29 Nisan , 2024, 01:45:06

Haberler:

www.herseyibilen.co Durma! Merak ettiğin her konuda her soruyu sen de sor!


ARADIGINI BUL SAYFASI !!!!

Başlatan -Butterfly-, 28 Ekim , 2007, 22:40:36

« önceki - sonraki »

-Butterfly-

BEBEKLERDE PUDRA UYARISI!!

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Acil Tıp Birimi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hayri Levent Yılmaz, "pişiklerde kesinlikle pudra kullanılmamalı, yerine her alt temizliğinden sonra pişiği önleyici kremler sürülmeli" dedi.

Yrd. Doç. Dr. Hayri Levent Yılmaz, bebeklerde en çok yaşanan problemlerden birinin "pişik" olduğunu belirterek, annelere "pudra kullanmayın" uyarısında bulundu.

Yılmaz, pişikten korumak için, bebeğin altını kirletir kirletmez, hemen değiştirilmesi ve ılık su ile temizlenmesi gerektiğini ifade etti. Bebeklerin altlarının sabunla kesinlikle temizlenmemesi gerektiğini belirten Yılmaz, şunları kaydetti:
"Cilt kıvrımlarına özen gösterilerek ılık suyla yıkanmalı. Kurulama için sert cisimler yerine yumuşak, emiş gücü yüksek havlu kullanılmalı. Hazır olarak satılan ıslak mendiller ile pudra kesinlikle kullanılmamalı. Çünkü pudranın tanecikleri ve sonrasında oluşan küçük pudra kümecikleri en hareketli bölge olan kasık bölgesinde ve kıvrımları arasında sürtünmeye bağlı cilt travmasını artırarak pişik gelişimine zemin hazırlar. Bunun yerine her alt temizliğinden sonra pişiği önleyici kremler sürülmeli. Bu kremlerde pişik oluşmadan önce kullanılmalı. Pişik oluştuktan sonra sürülen kremler faydasız olur."

Yılmaz, kalorifer, klima veya elektrikli soba kullanılan evlerde bebeklerin cildinde kurumayı önlemek için nemlendirici kremlerin kullanılması gerektiğini de sözlerine ekledi.



-Butterfly-

COCUGUNUZUN KOTU BESLENMESINE ENGEL OLUN !!

Annelerin çocuklarını besleme tarzı, bazen iki taraf için de büyük krizlere yol açabilir.

Yeme düzeninin oturtulması sürecinde hem çocuk hem de anne yıpranır. Ayrıca yeme alışkanlığını yeni yeni oturtmaya çalışan çocuk, yeme konusunda geri dönülemez yanlış düşüncelere kapılabilir.

Yemek yeme alışkanlığında sorunlar farklı yaşanır. Bazı çocuklar yemek yeme vakti geldiği zaman krizlere girerken, bazıları her bulduğunu, her zaman yer.

Bazı anneler çocuklarını beslemekte güçlük çektiklerinde, çocukları yeter ki yemek yesin diye yanlış bir tutum içine girerek, onlar için pek de faydalı olmayan şeyleri yemelerine göz yumabilirler. Bu da gelecekte çocukların kötü beslenme alışkanlığı geliştirmesine yol açar. Ayrıca kötü beslenme alışkanlıklarının yerleşmesinde modern yaşam tarzının da etkisi vardır.

Her bebeğin acıkma eşiği farklıdır. Bebeğin besin öncesinde salgıladığı besin beklentisini sağlayan hormon, her bebekte farklı şekilde çalışır. 3 saatte bir acıkacak olan çocuğa her 1,5 saatte bir yemek yedirilirse, çocuğun acıkma eşiği düşürülmüş olur. Bu da çocuğun düzensiz beslenme alışkanlığı edinmesine yol açar.

Mama sandalyesinden yemek masasına

Öğünlerin düzenliliği, ileri yaşlardaki beslenme alışkanlığının temel yapı taşlarını düzenler. Mümkün olduğunca çabuk mama sandalyesinden sofra düzenine geçiş yapılması, yemek yeme alışkanlığındaki farkındalığı artırma açısından önemli bir hamledir. Ancak bunu yaparken çocuğun hazır olup olmadığı da dikkate alınmalıdır. Çocuk bunun için zorlanmamalı ve üstüne gidilmemelidir.

Yeme alışkanlığı kazandırılırken anne ve babanın model olması çok etkili bir yöntemdir. Çocuklar büyüdükçe yemek yeme alışkanlığı hakkında çevresel faktörlerden de etkilenebilirler. Örneğin günümüzde reklamların çocukların üzerindeki etkisi büyüktür.

Tüm günü televizyon başında geçiren çocuklar, hem fiziksel aktiviteden yoksun olurlar hem de yağlı, şekerli besinlerin reklamlarını izleyip etki altında kalabilirler. Okul dışındaki boş zamanlarında televizyon seyreden, tüm gün hareketsiz kalıp hazır yiyeceklerle beslenen, su yerine meşrubat içmeyi tercih eden çocukların diğer çocuklara oranla daha çok obeziteye yakalandıkları görülmüştür.

0-3 yaş dönemi çok önemli

Kötü beslenme alışkanlığı olan okul çağındaki şişman çocukların en sık karşılaştıkları sorunlardan biri, arkadaşlarıyla ilişkilerinde yaşadıkları güçlüklerdir. Çünkü kötü beslenme sonucu oluşan obezite sadece bir sağlık problemi değil, ileri yaşlarda çocuğun psikolojisini kötü etkileyen ve kendine güvenini azaltan bir sorundur.

Okula giden çocukların bir başka sorunu da kahvaltı etmek istememektir. Kahvaltı alışkanlığı olmayan çocuklarda dikkat azlığı, öğrenmede zorlanma, problem çözmede güçlük, fiziksel güç azlığına bağlı kas koordinasyonunda azalma görülebilir. Çocuklarda beyin gelişiminin en hızlı olduğu ilk 3 yılda, yeme alışkanlığının sağlıklı bir şekilde oturtulması gerekmektedir. Aksi takdirde kötü beslenme alışkanlığı, okul çağında da çocuğu olumsuz yönde etkileyecektir.

Ebeveynlere öneriler

• Çocuğunuza kahvaltı alışkanlığı kazandırın.

• Yemek saatlerinin ailenin bir araya geldiği huzurlu zamanlar olmasına ve çocuğunuzda güzel izler bırakmasına gayret edin.

• İyi beslenme alışkanlığı ile çocuğunuza örnek olmaya çalışın.

• Şekerli, yağlı yiyecekler ve gazlı içecekler ile mümkün olduğunca geç yaşta tanıştırın. Nasıl olsa okul çağına geldiğinde bu gibi yiyecek ve içeceklerle bol bol karşılaşacağını unutmayın.

• Televizyon karşısında sınırsız bir şekilde oturmasına ve yemeğini televizyon karşısında yemesine fırsat vermeyin.

• Çocuklarınızın hayatına mutlaka düzenli sporu sokun.

• Şişmanlatıcı besinleri kısıtlayın.

• Çocuğunuza meyve ve sebze yeme alışkanlığı kazandırmaya çalışın.

• Öğün aralarında yeter ki bir şeyler yesin diye abur cubura özendirmeyin.

• Yiyecek alışverişi yaparken neler aldığınıza özen gösterin.



-Butterfly-

2 YAS SENDROMU !!



İki yaş dönemi, çocuk gelişiminde önemli evrelerden biridir.Bebeklikten çocukluğa geçiş döneminde olan çocuğunuz birdenbire hırçınlaşıp, hiç yoktan sebeplerle ağlamaya mı başladı?

  O halde siz de "2 yaş sendromu" ile yüzleşen ebeveynler arasına katıldınız demektir. Ancak korkmayın, bu sadece geçici bir dönem ve sıkıntıları hafifletmek de elinizde...

İki yaş dönemi, çocuk gelişiminde önemli evrelerden biridir. 18 aydan 36 aya kadar sürebilen bu döneme "2 yaş sendromu" veya "Negativizm dönemi" de denir. Bebeklikten çocukluğa geçiş olan bu dönemde, çocuklarınızın davranışlarında farklılıklar görmeye başlayabilirsiniz. Onlara nasıl davranmanız ve onlarla nasıl konuşmanız gerektiği hakkında kafanızda yeni soru işaretleri belirebilir.

Negativizm dönemi ile birlikte çocuklarınızın tepkilerinde ve davranışlarındaki değişmeler sizi hazırlıksız yakalamış olabilir. Sürekli her dediğinize itiraz eden, her şeyi yardım almadan yapmaya çalışan, bir anda öfke krizine giren, hiçbir şey istemeyen, uzun uzun ağlayan ve ikna edilemeyen, istediği olsun diye kendini yerden yere atan, en ılımlı uyarılara bile sert tepkiler veren çocuğunuz karşısında soğukkanlı kalamayabilirsiniz.

Çocukların bu çağı öfke, gerilim, bunalım ve sürekli davranış değişimleriyle dolu bir dönemdir. Duyguları askıda ve kararsızdır. Farklı kutuplar arasında gidip gelir, uç noktaları bir arada yaşar. Örneğin; aşırı faaliyetten ani bir tembelliğe, atılganlıktan utangaçlığa, güçlü bir sahip olma duygusundan aldırmazlığa geçebilir.

Aynı zamanda bu dönemde çocuklar katı, inatçı ve huysuzdur. İstediğinin anında gerçekleşmesini ister. Tutturmaya eğilimli olabilirler. Küçük bir kral gibi buyruk vermekten hoşlanırlar. Ödün vermesi, çevresindekilerle veya koşullarla uzlaşması zordur. Bu nedenle arkadaşlarıyla bir şeyi paylaşmakta güçlük çekerler. Her şeyin gönüllerine göre olmasını isterler. Aksi takdirde öfke nöbetleri geçirebilirler, fakat bu nöbetler pek uzun sürmez.

Kendini dünyanın merkezi sanıyor

Bu evrede çocuğunuz ben-merkezci dönemdedir. Kendisini başkalarının yerine koyamaz. Olumsuz davranışlarının sizi nasıl etkilediğinin farkına varamaz. Sizin ve çevresindekilerin duygularıyla ilgilenmez. Bu nedenle çevresi ile ilişkileri yetersizdir. Ayrıca kendi zihninden geçenlerle, başkasının zihninden geçenlerin farklı olabileceğini ayırt edemez. Çocuğunuz kendisini dünyanın merkezi olarak algıladığı için çevresindeki bütün varlıklarla ilgili düşünceleri de kendisiyle ilişkilendirilmiştir.

Çocuğunuz iki yaşına girdiği zaman hareket becerileri de hızla artar. Hareket becerileri arttıkça da etrafını daha fazla karıştırmaya başlar. Bu dönemde dikkat süresi kısadır. Elindeki nesnelerle uzun süre ilgilenmez. Oyuncakları fazla dikkatini çekmez. Evdeki eşyalar daha fazla ilgisini çeker. Mutfak araç gereçleri oldukça ilgilendiği nesneler arasındadır.

Ayrıca çocuğunuz bu dönemde oldukça meraklıdır. Nesneleri ellemek, onlara dokunmak ister. 2,5 yaşında tanıdık bir şeyi bırakıp başka bir şeyi almakta çok ağır kanlıdır. Çok tutucudur, her yeniliğe itiraz eder. İstekleri engellendiği zaman hayal kırıklığına uğrar.

Çocuklarınızın bebeklikten itibaren sizinle kurduğu ilişkilerden öğrendiği bilgiler ve davranışlar sonucunda oluşturduğu bir "ötekiler" ve "ben" kimliği vardır. Bu dönemde çocuğunuz yavaş yavaş bağımsızlaşıp kendi kimliğini oluşturmaya başlar. Aynı zamanda dış dünya konusundaki farkındalığı hızla artar. Fakat hala ben-merkezci bir tutum içerisinde olduğu için çevresine ayak uydurmak yerine kendi kişiliğini keşfetmeye çalışır. Bu da birey olarak varlığının bilincine varmasının ilk adımlarını atmasını sağlar.

Tutarlı ve sabırlı olmanız şart

Bu dönemin en önemli noktalarından biri, çocuğun bağımlı olmaktansa bağımsızlığının ve yaptıklarının etkisini test etmesidir. Bu süreç çocuğunuz için çok çetin geçen bir dönemdir. Hayatına birçok yeni şey girmiştir. Artık yürümesi mükemmelleşmeye yakındır. Bunun sonucunda istediği yere ve şeye ulaşmaya başlamıştır.

2-2,5 yaşındaki çocuk, denemelerini geliştirir. Bir sorunla karşılaştığı zaman bilgilerine dayanarak çözüm arar. Mesela, boyunun yetişmediği bir masadaki oyuncağı alabilmek için bir sandalyenin üstüne çıkabilir. Masanın yüksekliği ile kendi boyunun uzunluğunu kıyaslar, aradaki farkı kapatmak için sandalye bulur.

Bazı çocuklar 2 yaş sendromunu daha kısa sürede ve daha az şiddetli geçirirken, bazı çocuklarda bu uzun süreli ve çok şiddetli olabilir. Sizin bu davranışlar karşısında dikkatli olmanız gerekir. Tutarlı ve sabırlı olmanız, çocuğunuzun bu dönemi daha rahat geçirmesine yardımcı olacaktır. Korkutmak, cezalandırmak, zıtlaşmak bu davranışların artmasına veya yerleşmesine yol açabilir.

Bu dönemdeki tutumlarınız çocuğunuzun gelecekteki karakterinin yapı taşlarını oluşturur. Sizler, anne-babaları olarak onların inatlaştığı konularda onlar gibi davranıp, onlarla sürekli inatlaşırsanız, çocuğunuz ileriki yaşlarında da inatçı bir karaktere sahip olabilir. Unutmayın ki büyümek ona katlanmaktan daha zordur ve bu dönem geçicidir.

Anne-babalara öneriler

• Her şeyden önce sizler bu olumsuz tutum ve hırçınlıkların geçici bir durum olduğunu bilmeli ve sabırlı davranmalısınız.

• Sonsuz sabır ve güler yüz göstermeniz, çocuklarınızın gevşemesi için en faydalı yollardan biridir.

• Çocuğunuzu katı bir düzene zorlamamanız yararlı olur.

• Onunla gereksiz çekişmelere girmeden, ilgisini başka yöne kanalize etmeye çalışın.

• Çocuğunuza günlük bir rutin hazırlayın. Hangi aktiviteden sonra neyin geleceğini öğrendiğinde, geçiş yapması çok daha kolay olacaktır.

• Çocuğunuzun öfkesini dindirebilmek ve kendinizi rahatlatmak için onun her istediğini yapmaktan kaçınmalısınız.

• Çocuğunuz öfke krizine girdiğinde onun yanından ayrılabilir ve sakinleşmesi için ona zaman tanıyabilirsiniz. Sandığınızın aksine onu sakinleştirmeye çalışmak onu daha da hırçınlaştırabilir.

• Çocuğunuzu sürekli "Bunu elleme", "Yapma", "Bununla oynama" gibi uyarmaktansa, güvenli olarak oynayabileceği ve yaşına uygun oyuncakların bulunduğu bir ortam yaratın. Bu her iki tarafa da huzur getirir.

• Koyduğunuz her kuralın açıklamasını ona yapın. Aksi takdirde anlamadığı bir şeye ayak uydurmaya çalışmasını bekleyemezsiniz.

• Ona karar verme hakkını tattırın. Bazı küçük tartışmaları onun kazanmasına izin verin. Bu onun olaylar üzerinde kontrol sahibi olduğu hissini yaşamasını sağlayacaktır.

• Ona seçme şansı tanıyın. Örneğin makarna ve fasulye gibi iki seçenek sunun. Böylece çocuğunuz kendi istediği şeyi seçip onu yemiş olmanın rahatlığını yaşayacaktır.