29 Nisan , 2024, 09:47:49

Haberler:

www.herseyibilen.co Durma! Merak ettiğin her konuda her soruyu sen de sor!


Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Topics - இܓiڪے†∂ηßﺙuℓ இܓ

121
Nevruz Bayramı Nevruz günü baharın gelişini kutlamak için kırlarda yapılan bayram. Newroz sözcüğü
Nevruz, İranlılar, Türkler, Kürtler, Azeriler, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikistanlılar, Özbekler, Kırgızlar tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da başka bir değişle doğanın uyanışı ve bahar bayramıdır

Farsça new (yeni) ve roz (gün) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiş olup yeni gün anlamına gelmektedir. Eski
Kökü itibarıyla dünyanın en eski dilleri arasında yer alan Farsça, milattan yediyüz yıl öncesine ait açık tarihi ve bin yıllık yazılı eserleriyle İran'ın köklü ve sağlam kültürünü komşu ülkelere kadar tanıtmıştır.

İran takvimine göre yılın ilk günüdür ve güneşin
İran İslam Cumhuriyeti Asya'nın batısında yer alan bir devlet. Kuzeyinde Ermenistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Hazar Denizi, doğusunda Afganistan ve Pakistan, batısında Türkiye ve Irak, güneyinde Basra ve Umman körfezleri bulunur.

Koç burcuna girdiği ilkbaharın başlangıcı sayılan bir gündür.

Güneş

21 Mart'a kadar güney yarımküreye daha çok ışık ve ısı verirken, 21 Mart tarihinden itibaren kuzey yarımküreye daha çok ısı vermeye başlar. Bu nedenle kuzey yarımkürede yaşayan bazı halklar için 21 Mart günü uyanış ve yaradılışın sembolü olarak kutlanmaya değer bir gün anlamı taşımaktadır.

21 Mart Gregorian Takvimine göre yılın 80. günüdür. Sonraki sene için 285 gün var (Artık yıllarda 286).

İran mitolojisine göre Tanrı dünyayı, insanı ve güneşi bu günde yaratmıştır. İran'ın efsanevi padişahı Kiyumers tahta oturarak bugünü bayram ilan etmiştir. İran'da ihtişamın sembolü olan Cemşid de aynı gün tahta oturmuştur. Ayrıca
bkz. Pers mitolojisi

Hz. Adem'in 7. torunu olan Cem 21 Mart günü
İlk insan, ilk peygamber, insanlığın babası. Allah'u Teâlâ Hz. Âdem'i topraktan (turâbtan) yarattı. (Hûd, 11/61; Tâha, 20/55; Nuh, 71/18) Yüce Allah yeryüzünde bir halife yaratacağını meleklerine bildirdiği zaman; ilim, irade ve kudret sıfatlarıyla donatacağı bu varlığın yeryüzüne uyum sağlaması için maddesinin de yeryüzü elementlerinden olmasını dilemiştir

Azerbaycan'a gelmiş ve bugünü bayram ilan etmiştir.

Anadolu'da Newroz-i Sultan, Sultan Newroz, Navrız, Mart dokuzu gibi adlar verilen Newroz, farklı yörelerde değişik biçimlerde kutlanır. Tarımsal uğraşın yoğun olduğu yörelerde bir tür bolluk ve bereket töreni olma özelliği de taşımaktadır. Alevi-Bektaşi topluluklarda ise inanca dayalı bir anlam da ifade etmektedir.

Alevi-Bektaşi topluluklarda Newroz, Hz. Ali'nin doğum günüdür, Hz. Ali ile
Azerbaycan Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği'nin dağılması üzerine Kafkas Dağları'nın Hazar Denizine bakan güneydoğu eteklerinde kurulan ülkelerden biri. Batısında Ermenistan, kuzeybatısında Gürcistan, güneyinde İran, doğusunda Hazar Denizi yer alır
Tarihi
Azerbaycan, tarih sahnesinde M.Ö. 6. asırdan itibaren görülmeye başlar. Jeopolitik durumu itibariyle, devamlı istilalara uğramış ve çeşitli devletlerin hakimiyeti altında kalmıştır.

Hz. Fatma'nın evlendikleri gündür, Hz. Muhammed'in veda haccı dönüşü Hz. Ali'yi kendine halife tayin ettiği gün olması özelliğini de taşımaktadır. Bu günün sabahı mürşidin okuduğu duadan sonra süt içilir, Newroziye adı verilen şiirler, nefesler ve Hz. Ali'nin Mevlidi okunur. Newrozda önceden hazırlanmış olan çöreklerle mezarlık ziyaretine gidilir, ölüler ziyaret edildikten sonra orada çörekler yenilir.

Hz. Muhammed, Mekke'nin soylu Haşimoğulları ailesinden gelir. 571 yılında Mekke'de doğmuştur. Annesinin adı Amine, babasının adı Abdullah' tır. Hz. Muhammed daha doğmadan babası öldü. Yetiştirilmesini dedesi Abdülmuttalip üzerine aldı ve torununa o zamana kadar kimseye verilmemiş olan Muhammed adını verdi.

Osmanlı Devleti zamanında Newroz gününe özel bir önem verilmiştir. Padişahlara Newroz günleri "Newroziye" adı verilen kasideler sunulurdu. Bu kasidelerde ağaçların yeşermesi, çiçeklerin açması, havanın ısınması gibi konulara yer verilirdi. Newroz günü Adem'in yaratıldığı, Nuh'un gemisinin karayı bulduğu, Hz. Ali'nin doğduğu, halife olduğu anlatılırdı. Newroz gecesi bütün yaratıkların Tanrı'ya secde ettiği, dileklerin yerine getirildiği belirtilirdi. Newroz günlerinde müneccimbaşı, yeni takvimi padişaha sunar, bahşişini de alırdı. Buna da "Newroziye bahşişi" adı verilirdi. Saray hekim başıları tarafından hazırlanan ve Newroziye denen çeşitli baharatlardan yapılmış macunlar, padişah ailelerine ve büyüklere sunulurdu. Bugün için yapılmış macunlar, porselen kapaklı kaseler içinde sunulur ve günün hangi saatinde yenmesi gerektiğini yazan bir kağıt da kaselere iliştirilirdi.


Doğu Anadolu halkı için sadece Newroz günü değil, Newroz gecesi de kutsallık taşımaktadır. Bu gece canlı cansız bütün varlıkların Tanrı'ya secde ettiğine inanılır. O gün herkesin bir yıllık kısmeti ve geleceği belirlenir. Herkes güzel ve yeni elbiseler giyerek yeni yıla hazırlanır. Evlerde yemekler yapılır, karşılıklı ziyaretlerde bulunulur.

Mart ayı içerisinde Anadolu'nun bazı yörelerinde görülen bir diğer gelenek de "kara Çarşamba" geleneğidir. Mart ayının ilk çarşambası olan bu günde çeşitli törenler yapılır, çeşitli yiyecekler hazırlanarak birlikte yenir. Gençler bir dilek tutarak komşuların kapısını dinlerler.

Giresun'da uygulanmakta olan "Mart bozumu" adı verilen gelenek de Newrozla ilgili önemli geleneklerden biridir. Mart bozumunda akarsulardan alınıp getirilen su evlere serpilir. Ayağı uğurlu bir misafirin gelmesi ve "martınızı bozuyorum" demesi beklenir.

Newroz İç Anadolu Bölgesi'nde "Mart dokuzu" olarak bilinmektedir. 21 Mart günü sabah erken kalkılır, mezarlık ziyareti yapılır, niyet tutulur. Niyetlenecek kişi mezarlardan birer taş alarak kırka tamamlar. Bir torbaya doldurup evinin duvarına asar ve bu arada bir niyet tutar. Bir yıl sonra torbaya baktığında taşlar kırk bir olmuşsa niyetinin gerçekleşeceğine inanır. Bir daha ki Mart Dokuzunda taşlar iade edilir.

Newroz günü ziyaretler esnasında çeşitli yemeklerden oluşan sofralar hazırlanır, oyunlar oynanır, eğlenceler düzenlenir, boyalı yumurtalar yenir ve büyük ateşler yakılır.

Her toplumun kendine özgü nedenlerle kutladığı Newroz, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tataristan, Uygur Bölgesi, Anadolu ve Balkanlarda geleneksel kutlamalarla canlılığını günümüzde de sürdürmektedİR

ALINTIDIR
122
Videolar / HASAN AMCA APAÇİ DANSI :))))))))))
08 Mart , 2011, 04:15:03
http://www.dailymotion.com/pageitem/video/embedCode?request=%2Frelevance%2Fsearch%2FDA%25C4%25B0LYMOT%25C4%25B0ON%2BHASAN%2BAMCA%2BAPA%25C3%2587%25C4%25B0%2BDANSI%2Fvideo%2Fxhbi1q_tek-apaci-hasan-amca_music
123
Şiirler / Neyzen Teyfik'ten güzel öğüt
08 Mart , 2011, 03:27:38
Yaşam üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama,
Biraz duraksa, neler olup bittiğine anlam verme.
Mutlaka yanlış bir şey oldu ve
Düşüncelerin ile dileklerin aynı orantıda değildi
Ve varlığın ile buluşamadı.
...Sorun yok, sadece bekle.
Güneş doğacaktır, çimler yeşerecektir,
Çiçekler açacaktır, rüzgâr esecektir
Ve yağmur yağacaktır. Zorlamaya gerek yoktur,

Olması gereken kendiliğinden olur!
İzlemene devam et,
Şahitlik güzeldir,
Hem olayın dışındasındır hem de içinde,
O bir dengedir, o anlamlıdır,
Şahit ol, tanık ol, olan ile bütünleş,
Güzellik olanların içinden filizlenecektir;
Zorlamaya gerek yoktur,
Olması gereken kendiliğinden olur!
Hayat üç-buçukla dört arasındadır.
Ya üç-buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın...
NEYZEN TEVFİK
124
Şiirler / Kırılgan Bir Çocuğum Ben
08 Mart , 2011, 03:01:51
Kırılgan bir çocuğum ben; yüreğim cam kırığı
Bütün duygulardan önce, öğrendim a...yrılığı

Saldırgan diyorlar bana; oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher, saklıyorum herkesten

Ürküyorlar gözümdeki ateşten, ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözükara cesaretimden

Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum, bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben, nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı, bir yanım buz sarayı

Murathan Mungan
125
Sen ağlayacaksın,belki horlanacaksın, belki dışlanacaksın ama, sen yürüyeceksin..
Kimi zaman nefsin karşina çikacak,kimi zaman çevren, kimi zaman ailen, kimi zaman gücü elinde tutanlar.. Ama sen yürüyeceksin.Belki anlamak istemeyecekler seni Belki anlamazlıktan gelecekler Belki gülecekler, belki küçümseyecekler ama, sen a dayanacak ve yürüyeceksin Belki güvendiğin dağlara kar yağacak, belki belki tuttuğun dallar kopuverecek ama sen Rabbine güvenip yürüyeceksin.Belki sürüleceksin, belki taşlanacaksın,belki dışlancaksın, belki yalnız bırakılacaksın ama sen Rabbinin birlikteliğini bilip yürüyeceksin&Kimi zaman düşeceksin,kimi zaman çelme atacaklar ayağına, kimi zaman set çekecekler,yorulacaksın kimi zaman fakat, yoluyun yüceliğini bilecek, bismillah diyecek ve yürüyeceksin.Kırılacaksın belki, kıracaklar kimi zaman seni,için belki kan ağlayacak ama sen hasbiy diyecek ve yürüyeceksin.Duranlar olacak, yolu terk edenler, belki yoldan çikanlar, belki yolda saraylar yapanlar, belki geri dönenler ama sen yürüyeceksin.Ağlayacaksın belki, belki ağlatacaklar seni ama sen gözyaşinı azığın yapıp yürüyeceksin.Belki kıymetin bilinmeyecek, belki kadir kıymet bilmezler kıymet bilmeyecek, belki halin sorulmayacak, belki vefasızlar seni unutacak ama, sen ev vefalı dostun yolunda yürüyeceksin.Eğilenler olacak, belki yolu satanlar ama, sen dimdik yürüyeceksin.Yolda yalnızım sanma, yürüdüğün yollu sakın başa kakma bil ki bu yolun yolcularının dostu tır.Bismillah de,

hasbiy de ve yürümene devam et. Elbette ulaştırılacaksın varılması gereken yere bir gün...

alinti...
126
ZEKA OLİMPİYATLARINDA SORULAN SORULAR

Zeka yarışmasında yer alan bazı sorular ise şöyle:

"-Aşağıdaki sözcüklerde gizlenmiş olan parolayı bulunuz. Kaynakwh webhatti.com: Bu Soruları Çözmek İçin Zeki Olmak Gerekliymiş
PEMBE, MAVİ, SARI, LİMONİ, KIZIL, TURKUAZ

-Soru işaretinin yerine hangi sayı gelecek?
(100,0), (10,9), (80,16), 30,21), (60,24), (50,?)

-Aşagıdaki koşullara uyan en büyük sayıyı bulun.
Bu sayının her rakamı farklı olsun.
Bu sayı yazı ile yazıldığında sessiz harflerin sayısı, sesli harflerin sayısından iki katı olsun. Kaynakwh webhatti.com: Bu Soruları Çözmek İçin Zeki Olmak Gerekliymiş

-EABRÖILMÜIMNÜÇKEAYÇRTEIĞR?

-Aşağıdaki harflerin tümünü birer kez kullanarak üç sözcük üretin.
ABCDEİKNOÖPRSSŞTUÜZ"

ALINTI
127
Sabah uyanıp ta gözünüzü açtığınızda aklınıza ilk gelen şey nedir? Kahvaltı yapmak mı? Dünden kalan bir iş mi? Biraz daha uyuma isteği mi? Mutluluk mu? Sevinç mi? Huysuzluk mu? Unutmayın, güne nasıl başlarsanız, tüm gününüz öyle geçer.

Günü yaşayacak olan sizlersiniz, bu yüzden uyandığınız anda zirve de olan enerjinizi gün boyunca arttırarak yaşamak da sizin elinizde, homurdanmak ve enerjinizi negatife düşürmekte sizin elinizde.

Ben sabah uyanıp camdan dışarı baktığımda; güneşin parıldamasını tüm hücrelerimde hissediyorum, bulutların aheste aheste gezinmesinden zevk alıyorum. Çoğu zaman düşünüyorum; bize sonsuz olduğu söylenen evrende, milyarlarca galaksi, milyarlarca yıldız, milyarlarca gezegen akıp gidiyor. Hadi uzayı bıraktım, bu masmavi gezegende; aynı toprak, aynı su ve aynı havayı kullanarak yaşayan milyarlarca canlı var. Bir sürü farklı türe mensup, milyarlarca canlı. Başımı nereye çevirsem farklı bir mükemmellik.Kaynakwh webhatti.com: Hayatı aceleye getirmeyin

Sonra var olmaya şükrediyorum. Yokluktan yaratılıp da, bu mükemmel düzenin içine doğarak geldiğim için YARATICIMA şükrediyorum. Hiçliğin içinden, çıkıp bu kusursuz gezegene geldiğim, hayat bulduğum için şükrediyorum. Gözümü minnettarlık ve şükürle açıyorum.

Bu arada; insan her sabah enerji patlamaları ile uyanmıyor. Hepimiz çoğu zaman yorgun ya da ağır hareketlerle de uyanmışızdır. Burada önemli olan açılmak için biraz egzersiz yapmak. Zorlanmadan, vücudunuzu çalıştırmayı deneyebilirsiniz. Gece boyunca ağırlaşan ve hareketsizleşen kaslarınızı, ufak egzersizlerle çalıştırabilir, uyarabilirsiniz. Egzersiz yapmak insanı mutlu eder.



Gün boyunca ne düşünürsek onu yaşarız. Aksilik ile başlayan bir gün, aksilik ile biter. Coşku, sevgi, mutluluk ile başlayan gün ise pozitif bir enerji ile biter.

Hayatı aceleye getirmeden, yudum yudum yaşamak gerekiyor. İnsanların birbirini anlamamasının, dinlememesinin temel sebebi acelecilik olabilir beklide. Çabuk işe git, hemen şu işi bitir, hemen buraya yetiş, koş, acele et, okula git, ödevi bitir, vs.vs.vs. Günümüzde neredeyse koşturmadan bir günümüz geçmiyor. Aceleci olmak bizim yüzeysel düşünmemize sebep oluyor. Acele etmek hayatı kaçırmamıza neden oluyor.Kaynakwh webhatti.com: Hayatı aceleye getirmeyin

Ailenize, ya da iş arkadaşlarınıza gülümseyin. Çünkü gülümsemek bedava, istediğiniz kadar dağıtabilirsiniz, asla bitmez ve azalmaz. Pozitif olmayı kafanıza koyun. Olumsuz düşünceleri düşünmeyin bile, düşünmek olumsuzlukları üzerinize çekmektir.

Ünlü filozof Diyojen, dar bir sokakta kibirli bir adamla karşılaşmış. Sokak o kadar darmış ki, birinin geçebilmesi için, diğerinin kenara çekilip yol göstermesi gerekiyormuş. Kibirli adam, küçümseyerek baktığı filozofa dönerek:

- Ben serseri birine asla yol vermem, diye diklenmiş.

Diyojen, kibar bir şekilde kenara çekilip reverans yaparak eliyle yol göstermiş ve cevap vermiş:

- Ben veririm...

Bu örnekte kaybeden kim oldu?

Güne başlarken yapılacak bir çok olumlama var. Örnek verirsek;

* Hayatla uyum içindeyim.
* Her yeni güne coşku ve mutluluk ile başlıyorum.
* Seviyorum, seviliyorum.
* Bu gün bana hep güzel şeyler getirecek.
* Pozitif düşünüyorum, güzel yaşıyorum.
* Mutlu bir aile hayatım var, güneş her sabah güzel evimin içini ve bizleri aydınlatıyor.
* İş arkadaşlarımı seviyorum.
* Çalışma hayatını seviyorum.
* Verimli olmayı seviyorum.
* Her yeni günde kendime bir artı katıyorum.
* Bu gün her şey çok ama çok güzel olacak.
* Yaşamayı seviyorum.
* Yaşamdan zevk alıyorum.
* Gün benimle başlıyor, benimle bitiyor


ALINTIDIR
129
Sizin Seçtikleriniz / Olacak Şey Değil
02 Mart , 2011, 05:06:41
1600'lerin İspanya Kralı III. Philip ateşin karşısında çok uzun süre oturması sonucunda vücut ısısı çok yükseldiği için öldü. Peki Kral çok ısındığı halde neden ateşin önünden çekilmedi? Çünkü bunu düşünmek onun görevi değildi. Kralın sandalyesini ateşten uzaklaştırmakla görevli sarayın ateşçisi ise o gün izinliydi.


1982 yılında New Orleanslı bir golfçu 1. delikte kötü oynadığı için sopasını nefretle fırlattı. Sopa golf arabasına çarpıp, ikiye bölündü. Arabanın mili fırlayıp golfçünün ensesine çarptı ve boyun toplardamarını parçaladı.

****

Ünlü oyun yazarı Tennessee Williams'ın ölümü de enterasan olaylar arasında. 71 yaşındaki yazar, burun spreyini sıkmak için başını arkaya yatırdığında, ağzına düşürdüğü spreyin kapağı boğazına takılınca, boğularak öldü.



1929 yılında İngiltere'de itfaiyeciler becerilerini sergilemek için bir gösteri düzenlediler; dokuz çocuk yanan bir evden kurtarılacak sözde kurbanlar olacaktı. İtfaiyecilerden biri kullanmayı planladıkları sis bombalarını unutup, evi gerçekten ateşe verdi. Çocukların hepsi yangında ölürken, onları manken sanan kalabalık çılgınca alkışlıyordu.






1901 yılında Maud Willard bir fıçı içinde kendini Niagara Şelalesi'nden aşağı attı. Maud bu atlayışta ölmedi. Onu öldüren zorla fıçıya soktuğu köpeğiydi. Köpek burnunu fıçının tek hava deliğine dayayıp, sahibine yer vermeyince havasızlıktan boğularak öldü.








İngiltere'de, Stanford'da bir grup iş arkadaşı bir dostlarının 50. doğum günü için özel parti verdi.

Bir pastanın içinden çıkacak dansöz kız dahi ayarladılar. Ancak adam pastadan çıkan çıplak dansözü görünce kalp krizi geçirip öldü.

Zira pastadan çıkan kendi kızıydı.





Bir Fransız 1998 yılında intihara karar verdi. Bunun için deniz kıyısındaki bir yamaca tırmandı Yamaçtaki kayaya ipi bağladı, diğer ucunu boynuna geçirdi. ardından garanti olsun diye bir şişe zehir içti ve kendini ateşe verdi. Sonrada uçurumdan aşağıya atladı. Tam atlarken elindeki silah ile başına ateş etti. kaderin garip cilvesi; silahtan çıkan kurşun sekti, boynundaki ipi kopardı. Uçurumdan düştüğü nehir vücudundaki yangını söndürdü. Su çok soğuk olduğu için vücudu şoka girdi ve zehiri kustu. Sudan bir balıkçı çıkardı, hastaneye kaldırıldı. Adam hipotermiden yani vücut ısısının çok fazla düşmesi sonucu öldü.

ALINTIDIR
130
- İyi Günler Ben Sedef Nasıl Yardımcı Olabilirim.. .

- Kaç Para ?

- Pardon Ney?

- Borcum... Kaç para kardesim Ney

- Beyefendi, Siz kimsiniz Ney

- ..... şerefsizleri ............ .... günde 10 sefer arıyorsunuz borcu  ne zaman yatırıcan diye simdi de tanımıyormusunuz.

- Beyefendi küfretmeyin günde binlerce insan arıyor nerden bileyim siz  kimsiniz?

- Selim Yurd... Ben...

- Kayıtlarınıza Ulaşıcam bi saniye Evet 1350 lira 80 yeni kuruş borcunuz  var...

- Bu mu yani olay Ney Koca banka ben Parayı verince rahatlaycak mı ?

- Beyefendi... Bu bir borç ve gecikmiş bir borç ödemeniz gerekir...

- Ben de biliyorum onun için aradım iste. Adamı hasta ettiniz be..10  gündür.. Neyse Yolla Birini Alsın Parayı..

- Beyendi siz getireceksiniz parayı...

- Ne demek yolla birini alsın parayı.. bir de orda sıra bekliycem...

oldu be, dükkanımı kapatayım... Şubeden birini gönderin öyle ise... Bi  de akıl veriyor... ben söyledim siz gelip almadı nız .... Arayın  beni de isteyin parayı... Alırsınız Babayı...



-----------



- İyi Günler Ben Sinan Nasıl Yardımcı Olabilirim ?

- İyi günler Araba almak İstiyorum da..

- Pardon..Ney Haaa.. Kredi için mi Arıyorsunuz ?

- Evet.. Araç Kredisi...

- Faiz Oranlarını mı Öğrenmek İstiyorsunuz ??

- Hem Onu, Hem de Kaç Para verirsiniz.. .

- Alacağınız aracın Modeline göre değisir üstelik 0 km alıyorsanız,  Arabayı satın alacağanız yer hallediyor bu islemleri...

- Ya biz biyerden araba almıycaz arabamız var zaten...

- Peki, neden öğrenmek isitiyorsunuz ?

- Babam arabayı bana satıyormus gibi göstericek..sizden para alıcaz. Bi düğün muhabbeti varda ben çalısmıyorum bu yüzden tüketici kredisi alamıyorum. Biz size ara ara öderiz onu.

- valla çok açık sözlüsünüz ama bu sekilde size kredi vermezler.araba  kaç model ?

- 92 kartal...

- çok az kredi çıkar...

- canım 2000 model pejo deriz...

- Oldu, Oldu... Siz gidin hemen bir şubeye... bana anlattığınız gibi  anlatın...

- oldu iyi günler çok saolun...



------



- İyi Günler Ben Nazlı. Nasıl Yardımcı Olabilirim.

- Kredi Kartım Ne zaman Gelir Bankadan vermiyorlar eve gelecekmiş...

- World Kart mı ?

- Evet...

- İsminiz Nedir ?

- Haluk Saygın...

- Ne zaman Başvurdunuz ?

- Ben başvurmadım...

- Başvurmadıysanı z neyini soruyorsunuz beyefendi...

- Televizyonda Gelin size de World Kart Verelim diyor sunuz ya....

- Beyefendi başvurmadan Kart Verilir mi Hiç !!??

- Öyle desene be kardesim.... ..bu reklamlar çok üç kağıtçı....








- İyi Günler Ben Yeşim Nasıl Yardımcı Olabilirim.. .

- Hörmetler Akbank'ın telefonunu verir misiniz Ney

- Beyeefndi Burası Yapkredi... 118 değil...

- Allah Allah... biz bilmiyor muyuz ... İkiniz de bankasınız işte...

Ölürmüsün bi yardımcı olsan...

- Bilmiyorum telefonu beyefendi...

- Bilen biri vardır bir sor bakalım yanındakilere. ..

- kimse bilmiyor beyefendi...

- Ne zaman sordunda cevap veriyorsun.. .. Kodumun kafasızı....






- İyi Günler Ben Melek Nasıl Yardımcı Olabilirim.. .

- Pınar hanım Orada mı Ney

- Yok, su anda... Ben nasıl yardımcı olabilirim ??

- Yok.. bana Pınar hanım lazım...

- Bankayla ilgili değil mi ?

- Yok.. Başka bisey soracaktım...

- Burada sadece bankacılık hizmeti verilir... Tanıyorsanız cebinden  arayın...

- Sende var mı cebi ?

- Hayır yok...

- Valla bul şunu be.... Peki, çıktığı biri var mı ? Biliyor musun ?

Telefon Kapatılır...






Geçen hafta yoğun bir günde Akbank Şubesinde yaşanan bir diyalog :

55-60 yaşlarında çek tahsili için bekleyen bir müşteriye kart pazarlamak  isteyen stand görevlisi sorar

- Bey efendi bakabilirmisiniz Axesiniz varmı acaba?

müşteri omuz hizasından ters ters soru soran kıza bakar.....

kız tekrar ısrarla sorar...

-Axesiniz varmı acaba ?

adam sinirli bir şekilde kıza bağırmaya başlar.

- sana ne benim abdesimden.. abdesim vardır, yoktur..camiye mi geldik ?  bankaya geldik  der ve sinirli bir şekilde çıkar gider.
ALINTI
131
Klasik tepki: "Sıraya geç kardeşim."



Neoklasik tepki: "Şeker kardeşiim sıraya geçiver."



Realist tepki:... "Sıra var."



Sürrealist tepki: "Sallandıracaksın bunlardan İkisini Kızılayda bak

  bir daha yapabiliyorlar mı?"



  Romantik tepki: "Beyefendi galiba sırayı görmediniz."



  Modern tepki: "Efendim insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupada..."



Postmodern tepki: "Sırana geç lan ayı!"



Uzlaşımcı tepki: "Acelesi olmasa öne geçmezdi, üzmeyin garibi..."



Devrimci tepki: "Altyapı sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez.



Devrim olunca herkes hizaya gelecek."





Sabırlı tepki: "İki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse

hepimizin işi görülür."



Felsefeci (septik kuşkucu) tepki: "Ön ve arka kavramları görecelidir.

O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden,

  aslında arkaya geçmiş olabilir."



Kantçı tepki: "Efendim, algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o

  tarafa, adam yok olur."


Kötümser varoluşçu tepki: "Herkes bir gün ölecek. Onurlu bir şekilde

  bekleyin. Bir gün o adam da ölecek."



İyimser varoluşcu tepki: "Sıkmayın canınızı, şu anın tadını çıkarmaya

  çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor."



Hümanist tepki: "İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz, hepimiz

birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince, aslında hepimiz öne

  geçmiş oluyoruz."



Derviş tepkisi "Mutlaka önemli bir iş için acelesi vardır. Yoksa bu

kadar insanı yok saymazdı. Biz iki dakika daha sonra işimizi görsek ne

  olur. varsın bir kardeşimizin sıkıntısı giderilmiş olsun"
132
Şiirler / İBRET AL
02 Mart , 2011, 04:29:07
Ey insan aç gözünü sahraya bak da ibret al!
Şu direksiz kubbe-i semaya bak da ibret al!

Görmek istersen, Cenab-ı Kibriyanın kudretin,
Her sabah, seher vakti dünyaya bak da ibret al!

Padişah olsan da derler er kişi niyetine!
Git musallada yatan mevtaya, bak da ibret al!

Bir kefendir akıbet sermaye-i bey ve fakir,
Varlığa mağrur olan mecnun değil de ya nedir?

ALINTI
133
Sizin Seçtikleriniz / ŞARKI SÖZLERİ :))
02 Mart , 2011, 04:23:09














134


Büyük kedi, kuyruğuyla oynayan küçük kediye sordu: "Neden kuyruğunu kovalayıp duruyorsun?" dedi.

Küçük kedi şöyle yanıt verdi: "Bir kedi için en güzel şeyin mutluluk, mutluluğun da kuyruğum olduğunu öğrendim." dedi. "Kuyruğumu kovalıyorum, kovalıyorum... Sonunda onu yakaladığım zaman, biliyorum ki, mutluluğu yakalamış olacağım."

Yaşlı kedi gülümsedi: "Gençken ben de senin gibi, mutluluğun kuyruğum olduğuna inanıyordum." dedi. "Yıllar geçtikçe anladım ki, ne zaman onu kovalasam, o benden uzaklaşıyor, ne zaman kendi işime baksam, o hep peşimden geliyor."
135
Din Bilgisi / Resûlullahın SAV Bir Mektûbu
02 Mart , 2011, 03:52:55
Allahü teâlâ, insanlara daima merhamet, şefkat ve af ile muamele etmeyi, kendilerine fenalık yapanları affetmeyi, daima güler yüzlü ve tatlı sözlü olmayı, sabırlı hareket etmeyi, işlerinde daima dostlukla anlaşmayı emretmektedir.
Hakiki Müslümanlar, diğer bütün dinlere karşı büyük bir müsamaha göstermişler, değil Hıristiyan ve Yahûdîleri zorla Müslüman yapmak ve onların ibâdethanelerini tahrip etmek, aksine, onlara kilise tamirlerinde yardım etmişlerdir.
Peygamber efendimizin bu husustaki, bütün Müslümanlara hitaben yazdırdığı bir mektubu şöyledir:
"Bu yazı, Abdullah oğlu Muhammed'in bütün Hıristiyanlara verdiği sözü belirtmek için yazılmıştır. şöyle ki; Allahü teâlâ, kendisini rahmet ile müjdelemiş, insanlar üzerindeki emâneti muhâfaza edici kılmıştır. İşte bu Muhammed, bu yazıyı, Müslüman olmayan bütün kimselere verdiği ahdi [sözü] vesîkalandırmak için kaleme aldırdı.

Her kim ki, bu ahdin aksine hareket ederse, ister sultan, ister başkası olsun Allahü teâlâya karşı isyan ve İslâmiyet ile alay etmiş sayılır ve Allahü teâlânın lânetine lâyık olur. Eğer Hıristiyan bir rahip [papaz] veya bir seyyah [turist] bir dağda, bir derede, çöllük bir yerde, bir yeşillikte, alçak yerlerde, kum içinde ibâdet için perhiz yapıyorsa, kendim, dostlarım, arkadaşlarım ve bütün milletimle beraber onlardan her türlü teklifleri kaldırdım. Onlar benim himayem [korumam] altındadır. Ben onları, başka Hıristiyanlarla yaptığımız sözleşmeler gereğince, ödemeye borçlu oldukları bütün vergilerden affettim. Harâc vermesinler veya kalbleri râzı olduğu kadar versinler. Onlara cebretmeyin, zor kullanmayın! Onların dini reislerini makamlarından indirmeyin! Onları ibâdet ettikleri yerden çıkartmayın! Bunlardan seyahat edenlere mâni olmayın! Bunların manastırlarının, kiliselerinin hiçbir tarafını yıkmayın!

Bunların kiliselerinden mal alınıp Müslüman mescidleri için kullanılmasın! Her kim buna riâyet etmezse, Allahü teâlânın ve Resûlünün kelâmını dinlememiş ve günaha girmiş olur.


Ticaret yapmayan ve ancak ibâdet ile meşgul olan kimselerden, her nerede olurlarsa olsunlar cizye ve garâmet gibi vergileri almayın! Denizde ve karada, şarkta ve garpta, onların borçlarını ben öderim. Onlar benim himayem altındadır. Ben onlara eman verdim.
Dağlarda yaşayıp ibâdet ile meşgul olanların ekinlerinden harac (vergi) almayın! Ekinlerinden devlet hazinesi için hisse çıkartmayın! Çünkü, bunların ziraati, sırf nafakalarını temîn etmek için yapılmakta olup, kâr için değildir. Cihad için adam lâzım olursa, onlara başvurmayın! Cizye, [varlık vergisi] almak gerekirse, ne kadar zengin olurlarsa olsunlar, ne kadar malları ve mülkleri bulunursa bulunsun, yılda 12 dirhemden daha fazla vergi almayın! Onlara zahmet, meşakkat teklif olunmaz. Kendileriyle bir müzakere yapmak icap ederse, ancak merhamet, iyilik ve şefkat ile hareket edilecektir. Onları, daima merhamet ve şefkat kanatları altında himaye ediniz!
Nerede olursa olsun, bir Müslüman erkekle evli olan Hıristiyan kadınlara, fena muamele etmeyin! Onların kendi kiliselerine gidip, kendi dinlerine göre ibâdet etmelerine mâni olmayın! Her kim ki, Allahü teâlânın bu emrine itaat etmez ve bunun zıddına hareket ederse, Allahü teâlânın ve Peygamberinin emirlerine isyan etmiş sayılacaktır. Bunlara kilise tamirlerinde yardımcı olunacaktır. Bu ahitname [sözleşme] kıyamet gününe kadar devam edecek, dünyanın sonuna kadar değişmeden kalacak ve hiçbir kimse bunun aksine bir harekette bulunamayacaktır."
[Bu ahitname Hicret'in 2. yılı, Muharrem ayının 3. günü, Medîne-i Münevvere'de Mescîd-i saâdette Hazret-i Ali'ye yazdırılmıştır. Bu mektubun aslı, Feridun Beyin Mecmû'a-i Münşea-tus-salâtîn kitâbı, 1. cilt 30. sahifesindedir.

alıntıdır

136
Belki şu anda çok dertlisin... Belki "artık yeter" diyorsun... Belki de kendinden geçmişsindir.. Belki de ağlıyorsun...
Belki bütün bu musibetlerin sonunda eline bir şey geçip geçmeyeceğini düşünmektesin...

O zaman Duy ! Rabbin sana söylüyor;

Sabredenlere, felaketlere karşı dişlerini sıkıp, göğüs gerenlere, mükafatları hesapsız ödenecektir !

Belki de onca insanın içinden neden senin seçildiğini soruyorsun... Oysa Rabbinin seçtikleri kıymetlilerdir!

İçinizden mücahitlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya kadar elbette sizi deneyeceğiz!

Hayat bir imtihan değil mi? Her sorun ebedi hayatında yer alan bir tuğla... Nefes alıp verdiğin her an yeni bir soruna gebe...Onlar olmasaydı sonsuzluk yurdunda sana ait hiç bir şey de olmayacaktı! Derdin yoksa üzül asıl! Dertliysen bil ki; O seni seviyor! Bak, Sevdiğin ne diyor?

ALLAH (cc), hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar!

Belki sen Ashab-ı Uhud kadar acı çekmedin... Hani kralları onları iman ettikleri için, ateş dolu hendeklere attırmıştı ya!

Belki sen Ebu Zerr (r.a) kadar acı çekmedin... Amcası inandığı için onu hasıra sarıp yakmıştı ya!

Belki sen Vahşi kadar acı çekmedin... Sevgilisi ona "Bana görünme" demişti ya!

Belki sen Yakup (a.s) kadar acı çekmedin... Yusuf'u (a.s.) elinden alınmıştı ya!

Belki sen Hatice (r.anha) kadar acı çekmedin... MUHAMMED (sav) yurdundan kovulmuştu ya!


UNUTMA;
Rabbin kimseye dayanabileceğinden fazlasını yüklemez!

Belki kalbindir acıyan,
Belki bedenin,
Belki de ruhundur kıvranan,
Belki de yokluktur seni saran
Belki de bin bir türlü muamma...

Her ne durumda olursan ol, diline yakışır bu dua;

LA ILAHE ILLA ENTE SUBHANEKE INNI KÜNTÜ MINEZZALIMIN...

Senden başka ilah yoktur... Sen bütün noksanlıklardan münezzehsin... Şüphesiz ben nefsine zulmedenlerden oldum.

alıntıdır
137


Hayatında hiç acı çekmeyen gözyaşlarıyla sabahlamayan birlikte olduğu insanlar arasında yalnızlık çekmeyen his ve düşünceleriyle hiç baş başa kalmayan gerçek içten ve samimi tebessümü başaramaz. Bu yüzden gözyaşının olduğu yerde tebessüm vardır. Bunun için her şey zıttı ile kaimdir.
Tebessüm edebilmek için illaki sıkıntı çekmek gerektiğini söylemiyorum; fakat sıkıntıların acıların olduğu her yerde tebessümün umudun olduğunu unutmayın. Her sıkıntı bir inşiraha (sevinmeye) gebedir gözyaşındaki rahmet bunun içindir.
Canınızın sıkıldığı bir anda huzur duyup tebessüm edebildiniz mi hiç?
"İnsan aynı anda hem canı sıkılacak hem de tebessüm edecek böyle bir şey olur mu?" demeyin! Evet olur. Çünkü insan zahmet edip birazcık düşündüğünde kendisini mutsuz eden şeyin çok basit olduğunu her insanın başına gelebilecek bir şey olduğunu görecektir. Öyle olmasa bile bu durumun muhakkak bir sebebi olduğunu belki de bunun kendisi için daha hayırlı sonuçlara gebe olduğunu düşündüğünde az önce kendisini mahveden o olumsuz halin yerini muhteşem bir huzur kaplayacaktır. Yeter ki pozitif düşünmeyi bilelim her olayın her sıkıntının boşu boşuna bir oyun ve eğlence olsun diye yaratılmadığının farkına varalım.
Onun için gerçek tebessümü ancak kendi gözyaşlarında boğulabilenler başarır. Gözyaşlarıyla cennet bahçeleri oluştur(a)mayanlar kuru içtenliksiz basit ve maskeli tebessümleriyle sadece kendilerini kandırabilirler. O halde tebessümümüze de dikkat edelim!

"Ne güzel hayata tebessüm ederek bakanlara "
"Ne güzel tebessümü sadaka olarak değerlendirip onu tüm insanlara dağıtanlara "
"Ne güzel birlikte olduğu insanlar arasında yalnız kaldığında bile tebessüm edebilenlere "
"Ne güzel tebessümü hayat felsefesi yapanlara "
"Ne güzel göz yaşlarında tebessüm saklayanlara ve"
"Ne güzel tebessümü göz yaşında arayanlarara...."

ALINTI
140
Sizin Seçtikleriniz / Talitabis
18 Şubat , 2011, 23:22:11


:ehi: :ehi: :ehi: :toothy10: :toothy10: