Show posts

This section allows you to view all posts made by this member. Note that you can only see posts made in areas you currently have access to.

Topics - sahanebaskan

1
Sağlık / Ensefalosel ve Koanal Atrezi
31 Mayıs , 2014, 19:11:19
Kranyal defektin herzaman bulunduğu, meninks ve beynin ekstrakranyal herniasyonudur.

Konjenital veya akkiz olabilir. Başka hastalıkların ve sendromların bulgusuda olabilir. %75'i oxipital bölgede görülür. %15'i frontal bölgede olur.

Nasal ensefalosel, sinsipital ve basal tip olmak üzere ikiye ayrılır.

Sinsipital Ensefalosel: Frontal ve etmoid kemik arasında defekt vardır. Yarısı orta hattadır.

Nasofrontal, nasoetmoid ve nasoorbital olmak üzere anatomik subgruplara ayrılabilir.

Ensefaloselde pulsasyon olabilir. Compresıbldır ve transillüminasyon gösterir. CT tanıda çok önemlidir.

Basal Ensefalosel: Daha seyrek görülür, Herniasyon, orbital çatıdan, cribriform plate'den veya foramen ovaleden olabilir.

Transetmoidal, sfenoetmoidal, transsfenoidal ve sfenoorbital olmak üzere anatomik subgrupları vardır. Tanıda yine CT önemlidir.

Her ikisi içinde tedavi, beyin cerrahları ile ortak yapılacak cerrahi girişimdir.

Konjenital nasal anomaliler arasında sık görülür. Bilateral olanı 8000 canlı doğumda bir olurken unilateral atrezi iki kat daha sık oranda oluşur. %80 oranında kemik veya membrano-osseöz olur ve %20 oranında membranözdür. Ailesel predispozisyon vardır ve otosomal resesif geçer. Gestasyonel hayatın 45. gününde buccofaringeal membranın ayrılmasındaki yetmezlik sonucu oluşur. Diğer yandan nöral tüpün kapanması sırasında sefolo-nöral krestin migrasyon anomalileride sebep olarak gösterilmiştir. Koanal atrezi ile ciddi kraniofasial anomaliler ve kafa tabanı defektleri sık gözlenir.

Bunlar "CHARGE" başlığı altında toplanmıştır.
C: Coloboma
H: Congenital Heart Disease
A: Atrezia Choanae
R: Retarded Growt and Development
G: Genital anomalies in males
E: Ear abnormalities and deafness
Hemen hemen bütün hastalarda malforme bir aurikula ve hipoplazik inkus ve semisirküler kanal, CT ile saptanabilir. Ciddi sensorinöral ve mixt tip işitme kayıplarına ilave olarak yarısında fasial paralizi görülebilir. Yine 1/4 vakada laringotrakeal anomali oluşabilir.

Bilateral koanal atrezili hastalarda doğumu takiben gelişen respiratuar distres vardır. Etkin solunum çabasına rağmen yeterli hava değişimi ağlama dışında gerçekleşmez. Ağlaması durduğunda ağzı kapanır ve siklik olarak obstrüksiyon ve respiratuar yetmezlik artar.
Unilateral atrezi ise çocuklarda respiratuar distres olmaksızın gelişen, unilateral rinore ile saptanır.

Tanı amaçlı olarak 5 veya 6 numara feeding katater burundan nasofarenxe doğru itilir. Ancak 3 cm'den fazla gitmez. Ayrıca nasofiberoptik endoskopi ve CT obstruksiyonun tipini belirlemede faydalıdır. Özellikle CT ile atretik damağın kalınlığı ve medial maxillanın posteriordan görünümü izlenebilir.

Tedavide birçok metod tanımlanmıştır. Hastanın yaşına, bilateral veya unilateral oluşuna göre uygun metodlar vardır. Tüm metodlarda atretik damak perfore edilip yeni posterior koana oluşturulduktan sonraki sorun granülasyon dokusu gelişimi ve tekrar stenoz oluşmasıdır. Bu nedenle atretik damak perfore edildikten sonra 4 ila 12 hafta süreyle mukozal flebin korunması için stent yerleştirilmesi gereklidir.
2
Beyaz Renk Birçok Hastalığın Belirtisi

• Albinizm: Normalde derinin rengini veren farklı miktarlardaki melanin pigmentinin; genetik olarak doğumdan itibaren olmamasıyla gelişir. Kişinin ten rengiyle birlikte saçları, kaşları ve kirpikleri de beyazdır.

• Piebaldism: Doğumsal olarak bedendeki bazı bölgelerde melanin pigmenti yokluğudur. Çeşitli büyüklüklerde ve bedenin farklı yerlerinde beyaz lekelerle kendini gösteren bir hastalıktır.

• Vitiligo: Vücutta doğuştan var olan melanin pigmenti, çeşitli nedenlerle daha sonra bölgesel olarak kaybolursa bu hastalığa "vitiligo" adı verilir.



Karaciğer ve Safra Kesesi Hastalığının Rengi

• Sarılık: Gerek mikropların neden olduğu, gerekse çeşitli nedenlerle karaciğer ve safra kesesinden safra akışının engellendiği hastalıklarda; cilt sarı bir renk alır. Bunun nedeni vücutta artan bilirubin maddesidir.



Turuncu Renkli Gıdalara Dikkat!

• Karotenemi: Turuncu renkli gıdaların fazla miktarda tüketilmesinden kaynaklanmaktadır. Cilt rengi turuncuya yakın bir renk olabilir.

• Sarılık: Sarılıkların bazı durumlarında turuncuya kaçan sarı renk görülebilir.



Yeşil ve Siyah Renk Sarılık Belirtisi Olabilir

• Verdin ikter: Sarılık hastalığı sırasında bilirubin denilen madde belli bir düzeyin üstüne çıktığında, derinin rengi yeşilimsi bir görünüm alır. Buna "yeşil sarılık" denir.

• Melas ikter: Sarılıkta bilirubin düzeyinin aşırı artması sonrası "siyahımsı sarılık" olabilir.



Kırmızı Lekeler Önemsenmeli!

• Eritem: Aşırı sıcakta, fazla egzersiz sırasında, güneş yanığı ve ateş yükselmesinde, döküntülü ve iltihabi deri hastalıklarında deri rengi kırmızı olabilir.

• Flushing: Belli bir bölgede oluşan aşırı kırmızılıktır. Yüzde ve ensede geçici olarak ya da devamlı olarak görülebilir. Alkol alımı sonrası, bazı ilaçların yan etkisi olarak, cilt altı yağ dokusunun ince olduğu kişilerde heyecan halleri sırasında oluşmaktadır.



Böbrek Hastalıklarının Rengi

• Addison hastalığı: Derinin rengi kahverengi ya da koyu kahverengidir. Böbrek üstü bezlerinin bir hastalığıdır.

• Böbrek yetmezliği: Deri rengi toprak rengine benzer kahverengi bir hal alır.



Kalp ve Damar Hastalıklarının Rengi: Mavi-Mor

• Kalp- damar hastalıkları: Özellikle atardamar ve toplardamar kanının karışmasına neden olan hastalıklarda, dil, dudak, parmak uçları, ayaklar gibi bedenin uç kısımları mavi-mor renk olur.

• Hemoglobin hastalıkları: Kırmızı kan hücrelerinin oksijeni taşıyan bölümüdür. Doğumsal veya sonradan gelişen bazı hastalıklarda, hemoglobinin oksijen taşıma kapasitesi azalır. Sonucunda hastanın bedeninin rengi mavi-mor renkli olabilir.

• Kalp yetmezliği: Kalp yetersizliği sonucunda dolaşımın bozulduğu ve akciğerlerden oksijenlenmenin azaldığı durumlarda; bedenin rengi hastalığın ağırlık derecesine göre mavi-mor renk alabilir.


• Vasomotor bozukluklar: Damar kasılma ve gevşemesinin bozulduğu hastalıklarda da beden rengi mavi-mor renk alabilir.



Mor Renk Akciğer Hastalığının Belirtisi

• KOAH: Oksijenlenmenin bozulduğu hastalıklardan biride uzun süren tıkayıcı akciğer hastalığıdır. Bu hastalıkta da ağırlık derecesine göre deri rengimiz mavi-mora yakın bir hal alabilir.


• Şok: Dolaşım bozulduğunda, tansiyon dediğimiz damar içi dolaşım basıncı yetersiz hala gelir. Beden rengi maviden mor renk tonlarına doğru değişim gösterir.


• Travmalar: Özellikle deri altı yağ dokusu ince, az, zayıf olan bölgeler darbeye maruz kaldığında damar yapılarının bozulması ve cilt altına kanaması sonrası bölgesel mor renk oluşabilir. Yumruk sonrası göz morarması gibi ve günlük hayatta mor renkle ilgili olarak en çok bilinen hastalıkta muhtemelen budur
3
Sağlık / Kabızlığı Gideren Süper Tarifler
30 Mayıs , 2014, 20:49:38
- Kuru kayısıyı ve kuru mürdüm eriğini akşamdan bir bardak suyun içinde bekleterek sabah aç karnına bu suyu için. Suyu içtikten sonra kayısı ve erikleri yiyin. Bu işlemi her sabah tekrarlayın.
- Keten tohumunu havanda biraz döverek sabahları aç karnına, az yağlı yoğurtla karıştırarak yiyin.
- Akşamdan bir kilo arpayı üzerini örtecek kadar suyun içine koyun ve sabaha kadar bekletin. Sabah haşlayın ve içine iki adet kabak, bir miktar pırasa, ıspanak, kereviz sapı, bir çorba kaşığı zeytinyağı, bir tutam tuz ekleyerek pişirin. Hazırladığınız bu çorbayı sabah aç karnına için.
- İki yumurta sarısını kek kabında iyice çırpın. Bir fincan sıvı yağın içine tarçını ekleyip ayrı bir kapta çırpın ve yumurtanın içine katın. 50 gr az öğütülmüş keten tohumu, 50 gr yulaf ezmesi, bir miktar mürdüm eriği, 1-1.5 kahve fincanı şeker, tam buğday ununu da ekleyerek normal bir kek hamuru elde edin. - Hamuru 150-160 derecede pişirin. Keki iki ince dilimden fazla yemeyin.
4
Sağlık / Yalnizken Kalp Krizi Nasil Atlatilir
25 Mayıs , 2014, 00:15:13
Diyelim ki saat 18:15 ve zorlu bir iş gününden sonra arabanızla
yalnız başınıza eve dönüyorsunuz.Gerçekten yoruldunuz, sıkıldınız
ve çileden çıktığınız bir gününüzdesiniz.Birden göğsünüzde başlayıp,
Kolunuza ve çenenize doğru ilerleyen şiddetli bir ağrı. En yakın
hastaneden sadece 10 km uzaktasınız, fakat o mesafeye bile ulaşıp
ulaşamayacağınızdan emin değilsiniz. Ne yapabilirsiniz? Kalp masajı
konusunda belki eğitimde almıştınız ama size öğreten şahıs, muhtemelen
bu masajı kendi kendinize nasıl yapacağınızı öğretmedi. Son zamanlarda
birçok insan kalp krizine yalnız başınayken yaklaşmaktadır. Yardım
olmaksızın, normal kalp atışı bozulan ve baygınlık hisseden bir insanın
bilincini yitirmeden önce 10 Saniyesi vardır. Bu durumda kalan şahıslar
kendilerine,devamlı ve şiddetli bir şekilde öksürerek yardımcı olabilirler.
Her öksürükten önce derin nefes alınmalı. Derin nefes alma ve öksürük,
yardım gelene yada kalp normal ritmine geri dönene kadar , durmaksızın
her iki saniyede bir olacak şekilde devam etmelidir. Derin nefes alma
akciğerlere oksijen ulaştırırken, öksürük hareketi kalbi sıkıştırarak
kanın dolaşımını sürdürür. Kalp üzerindeki sıkışma hareketi aynı zamanda
kalbin normal ritmine dönmesine de yardımcı olur. Bu Şekilde kalp krizine
maruz kalan kişi, kendisini bir hastaneye ulaştırabilir. Bunu elinizden
geldiğinde daha çok insana ulaştırın, onların hayatını kurtarabilirsiniz.
Bu makale Rochester General Hastanesinin " AND THE BEAT GOES ON." adlı bülteninden alınmıştır.
5
Uzmanların, uzun saatler boyunca televizyon ya da bilgisayar karşısında oturan kişilerin bel ve sırt kaslarında şiddetli ağrılara neden olan kalıcı hasar oluştuğunu belirledikleri bildirildi.

İnternette yayın yapan bir sağlık haberleri sitesinde yayınlanan araştırmaya göre, beli destekleyen kasların, saatler süren hareketsizlik sonucunda kalıcı biçimde işlevsizleşebileceği belirlendi. Bilim adamlarının yaptığı araştırmada, 19 genç erkek gönüllü, 8 hafta boyunca yatakta zaman geçirdi ve kaslarındaki değişim izlendi.


Araştırma ekibi bunun, omurgayı koruyan kasların uzun zaman kullanılmadığında 'işlevsizleştiğini' kanıtlayan ilk araştırma olduğunu belirterek, televizyon önünde saatlerce zaman geçirmenin etkisinin de tam olarak aynı olacağını bildirdi. Araştırma, zarar gören kasların yeniden çalıştırılmasının da uzun ve zor bir süreç olduğunu kanıtladı. Gönüllülerin bazılarının bel kaslarının, egzersiz yapmalarına rağmen 6 ay sonra bile düzelmediği belirlendi.
6
Sağlık / Sinüzit ve Astım ilişkisi
23 Mayıs , 2014, 10:28:55
Sinüzit ve Astım ilişkisi
Astım ve sinüzit birlikteliği sık görülen bir durumdur Yapılan çalışmalarda sinüzitin astım ataklarını artırdığı gösterilmiştir. Sinüzit tedavi edildikten sonra astım atakları da azalmaktadır. Astım ve sinüzit eozinofil ve hava yolu epitelinin rol aldığı inflamatuvar bir oluşumla birbirine bağlıdır. Araştırmalarda astımlı hastaların %30'unda çekilen sinüs grafilerinde çok belirgin sinüzit bulguları saptanmıştır. Astımlı hastalarda da aynı rinit gibi sinüzitin de görülme sıklığı normal toplumdan daha yüksektir. Astımlı hastalarda uygun tedaviye yanıt alınamıyorsa altta sinüzit olabileceği düşünülmelidir. Erişkinlerde sık görülen sinüzit genellikle astıma öncülük eder. Sinüzit; allerjik rinit, astım ve nazal polip gibi birçok hastalıkla yakın ilişkiye sahiptir. Kronik sinüzitlerin % 40-67'sinde allerjik rinit saptanmaktadır. Akut sinüzitli olguların % 25-40'ında ise allerjik rinit bulunmaktadır.
Astım tanısı konulan hastalarda kronik sinüzitin tedavisi astımın kontrolünü kolaylaştırmaktadır.



Tanı
Sinüzit düşünülen durumda hastaya paranazal sinüs grafisi çekilmesi uygun olur. Özel durumlarda sinüs kanallarında gelen akıntı bakteri araştırması için laboratuvara gönderilebilir.

Tedavi
Sinüzit tedavisinde sinüslerin havalanmasını kolaylaştıran tablet, süspansiyon ve burun damlası, bakterilere karşı antibiyotikler sıklıkla kullanılır.
7
Sağlık / Verem Nasıl Önlenmeli
14 Mayıs , 2014, 20:26:21
NASIL ÖNLEMELİ?

Son yıllara kadar verem, ancak belirtileri kesin olarak ortaya çıktığı zaman teşhis edilebiliyordu. Bu durum, özellikle yaşlı hastaların hastalığı aylarca ve hatta yıllarca çevreye bulaştırmalarına yol açıyordu. Günümüzde başarıyla uygulanan antibiyotiklerin yardımıyla, hastalar kolayca tedavi edilebilmektedir. Ancak hastalığın teşhisinden önceki bulaşma tehlikesi henüz ortadan kaldırılamamıştır. Bu nedenle birçok gelişmiş ülkede veremin, henüz belirti göstermediği sıralarda teşhis edilmesine çalışılmaktadır.

Veremi saptamak amacıyla uygulanan en yaygın yöntem, dış görünüşüyle sağlıklı olan kişilerin röntgen filmlerinin çekilmesidir, iş yerlerinde, fabrikalarda, okullarda özel ekipler ücretsiz olarak röntgen filmi çekerler, böylece gizli verem vakalarının saptanmasına çalışılır. Bu çalışmalar sırasında hiç bir hastalık belirtisi göstermeyen birçok kişide akciğer veremi saptanır ve toplum sağlığı ve ulusal ekonomi açısından çok yararlı sonuçlar elde edilir.

Ancak yaşama koşullarının yükselmesi ve verem vakalarının azalmasıyla, bu yöntem yardımıyla saptanan verem vakalarının sayısı azalmış ve dolayısıyla maliyet yükselmiştir. Ayrıca, hasta olma olasılığı en yüksek olan işsizler, yaşlılar ve yoksullar genellikle bu araştırma çalışmalarının kapsamına girmemektedirler. Bu nedenle günümüzde ilgili çalışmalar daha çok verem vakalarının en yoğun olduğu gecekondu bölgeleri ve tutukevleri gibi yerlerde yapılmaktadır. Ayrıca günlük işleri sırasında çok sayıda insanla ve özellikle çocuklarla ilişkide bulunan kişilerin (örneğin öğretmenlerin) sık sık denetimden geçirilmesine çalışılmaktadır. Bütün bu çalışmalar veremin erken teşhisinde ve hastaların toplumdan uzaklaştırılmasında çok yararlı olmaktadır.

Veremi saptamak amacıyla uygulanan bir başka yöntem de deriye yapılan testlerdir (tüberkülin testi). Verem basilinden çıkarılan bir parça protein deriye şırınga edilir. Verem geçirmiş kişilerde basilin verildiği noktanın hemen yanında küçük kırmızı ve ağrısız bir yumru meydana gelir. Bu testler veremin çok yaygın olduğu yıllarda son derece yararlı olmaktaydı, örneğin otuz yıl önce, bu testler vücudun verem mikrobu ile temasa gelip gelmemiş olduğunu belli etmekteydi. Verem vakalarının azalmasından sonra, bu testler daha çok testin yapıldığı sırada veremli olan hastaların teşhisinde yararlı olmaya başladı. Birçok yerde, verem geçirmiş veya geçirmekte olan kişilerin saptanmasıyla hastalığın etkisi önemli ölçüde azaltılmış oldu. Daha sonra bu yöntemin yerini vereme karşı uygulanan aşılar almaya başladı.

Hangi yöntemle olursa olsun bir kişinin veremli olduğu kanısına varıldığı zaman, kesin teşhise varabilmek için verem basilinin mikroskop incelemesiyle saptanması gerekir. Akciğer vereminde mikroskopla balgam incelenir. Verem böbrekleri etkiliyorsa, mikroplar sidik içinde görülürler. Gerek sidikten ve gerek balgamda elde edilen basiller iaboratuvarlarda kültür içine konabilirler. Bu işlem, basile karşı hangi ilacın daha başarılı olacağını saptamak amacıyla yapılır.
8
Tıkalı olan damarlar balon anjioplasti ve stent ile tedavi edilebilmekle beraber, şeker hastalığında çoğu kez ayak damarlarına kadar bypass ameliyatları gerekebilir.
Yaşam şeklindeki değişiklikler:


Şeker hastalarında gelişebilecek yan etkilerin engellenmesi için ilaç yada ameliyat tedavilerine ek olarak yaşam tarzında da bazı değişiklikler gereklidir. Bunlar:
•    Sigaranın kesilmesi
•    Yağsız gıdaların yenmesi,
•    Fazla kiloların verilmesi,
•    Egzersiz
•    Ayak bakımı

Şeker hastalarının çoğunda duyu kaybı nedeni ile ayaklarındaki küçük yaralanmaları fark edemezler ve bu yaralar giderek büyür ve enfekte hale gelerek tedavisi giderek zorlaşır. Bu nedenle şeker hastaları her gün ayaklarını muayene etmeleri, ılık su ile yıkayıp, kuruladıktan sonra yumuşatıcı kremler kullanmalıdırlar. Ayakkabılar normalden yarım numara daha büyük ve geniş taraklı olmalıdır. Her türlü yaralanma yada yaraların varlığında doktora mutlak danışılmalıdır.
9
Sağlık / Kleptomani
13 Mayıs , 2014, 00:49:48
Psikiyatrik rahatsıkleptomanzlıklar arasında gösterilen kleptomani, kısaca çalma dürtüsüne karşı koyamama şeklinde tanımlanmaktadır. Kleptomanlar, çaldıkları nesneyi ihtiyaç duydukları için değil, onu çalma isteğinin çok fazla olması ve bu yöndeki dürtüye karşı koyamamaları nedeniyle çalmaktadırlar. Bu şekli ile kleptomani önemli bir psikiyatrik sorun teşkil etmektedir.

Hırsızlık, yani çalma eylemi, kanunlarla yasaklanmış, ahlaken ve vicdanen reddedilmiş bir eylemdir. Ancak, normal koşullarda hırsızlık ihtiyaç duyulan ya da ihtiyaç söz konusu değilse bile sahip olmaktan memnuniyet duyulacak eşyaların, yasadışı bir şekilde, sahibinin rızası olmadan alıkonulması demektir. Bilinçli bir eylemdir ve hırsızlığı gerçekleştiren kişiler her türlü hukuki sonuçlarından da sorumludurlar.

Kleptomani bir tür hırsızlık olmakla birlikte, hırsızlığın bu anlamda doğası ile ilgili bir eylem kesinlikle değildir. Zaten, kleptomanların çoğunun zengin ve varlıklı kişiler olduğu gözlemlenmektedir. Zira, çalma eyleminin o kişi ile eşya arasındaki bağdan ziyade; kişi ile karşı koyamadığı (her ne olursa olsun) çalma dürtüsü arasındaki bağdır. Konunun bir psikiyatrik rahatsızlık olarak ele alınma nedeni de normalde olmaması gereken ve karşı konulması imkansız derecede zor olan bu çalma dürtüsünün oluşmasıdır.

Kleptomaninin yaygınlığının ve görülme sıklığının belirlenmesi kolay olmadığından kayıtlara yansıdığı kadarı ile çok yaygın bir rahatsızlık değildir. Ancak, tespit edilen kleptomani vakalarının birçoğunun güvenlik sistemleri olan mağazalarda gerçekleşen nadir olaylar olması nedeniyle, tüm toplumda görülme sıklığının ortaya konamadığı açıktır. Daha yaygın bir rahatsızlık olduğu düşünülmektedir.

Kleptomani vakalarının %7o'in üzerinde bir oran ile kadınlarda daha çok görüldüğü gözlemlenmektedir. Ancak, bu durumun da sağlıklı olmayan veriler nedeni ile gerçeği ortaya koyduğu yönünde şüphe söz konusudur.

Kleptomaninin nedenleri tam olarak bilinememektedir. Ancak, kleptomani ile ilgili önemli bir husus vardır ki, gerçek hırsızlık vakalarında faillerin kleptomaniyi bahane olarak kullanabilmeleri ihtimalidir. Burada önemli olan ayırıcı durum şudur; kleptomanlar çaldıkları eşya ile bir bağ kurmadıklarından genelde onları atarlar. Eşyadan bir yararlanım göstermezler.

10
Sağlık / Diş Beyazlatma Zararlı mıdır?
07 Mayıs , 2014, 02:27:53
Beyazlatma, çeşitli nedenlerle (boyar madde içeren gıdalar, sigara, çeşitli ilaçlar, bazı gargaralar, sistemik ve genetik hastalıklar, travma) koyulaşmış dişlerin rengini daha açık hale getirme işlemidir. Beyazlatma jeli içerisindeki hidrojen peroksit veya karbamit peroksit, minenin geçirgen özelliği sonucunda diş sert dokusu ile etkileşime girerek (oksidasyon) dişin renginde açılma (ağarma) sağlar.

Beyazlatma tedavisi, genç ve erişkin hastalarda tercih edilen bir tedavi türüdür. Beyazlatma, dişlerdeki çürük, aşınma ve dişeti rahatsızlıkları giderildikten sonra uygulanabilir. Beyazlatma, özellikle sarı tonlu dişlere sahip olan kişilerde başarılıdır. Beyazlama oranı dişlerimizin beyazlatma işlemi uygulanmadan önceki tonuna bağlıdır ve kişiden kişiye değişir.

Araştırmalara göre, dişlerin beyazlatılması diş hekiminizin denetimi altında yapıldığında son derece etkin ve güvenlidir.
11
Sağlık / Böbrek Taşları
07 Mayıs , 2014, 02:26:43
Böbrek taşları, ülkemizde oldukça sık görülen bir hastalıktır. İdrardaki kristallerin birikmesi ve çökmesi, taş oluşumuna yol açar. Son 30 yıldır geliştirilen taş kırma cihazları sayesinde böbrek ve idrar yolları taşlarının büyük çoğunluğu cerrahi müdahale olmadan tedavi edilebilmektedir.

Taş oluşumuna yol açan sebepler nelerdir?

Yetersiz sıvı alınması
Genetik faktörler
Beslenme alışkanlıkları
İdrar yolu enfeksiyonu
Böbrekteki anatomik bozukluklar (Üreterosel, at nalı böbrek vs)
Bazı hastalıklar (Hiperparatroidizm, sarkoidoz, bağırsak rezeksiyonu, Crohn hastalığı vs.)
Bazı ilaçlar (Kalsiyum ve D vitamini içeren ilaçlar, aşırı C vitamini alınması (>4g/gün), triamteren, indinavir, sülfonamidler, asetozolamid )
Taş hastalarda ne tür şikayetler yapar?

Hastalarda hiçbir belirti vermeyebilir.

Ağrı: En sık görülen bulgudur. Kolik tarzındaki şiddetli ağrı, idrar yolundaki gerilmeye bağlıdır. Yan ağrısı şeklinde başlar ve kasıklara yayılabilir.
Hematüri: İdrardan kan gelmesi gözle görülebilen tarzda ve mikroskopik şekilde olabilir. Hiçbir kanama bulgusu vermeyebilir.
Bulantı ve kusma
İdrarda yanma
İdrar yaparken zorlanma
Sık idrara çıkma
Ateş
12
Sağlık / PROSTAT BÜYÜMESİ NEDİR?
07 Mayıs , 2014, 02:25:51
Prostat 30'lu yaşlardan itibaren giderek büyümeye başlar. Yaşla beraber prostat büyümeye devam etmesine rağmen ileri yaşlar dışında prostatın bu büyümesi çoğu erkekte önemli sıkıntılara neden olmaz. Özellikle prostatın iç kısmı büyüyerek, idrar yoluna baskı yaparak ve tıkayarak idrar akışını engelleyebilir. Tıkanıklığın derecesine göre hastanın şikayetleri değişmektedir.

Bu duruma "iyi huylu prostat büyümesi" veya medikal adıyla "BPH (benign prostat hiperplazisi)" denmektedir. Ancak 60'lı yaşlarda erkeklerin yarısından fazlasında, 80'li yaşlarda ise %90'ında BPH nedeniyle belirtiler görüldüğü bildirilmektedir. BPH ile prostat kanseri farklı hastalıklardır. BPH prostat kanserine dönüşmez fakat prostat kanseri ile birlikte olabilir. Ayırıcı tanı mutlaka yapılmalıdır.

Hastaların şikayetleri 2 ana grupta değerlendirilir:

İrritatif semptomlar

Sık idrara çıkma (gündüz ve gece)
Aniden ve kuvvetli idrar yapma isteği
İdrar yapma hissi oluştuğunda idrar kaçırma
İdrar yaparken yanma olması

Obstrüktif semptomlar

İdrar akım hızının ve idrar kalınlığının azalması
İdrarı başlatmakta güçlük
Kesik kesik ve çatallı idrar yapma
İdrarın sonunda damlama
İdrarı tam boşaltamama hissi
İdrarı yaparken ıkınma ihtiyacı hissetme
13
Sağlık / VARİS
30 Nisan , 2014, 03:48:40
VARİS
[/b]

En kısa tanımı ile bacaklarda derinin hemen altındaki toplardamar genişlemesiyle oluşan hastalık olarak adlandırılabilir. Varis, toplardamarların duvarlarının zayıflamasına bağlı olarak bu duvarların kalıcı bir biçimde deformasyona maruz kalarak genişlemesidir. En sık bacaklarda görülür. Erişkin insanların  yüzde 15'inde varis rahatsızlığı karşımıza çıkmaktadır. Kadınlar varis konusunda fiziki özellikleri nedeni ile erkeklere göre daha yüksek risk taşırlar ve görülme yüzdesi kadınlarda çok daha fazladır.

VARİSİN BAŞLICA NEDENLERİ
Varis oluşumunun nedenlerinden kalıtsal faktörler çok önemlidir. Ailede varisin olması diğer bireylerde görülme ihtimalini oldukça arttırır. Öyle ki her üç varisli hastanın ikisinde ailesel geçiş görülür. Ayrıca hormonal farklılıklardan dolayı, hamilelikte ve doğum kontrol hapı kullanımı sırasında varis daha sık görülür. Kadınlarda daha sık görülmesinin sebepleri bunlardır. Ayrıca bazı ırklarda daha fazla görülmesi varisin kalıtsal rolünün göstermektedir.

Aşırı şişman kişilerde ve hamilelerde varis daha çok ortaya çıkar. Uzun süre hareketsiz ayakta duran ya da oturan kişilerde varis görülebilir. Bu durum varisin nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir ve mesleği gereği bu şekilde yaşayan kişilerin dikkat etmesi gerekir. Uzun süre araba ya da uçak yolculuğunun yapılması, sağlıklı kişilerde bile ayaklarda şişliğe ve toplardamarlarda yetmezliğe yol açmaktadır.

Bunların dışında sıcak su, toplardamarların pıhtılaşıp tıkanması sonucu varis gelişebilir. Sıcak banyo ve kaplıcalar varisli kişiler ve varis riski taşıyanlar için zararlıdır.
14
Sağlık / Varis TEDAVİSİ
30 Nisan , 2014, 03:09:29
Varis tedavisi konusunda çok farklı yöntemler kullanılmaktadır. Son zamanlarda lazer tedavisi de varisli hastalara uygulanmaktadır. Herkesin bildiği varis çorapları tedavide bir seçenek olmaya devam etmektedir. Bu çoraplar sabahları uyandıktan hemen sonra ayaklar yukarıya uzatılarak giyilir. Sadece varisli kişilerin değil, varis riskini taşıyan kişilerin de bu çorapları (düşük basınçlı olmalı) giymeleri önerilir. İlerlemiş safhalarında varisin tedavisi çok daha zor olmaktadır. Ayrıca varis rahatsızlığının tedavi yapılmış dahi olsa tekrarlama riski çok fazladır.

VARİSTEN KORUNMAK
Varis, hareketsiz yaşam tarzına sahip, bu şekilde uzun müddet ayakta duran ya da oturan kişilerde sık görüldüğü için mümkün olduğu kadar bu durumdan kaçınmak gerekir. Bacakların rahatlaması için ayaklar havaya kaldırılmalı ya da baldır kasları için bacakların oturarak da olsa hareket ettirilmeleri gerekir. Ayakların ve bacakların dinlenirken biraz yukarıda olması hem rahatlık sağlar hem de koruyucudur. Bunun için yatağın ayak tarafı yükseltilebilir.

Düzenli egzersiz, spor yapmak birçok hastalığı önlemede etkili olduğu gibi, varis oluşumunun da engellenmesi için oldukça etkilidir. Her gün bir saat yürümek çok faydalıdır. Bu şekilde kilo almanın da önüne geçilebilir. Unutmamak gerekir ki şişmanlık da varise neden olur.
Yüzme, soğuk su ile bacakların ovulması faydalıdır. Fakat sıcak su varisin oluşumunu ve ilerlemesini kolaylaştırır. Bu yüzden sıcak sulardan kaçınmak gerekir. Ayrıca çok dar kotlar zararlıdır. Kasların hareketini engelleyebilir.
15
Sağlık / STRES
30 Nisan , 2014, 03:08:26
STRES
[/b]

Stres, çok duyduğumuz, herkesin hayatı boyunca karşılaştığı bir durumdur. Kişinin çevreyle uyumunu bozar ve kapasitesini zorlar. Herkes streste olup olmadığını anlayabilir. Stresi tanımlamak gerekirse, bireyin kendisini rahatsız eden bir ortamda organizmanın verdiği cevaptır. Vücut, stresli halde her duruma aynı tepkiyi vermez. Yani güzel bir olayla da karşılaşsa, kötü bir olayla da karşılaşsa her iki duruma da adaptasyon (uyum) göstermek zorundadır.
Stressiz bir insan yoktur. Çünkü insanlar çevrede olup bitenlere tepki verirler. Eğer stres hiç yoksa kişi tepki veremez. Çünkü enerjisi yoktur. Bu da ölüm demektir. Bu yüzden stres hayatın bir parçası olarak kabul edilmektedir. Bunun tam tersi bir durumda, yani aşırı streste de insan yaşayamaz. Çünkü aşırı bir şekilde enerjisini sarf etmektedir. Bu yüzden olması gereken düzeyde stres olmalıdır.
Stres zihnimizi ve fiziksel gücümüzü azaltabilir. Hayata negatif yönüyle bakar, karamsar bir ruh hali alırız. Bu stresin olumsuz tarafıdır. Olumlu stres ise, amaca ulaşırken kendi potansiyelimizi yeterince kullanmamızı ve bu doyumu hissetmemizi sağlar. Bu yüzden kendimiz için yoğun ve uzun olmamak koşuluyla bir miktar strese ihtiyacımız vardır.
Stresli olup olmadığınızı anlamak için şu sorulara verdiğiniz cevapların çoğunun evet olması gerekir:
   Sürekli yorgun bir haldemisiniz? Sabahları yorgun bir halde mi kalkıyorsunuz?
   Kendinizi sinirli, endişeli ya da panik halinde mi hissediyorsunuz?
   Başkalarına karşı tahammül gösteremiyor musunuz?
   Bir konuya yoğunlaşmakta güçlük mü çekiyorsunuz?
   Uyku probleminiz var mı?
   Genelde baş ağrısı çeker misiniz?
   Daha önce yaptığınız işlerden zevk almıyor musunuz?
   Kendinizi önemli biri değilmiş gibi mi görüyorsunuz?
   Neşesiz ve depresif bir halde misiniz?
   Soğuk algınlığına sık yakalanıyor musunuz?
   Çabuk mu sinirleniyorsunuz?
16
Sağlık / Reflü
30 Nisan , 2014, 03:07:37
Reflü
[/b]

Yediğimiz besinler yemek borusundan mideye gelir. Yani mide, yukarında yemek borusuyla bağlantılıdır. Çeşitli sebeplerden dolayı mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasına reflü denir. Bu durum uzun süre devam ederse, asitli olan mide içeriği yemek borusunu tahriş eder. Yemek borusu kendini mide asidinden koruyamaz hale gelir.
Reflülü kişilerde, genelde yemekten sonra ağza acı su ve besin gelebilir. Reflünün oluşmasında bir diğer faktör mideyle yemek borusu arasındaki kapağın görevini yerine getirememesi sonucu ortaya çıkar. Bu kapak, mide içeriğinin yemek borusuna geçişini engellemektedir.
Tüm dünyada sık görülen bir hastalık olan reflü, ülkemizde de bir hayli fazla görülmektedir. Yapılan araştırmaya göre her 5 yetişkinden birinde reflü vardır. A.B.D' de bu oran yüzde 0.5′tir.
REFLÜNÜN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Reflü görülen kişilerde şu belirtilerden bazıları vardır:
   Mide yanması en çok şikayet edilen rahatsızlıktır.
   Mide içeriğinin yukarı çıktığını hissetmek,
   Göğüs bölgesinde yanma,
   Ağza acı suyun gelmesi,
   Kalp çarpıntısı,
   Rahatsız edici mide şişkinliği, öksürme,
Bazı durumlarda boğazda bir kaç belirti ile kendini gösterebilir;
   Boğazda bir şey varmış gibi hissetme ve boğazı temizleme hissi,
   Yutkunurken zorlanma,
   Öksürük,
   Boğaz ağrısı,

Stres reflüyü arttırmaz. Fakat reflünün şikayetlerinin hissedilmesine neden olur. Zaten stres, gastrit ve ülser gibi mide hastalıklarına yol açacağından ve mide asidini arttıracağından şikayetlerin artmasına yol açar.
17
Sağlık / 171 - Sigara Bırakma Hattı
27 Nisan , 2014, 23:54:59
171 - Sigara Bırakma Hattı

Ülkemizdeki sigara kullanan oranının yüksek oluşu devletin bu konuda çalışmalar yapmasına sebep olmuştur. Bu konuda yapılan en yararlı hizmetlerin başında gelen 171 sigara bırakma hattı, 27 Ekim 2010 yılında kullanılarak hizmete başlamıştır. Sigara bırakma hattını arayan ve sigarayı bırakmak isteyen kişilere alanında uzman olan personeller tarafından bilgilendirmeler ve yönlendirmeler yapılmaktadır. Bu hatta çalışan ve konusunda eğitim almış uzmanlar kendilerini arayan tiryakilerin sigara kullanma oranlarına göre onlara bir yol haritası çizerek hangi planda sigarayı bırakacaklarını belirlemekte ve bu konuda en kolay süreci sigara tiryakilerine sunmaktadırlar. Sigaranın ne kadar zararlı olduğu konusunda da halkı bilinçlendirme çalışmaları yapan uzmanlar gerekli gördükleri takdirde insanları polikliniklere de yönlendirmektedirler.
18
Sağlık / Yumurtalık Kanseri Belirtileri
22 Nisan , 2014, 10:46:55
Yumurtalık Kanseri Belirtileri

   İnsanlar gün geçtikçe daha riskli hastalıklarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Şehir hayatı insanları stresin, gürültünün, hava kirliliğin ortasına sürüklemektedir. Bu sebepler de özellikle henüz hala tam tedavisi bulunamayan kanser hastalığını tetiklemektedir. Bunun dışında bu sebepler kalp krizi, damar tıkanıklığı gibi hastalıklara da sıklıkla sebep olmaktadır. Sorun teşkil edecek ve mutlaka uzmandan yardım alınması gerekecek hastalıklardan birisi olan yumurtalık kanserinde de, bu hastalığa yakalanan insan sayısı gün geçtikçe artmaktadır.    
   Yumurtalık kanserinin nedenleri farklılık gösterebilmektedir. Genetik olarak yakın akrabalık ilişkileri içerisinde olduğunuz (birinci dereceden akrabalıklar başta olmak üzere) insanlardan herhangi birinde bu rahatsızlığa rastlandıysa, bu hastalığa yakalanma riskiniz de maalesef oldukça yüksektir. Yumurtalık kanseri sebeplerinden bir diğeri ise menopoz döneminden sonra kadınlara kadınlık hormonu yani östrojen hormonunun fazla takviye edilmesidir. Bir başka sebep ise gebe kalmamaktır. Hamilelik dönemi yaşamayan bayanlarda yumurtalık kanseri riski, hamilelik yaşayanlara oranla daha fazladır. Yumurtalık kanserinin belirtileri genelde diğer hastalıklarla da karıştırılabilecek şekildedir. Sık sık idrarınızı yapıyorsanız(normalden fazla), karnınızda aşırı şişkinlik durumu varsa ve bu durum uzun bir süre düzelmiyorsa, hazımsızlık gibi sorunlar yaşıyorsanız ya da karın ağrısı çekiyorsanız, yumurtalık kanseri olma riskiniz var demektir. Bu sebeple belirtilerin gözlemlenmesini beklemeden düzenli olarak kadın doğum uzmanına görünmeniz gerekmektedir.
   Her bayanın yumurtalık kanseri riski bulunmaktadır. Bu sebeple düzenli kontroller erken teşhis için yararlı olmaktadır.
19
Sağlık / Esenyurt Devlet Hastanesi Randevu Alma
22 Nisan , 2014, 10:46:23
Esenyurt Devlet Hastanesi Randevu Alma
[/b]

Sağlık sisteminde her geçen gün farklı pek çok gelişme olmaktadır. Bu gelişmeler değerlendirildiğinde her bir değişimin sistemefarklı faydalar kattığı söylenebilir. Randevu alma sistemlerinin çalışmaları da sağlık sektöründeki faydalar arasında ilk sıralarda bulunmaktadır. Söz konusu sistem sayesinde pek çok kişi kolaylıkla herhangi bir bölümden ve herhangi bir doktordan randevu alabilmekte ve dolayısıyla bu sayede muayene olabilmesi son derece kolay bir şekilde gerçekleştirilmektedir
Esenyurt Devlet Hastanesi randevu alma sistemi sayesinde istediğiniz herhangi bir departmandan randevu almak için yapmanız gereken şey sadece Alo 182'yi aramak olacaktır. Bu sayede belirlediğiniz herhangi bir saatte, günde ve istediğiniz doktora muayene olmanız sağlanmış olacaktır.
Sadece telefon ile değil aynı zamanda internet bağlantısı ile de randevu almanız son derece kolaydır. Yapmanız gereken bu durumunda Esenyurt Devlet Hastanesi randevu alma sistemine söz konusu hastanenin kendi internet sitesinden girmek olacaktır. Hastanenin randevu alma sistemine girdiğinizde hangi gün, hangi saatte ve hangi doktora muayene olacağınız ile ilgili detayları belirttikten sonra ilgili hastanede bölüm ile ilgilenen sekreterle görüşmeniz yeterli olmaktadır.
Randevu sistemi sayesinde Esenyurt Devlet Hastanesi gibi pek çok hastanede zamandan tasarruf sağlanmıştır. Hem hastalar hem de doktorlar için son derece pratik bir iş olan randevu almak sağlık sisteminin daha fazla profesyonel şekilde çalışmasını sağladığı için beğenilmektedir.

20
Erişkinlerde Kalp Yetmezliği Hastalığı

Vücudumuzun en önemli organlarından bir tanesi de kalp olmaktadır. Yaşam kalitemizi belirleyen kalbimiz durduğu anda insan yaşamı da son bulmaktadır. Bundan dolayı kalp rahatsızlıklarına dikkat edilmeli ve mutlaka erken tanılar ile tedavi edilmelidir.
Kişilerde en çok rastlanılan kalp rahatsızlıklarından bir tanesi de kalp yetmezliği olmaktadır. Kalp yetmezliğinin anlamı kalbin kan pompalama görevini yeteri kadar yerine getirememesi vücuda ihtiyaç duyduğu kanı pompalayamaması anlamına gelmektedir. Erişkinlerde kalp yetmezliği hastalığının nedenleri; hipertansiyon hastalığı, kalp damarlarındaki hastalıklar, kalp kapakçığı hastalıkları ve damar tıkanıklığı olmaktadır. Tüm bunların dışında delik kalp gibi doğuştan kalp hastalıkları nedeni ile de kalp yetmezliği sorunu yaşanabilmektedir. Bir insanın sağlıklı olarak yaşamına devam edebilmesi adına öncelikle kalbinin sağlıklı olması gerekmektedir. Çeşitli nedenlerden dolayı kalp krizi geçiren kişilere erken müdahale yapıldığında kalp yetmezliği sorunu oluşmaz fakat geç müdahalelerde kişiler sonrasında kalp yetmezliği sorunu yaşayabilmektedir. Kalp yetmezliği sorunu yaşayan kişilerde yüksek oranda halsizlik, çabuk yorulma, kolay nefes alamama, nefes darlığı, bacaklarda ve ayaklarda şişme gibi sorunlara rastlanmaktadır. Ayrıca bu kişiler yüksek efor sarf etmeseler dahi çarpındı sorunu ile karşı karşıya kalmaktadır.
Kalp yetmezliği sorununda erken tanı oldukça önemli olmaktadır. Çabuk yorulma, halsizlik gibi şikâyetlere sahipseniz mutlaka bir uzmana danışmalı, EKG ve EKO çektirmeli eğer kalp yetmezliği hastalığınız mevcut ise hemen tedavi olmalısınız.