28 Mart , 2024, 19:55:17

Haberler:

www.herseyibilen.co Durma! Merak ettiğin her konuda her soruyu sen de sor!


Nasil daha zeki bir bebek yetistirebiliriz..!

Başlatan -Butterfly-, 04 Şubat , 2008, 20:52:33

« önceki - sonraki »

-Butterfly-

04 Şubat , 2008, 20:52:33 Son düzenlenme: 29 Ocak , 2009, 15:05:22 Emine
Nasıl daha zeki bir bebek yetiştirebiliriz?



 
İnsan hayatının ilk yılları beyin gelişimi için çok önemlidir. Bu dönemde bebeğinizi desteklemek, zeki bir bebek yetiştirmek anne baba olarak sizin elinizdedir. Bunun için ihtiyacınız olan biraz sabır, bebeğinize ayıracağınız biraz zamandır. Bebeğin gelişimi için en gerekli şey insanlarla iletişime girmektir. Gelişimini desteklemek için yapabileceklerinize örnekler şunlardır:

• Yenidoğan bebeğinizle göz teması kurun, gözlerinin açık olduğu o değerli anları kaçırmayın.

• Bebekle konuşun, ona bir şeyler anlatın.

• Bebeğinizi emzirin. Anne sütünün yararları yanında, beslenme seansları bebekle göz göze gelme, konuşma, şarkı söyleme fırsatı yaratacaktır.

• Bazı mimikler yapın, yüzünüzü komik şekillere sokun. 1-2 günlük yenidoğan bebekler bile yüz hareketlerini taklit edebilirler.

• Aynada kendisini görmesini sağlayın.

• Onu gıdıklayın, gülmesini sağlayın.

• Birlikte yürüyüşlere çıkın. Etrafta gördüklerinizi, duyduklarınızı ona anlatın. Onu markete, alışverişe, parka götürün.

• Ona şarkılar söyleyin. Bu, sizin uydurduğunuz bir şarkı da olabilir.

• Ona müzik dinletin. Bazı çalışmalarda, müzik ritmlerini öğrenmenin ileride matematik öğrenmeyi kolaylaştırıldığı gösterilmiş.

• Bir şey yapmadan önce, ona ne yapacağınızı söyleyin (Şimdi ışığı kapatıyorum...gibi) Böylece, neden-sonuç ilişkisi kurmaya başlayacaktır.

• Ona kitap okuyun, resimleri gösterin, her şeyin adını söyleyin.

• Değişik dokulu kumaşları, giysileri ellemesini sağlayın, onları cildine değdirin.

• Yiyecekleri ellemesine, kendini beslemeye çalışmasına izin verin.

• Hareketlenip emeklemeye başladığında, yerde yastıklar, oyuncaklarla engelli bir parkur oluşturun.

• Ona masal anlatın.

• Televizyonu kapatın.

• Banyo sırasında, plastik kaplara su doldurup boşaltmasına, suyla oynamasına izin verin.

Dr. Nilüfer Toprakçı




-Butterfly-

Beslenme ve zeka arasındaki ilişki



 
Beslenme tarzı ve zekâ düzeyi arasında güçlü bir ilişki olduğu uzun zamandan beri bilinmektedir. Günlük yaşantımızı sürdürebilmemiz ve hareketlerimizi koordine edebilmemiz de vazgeçilmez role sahip olan sinir sistemimizinde, besinler ile sağlanacak besin öğelerine ihtiyacı olduğu ve bazı mineral, vitamin veya diğer besin öğeleri yetersizliklerinde sinir sisteminin ve bilişsel performansın olumsuz etkilendiği bilinmektedir.

Beslenmemizde yer alan bazı öğelerin, sinir sistemi gelişiminde önemli rolleri olduğu bilinmektedir. Bu besin öğeleri ise, özellikle büyüme ve gelişme çağındaki çocuklar açısından önemlidir. Zekâ üzerinde etkisi olan ilk besin öğesi, proteinlerdir. Proteinler, doku yapım ve onarımında kullanılmasının yanı sıra, proteinlerin yapıtaşları da sinir iletimi için gerekli olan maddelerin sentezinde kullanılırlar. Bu nedenlerle, proteinler sinir sistemi ve beyin gelişimi açısından son derece önemli rol oynarlar. Doğal protein kaynakları; et ve et ürünleri, yumurta, süt ürünleri, kuru baklagiller ve tahıl ürünleridir.

Zekâ üzerinde etkili olan ikinci önemli grup ise yağlardır. Yağlar içinde yer alan yağ asitleri birbirinden farklı işlevlere sahiptir. Sıkça adını duyduğunuz omega-3 yağ asitlerinin göz ve beyin gelişimi açısından önemi büyüktür. Bunun yanı sıra, yetişkin beslenmesinde sınırlı tüketimi önerilen doymuş yağ asitleri de, çocuğun bilişsel gelişimi açısından önemlidir. Bu nedenle, bireyler gelişimini tamamlayana kadar yağı azaltılmış süt ürünleri yerine, tam yağlı süt ürünlerini tercih etmelidirler.

Diğer önemli bir grupsa, vitamin ve minerallerdir. A vitamini, tiamin, riboflavin, B6, B12 gibi vitaminlerin ve demir, çinko, iyot gibi minerallerin zekâ gelişiminde ve sinir sistemi üzerinde önemli rollere sahip olduğu bilinmektedir.

A vitamini, omurilik oluşumunda görev almaktadır. Yetersizliği sonucunda, bebeklik çağında omurilik ile ilgili sorunlar oluşabilir. A vitamininin en iyi kaynakları, karaciğer, balık ve süttür. Bebeklik döneminde ise en iyi A vitamini kaynağı anne sütüdür. Tiamin, B kompleks vitaminleri arasında yer alan ve B1 vitamini olarak bilinen vitamindir. Enerji metabolizması açısından sahip olduğu önemli işlevler göz önüne alınırsa, sinir sistemi açısından da çok önemli olduğu görülebilir. Yetersizliğinde, doğumsal büyüme geriliği ve sakatlıklar meydana gelebilir. Tiaminin en iyi kaynakları, tam tahıl ürünleridir. Bebekler içinse, anne sütü en iyi kaynaktır. Riboflavin de B kompleks vitaminlerinden olup, omurilik oluşumunda ve sinir hücrelerini koruyan yağlı yapının –miyelin- oluşumu için gereklidir ve en iyi doğal riboflavin kaynakları, süt ve süt ürünleridir. B6 vitamini, beyinde sinir iletimini sağlayan maddelerin sentezinde rol alan bir vitamindir ve yetersizliğinde bu maddelerde eksiklikler oluşabilir. B12 vitamini eksikliğinde ise, omurilikte ağır sakatlıklar oluşabilir. Bu vitaminin kaynakları, hayvansal besinlerdir ve hiçbir bitkisel besin B12 vitamini içermemektedir.





-Butterfly-

Çocuğunuzun zihinsel gelişimini destekleyin



 
Her çocuğun zihinsel kapasitesi diğerinden farklıdır. Ancak zihinsel gelişimi destekleyecek yollarla bu kapasitenin artırılması, bir başka deyişle sahip olunan malzemeden en kaliteli ürünün çıkması mümkün...

Geçmişte yenidoğanın çevre ile ilgili algılarında yetersizliğe inanılırdı. Ancak bugün pek çok farkındalığa sahip olduklarını biliyoruz. Örneğin annelerini ve yakın çevreyi ilk günden itibaren anlamaya, tanımaya, sesler ve duygular arasında bağlantılar kurmaya başlıyorlar.

Doğumdan hemen sonra, bebeğin beyni öğrenmeye hazır geniş bir alandır. Yakın çevre bebeğe ne kadar çok ve kaliteli mesaj verirse, beyinde öğrenme ve güçlü zihinsel donanım için o kadar kuvvetli bir zemin oluşabilir. En güçlü mesajlar ise anne ve yakın çevrenin koşulsuz sevgi ve ilgi ile bebeği ele almasıyla sağlanabilir.

Elbette her çocuk farklı zihinsel kapasiteye sahiptir. Ancak sahip olunan malzemeden en kaliteli ürünün çıkması, bebeğe gösterilen aktif ilginin zenginliğine bağlıdır. 0-3 yaş arası çocuğunuz için, yeterli ve doğru zihinsel uyarımları sevgi dolu bir ilişki içinde ona sunabilen bir yakın çevre oluşturmalısınız. Çocuğunuzun bakımından bir başkası sorumlu olsa dahi bu ortamı bebeğinize sunmasını sağlamaya çalışmalısınız....

Yapmanız gerekenler

* İlk günlerden itibaren bebeğin çıkardığı seslere hoş ve sevecen seslerle, benzer vurgularla karşılık verin.

* Çocuğunuzun televizyon izlemesini asgariye indirin ve saatlerini bir düzene koyun.

* Öfkeyle hareket etmemeye, fiziksel cezalar uygulamamaya, gereksiz ve sert kısıtlamalar koymamaya dikkat edin.

* Oyuncakların farklı şekillerde kullanılabilmesine, çocuğun ilgisini çekmesine dikkat edin. Çocuğun, oyuncağın detaylarında boğulmaması ve yaratıcı olabilmesi gerektiğini unutmayın.

* Bebeğinizin her tür faaliyetine ilgi gösterin.

* Farklı yerler ve kişilerle temas etmesine, düzenli gezmeye çıkartılmasına özen gösterin.

* Bebeğinizi uygun kitaplarla sık temas ettirin ve ona masal okuyun.

Yapılan araştırmalar yukarıda sayılan özelliklere sahip bir ev ortamının, çocuğun zihinsel gelişimini önemli ölçüde desteklediğini ortaya koymuştur.

Kendileri ile konuşulan bebekler, 4 aylıktan itibaren daha farklı ses becerileri göstermeye başlamaktadırlar.

Yetişkin ile çocuğun sıcak ve sevgi dolu ilişkisi, çocuğa sunulan oyuncağın kalitesi, zihinsel gelişimin desteklenmesi için özellikle önemli faktörlerdir.

Uyaran açısından zenginleştirilmiş ortamlar, beynin daha iyi gelişmesine yardım eder. Ancak bunu yaparken aşırıya kaçmanın da sakıncalarını unutmamak gerekir.

Aşırı yönlendirilen çocuklarda da girişim ve düşünme becerileri yetersiz kalabilir. Yetişkin tarafından gereğinden fazla denetlenen ortamlarda bebek yeni keşifler yapamaz ve gelişmesi için gereken küçük meydan okumalara fırsat bulamadığı için zihinsel örgütlenmesi eksik kalır.

Anne-babaların bebeğe ve çocuğa uyaran sağlamaları önemli ve gereklidir. Ancak bu aşırı ilgiye dönüştüğünde çocuk kendi adına keşifler yapamaz ve zihinsel gelişimi engellenir. Çocuğunuzun problem çözme becerilerini destekleme ve onu yönlendirme arasındaki ince çizgiden de her zaman haberdar olmalısınız. Gereken sınırlandırmaların yapıldığı, sevgi dolu bir ev ortamı bebeğinizin gelişmesi için çok uygundur.

Birkaç küçük ipucu

* Zihinsel ve duygusal gelişimi desteklemek için;

* Çocuğunuzun oyuna aktif katılımını sağlayın.

* Tekrar edici oyunlar çocuğunuz için sıkıcı değildir, öğrenmek için bunlara ihtiyaçları vardır.

* Oyun parkında geçirilen zamanı en aza indirin.

* Evin çocuk için güvenli keşiflere olanak sağlamasına dikkat edin.

* Oyuncaklarını makul miktarda tutun ve değiştirin.

* Kurallı masa başı oyunlarını serbest ve yaratıcı oyunların yerini almayacak kadar oynamaya dikkat edin.

* Bebeğinizle bile konuşun. Dil, zihinsel gelişmenin önemli bir aracıdır.

Feriha Dildar ŞENKAYA
Uzman Pedagog




-Butterfly-

Bebekler TV izlemeli mi?



 
Son zamanlarda, TV'de bebeklere yönelik kanallar veya programlar, bebeğinizi olumlu etkilediği söylenen özel DVD'ler belki de anne baba olarak sizlerin de kafasını karıştırıyor olabilir. Acaba gerçekten bunları izlemek, bebek için yararlı mı? Bebeğinizi bunlardan mahrum bırakmamalı mısınız? Ya da bu tarz yayınları izlemesi olumsuz etkilere yol açabilir mi?

Bu konuyla ilgili yapılan bir çalışma, geçenlerde 'The Journal of Pediatrics' dergisinde yayımlandı. Buna göre; 8-16 aylık bebeklerden bu tarz yayınları izleyenler, izlemeyen akranlarına göre 6-8 kelime daha az bir kelime dağarcığına sahipler. 17-24 aylık bebeklerde ise izleyenler ve izlemeyenler arasında bir fark saptanmamış.

Bebeklerin, tam da ilk kelimelerini öğreneceği aylarda olumsuz etkiye daha açık oldukları düşünülebilir. 2 yaş altı bebeklerin dil gelişimi için olmazsa olmaz şart diğer insanlarla iletişimde olmalarıdır. TV'den izlenen ne olursa olsun, bu hassas dönemde pek de olumlu etkisi olmayacağı açıktır. Bu tarz eğitici programlar, DVD'ler anaokulu çağında yararlı olabilir. Beyin gelişimi için çok önemli olan 0-2 yaş arası dönemde, bebeklerin TV ile hiç tanışmamaları en doğrusu olacaktır.

Dr. Nilüfer Şahin Toprakçı




-Butterfly-

Mutlu ailenin çocuğu çok daha zeki oluyor...

ABD'DE yapılan bir araştırmada, sevgiden yoksun ailede yetişen çocukların zihinsel, fiziksel ve duygusal yönden olumsuz şekilde etkilendiği ortaya çıktı.

Amerikan Bilimde İlerleme Derneği'nin St. Lois'de yaptığı bilimsel toplantıda açıklanan araştırmada, ilgi ve sevgi yoksun bir ortamda yetişen çocukların IQ'larının düşük çıktığı ve davranış bozukluklarının olduğu açıklandı.

Rumen yetim çocuklar üzerinde yapılan araştırma bulgularına göre, kötü koşullarda yaşayan çocuklar akranlarından yüzde 10 daha kısa boylu oluyor.



-Butterfly-

Yaramazlıkla zekânın hiçbir bağlantısı yok



 
Yaramaz çocuğun zekâ yönünden normal çocuktan farkı yoktur. Sadece aşırı hareketlilik sonucu, aile tarafından çocuklara nerede durulması gerektiği öğretilmediğinde 'şımarıklık' görülür. Çok hareketli çocukta 'hiperaktivite bozukluğu' denen sorun oluşabilir!

Öğrenciler neden okulda başarısız olurlar?' sorusunun yanıtını Memorial Hastanesi'nden Pedagog Dr. Melda Alantar verdi.

Çocuklar neden öğrenmeye karşı olumsuz inançlar geliştirirler?

Öğrenme güdüsüyle çocuk, okul çağında okuma-yazma gibi etkinliklere yönelir ancak doğal öğrenme güdüleri olumsuz olarak etkilendiği zaman bilgiyi kavramak için çaba göstermezler. Okula ilişkin görevlerde başarılı olamayacaklarına inandıklarında, hiçbir şeyin değişmeyeceğini düşünerek çalışmayı bırakırlar. Öğrenme zorlaştıkça kolaylıkla engellenme duygusuna kapılırlar. Çaba göstermedikleri için öğrenmede başarı sağlayamazlar. Yeni bilgiler edinmenin heyecanını yitirirler. Başarının şansa bağlı olduğuna inanırlar.

Yetişkinlerin tutumları öğrencilerin başarılarını etkiler mi?

Yetişkinlerin tutumları da öğrencilerin akademik başarıya ilişkin inançlarını etkiler. Anne-babaların çocukların ilgi ve yeteneklerini göz ardı ederek, gerçekçi olmayan beklentiler içinde olmaları veya eğitime önem vermemeleri, öğrenme güdüsünün azalmasına yol açabilir. Oysaki kurulan sağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkisini sürdürmek ve eğitimin önemli olduğu mesajını iletmek çok önemlidir. Çocuğunuza 'Yapar mısın?' sorusunu her zaman sormayın!

Hareketli çocuk çok mu zekidir?

Hareketlilik ile zekâ düzeyi arasında herhangi bir bağlantı yok. herhangi bir bağlantı yok. Aşırı hareketlilik en sıklıkla ailenin sınır koymaması sonucu, çocukların nerede durulması gerektiğini öğrenememesi durumunda, halk arasında şımarık denen çocuklar görülür. Ayrıca, çok hareketli çocukta bizim 'dikkat eksikliğihiperaktivite bozukluğu' dediğimiz sorun da söz konusu olabilir. Ama o çocukların zekâları aynı diğer çocuklar gibi büyük oranda normal olmakla birlikte, onlarda görülen oranda geri veya ileri de olabilir. Yani; yaramaz çocuğun zekâ yönünden normal çocuktan farkı yoktur. Amaçsız hareketlilik zekâ geriliği olan veya otistik çocuklarda sık görülür.

Yaramazlıkla zekâ arasındaki fark ayırt edilebilir?

Üstün zekâlı çocuklarda, amaçsız hareketlilik değil; keşfetme, merak etme, araştırma ve anlamaya çalışma gibi amaçlı hareketlilik görülebilir. Bu çocuklarda neden sonuç ilişkisi kurma, söyleneni kavrama iyi geliştiği için ailenin ve büyüklerin koyduğu sınırları kolay kabullenir. Yaptıklarının sonucunu hesap etme yetenekleri, sosyal becerileri, zekaları nedeni ile daha gelişmiş olduğu için toplum içinde uyumsuz hareketleri çok gözlenmez. Dikkat süreleri uzun olduğu ve dürtüsel olmadıkları için ilgilendikleri konu üzerine odaklanıp, uzun süre aynı konu ile meşgul olabilirler. Ailenin sınır koymaması, şımartmasından kaynaklanan yaramazlıklarda çocuk ailesinin yanında olmadığı başka ortamlarda, başka kişilerleyken söylenenleri dinler, evdeki hareketleri orada yapmaz. Okula, kreşe giden çocuklarda, 'evde çok yaramaz, okulda çok sessiz' denen çocuklar, genelde evde her isteği yapılıp, sınır koyulmayan çocuklardır. Bazen şımartma çok aşırı derecede olduğunda ve kurallar hiç öğretilmediğinde ise, çocukta her ortamda istediği davranışları kuralsız sergileme gözlenebilir. Dürtülerini kontrol etmeyi öğrenmedikleri için akıllarına geleni anında yapmak isterler, bir istekten bir isteğe atlarlar. Yaramazlıkta en çok ayırt edilmesi gereken; çocukta hiperaktivite olup olmadığıdır. Bu durumda çocuk, aile ve büyükler sınırları koysa da ve çocuk bunları uygulamak istese de, uygulayamaz, elinde olmadan düşünmeden hareket eder, başına çok iş getirir. Bu gibi durumlarda, ailenin gözünün devamlı çocuğun üzerinde olması gerekir. Ayrıca, istediği halde kurallara uyamadığı için ailenin ve öğretmenin tepkilerini çektiğinden çocukta; moral bozukluğu, depresyon gelişebilir. Dikkat süreleri kısa olduğu için ilgilendikleri konu üzerine odaklanamazlar, sık sık ilgilendikleri şey değişir.

Çocukların birbirleriyle kavgalarına hangi aşamada müdahale etmek gerekli?

Çocukların anlaşmazlıklarında öncelikle araya girmeden kendilerinin halletmesini beklemek, çocukların sosyal ilişkilerde problem çözme becerilerinin gelişmesi açısından faydalıdır. Ancak; vurma, ısırma ve saç çekme gibi davranışlar olduğunda, anında müdahale ederek bu davranışların yanlış olduğunun kesin bir dille uyarılması gerekir. O davranışları göstermek yerine; anlamayacağı düşünülse bile isteğini belirtebileceği, karşısındaki arkadaşının da istekleri olduğu, eğer yaşıtları ile oynamak istiyorsa bazen kendi isteklerinin olmayacağını anlatmak faydalı olur. Çocuk bir seferde bunu anlamasa da, ailenin her seferinde aynı tutarlı tavrı göstermesi ve çocuğun saldırgan davranışların onaylanmadığını görmesi sonucu, çocuk bir süre sonra bu davranışları kullanmayı bırakır.




-Butterfly-

Klasik müzik daha akıllı yapar mı?



 
BBC Türkçe - Bebeklere klasik müzik dinletmek, bebeklerde bir fark yaratır mı?

Bu konuda farklı görüşler olsa da bir çok uzman, klasik müziğin beyni eğitici yönü olduğunu ve duygusal gelişim sürecini canlandırdığını düşünüyor.

"Mozart etkisi" olarak adlandırılan bu teoriye göre, klasik müziğin, zekayı artırdığı, sağlıklı gelişimi sağladığı, aile bağlarını kuvvetlendirdiği ve dahi çocukların doğmasına yardımcı olduğuna inanılıyor.

Sayısız araştırma, bebeklere ana rahminde ve erken yaşlarda müzik dinletmenin, düşünce ve bilgi akışını sağlayan sinirsel dokuları kurmaya yaradığını ortaya koymuştu. Araştırma, klasik müziğin beyinde, sakinlik hissini yayan alfa dalgalarını harekete geçirdiğini de öne sürüyor. Erken doğan bebeklerle ilgili yapılan yeni bir araştırma da klasik müziğin bebekleri sakinleştirdiğini ortaya çıkardı.

Florida'da, yasalara göre, tüm devlet okullarında klasik müzik çalınması isteniyor. ABD'de birçok hastane de yeni doğum yapmış kadınlara klasik müzik CD'leri veriyor. İngiltere'de, birçok ebeveyn bu teoriye ne kadar inandığını, "Bebekler için Klasik FM Müzik CD"lerini haftalarca satış listesinde birinci sırada tutarak gösterdi.




-Butterfly-

İlgilenin Zeki Olsun



 
Kuşkusuz her anne ve babanın hayali zeki ve yaratıcı çocuklar yetiştirmektir. Ancak çocuğunuzun zeki ve yaratıcı olabilmesi için onunla ilgilenmeniz ve ona yardımcı olmanız gerekiyor. Atalarımız ne demiş: Ne ekersen onu biçersin.

Çoğu anne-baba çevresindeki zeki ve becerikli çocuklara bakıp "Ah keşke benim de çocuğum ilerde onun gibi olsa" diye iç geçirir. Evet herkes çocuğunun zeki olmasını ister ama bunun için çaba sarf etmez, ne yapması gerektiğini bilmez. Şunu unutmayın ki, çocuğunuzun zekasını desteklemek için lüks ambalajlara sarılmış pahalı oyuncaklara ihtiyacınız yok. Her şeyin ötesinde, 'özgür' olmaları çocuğunuzun zihinsel becerileri için atılacak en iyi adımlardan biridir. Çocuğunuzla, ona güvenli bir ortam sağlayarak, eğlenceli dakikalar yaşamak onun zeka gelişimine yardımcı olmanızı sağlar.

ŞARKILAR UYDURUN

Çocuğunuza, sözlerini kendinizin uydurduğu şarkılar söyleyebilirsiniz. Bir süre sonra küçük afacan, kendi yarım yamalak sözleri ile sizin şarkınıza rakip olacak bir "şarkı" söyleyebilir. Uzmanlara göre bu, çocuğunuzun yaratıcılığını görebilmek için çok iyi bir davranıştır. Bu şekilde davranmak, çocuğunuzun hafıza ve dil gelişimini ilerletir. Yapılan bir araştırmaya göre, daha okula gitmeden bir müzik enstrümanı olan çocuklar, puzzle, geometri ve matematikte daha iyi olmalarını sağlayan özel bir yetenek geliştiriyor.

KAFİYELİ KONUŞUN

İngiltere Oxford Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, çocukların kafiyeli söz duymalarının, okuma becerilerini geliştirmeleri açısından faydalı olduğu belirlenmiş. Uzmanlara göre, kafiyeler iletişimi olumlu etkiler. Bu, yeni yürümeye başlayan çocuğunuza 'dilin' sadece kelimeleri bir araya getirmek olmadığını, aynı zamanda kelimeleri, nasıl ifade ettiğimizle ilgili olduğunu göstermenizi sağlayabilir. Uzmanlar, çocuk tekerlemelerinin içinde geçen olayları, mimiklerle tasvir etmenin de çocuklar için yararlı olabileceğini belirtiyor.




-Butterfly-

Oyun oynayan çocuk daha zeki oluyor



 
Bebeklik ve çocukluk döneminde oyun oynamanın, araştırma, objeleri tanıma ve problemleri çözme imkanı sağlayarak dil ve zeka gelişimini desteklediği bildirildi.

Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yaşare Aktaş Arnas, çocuğun, bebeklik döneminden itibaren oyunla eğitilmesi gerektiğini belirtti.

Arnas, oyunun çocuklara problem çözme imkanı sağladığını ve bu yolla çocuğun, büyüklük, şekil, renk, boyut, ağırlık, hacim, ölçme, sayma, zaman, mekan, uzaklık ve uzay gibi çok sayıda kavramı öğrendiğini söyledi.

Çocukların oyun oynarken eşleştirme, sınıflandırma, sıralama, analiz, sentez ve problem çözme gibi birçok zihinsel işlemleri kavradığını vurgulayan Arnas, ''Yapılan araştırmalar, çocukların oyunları ve zihinsel gelişimleri arasında paralellik bulunduğunu, bebeklikteki araştırıcı oyunun daha sonraki zihinsel gelişim üzerinde etkili olduğunu ortaya koymuştur'' dedi.

Arnas, oyunun, çocukların tüm gelişim alanlarında olduğu gibi dil gelişimlerini de destekleyici rol oynadığını ifade etti.

Oyunların çoğunun dil kullanımını gerektirdiğine dikkat çeken Arnas, çocukların oyun sırasında yeni sözcükler öğrenebildiklerini ve bu yolla birbirlerine bilgi aktarabildiklerini kaydetti.

Arnas, çocuğun yaşamında oyunun öneminin göz ardı edilemeyeceğini, bu nedenle, çocuğun oyundan ve oyunun temel taşları olan materyallerden ayrı düşünülemeyeceğini anlattı.

Oyuncakların seçme, değerlendirme duygusuyla yaratıcılığı geliştirdiğini, kendi kendine karar verebilmeye ve belirli alanlarda beceri kazanmaya da olanak sağladığını belirten Arnas, şunları kaydetti:

''Çeşitli boyut ve renklerdeki oyun malzemesi, çocukların oynarken hem eğlenmesine hem de renk, boyut, biçim, şekil gibi kavramları öğrenmesine yardımcı olmaktadır. Okul öncesi döneminde, çocuklar, oyun malzemesine çok büyük ilgi gösterir. Bu noktada anne ve babaya düşen en büyük görev, öğrenmeye hazır olan çocuğa, uygun oyun materyalleri sunmaktır.'' Arnas, ailelerin, çocuklarını oyundan alıkoymak yerine pahalı olmayan, ancak dil ve zihinsel gelişimine katkıda bulunan oyuncaklarla oynamaya yönlendirmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.




-Butterfly-

İlk çocuklar daha zeki



 
Amerikalı ve Norveçli bilim adamlarının yaptıkları bir araştırma, ilk çocukların kardeşlerine göre daha zeki, bu nedenle de okulda iyi bir eğitim alarak yetişkinlikte daha başarılı olduklarını gösterdi.

Norveç'te 1912 - 1975 yılları arasında doğanların nüfus istatistik bilgilerini inceleyen ABD'nin California Üniversitesi ile Norveç Ekonomi ve İş İdaresi Fakültesi'nden araştırmacılar, bireylerin hayattaki başarıları için önemli olanın ailenin büyüklüğü değil, dünyaya gelişteki sıralama olduğunu vurguladılar.

Prof. Kjell Salvanes'in verdiği bilgilere göre, küçük kardeşler büyüklere göre daha az eğitim alıyor ve bu yüzden de iş hayatında düşük ücretli iş bulabiliyor. İlk çocukların daha kilolu doğduklarına da dikkat çeken Prof. Salvanes, ilk çocukların kendinden küçük kardeşlerine bir şeyler öğretirken aslında kendilerini eğittiklerini söyledi. Araştırma sonuçlarının öteki ülkeler için de geçerli olduğu belirtildi.




-Butterfly-

Demir eksikliği zekayı etkiliyor



 
Çocuklarda demir eksikliğinin zeka seviyesinde kalıcı geriliğe yol açtığı belirtiliyor. Uzmanlar demir eksikliği anemisinin, süt çocukluğu ve çocukluk çağında en sık görülen hematolojik hastalık olduğuna dikkat çekiyorlar. Demir eksikliği anemisinin, beslenmeyle yakından ilişkisi bulunduğunu ifade eden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Esef Karakuş, bu hastalığın, ileri yaşlarda ve dünyanın her yerinde görülebildiğini kaydetti. Türkiye'nin, demir eksikliğinin en sık görüldüğü ülkelerden biri olduğunu belirten Karakuş, bunda da ekonomik sorunlar kadar bilgisizlik ve yanlış beslenme alışkanlıklarının rol oynadığını söyledi.

Yenidoğan ve süt çocuğunun temel besininin süt olduğunu vurgulayan Karakuş, anne sütü veya inek sütünün içerdikleri demir miktarının 6. aya kadar çocuklar için yeterli olacağını ancak, bu aydan itibaren yetersiz kalacağını belirtti.

Anne sütündeki demirin yüzde 49'unun emildiğini kaydeden Karakuş, ''İnek sütündeki demirin ise sadece yüzde 10'u emilebilmektedir. Bu nedenle ilk 6 aya kadar çocuklar mutlaka anne sütü ile beslenmelidir'' dedi.

Demir eksikliği olan çocuklarda solukluk, iştahsızlık, huzursuzluk ve çarpıntı gibi rahatsızlıkların görülebileceğini belirten Karakuş, şunları kaydetti:

''Demir eksikliği bulunan çocuklar buz, toprak ve odun kömürü gibi değişik maddeler yiyebilir. İştahsızlığın sonucu olarak çocuğun büyümesi geri kalabilir. Demir eksikliği olan çocukların boylarına göre kiloları düşük olur. Dikkatsizlik ve konsantrasyon güçlüğü çekerler, bu da okulda başarısızlığa neden olur. Çocuklarda demir eksikliği, zeka düzeyinde kalıcı geriliğe neden olmaktadır. Büyüklerde ise işgücünün azalmasına yol açmaktadır.''

Çocukları demir eksikliğine karşı dengeli beslemek gerektiğini vurgulayan Karakuş, şunları söyledi:

''Süt çocukları ilk 6 aya kadar anne sütü ile beslenmelidir. 6. aydan itibaren demir bakımından zengin meyveler, yumurta, karaciğer, et gibi ek besinler verilmelidir. Mümkün olduğu kadar demirle zenginleştirilmiş hazır unlu mamalar da verilebilir. Çocuğun diyetinde demir emilimini kolaylaştıran limon, portakal, domates gibi (C) vitamini bakımından zengin besinler de yer almalı. Demir emilimini azaltan çay gibi içecekler çocuklara verilmemeldir. Başlangıçtan itibaren anne sütü almayan, yapay besinlerle beslenen çocuklar, demir katkılı süt formülleriyle beslenmelidir."




-Butterfly-

 
Sezeryanla zeki olunmaz



 
Sezaryen yöntemiyle doğum yapan kadınların sayısında artış gözlenirken, "çocuklar sezaryenle daha zeki oluyor" yanlış inanışının, bunda etkili olduğu belirtiliyor. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Erten, doğum için hastaneye gelen kadınlarda, ''çocuk sezaryenle dünyaya gelirse, daha zeki olur'' inanışının etkili olduğunu gözlemlediklerini belirterek, ''Ancak halk arasındaki bu inanış, ispat edilmemiştir ve yanlıştır'' dedi.

İzmir'in iki doğum hastanesinden biri olan Konak Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi'nde, geçen yıl yapılan 7 bin 343 doğumun 2 bin 439'unun sezaryenle gerçekleştirilirken, SSK Ege Doğum ve Kadın Hastalıkları Eğitim Hastanesi'nde doğum yapan 11 bin 981 kadından 4 bin 661'inin, çocuğunu sezaryenle doğurduğu bildirildi.

SSK Ege Doğum Ve Kadın Hastalıkları Eğitim Hastanesi yetkilileri, sezaryenle doğum yapan kadınların önemli bir bölümünün, söz konusu yanlış inanış nedeniyle bu yönteme yöneldiğini kaydederek, sezaryenle doğum ile zeka arasında bağlantı olmadığını hastalara anlattıklarını belirtti.

İlk çocuğunu sezaryenle dünyaya getiren kadınların, sonraki doğumlarını da aynı yöntemle yapmaları gerektiğini dile getiren yetkililer, şu bilgileri verdi:

''Kadınlar, sezaryenle doğum yapınca (çocuk zeki olacak) diye düşünüyorlar. Bu doğru olmayan bir inanıştır. Bunu kadınlara anlatıyor ve normal doğumu tavsiye ediyoruz.''

Hastaların isteği doğrultusunda sezaryen yöntemi uygulamadıklarını kaydeden yetkililer, ''Bu yöntemi ancak ihtiyaç duyulduğunda uyguluyoruz. Özel hastanelerde ise isteğe bağlı olarak sezaryenle doğum yaptırılıyor'' dedi.






-Butterfly-

 
Zeki olması için çocuğuma ne yedirmeliyim?



 
Gebeliğin son üç ayı ile doğumdan sonra 2 yaşına kadar beynin gelişimini tamamladığı belirtilerek, bu dönemde beyin gelişimini destekleyen beslenmenin son derece önemli olduğu vurgulandı. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Banu Anlar, fazla glikoz alımının zekayı etkilemediğini, az kalori alımının faydalı olduğunu belirterek, beyin gelişiminde deniz ürünleri ve ceviz gibi gıdalarda bulunan Omega3 ve Omega6 yağlarının çok önemli olduğunu söyledi.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Nöroloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Banu Anlar, Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nce (OMÜ) düzenlenen "Beslenme ve Beyin" konulu konferansta, beslenmenin beyin gelişimi üzerindeki etkilerini anlattı. Beynin gelişiminde, genetiksel ve çevresel faktörlerin önemli olduğunu ifade eden Anlar, bir diğer önemli faktörün de beslenme olduğunu söyledi.

Annelerin en sık sorduğu sorunun, "çocuğumun zeki olması için ona ne yedirmeliyim" olduğunu ifade eden Anlar, şunları kaydetti: "Bebeğin zekasını etkileyen birçok faktör var. Bunların başında genetik geliyor. Annenin zekasını değiştiremeyeceğimize göre, kontrol edebileceğimiz faktör olan beslenmeye dikkat etmeliyiz. Gebeliğin son üç ayı ile doğumdan sonra 2 yaşına kadar beyin gelişimini tamamladığı için bu dönemde beyin gelişimini destekleyen beslenmeye son derece önem vermeliyiz."

Anlar, fazla glikoz alımının zekayı etkilemediğini, az kalori alımının faydalı olduğunu belirterek, beyin gelişiminde deniz ürünleri ve ceviz gibi gıdalarda bulunan Omega3 ve Omega6 yağlarının çok önemli olduğunu söyledi.

Mineral eksikliği ve fazlalığının da zararlı olduğunu belirten Anlar, demirin önemine değinerek demir eksikliğinde ciddi sorunlar yaşanacağını kaydetti.

Anlar, yapılan araştırmaların kanda kurşunun yüksek olmasının zeka düzeyini düşürdüğüne dikkati çekerek, kandaki kurşun değerlerinin takip edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.






-Butterfly-

Anneler zeka için demiri ihmal etmeyin



 
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Özdemir, demirin, insan organizmasındaki çeşitli sistemlerin fonksiyonunu yerine getirebilmesi için vazgeçilmez öneme sahip olduğunu söyledi. Demir eksikliğinin tüm dünyada, özellikle de Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde çok yaygın bir halk sağlığı problemi olduğunu belirten Özdemir, bu durumun en önemli sebeplerinin yetersiz ve dengesiz beslenme ile bağırsak parazitleri olduğuna işaret etti. Özdemir, şunları söyledi:

"Demir eksikliği sadece kansızlık nedeni olmayıp, vücutta enerji metabolizması, sinir sistemi, fiziki performanstan sorumlu adale sistemi ve vücudun enfeksiyonlarla mücadelesini sağlayan savunma sistemiyle yakından ilgilidir. İnsan beyninin en hızlı geliştiği dönem, yaşamın ilk iki yılı olup ikinci yaşın sonunda beyin gelişiminin yüzde 80-90'ı tamamlanır. Bu dönemde, çocukların demir eksikliği hastalığına yakalanmaları halinde zeka gelişiminde kalıcı kayıplara neden olacak hasarlar oluşur."

Dr. Özdemir, zeka gelişiminde oluşacak kaybın bilinen şekliyle bir zeka geriliği olmadığını dile getirdi. Bu çocuklar demir eksiklikleri sonradan düzeltilse bile genetik kapasiteleriyle ulaşabilecekleri en yüksek zeka düzeyinin daha altında bir zeka düzeyine ulaşabilirler. Özdemir, bu çocukların, bebeklik döneminde demir eksikliğinden korundukları takdirde zeka seviyelerinin daha yüksek olacağına dikkat çekti.

Demir eksikliği olan okul çağındaki çocuklarda, başarıyı olumsuz etkileyen zihni ve fiziki performans düşüklüğü görülebildiğine değinen Özdemir, şöyle devam etti:

"Bu çocukların zeka düzeyleri, demir eksikliği olmayan kişilere oranla biraz daha düşüktür. Anlama kabiliyetleri, fiziki güçleri, problem çözme yetenekleri zayıflar. Ancak bu durum, demir eksikliğinin giderilmesiyle tamamen düzelebilir. Demir eksikliği olan bir atlet bile, adalelerinde oksijen depolayamadığı için adale gücü azalır ve çabuk yorulur."

Özdemir, demir eksikliğinin erken bebeklik döneminden başka ergenlik çağında hızlı büyüme ve özellikle de genç kızların fizyolojik hallerine bağlı olarak sık görüldüğünü ifade ederek, bu dönem çocuklarının demir eksikliği bakımından gözlenmesini önerdi.

Özdemir, hayvansal gıdaların demir bakımından zengin olduğunu belirterek, "Kırmızı et, demir açısından zengindir. Ancak her hayvansal gıdadan yeterli demir alınamaz. Özellikle çocuklarda günde yarım litreden fazla içilen süt, demir eksikliğine sebep olabilir. Çünkü demir bağırsaklardan kaybedilmektedir. Demir eksikliğinin yaygın olduğu toplumlarda, toplumun ortalama zeka düzeyindeki 3-5 puanlık bir kaybın bile büyük önemi olduğu unutulmamalıdır" diye konuştu.


 



-Butterfly-

İshalin fazlası zekayı düşürüyor



 
Çocuklarda sık tekrarlanan ishalin, zekayı olumsuz etkileyebileceği bildirildi.Amerikan bilim adamları, ishalin, zekayı nasıl etkilediğini henüz bilmediklerini kaydetti.

'Chemistry and Industry" dergisinde yayımlanan habere göre, Brezilya'da erkek ve kız çocuklar üzerinde yapılan araştırmada, sık tekrarlanan ishalin, çocukların daha yavaş gelişmesine ve ileride IQ düzeylerinin daha düşük olmasına neden olduğu ortaya çıktı. Bilim adamı Richard Guerrant, "İlk iki yılda sık tekrarlanan kısa süreli ishal, bu etkiye neden olabilir" diye konuştu. Beynin mekanik hasarların bir kısmını tamir edebildiğini belirten bilim adamları, ishalin zekaya olumsuz etkisinin 4 ila 10 yıl sonra bile ölçülebildiğini ifade ettiler. Bilim adamları, ishalin zekaya nasıl etki ettiğini ise henüz bilmediklerini kaydettiler.