18 Nisan , 2024, 06:31:33

Haberler:

www.herseyibilen.co Durma! Merak ettiğin her konuda her soruyu sen de sor!


Bebekler ile Müdürler Arasındaki Benzerlikler

Başlatan semsen24, 16 Aralık , 2010, 12:14:43

« önceki - sonraki »

semsen24

16 Aralık , 2010, 12:14:43 Son düzenlenme: 16 Aralık , 2010, 13:50:21 semsen24
Bebekler ile Müdürler Arasındaki Benzerlikler

Yaşama farklı açılardan baktığımızda ilgisizmiş gibi gözüken şeyler arasında birtakım benzerlikler bulabiliriz. Şimdi sizlere bir bebek ile aklı başında, ağır oturaklı bir müdür arasında benzerlik olup olmadığını sorsam, muhtemelen fazla benzerlik olmadığını söylersiniz. Okuduğum, ancak şu an kaynağım hatırlayamadığım bir makalede bir kadın yazar, bebeklerin ve müdürlerin birbirlerine benzediği, her ikisinin de istekleri hemen yerine getirilmezse kıyameti kopardıkları, bu yüzden bebek büyüten annelerin müdürlerini daha iyi idare edebildiklerini belirtmişti. Bu görüşü geliştirerek aşağıdaki maddeleri oluşturdum. Bebeğiniz ile müdürünüz arasındaki benzerlikler:
(Bebeklerin şımarmamalan, müdürlerin ise alınmamaları dileğiyle...)


  • Her ikisine de sahip olduğunuzda, başlangıçta çok sevinirsiniz, ancak ileride başınıza neler açabileceklerini düşünemezsiniz.



  • ikisi de çok sabırsızdır, isteklerinin hemen yerine  getirilmesini isterler. İstekleri hemen olmazsa bağırıp  çağırmaya, ortalığı birbirine katmaya başlarlar.


  • İkisinin de belleği zayıftır; bir gün önce onlar için yaptığınız onca şeyin önemi yoktur.

  • Her ikisinin de arada gazını almalısınız.

  • İkisi de size teşekkür etmez.

  • Siz ikisine de çok şey verdiğinizi düşünürsünüz. Onlar ise size açıkça bir şey vermemektedir. Siz "seviyor ama belli etmiyor" diye kendinizi rahatlatırsınız.

  • İkisi de size kötü davranır, tırmalarlar, hatta fırsat verirseniz sizi ısırırlar. Siz çocuğunuza bakıp "Büyüyünce geçer", amirinize bakıp "Bir gün değerimi anlayacak" dersiniz. Ama o gün hiç gelmez; çocuk büyür ergen olur, yüzünüze kapıyı çarpar, amiriniz yaşlanır, yüzünüze dosyaları fırlatır.

  • Bebeğiniz de amiriniz de sizin empatik becerinizi geliştirir. Bebeğinizin ağlamasının gaz ağlaması mı, yoksa acıkma ağlaması mı olduğunu kısa sürede kavrarsınız. Amirinizin hoşnutsuzluğunun işten mi, yoksa kendinden mi kaynaklandığını da kısa sürede öğrenirsiniz.

  • Her ikisinin de yüzünde tebessüm belirtisi ararsınız. Bebeğiniz yüz kaslarını hafifçe oynattığında "Bana gü-İ lümsüyor!" diye bağırırsınız. Benzer şekilde amirinizin de yüzüne bakıp "Bugün bana hafifçe gülümsedi galiba" dersiniz.
       

  • ikisinin de kelimelerinden anlam çıkarmaya çalışırsınız. Bebeğiniz "A..." dediğinde 'Anne dedi", "B..." İ dediğinde "Baba dedi" diye heyecanlanırsınız. Müdürünüz ise "T..." dediğinde teşekkür ettiğini düşünürsünüz.

  • Bazen herikisindende bıktığınız düşûncesi geçer aklınızdan ama hemen suçluluk duyar, günah işlediğinizi düşünürsünüz, "Allah eksikliklerini göstermesin" dersiniz.

  • Herikiside ben merkezcidir(ego-santriktir);sizin tek işinizin kendisi olduğunu düşünür. Her ikisi de sizin kendinize ait bir özel yaşamınız olduğundan haber sizdir. Gecenin bir yansında bebeğiniz pıtır pıtır gelip eşinizle aranıza girer, müdürünüz ise cep telefonunuzu sürekli açık tutmanızı ister, böylece o da "gecedir, özeli dir" demeden yatak odanıza girmiş olur.

Yukarıdaki on iki maddeyi düşünmek neye yarar, bence olaya bebeklere ve müdürlerefarklı bir bakış tarzıdır, yaşamınızı yeniden yapılandırmada bir başlangıç olabilir, en azından örtülü öfkenizi tüketir.
Üstün Dökmen hocamızın Küçük şeyler (2) kitabından alıntıdır.

Birde şunu paylaşmak isterim bizim firmada çok samimi bir arkadaşım bunu tüm müdürler dahil tabii patron hariç herkeze mail ile gönderdi sonra sizce ne oldu ......
Sema&Sena

✿گสЯเ_ќĮż✿


  
Kalem eğri dilli; mürekkep siyah yüzlü; kağıt iki yüzlü!

Şimdi kalkıp arzuhalimi yazmaya kimi mahrem kılayım?

ponçik

 :ehi:  :ehi:  :ehi:
AlıntıHer ikisinin de arada gazını almalısınız.

hepsi de harika, cuk diye oturmuş  :laughing7:




ponçik