24 Nisan , 2024, 11:04:11

Haberler:

www.herseyibilen.co Durma! Merak ettiğin her konuda her soruyu sen de sor!


Çocuğunuz Sizi Parmağınızda Oynatmasın

Başlatan AککORTįє, 21 Ekim , 2010, 12:09:32

« önceki - sonraki »

AککORTįє

21 Ekim , 2010, 12:09:32 Son düzenlenme: 21 Ekim , 2010, 14:43:19 iLkNu®

Çocuğuna 'hayır' diyemeyen, böyle olunca da 'parmakta oynatılan' yeni nesil anne-babalardan olmak istemiyorsanız aşagıdaki 8 tavsiyeye kulak verin. Yeni nesil anne-babaların çocuğa sınırlarını öğretmekte tutuk davrandığını, özgüven aşılamada abartıya kaçtığını ve net bir ses tonuyla 'd...ur' diyemediğini söyleyen Medical Park Fatih Hastanesi'nden Klinik Psikolog Sinem Demir: "Çocuğuna 'hayır' diyemeyen, böyle olunca da 'parmakta oynatılan' yeni nesil anne-babalara günümüzde hayli sık rastlamak mümkün. Oysa bu tarz çocuk yetiştirme, sadece kendini önemseyen bir nesil yetişmesine neden olabilir!" diyor.

Çocuğunun her davranışını büyüteç altına alan, ona sınırlarını öğretmede tutuk davranan, net ve yüksek bir ses tonu ile 'dur' diyemeyen, halk arasındaki tabire göre 'parmakta oynatılmaya' aday yeni nesil anne-babalar sağlıklı çocuklar yetiştirebiliyor mu? Bu tarz çocuk yetiştirmenin, abartılı özgüven şişirmesi ile benmerkezci, sadece kendisini önemseyen, insani duyarlılıkları zayıf kalacak bir nesil yaratacağı uyarısında bulunan Medical Park Fatih Hastanesi'nden Klinik Psikolog Sinem Demir; çocuklarımızı büyütürken yaptığımız 'psikolojik hataları' anlattı:

1- ÖZGÜVEN HER KOŞULDA İYİDİR: Bu bilgi, 1980 ve 90'lı yıllarda Amerika/Avrupa'daki 'yeni çocuk yetiştirme açılımı'na psikoloji biliminin 'katkısı' olarak ortaya sürülmüştür. Ancak yıllar, pek çok önemli kuramcının bu konuyu yeniden değerlendirmesine yol açmış, çocuklara özgüven pompalamasının, katkıdan çok zarar getirmeye başladığını göstermiştir. Çocuğa 'sen çok özelsin, farklısın' mesajlarının sıklıkla gitmesi, erken yaşta aşırı şişen bir 'benlik' duygusuna yol açabilir. Çocuğun her davranışını mercek altına almamak, sürekli ona açıklamalar yapmamak; yani hayatta "sürekli ve sadece" onun merkezde olduğu algısını ortadan kaldırmak, özgüvenden bencilliğe gidebilecek yolu kesebilir.

2- ÇOCUKLARA ASLA KIZILMAZ, YÜKSEK SESLE KONUŞULMAZ: Çocukların onurlarını kırmamak, onları ruhsal ve fiziksel olarak korumak sadece anne-babanın değil, hepimizin görevi. Ancak çocuk, kimi zaman net ve sert yönlendirmelere de ihtiyaç duyar. Örneğin; annesine herkesin ortasında tekme atan 3 yaşındaki bir çocuğa, sakince 'bu yaptığın pek hoş değil' demek yerine, sert ve net bir ses tonu ile 'yapma!' denilerek, sert ve donuk bir yüz ifadesi ile tepki verilebilir. Çünkü şiddet göstermesi neredeyse normal karşılanan bir çocuk, bu davranışı artırarak yineleyecektir.

3- BAŞKALARININ YANINDA ÇOCUĞA KIZILMAZ: Çocuk, bu bilgiyi kullanarak, başkalarının yanında dizginlenemez davranışlar sergiler. Örneğin; başkalarının yanında sürekli gürültü yapan bir çocuğa da sert bir şekilde 'hayır' denilebilmelidir. Çünkü çocuk, çevreye verdiği rahatsızlığın farkında olmaz. Ona sınırlarını öğretecek olan anne-babadır. Çocuk bu sınırları ihlal etiğinde, anne-baba o anda müdahale ederek, net yönlendirmelerle bu ihlallere 'dur!' diyen taraf olmalıdır.

4- BAŞKALARININ ÇOCUĞUNA ASLA MÜDAHALE EDİLEMEZ: Eskiden genç annesinin başa çıkmakta zorlandığı bir çocuğu, tatlı sert bir müdahale ile hizaya getiren 'teyzeler' vardı. Günümüzde ise bir kafeteryada ortalığı birbirine katan bir çocuğa çoğunluk, 'başkasının çocuğuna asla müdahale edilmez' düşüncesi ile sessiz kalabiliyor. Oysa görmezden gelmek, hatta çocuğa gülümsemek yerine; anne-babayı rencide etmeyecek şekilde çocuğa dönerek 'anneni çok zor durumda bırakıyorsun ve bağırtınla da hepimizi rahatsız ediyorsun' denilebilir.

5- ÇOCUĞUN HER MERAKI GİDERİLMELİ: Çocuğun her sorusu ayrıntılarıyla cevaplanırsa, düşünceleri ve hayal gücü yetişkin cevapları ile 'sınırsızca' karşılık bulursa; 'çevrenin onun sorularına ve konuşmalarına yetişemediği ve bir süre sonra rahatsızlık vermeye başlayan' bir çocuk haline gelebilir. Çocuk, bazı sorularının cevabını kendi hayal gücünden tamamlayabilir. Her şeyi ayrıntısıyla bilmek zorunda değildir. Her sorusunun ayrıntılarıyla yanıtlanması, düşünce hızını ve konuşma miktarını kontrolsüz hale getirebilir; bu da onun kaygı düzeyini artırabilir, 'yetişkin dili' ile konuşan ('büyümüş de küçülmüş') bir duruma getirebilir.

6- HER SESLENİŞİNE CEVAP VERİLMELİ: Her seslenişine (o anda bir yetişkin ile muhabbet halinde iken bile) karşılık alan çocuk da 'sınır' problemi yaşar. Bir başkası ile konuşan anne-babasını bölen çocuğa her seferinde cevap vermek; ona 'diğerlerinin birlikte yaptıkları şeyler değil, sadece senin ne istediğim önemli' mesajını gönderir. Çocuk, isteğinin anında giderilmesini ister. Bunu 'normal' karşılamak ve diğer konuşmayı önemsememek, doğrudan bu mesajı verir.

7- AİLE İÇİ KARARLAR MUTLAKA ÇOCUĞA DA SORULMALIDIR: Bu bilgi de; 6 yaşında ancak hafta sonunda nereye gidileceğine karar vermesi istenen, 8 yaşında ancak eve alınacak mobilyayı seçen, 4 yaşında ancak akşam mönüsü onun seçimine göre düzenlenen çocuklara işaret eder. Demokratikliğin çocuğu da kapsaması demek, aile içindeki önemli her karara çocuğu da katmak demek değildir. Bazı kararları sadece yetişkinler vermelidir. Karar verme sistemine 'her zaman' çocuğu da katmak, hatta onu 'asıl karar verici' yapmak çocukta yük yaratır, ego şişmesine yol açar.

8- YEMEK YEMEYEN ÇOCUĞA ASLA ZORLAMA YAPILMAZ: Bu, sadece pediatrinin değil, psikolojinin de kısmen konusudur. Bir bebeğe abartılı şekilde yemek yedirilmeye çalışılması, 7-8 yaşlarındaki çocuğun ağzına yemek tıkılması (bu, bağımlılık açısından riskli bir belirtidir) ne kadar sağlıksız ise; yapısal olarak 'yememeye yatkın' çocuklara asla baskı yapmamak da gerçekçi değildir. Bu tür çocuklar, tamamen kendi inisiyatiflerine göre yemek yiyemezler. Özellikle 2 yaş civarı çocuklar, bu konuyu iyice oyuna çevirirler, yemek yerken gezerler. Gezerken ya da masadayken, çocukların ağızlarını açmak istemedikleri zamanlarda da net (ancak şiddet, aşırı öfke göstermeden) yönlendirmelerle yemek yedirilebilir.


fıstık

BENDE AYNEN BUNLARIN DOĞRU OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM TEŞEKKÜRLER CANIM :icon_thumright:

°ღ♥ღ°AşK-ı DeRuN°ღ♥ღ°

bende bu yazılanlarla hem fikirim güzel paylaşım emeğine sağlık canım :opucuk:

SiRiNe

harika bir konu :icon_thumright:

tsklerr ilknurcummm guzel paylasim icin emegine saglik ...

AککORTįє



мiŁenα.

EVET 8 MADDEDE çok güzel :icon_thumright:

sağol canımcım :opucuk:



:love9: :love7: :love9:


♥♥ElMa ŞeKeRİm♥♥


DER!N

Tatlımcım konuyu tamamlayamadım rengi değiştirebilir misin?
Gözlüklerimi taktım yine de iç içe giriyor kelimeler.





Demet_dk


AککORTįє

rica ederim kızlar  ;)

değiştiriyorum gülfercim


βαlκιz

teşekkür ederim ilknur güzel paylaşım sağol çok faydalı bilgiler
:love3: güηвє güη вüуü∂üηüz ιçιм∂є,güηвє güη вüуüуσяѕυηυz şιм∂ι gözüмüη öηüη∂є  :love3:

DER!N

Çok güzel, derli toplu bir konuymuş az çok düşüncelerimi tartmamı sağladı teşekkür ederim  :opucuk: ayrıca renk içinde  :opucuk:





AککORTįє

rica ederim kızlar   ;)

ayrıca renk içinde :opucuk:


nesrin_beyza&berrin

Çok güzel konu İlknurcum. Teşekkürler. Bu zamanda annelerini oynatan çocuklar az değil. Komşumun oğlu var. Kızılmıyor bile annesini bile dövüyor anne birşey demiyor deli oluyorum. :violent1:
   


DİLVİN

güzel konu ilknurcum  :icon_thumright:
anne baba kendını geliştirdiği zaman ıyı örnek sergilediği zaman sağlıklı bıreyler yetiştirebilir
mesela ben kendı ailemde hep şiddete maruz kaldım ve buda benım hemen savunma mekanızmamı ön plana çıkardı
yanı olayları dınlemeden etmeden hemen karar verırım saldırganlaşırım bu huyumu zamanla anne olduktan sonra düzelmeye çalışsamda
hala kalıntıları var dıyebılırım sakın bir yapım yok
oysa benım kuzenım var öle sessiz sakın bir ortamda buyuduku taktır edıyorum o kuzenımı
ona halamlar asla hayır demedıler o halamların gözünun içine baktığında hayırı anlıyordu
çok hanım bir genç kız oldu mesela saat 10 uyurdu öyle öğretmışler halamlar ikiletmedem gider uyurdu
bi keresınde onlarda kaldım halamlar dışarı çıktı bende korktum abla ben uyuycam dedı bende ırem uyuma ben korkarım dedım
ama abla benım uyuma saatım 10 uyumam lazım dedı bende ıremcım babanlar yokkı bilmezler senın uymadığını dedım
ozaman anakoluna gidiyordu annem babam yok dıye kurallarımızı çiğneyemem özür dilerim uyumak zorundayım dedı
yanı kısacası bılınçlı evlat yetirtirmenın yolu bılınçlı anne baba olmaktan geçiyor bana göre
***********************************************************************************
İnsanların konuşmayı bilecek kadar akıllı, susmayı bilecek kadar zeki olmamaları ne büyük bir talihsizlik