19 Nisan , 2024, 12:56:46

Haberler:

www.herseyibilen.co Durma! Merak ettiğin her konuda her soruyu sen de sor!


Anneyim Ben Anne!!

Başlatan hüzünden_gelme, 14 Aralık , 2011, 20:31:28

« önceki - sonraki »

hüzünden_gelme

Sevdiğim bir eşim gayet sağlıklı bir oğlum ile hayalini kurduğum bir evliliğe sahiptim.
Bu arada 7 yaşındaki oğluma ailede kardeşlik yapmak isteyen yeni bir üyenin haberini aldık.
Nasıl mutluyuz anlatamam.
Anaç ruhlu bir kişiliğe sahibim.
Aile hayatını çok seviyorum.
Hamile olduğumun haberini aldığımdan bu yana tabiki oğlum var birde kızım olsun diye içimden geçirmedim dersem yalan olur.
Ama herşeyden önce eli ayağı düzgün sağlıklı olsun.
Allah'ım bu düşüncemi cahilliğime ver diyordum.
Beş ay o kadar hızlı geçti ki farkedemedim.
İlk hamileliğimde bu süre hiç bitmeyecek sanmıştım.
Cemil'im ile uğraşmaktan ikinci hamileliğimde zaman nasıl geçti anlayamadım.
Bir sabah uyandım ve karnımda hafif bir sancı vardı.
Hemen lavaboya koştum çünkü bacaklarımda az bir ıslaklık hissediyordum.
Hemen eşimi aradım. -Ben çok panik oldum bir doktora görünelim dedim.
Hemen doktora gittik. Olacak ve öleceğin önüne geçilmiyor derler.
Sanırım ben onu yaşıyordum. Fakat bu olacak engellenebilirdi.
Ah doktorum ah! Seni ben affetsem diğer dünyada kızım hesabını soracak.
Canımı yaktın benim. Kızımın hayatını kararttın.
Yapmaması gereken bi muayene şekli ile zaten zedelenmeye hazır bekleyen su kesemi patlattı.
Beni ve bebeğimi ne kadar zor bir hayata bıraktı.
Ama sanada kalmadı. İlahi adalet herşeyi gördüğü gibi bunu da gördü.
O gece doktorumuz hatasının farkında ve bir o kadarda korkarak hemen beni Ege Üniversitesi'ne sevk etti.
İnanamıyordum başıma gelenlere. Yoğun bakım ünitesine alındım.
O odada geçirdiğim süre 21 gündü ama bana 21 yıl gibi geldi.
Buz gibi soğuk heryeri beyaz fayanslarla kaplı bir oda karşımda beynimi tıkırtısı ile yiyen bir saat.
Ben ortada yatıyordum.
Sağımda ve solumda hergün değişen ölen hastalar eşliğinde psikolojimin nasıl olabileceğini düşünebiliyormusunuz?
Hayır düşünemessiniz. Onu ben yaşadım. Ve her 45 dakikada yapılan vajinal muayeneler.
Sürekli uyutuluyordum. Zaten istediğimde buydu uyanınca bunların bir rüyadan ibaret olduğunu görmekti.
24 hafta 3 gün sonunda 800 gram 29 cm. civarında güzeller güzeli prensesimi dünyaya getirdim.
Ne sevinebiliyordum ne üzülebiliyordum karıştı dünyam.
17 tane hastanede 6 aylık bebeğimi yatıracak bir yer bulunamıyordu.
Sonunda gelen güzel haber ile bir hastanede yer olduğunu öğrendik. Doğumdan üç gün sonra beni evime gönderdiler.
Bebeğimi aldılar elimden. Yaşaması için dayanmak zorunda idim. Ama sorun bana canımı söküp aldılar.
Evimiz İzmir ile mesafesi 15 saat olan bir ilçede. Sanki 15 saat kadar uzaktı o 15 saatlik mesafe.
Bir günün 24 saatin bu kadar uzun olduğunu bilmiyordum. Sabahlar olmuyordu. Haftanın 4 günü İzmir'e geliyordum.
Sütümü sağıyordum süt poşetlerinin içinde dondurup özel buz dolaplarının içinde prensesime getiriyordum.
Hastanedeki özel microdalgalarla sütü içilebilinir kıvama getirip önce göbek deliğinden
zamanla burnundan en sonda savaşçı ruhlu kızımın ağzından veriyorlardı.
Eve her dönüşümde -Acaba onu bir daha görebilecek miyim? diyordum.
Bu arada da kızımın yanında sadece 5 dakika kalmama izin veriliyordu.
O küçücük eline ve ayağına her dokunuşumda:
-Bak papatyam ben annen seni bırakmadım bırakamam söz ver sen de beni bırakmayacaksın tamam mı? diyordum.
Biliyordum o beni duyabiliyordu. Ağlıyorum bebeğim ama sakın üzüntümden sanma annem.
Seni gördüğümden sevincimden Prensesim! Hergün hayata daha sıkı tutunduğunu bilmemden ağlıyorum kırçiçeğim.
O eve dönüş yolları var ya ömrümü bitiriyordu. Birde işin en acı yanı eve geldiğinizde herkes size karşı tavırlı. Sebep ise: -Neden yatmadın?
Çok hareketli olduğun için bebeğin böyle oldu. -Dangalak insanlar  can yakıcı insanlar "ANNEYİM BEN ANNEE!!!" o ağlasa benim gözümden yaş gelir.
Kim ister bunları yaşamayı. Ama inanın onlara cevap verecek güçte değilim.
Sürekli Rabbime yakarıyordum:-Prensesimi alma benden.
Her telefonda ölüm haberimi geldi diye donuyordum olduğum yerde.
Aradan geçen 63 gün sonunda doktorumuz onu emzirebileceğimi söyledi.
Korktum her yeri hortumlarla dolu bir kedi yavrusu kadar küçük idi.
Doktorlar zor emecek belkide emmeyecek ama deneyelim dediler.
Alırken canını yakarım diye çok panik oldum.
Elime verdiler göğsüme uzandı ve o memeyi ağzına bir alışı vardı anlatılamaz yaşanır.
Annelik budur dedirten en inanılmaz olay diyebilirim.
Sanki anne sen beni bırakmayacağını dediğin anda bende sana seni bırakmayacağımı söyledim der gibiydi.
O anı hiçbir şeye değişemem. O emdikçe ruhum arınıyordu.
-Ceylinaz'ım sakın yılma annem! Bak bitti. Sona yaklaşıyoruz diyordum.
Doğumundan 78 gün sonra hastaneden çıkabileceğimizin haberini aldık.
Ama tüm tetkiklerini bir defa daha yapmak istediler.
Haberi aldığım an yüreğimde sadece bir şeyin patladığını hissettim dağlandı kalbim.
-Kızınız şu anda görmüyor ve görme ihtimalide çok zayıf.
Gerisini duymadım eşim dinliyordu ben artık direncimin bittiğini sanıyordum.
Ama bitmemiş. "Zehra Hanım kolay değil direncini bitirmek.
Sen annesin özelsin bu güç sende olmayacak kim de olacak?." diyordu içimdeki ses. Ameliyatla bile zor ama bir ümit dediler ve ameliyatı yapabilen Türkiye'de sadece 2 doktorun olduğunu söylediler.
Hiç umrum değildi. Dünyada tek doktor bile olsa onu bulacaktım.
Ama elimizde sağlıklı bir bebek yoktu.Yolculuk çok riskli idi. Bebeğimizin solunum sorunu vardı.
İzmir'den İstanbul'a gitmek için havaalanına gittik.
Uçakta solunum cihazının olması gerektiğini söylediler.
Herşey tamamdı ama Ceylinaz yoruldu ve ilk solunum krizimizi yaşadık.
O havaalanı o kadar dar geldiki bana kızım değil ben nefes alamıyordum içimden çığrınıyordum: -Açın camları ölüyoruz biz kızımla.
Neden salak salak bakıyorsunuz. Bebeğim şimdi değil bu kadar dayandın şimdi olmaz annem pes edemessin yapma .
Biliyorum deli gibiyim unutmayın "ANNEYİM BEN ANNEE!!"bu zor sınavıda atlatabilen cesur yürekli kızım ve eşimle karayolu ile gitmeye karar verdik.
Solunum cihazlarını arabaya aldık 12 saatlik yolu 18 satte gidebildik.
Sürekli yollarda hava takviyesi yaptık. Doktoru bulduk.
Ameliyat için bebeğimizi iyice inceledi ağzından çıkabilecek bir güzel haber için ömrümün her anını feda edebilirdim.
Ama o ne dedi biliyormusunuz? -Hangi gözünü açalım paranız var mı?-Adiii istediğin para olsun. Dilenir bulurum evladım için sen yeter ki iyileştir.
Hiçmi vicdanın yok sen nasıl insansın. Allahımm neler oluyor bana artık bitti sinirlerim.
Eve haber gönderiyoruz. Evimiz arabamız dükkanımız neyimiz varsa bu yolda harcıyoruz. Umrum değil.
Aç yatan var mı? Ama evladım Allah'ımın izni ile yaşadı gerisi boş.
Sağlığım huzurum yerinde olsun. Yapılan 4 ameliyat ve sonuç hep aynı -Bebeğiniz bir daha asla göremeyecek.
Üzülmedim mi? Bittim öldüm. Ama canı içinde idi. O bana yeterdi.
Demek ki benim de hayattaki sınavım bu yönde idi.
Olsun Allah'ım Evlat acıları ile bizi sınavlara tabi tutmasın.
Eve geldik o sevdiğim dostlarım beni ne aradılar ne sordular.
Suçum özürlü bir evlada sahip olmak mıydı? Ben rahatsız değilim size ne oluyor?
Ama her olaydan ders almak lazımmış. Onlar benim gerçek dostum değilmiş.-Böyle yaşayacağına keşke yaşamasaydı dediler.
_Ne demek benim canım yüreğim ciğerim. Eğer görmesini sağlasın iki gözümü evladıma vereyim.
Keşke öyle bir imkan olabilse. Benim prensesim şimdi iki yaşında ağabeyine ve babasına aşık.
Geçenlerde ilk adımlarını attı. Anneler gününe bana en güzel hediyesini verdi.
Küçük kurbağa şarkısında bana eşlik ediyor. Müzik duymasın hemen oynamaya başlıyor.
Ama yabancı seslere karşı biraz korkağız.
O kadar kusur kadı kızın da bile olur diyelim.
Asla ümidimi yitirmedim. Rabbim görüyor belki kızım birgün küçük bir ışık bile olsa görebilecek.
Lütfen siz de dualarınızı üzerimizden almayınız

Ben annemi nasıl sevmem ki;
O beni bir müddet karnında uzun bir zaman da kucağındaölünceye kadar kalbinin şefkat köşesinde taşımıştır.
Saygısızlık göstermekten daha aşağılık bir şey bilmiyorum
ZEHRA ŞARE KAYNAK CESUR YÜREKLİ KADIN. ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN!!!!!

kaleme alan yazar ....
ASLI GENCER TUNÇYÜREK

FeHi