. Her zamanki gibi sadece dedem ve ben... Birden elektrikler kesildi. Öylesine karanlıktı ki... Annemin olmasını çok istedim o anda... Durumu fark eden dedeciğim, aceleyle bulduğu mumu yaktı. Gölgelerin ilgimi çektiğini görünce bana gölge oyunları yaptı. Yarı karanlık odada kah duvarda bir köpek beliriyor, kah kanat çırpan bir kuş... İnanılmaz güzeldi. Günlerdir bu kadar güldüğümü ve mutlu olduğumu hatırlamıyorum.



Bir sabah dedem, telaşlı bir şekilde beni kaptığı gibi hastaneye götürdü... O gün bizi içeriye alırken hiç zorluk çıkarmadılar. Yukarı çıktık, çığlıklar geliyordu. "Sökün şu makineleri, ölmek istiyorum, kurtulmak istiyorum! Artık bu acılara dayanamıyorum." Derken kapı açıldı. Anneciğim, bembeyaz örtüler arasında en son gördüğümden beri inanılmaz değişmiş bir haldeydi. Ben sadece sesini benzettiğim bu kadına şaşkın şaşkın acaba gerçekten o mu diye bakarken doktor amca beni ona doğru uzattı ve adeta onu paylayarak: "Sen kendin için yaşamayacaksın zaten. Şu kucağımdaki yavrun için yaşayacaksın." dedi.

Annem, benim yüzümdeki masum ifadeyi görünce ağlamaya başladı. Sadece o da değil, orada bulunan ben de dahil herkes... Ben hem ağlıyor hem de anneme takılı olan makinelerin, hortumların ne işe yaradığını soruyordum. Hortumlardan birinden kanlı bir sıvı geliyordu. Doktor amca adının diren olduğunu söylediği bu hortumlar ile annemin içinde temizlik yaptıklarını ve kirleri çıkardıklarını söyledi. Sesimi çıkarmadım ama direnden de, yaptığı işten de nefret etmiştim.

Annem, o günden ve o sözlerden sonra hayattan kopmakta iken hayata dört elle, sevginin verdiği güçle yeniden sarıldı ve benim için yaşadı. Neticede geçirdiği sekiz ameliyattan sonra anneciğim şimdi çok iyi. Ancak akciğerinin biri hava kaçıran bir balon gibi -tüm uğraşlara rağmen- söndüğü için alındı. Akciğerin olması gereken yerde şimdi büyük bir boşluk var. Ben işte bu boşluğu kocaman sevgimle doldurmaya çalışıyorum. Anneciğimi davranışlarımla, eğitim hayatımdaki başarılarımla mutlu ederek yaşadığı acıları unutturmak en büyük hedefim... Beş kilogramdan fazla kaldırması yasak olduğu için anneciğim beni asla kucağına alıp sevemese de yavrusunu kucağında taşıyan bir anne gördüğümde yüreğim hep sızlasa da o, hayatta ya, bu her şeye değer.
55
Karikatürler / Resimler / ilginç resimler
05 Mart , 2011, 12:18:25


bigün köyümüze dönerken bi kazaya denk geldik biz ordan geçmeden az önce olmuş sadece arabalar oradaydı ama çok tuhafki iki ayrı kaza ve iki arabada aynı şekilde aynı yere yuvarlanmış ve kaza yapanlara hiçbirşey olmamış yarım saat arayla olmuş paylaşmak istedim çok garibime gitti durup durup bakıyom fotoya  ::)   ::)
56
bu üründen almayı düşünüyorum ama nasıldır acaba bileniniz varmı şu anda indirimde diye bunu tercih ettim hayal kırıklığına uğramak istemiyorum
yada sizin kullandığınızın markası nedir memnunmusunuz ?
57
aslında  benim başlıca sorunum kızımın huysuzluğu
ona nasıl davranacağımı bilmiyorum yada ondan kaynaklanan bişey bu
bende dengesizleştim sayesinde
onu hiçbir şekilde memnun edemiyorum yemek yedirirken işkence çekiyorum resmen
daha şimdiden yemek seçiyor ve çizgi film izlerken yemeğe alıştı onu haricinde ağzına yemek koyamıyorum
1 yaşını geçtiği halde altını değiştiriken bile bas bas bağırıyor
uyku problemi hiçbir zaman düzelmedi geceleri çok zor yatıyor ve belkide 10 defa kalkıyor gece boyu sırf bunun için sütten kesmeyi bile düşünüyorum yanlış bi düşünce olduğunu biliyorum ama çok geçiyor aklımdan sonra pişman olurmuyum acaba??
ve bayadır bişeyleri ağlayarak istiyor o durumda tam bir çıkmazdayım yapacakmıyım sussun diye yoksa bırakayım ağlasınmı çok ikilemde kalıyorum
ve istediğini yapmayınca sinirle gelip bana vuruyor bunları nasıl engelleyebilirim
bu yaşta ona yapmaması gereken şeyleri nasıl anlatmam,öğretmem gerekiyor
yanlış bişey yaptığını biliyor aslında sobaya dokunacağı zaman gözümün içine bakıyo mesela
siz neler yapıyorsunuz bu konularda sıkıntılarınız oluyormu benim gibi gerçekten birilerinin yardımına ihtiyacım var
şaşırdım kaldım çocuk büyütmek ne zormuş
o büyük sevgisi olmasa hiç katlanılmazdı heralde  :love7:  :love7:
58
Böyle hanım da böyle bey de var günümüzde!
AHMED ŞAHİN
Otuz kitaba imza atan elimi öpüp, duamı almak için bekleyen kıymetli okuyucularım! Yanlış adrestesiniz. İşte size eli öpülecek insan ve duası alınacak yılın hanımefendisi!. Gelin, görün kötü gün dostu vefalı eş nasıl olur?
Aile hayatımız adına fevkalade düşündürücü bulduğum bir olayı gelen sorular üzerine bir daha arz etmeme izin verin lütfen. Bilindiği üzere, okuyucularımla özellikle kitap fuarlarında da görüşüyor, sorularına cevap verirken dertlerini de dinlemiş oluyorum. Neler mi dinliyorum, neler mi duyuyorum? Bir tanesini arz edeyim de siz de ibretle okuyun, hayretle tefekkür edin. Bakın nasıl (zalim) beyler ve (sadık) hanımefendiler yaşıyor bu dünyada siz de görün.

- Hocam, derdim derindir bana bir yol göster! Diyerek başladı üç çocuk anası hanımefendi ve şöyle devam etti:

Kocam içki bağımlısı. Gece yarılarına kadar meyhanede içiyor. Sonra da geliyor, kapıyı yumruklamaya başlıyor. Çocuklar duyup da huzursuz olmasınlar diye hemen kalkıp kapıyı açıyorum. Buyur deyip saygıyla karşılıyorum. Bazen yemek istiyor, gecenin o saatinde. Akşamdan hazırladığım yemekle sofra kuruyorum. Bu defa beğenmiyor, bunlar beklemiş, bana yeniden yemek yap, diyor. Çocuklar okula gidecekler uyanıp da huzursuz olmasınlar diye yine mutfağa giriyor, yemek yapmaya başlıyorum. Arkamdan geliyor hazırladığım yemeğe bakıyor, ben bunları yemem, başka yemek yok mu? diye bağırıp çağırmaya başlıyor. Ben de kazanabildiğim parayla ancak böyle yemek yapabiliyorum, sen yardımcı olursan istediğini yaparım, deyince, kıyametler kopuyor, kazandığını başıma mı kakıyorsun, diyerek tencere-tabak ne varsa havada uçuşuyor.. Yine çocuklar duymasın diye sesimi çıkarmamaya gayret ediyorum; ama nafile. Başıma fırlatılan tencere-tava sesine çocuklar geliyor, ortalık ana-baba günü oluyor, bağrışmalar, ağlaşmalar, bir kıyamettir gidiyor.

- Kocanızın işi ne? Nerede çalışıyor? diyorum.

- Ne çalışması hocam? diyor. Geceyi meyhanelerde geçiren adam gündüz çalışabilir mi? Akşama kadar horul horul uyuyor. Akşam tekrar çıkıyor arkadaşlarının yanına.

- Evin ihtiyaçlarını kim karşılıyor öyle ise? diyorum.

- Ondan ümidim kesilince ben komşuların ev temizliğine gidiyorum. Kocamın durumunu bilenler sağ olsunlar ev işlerini bana yaptırıyorlar, evin ve çocuklarımın ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. Hatta onun masraflarını da ben temin ediyorum!..

- Yani meyhane masraflarını da mı sen veriyorsun?..

- Ne yazık ki öyle oluyor. Çıkarken para istiyor, vermesem ev başıma yıkılacak hale geliyor. Namus belası meyhane harçlığını da ben vermek zorunda kalıyorum..

Ben bu durum karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum, sanki hıçkırıklar boğazıma düğümleniyor. Kendimi zor tutuyorum. Tam bu sırada beni şoke eden bir açıklama daha dinliyorum. Diyor ki:

- Bunların hiçbirisi mühim değil, benim için. Çok da mühimsemiyorum olanları. Ben kapıcı olarak da çalışmaya razıyım. Allah'a şükürler olsun elim ayağım tutuyor, çalışabiliyorum. Hatta onun harçlığını da verebiliyorum.

- Öyle ise bana neyi sormak istiyorsun? Bir şok cevap alıyorum bu soruma da. Bakın ne diyor.

- Bu hali onu Cehennem'e götürecek. İşte buna razı olamıyorum, Cehennemden kurtarma çaresi yok mu? diye sormak istiyorum. Acaba diyorum, temizlik yaparak kazandığım üç beş kuruştan artırıp da kocamın adına sadaka versem Cehennem'den kurtulmasını sağlayabilir miyim? Sözlerini şöyle bağlıyor:

- Ne de olsa bu benim çocuklarımın babasıdır. Düşene herkes tekme atıyor, ben de tekme atanlardan olmayayım, kucaklayıp kaldıranlardan olayım diye düşünüyorum!

Bu değerlendirmeleri dinledikten sonra daha fazla dayanamıyorum. Önümdeki masanın üzerinde yazdığım otuz kitabım dizili. İmzalatıp duamı almak, elimi öpmek için karşımda bekleyen okuyucularım da sıradalar. Ayağa kalkıp onlara seslenmekten kendimi alamıyor ve diyorum ki:

- Otuz kitaba imza atan elimi öpüp, duamı almak için bekleyen kıymetli okuyucularım! Yanlış adrestesiniz. İşte size eli öpülecek insan ve duası alınacak yılın hanımefendisi!. Doğru adres işte burasıdır. Gelin de görün sabır nedir, sadakat nedir, kötü gün dostu vefalı eş nasıl olur?

- Ne dersiniz hanımefendiler! Sizin sabrınız, sadakatiniz, düşene tekme vurmayıp kaldırma vefanız da böyle mi? Siz de aynı sabır kahramanlığını gösteriyor, şefkatli eş örneğini veriyor musunuz? Yoksa size, böyle biriyle imtihana tabi tutulmadığınız için halinize şükretmek mi düşüyor?

alıntı
59
yeni bir eve taşınıyorum canlar netimiz kapanacak
bilmiyorum yeniden alırmıyız
forumu,sizleri çok özlicem
çok şey öğrendim sizden güzel dostluklar kurdum
inş. en kısa zamnda yine bağlatırız
söylemesi ayıp şu anki netimizi kafeden çekmiştikte  :k06:
toplanmaya başladım,temizlik v.s yapılacak geçeceğim
tekrar görüşürüz inş.
hepiniz hakkınızı helal edin  :wave:  :wave:  :wave:
hafta sonuna kadar girmeye çalışırım arada  :crybaby2:  :crybaby2:  :crybaby2:  :crybaby2:
yeniden geldiğimde bütün isteyenlerin hamiş haberlerini almak dileğiyle  :amin:  :amin:  :amin:
60
Şiiştt... Amca Kızıyor!..



Ülkemizde amcalar, teyzeler, ablalar hiç bitmez... her yerde vardırlar... sürekli de kızarlar zaten...



Çünkü bir çocuk ne zaman yaramazlık yapsa, annesi veya babası, o kaçınılmaz cümleyi söyler:



"Şişşştttt... Dur yapma kızım... Bak amca kızıyor..."

Amcanın kızması bir şey değil de, keşke her şey sadece amcanın kızmasıyla sınırlı kalsa!..

Amca kızar... çocuk bildiğini okur...

Teyze kızar... çocuk bildiğini okur...

Abi kızar... çocuk yine bildiğini okur...'

Peki bu kadar çok kızan insana rağmen, niçin çocukları­mız bir türlü istediğimiz gibi davranmaz?

Davranmaz tabii ki... niye davransın?..

Anne-babalar, çocuklarıyla baş etmek için üretmiş aslında bu yöntemi... ama tamamen yanlış bir uygulama...

Bir anne, çocuğuyla yolda yürürken, alışveriş yaparken, parkta oyun oynatırken, yapılan yanlışlığı durdurmak için, çevredeki insanlardan yardım almaya kalkınca, işler yolunda gitmiyor.

Sanki çevredeki herkes öcü... milletin işi gücü yok çocu­ğu azarlıyor... her önüne gelen kendisine bir şey söylüyor... nasıl bir hayat bu...

Çocuklarımızın kafasını karıştırıyoruz farkında olmadan sevgili anne ve babalar...

Misafirliğe gittiğimizde, oğlumuz koltuğa çıktığında: "Şişşşt yapma yavrum... bak Fatma teyze kızar şimdi sana..." dediğinizde, aslında oğlunuza ne demiş oluyorsu­nuz biliyor musunuz?..

Duyduğu bu cümleden, oğlunuzun ulaştığı sonuç aynen şudur sevgili dostlar.

"Bak yavrum, koltuğa bastığında Fatma teyzen kızıyor... Fatma teyze yanımızdayken koltuğa basma... odadan çıktığın­da veya onun görmeyeceği yerlerde korluğa basabilirsin..."

Evet... aynen böyle anlıyor hem de...

Çocuğu vazgeçirtmek için söylediğimiz bu cümlenin so­nuçlarını tek tek gözden geçirelim isterseniz...

Öncelikle bu cümle, çocuğun "otokontrol" mekanizması­nı alt üst eder. Hani şu halk arasındaki söylemimizle "İrade" dediğimiz mekanizma. Çünkü çocuğa, Ayşe Teyze, Ahmet Amca gibi kişiler işaret edildiğinde, ister istemez kişilere gö­re hareket etmeye başlayacaktır.



Ahmet Amca kızıyor... koltuğa çıkmayayım...


Fikret Amca kızmıyor... Ooohhh yaşadık... koltukların tepesinden inmeyeyim...


Fatma Teyze mutfağa gitti... o gelinceye kadar bastığım kârdır...

Özdenetim, otokontrol, irade, kendini tutma...vb. gibi çeşitli isimlerle adlandırdığımız sistem çöküyor böylece... hatta adı ne olursa olsun fark etmez aslında... önemli olan çocuğun kişiye odaklı davranmayı huy edinmesidir.

Çocuk kişiye odaklı davranmayı huy edinince, büyüdü­ğünde "Nabza göre şerbet veren..." diye nitelendirdiğimiz, iki yüzlü bir kişilik geliştirme yolunda hızla ilerleyecektir de...



Doğrusu ne peki?..

Doğrusu... eşya ve nesne kullanımını işaret eden uyarılardır... yani:

"Hiii... benim tatlı oğlum... koltuğa basılmaz... koltukta oturulur... yerde yürünür... hadi hemen in aşağıya koltuğa zarar vermeyelim oldu mu... aferin benim yakışık­lı oğluma..." gibi bir ifade kullanmak...



Markettesiniz... yiyeceklere saldırıyor...



"Şişşttt... yapma kızım... bak görevli amca kızıyor... do­kunma bakayım onlara..." değil...



"Tatlı kızım... dokunursan raftakiler dökülür... bak ne kadar güzel sıralamışlar... hem de bizim için... biz güzel görelim diye... şimdi dokunup dökersek üzülürler... yazık olur... uzaktan bakalım oldu mu? Merak ettiklerini söyle, ben sana veririm... " vb. gibi duruma uygun bir ifade ile...



Böylece evladımızın zihinsel süreçlerine önemli bir katkı­da bulunmuş oluruz. Kişiye göre değil, nesneye göre hareket etmeyi öğretmiş oluruz. Muhakeme yeteneklerinin gelişme­sini sağlamış oluruz. Benzer durumlarda, benzer sonuçlar çı­kararak, kendiliklerinden zarar vermemeyi öğrenmelerine vesile olmuş oluruz.



Ayrıca.... Bence en önemlisi... BİZE GÜVENMEYİ ÖĞ­RENMİŞ olur çocuğumuz...



Siz sürekli amca kızar, teyze kızar dedikçe, kızınızın ve oğlunuzun size olan güvenini yitirdiğini biliyor muydu­nuz....?

Hemen şöyle düşünmeye başlıyorlar:

"Sen ne biçim bir annesin ki, senin yanında olduğum jje herkes bana kızıyor... beni hiç korumuyorsun... kendimi yalnız ve korumasız hissediyorum..."

...ve böylece ya saldırgan bir yapı geliştiriyorlar... ya da .kapanık bir yapı...

Şimdilik bu kadar diyelim... özellikle size olan güven kıs­mı önemli olduğu için, ön hatırlatma yapıp bırakayım...

Siz ilk kısmı içinize sindiredurun... devamını yazmaya devam edeyim ben de...İNŞAALLAH...



Yazar: Mehtap Kayaoğlu

--------------------