ARADIGINI BUL SAYFASI !!!!

Başlatan -Butterfly-, 28 Ekim , 2007, 22:40:36

« önceki - sonraki »

-Butterfly-

 
1-3 Ve 4-5 Yaş Grubu Çocuklara Örnek Menüler


İyi haftalar sevgili anneler, bu hafta sizlere 1-3 ve 4-5 yaş grubu çocuklara porsiyon listelerimizi kullanarak nasıl menüler planlayacağımız hakkında bilgi vermek istiyorum.

Geçen 4 hafta bu yaş grubu çocukların bir günde alması gereken besin gruplarını ve bu besin gruplarına giren besinleri, miktarlarını ilgi ile izlediniz. Geçen haftalar içerisinde bana gelen elektronik postalarda konuyu çok iyi anlayamadık, nasıl uygulayacağız? konulu yazılar aldım. Buna karşılık konuyu çok iyi anlayanların hemen menüler hazırlayıp doğru mu yapmışım? diyenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktu.

Sizlere yazılarımı kendi ofisimde hazırlıyor, hasta bakmadığım zamanlarda elektronik postalarımı kontrol ederek cevaplar yazmaya çalışıyorum. Çok sayıda soru alıyor genelde cevap da yazmaya çabalıyorum. Ancak cevap yazamadıklarımda oluyor. Yoğun tempomdan dolayı aksaklıklara nezaketle bakacağınız kanısındayım. Yakın ilginize çok teşekkür ediyorum.

Her anne çocuğunun daha iştahlı olmasını ister. Hatta bu durum biraz abartılır ve yaşıtlarıyla mukayese başlar. Unutmayın her birey kendine özgü özelliklere sahiptir, malesef siz bunu değiştiremezsiniz. Çünkü çocuğunuzun beslenme davranışını etkileyen sadece bireyin kendisi olmamakta çevresel, ailesel, tutumsal etkenler de çocuğun iştahını baskılamakta veya arttırmaktadır. Bu nedenle çocuğa verilecek besinlerde oldukça dikkatli olmak, çeşitlilik sağlamak, tat-duyusal olarak soft menü hazırlamak, enerji ve diğer besin ögelerini tam olarak vermek gerekmektedir. Sizlere anlattığım porsiyon listesinin amacı da yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlamaktır.

1 YAŞ ÇOCUĞA ÖZEL BESLENME PLANI

Uyanınca:
Anne sütü

Kahvaltı:
1/4 ince dilim ekmek içi
1-2 dilim domates dilimi
karper kadar tuzu alınmış peynir
1 tatlı kaşığı kayısı marmelatı

Ara:
1/4 kase meyve

Öğle:
1/4ince dilim ekmek içi
1 kase sebze yemeği( etli)
1/2 kase yoğurt

İkindi:
2 adet bisküvi
1/4 kase meyve

Akşam:
1/4 ince dilim ekmek içi
1/4 kase pilav/makarna
1/4 kase kuru baklağil yemeği
havuç salatası (püre halinde)

Gece:
Anne sütü

Not: Porsiyonları siz anneler istediğiniz gibi dağıtabilirsiniz. Ben size sadece bir uzman olarak menü hazırladım. Her gün için ayrı menüler hazırlayabilirsiniz. Örneğin sebzesinde et kullanmadınız et porsiyonunu kahvaltıda 1 adet haşlanmış yumurta olarak kullanabilirsiniz. Süt porsiyonunu topladığınızda peynir ve yoğurtla 2 porsiyon edecektir, önerilen ise 3 porsiyondur. Gece anne sütü alan bebekler 1 süt porsiyonunu tüketmiş olurlar. Yemeklere sıvı yağ desteğini unutmayınız!





-Butterfly-

 


Oyuncakların Önemi


Bebeğiniz doğar doğmaz dış dünyayı duyu organları aracılığı ile tanımaya başlar. Çevresinde bulunan her nesne onun için uyarıcı ve öğretici niteliğindedir. Hızla büyüdüğü ve değiştiği ilk yıllarda oyun ve oyuncaklar, bebeğinizin neredeyse tüm zamanını alır.

Duygusal ve fiziksel gelişim açısından, en doğal ve en aktif öğrenme ortamı oyun sırasında oluşmaktadır. Oyun, bebeğin hayal gücünü ve yaratıcılık yeteneğini geliştirir, düşünmeyi ve keşfetmeyi öğrenmesini, kendisine güven kazanmasını ve sosyalleşmesini sağlar.

Oyunların vazgeçilmez öğeleri olan oyuncaklar, onun zihinsel, bedensel ve psiko-sosyal gelişimine yardımcı olur. Bir yandan bebek için eğlenceli anlar yaratırken diğer yandan da etkili bir eğitimsel görev üstlenir. Oyuncak, bebeği oyalayarak annenin rahat etmesini sağlayacak bir nesne olarak değil, önemli bir eğitim aracı olarak görülmelidir.

Bebeğinizin gelişiminde bu derece önemli bir rol oynayan oyuncakların seçimini özenle yapmalı, alacağınız oyuncağın onun yaşına, gelişim dönemine, beceri ve ilgilerine uygun olmasına dikkat etmeli ve her zaman güvenilirliğini kanıtlamış markaları tercih etmelisiniz.

Pedagoglar bebeğinizin ilk oyuncakları arasında bulunması faydalı olanları şöyle sıralıyor: 
 
Peluş Oyuncaklar

Sarılıp uyuyabileceği yumuşacık bir peluş oyuncak, bebeğinizin yatağında kendisini güvende hissetmesini sağlayacaktır. Aynı zamanda onun için bir arkadaş görevi görecek ve belki de ileride ilk sohbetlerini onunla edecektir. Ayrıca, yumuşak bir oyuncağın bebeğinizin tenine değmesi onu uyaracak ve dokunma duyusunu geliştirecektir.   
(6 Ay+) 
Çıngır Maymun 



--------------------------------------------------------------------------------

Egzersiz Oyuncakları

Yetişkinlerin olduğu gibi bebeklerin de sağlıklı bir bedene sahip olmak için bazı egzersizlere ihtiyaçları vardır. Egzersiz oyuncakları, sağlıklı bir şekilde bebeğinizin, kollarını, bacaklarını ya da tüm vücudunu hareket ettirmesini sağlar. Böylece bebeğiniz, eğlenirken bir yandan da fiziksel gelişimini destekleyici hareketler yapabilir.   
(0 ay +) 
İkili Egzersiz Arkadaşım 



--------------------------------------------------------------------------------

Şekilli Kutular

Birbirinden farklı boyut ve şekillerdeki kutularla oynamak çocuğunuzun el becerisini geliştirme, nesne-boşluk uydurma, ayırt edebilme yeteneklerini destekleme açısından çok yararlıdır.

     
(6 Ay +)    (6 Ay +) 
Şekilli Kaplumbağa    Şekilleri Öğreniyorum 



--------------------------------------------------------------------------------

İç içe Geçebilen Kaplar

İç içe geçebilen kaplarla oynama, çocuğun birçok becerisini geliştirir. Kapları birbirine vurabilir, iç içe koyabilir, kuleler yapabilir, renklerine göre ayırabilir, altlarına bir şeyler saklayabilir. Böylece hem el becerileri, hem de hayal gücü gelişir.

   
(6 Ay +)  (9 Ay +)
Neşeli Halkalar  Renkli Küpler 
   



--------------------------------------------------------------------------------

Müzikli ve Sesli Oyuncaklar

Bütün çocuklar müzik sever! Üstelik müzik çalan ve farklı sesler çıkaran oyuncaklar, bebeğin dinleme ve belleğini kullanma yeteneklerini geliştirir. Ilk başlarda gelişigüzel basıp sesler çıkarabildiği düğmelere daha sonra bilinçli olarak basarak yaratıcılığı da gelişecektir. 
 
     
(9 Ay +)    (10 Ay +) 
Pırpır Kutular    Komik Çubuk 


--------------------------------------------------------------------------------

Hareketli Oyuncaklar

Bebekler için emeklemeye ve yürümeye başlamak özgürlüklerine kavuşmanın ilk adımıdır. Hareket yetenekleri arttıkça, gördükleri her hareketli nesneyi yakalamak ve incelemek için istek duyarlar. Bu dönemde, peşinden emekleyebileceği ya da minik adımlarıyla yetişmeye çalışacağı hareketli oyuncaklar, bebeğiniz için teşvik edici bir rol üstlenerek onun daha kısa bir sürede başarıyla emeklemeyi ve daha sonra da yürümeyi öğrenmesini sağlayacaktır. 
 
     
(12 Ay +)    (18 Ay +) 
Süper Çuf Çuf    Neşeli Kovboy 
 
     
(18 Ay +)    (18 Ay +) 
Bastır Gitsin Araçlar    İlk Tren Setim 


--------------------------------------------------------------------------------

Şekillendirme Malzemeleri

Kil ya da hamur ile çocuğunuzun yaratıcı deneyimler yaşamasını sağlayabilirsiniz. Bu malzemelerle çeşitli şekiller yaparken çocuğunuzun yaratıcılığı gelişir, el kasları güçlenir, renkleri ve şekilleri öğrenir. 
 
     



--------------------------------------------------------------------------------

Banyo Oyuncakları

Bebeğinizin sudan korkmasını ve yıkanmaktan kaçmasını önlemek için banyoyu onun için keyifli bir hale getirmelisiniz. Suyla oyunlar oynamasına izin vererek ve ona sadece banyoda kullanabileceği çeşitli su oyuncakları alarak bebeğinizin yıkanmayı bir oyun olarak görmesini sağlayabilirsiniz. 

     
(12 Ay +)   (12 Ay +) 
Şakacı Yunus   Banyocu Tosbağa 




sevda

PROF. DR. CENTEL: -''ÖZELLİKLE ESNEK TİP DÜZTABANLIKTA SERT KÖSELEDEN YAPILMIŞ, AYAK HAREKETLERİNİ KISITLAYAN AYAKKABILAR HEM CİLDİ TAHRİŞ EDER, HEM DE AĞRIYA NEDEN OLUR'' İSTANBUL (A.A) - Memorial Hastanesi Pediatrik Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden Prof. Dr. Tuncay Centel, halk arasında ortopedik ayakkabıların düztabanlığı iyileştirdiği yönünde ''yaygın ve yanlış bir kanı'' bulunduğunu belirterek, ''Düztabanlıkta sert köseleden yapılmış, ayak hareketlerini kısıtlayan ayakkabılar hem cildi tahriş eder hem de ağrıya neden olur'' dedi.
ORTOPEDİK AYAKKABILAR DÜZTABANLIĞI İYİLEŞTİRMİYOR -PROF. DR. CENTEL: -''ÖZELLİKLE ESNEK TİP DÜZTABANLIKTA SERT KÖSELEDEN YAPILMIŞ, AYAK HAREKETLERİNİ KISITLAYAN AYAKKABILAR HEM CİLDİ TAHRİŞ EDER, HEM DE AĞRIYA NEDEN OLUR''


İSTANBUL (A.A) - Memorial Hastanesi Pediatrik Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden Prof. Dr. Tuncay Centel, halk arasında ortopedik ayakkabıların düztabanlığı iyileştirdiği yönünde ''yaygın ve yanlış bir kanı'' bulunduğunu belirterek, ''Düztabanlıkta sert köseleden yapılmış, ayak hareketlerini kısıtlayan ayakkabılar hem cildi tahriş eder hem de ağrıya neden olur'' dedi.

Centel yaptığı yazılı açıklamada, halk arasında düztabanlığın iyi tanınmaması ve önemli bir sakatlık olarak değerlendirilmesinin, bu bozukluğun giderilmesinde ayakkabılar hesabına düşen beklentiyi arttırdığını ifade etti. Ayakkabının, ''ayağı darbelerden, sivri ve kesici maddelerden korumaya, soğuk ortamlarda sıcak, ıslak ortamlarda ise kuru tutmaya yaradığını'' vurgulayan Centel, ''Düztaban olgularda, ayakkabıların bu işlevleri dışında bir de düzeltici etkilerinin olabileceği günümüzde oldukça yaygın bir kanıdır, ancak bu doğru değildir'' dedi.

Centel, ayakkabı kullanma geleneği bulunmayan toplumlarda yapılan araştırmaların, bu insanlarda daha düşük oranda ayak bozukluğuna rastlandığı ve ayak esnekliğinin daha fazla olduğunu ortaya çıkardığını ifade ederek, düztabanlık ve içe dönük yürümenin çocuk luk çağında hekimlere başvuru nedenleri arasında en önde geldiğini söyledi.

Düztabanlığın farklı şekillerde kendini gösterdiğini ve olguların yüzde 80'inde esnek tipin söz konusu olduğunu kaydeden Tuncay Centel, açıklamasında şöyle dedi:

''Yani ayaktayken gözlemlenen düztaban görünüm, çocuk yükseğe oturtulup ayağın yerle teması kesildiğinde kaybolur ve normal ayak uzunlamasına kavisi oluşur. Bu durum ayak bağlarının yapısal gevşekliğiyle ilgilidir. Esnek tip düztabanlık kısa veya uzun dönemde herhangi bir rahatsızlığa yol açmadığı gibi ayak performansını da genellikle etkilemez. Bu şekil bozukluğunu bu nedenle genellikle tedavi etmeye gerek yoktur, ancak bu ayaklar 6-12 aylık aralarla izlenmelidir.''

-ÇOCUKLARDA DÜZTABANLIK-
Prof. Dr. Centel, ayak kasları gelişimi henüz tamamlanmamış 1 yaşın altındaki bir çocuk ta düztaban tanısını koymanın oldukça güç olduğuna da işaret ederek, şunları kaydetti:
     ''Özellikle esnek tip düztabanlıkta sert köseleden yapılmış, ayak hareketlerini kısıtlayan ayakkabılar hem cildi tahriş eder hem de ağrıya neden olur. Bu çocuk larda ayakkabı seçerken kıstas alacağımız husus, ayakkabı biçiminin çıplak ayak biçimine en uygun olanını seçmek olmalıdır. Ayakkabı ayak ve ayak bileği hareketlerini kısıtlamayacak ölçüde esnek ve bükülebilir, ön kısmı parmakları sıkmayacak ve tarak kavisini daraltmayacak biçimde geniş, topuk kısmı 15 dereceden fazla eğime izin vermeyecek bir yüksekliğe sahip olmalıdır. Ayrıca havalanma özelliği bulunmalı, tabanı kaymayı önleyen maddeden yapılmalı ve hafif olmalıdır.''
     Prof. Dr. Tuncay Centel, topuk kirişinin gerginliği ya da doğumsal kemik anomalilerinin düztabanlığın çok daha nadir karşılaşılan diğer tiplerini oluşturduğunu ve tedavi gerektirdiğini ifade etti.




sevda

TELEVİZYON ÇOCUĞU GEÇKONUŞTURUYOR....
Bebek & Çocuk 
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi'nce yapılan bir araştırma, günde 2 saatten fazla televizyon seyreden 18 ile 24 aylık arasındaki çocukların yarısının, 2 saatten az izleyenlerin de yüzde 31'inin dil gelişiminde gecikme olduğunu ortaya çıkardı. Düzenli olarak izlenen ve yaşları 18 ile 24 ay arasında değişen 200 çocuk, Prof. Dr. Gülbin Gökçay ile fizyoterapist Selda Köklük tarafından incelendi. Araştırmada, çocukların yüzde 21'inin 6 aydan önce televizyon izlemeye başladığı belirlendi.
Günde 2 saatten fazla televizyon seyreden çocukların yüzde 50, iki saatten az izleyenlerin de yüzde 31'inin dil gelişiminde gecikme olduğu saptanan araştırmada, bu çocukların kişisel ve sosyal gelişimlerinde de gecikme meydana geldiği belirlendi. Ayrıca bu çocukların, genelde tüm becerileri biraz daha geç kazandıkları da ortaya çıktı.



sevda

ÇOCUKLARDA KULAK İLTİHABI



Sık görülen çocukluk çağı hastalığı olan, orta kulak iltihabı, kulak zarı arkasındaki orta kulak boşluğunun iltihaplanması olarak biliniyor. Orta kulak iltihabı, soğuk algınlığından, sonra çocuklarda en sık rastlanan hastalık olarak karşımıza çıkıyor.
Altı ay ile 6 yaş arasındaki çocukların çoğu, bir veya birkaç kere orta kulak iltihabı geçiriyor. Bebekler, bağışıklık sistemleri gelişmemiş olduğu ve genellikle sırtüstü yatarken beslendikleri için orta kulak iltihabına daha sık yakalanıyorlar. Enfeksiyonun bebeklik çağında sık geçirilmesinin bir diğer sebebi de östaki borusunun gelişimini tamamlayamaması nedeniyle ortakulağı koruma, temizleme ve havalandırma işlevlerini tam olarak yerine getirememesidir.

Sema Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Ömer Faik Sağun, "Orta kulak iltihabı tedavi edilmezse ve uzun süre devam ederse, çocuklarda kalıcı işitme kaybı kulak zarında ve orta kulakta düzeltilmesi zor hasar oluşabilir" dedi.

Orta kulak iltihabı ağrısının çok şiddetli ve zonklayıcı olarak tarif eden Dr. Sağun hastalığın belirtilerini şöyle sıraladı;

Özellikle geceleri artan kulak ağrısı
Kulaktan kanlı veya yeşilimsi sarı bir akıntı
İşitme kaybı
Hafif veya ağır ateş
Rahatsızlık ve huzursuzluk hali
Mide bulantısı ve kusma
İştahsızlık
Burun akması
Elini sürekli kulağında tutma ve kaşıma
Huzursuzluk

Üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra ortaya çıkıyor

Sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda orta kulak iltihabı daha sık görülüyor. Kış aylarında, sosyo-ekonomik koşulların kötü olduğu ailelerde, evde sigara içilen ailelerin çocuklarında ve anaokuluna giden çocuklarda da orta kulak iltihabına çok sık rastlanıyor.

Orta kulak iltihabının tedavisinin antibiyotikler ile yapıldığını belirten Dr. Ömer Faik Sağun, annelere çocuklarını orta kulak iltihabından korumak için bir takım tavsiyelerde bulundu.

- Çocuk yuvaları ve kreşlerde genel temizlik kurallarına dikkat edilmesi hastalığın riskini azaltmaktadır.
- Bebeklerin ve çocukların bulunduğu ortamlarda sigara kesinlikle içilmemelidir.
- Grip aşısı orta kulak enfeksiyonlarına karşı koruma sağlamaktadır.
- Bebeklerin anne sütü ile beslenmesi kulak iltihaplarını azaltır. Bebek en az 6 ay sadece anne sütü ile beslenmelidir. Emzirme otite karşı bağışıklık faktörlerin bebeğe geçmesini sağladığı gibi, emzirme pozisyonu da östaki borusunun işlevi için idealdir. Bebeklere biberon verilecekse asla çocuk yatarken değil, otururken verilmelidir. Emzirme sırasında bebeğe 45 derecelik bir yatış pozisyonu verilmelidir.

Ortakulak iltihabı tedaviye cevap vermezse ya da hastalık kronikleşirse uzmanlar orta kulaktaki sıvıyı uzaklaştırmak için cerrahi tedavi önerebiliyor. Dr. Ömer Faik Sağun cerrahi müdahalede kulağın içine kulak zarını havalandıran tüp takıldığını ifade etti

sevda

BEBEĞİNİZİ YANLIŞ BESLEMEYİN



Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Kılınç, yemeği zorla yedirmeye çalışmanın, anne ile bebek arasındaki ilişkiyi olumsuz yönde etkilediğini söyledi.

Prof. Dr. Metin Kılınç, ek gıdalara başlamak için bebeklerde çiğneme fonksiyonunun gelişmesi gerektiğini belirtti. 6-8 ay döneminde bebeklerin dişlerinin çıkmaya başladığını ve bu dönemde ek gıdalara geçilebileceğini ifade eden Kılınç, şöyle konuştu:

"6'ncı aya kadar anne sütü, bebeklerin bütün ihtiyaçlarını karşılıyor. 6'ncı aydan sonra ise anne sütü yetersiz kalıyor. Ek besinlere geç bir dönemde geçilmesi, beslenme yetersizliğine ve büyüme geriliğine neden oluyor. Ayrıca fizyolojik açıdan bebekler 6'ncı aya kadar sadece yutuyor, 6'ncı aydan sonra ise çiğnemeye başlıyor. Çocuklar diş çıkarmaya başladığından itibaren ek besinlere geçilebilir."

Prof. Dr. Kılınç, ek besinlere öncelikle sebze ve meyve püresiyle başlamak ve daha sonra çorba ve diğer besinlere geçmek gerektiğini dile getirdi. Bebeğin bu dönemde ek besinlere alışmakta güçlük çekebileceğini, bu nedenle birçok annenin, "çocuğum yemiyor" diyerek telaşa kapıldığını ifade eden Kılınç, şöyle devam etti:

"Bu dönemde annelerin çoğunluğu bebeğin yemek yememesinden şikayetçi olur ve bebeğe besinleri zorla vermeye çalışır. Birçok anne çocuğun dikkatini televizyona ya da oyuncaklara çekerek yemek vermeye çalışır. Ancak bu çok yanlıştır. Bu yanlışı birçok anne yapıyor. Yemeği zorla yedirmeye çalışmak, anne ile bebek arasındaki ilişkiyi olumsuz yönde etkiler. Bebeğin de bir kişiliği olduğu unutulmamalı. Anne ile bebek arasındaki ilişkiyi sıcak tutmak her zaman çok önemli. Bu dönemde zorla yemek yedirilen ve bu şekilde kilo alan bebeklere, 1-1,5 yaşından sonra yemek yedirmek iyice zorlaşır."

ANNELER ÖNCELİKLE SABIRLI OLMALI

Kılınç, annelerin bebeklerini beslerken çok sabırlı olması ve yemeği yememesi durumunda biraz bekleyerek tekrar denemesi ya da yemeğin tadını farklı besinler katarak değiştirmesi gerektiğini vurguladı.

Yemek konusunda annelerin ısrarcı davranmaması ve mutlaka yemeği bebeğe aç karnına vermesi gerektiğini dile getiren Kılınç, "Ek besinlerin biberonla da verilmemesi gerekiyor. Ek besinleri verirken kaşık kullanılmalı. 7. aydan sonra bebek kıyma ve yumurta da yiyebilir" dedi.

Kılınç, çocuğun bir yaşına geldiğinde aileyle birlikte sofraya oturabileceğini ve ailenin yediği yemeklerden yiyebileceğini belirterek, bebeğin bu dönemde kendisinin yemek yemeye çalışması gerektiğini kaydetti.

sevda

TUVALAET EĞİTİMİ İÇİN ACELE ETMEYİN....



Pediatrics dergisinde yayımlanan habere göre, Pennsylvania eyaletindeki Philadelphia Çocuk Kliniği'nde görevli bilim adamları, tuvalet eğitimini 27 aylıktan önce alan çocukların tuvalet alışkanlığını, bu yaştan sonra tuvalet eğitimine başlanan çocuklardan daha erken kazanmadığını ortaya çıkardılar.

Tuvalet eğitimine erken başlamanın hem çocuk, hem de ebeveynler için stresli olabileceğine dikkat çeken araştırma başkanı Nathan Blum, kızların tuvalet alışkanlığını genelde erkeklerden daha erken kazandığını kaydetti. Buna göre, kızlar ortalama 3 yaşında, erkeklerse kızlardan 3 ay sonra tuvalet alışkanlığını kazanıyor.

Araştırma çerçevesinde 400 çocuğun verilerini incelediklerini söyleyen Blum, tuvalet eğitimine 27 aylıktan önce başlanan çocukların 10 ila 14,5 ay içinde, bu yaştan daha sonra eğitime başlanan çocuklarınsa 5 ila 9,5 ay içinde tuvalet alışkanlığı kazandığını ifade etti.

Bilim adamları, her çocuğun gelişiminin farklı olduğunu ve tuvalet alışkanlığının da buna göre değişkenlik gösterdiğini söylediler

sevda

ÇOCUĞUNUZ İŞTAHSIZSA....


Birçok anne çocuğunun iştahsız olduğundan şikâyet eder. Bu yüzden anneler bebeğini sürekli besleme eğiliminde olurlar. Sema Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Hamza Yazgan; "Çocuğunuza zorla yedirmeyin, çünkü iştahsızlık çeşitli hastalıların sinyalini verir" diyor.

İştahsızlık, çocuğun ihtiyacı olan gıdayı alamaması olarak tanımlanıyor. İştahsızlık, idrar yolu enfeksiyonları, kulak, burun, boğaz ağrıları, anemiler, bazı hormonal ve alerjik hastalıklarda sıklıkla ortaya çıkıyor. Ayrıca psikolojik faktörler de çocukların iştahında önemli rol oynuyor.

"İştahsızlığa sebep olan organik bir neden varsa, öncelikle bu sorun ortadan kaldırılmalı" diyor Dr. Hamza Yazgan ve ekliyor: "Bunun için ayrıntılı muayene ve tetkikler şart".
Huzursuz aile ortamı iştahsızlığı ekliyor
Aile ortamının huzursuz olması da, çocukta görülen iştahsızlığın önemli bir sebebi. Beslenme şekli, hangi tür yiyeceklerin tercih edildiği, yiyeceklerin nasıl hazırlandığı, beslenme saatleri çocuğun iştahını belirleyen en önemli faktörler arasında yer alıyor.
Annelere Tavsiyeler
Dr. Hamza Yazgan çocuklarda sıklıkla ortaya çıkan iştahsızlığa karşı alınabilecek önlemleri şöyle sıralıyor;

• Özellikle ülkemizde demir eksikliği ile fazla karşılaşıldığı için çocuklara 4. veya 5. aylarda demir profilaksin başlanmalıdır.

• İnek sütü tüketimine de imkan varsa bir yıl, yoksa dokuzuncu ayda başlanmalıdır. Daha erken dönemde inek sütü kullanımı demir eksikliğine yol açabilir.

• İdrar yolu enfeksiyonları ihmale gelemeyecek durumlardan biridir. Çocuğunuz iştahsızsa mutlaka idrar yolu enfeksiyonunu da göz önünde bulundurun.

• Ek gıdalara 6. aydan daha geç başlamayın. Bebeğinizi 9. ayda sofraya oturtun. El becerilerinin, ısırma ve çiğneme becerilerinin gelişmesine yardımcı olun.

• Çocuğun sevmediği gıdalarda ısrar etmeyin. Ancak zaman zaman deneyin ya da daha cazip hale getirerek sunun.

• Çocukların mide kapasiteleri küçük olduğu için 7–8 kaşıktan sonra yemek istemeyebilirler. Bu durumda çocukları zorlamayın. Bazı anneler çocuklarını zorlayarak yemek yedirmektedirler. Eğer ki 4–6 ayda beslenmede bir problem varsa, bu organik bir nedenden kaynaklanma ihtimali yüksektir ve bu yüzden mutlaka bir uzmana başvurmak gerekmektedir.

• Çocuğunuzu başka çocuklara kıyaslamayın. Küçük kalacaksın diye sözlerle tehdit etmeyin.

• Yemek sırasında çocuğu üzecek veya korkutacak şeyler söylemeyin. Evde kavga eden ebeveynlerin varlığı çocuklarda yemek yemeyerek tepki vermelerine sebep olabilir.

• Yemekten önce çocuğa abur cubur gıdalar yedirmeyin. Çocuğun iştahını kesebilir.

• Uyku düzenlerini değiştirmemek veya düzen oluşturmak, temiz havaya çıkarmak, yürütmek, oyun oynamalarını sağlayarak çocukların rahatça yemek yemelerini kolaylaştırabilir.

• Çocuğun bilinçaltına yerleşmiş endişe, üzüntü, nefret veya kıskançlık gibi duygular iştah azalmasına sebep olabilir ve bu durumun tedavisi gereklidir.

sevda

BEBEK GELİŞİMİ....0_1,5 YAŞ ARASI...



SIFIR YAŞ İLE BİRBUÇUK YAŞ ARASI ( 0-1.5 yaş)

Yeni doğan bebeğin çok önemli iki özelliğinden biri yaşayabilmek için tümüyle başkalarına bağımlı ve muhtaç olmasıdır. Ona bakan onu doyuran, koruyan biri olmazsa bebek ölür. Bu temel özellik çocuğun daha yaşamının ilk anından itibaren başka insanlarla ( anne veya anne yerini tutan bir başka kişi v.b ) bir sosyal ilişki içinde olduğunu göstermektedir.

Yeni doğan bebeğin diğer önemli özelliği tümüyle kendi gereksinimlerini gidermeye yönelik olmasıdır. Bu özelliğine egosantrik de diyebiliriz. Ancak burada söz konusu olan bencillik bilinçli olarak kendi gereksinimlerini en ön planda tutmak değildir.

Bebek ilk ilişkisini bu çerçeve içinde annesi ya da annelik görevini yapan kişi ile kurar. Çocuğun bu ilişki içinde iki temel gereksinimi vardır: fiziksel bakım ( doyurma ve korunma ) ve sosyal bakım ( sevgi ve duygusal yakınlık ). Bu iki temel gereksinimin nasıl ve ne ölçüde yerine getirildiğini bilirsek çocuğun ilerdeki kişiliğinin temeli hakkında çok şey öğrenmiş oluruz. Önce fiziksel bakımı ele alalım. Olumlu bir anne çocuk ilişkisinde çocuk zamanla annesini ve ona doyum veren, onu koruyan, rahat ettiren bir kişiyi bir ödül kaynağı olarak beller, ona değer verir. Anne yokken arar, görünce sevinir, ona bağlılık duyar ve bağlanır. Bebeğin kısa süre de olsa annenin gözden uzaklaşmasına dayanabilmesi bebeğin öz benliğine de varlığı artık kesinlik kazanmış bir anne tasarımının bulunduğunu gösterir. Anne bir süre gözden uzaklaşmış olabilir, fakat az sonra gelecektir, çünkü gözden şu anda silinmesi tümden yok olması değildir. Demek ki düzenli alma verme ilişkisi bebeğin zihninde annenin sürekliliğini sağlar. Anne çocuğa karşı tutarlı ve olumlu ise çocukta genel olarak yaşamda doyum bulacağına ilişkin bir temel güven duygusu oluşmaya başlar. Ama anne tutarsız, olumsuz ya da kaygılı ise çocuk bu temel güveni oluşturmakta zorluk çeker.

Fiziksel bakım eksiksiz de olsa temel güveni oluşturmada tek başına yeterli değil. Sevgi ve duygusal yakınlık görmeyen çocuğun kişiliği bu durumdan olumsuz etkilenir. Hatta bakım evlerinde yaşayan çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar yeterli fiziksel bakım gören ama sevilip okşanmayan, konuşulmayan çocukların önce çevreden ilgi aradıkları, fakat zamanla adeta yaşama küsüp çevreyle ilişkilerini kestiklerini ortaya koymuşturlar. Oysa sevgi ve duygusal yakınlık gören çocuk insanlarla ilişki kurmayı tatmin edici bir olay olarak görür. Annesinin ona değer vermesi onda değerli olduğu kanısını uyandırır. Genellikle insanlarca sevileceğine, sevilmeye değer bir insan olduğuna ilişkin temel güven oluşturur. İşte, anne çocuk ilişkisindeki bu süreklilik, tutarlılık ve aynılık çocukta "Temel güven duygusunun" özünü oluşturur.

Bununla birlikte bütün yaşlarda yaklaşmakta olan tehlikeyi veya rahatsızlığı sezmek için dürüst ve dürüst olmayan insanlar arasında ayrım yapmak için biraz güvenmemede gereklidir. Ama eğer güvenmeme güvenmeden az olursa çocuk ya da gelişmiş insan hayal kırıklığına uğrayabilir, şüpheci ve kendine güvenden yoksun olabilir

         Kişilik gelişimini etkileyen diğer bir faktör ise duygusal gelişimdir.Duygusal gelişim sağlıklı bir insan gelişimini inceleyebilme açısında önemli olduğu kadar, duygusal temelde sorunları olan çocukların bu sorunlarının anlaşılması ve tedavisi açısından da araştırılması gereken bir konudur.Duygusal gelişimin parçası olan korkuya şöyle bir bakalım. Bu dönemde ses korku yaratan uyarıcılar arasında birinci sırada gelir. Altıncı ayda veya daha ileri aylarda bebeklerin yaşındaki ilerlemeye bağlı olarak bebeklerde uçurum görüntüsüne karşı korku tepkileri artmıştır.Diğer bir korku türü ise bebeklerin yabancılara karşı gösterdikleri korku tepkileridir.7. ve 8. aylarda yabancılara karşı hissettikleri korku duyguları birinci yaşın sonuna doğru yoğunluk ve sıklık gösterir.

Bebeklik çağında öfke ve saldırganlık tepkisi çocuğun bir kimse ya da olay tarafından engellenmesinden doğar. Bu engeller en belirgin şekilde şu alanlarda ortaya çıkar; yemek yeme, temizlik, tuvalet eğitimi, uyku, oyundan alı konma. Bu tür engellere karşı bebeğin ilk tepkisi, hedefi belli olmayan bir ağlama ve çırpınmadır. Giderek çevresinin ödüllendirdiği yönde davranışını belirler, bağırma, tepinme, inatla nefes tutup çevresini korkutma gibi yöntemler bulur.





sevda

BEBEK GELİŞİMİ.... 1,5_3 YAŞ ARASI.....



BİRBUÇUK YAŞ İLE ÜÇ YAŞ ARASI (1.5- 3 yaş )

Çocuk, fiziksel ve psikolojik olarak bağımsız oldukça kişilik için yeni olanaklar ortaya çıkar. Çünkü bu dönemde kas ve hareket gelişim hızlanmıştır ve ayağa kalkıp yürüyen çocuk anne kucağından çevreye doğru uzanmaya, kendi başına hareket etmeye başlar. Bu yılların olumlu unsuru özerklikken, olumsuz unsurlar utanma ve şüphedir. Bu dönemde çocukta işeme ve dışkılama işlevini gören kaslar olgunlaşmaya başlamıştır. Dolayısıyla bu kasların olgunlaşması, işeme ve dışkılamanın artık isteğe bağlı olarak yapılabileceği anlamına gelmektedir. Yani çocuk isterse tutar, isterse bırakabilir. Böylece birbirine karşıt iki istek, iki eğilim ortaya çıkmıştır. Çocuk, birbirine karşıt iki eğilim arasında bir seçim yapabilme durumuna gelmiştir. Bu durum çocuk için yepyeni bir yetinin gelişmesi demektir: tutmak ya da tutmamak; yapmak ya da yapmamak. İşte, özerklik duygusu birbirine karşıt istek ve eğilimler arasında bir seçim yapabilme gücüdür. Utanma kişinin pantolonunun inikken kendine bakıldığının farkında olduğu anlamına gelir. Şüphe çocuğun göremediği ve kontrol etmeye çalışması gereken, bilinmeyen "arka" ile ilgilidir.

İşeme ve dışkılamayı isteyince tutabilme ya da bırakabilme giderek toplumsal anlam taşıyan birçok davranış örüntülerine geçer ve genelleşir. Bu dönemde çocuk kakasını ne zaman, nereye yapabileceği veya evin nerelerini araştırmaya müsaade edildiği gibi kurallarla karşılaşır.Bu kuralar çocuğun gelecekte karşılaşacağı toplumsal kurallar karşısında çocuğu hazırlar.Burada dikkat edilecek nokta çocuk özerkliğini kazanırken onu kurallar altında ezmemek ve kişilik gelişiminin önünü tıkamamaktır.

Çocuk içinde bulunduğu toplumun beklentilerine göre bazı şeyleri yapmayı, örneğin kakasını, çişini uygun zaman ve yerde bırakmak üzere tutabilmeyi öğrenirken ağır utandırmalar ve cezalarla karşılaşırsa utanç ve kuşkuculuk duyguları yerleşir. Böylece bu duyguların etkisi ile seçim yapabilme ve irade yetilerinin gelişmesi kösteklenebilir. Bu evrede istenmeyen gelişme utanç ve kuşkuculuk duygularının aşırı gelişmesidir.

Kısaca bu dönemdeki en önemli gelişme çocuğun yürüme, konuşma ve tuvalet becerilerini kazanmasıdır.

Bu dönemdeki korkulara bakacak olursak çocukların korkularında farklılaşma ve artmalar görülür. Bu dönemdeki korkular karanlık, köpek, şimşek, ani ses ve yalnız kalma v.s sayılabilir. Ayrıca tuvalet eğitimi de bazı çocuklarda korkuya neden olur ki bunun nedeni alaturka tuvalettir çünkü çocuk kakasını kendisine ait bir parça olarak görür ve kendine ait bir şeyinde gitmesi çocuğu korkutur, kaygılandırır. Bu noktada dikkatli olmak gerekir. Çocuğun korkularını etkileyen başlıca faktörler:

1.Zeka 2.Cinsiyet 3.Sosyo-ekonomik statü 4.Sosyal ilişkiler 5.Fizyolojik koşular 6.Kişilik yapısı şeklinde sıralanabilir.

Duygular konusunda yetişkinlere düşen görev, onların doğal olduğunu kabul etmek ve çocuğun duygusunu dile getirmesine saygı göstermektir. Duygu doğru ya da yanlış değildir, sadece gerçektir. Ancak duygunun yol açtığı davranış doğru ya da yanlış olabilir. Demek ki Ali'nin babasına kızması yanlış değildir. Ancak bu kızgınlığı ifade şekli saldırgansa, o davranış yanlıştır.

Üç yaşlarından itibaren öfke nedenleri daha çok sosyal olaylardır; örneğin bir akranla tartışma, bir yetişkinle denetim çatışması, bağımsızlık isteği gibi.

Öfke ve saldırganlık tepkilerine her zaman bastırılması gereken uyumsuz tepkiler olarak bakmamalıyız. Bazı durumlarda çocuğun öfkelenmesi uyumlu olmaktan öte, gereklidir. Hakkı çiğnenen, emekle yaptığı bir resmin başkası tarafından yırtıldığını gören, daha büyük bir çocuğun kardeşini dövdüğünü gören çocuğun öfkelenmesi ve hatta saldırganlık göstermesi doğaldır. Aynı şekilde ona verdiği sözü tutmayan yetişkine kızması da doğaldır.

Ancak, haksız istekleri reddedilince, yaptığı işte zorlukla karşılaşınca, yetişkinlerden sürekli ilgi görmeyince öfkelenip saldırgan olan çocuk, uyumsuz demektir. Saldırganlık konusunda yetişkine düşen görevleri şu şekilde sıralayabiliriz;

1.Çocuğun öfkesini anlamaya çalışmak, öfkenin doğal bir duygu olduğunu kabul etmek.

2.çocuğun çevresine ya da kendisine zarar verecek davranışlar yapmasını önlemek.

3.çocuğa saldırganlıktan başka çözümler olduğunu öğretmek.

4.İyi model oluşturmak

Kıskançlık temelde güvensizlikten kaynaklanan bir duygudur. O ana değin sadece kendisine yöneltilen dikkat ve ilgi, bir başkasına da yöneltilince çocuk kendisini bırakılmış, güvensiz ve desteksiz hisseder. İstediği ilgiyi elinden alan kişiye karşı çocuk öfke ve hınç duyar, öç almak ister ve kendi kendine karşı acıma duygularıyla dolar. Aradığı ilgiyi yine kendi üzerine çekmek isteyen çocuk elinden geleni yapar, yaramazlık edip dayak yese bile razıdır, çünkü dayak bile unutulmaktan daha iyidir. Burada çocuğun bir çeşit mücadeleye girdiğini söyleyebiliriz.Aşağıda çocukların 0-5 yaş fiziksel gelişim tablosunu bulacaksınız.

BOY
ERKEK cm ve mm KIZ
Alt Sınır Ortalama Üst Sınır Yaş Alt Sınır Ortalama Üst Sınır
49,2 53,2 57,2 1 ay 48,5 52,5 55,5
52,2 57 61,8 2 ay 51,9 55,9 59,9
55 60 65 3 ay 54,5 58,3 62,1
57,5 62,3 67,1 4 ay 57 61 65
57,7 64,5 69,3 5 ay 58,9 63,1 67,3
61,8 66,4 71 6 ay 60,6 65 69,4
69,7 74,3 78,9 1 yaş 67,8 72,6 77,4
75,1 80,5 85,9 18 ay 73,2 79 84,8
79,9 85,7 91,5 2 yaş 78,1 84,3 90,5
84 90,4 96,8 2,5 yaş 82,7 88,9 91,9
87,3 94,3 101,3 3 yaş 86,4 92,8 99,2
90,6 98 105,4 3,5 yaş 89,4 96 102,6
93,4 101,2 109 4 yaş 92,6 99,8 107
96,3 104,5 112,7 4,5 yaş 95,4 103 110,6
99,1 107,5 115,9 5 yaş 98,5 106,5 114,5

AĞIRLIK
ERKEK Kilo ve gram olarak KIZ
Alt Sınır Ortalama Üst Sınır Yaş Alt Sınır Ortalama Üst Sınır
3 4 5 1 ay 2,850 3,750 4,650
3,750 4,850 5,950 2 ay 3,700 4,600 5,500
4,550 5,750 6,950 3 ay 4,350 5,350 6,350
5,150 6,450 7,750 4 ay 4,700 6 7,300
5,500 7 8,500 5 ay 5,150 6,600 8,050
6,050 7,600 9,150 6 ay 5,500 7,150 8,750
7,650 9,750 11,850 1 yaş 7,250 9,250 11,250
8,750 11,200 13,650 18 ay 8,400 10,550 12,700
9,800 12,200 14,600 2 yaş 9,400 11,600 13,800
10,650 13,250 15,850 2,5 yaş 10,050 12,650 15,250
11,400 14,150 16,900 3 yaş 10,800 13,600 16,400
12 15 18 3,5 yaş 11,500 14,500 17,500
12,600 16 19,400 4 yaş 12,100 15,300 18,650
13,500 16,900 20,300 4,5 yaş 12,800 16,300 19,800
14 17,800 21,600 5 yaş 13,500 17,300 21,100


sevda

Çocukta Davranış Sorunları


Bir çocuğun davranışının bozukluk sayılabilmesi için bazı ölçütler gerekir.
Bu ölçütler:

1-Yaşa Uygunluk: Hergelişim döneminin kendine özgü davranışları vardır. Bu nedenle çocuğun içindebulunduğu gelişim döneminin özelliklerini iyi bilmek gerekir. Örn; 2 yaş çocuğunegativist, hareketlidir ve istenilen şeyi yapmaz. Freud un anal, Erikson unözerkliğe karşı kuşku ve utanç dönemine rastlayan bu yaşlarda çocuk, özerk birbirey olduğunu öğrenir. Kendisi istemeyince altının değiştirilmesini istemez,öpülmeyi reddeder.

3-5 yaş çocuğu dikkat çekmek ister. Hayal dünyası çok genişolduğu için inanılmaz öyküler anlatabilir. Henüz yalanla yalan olmayanı ayırtedemezler. Bu nedenle  bu yaşlardaki çocukların anlattıkları yalan olarakkabul edilmezken, 11-14 yaşlarındaki çocuklarda görülen yalan normalden sapanbir davranış olarak kabul edilir.

2-Yoğunluk: Bir davranışın bozukluk olarakkabul edilmesindeki 2. ölçüt yoğunluktur. Örn; 5 yaş çocuğunda öfke vehuysuzluk doğalken, bu davranış başkasına fiziki zarar verme şekline dönüşürse,davranış bozukluğu kategorisine girer.

3-Süreklilik: Çocuğun belirli bir davranıştürünü ısrarlı bir biçimde ve uzun zaman devam ettirmesidir.

4-Cinsel rol beklentileri: Erkeklerde kızlara oranla daha saldırgan olmaları beklenirken, davranışları ile erkeklerebenzer saldırgan davranan kızların davranışları normalden sapan davranışkategorisine girer.



GENEL OLARAK DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ NEDENLERI
-Dikkat Çekmek: Çocuğa gerekli sevgi ve ilgi gösterilmediğinde yada yeterli zamanayrılmadığında dikkat çekmek için davranış bozukluklarına yönelir.

-Ebeveynlere karşı güç kazanma isteği:

-İntikam Alma İsteği:  Özellikle dayak yiyen,sevgi verilmeyen çocuk ana-babasından intikam almakister.aşırı otoriter ve baskıcı tutum, katı disiplin ana-babaya karşı öfke venefret duygularının gelişmesine ve buna paralel olarak başkaldırıcı bir bireyinoluşmasına neden olur.

-Yetersizlik: Çocuğun kendine güvensiz olmasıdavranış bozukluklarına neden olur. Anne-babanın aşırı koruyucu, hoşgörülütutumu, gerektiğinden fazla özen gösterilmesi fazla kontrol anlamına gelir.Sonuçta çocuk diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusalolarak çabuk kırılan bir kişi olur.Bu durum çocuğun kendi kendisine yetmesineolanak vermez ve davranış bozukluklarına neden olur.



DAVRANIŞ BOZUKLUĞU OLANÇOCUKLARLA OLUMLU ILIŞKI NASIL KURULUR?

1-Karşılıklı Saygı: Azarlamak, bağırmak, vurmak,susturmak,tutarsız davranmak çocuğa saygısızlığın göstergesidir. Her ana-babaçocuklarına saygı göstermeyi öğrenmelidir. Her çocuk ayrı bir birey olarak elealınıp, fikirleri sorulmalı ve fikirlerine saygı gösterilmelidir.

2-Çocuğa Zaman Ayırmak: Çocuklailgilenmek, zaman ayırmak gerekir. Birlikte geçirilecek zaman nicelik değil,nitelik olarak önemlidir. Birlikte çocuğun hoşlanacağı faaliyetler yapılabilir.

3-Cesaretlendirme: Çocuğun kendine güvenmesiniistiyorsa önce anne-baba çocuğa güvenmelidir. Çocuğun çabasını övmeli veyüreklendirmelidir. Cesaretlendirme çocuğun kendini değerli algılayabilmesi içinçok önemlidir.cesaretlendirme çocuğu olduğu gibi  kabul edip, kendi olduğuiçin değer vermedir.

4-Sevgiyi Anlatmak:Çocuğun kendini güvenlihissedebilmesi için, en azından sevildiğini bilmesi ve sevmesi gerekir.



SALDIRGANLIK
Saldırganlık küçük çocuklarda normal bir tepki biçimidir.Çocuğun güvenlik,mutluluk yada başka bir gereksiniminin şekil değiştirerekbaşka bir biçimde ortaya çıkmasıdır. Saldırganlığı kişisel bir yaralanmanın birbaşka şekilde sonuçlanması olarak tanımlayabiliriz. Bu yaralanma sonucundaçocuğun akranlarına vurması, ısırması, eşyaları fırlatması, tekmelemesi,tükürmesi ve zarar vermeyi amaçlayan tehditler şeklinde sözelsaldırılarda  bulunmasıdır.

Sürekli ve aşırı biçimde saldırgan olan çocuk sinirli,anlaşılmaz,   eyleme hazır ve aşırı geçimsizdir. İlişkileri gergin vesürtüşmelidir. Hemen parlar ve kavgaya hazırdır. Durmadan kuralları çiğner veceza görür. Bu çocuklar cezadan etkilenmez yada  kısa süreli etkilenmişgibi görünürler. Olağan anlaşmazlıkları bile bilek gücüyle çözmeye çalışırlar.Tepkileriölçüsüz ve durumla orantısızdır. Öfkesini yenemez ve hep kendini haklıçıkarmaya çalışır. Bu çocuklar evde okulda sürekli sorun yaratırlar veyetişkinlerle sürekli çatışma içindedirler. Genellikle erkek çocuklar dahasaldırgandırlar.


SALDIRGANLIĞIN NEDENLERI
1- Saldırgan davranışların ebeveynlertarafından ödüllendirilmesi. Geleneksel kültürün erkek çocuğun saldırganlığınıonaylaması(Ör: parkta iki çocuk birbirini döver. Biri daha çok dayak yerse,annesinin çocuğunun kendisini savunamadığı düşüncesiyle üzülmesi)

2- Çocuğun yetişkinlerden katı ceza,anlayışsızlık ve yetersiz sevgi görmesi

3- Babanın uzun süreli yokluğunda, anneninsürekli çocuğun etrafında olmasıyla ortaya çıkan ortam

4- TV. Ve kitle iletişimim araçlarınınolumsuz etkisi(Kurtlar Vadisi örneği ver.)

5- Ana-baba tutumlarının olumsuzluğu,çocukla aralarındaki iletişimin iyi olmaması

6- Çocuğun ana-babasından dayak yemesi

7- Beyin zarı iltihabı, beyin zedelenmesigibi fizyolojik sorunlar



SALDIRGAN DAVRANIŞLARI NASIL ÖNLEYEBILIRIZ?
1- Her şeyden önce ana-baba çocuğasaldırganlık modeli olmamalıdır. (Evde dayak yiyen bir çocuk varsa kardeşinidövüyor. Kardeşi yoksa okulda en ufak bir sorunda arkadaşına vuruyor. Yadahayvanlara eziyet ediyor.) Çünkü dayak herkes için olumsuz duygular yaratır.

2- Çok fazla saldırgan davranışlara toleransgösterilmemelidir. Çocuğun istekleri bu tip davranışlar yapınca yerinegetiriliyorsa, çocuk isteklerini yaptırmada araç olarak görmeye başlar. Buyolla istekleri yerine getirilmemelidir. Saldırgan davranışlarödüllendirilmemeli ve onun bu davranışının istenmeyen bir davranış olduğu hemengösterilmelidir.

3- Saldırgan davranışlar kesinlikle dayaklacezalandırılmamalıdır. Ana-babanın ilgisi sevgisi azaldığında ve fizikselcezalar uzun süre devam ettiğinde, çocukta saldırgan, asi, sorumsuz davranışlargelişir. Saldırgan davranışlar ortaya çıktığında, yetişkinler sakin davranmalı,anormal duygusal tepkiler yerine ben dilini kullanmalıdır. (Böyle davrandığıniçin üzüldüm) Dayak saldırgan davranışın hemen bitiminde uygulandığı zaman,onun hemen kesilmesini sağlayabilir ancak, çocukta düşmanca duygulargeliştirir.

4- Çocuk gergin ve sinirliyken onunlatartışmamalı, sakinleşmesini beklemeli ve daha sonra davranışı ile ilgilikonuşulmalıdır.

5- Çocuğa sosyal olgunluğuna uygun çeşitlisorumluluklar verilmeli, başarabileceği kadarıyla bir çok Şeyleri başlatıp,bitirmesi sağlanmalıdır. Çocuk başarma duygusunu yaşamalıdır.

6- Çocuğa bu davranışın dezavantajlarıgösterilmelidir.Saldırgan davranışları ile isteklerini elde edemeyeceğini,istediği Şeyleri kaybettiğini görmeli ve yaşamalıdır.

7- Olumlu davranışı pekiştirme: Ana-baba vediğer yetişkinler çocuğun olumlu davranışını görüp, olumsuz davranışıgörmezlikten gelmelidir. Çocuk bu davranışı yapmadığında sözel olaraködüllendirilmelidir. Örn:10dk. Kavga etmeden ve bağırmadan oynadığında budavranışını sözel olarak ödüllendirme vb.

8- Çocuğun dışarıda oynamasına izin verme,bu çocuğun gerilimini azaltır ve enerjisini boşaltma imkanı sağlar.

9- Saldırgan davranış diğer çocuklarıngüvenliğini ciddi bir Şekilde tehdit etmedikçe bu davranışın üstünde durmamakgerekir.

10- Kendi kendine konuşma:Çocuk oldukçadürtüsel davranıyorsa ve onun bu yönünü kontrol etmede güçlük yaşanıyorsa;çocuğa başkalarına vuracağı zaman, kendi kendini engelleyici cümleler söylemesiöğretilebilir. Örn: 10 a kadar say ve ona vurma gibi.

11- Çocuk saldırgan modellerle karşı karşıyagetirilmemelidir.TV deki şiddet içeren programları seyretmesi engellenmelidir.Eğer kesinlikle engel olunamıyorsa, ana-baba çocukla birlikte seyrederekşiddetin sonuçlarını tartışabilirler. Ayrıca bu şiddet filmlerinin gerçekyaşamın modeli değil, kurmaca olduğu çocuğa anlatılabilir.

12- Kızgınlıktan kurtulmak için alternatiflerbulunabilir. Yumruklanabilen kil, çakılabilen çiviler, resim çizme, boyamaçocuğun kızgınlık duygularını kontrol altına almayı sağlayabilir. Ayrıcafutbol, basketbol gibi sporlar kabul gören çıkış yollarıdır.

13- Her yaş ve dönemdeçocuğun temel ihtiyaçları zamanında yerine getirilmelidir.

14- Bu çocukların özellikle baba ile daha çokbirlikte olması sağlanmalıdır.

15- Anne-babalar bu çocuklarla iletişimkurarken ben dilini kullanmalıdır. Örn: Böyle kavga ettiğin zaman rahatsızoluyorum, üzülüyorum gibi. Kişiler duygu, düşünce ve ihtiyaçlarını davranışanında dile getirmelidir.



ÇALMA
Çalma, kendine açıkça ait olmayan bir eşyayı izinsiz olarakalıp ona sahip olmasıdır. Çalma davranışı çocuğun içinde bulunduğu gelişimdönemine göre farklı yorumlanmaktadır.

Örn; 2 yaşındaki bir çocukta sahip olma kavramı gelişmediği için, herşeyin kendisinin olduğunu düşünür. Senin, benim, onun kavramlarını ayırtedemez. Çocuk zamanla kendisinin olanla olmayanı ayırt etmeye başlar, amabencil tutumu uzun süre devam eder. 3-4 yaşlarında çocuk sormadan bir şeyin alınmayacağınıbilir, ama karşı koyamaz. İlkokulun 1.-2. sınıflarında çocukların birbirlerininrenkli kalem, silgi vb. eşyalarında gözü kalır. Bu yaşlardaki  çocuklarındiğerlerinin eşyalarını alma davranışları çalma olarak kabul edilmez.

Okul çağlarında görülen ve sık tekrarlayan  çalmalarüzerinde önemle durmak gerekir. 10 yaşından sonra sürekli olarak devam ederse  bu, çocukta ciddi bir duygusal bozukluğun göstergesidir ve profesyonelyardım almak gerekir.


NEDENLERI
1- Çocuğa yeterli harçlık verilmemesi: Çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanmaması

2- Çocuğun hayatında önemli bir yoksunluk: Böylece çalma sembolik olarak ana-babanın sevgi, ilgi eksikliğininyerini tutar. Sevilmediğini düşünen çocuk, ilgi çekmek için çalabilir. Bazenana- baba kaybından sonrada ortaya çıkabilir. Genellikle çalma davranışıgösteren çocukların,  alkolik veya suçlu ana-babalar tarafındanyetiştirildiği ve ihmal edildiği belirlenmiştir.

3- Çocukta mülkiyet fikrinin gelişmemiş olması:

4- İntikam alma isteği:  Örn; başarılı bir çocukla kıyaslanan birçocuk, ondan intikam almak için eşyalarını alabilir. Çocuk otoriter ana-babayada öğretmenden intikam almak için de çalabilir.

5- Ana-babanın çocuğun yaptığı bu davranıştan bilinç altı haz alması: Çocuk bunu hisseder ve çalmaya devam eder.

6-Çocuk özdeşleşmek için kendine kötü örnek seçmiş olabilir: Çocuk bir grubun onayını almak için yapabilir.Amaç çalmak değil,başkalarını yaranmaktır.

7-Özgüvenini artırmak için: Bazı çocuklarkendi güçlerini, erkekliklerini kanıtlamak için yaparlar.

8-Çocuğun anne-baba ile hesaplaşmasının bir yolu olabilir:

9-Depresyon, yeni doğan kardeşe duyulankıskançlık veya öfkenin çocukta yarattığı stresin göstergesi olabilir. Örn;eşine kızan bir annenin çocuğa bağırması vb.



NASILÖNLENİR?

1- Değerleri Öğretmek: Çocuğa dürüstlükve başkalarının mülküne önem verme öğretilmelidir. Anne-baba bu konuda çocuğaörnek olmalıdır.

2- Örnek Oluşturma: Önce anne-baba çocuğa örnekolmalıdır. Başkasına ait eşyalar alınmamalı, bulunmuş eşyalar geri götürülmeli,diğer insanlar kandırılmamalıdır.

3- İletişimi Güçlendirmek:Eğer evde çocukyakın ilişkiden yoksunsa, yeterli zaman ayrılmıyorsa, aile bireyleri arasındakiilişki güçlendirilmelidir.

4- Çocuğa belirli bir miktarda harçlık verilmelidir. Çocuğun gereksinimlerini karşılayabilecek belirli bir harçlık mutlakaverilmelidir.Çocuk ihtiyacı olduğunda tekrar alabileceğini bilmelidir.

5- Mülkiyet hakları: Çocuğa ihtiyacı olduğunda ,kendisine ait olmayan bir eşyayı nasıl ödünç alabileceği ve bunu nasıl gerivereceği öğretilmelidir.

6- Etrafta bozuk para gibi cezbedici eşyalarbırakılmamalıdır.

7- Çocuğun kendisine ait eşyalarıolmalıdır.Çocuğun en azından bir kaç eşyası olmalıdır.Anne-baba çocuğuneşyalarını kullanacağı zaman ondan izin almalıdır.



ANA-BABA TUTUMLARI
Çocuklarda görülen davranış bozuklukları arasındaana-babaları en çok endişelendiren çalmadır. Çünkü, bu davranışı tipik suçludavranışı olarak görürler ve korku duyarlar. Ana-babalar genellikle  şutepkileri gösterirler.

- Çocuğu cezalandırma, dayak

- Polisle korkutma

- Çözüme yönelik bir şey yapmama.



NASIL DAVRANILIR?
1-Aşırı tepki göstermemek gerekir.Kesinlikle fiziksel ceza verilmemelidir. Ana-baba bağırıp çağırmadan, olayıonaylamadığını göstermelidir,

2-Çocuğu kötü olarak damgalamamak gerekir. Çocuğun sadece o andaki yaptığı davranış eleştirilmelidir.

3- Çocuğun aldığı eşyayı geri vermesi sağlanmalıdır. Çocuk aldığı eşyayı kendisi özür dileyerek geri vermelidir. Eğer eşyakırılmış yada bozulmuşsa yenisi alınmalı ve parası çocuğun harçlığındanödetilmelidir. Çocuğun harçlığı tamamen kesilmemelidir.

4- Çocukla konuşarak, sorun çözme yöntemi denenebilir.Çocuktan bu durumu net bir Şekilde tanımlaması istenir.Ör;"eşyayı alırken aklından neler geçiyordu?" Diye sorabilirsiniz.

5- Çocuğunuzun hatalı davranışı iş yaparak ödemesini sağlayın."Ali arkadaşının kalemini almana çok üzüldüm. Kuralı biliyorsun.Yalnızca sana ait eşyalara sahip olabilirsin. Şimdi arkadaşına kalemini gerivereceksin. Kuralı bozduğun için bazı işler yapmanı istiyorum. Balkonuyıkayacaksın" Eğer çocuk yapmak istemezse o zaman  sinirlenmeden"ya söylediklerimi yaparsın ya da istediklerini yapma hakkını kaybedersin"diyebilirsiniz.

6- Şüphelenilen durumlarda çocukla konuşmak gerekir."Benim cüzdanımdan para alıp almadığından emin değilim, fakatsana çok gerektiği için aldıysan ve eğer geri verirsen seninle gurur duyacağım.Benim seninle gurur duymamdan daha önemlisi senin kendinle gururduyman."Şeklinde bir konuşma aldığı eşyayı geri vermesini sağlayabilir.



YALAN
Günlük yaşamımızda hemen hemen hepimiz yalana başvururuz.Örn; arkadaşımıza "bugün seninle olmayı canım istemiyor" yerine,"işim var" deriz.  Çünkü gerçeği söylersek onu inciteceğimizdenkorkarız. Yalan herkesçe ayıplanan bir davranıştır. Genellikle kendi yalanımızıgerekli, diğer insanların söylediği yalanı büyük yalan olarak görürüz.

Başkalarını bilerek aldatmak amacıyla söylenen yalanlar,gerçek yalanlardır. Aslında çocukların yalanları, yetişkinlerin yalanlarınınyanında masum kalır. Çünkü; onların yalanları aldatma amacı gütmez. Çocukgerçeği iyi değerlendiremediği için, gördüklerini çarpıtarak anlatır veuydurur. Kimi ana-baba çocuğun olmamış şeyleri olmuş gibi anlatmasını yalansayar. Bunları dinlemek ve olduğu gibi kabul etmek yerine çocuğu suçlar. 3-5yaş çocuğunun hayal dünyası çok geniş olduğu için inanılmaz öyküler anlatırlarve bu dönemde yalan ile yalan olmayanı ayırt edemezler.



1- Hayali Yalanlar: Küçük çocuklar gerçeği iyideğerlendiremedikleri için uydururlar. Yetişkinler bunları yalan olarak görür.

2-Taklit Yalanlar: Çocuklar ana-babayı örnek alır.Ana-babanın yalanına tanık olan çocuk, yalan söylemeyi öğrenir. Örn; doktoragidiyoruz diye gezmeye giden anne-baba çocuğun yalan söylemesine zeminhazırlar.

3-Sosyal Yalanlar: Bunlar en yaygın olanyalanlardır. Bir yere gideceğimiz zaman, gitmek istemiyorsak, "hastayım" deriz.

4-Savunma Yalanları:   Çocuk kendini korumakiçin yalan söyler.Çocuk sık sık eleştiriliyorsa, sert tepki gösteriliyorsa,mükemmelliğe zorlanıyorsa çocuk yalana başvurabilir. Çocuk doğru söylediğinde"yalan söylüyorsun" diye suçlanan çocukta , bu yalanların alışkanlıkhaline gelmesine neden olur.

5-Yüceltilmiş Yalanlar:başkalarınınhayranlığını kazanmak için söylenen yalanlardır.

Bazen de çocuklar bir özlemini dile getirmek için yalan söyler. Örn;babasız bir çocuğun  "babam var" demesi gibi. Normal yollardan  takdir edilmeyen çocuk, yalana başvuracaktır. "Annem öldü"diyen bir çocuk, kardeş doğumu ile birlikte ilgisiz kaldığı için böylesöylemektedir.



NASIL ÖNLENIR?
1- Yetişkinler örnek olmalıdır.Eğer anne-bababaşkalarına yalan söyleyecek olursa, çocuğun dürüstlüğün önemini anlaması çokgüç olacaktır.Çocuklar hangi yaşta olursa olsun yaşına uygun bir dille doğruyusöylemek gerekir.

2- Aşırı tepki göstermemek gerekir. Yumuşakve hoşgörülü olmalı ve cezadan kaçınmalıdır.aşırı tepki göstermek, çocuğunsizin öfkenizden korunmak için, yalan söylemeye devam etmesine yol açar.

3- Çocuklardan başaramayacakları şeyler beklememelidir.

4- Fazla baskıdan kaçınmalı ve koyduğumuzkurallarla çocuğun yaşamını fazla sınırlamamalıyız.

5- Çocuğu yetişkinler araç olarak kullanmamalıdır.Örn; anne yada babanın çocuğa yalan söyletmesi. Annenin "buyaptığımızı baban duymasın" demesi.

6- Gizli polis gibi çocuğu sorgulamamalı:Ör; "Doğru söylersen ceza vermeyeceğim" dedikten sonra,çocuk doğruyu söyleyince"biliyordum" diyerek tepki vermek yada dayak,çocukta yalanı pekiştirir.Çünkü çocuk doğruyu söyleyince olumsuzluklakarşılaşmaktadır.

7-Çocuğun  diğer çocuklarla kıyaslanmaması gerekir.

8-Ana-baba-çocuk iletişiminin olumlu olması gerekir. Çocuk istek, sıkıntı, kaygı ve endişelerini bizimle konuşabilmelidir.Çocuğu dinlemek ve çözüm yollarını kendisinin bulmasına yardımcı olmak gerekir.

9-Yalan söylediği için çocuğu suçlamamak gerekir."Yalancı" etiketi yapıştırılmış olan bir çocuk, bu etiketingereklerini yerine getirecektir, çünkü yaptığı işin kendini yansıttığınainanır. Bu davranışı onaylamasak bile,Çocuğumuzun kişiliğini bu davranıştanayrı tutmak gerekir.Salt kendisi olduğu için onu sevdiğinizi çocuğunuzunanlamasına yardımcı olun.

10-Doğrudan emin olmak için kontrol edin.  Çocuğa "ödevin bittimi" diye sormak yerine"ödevini görmek istiyorum" deyin.Bu davranış   hem kontroledileceği için ödevini düzgün yapmasını sağlar hem de sonucundan çekindiği içinyalan söylemez.





ALT ISLATMA
   Genellikle çocuklar mesane kontrolügerçekleşinceye kadar, yani ortalama olarak 2-3 yaşlarına kadar gecelerialtlarını ıslatırlar. Gündüz kontrol 2 yaş dolaylarında, gece kontrol ise3,5-4.5 yaş arasında kazanılır. Çocukların hemen hepsinin idrar ve dışkıkontrolünü kazandıkları 4 yaşından sonra hala alt ıslatmanın devam etmesi" enuresis" adını alır.

    Enuresis en sık görülen davranış bozukluğudur. İkibiçimde görülebilir.

    Bunlardan ilki, birincil enuresis dir ki bu, sinirkas kontrolünün gelişmesindeki gecikmeden kaynaklanabilir ve doğumdanbaşlayarak süre gelir. bu gecikme anne babanın düzensiz ya da yetersiz tuvaleteğitiminin bir sonucu olarak da oluşabilir.Birincil enuresis zamanla kaybolurve yavaş gelişen bu çocuklar, tuvalet kontrolünde arkadaşlarının seviyesineulaşırlar. Birincil enuresis yatak ıslatma sorununun yaklaşık %75-80 inioluşturur. Geri kalan enuresis %25-30 oranındaki enuresis ikincil enuresisadını alır. Bu tür alt ıslatma olayında tuvalet kontrolü oluştuktan sonra birgerileme söz konusudur. ikincil enuresis tipik olarak yeni bir kardeşin doğumuya da yeni bir eve taşınma gibi bazı ruhsal gerginlik durumlarında ortayaçıkar. Bu etkenler çocuğun bir süre için daha olgunlaşmamış davranışbiçimlerine dönmesine neden olur. Bazı uzmanlara göre, özellikle bu gerilemetürü, çocuğun annesine olan öfkesinin sembolik bir ifadesi olarakyorumlanabilir.

    Enuresis sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan, aileiçinde yeterli duygusal etkileşimden yoksun, nörotik ve uyumsuz çocuklarda dahasık rastlanır. Çeşitli ruhsal etkenler enuresisin oluşumunda başlıca nedenolarak sayılabilir. yaptığımız incelemeler, alt ıslatma sorunuyla çocuğunduygusal dünyası arasında yakın bir ilişkinin olduğunu ortaya koymaktadır.Aşırı sevgi ve hoşgörü, yetersiz ilgi, kıskançlık gibi nedenlerden kaynaklananbu gerileme (regression) davranışı, tırnak yeme, parmak emme gibi birtakımbaşka gerileme davranışlarıyla, bebeksi hareketleri ya da konuşmaları daberaberinde getirebilmektedir. Çocuğun duygusal dünyasını büyük ölçüdeetkileyen ev ortamı, alt ıslatma konusunda büyük rol oynamaktadır.


sevda

Çocuklarda Gelişim

MOTORGELİŞİM





İlküç ay içinde

Gözleri ile hareket eden şekilleri takip edebilir ,kucağa alındığında kafasınıdik tutabilir , yüz üstü yatarken kafasını bir miktar yukarı kaldırabilir veyanlara çevirmeye çalışır, kollarını hareket ettirebilir,ellerini yumruk halinegetirebilir.

Üç altı ay arasında

Nesne ve oyuncakları yakalamaya çalışır onlara uzanmaya çalışır , elinealdığı nesneleri ağzına götürmeye çalışır, hoşuna giden nesnelere uzanmayaçalışır. Kafasını yüz üstü yatarken tam dik kaldırabilir. Kafasını tutabilir.





Altı oniki ay arası

Oturabilir , emekleyabilir , tutunarak ayağa kalkabilir , 12. ayın sonuna doğruayakta çok kısa süreli durabilir ,ayakta tutulduğunda ayaklarını hareketettirir, ufak eşyaları ve oyuncakları iterek yuvarlayabilir , elleri arasındaoyuncak geçişi yapabilir, sırt üstü yatarken düz dönebilir, işaret parmağı ilenesneleri gösterebilir.


Oniki onsekiz ay arası

Yürür , elinden tutulduğunda merdiven tırmanır ,ayakta iken çömelebilir,ayağıile topa vurabilir,yere doğru eğilir , destekle zıplayabilir, kaşığı rahatlıklatutabilir.


Onsekiz yimidört ay arası

Kapıyı açabilir , kendi başına merdivenden inip çıkabilir , bir elini daha çokkullanmaya başlar , oyuncakları ile oynarken el becerilerini rahatlıklakullanabilir (2-3 küpten kule yapabilir ).


İki üç yaş arası

Düşmeden koşabilir , bazı çizgileri taklit eder , merdivenden rahatlıkla kendibaşına inip çıkabilir , oyuncakları ile oynarken el becerilerini rahatlıklakullanabilir ,düğmesini açabilir,üç tekerlekli bisikleti sürebilir ,tek ayaküstünde kısa bir süre durabilir , bir bardak suyu taşıyabilir ,yürürkenengelleri adım atarak rahatlıkla geçer , rahatlıkla çömelip kalkabilir , gerigeri yürüyebilir.


Üç dört yaş arası

Tek ayağı üzerinde uzun süre durabilir , ayakkabısını giyer , kendinidoyurabilir , düz çizgi çizebilir , tek başına dolaşmaya çalışır , çift ayakla 40 cm sıçrayabilir , öne takla atabilir, yardımsız kaydıraktan kayabilir , çömelip kalkma hareketini rahatlıklayapabilir , oyuncakları ile oynarken el becerilerini rahatlıkla kullanabilir ,40-50 cm den aşağı atlayabilir , tek ayakla sıçrayabilir ,dans etme müzik ile beraber tempo tutma , zıplayan topu eli ile tutma ,kağıttaki şekilleri boyar , 3-4 renk eşleştirebilir , aynı kartlarıeşleştirebilir , bazı harfleri eşleştirebilir , artı eksi yapabilir.


Dört altı yaş arası

Makasla kağıtları kesebilir , bakarak 1 den 8-9 a kadar sayı yazabilir ,öğretilirse adını yazabilir ,sek sek oynayabilir , üçgen ve kare yi kopyalar ,kendi giyinir kendi soyunur , ayakkabısını bağlar , yüzünü yıkar , dişinifırçalar , altı yaşında iki tekerlekli bisiklete binebilir , el becerilerigözle görülür bir şekilde gelişir.





DİL GELİŞİMİ


İlk üç ay içinde

Sese karşı tepki verir , agulama şeklinde sesler çıkarabilir , tanıdık kişi veeşyaları görünce ellerini sallar gözü ile takip eder , kendi kendinegülümseyebilir ,müzik ve konuşmaya karşı tepki verir , kendi kendine oynarkenbazı heceleri tekrarlar , dudakları ile p , b, m gibi harfleri çıkarmayaçalışır.


Üç altı ay arasında

Çevresinde konuşan kişileri arar , ağlarken konuşulunca rahatlar , agulamaşeklinde iletişim kurar , yüksek sesle güler , kendine göre ağlama dışındaheceler kullanır.


Altı oniki ay arası

Annenin sesini taklit etmeye çalışır , cee oyunu oynar , bazı eşyaları sesçıkartmak için kullanır , ma ma -da da gibi sesleri rahatlıkla çıkarır , 12 ayadoğru baba  mama der , oyuncakları ve kişileri ile anlamsız dahi olsakonuşmaya çalışır.

Oniki onsekiz ay arası

Hızla yeni kelimeleri öğrenmeye devam eder , her gün gördüğü cisimleriadlandırmaya ve onları rahat tanımaya başlar , insanlar ile ilişki kurarkenanlamlı kelimeleri çoğunlukla kullanmaya başlar , ailenin öğrettiği kelimelerikendi kendine tekrarlar ,onsekizinci  aya doğru iki komutu üst üsteanlayıp yerine getirir. (bardağı al mutfağa götür gibi )


Onsekiz yimidört ay arası

İki kelimelik cümleler yapmaya başlar , tanıdıklarının ismini bilir ,isteklerini rahatlıkla ifade edebilir , ikiden fazla komutu anlar ve yerinegetirir , yirmidördüncü aya doğru üç kelimelik cümleleride konuşur.


İki üç yaş arası

Tanıdığı yetişkinler ile rahatlıkla sohbet eder , reddetme ifadesi kullanabilir, cümle yapısı erişkin cümle yapısına benzemeye başlar , vücudunun parçalarınıraharlıkla yapar , bütün komutları yerine getirebilir , kelime hazinesi hızlaartar.


Üç dört yaş arası

Konuşma ve cümle kurması erişkine iyice benzemeye başlar , kendine ait yaş ,soyad gibi özellikleri bilir , ezberlediği şarkı sözleri vb. rahatlıkla söyler, erişkinler ile rahat sohbet edebilir.


Dört altı yaş arası

Grup halinde olan konuşmalara katılır , hikaye ve masal anlatır , sayı sayar ,kelime hazinesi iyice artmıştır , sıfatları rahat kullanmaya başlar , cümleyapısı ve şekli erişkinle hemen hemen benzer , isteklerini ayrıntıları ileanlatabilir.





SOSYAL VE KİŞİLİK GELİŞİMİ


İlk üç ay içinde

Anneyi tanıyarak tepki verir , konuşulunca dinler , kucağa alınınca susar ,nesneleri takip eder , gülümser


Üç altı ay arasında

Anne babasına sarılarak kucaklar , nesneleri ve yiyecekleri ağzınagötürür,kendiliğinden gülümser , elini uzatır.


Altı oniki ay arası

Oyuncakları ile 10-15 dk oynar , ce oyunu oynar , karşılıklı oyun oynar ,yabancıları tanır , tanıdıklarına ses çıkartır , anneden ayrı kalıncaendişelenir , baba mama gibi kelimeler ile iletişime geçmeye çalışır.


Oniki onsekiz ay arası

Kendi kendine bardakla su içebilir , kaşıkla yemek yiyebilir , oyuncaklar ileetkileşimi artar , giyimine yardım eder , müzik ile beraber tempo tutabilir ,istemediği şeyleri belli eder , ayakkabı çorabını çıkarabilir.


Onsekiz yimidört ay arası

Tuvaletini söyleyebilir , istendiğinde ufak komutları yerine getirerekerişkinler ile etkileşime girer , taklide dayalı oyunlar oynar ( bir kutuyuaraba gibi sürmek gibi ) ,diğer çocuklara ilgisi artar , diğer çocuklar ileoyuncakları ile beraber oynar , oyuncaklarını diğer çocuklardan kıskanır ,rahat su içer , yemek yer.


İki üç yaş arası

Evcilik oynar , ev işlerine yardım eder , çatal kullanır , giyimini kendibaşına yapabilir , tuvaletini haber verir , bazı arkadaşlarına daha fazla ilgigösterir.


Üç dört yaş arası

Diğer çocuklar ile etkileşim ve iletişimi iyice artmıştır , yetişkinlerinsöylediklerinin büyük çoğunluğunu anlar , oyunlarındaki kurallara uymayaçalışır , kıyafetlerinin tamamını çıkarabilir , gece tuvalet kontrolünüsağlayabilir , el yüz yıkama diş fırçalama işlemini yapar.


Dört altı yaş arası

Sosyal hayata adapte olmaya çalışır , arkadaşları ile uyumu artar , TV da bazıprogramları takip eder , kendine has özellikler belirir , etrafla etkileşimiiyice artar , kendisi masal anlatabilir.


GENEL BİLGİLER


Çocukyetiştirmek en büyük sanattır . Çocukların genel davranış özelliklerini anlamak, onların ruh dünyalarına inmek gerçekten her anne babanın yapabildiği bir şeydeğildir . Bazı anne babalar çocukların sadece fiziksel bakımlarına yönelikbeslenme  , barınma , sağlık problemlerini gözetip onların olaylarkarşısındaki düşündükleri şeyler  , tepkileri , yorumları , üzüntüleri ,sevinçleri hesaba katmazlar . Kişisel görüşme ile haberleştiğimiz Amerikalı birsağlık mensubu şunu söylüyor acil sağlık müdahaleleri yaparken olaylardançocukların etkilendiğini , bazı psikolojik problemlerin oluştuğunu görüyorum ,anne babalara veya bakım veren kişilere çocukların sıkıntılarını bahsettiğimde, onlar çocuk ne olacak ki  diyorlar ,ben buna dayanamıyorum ,onlarındaruh dünyası var  şeklinde yakınıyordu.


Hattagünümüzde bırakın ruhsal sorunları , 2000 yılına girdiğimiz bu günlerde,dünyada milyonlarca çocuk kötü bakımdan , basit sağlık sorunlarından ,kazalarda , salgın hastalıklarda , anne baba ihmaline bağlı nedenler ilehayatını kaybediyor.

Herbir çocuğu ayrı bir dünya olarak kabul edip , onların ruhsal sorunlarınainebilmek , ancak eğitim ve anne baba bilinçlendirilmesi ile olacaktır .Ayrıcaçocukların yaşadıkları ortamların , çevre imkanlarının , devletin sağlayacağıimkanların çeşitliliği ve kalitesi bu sorunların oluşması ve sürecinde etkiliolabilmektedir .

Çocuk eğitiminde çocuğun gerektiği şekilde yetiştirilmesi ve onun toplumahazırlanması büyük oranda ,  anne babanın hayatın ilk gününden itibarençocuk ile etkileşimi , konuşmaları , eğitim açısından vermeye çalıştıkları , eviçerisindeki tutumları ,etkili olmaktadır .

Anne babaların çocuklarının normal bir şekilde sosyal , kişilik ve   mental motor gelişimin  olması  ve sağlıklı birpsikolojik yapıya sahip olmaları için yapmaları gerekenler :


Dengeli eğitim ve yönlendirme


Anne babanın kendi aralarındaki söz vedavranış   birliği


Çocuğa karşı aşırı hoşgörü veya aşırıdisiplin uygulamalarından kaçınmaları


Olaylar ve ilerleyen süreç içerisindedavranış olarak tutarlı olmaları  ve farklı farklı tepki vermemeleri


Çocuğa tepkilerinin yersiz ve abartılıolmaması 


Güzel ve faydalı şeylerde çocuğundavranışlarının onaylanması


Hatalı durumlarda uygun bir şekildecezalandırılmaları


Yapılan yanlışları  sadece kızarakdeğil nedenini mantık çerçevesinde  açıklamaları 


Onlara değer vermeleri


Kişilik yapılarına saygılı olmaları


Onlara söz hakkı tanımaları 


Sevildiklerini hissettirmeleri


Onlara güven duygusunu aşılamaları


Sosyal ve psikolojik gelişiminiyakından takip etmeleri


Gösterilen davranış problemlerine karşıduyarlı olmaları


Kendi psikolojik çatışmalarınıçocuklara yansıtmamaları




sevda

EĞİTİM KONUSUNDADİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BAZI İLKELER

GÜNLÜK YAŞAM İŞLEVLERİ KONUSUNDA EĞİTİME BAŞLAMADAN ÖNCE
DİKKATEDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR


Çocuklarınıza günlük yaşam becerileri kazandırmayı kolaylaştırmak içinizlenmesi gereken bazı yol ve yöntemler vardır:

Eğitim süresi 8-10 hafta olmalıdır .Çocuğunuza günde en az iki defa ve önce 2-5 dk sonra giderek artan bir şekildeen az 5-20 dk zaman ayırmalısınız (Bu süre çocuğun kişilik özellikleri ,psikolojik durumu , anne babanın çalışıp çalışmaması vb gibi etkenlere göredeğişebilir).

Çocuğunuzun ve sizin yorgun olmadığınız ,çocuğunuzun uykusuz olmadığı ve sakin olduğu zamanları seçmek uygun olacaktır.

Eğitim yapılan süre mutlaka günün aynı zamandilimine gelmeli (hergün 10-11 ve 16-17 arası gibi ), çocuğun dikkatinidağıtmayacak bir ortam olmalı ( çevrede diğer çocuklar oynamamalı , fazla eşyaolmamalı , TV , Radyo-teyp çalışmamalıdır) dır.

Çocuğunuza mümkün olduğunca yakın veotururken aynı yükseklikte olunuz. Kendi kendine oturamıyorsa tutarakoturmasına yardımcı olunuz. Sizin yüzünüzü rahatça görebileceği pozisyondaolunuz.

Size bakmasını sağlayınız , bakmıyorsaçenesini hafifçe çevirip bakmasını sağlayınız. Gözgöze geliniz , bunu yaparsaödüllendiriniz. Yine bakmıyorsa 1-2 dk sonra yeniden deneyiniz. 2-3 saniye gözgöze gelirse ödüllendiriniz ve bunu 5-6 sn oluncaya kadar sürdürünüz . Evdekidiğer kişilerle göz göze gelmesini sağlayınız. Eğitim süresince çocuğunuz gözgöze gelmiyorsa göz hizasına sevdiği bir şeyi koyarak bunu sağlamaya çalışınız.

Onun anlayabileceği şekilde kısa ve basitcümlelerle konuşunuz (Ali kalk , bardağı tut vb gibi) . Konuşurken mimik vejestlerinizi de kullanınız.

Öğretilecek her işlevi bir kaç kezyineleyiniz . Her beceriyi basitten başlayarak sıralayınız , becerileri küçükbasamaklara bölerek öğretiniz.

İstediğiniz bir beceri için sadece çabagösterse bile ödüllendiriniz. Ödül olarak sevdiği bir uğraş ( Parka gitmek ,oyun oynamak vb ) olabilir.

Çocuğunuzun olumlu bir davranışına sevinmekona sarılmak aferin ne güzel yaptın şeklinde sözlü ifade de ödüldür.Ödül olarak seçtiğiniz şeyi mutlaka istenilen davranışın hemen arkasındangerçekleştiriniz.

ÖZ BAKIM BECERİLERİ

EL YIKAMA

Çocuğunuzunrahatça elini yıkayabilmesi için lavabonun boyuna uygun olması gerekir. Bunusağlamak için bir tabure kullanabilirsiniz. Çocuğunuzun arkasına geçerekellerinizi onun elleri üzerine koyunuz. Çocuğunuzun karşısında bir ayna olmasıyararlı olabilir.

İŞLEM BASAMAKLARI:

Çocuğunuzun elini tutarak çeşmeyi açınız.
Ellerini ellerinizin arasına alarak akansuyun altına tutunuz.
Elini tutarak sabunu almasını sağlayınız.
Bir eliyle sabunu tutrupu, diğer elinizleçocuğunuzun eline sabuna sürtüp köpürmesini sağlayınız.
Elini sabunluğa götürüp sabunu bıraktırınız.
Çocuğunuzun iki ileni birbirine sürterekköpürmesini sağlayınız.
Suyun altında ellerini yıkayınız. Gerekinseişlemi tekrarlayınız.
Ellerini tutarak çeşmeyi birlikte kapatınız.
Faaliyete direnmiyorsa ödüllendiriniz. Sonbasamağa kadar faaliyeti birlikte lapıp, son basamakta ellerinizi çekerek onunyapmasını söyleyiniz. Başarabilirse tekrar baştan 7.basamağa kadar faaliyetibirlikte yapınız ve son iki basamağı (7. ve 8.) ona yapmasını söyleyiniz.

Başarabilirseyine baştan sırayla 5., 4., 3., 2., ve 1. basamaklara kadar faaliyeti birlikteyapıp diğerlerini yapmasını söyleyiniz.

Buarada yardıma gereksinim olursa dirseklerinden hafifçe yönlendirerek yardımediniz, bu şekilde basamakları sondan başa doğru sıralayarak başarabiliydrsa"ellerini yıka" diyerek faaliyeti yapmasını bekleyiniz. Her basamağın sonundabaşarı durumuna göre uygun şekilde ödüllendiriniz.

YÜZ YIKAMA

Elyıkama faaliyetlerini öğrendikten sonra hemen arkasından öğretilmelidir.

İŞLEM BASAMAKLARI

Çocuğunuzun elini tutarak birlikte çeşmeyiaçınız.
Ellerini köpürtmesini sağlayınız.
Ellerini köpürttükten sonra sabunu bırakınız.
Çocuğunuzun arkasında durarak her iki elinibileklerinden tutunuz, dairesel hareketlerle ağız ve yanaklarını sabunlayınız.
Bölgeyi köpürtünüz.
Ellerini ellerinizle tutarak önce sabunluellerinizi durumatınız.
Elini bir suya, bir yüzüne götürerek yüzünüdurulayınız.
Son basamağa kadar faaliyeti birlikte yapıp,son basamakta ellerinizi çekerek onun yapmasını söyleyiniz.

Başarabilirsetekrar 7.basamağa kadar faaliyeti birlikte yapınınız ve son iki basamağı (7. ve8) ona yapmasını söyleyiniz.

Başarabilirseyine baştan sırasıyla 6., 5., 4., 2., ve 1. basamaklara kadar faaliyetibirlikte lapıp, diğerlerini yapmasını söyleyiniz.

Buarada yardıma gereksinimi olursa dirseklerinden hafifçe yönlendirerek yardımedeniz. Bu şekilde sondan başa doğru sıralayarak başarabiliyorsa " yüzünü yıka"diyerek faaliyeti yapmasını bekleyiniz. Her basamağın sonunda başarı durumunagöre ödüllendiriniz.

EL DURULAMA

Büyükbir havlu ve lavaboya yetişebilmek için tabure kullanınız.

İŞLEM BASAMAKLARI:

Çocuğunuzun bir elini tutarak havlununarkasına koyunuz.
Diğer elinin içini (avucunu) havlu ileovuşturunuz.
Elinin tersini (üst kısmını) havlu ileovuşturunuz.
Kurulanan eliyle havlunun bir tarafındantutturunuz.
Diğer elinin içini havlu ile ovuşturunuz.
Elinin tersini de havlu ile ovuşturarakkurulatınız.
Son basamağa kadar faaliyeti birlikte yapıp,son basamakta ellerinizi çekerek ( 6.basamakta) onun yapmasını söyleyiniz.

Başarabilirsetekrar baştan 5. basamağa kadar birlikte faaliyeti yapınız ve son iki basamağı(5. ve 6.) ona yapmasını söyleyiniz.

Başarabilirseyine baştan sırasıyla 4., 3., 2., ve 1., basamaklara kadar faaliyeti birlikte yapıp,diğerlerini yapmasını söyleyiniz. Yardıma gereksinimi olursa derseğini tutarakyönlendiriniz.

Basamaklarıbu şekilde yapmayı başarabiliyorsa "ellerini kurula" diyerek faaliyetiyapmasını bekleyiniz.

Herbasamakta başarı durumuna göre ödüllendiriniz.

YÜZ KURULAMA

Lavabonunüzerinde ayna ve yetişebilmek için tabure bulundurunuz.

İŞLEM BASAMAKLARI:

Çocuğunuzun arkasında durarak her iki elinikavrayınız ve havluyu birlekte alttan tutunuz.
Ellerinizi çocuğunuzun yüzüne yaklaştırarakhavluyu yüzüne kapatınız.
Yumuşak hareketlerle bastırıp çekmesinisağlayınız.
Kurulama işlemi bitince elini tutarakbirlikte havluyu yerine asınız.
Son basamağa kadar faaliyeti birliikte yapıp,son basamakta ellerinizi çekerek (4.basamak) onun yapmasını söyleyiniz.

Başarabilirlersetekrar baştan 3.basamağa kadar faaliyeti birlikte yapıp diğerlerini yapmasınısöyleyiniz.

Gerekirse,dirseğinden tutup yönlendirerek yardım ediniz. Daha sonra "yüzünü kurula"deyiniz ve yapınca ödüllendiriniz.

DİŞ FIRÇALAMA

Küçükve fazla sert olmayan bir diş fırçası kullanınız. Renkli-kokulu macunlar vesüslü diş fırçaları olayı cazip hale getirebilir. Yemek sonrası ve yatmadanönce en uygun zamanlardır.

Kendiniaynada görebilmesi için çocuğunuzu bir tabureye çıkartınız. Aynaya bakarakgülümserken dişlerinizi ona gösteriniz ve dişlerini göstermesini söyleyiniz.

İŞLEM BASAMAKLARI:

Çocuğunuzun elini tutup birlikte musluğuaçınız.
Sol eline diş macununu almasını sağlayınız.
Diğer eliyle diş macununun kapağınıaçtırınız, musluğun kenarına koydurunuz.
Çocuğunuzun elini tutarak diş fırçasınıalınız ve ıslatınız.
Macunu diş fırçasına sıkmasını sağlayınız.
Lavabonun kenarına macunu bıraktırınız.
Elinden sıkıca kavrayarak daireselhareketlerle, önce dişlerin ön yüzeylerini, sonra arka taraflarını olacakşekilde yukarıdan aşağıya doğru fırçalatınız.
Diş fırçasını suyun altında çalkalatıpbıraktırınız.
Avucunuzun içine alarak (veya bardakla)ağzına su alıp çalkalamasını sağlayınız.
Diş macunu kapatıp kaldırmasını sağlayınız.
Ellerini kurulatınız.
Son basamağa kadar (11.basamak) faaliyetibirlikte yapıp, son basamakta ellerinizi çekerek onun yapmasını söyleyiniz.Başarabilirse yine baştan 10. basamağa kadar faaliyeti birlikte yapınız. Soniki basamağı (10. ve 11.) ona yapmasını söyleyiniz.

Yinebaşarabilirse sıra ile başa doğru yardımları azaltarak geliniz. Her basamağıbaşarıyorsa bir önceki basamağa geçiniz. Gerekirse dirseğinden tutupyönlendiriniz. Dişlerini yıkamasını söyleyerek faaliyeti yaptırınız veödüllendiriniz.

SAÇ TARAMA

Buişleme başlamadan önce çocuğunuzun saçını ortadan veya yandan ayırınız. Saçlarmümkün olduğunca kolay taranır durumda iken bu uygulama yapılmalıdır. Saçfırçasını kavrayabilmesi çok önemlidir. Önce bunu sağlayınız.

Kızçocuklarnıda süslü saç tokaları ile faaliyeti cazip hale getirebilirsiniz.

İŞLEM BASAMAKLARI:

Çocuğunuzun arkasında durunuz. Her ikinizinde yüzü aynaya dönük olsun. Çocuğunuzun elini tutarak saçlarını yukarıdanayağıya doğru ve özelllikle acıtmadan fırçalayınız.
Her fırçalamasının (taramanın) ardından elinitutarak saçlarını eli ile düzeltmesini sağlayınız.
İşlemi tekrarlayınız.
Faaliyete katılıyorsa " saçını ne güzeltaradın, çok güzel (yakışıklı) oldun" şeklinde ödüllendiriniz.

Faaliyetison basamağa kadar birlikte yaparak, son basamakta ellerinizi çekiniz ve onunyapmasını sağlayınız.

Başarabilirseyine sondan başa doğru gelerek yapmasını söyleyiniz ve gerekirse destekleyiniz.Ödüllendiriniz.

Herbasamağı bağımsız olarak yapabiliyorsa saçını fırçalamasını( taramasını)söyleyiniz ve ödüllendiriniz.

BARDAKTAN SU İÇME

Çocuğunuzakendi başına su içmeyi öğretebileceğiniz en uygun zaman onun susamış oyduğuzamandır.

İŞLEM BASAMAKLARI:

Çocuğunuz bardağı eliyle kavrasın, siz deüzerinden tutarak ağzına götürünüz.
Bardağı hafifçe eğerek suyu içmesinisağlayınız.
İçtikten sonra bardağı masaya koyunuz.
Sizir yardımınızla bu basamaklarıgerçekleştirebiliyorsa, su içme becerisini yapabiliyor demektir.

Suyuiçtikten sonra ellirinizi çekiniz ve bardağı masaya kendi koyması için izinveriniz.
Daha sonra elinizi bardakla masa arasındaki yarı yolda çekiniz, çocuğunuzbardağı masaya koysun.
Ellerinizi suyu içer içmez çekiniz ve bardağı masaya koymasını sağlayınız.
Çocuğunuz bardağı ağzına götürünce elinizi çekiniz, suyu içip bardağı masaya koysun.
Çocuğunuz bardağı ağzına götürmeden ellerinizi çekiniz ve böylece yardımıazalta azalta kendi başarıncaya kadar bunu sürdürünüz.
Başarınca ödüllendiriniz.

YEMEK YEME

Çocuğunuzabu faaliyeti kaşık, çatal, bıçağı bir bütün halinde kullanacak şekildeöğretiniz.

Öncetabağa lokma lokma yemek koyunuz. Her lokmayı bitirmeden diğerini almamalıdır.Çocuğunuz bu faaliyeti öğrenme aşamasında iken etrafa döküp saçmasınıkabullenmelisiniz. Plastik mama önlüğü kullanıp, yere örtü, gazeteserebilirsiniz.

Buişleme çocuğunuzun aç olduğu bir saati ve sevdiği yiyecekleri seçerekbaşlamalısınız. Eğer hem sevdiği, hemde sevmediği yiyecekler var ise, öncesevmediği sonra sevdiği yiyeceği veriniz. Sevdiği yiyecek ödül olacaktır.

Eğerolaya küçük aksilikler çıkartarak tepki gösteriyorsa görmezden geliniz, devamederse işlemi erteleyiniz.

İŞLEM BASAMAKLARI:

Çocuğunuz kaşık ya da çatalı kavradıktan sonrasiz de bileğinden kavrayınız.
Yiyeceği tabaktan alınız.
Kaşık ya da çatalı çocuğunuzun ağzınagötürünüz.
Kaşık ya da çatalı tekrar birlikte tabağagetirip hareketi yineleyiniz.
Çocuğunuz faaliyete direnmiyorsa uygunşekilde ödüllendiriniz. Aynı işlemleri sırası ile bileğinden, dirseğinden vekolundan tutarak yineleyiniz. Her basamağı 4-5 kez başarabiliyorsa "yemeğiniye" deyiniz ve başarırsa ödüllendiriniz.

PANTOLON GİYME

Belilastikli ve bol bir pantolon (eşofman) kullanınız.

İŞLEM BASAMAKLARI:

Çocuğunuzun pantolonunu kalçasına kadar çekipellerini pantolonun üzerine koyarak beline kadar çekmesini sağlayınız.
Çocuğunuzun pantolonunu dizlerine kadarçekip, ellerini pantolonun üzerine koyarak önce kalçasına, sonra beline kadarçekmesini sağlayınız.
Çocuğunuzun pantolununu her iki ayak bileğinekadar çekip, ellerini pantolonunun üzerine koyarak dizlerine, kalçasına veoradan da beline kadar çekmesini sağlayınız.
Çocuğunuzun pantolonunun bir ayağına geçirip,elleri ile tutturarak diğer ayağına geçirmesini, diz, kalça ve beline kadarçekmesini sağlayınız.
Çocuğunuzun pantolonunu önünde tutarakayaklarını geçirip beline kadar çekmesini sağlayınız.
Pantolonunun hazırlayıp giymesini söyleyiniz.
Her basamağı birkaç kez denedikten sonrabayarınca ödüllendiriniz.

PANTOLON ÇIKARMA

Çocuğunuzayakta iken pantolonu dizlerine kadar indirip, bir yere oturttuktan sonra birayağından pantolonu çıkartınız, ellerini pantolonun üzerine koyarak diğerayağını çıkarmasını sağlayınız.
Çocuğunuz ayakta iken pantolonu dizlerine kadar kadar indirip, bir yereoturttuktan sonra bir ayağından çıkartmasına yardım ediniz. Diğer ayağındanyardım etmeden çıkartmasını söyleyiniz.
Çocuğunuz ayakta iken dizlerine kadar pontolununu indirip, ayaklarındankendisinin çıkartmasını söyleyiniz.
Çocuğunuz dizden aşağıya sizin yardımınız olmadan pantolonunu çıkarabiliyorsayardımı azaltınız. Yani ellerini dizden yukarıda, kalçada, belde çekerekpantolonu kendi başına çıkartmasını sağlayınız.
Her basamaktan sonra başarı durumuna göre ödüllendiriniz.

KAZAK (FANİLA) GİYME

Kazak,fanila veya eşofman üstünün çok sıkı olmaması gerekir.

İŞLEM BASAMAKLARI:

Çocuğunuzun karşısında durarak, her ikikolunu kazağın kollarnıdan geçiriniz. Ellerini yukarı kaldırarak kazağınbaşından geçmesini sağlayınız. Kazağı giymesini söyleyiniz, ellerini kazağınher iki yanına koyarak aşağı indirmesine yardım ediniz.
Çocuğunuzun her iki kolunu kazağınkollarından geçiriniz ve kollarını başının üzerine kaldırmasını sağlayınız.Kazağı giymesini söyleyerek kollarını aşağı indirmesini ve kazağın etekleriniaşağı çekerek giyme işlemini tamamlamasını sağlayınız.
Çocuğunuzun her iki kolunu kazağınkollarından geçirin, giymesini söyleyerek başından geçirmesine ve kazağını ikiyanından aşağıya çekmesine yardımcı olunuz.
Kazağı tek kolundan geçirip, diger kolunugeçirmesini, başından aşağıya doğru giymesini sağlayınız.
Kazağı yatağın üzerine seriniz. Çocuğunuzagiymesini söyleyiniz. Önce kollarını, sonra başını geçirip, kazağı iki yanındanbeline indirmesini sağlayınız.
Her basamağı 4 - 5 kez yapabiliyorsa birsonraki basamağa geçiniz. Her basamağın sonunda ödüllendiriniz.

KAZAK (FANİLA) ÇIKARMA

Herbasamağı 4-5 kez yineleyiniz. Başarabiliyorsa bir sonraki basamağa geçiniz.

İŞLEM BASAMAKLARI:

Çocuğunuzun kazağını boynuna kadar sıyırıpbaşını çıkarmasını sağlayınız.
Çocuğunuzun kazağının bir kolunu çıkaranakadar sıyırıp diğer kolunu ve boynundan yukarısını çıkarmasını sağlayınız.
Çocuğunuzun kazağını kollarına kadar sıyırıp,her iki kolundan ve başından çıkarmasını sağlayınız.
Çocuğunuza kazağını çıkarmasını söyleyiniz vegerekirse yardım ederek çıkarmasını sağlayınız.
Her basamağın sonunda "aferin ne güzelbaşardın" diyerek sözel olarak ödüllendiriniz.

sevda

Çocuk Eğitiminde Cezanın Yeri

Terbiye etmek denilince pek çok kişinin aklına hemen cezalandırma gelir. "Dayak cennetten çıkmadır" ya da " Kızını dövmeyen dizini döver" gibi atasözleri, ülkemizde cezalandırmanın çocuk eğitiminin bir parçası olarak asırlarca kullanıldığının bir kanıtı olarak dilimizde yer etmiştir. Terbiye etmek ve cezalandırmak birbirinden çok farklı kavramlardır. Terbiye, çocuğa olumlu davranışların, kendini nasıl kontrol etmesi gerektiğinin öğretildiği ve içinde ödüllendirmenin de yer aldığı bir sistemdir. Cezalandırma ise daha negatif bir anlam taşır; çocuğun yaptığı ya da yapmadığı bir davranışın arkasından gelen bir sonuçtur. "Terbiye etmek" bizim geleneklerimizde genellikle cezayı çağrıştırdığından, "eğitmek" kavramının kullanılması daha yerinde olacaktır. Çocuk yalnızca yanlış yaptığı zamanlarda değil, diğer zamanlarda da davranışları konusunda eğitilmelidir. Hatalı davrandıkları zaman çocuklara kızma ve azarlama yerine, olumlu davrandıklarında yüreklendirme ve takdir etme, onların yanlış davranışlarını daha kolay değiştirmelerini sağlayacaktır. Çocuklar kendilerine değer verildiğini gördükçe kendilerini daha iyi hissedecek, çevredekileri daha fazla dinlemeye gayret edecektir. 

sevda

Çocuğa Değişik Seçenekler Sunmak

Belirli sınırlamalar getirirken, aynı zamanda belirli bir serbestlik de tanınmış olur. Örneğin "Oyuncaklarını kendin mi toplamak istersin, yoksa sana yardım edeyim mi?" denilebilir.

Eğer çocuktan istenen davranış ilginç bir hale getirilirse çocuk bundan zevk alacaktır. Örneğin, ona "Hadi bakalım yarış yapalım, hangimiz daha çabuk elbisesini giyecek?" denilebilir.

Çocuk hep aynı olumsuz davranışları yineliyorsa, örneğin, bakkala gidildiği zaman sürekli bir şeyler istiyor, tatsızlık çıkarıyorsa, başka bir zamanda bunun doğru olmadığı ona öğretilmelidir. Bunun için, çocuğun karnının tok olduğu bir zaman bakkala götürülerek alıştırılmaya çalışılmalıdır. Sıkılmaması için de çocuğun yanında oyuncak ya da kitap vb. götürülebilir..

Çocuk olumlu bir davranış gösterdiğinde bu davranışı nedeniyle onurlandırılmalıdır. Bu, her zaman çocuğa hediye alınması anlamına gelmez; ona sarılıp "Bugünkü güzel davranışından dolayı çok mutlu oldum, teşekkür ederim" demek de onu çok mutlu edecek, ilerideki davranışları için yüreklendirecektir. Ama bazen işler yolunda gitmeyebilir. Eninde sonunda, çocuk anne ya da babasını dinlemediğinde, onların nasıl davranacağını, gerçekten söylediklerini yapıp yapmayacaklarını sınamak isteyecektir. Eğer çocuk ebeveynleri dinlemiyor ise, bu durumda başvurulacak bazı yöntemler vardır: