Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Topics - мiŁenα.

61
ÇOCUĞUNUZUN SİZİ ELE GEÇİRMESİNE NASIL ENGEL OLABİLİRSİNİZ?

Bitmeyen ve çıldırtan hayırlar, bağırmalar, ağlamalar hatta vurma ve ısırmalar.
Çocuklar genellikle 2 yaşından itibaren kimliklerini kazanmaya ve bağımsızlıklarını ispatlamaya çalışırlar.Ebeveynlerine neler yaptırabileceklerini sınarlar ve bunların sınırlarını zorlamaya başlarlar.
Unutmayın anne baba olmak her zaman fedakarlık gerektirir, 2 yaşından itibaren bütün huyları değişen, her şeye hayır diyen, kaba davranışlarda bulunan hatta saygısız olan küçük çocuğumuza karşı anlayışlı olmak, ceza yerine disiplin sağlamak sizin elinizde.

Ceza yerine disiplin
Küçük yaşlardaki çocuğunuz sizin ona vereceğiniz cezayı hemen unutacak hatta neden cezalı olduğunu anlayamayacaktır. Buda onun kişiliğine zarar verebilir, daha agresif olmasına, size daha çok tepki vermesine ve hatta istenmeyen hareketleri daha çok yapmasına sebep olabilir.
İlk olarak çocuğunuzun istenmeyen davranışlarda bulunmasının sebebini bulmanız gerekir, bu davranışlarının geçerli bir nedeni olabilir, ve herhengi bir olay yüzünden bu tepkileri gösteriyor olabilir. Tabiiki ondan bu küçücük yaşında bir yetişkin gibi tepki gösterip, mantıklı bir şekilde sizinle konuşacağını beklemeyin.
O daha bir çocuk... ve tepkiside çocukça olacaktır. Ebeveynleri olarak sizlerede anlayışlı olmak ve kararlılıkla ve mantıkla olayı çözmek kalıyor.

Çocuklar tüm davranışlarında giyinmelerinden sokağa çıkmalarına, banyolarından yemeklerine kadar her şeyde söz sahibi olmak sizi yönetmek ve neler yapabilevceklerini görmek isterler. Bunları tabir yerindeyse sizin gözlerinizin içine baka baka ve zevk alarak yaparlar. Bu davranışların sonu gelmeyecek ve daha fazla artarak ebeveynleri rahatsız edecek boyutlara gelecektir.

Bu durumlarda size düşen mantıklı ve tutarlı bir şekilde sınırları belirlemek ve bunları çocuğunuza öğretmektir. Yanlız bu sınırları ve kuralları belirlerken dikkat etmeniz gereken huhuslar vardır.

Tansiyonun çok yükseldiği bir karışıklık anında ilk olarak küçük bir canavara dönüşen çocuğunuzu sakinleşmesini sağlayın. Aksi halde sizin ne söylediğinizi bile duymadan bağırmaya ve tepki göstermeye devam edecek hatta daha çok sinirlenecektir.
Derhal onu olay yerinden uzaklaştırıp, ilgisini farklı bir yöne çekerek oyalamaya ve olayı unutturmaya çalışın.
Çocuğunuzun bağımsızlığını destekleyerek ve ona bir takım görevler ve işler vererek daha sakin ve problemsiz olasını sağlayabilirsiniz.
Mutlaka tutarlı davranmanız ve yapılabileceği ve yapamayacağı şeylerde kararlılık göstermeniz gerekir. Bir gün izin verdiğiniz bir şeye ertesi gün yasak koymaya kalkarsanız, bu tutarsız davranışınız sonrası daha çok problem yaşayacaksınızdır.
Çocuğunuza doğru sözlerle ve anlayacağı bir şekilede neyin doğru olduğunu ve neleri yapıp neleri yapmaması gerektiğini anlatın.
Ebeveynler dışında aile büyükleri, akrabalar ve hatta bakıcıların çocuğa aynı tutarlılıkta ve aynı sınırlarda davranması gerekir.






63
:hieyt:
:binkybaby:
:hieyt:
:binkybaby:
:hieyt:
:binkybaby:
:hieyt:
:binkybaby:
Doğum günün kutlu olsun ayşe'cim :hello2:

Nice mutlu yıllara eşin ve doğacak olan oğluşunla.. :hello2:














Geçmiş olsun canım en son konuştuğumuzda hastanede yatıyordun..

İnşallah sağlıcakla çıkarsın.Oğluşunuda hayırlı vakitte kucağına alırsın. :amin:






64
Sizin Seçtikleriniz / SELASI VERİLDİ AMA...
11 Kasım , 2010, 09:49:47
Öldü diye selası verildi ama hayata döndü
Yozgat'ın Sorgun ilçesinde öldü diye selası verilen genç, tekrar hayata döndü.
Güncelleme:11 Kasım 2010 03:21
Sorgun'a 7 kilometre uzaklıkta bulunan Külhöyük köyünde çiftçilik yaparak geçimini sağlayan Murat Öcal'ın 18 yaşındaki oğlu Hasan Öcal, alışveriş yapmak için Sorgun'da gezerken çarşıda düşerek baygınlık geçirdi. Vatandaşlar tarafından hastaneye kaldırılan Öcal'ın kalbinin durduğu tespit edildi. Yanındaki vatandaşlar da gencin adını ve babasının ismini öğrenerek camide sela okuttu.

Köyde çocuklarının öldüğü haberini alan anne-baba yasa boğulurken, hastanede yapılan müdahalenin ardından Hasan Öcal hayata döndürüldü. Selasının verildiğini öğrenen Öcal, hemen hastaneden çıkıp köydeki ailesinin yanına gitti. Karşılarında evlatlarını gören çift, sevinçten gözyaşlarını tutamadı.

İHA

  :honk: :honk: :honk: :honk:
65



ULU ÖNDERİMİZİ 72. ÖLÜM YILDÖNÜMÜ' NDE RAHMETLE ANIYORUZ. 


Atam seni çok seviyoruz.. :love9:


Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu.
Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiği millî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu. Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti.

   Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı.
Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Fakat çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı. 29 Ekim 1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerefini, dâhilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini belirtmiştir.

   Atatürk 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı.
Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı.
Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler.
16 Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu. Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti.
Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyi İzmit'e getirdi. Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi. Atatürk'ün vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkam, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk'ün tabutu katafalkta alınarak. Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu.

   Türk milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi.
66
Eskiden ne güzel cahildik...

Dışarıda kar...

Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.

Kuzinenin üzerinde demir maşa...

Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.

Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü.

Yumurta lezzetli.

Ekmek her zaman ekmek gibi...

Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış
ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran
katlarında, boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine
fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım...

Dışarıda kar...

İçeride kanaat...

İçeride huzur...

Televizyon yoktu.

Gazete de her zaman olmazdı.

Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!

Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna râm
olurduk.

Kestane közlemek bütün bir gecenin mutluluğuydu.

Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...

Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin
ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal
dünyası...

Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına
gelirdi?

Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve
mis gibi kokardı.



Çay da kokardı...

Domates de...

Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği
yetiyordu.

Dışarıda kar...

İçeride huzur...

Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu, yolda kalma telaşı,
rejim tehlikesi...

Kimin umurunda...

Ne güzel cahildik.

Mutluluğun resmini çiziyorduk...
67
Protesto / Cani anne dehşeti..!
09 Kasım , 2010, 15:08:17




Cani anne dehşeti!
"İnternet üzerinden seks kölesi olarak satılmasın" diye, küçük kızına ilaç verip...

Amerika'yı dehşete düşüren olayda, 43 yaşındaki Marci Webber sadece dört yaşında olan kızını vahşice öldürdü.

Kızına önce uyku hapları içiren Webber, ardından da on santimlik bıçakla boğazını keserek öldürdü.

Küçük kızın cesedi, 18 yaşındaki ablası tarafından bulunurken, tutuklanan Webber'in kefaleti, çıkarıldığı mahkeme tarafından 5 milyon dolar olarak belirlendi.

Webber'in cinayet sebebi olarak gösterdiği gerekçeyse polisleri şaşkına çevirdi.

"Onu, internet üzerinden seks kölesi olarak satılmasını engellemek için öldürdüm." diyerek kendisini savunan cani annenin, küçük kızın velayeti yüzünden boşandığı eşiyle mahkemelik olduğu öğrenildi.
68




Çocuğunu yanlışlıkla makineye attı!
ABD'nin Oklahama eyaletinde, 26 yaşındaki bir anne 10 günlük bebeğini yanlışlıkla çamaşır makinesine attı.


Lindsey Fiddler isimli uyuşturucu bağımlısı anne, bebeğini çamaşır yığınıyla birlikte makineye attı. 40 dakika boyunca makinede dönen talihsiz kız bebek, hayatını kaybetti.

Daha önce uyuşturucu bulundurmaktan ceza alan genç anne, olaydan sonra cinayet suçlaması ile tutuklandı.

Olay yerini araştıran dedektifler, Fiddler'ın çamaşır makinesini çalıştırdıktan sonra uyuyakaldığını, sonra makineden sesler geldiğini duyunca uyanıp, bebeğin içinde olduğunu fark ettiğini söyledi.

69
Sizin Seçtikleriniz / Eşşek arısı
07 Kasım , 2010, 11:11:59

:toothy10: :ehi: :toothy10: :ehi: :toothy10: :ehi:
70
Protesto / Hasta sanıldı Hamile çıktı.!!
06 Kasım , 2010, 09:18:27


12 yaşındaki kız hasta sanıldı, hamile çıktı!!


Şanlıurfa'nın Harran İlçesi'nde, aniden rahatsızlanınca hastaneye kaldırılan 12 yaşındaki Ayşe K. adlı kızın 4 aylık hamile olduğu ortaya çıktı.

Yapılan incelemede nikahsız evlendirildiği belirlenen Ayşe A., yakınlarına teslim edilirken, babası ve birlikte yaşadığı amcasının oğlu gözaltına alındı.

Olay, dün akşam saatlerinde Harran'ın Tanınmış Köyü'nde meydana geldi. Köyde aniden rahatsızlanan 12 yaşındaki Ayşe K., yakınları tarafından otomobille Akçakale Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Acil serviste görevli doktorlar, muayene ettikleri 12 yaşındaki kızın, 4 aylık hamile olduğunu saptayınca durumu güvenlik güçlerine bildirdi.

Bunun üzerine inceleme başlatan güvenlik güçleri, ifadesine başvurdukları küçük kızın 8 aydır, amcasının oğlu olan 25 yaşındaki Halil K. ile birlikte yaşadıklarını söyledi. Baş dönmesi ve mide bulantısı nedeniyle rahats1ızlandığını, hamile olduğunu öğrenince kendisinin de şaşırdığını belirten Ayşe K.'nin ifadesinin ardından jandarma Tanınmış Köyü'ne gitti. Köyde çiftçilik yapan 12 yaşındaki hamile kızın babası Ali K. ve birlikte yaşadığı kuzeni Halil K., jandarmalar tarafından gözaltına alındı.

Gözaltına alınan 2 kişinin Harran İlçe Jandarma Komutanlığı'nda sorgulanmasına başlanırken, Ayşe K. ise Cumhuriyet Savcısı'nın talimatıyla yakınlarına teslim edildi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.
71
Yanlış adamın bebeğini doğurdu!


Singapur'da bir tüp bebek kliniğinin yanlışlıkla başkasının spermini kullanılması sonucu bir kadın kocasından değil, başka bir erkekten olan bebeği dünyaya getirdi.

Çift, çocuk doktoru bebeklerinin kan grubunun B olduğunu, anne ve babanınkinin ise 0 ve A grubu olduğunu söylediğinde kliniğin yaptığı hatayı anladı ve kliniği mahkemeye verdi.

Klinik, yanlış sperm kullanılması sonucu başkasının çocuğunu dünyaya getiren kadından ve eşinden özür diledi. Thomson Tüp Bebek Merkezi yöneticisi Cheng Li Chang yaptığı yazılı açıklamada, "Olanlar nedeniyle çok üzgünüz. Durumu açıklamak için çiftle buluştuk ve onlara mümkün olan tüm desteği vermeyi sürdüreceğiz" dedi.

Adları açıklanmayan Çin asıllı Singapur vatandaşı kadın ile eşinin avukatı S. Palaniappan, bebeğin çiftin yanında olduğunu belirtti.

Avukat, "Gerçeği bebeğin doğumundan birkaç gün sonra öğrendiler. Bir çocuk doktoru bebeğin kan grubu konusunda onları bilgilendirdi. Biyolojik olarak bebeğin kan grubunun anne veya babanınkinden farklı olması mümkün olmadığından gerçek anlaşıldı. Müvekkillerim çok şaşkın" diye konuştu.

1 Ekim'de dünyaya gelen bebeğe yapılan DNA testi de bebeğin resmi babasının biyolojik babası olmadığını doğruladı.

Klinik, olayın ardından tüp bebek prosedürlerinde takviye kontrollerin yapıldığını kaydetti.
72
Sizin Seçtikleriniz / Bu köye mezar yetişmiyor.
06 Kasım , 2010, 09:15:52


Bu köye mezar yetişmiyor!!


Köy çevresindeki yapı taşlarında yer alan, kanserojen içerikli `ereonit` maddesi 30 yılda yüzlerce insanın kanserden ölmesine yol açtı.


2 bin 350 nüfuslu köydeki iki mezarlığın `kapasitesi` doldu. Nevşehir`in en eski yerleşim alanlarından biri olan Tuzköy`ün sakinlerinin son 30 yıldır kanserle savaşmasının hikayesi, AP ajansı tarafından dünyaya duyuruldu.

`Yalnızca bir doktor bulunan Kanserli Köy`de yakında üçüncü mezarlık açılacak` diye verilen haberde şöyle denildi: Nevşehir`in Gülşehir ilçesine bağlı Tuzköy beldesi, çevresindeki yapı taşlarında yer alan, kanserojen içerikli `ereonit` maddesi sebebiyle son 30 yılda dünyada en çok karınzarı ve akciğer kanserine rastlanan yeri konumunda. Yetkililer bölgenin boşaltılması için yoğun bir çalışma halinde. Beldenin toprak ya da asfaltla kaplanması veya insanların beldeden uzaklaştırılması gibi seçenekleri tartışılıyor ancak henüz net bir karar alınamıyor.

2 bin 350 kişiye 1 doktor bakıyor

Bir doktor, bir hemşire ve bir ebenin bulunduğu Tuzköy`de her iki mezarlık da dolduğu için üçüncü bir mezarlık açılacak. Her ne kadar 1999`da köyün tamamıyla boşaltılıp daha sonra toprak altına alınması kararı çıkmış olsa da finansal kısıtlamalar, bürokratik engeller, verilen kararın yavaş uygulanmasına yol açtı.

Türk ve dünya basınında `Kanserli Köy` olarak anılan Tuzköy sakinlerinden 250 aile, bölgeden 2004`te ayrılıp tahsis edilen yeni yerleşim bölgesine gönderilirken, geri kalan 2,350 kişi ise hala beklemede olduğu hatırlatıldı.

20 milletvekili soruşturmak için yola çıktı

TBMM Kanser Araştırma Komisyonu, Tuzköy`de görülen kanser hastalıklarını araştırmak üzere bugün Nevşehir`de olacak. Tuzköy beldesi ile Ürgüp ilçesine bağlı Karain ve Sarıhıdır köylerinde görülen kanser vakaları araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla oluşturulan ve 20 milletvekilinden oluşan TBMM Kanser Araştırma Komisyonu, incelemelerde bulunacak.

Komisyon üyeleri Nevşehir Valiliği`nde yapılacak toplantıda, mezotelyoma kanserine karşı alınan idari önlemler hakkında brifing alacak.
73
Protesto / Taksimde intihar saldırısı
31 Ekim , 2010, 21:49:01

İstanbul Taksim'de patlama
İstanbul Taksim'de bir patlama meydana geldi.


İstanbul pazar sabahına bombalı saldırı haberiyle başladı. Taksim Meydanı'nda sürekli görev yapan çevik kuvvet ekibine saldırı düzenlendi. İddiaya göre erkek canlı bomba Taksim Meydanı'nda görev yapan Çevik Kuvvet ekiplerinin bulunduğu noktaya geldi ve üzerindeki bombanın pimini çekti. Görgü tanıklarına göre 10.38'de yaşandı.


32 kişi yaralı

Emniyet Genel Müdürü Köksal, Vali Mutlu ve Emniyet Müdürü Çapkın ortak bir basın açıklaması yaptı. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu konuştu: Bugün Taksim meydanında saat 10:40 sıralarında çevik kuvvetin görev yaptığı sırada bir erkek şahıs tarafından gerçekleştirilen eylemde, meydana gelen patlama sonucunda 5'i ağır olmak üzere 15 polis memurumuz ve 17 vatandaşımız toplam 32 kişi yaralanmıştır. Durumu ağır olan polis memurlarımızın durumları gayet iyi. Tedavileri sürüyor. Durumu hafif olan 23 kişi ayakta tedavi edilmişler. Eylemi gerçekleştiren kişinin bulunduğu yerde el butonu düzenekli plastik patlayıcı madde de ele geçirildi. Bölgedeki MOBESE kameraları vasıtasıyla eylemcinin tüm hareketleri detaylı inceleniyor. Bu konuyla ilgili gelişmelerden yeni elde edeceğimiz bilgileri basınla paylaşmaya devam edeceğiz. Eylemde polis hedef alındı, siviller de yaralandı."" dedi.

Polis aracına binmek istemiş

Saldırıyı anlatan bir görgü tanığı polis; saldırganın polis aracına girmeye çalıştığını belirtti. Saldırgan polis aracına giremeyince de dışarıda üzerindeki bombayı patlattığını aktardı.

YARALILARIN İSİMLERİ

Taksim Meydanı'ndaki patlamada Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli İlker Avat, Erkan Serbay Sığırcı, Mustafa Aslan, Halil Keskinbıçak, Muzaffer Aslan adlı polis memurlarının yanı sıra trafik polisi İdris Nergis ile Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurları Savaş Ateş, Mehmet Kızıltop, Saim Yamanlı, Emre Yıldırım, Bilal Çalışkan ve Ahu Sunu'nun yaralandığı bildirildi.

Patlamada yaralanan 17 vatandaştan 13'ünün kimlikleri ise şöyle: Nuri Yılmaz, Gülden Güngör, Süleyman Karanlık, Recep Langin, Yeter Ünsal, Hüseyin Sarı, Hıdır Aydoğdu, Ahmet Eftada, Ayşe Elemeç, Saliha Aygördü, Sami Özverel, Sami Gürsel ve Ragıp Batur.

Şişli Etfal Hastanesi'nde ise ağır yaralı olan polis memurları Muzaffer Arslan ile Halil Keskinbıçak'ın tedavisi sürüyor. Öte yandan patlamada ağır yaralanan ve Taksim İlkyardım Hastanesi'ne kaldırılan Gülden Güngör'ün Siyami Ersek Hastanesi'ne sevk edildiği bildirildi.

Hastanedeki tedavisinin ardından taburcu olan Sami Özverel, gazetecilere yaptığı açıklamada İstiklal Caddesi'ne gittiğini aniden şiddetli bir ses duyduğunu belirtti.

İNSANLARIN SIÇRADIĞINI GÖRDÜM

Patlamanın ardından yere yattığını söyleyen Özverel, ''Başımdan kan akmaya başladığını gördüm ve ayağımda bir ağrı hissettim. Tabii olayın sıcaklığından dolayı ne olduğunu hemen anlayamadım. Bomba sesiyle beraber insanların sıçradığını, camların parçalandığını gördüm. Daha sonra polisler geldi ambulansla hastaneye götürdüler'' şeklinde konuştu.

Yaralanmalar bomba parçalarının sıçraması, basınç etkisiyle çarpma ve kırılan camların isabet etmesi sonucu meydana geldi.

Bombanın patlamasıyla çevre binaların camları da kırıldı. Patlamanın ardından Taksim Meydanı trafiğe kapatıldı ve polisin düzenlediği operasyonlara 6 polis helikopteri de havadan destek verdi.

Bombalı eylemcinin polis aracına girmeye çalışrken patlamanın meydana geldiği bildiriliyor. Patlamanın ardından olay yerinde bir ceset bulundu. Olay yerinde bulunan cesedin üzeri gazeteyle örtülürken, çevrede geniş güvenlik önlemi alındı.

Şişli Etfal İlkyardım Hastanesine kaldırılan çevik kuvvet polisleri Halil Keskinbıçak ile Muzaffer Aslan ameliyata alındı. Yaralı polislere kan vermek için çok sayıda polis memuru hastaneye geldi.

Patlamada yaralanan çevik kuvvet polisleri Muzaffer Aslan ile Halil Keskinbıçak'ın tedavileri devam ediyor.

Muzaffer Aslan'ın dayısı Hasan Taşçı, Aslan'ın patlamadan dolayı sağ bacağının baldırından yaralandığını ve başka yarası olmadığını söyledi.

Aslan'ın yapılan ameliyat sonrasında yoğun bakım ünitesine alınarak kontrol altında tutulduğunu ve durumunun iyi oyduğunu belirten Taşçı, yeğeninin bir yıllık da evli olduğunu ifade etti.

Aslan'ın annesi Ayşe Aslan da patlamayı duyduğu gibi hastaneye geldiğini ifade ederek, çok üzgün olduğu için daha fazla konuşmak istemediğini belirtti.

Hastane yetkililerinden alınan bilgiye göre, patlamada yaralanan diğer çevik kuvvet polisi Halil Keskinbıçak'ın ise yüzünden ve göğüsünden yaralandığı ve durumun ciddiyetini koruduğu öğrenildi.

YOLLAR TRAFİĞE AÇILIYOR

Taksim Meydanı'ndaki patlamanın ardından  trafiğe kapatılan yollardan bazıları ulaşıma açıldı.

Patlama sonrası trafiğe kapatılan Harbiye yönüne gidiş güzergahı ile Gümüşsuyu'ndan Taksim'e  çıkış güzergahı yeniden ulaşıma açıldı.

Sıra Selviler ile İstiklal Caddesi ise olay yerindeki inceleme ve  araştırmaların sürmesi dolayısıyla ulaşıma kapalı bulunuyor.

POLİSLER ALARMA GEÇTİ

Taksim'deki saldırı yurt çapında Emniyet Müdürlüklerini alarma geçirdi. Saldırıdan 1 saat sonra nöbetçi emniyet müdürleri tarafından polis telsizinden geçilen anonsta, özellikle dışarıdaki 'nokta' tabir edilen nöbet yerlerinde görevli polis memurlarından daha dikkatli olmaları istendi.

Anonsta, İstanbul'daki saldırıya atıfta bulunularak, "İstanbul'daki malum saldırı nedeniyle görevli arkadaşlarımızın daha dikkatli olmaları gerekmektedir" denildi.

Şiddetli yağış nedeniyle bugüne ertelenen Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılan Bursa Emniyet Müdür Yardımcısı Dr. Serhat Tezsever, İstanbul'daki saldırı sonrası telsizle tüm ekipleri uyardı. Özellikle Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında önlem alan ekiplerin terör konusunda dikkatli olmalarını isteyen Dr. Tezsever, kalabalık bölgelerde şüpheli paketler görüldüğünde derhal bomba ekiplerinin çağrılması talimatını verdi.

Öte yandan patlama sonrası polisin düzenlediği operasyonlara 6 polis helikopteri de havadan destek veriyor.

SÖZDE EYLEMSİZLİĞİN SON GÜNÜ

Patlamanın PKK'nın daha önce açıkladığı "eylemsizlik" kararının bittiği güne denk gelmesi ise dikkat çekti.

ZEKERİYA ÖZ OLAY YERİNDE

Ergenekon Savcısı Öz, Taksim'deki patlamanın ardından olay yerine geldi. Taksim'deki patlamanın ardından olay yerine gelen savcı Zekeriya Öz inceleme yaptı.

Bu üçüncü saldırı!

Bu sabah düzenlenen saldırı son 11 yılda Taksim Meydanı'nda polise yönelik gerçekleştirilen üçüncü canlı bombalı saldırısı oldu.

Taksim Meydanı'nda 27 Mart 1999 yılında Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne bağlı otobüsler ile bir panzerin beklediği yerde meydana gelen olayda, canlı bomba eylemcisi terörist üzerindeki bombayı patlatmıştı. Saldırıda 3'ü polis memuru 10 kişi yaralanmıştı.

Bir diğer canlı bombalı saldırı ise 10 Eyül 2001 tarihinde Gümüşsuyu Çevik Kuvvet bekleme noktasına meydana gelmişti. Bu saldırıda da 2 polis memuru şehit olmuş, 2'si ağır 13 polis memuru ve 7 vatandaş yaralanmıştı.

Çok miktarda kana ihtiyaç var

Polis telsizinden çok miktarda kana ihtiyaç olduğu şeklinde anonslar yapılıyor. Anonslarda kan vermek isteyen emniyet mensubu ve vatandaşların yaralıların bulunduğu Taksim, Şişli Etfal, Haseki ile Haydarpaşa Numune ve Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanelerine gitmeleri gerektiği belirtildi.

KIZILAY ALARMA GEÇTİ

Taksim'de meydana gelen patlamanın ardından Türk Kızılayı da alarm durumuna geçti.

Kızılay'dan yapılan açıklamaya göre, yaralıların kaldırıldığı hastaneler ile temasa geçilerek, muhtemel kan ihtiyacının karşılanması için gerekli hazırlıklar tamamlandı. Türk Kızılayı Çapa Kan Merkezi'nden 15 ünite 0 Rh(-) taze kan Taksim İlkyardım Hastanesi'ne ulaştırıldı.

Patlamadan etkilenenlere psikososyal destek sağlamak amacıyla Türk Kızılayı Marmara Bölge Afet Yönetimi Müdürlüğü'nden(MAFOM) 1 öncü araç ile 2 uzman psikolog alana gönderildi.

Çevredeki Türk Kızılayı şubeleri de bölgedeki çalışmalara destek veriyor.

Gelişmeler Türk Kızılayı Afet Operasyon Merkezi(AFOM) ve Marmara Bölge Afet Yönetimi Müdürlüğü(MAFOM) tarafından izleniyor.
74
Doğum günün kutlu olsun.

nice mutlu yıllara eşin kızın ve ailenle :amin:

75
Din Bilgisi / Çok güzel...
28 Ekim , 2010, 16:43:48
Allah'ım!

Benliğimin yaktığı ateşte yakma beni!

Beni nefsime kul etme,kul et nefsimi Sana!

Bir an dahi bana bırakma beni!Sen bana yetersin,yetmem ben bana

Bilmediğimi bildir,görmediğimi göster!

Sen bildirmezsen ben bilemem,Sen göstermezsen ben göremem

Gönlüme huzur ver!...

Sen"OL"deyince olur,"OL"demezsen olmaz,

kalbe ferman ver!

Al işte ellerim,uzattım sana!

Ne olur bırakma beni bana!

Sen bana yetersin,yetmem ben bana
76
Şiirler / herşeyde...
28 Ekim , 2010, 16:21:21
Seneler Geçsin,Sen Beni bil ben seni bileyim istiyorum.
Benim olduğun kadar dostlarının,Dostlarının olduğun kadar benim ol istiyorum.
Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki,Öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.
Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
Sen çok dertlenip,içip arkadaşlarınla eve gelmelisin.
Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
Öyle ki,yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki,paramız olunca sevinelim.
Güzel günlerimizi,evimizde,bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız.
Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek....

Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuklarımız olmalı,Düşünsene senin ve benim olan bir canlı.
Geceleri ağladıkça sırasıyla susturmalıyız.
Sen arada mızıkçılık yapmalısın.
Ve ben söylenerek sıranı almalıyım.
Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım,
Söylenerek yumurta kırmalısın.

Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken,Herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı.
Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden.
Mutluda olsa,Kötüde olsa,Yaşadığımız günler bizim
günlerimiz olmalı.

Saçlara düşünce yada gidince aklar,
Çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız,Her sabah cinayetle uyanılmayan,Sessiz bir yere gitmeliyiz.
Geceleri balkonda denizi seyredip,Sandalyelerimizde sallanmalıyız.
Eve gelip benden kahve istemelisin.
Çocuklar gelmeli ziyaretimize,
Geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız.
Öyle sevmelisin ki beni,Bu yazdıklarım korkutmamalı seni,
Tebessümler açtırmalı yüzünde.
Birgün bu hayatı bırakıp giderken,
Sadece mutluluk olmalı yüzümüzde
Birbirimiz sevmenin gururu olmalı "HERŞEYDE".....

CAN YÜCEL...
77
  iki gündür foruma giremiyorum ya
- seni banladılar olum haberin yok mu
- hadi lem

- foruma giremiyorum iki gündür
- biz de iki gündür bu forum niye bu kadar terbiyeli diyoduk
-

- iki gündür foruma giremiyorum
- ay sorma canım ben de son 2 yıldır bi türlü forma giremedim

- foruma giremiyorum
- dualarım kabul mu oldu ne

- foruma giremiyorum
- ya değişti damsız artık yasak
- ne damı?
- çatı damı

- foruma giremiyorum
- fırsatı değerlendir vaktin varken kurtar kendini

- abi iki gündür foruma giremiyorum
- hadi ya hayat nası gidio peki?
- abi foruma giremiyorum ya sanki iki gündür kepek ekmeği yemiş gibiyim.. abi sanki hayatımda hiç gülmemişim hayatın tadını unutmuşum anlıyomusun abi
- olm senin durum vahim la
- öyle deme ölecek miyim
- belki

- abi foruma 2 gündür giremiyorum
- sen daha dün kayıt oldun ki

- abi 2 gündür foruma giremiyorum
- son 50 yıldır çıkış yapan hiçkimse geri giremedi bu foruma

- ya ne zamandır foruma giremiyorum
- biz de neden uzun zamandır tekrar konu yok diye düşünüyorduk

- foruma giremiyorum
- neden
- üyeliğim yok benim
78
İşte kadınca kamyon yazıları!
Kadınlar duygularıyla hareket ederler, mantıksa ara sıra devreye girer, özellikle de canımız yanmış ise... Kamyonların arkasında yazılı, farklı duygularla yazılmış içinde fırtınalar kopan sözleri kadınlar yorumlasaydı bakın nasıl olurdu?




* "Mutlu etmeyeceksen meşgul de etme!"

(40+ kadın)


* "Ayrıca tatmin etmeyeceksen, tahrik de etme!"

(45x kadın)


* "Bedenim bakire olsa ne yazar, ruhum fahişe olduktan sonra..."

(Bulamayan kadın)


* "Karanlığın düzenbaz olup beni yalnızlığa satmasına, yalnızlığın fahişe olup benle yatmasına alıştım artık!"

(Kötü sevilmiş kadın)


* "Diz üstü yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim."

(Aldatılmış ve affetmemiş kadın)


* "Firari saatlerin ardından gelen isyankâr sokakların tövbekâr çocuklarıyız biz."

(35+ boşanmış kadın)


* "Hayat yollardan çizilmiş olsa bile bu yollardan birini seçeceksin, seçtiğin yolda ölüm olsa bile selam verip geçeceksin."

(Evli kadın)


* "Biz ölmeyi çoktan göze aldık da yanımızda kimleri götüreceğiz onu düşünüyoruz."

(Evli adamla birlikte olan kadın)


* "Her zaman mutluluğun doruğundayken gülünmez, bazen sırf hayata gıcıklık olsun diye uçurum kenarındayken bile gülümseyeceksin."

(Aldatan kadın)


* "Ben 'seninle toprağa girerim' diyenleri çok gördüm, öyle diyenleri hep yalnız gömdüm."

(Ertesi gün aranmayan kadın)


* "Her genç delikanlının sevgilisi olabilir ama her genç kızın delikanlı sevgilisi olamaz."

(Yüz bulamayan kadın)


* "Biz konuşursak âlem dilsiz kalır."

(İntikamcı kadın)


* "Bir kız bir erkeğe boyun eğmez. Hiçbir erkek de bir damla gözyaşına değmez..."

(Feminist kadın)


* "Az kaşardan tost, çok kaşardan dost olmaz."

(Sevgilisini kaptıran kadın)


* "Bir gecede sevdim seni, bir gecede de unuturum..."

(Şuursuz kadın)


* "Varlığım hissedilmeyebilir belki ama yokluğum koyar..."

(Terk edilen kadın)


* "Kahpelik gizli yapılır ama gizli kalmaz."

(Arkadaşının ex'ine göz koyan kadın)


* "Seni seviyorum derken hiç yalan söylemedim, yalan söylerken seni seviyorum hiç demedim."

('Secret'çı kadın)


* "Evlenip balayına gideceğime evlenmeyip alayına giderim."

(Özgür kadın)


* "Dünya bir gündür, o da bugündür!"

(Turist kadın)


* "Sen bana bakma, ben senin baktığın yerde olurum."

(Yalaka kadın)


* "Ben senin beni sollayabilme ihtimalini hiç sevmedim."

(Kıskanç kadın)


* "Kısmetse dönerim."

(Gece kız kıza çıkan kadın)


* "Kolla beni şerit değiştiriyorum."

(Aklı başkasına kayan evli kadın)
79
ERKEK

1. Arabayı ATM in önüne çek.
2. Kartı sok
3. Şifreyi gir
4. Parayı, kartı ve makbuzu al.

KADIN

1. Arabayı ATM önüne çek
2. Arka aynaya bakarak makyajını kontrol et.
3. Arabayı stop et.
4. Anahtarları çantana koy
5. ATM den çok uzağa durduğun için arabadan in
6. Kartı çantanın içinde telaşla ara
7. Kartı sok
8. Üzerine şifreyi yazdığın tampon kağıdını çantada ara
9. Şifreyi gir
10. En az 2 dakika ekrandaki talimatları oku
11. "CANCEL" tuşuna bas.
12. Doğru şifreyi bir daha gir.
13. Bakiyene bak
14. Zarf ara
15. Çantada kalem ara
16. Para yatırma kartını ara
17. Parayı yatırma işlemini onayla
18. Para yatır
19. Talimatları oku
20. Para çekme işlemini yap
21. Arabaya bin
22. Makyajını kontrol et
23. Anahtarları ara
24. Arabayı çalıştır
25. Makyajını kontrol et
26. Arabayla hareket etmeye başla
27. DUR
28. Arabayı geri geri sür
29. Arabadan in
30. Kartı, parayı ve makbuzu al
31. Arabaya tekrar bin
32. Kartı cüzdana yerleştir
33. Makbuzu makbuz defterine yerleştir
34. Yatırılan ve çekilen para miktarlarını makbuz defterine yaz
35. Çantada cüzdan ve makbuz defteri için yer aç ve yerleştir
36. Makyajını kontrol et
37. Arabayı geri vitese tak
38. Arabayı 1nci vitese tak
39. ATM den arabayla ayrıl
40. 5 km arabayı kullan
41. El frenini indir
80
Sizin Seçtikleriniz / Gel buyur burdan yakk=D
28 Ekim , 2010, 13:06:24
Hepsi süper valla... )))

Gayet saf, terbiyeli, iyi niyetli(!) bir kız arkadaşıml...a; yine aynı derecede saf, terbiyeli, iyi niyetli, mülayım bir erkek arkadaşımı hayırlara vesile olsun diye Msn'de tanıştırıyorum. Bunlar bir süre konuştuktan sonra buluşmaya karar veriyorlar. Akşam heyecanla kız arkadaşımı arıyorum önce. "Ee nasıl geçti?" diyorum. Arkadaşım son derece sinirli cevap veriyor. "Erkek milleti değil mi, hepsi aynı. Daha bir saat geçmeden, tuttu bana 'Sekste güçlü müsün?' diye sordu. Bastım tokadı, gittim yanından!" diyor. Şaşkınlıktan dilim tutulmuş bir vaziyette kapatıyorum telefonu ve bu sefer diğer arkadaşı arıyorum. "Hayrola, kavga etmişsiniz sanırım? Ne iş?" diyorum ve gülmekten elimdeki telefonu düşürten cevap geliyor: "Valla hiçbir b.k anlamadım! Kadınlara yaşı sorulmaz falan derler ama bu kadarı fazlaydı. 'Seksen üçlü müsün?' diye sordum, bastı tokadı, ardına bile bakmadan gitti yaa..." ********

Bayramda bilmediğim bir numaradan gelen mesaj: "Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar sağlık ve mutluluklar dilerim." Benim cevabım: "Teşekkürler ben de sizin bayramınızı kutlarım. Keşke bir de isminizi bahşetseydiniz " Gelen yanıt: "Keşke sen de müdürünün telefonunu kaydetseydin..." Biliyorum, bana kırmızı çok yakışıyor. *******

"Allah aşkına yeter hanım. Bir kerecik de iç de bana. Rakı iç, viski iç, sigara iç de." diyen babam; "Öyle hepsini tek tek söyleyemem; topluca zıkkımın kökünü iç diyeyim, anlaşalım!" diyen de annem olur. *********

Tavuk almak için marketin kasap reyonuna gidip iki küçük göğüs istiyorum. Onlar paketlenirken ben diğer alacaklarımı alıyorum. Geri döndüğümde paketlemeyi yapan eleman olanca sesiyle bağırıyor: "İki küçük göğüs sizin miydi?" Evet benim Allah'ın cezası, benim! ********

Hızlı hızlı ayakkabılarını giymeye çalışırken bana sesleniyor; ''Ben 5 dakikalığına komşuya gidiyorum, yarım saat sonra yemeği ocaktan almayı unutma sakın!" *******

Beş kız arkadaş evlilik üzerine koyu bir sohbete koyulduk. Altı aylık evli olan arkadaşımız "Arkadaşlar kesin evlenin." dedi. İlk defa evli olan birinden güzel bir söz duydum diyordum ki "Aranızdaki tek salak ben olmak istemiyorum!" diye devam etti. *******


Anneme sürekli "Seni çok seviyorum" diye mesaj atan babama "Hep anneme mesaj atıyorsun! Biz neciyiz, insan bir kere de çocuğuna mesaj gönderir..." türü bir ton sitemde bulunuyorum, gülüp geçiştiriyor. Beş, on dakika sonra telefonum bipliyor, babamdan mesaj geliyor: "Anneni çok seviyorum."


Hidroelektrik santral testinde, telsizden, "Barajdan suyu verdik, gelin gibi geliyor." diye anons geçen şantiye şefidir. Borulardaki patlakları görüp "Sizin gelin kız çıkmadı, boruda patlaklar var, suyu kesin!" diye anons geçen salak benim. "Santral'e geliyorum ZıpıRım, bütün deliklerini kapatacağım." diye anons geçen de genel müdür olur.


Acile kafa travmalı zil zurna sarhoş bir hasta getiren hasta yakını, hastaya bakıp ''CT (siti) çekelim" diyen uzman doktor ve ''Bana kimse s.ktir çekemez laaaaan!'' diye ayağa fırlayan sarhoş, gecemize neşe kattınız, sağolun.


Şehirlerarası otobüste gece 23:00'dan sabah 05:00'a kadar nefes almadan konuştuktan sonra, şoföre; ''Kaptan bey evladım, kusura bakma seni de uyutmadık!'' diyen yurdum teyzesine alkış yok mu?


Az önce, bir senedir peşimden koşan makina mühendisi vatandaşın SSK dökümüne baktım, primleri 5,700'den yatıyormuş. Allah'ım, aşık mı oluyorum ne?


Sosyal Bilgiler 4. sınıf sınavında, "Savaşa gidip, savaştan sağ dönen askere ....... denir." sorusuna, "Hoşgeldin" yazan benim canım öğrencimdir.


İslamiyeti kabul etmiş ilk Türk boyu........ 'dır şeklindeki boşluk doldurma sorusuna "1.65" yazan öğrenciye sizce kaç verilir? Bence bu yaratıcı zeka 100 ile ödüllendirilmelidir.


Üniversite öğrencisi olan kardeşimi annem arıyor, "Alo Nihal kızım, Nihal duyuyor musun?" Kısa bir şaşkınlıktan sonra kardeşim "Nihal kim anne, ben Ece" diyor ama annem ısrarla Nihal diye sesleniyor. Kardeşimin artık kızdığını anlayınca da bombayı patlatıyor. "Kredi kartı ekstren geldi de, belki kendini Adnan Ziyagil'in kızı zannediyorsundur diye öyle dedim."


Kendini fazlasıyla beğenen arkadaşım ''Ne olacak böyle, bıktım vallahi. İşyerinde peşimden koşmayan erkek yok neredeyse.'' diyerek bana dert(!) yanıyor ve onu teselli(!) edecek cümleyi kendisine yöneltiyorum; ''Ah tatlım, erkekler topun da peşinden koşuyor ama tekme atmak için.''


Yaprak Dökümü dizisini ailece düzenli olarak izliyoruz. Her hafta birilerinin başına ters olaylar gelip durmasına, her aksi şeyin hep bu aileyi bulmasına anneannemin bomba yorumu, ''Cünüp mü dolaşıyor bunlar ne?'' oluyor. ...