16 Nisan , 2024, 11:02:35

Haberler:

www.herseyibilen.co Durma! Merak ettiğin her konuda her soruyu sen de sor!


Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Topics - Sır_Çiçegi

1
Yaşasın Hamileyim :) / Baha Abi oluyor...
25 Kasım , 2014, 16:48:21
merhaba hanımlar ben cok eskilerdenim oğlumun warlıgını sizinle paylaştım we şimdi tekrar hamileyim rabbim tüm isteyenlere wersin inş.  :love9: :amin:
3
humana cayı sipariş werdim netten hediye milkplus gönderdiler nedir içeyimmi ?
4
slm arkadaşlar
bilginiz üzere baha 3 ay 20 günlük we yawaştan gögüs ucumu ısırmaya başladı we birşeyler kemirmeye başladı ellerini olsun battaniyesini alıyo onu kemiriyo acaba dişlerimi kızıştı  :dontknow:
5
Tanışma Bölümü / slm gene ben geldimmm
04 Şubat , 2013, 22:58:35
slm herkese oğlumla birlikde döndük bu sefer  :muzz: :muzz: :muzz: :muzz:
6
Karikatürler / Resimler / evlilik= sakız
28 Kasım , 2012, 19:49:07
7
İlişkiler / psikolojim bozuldu :(
28 Kasım , 2012, 13:00:12
slm arkadaşlar  :hello:

bilginiz üzere yeni dogum yaptım we hamileliğim biraz zor gecti  :sad1: sürekli eşimden yardım isteyerek birşeyler yaptım saolsun hep yardım etti
sezeryanla dogum yaptım we cok zor gecti :( gene eşim yardım etti 1 hafta kucagıma alamadım oğlumu emzirmeden emzirmeye eşim yanımdaydı 

şimdide oğlumla tüm gün ugraşıyorum üçlü bir döngü içerisinde
altını al emzir kustu onu temizle üstünü deiştir tekrar emzir zar zor uyut uyandı gene aynı şeyler oğluma zor yetişiyorum sürekli çamaşır yıka as ütüle filan ewe bakamıyorum pek ki kendimede  :sad1:
akşam eşim gelince oğlumu ona weriyorum ilgilensin iki dakka iş güç yapim die sürekli aglıyo oğlum babasının kucagında ben alıyorum susuyo geri babasına weriyorum aglıyo :(

hal böle olunca eşime sölüyorum şunu yap bunu yap şunu getir filan eşimde eskisi gibi deil git kendin al weya ne bileyim bazen öle kelimeler kullanıyor ki cok gücüme gidiyo ne yapacagım bilmiorum ikisini idare etmekde zorlanıyorum geceleri uykusuzum kaldırsam eşimi bir türlü kaldırmasam bir türlü kafamda bir ton sorular war
acabalar filan ne yapmam lazım ne olur çözüm gösterin  :y25:
8
slm kızlar  :hello:
bebeğim bugün 29 günlük we uyuturken poposunu pışpışladık sonra beşiginde titreşim aleti wardı onu kullandık derken beşiği yavaşdan salladık uyusun die sonrada oda kafi gelmedi sürekli sallanmak istedi filan bizde titreşim motoru koyduk beşiğinin yanına onu acıyoruz onunla uyuyo bi zararı olur mu  :dontknow:
9
slm arkadaşlar  :hello:
40lı bebekler ikindiden sonra yıkanmazmış dogrumudr  :icon_scratch:
10
slm arkadaşlar bildigini üzere 36+1 hamileyim hafif belim agrıyo we karın agrımda war büyük tuvaletm warmış gibi ama bişe yok zorlamakda istemiyorum kendimi ne yapıcam anlamadım  :dontknow:
oturup kalkarken çatal kemiği dediğimiz yer heralde katır kutur edio resmen hissediorum  :icon_scratch:
we bugün bebeğimin hareketleri hiç yok dencek kadar az
yarın doktora gidecegim ama tecrübelerinizden yararlanmak istedim ne yapsam gecer
işin aksi tarafı sıcak suyumuzda yok ki duşa gireyim  :sad1:
11
bu diziyi kim seyretti hanımlar ben izledim we cok hoşuma gitti  :love9:
12
Fıkralar / Gözlem...
28 Eylül , 2012, 18:50:52

'' Tıp fakültesinde ilk kez kadavra başına toplanan öğrenciler, baya bir merak ve ilgiyle kadavrayı incelemektedirler.. Profesör dersine başlar.. 'Tıpta iki şey doktorlar için çok önemlidir, ilki insan vücudu ile ilgili hiç bir şey sizin için iğrenç olmamalıdır..' Örneğin, der ve parmağını cesedin kıçına sokar ve çıkartıp kendi ağzına götürür.. 'Hadi bakalım şimdi sizlerde aynı şeyi yapınız..!' Ög
renciler şok içinde, hepsi duraksarlar ama bakarlar ki profesör çok ciddi, istemeye istemeye hepsi sırayla kadavranın kıçını parmaklayıp sonrada emerler.. Öğrencilerin hepsi bu işin tadına bakıp berbat bir hale gelmişken, profesör konuşmasını sürdürür; 'Bir tıp doktoru için ikinci en önemli nokta gözlemdir' der ve devam eder; 'Ben kadavranın kıçına orta parmağımı soktum ama kendi ağzıma işaret parmağımı götürdüm..' Şimdi bir doktor için, dikkat etmenin ne kadar önemli olduğunu da öğrenmiş bulunuyorsunuz..!' Neymiş..? Sonuç olarak, işimizi dikkatli yapmazsak boku yeriz.. ''


13
Sizin Seçtikleriniz / Annenin Kızına Mektubu...
27 Eylül , 2012, 00:50:29
Seni ilk hissettiğim an,midem bulandı öylesine.. Varlığından emin olduğum ilk an,derin bir mutluluk ve heyecana kaptırdım kendimi.. Her geçen gün büyüdün içimde,bazen acıttın canımı,bazen durduk yere duygusallaştım.. Mutluydum,çünkü artık sen vardın,sen benim içimdeki ikinci CAN'dın ..Candan öteydin,bendin sen! Gün geçtikçe büyüyordum ben de seninle birlikte,değişiyordum.. Artık herkes senin varlığını kabullenmeye başlamıştı.. Hiç hesapta yokken çıkıp gelmiştin ama,bir daha hiç silinmeyecektin kalpten.. Öyle bir gelmiştin ki melekler kıskanmıştı seni,beni de melek yerine koyup gelmiştin.. Birden heyecanımız arttı seninle,herkes senin -ve benim- için büyük hazırlıklara başlamıştı.. Yeni eşyalar,yeni elbiseler.. İşte her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi,kalplerimizin bir attığı o günler sona eriyordu,ama bambaşka bir hayat başlıyordu,kalp kalbeydik yine..Can canaydık seninle,canımdan bir parçaydın yine..
Gözlerine ilk baktığım an,işte yansımam demiştim,saçlarına ilk dokunduğum an,ellerimin ne kadar da çirkin olduklarını farkettim..Seni ilk kokladığım an,dünyanın ne kadar kirlendiğini,ama senin her şeye rağmen tüm masumiyetinle karşımda duruşunun tapılası bir durum olduğunu anladım.. Sana şöyle bir uzaktan baktım, ve ''İşte benim küçük bebeğim,canım kızım!!'' dedim..
Geceleri uykumu böldün,ama asla paramparça olmadım.Hasta oldun,başında saatlerce bekledim,ama bir saniye sen de büyüyünce benim başımda beklersin diye düşünmedim.. Belki bazen yapmak istediğim tüm işlerimi ertelemek zorunda kaldım,ama asla şikayet etmedim,çünkü sadece ertelemiştim..
Ve zaman akıp giderken,sen birden Anne diye sesleniverdin.. Elim ayağım titredi o an,inanamazsın,dokunsalar ağlayacaktım,heyecandan ne diyeceğimi bilemeden kucaklamıştım seni.. Sonra ilk adımlarını attın,ben de seninle yürürken,bir sürü ilk adım attım.. Her adımda yeni bir şeyler öğreniyordum,her adımda annen yenileniyordu,çoğalıyordu.. Gururlanıyordu..
Zaman aynı hızla akıp giderken,senin okul çağın geldi.. Sanki yeniden okula başlıyordum ben de.. Seninle birlikte heyecanlanmıştık,bilmiyorum hatırlıyor musun? Gece uyuyamamıştık..Sen '' Anne,sizinle uyuyabilir miyim?'' diye sormuştun da,hemen sıcacık sokulmuştun yanıma... Sabah okula gitmiştik de,'Anne bırakma elimi,gitme kal biraz daha lütfen' demiştin.. Nereden bilebilirdim bir bebeğin ömrü boyunca hep bebek kalacağını anne olmadan önce? Ve nereden bilebilirdim kızımın her anne deyişinde yüreğimin pırpır edeceğini?
Bunları düşünürken her gece,iyisiyle kötüsüyle geçmişti yıllar.. Ben kaybetmiştim bir çok sevdiğimi,sense hayatının en güzel yıllarını yaşıyordun.. Yine de birdi kalplerimiz,beraber gülüyorduk,beraber ağlıyorduk seninle.. Mezun oluyordun sen,''Anne ne olur yardım et fermuarımı çekemiyorum'' diye ağlayacaktın neredeyse.. Hala bebektin,hala benim küçük,melek yüzlü,ipek saçlı bebeğimdin.. Hala 'Anne!' diye ağlıyordun..Öyle gurur duyuyrdum ki seninle..
Başarı üstüne başarı tadıyordum seninle.. Bir annenin gurur duyabileceği en iyi şeydi evladının başarılarını görmek.. Anne olunca anlamıştım yine..

Ve bir gün,başka bir annenin meleği geldi buldu seni.. Artık seni başkasıyla paylaşmak zorundaydım.. Sen benim o küçük kızım olmayacaktın artık,her derdinde 'Anneciğim bir gelir misin' diye çağıramayacaktın beni evin içerisinde.. Sabahı akşam,akşamı sabah edemiyordum..

Artık bu son,son gece evinde.. Bırakıp beni gidiyorsun.. Bitti çeyrek asırlık yolculuğumuz.. Gidiyorsun şimdi,git ve anneni yine onurlandır,yine kızıyla gurur duyan anne konumundan ayırma beni.. Mutlu ol,bir damla gözyaşına tahammül edemeyecek kadar deliyim şimdi.. Zaten ihtiyarlamanın o dayanılmaz yükü omuzlarımda,gözyaşlarını da katma bu hüznüme.. Benim küçük kızım,nasıl büyüdün,nasıl gidiyorsun anlayamıyorum hala,ama bildiğim bir şey var; sen annenin hakkını ödedin! Çeyrek asır boyu benim küçük ve masum bebeğim kalarak,annenin her derdinde onun dizinden ayrılmayarak,annenin gurur kaynağı olarak başardın bunu..

Şimdi mutlu ol,ve son bir defa annenin küçük meleği olarak gülümse..
Melek gibisin beyazlar içinde.
14
Sizin Seçtikleriniz / Doğmamış Bebeğiniz...
27 Eylül , 2012, 00:39:48


,Sevgili anneciğim Henüz beni görmediğini biliyorum. Aynı ...zamanda ne kadar merak ettiğini de .Aslında bende seni merak ediyorum Seninle ilgili bazı konularda fikir sahibi oldum diyebilirim. Ne yersin, ne içersin .biliyorum çünkü senden besleniyorum Neye ne tepki vereceğini de az çok biliyorum. O yüzden doğduğumda ve büyüdüğümde seni üzmemek için elimden geleni yapacağım. Ama ne olur sen de ufak tefek yaramazlıklarıma kızma, beni dövme. Bir şeyleri kırdığımda beni cezalandırma. Ben seni hep seviyor olacağım. Bana en kızgın olduğun zamanlarda bile sen de beni

?seversin değil mi anneciğim Canım annem, biliyor musun? Dün babamla benim geleceğim hakkında konuşuyordunuz. Benim sizinle ilgili bütün kaygılarımı sildiniz aklımdan. Ama geleceğim ile ilgili bir sürü soru geliyor ...aklıma ve bir sürü de endişe Çok huzurlu hissettim kendimi. Sizi dinledim can kulağı ile. Bana olan sevginizden bahsediyordunuz. Hatta babam ile geleceğimi planlamaya başlamıştınız bile. Bu beni nasıl mutlu etti anlatamam. Babam bir ara elini senin karnına koydu. Ne sıcak eli vardı babamın. Ve ne büyük bir sevgiyle okşadı beni... Biliyorum babamla gelecekte de çok iyi anlaşacağız, ben babamla gelecekte her konuyu rahatlıkla konuşabileceğim. Her şeyimi

...anlatabileceğim. Ne mutlu bana Canım babam benim. Babam bir :kaygısından bahsetti anneciğim. Dedi ki karıcığım dünya her gün biraz daha" kötüye gidiyor. Acaba iyi mi ettik çocuk sahibi olmakla? Ona istediğimiz geleceği sunabilecek miyiz?" Anneciğim ben nasıl bir dünyaya geleceğim. Dünya o kadar ?kötü mü? Yaşam o kadar zor mu İnsanlar savaşıyor, cinayet işliyor ?diyordunuz. Savaşmak ne demek

.Cinayet nedir? Oksijenimiz kalmamış Peki, bu oksijen bizim için bu kadar önemli mi? Küçük çocukları organları işçin kaçırıyorlarmış anneciğim. Siz beni hep koruyacak ve bana kötülüklerin üstesinden nasıl geleceğimi

?öğreteceksiniz değil mi Ben çok korkuyorum anneciğim. Bu ,kadar kötü şeyler varsa bu dünyada ?bunu kimse niye düzeltmeye çalışmıyor Ben dünyaya geldiğimde, büyüdüğümde bunları düzeltebilirim değil mi? Bana erdemli bir insan nasıl olur öğretirsiniz değil mi anneciğim? Ben hiçbir şeyi ,bilmiyorum. Bana iyiyi, doğruyu güzellikleri, insanlık için faydalı olmayı öğretirseniz, ben faydalı olabilirim değil

?mi anneciğim Anneciğim arada babamla tartıştığınızı duyuyorum, bu beni çok üzüyor ve korkutuyor. Ben doğduğumda bu tür ?tartışmaları yapmayacaksınız değil mi Çünkü ben sizin birbirinizi hep sevmenizi istiyorum. Kavgalar etmenizi değil, sevgiyle kahkahalar atmanızı .istiyorum ,Sabahları benimle sohbet ediyorsun ya en eğlenceli anlarım o zamanlar. Arada da masallar okuyorsun, şarkılar

.dinletiyorsun bana .Ninniler söylüyorsun şimdiden Doğduğumda da anlat o masalları bana anneciğim. Ninniler söyle o güzel sesinle. Göğsüne başımı koyup ,dinleyeyim senin o güzel masallarını ninnilerini. Sımsıkı sar beni, uyut ,anneciğim dünyanın en güvenli yerinde senin kucağında huzur bulayım, kokunu

...sindireyim içime .Seni kimse ile paylaşmak istemiyorum .Bazen çok kıskanıyorum seni anneciğim Benim senin karnımda olduğumu unutuyorsun. Aslında anlıyorum, gün içinde yoğun işlerin var be bana her zaman vakit ayıramıyorsun. Benim varlığımı unutup da başkaları ile ilgilendiğinde seni çok kıskanıyorum. O zamanlarda ben de hafif bir tekme atıyorum. "Ben buradayım" diye. Sen de hafif bir çığlık atıyorsun. Umarım canın .acımıyordur? Acıtıyorsam özür dilerim Sadece seni çok seviyorum ve paylaşamıyorum. Yalnız benimle ilgilen istiyorum. Ne olur kızma bana

.anneciğim Canım annem, seni daha tanımadan çok seviyorum. O kadar sıcak ve şefkatlisin .ki. Hep benim iyiliğimi düşünüyorsun Her gün heyecanım artıyor. Neden biliyor musun? Her gün, bir gün daha azalıyor sana kavuşmam için. Ne

.zormuş dokuz ay beklemek Daha çok var mı anneciğim? Ne zaman kavuşacağız birbirimize. Babamı da, seni de çok merak ediyorum. Siz de beni merak ediyorsunuz değil mi? Aranızda konuşurken duydum. Babam "bana benzeyecek" diyor. Sen de "bana benzeyecek" diyorsun. Kime benzeyeceğimi bilmiyorum ama sizin gibi anne babam olduğu için çok mutluyum. Hanginize benzeyeceğimi bilmesem de gelecekte sizi örnek

.alacağım. Sizin gibi olmaya çalışacağım Canım anneciğim, daha aklımda milyonlarca soru var. Hepsini de öğrenmek istiyorum. Ben bu soruları sorduğumda, saçma bile gelse, bana ?sıkılmadan cevap verirsiniz değil mi Her şeyin doğrusunu sizden öğrenmek istiyorum. Çünkü size sonsuz ...güveniyorum Anneciğim, babacığım, beni dünyaya getirmeye karar verdiniz. Bunu ben istemedim. Nasıl bir yer olduğunu da henüz bilmiyorum. Ama beni her zaman koruyacağınızı bildiğim için çok

...mutluyum

...Sizleri çok seviyorum Heyecan ve merak içerisinde sizlerle

...kucaklaşmayı bekliyorum Doğmamış bebeğiniz
15
slm arkadaşlar  :flowers:
dünden hafif kaşıntı başladı göbegimde avuç içimle ovalıyordum bugün şiddetlendi sabahdan avuç içi ile kaşıdım hafften mustela kremimden sürdüm gecer die bekledim akşam daha cok arttı bi bakayım dedim kızarmış we kabarmıştı cok korktum bi duşa girdim ama hala hafif kaşınıyo we kabarık ne yapmam lazım gecer mi bu durum  :sad1:
16


hastane cıkışımız
battaniyemiz
alt üst pijama
cıtcıtlı badi
içlik
eldiven
şapka
çorap
17
Sevgili Anne

Ne garip; yeni yeni farkediyorum ki, ço­cukları anne olunca çocuklaşıyor anneler... Ve insan, zamanın nasıl insafsız bir öğütücü olduğunu bu rol değişiminde anlıyor.
Eminim karnındaki ilk tekmemden, hatta dok­torların "Bundan sonra ağır kaldırmak yok" müj­desinden beridir iki kişilik yaşıyorsun yaşamı... Doğum odasında bir küçük el saçlarına tutununca
değişti herşey ve o el, o saçtan hiç eksik olmasın is­tedin.
Kimbilir kaç geceyi karyola başuçlarında derin iç çekişler dinleyip hüzünlenerek uykusuz ge­çirdin, kaç emzirme sean­sında bitkin uyuyakaldın. O gün bugündür hayatı, bir toprakla çiçeği kadar ortak üretiyor, tüketiyo­ruz. Yol boyu, kusurlarını hiç görmedik birbirimizin, yeteneklerimizi abarttık,
karşılıklı toz kondurmadık üzerimize, kol kanat gerdik...
Ben dünyanın en iyi ev­ladıydım, sense tarihin en iyi annesi...
Her çığlıkta başucum­da biteceğini bilmenin güveniyle büyüdüm. Her derdimde benden çok dertleneceğini bilmenin o bencil alışkanlığıyla ayakta kaldım.
Sevginle donandım...

Ama sonra birden o korkunç çark devreye girdi ve yaşamın acımasız kuralı işledi:
Büyüdüm...
Senin kollarında "sen"den habersiz, bambaşka bir "ben" çıktı ortaya. Bazen o eski "ben"e hiç benzemeyen bir "ben"...
Çünkü farkettim ki anlattığın masalların yaşam­da karşılığı yokmuş. Kızlar bir prens umuduyla kurbağaları öpedursun, ben her yalanda burnumu yokladım. Şaşırdım.
Bostandaki danaların, ısırılmış lahanaların ve benzeri pastoral ninnilerin modasının geçtiğini gördüm sokakta... Söyleyemedim sana...
"Yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin artık eskisi kadar geçerli olmadığını" anlatan kitapları sa­lonun ortasında açık bıraktım, açıp okuyasın di­ye...
Her kuşağın o vazgeçilmez ikilemi depreşti yeni­den: "Devir de amma değişti" diye yakınırken sen, ben ilginle boğulduğumdan dertlendim.
Bir yeri yaralandığında "Anam görürse ne kadar üzülür" diye gizlemeye çalışmak küçük bir çocuk için nasıl ağır bir yüktür bilir misin?
Acından çok, O'nda yaratacağı acı, acıtır canı­nı...
Oysa ne çok acılar paylaştık seninle.. Ve ne çok sevinçler yaşadık beraber... Nasıl dar günlerde yar­dıma koşup, kaç şenliğine ortak olduk birbirimi­zin..?

Lakin artık kafesten uçma vaktiydi. "Danaların girdiği bostan"da ayakta kalabilmenin yolu, tek başına kanat çırpmayı öğrenmekten geçiyordu.
Yargıladık birbirimizi bir dönem... Sorguladık...
Sen bana eş dost çocuklarını örnek gösterdikçe, ben seni eş dost ebeveynleriyle kıyaslar oldum.
Sen her sohbete "Bizim çocukluğumuzda..." di­ye başladıkça ben, değişen takvim yapraklarını koydum önüne...
Nasıl da zalim bir çark bu değil mi?
Doğuyor, doğuruyor ve günün birinde yuvadan uçacağını bile bile koca bir ömrü karşılıksız veri­yorsun...
... Ve hayat birden ıssız bir adaya dönüşüveriyor.
Sonrası kah bir kapı zili beklentisi, kah bir mek­tup, kah bir telefon sesi... Gizliden gizliye özlenen bir torun müjdesi...
Fotoğraflar sarardıkça solan bir yaşam ve uzak­laştıkça yakınlaştığımız bir mazinin geri dönmez anıları...
Yazılarla konuştuk öyle zamanlarda... Bakışlar­la anlaştık. Ağlaştık birbirimizden gizleyerek acı­larımızı... Bir mimikle özleştik, bir gülüşle kavuş­tuk.
Ben büyürken... seni de büyüttüm.

Şimdi çok daha iyi anlıyoruz birbirimizi...
Çünkü küçücük bir el saçlarımı kavrıyor gecele­ri... Karyola başlarında uykusuz geceler geçiriyo­rum. Pastoral ninnilerle büyütüyoruz oğlumu; ya­lancı çocukların burunları uzuyor masallarda, öpülen kurbağalar prens oluyor.
...Ve yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin geçersizleştiğini anlatan kitapları kaldırıyoruz salondan gizli gizli...
O korkunç çark, acımasız bir hızla dönmeye de­vam ediyor. Zaman, öğütüyor kuşakları...
İnsan ancak mahrum kalınca anlıyor sevginin değerini... Bense sevginden mahrum kalmaya faz­la dayanamayacağımı biliyorum.O yüzden sana upuzun bir ömür diliyorum.
Hem biliyor musun?
"Seni çok seviyorum."
18
İlişkiler / Gerçek Aşk...
19 Eylül , 2012, 20:46:54
Kocam bir mühendisti. Onunla sakin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sakin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı...

Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sakinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu.


İş ilişkiye gelince oldukça içli, hatta aşırı hassas bir kadınım. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdumduymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.

Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum.

Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu.

'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.'

Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki!

Sonunda sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim? '

Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.

'İşte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim. '

'Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hatta ölümüne mal olacak. Bunu benim için yapar mısın?'

Yüzümü dikkatle inceledi ve 'Sana bunun cevabını yarın vereceğim' dedi.

Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.

Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı.

'Sevgilim' diye başlıyordu,

'O çiçeği senin için koparmazdım' Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.

'Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.'

'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.'

'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'<Sadık arkadaşın>ın her ayki ziyaretinde sebep olduğu, karnındaki krampları rahatlatabilmem için avuçlarıma ihtiyacım var.'

'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.'

'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin – gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.'

Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu.

Gözyaşlarım mektuba düşüyordu.

'Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lütfen kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.'

Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.

Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim.

Bu gerçek aşktı.


İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.

Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil... Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz... Ama hep oralarda bir yerdedir.

Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkınsütunuebedi kalır.

Hayat tam da böyle bir şeydir.


19
EY TÜRK KADINI!
BİRİNCİ VAZİFEN BULAŞIK, ÇAMAŞIR VE KOCANA SAHİP ÇIKMAKTIR. MEVCUDİYETİNİN YEGANE TEMELİ BUDUR. KOCAN EN KIYMETLİ HAZİNENDİR. SENİ BU HAZİNEDEN MAHRUM ETMEK İSTEYECEK KAYNANAN, KAYNATAN VE GÖRÜMCELERİN OLABİLİR. BİRGÜN EVLİLİĞİNİ KURTARMAK MECBURİYETİNE DÜŞERSEN, VAZİFEYE ATILMAK İÇİN BULAŞIK VE ÇAMAŞIRI DÜŞÜNMEYECEKSİN. BU DURUM ELEKTRİĞİN VE SUYUN KESİLDİĞİ ANDA ORTAYA ÇIKABİLİR.


EVLİLİĞİNE TECAVÜZ ETMEK İSTEYEN KAYNANAN KAYNATAN VE GÖRÜMCELERİN HAYATTA EMSALİ GÖRÜLMEMİŞ BİR GALİBİYETİN MÜMESSİLİ OLABİLİRLER. HAYATTA KILIBIK KOCAN ZOR BİR İHTİMALDE OLSA BAŞKA KARILARA GÖZ DİKMİŞ OLABİLİR. AİLENİZ FAKRU ZARURET İÇİNDE HARAP VE BİTAP DÜŞMÜŞ OLABİLİR.
EY ASİL TÜRK KADINI!
İŞTE BU AHVAL VE ŞERAİT İÇİNDE DAHİ VAZİFEN YUVANI KURTARMAKTIR. ANASININ KUZUSU OLAN KOCANI ADAM ETMEK SENİN ELİNDEDİR. İHTİYAÇ DUYDUĞUN MERDANE DOLABIN SOL ÜST KÖŞESİNDE SAKLIDIR.
HADİ KOLAY GELSİN