çocuğun sosyal gelişimi ve arkadas ilişkileri

Başlatan masalım2010, 07 Ekim , 2010, 11:16:34

« önceki - sonraki »

masalım2010

Bebeklik döneminden itibaren arkadaşlık ihtiyacının başladığı görülmektedir. Aslında önce refleks olarak görülen ve sonra sosyal bir tepki olarak ortaya çıkan gülme, gülümseme sosyal gelişimin ilk adımları olarak düşünülebilir.

Yapılan araştırmalar insan ilişkilerinde yüz ifadelerinin büyük ölçüde önemli olduğunu göstermektedir. 7 aylık bir bebeğin de yüz ifadelerini ve ses tonlarını koordineli olarak kullanabildiği, 1 yaşına basmadan önce de öfke, korku, mutluluk gibi duygusal tepkileri gösterebildikleri görülmektedir. Duyguları anlama ve duygusal tepkilerin zenginleşmesi sosyal deneyimleri de beraberinde getirir. Bebeğin duygusal tepkilerini gösterme amacıyla sergilediği gülümseme, ses çıkarma, dokunma, bakma, ağlama, diğerlerinin davranışlarını taklit etme gibi davranışlar birer sosyal davranış olarak ortaya çıkar ve yaşın ilerlemesi ile daha fazla çeşitlilik kazanır.

Bebeklik dönemi olarak adlandırdığımız 0–2 yaşlar arasında çoğunlukla anneye özel bir bağımlılık geliştirir. Annesi yanından ayrıldığı zaman huzursuz olabilen, tanımadığı sosyal ortamlarda anneye sığınabilen çocuk, bu dönemin sonlarına doğru tanıdığı, yaşamında var olan baba, kardeş, büyükanne, büyükbaba, bakıcı abla gibi kişilere de bağlılık geliştirmeye başlamaktadır.



İlk çocukluk dönemindeki çocuk ise (2–6 yaşlar arası) bağımsız olarak bir şeyler yapmaya başlar. Bedensel ve dil gelişimi bağımsız olarak hareket etme isteğini arttırır. Kendi kıyafetlerini seçmek, giymeye çalışmak, isteklerde bulunmak, kararlar verebilmek, arkadaşlarını seçmek..gibi. Bu dönemde çocukların bağlanma davranışları azalır ve çocuk kendini güvende hissettiği ortamlarda bağlılık geliştirdiği kişiye, ki bu kişi çoğunlukla annedir, ihtiyacı yokmuş gibi davranabilir. Ancak tanımadığı bir ortama girdiğinde, kendini güvende hissedinceye kadar yine annesinden yardım isteyecektir.



Çocuğun ilk toplumsallaştığı kurum olan aileden sonra akranlarıyla etkileşimi ve arkadaş ilişkileri de sosyalleşmede belirleyici unsurlardır. Bu noktada oyun davranışları sosyal gelişimlerinin bir parçası halini alır. İlk çocukluk dönemi itibariyle çocuk, ailesi dışındaki kişilerle özellikle de yaşıtlarıyla nasıl bir sosyal ilişki kuracağını, nasıl beraber olacağını öğrenmeye başlar. Çocuğun ailesi dışında diğer kişilerle olan birlikteliği onun sosyal gelişimi arttırır.

Okul öncesi eğitim kurumları da çocukların sosyal ilişki kurma becerilerini geliştirmesine yardımcı olur. Birçok arkadaşla bir arada olma, farklı etkinliklerde bulunabilme, paylaşmayı öğrenme olanağı bulma açısından okul öncesi dönem olarak da adlandırdığımız ilk çocukluk döneminde çocuklar daha fazla sosyal etkileşim içerisine girebilmektedir.



Oyun davranışlarının ve arkadaş ilişkilerinin de yaşlara göre farklılaşabildiğini görmekteyiz. Bebelik döneminden itibaren ele aldığımızda oyunun öncelikle bir keşif niteliği taşıdığını görürüz. Çocukların zevk almaları ve hoşnut olmaları nedeniyle tekrarladıkları davranışlar (oyuncakları çekme, itme, çarpma, döndürme gibi) bebeklik döneminin ilk yılının oyunlarını oluşturur. İlk yılın sonları itibariyle bebekler daha amaca yönelik tepkiler vermeye başlar. Yan yana geldiklerinde birbirlerini incelerler, oyuncak paylaşımı yapmaya çalışırlar. Aynı şekilde hoşnutsuz olunan bir durumda tepki verebildiklerini ya da mutluluk belirtileri gösterebildiklerini görebiliriz. Ancak bu dönemde kurulan ilişkiler kısa sürelidir, çabuk arkadaş değiştirebilirler ve arkadaş seçimlerinde çoğu zaman cinsiyet ayrımı yoktur.



2 yaş itibariyle deneyimlerini aktarmaya başladıkları ve içinde yaşadıkları ortamı yansıttıkları oyunlara yönelen çocuklarda taklit davranışlarının ortaya çıktığı görülür. Dramatik oyunlar ortaya çıkmaya başlar ve anne, baba, öğretmen gibi rol dağılımları olur.

Bu dönemde arkadaş ilişkilerinde çatışmalar yaşanabildiği ve anlaşmazlıklar çıkabildiği görülmektedir. Zaman zaman arkadaşlarıyla itişmeler yaşanabilir, oyuncaklarıyla dövüşür gibi oyunlar oynayabilirler. 2 – 3 yaşlarındaki çocuklar oyun arkadaşlarını çabucak değiştirebilir, kendilerine özgü yöntemler geliştirerek olumsuz davranışlar sergileyebilirler. Bu yaşlar bağımsızlık arayışı içerisine giren, benmerkezci davranışların sergilendiği ve sadece arkadaş ilişkilerinde değil aile ortamında da çatışmaların yaşanabildiği yaşlardır. İsteklerini ertelemekte zorlanabilen, empatik davranma konusunda yeterli deneyime henüz sahip olmayan bu yaş çocuklarının sosyal tavırları olumsuz olabilmektedir.

4 yaş itibariyle arkadaş ilişkilerinde olumlu yönde bir gelişme görülebilmekte ve çocuğun arkadaş sayısında artış olabilmektedir. Paylaşım konusunda daha istekli olurlar. Cinsiyet ayrımı gözetmeksizin daha kurallı oyunlar oluşturmaya başlayabilirler. 5 – 6 yaşlarında ise grup oyunlarında artış olmaktadır. Benmerkezcilikte azalma, daha az saldırgan davranışlar ve inatlaşma görülebilmektedir. Bu yaşlarda oyun arkadaşlarının seçiminde cinsiyet ayrımı görülebilir, kurallı oyunlar sergilenir.

Okul çağı itibariyle ilköğretim dönemine geçilmesi üzerine arkadaş ilişkileri ve oyun davranışları farklılaşır. Benmerkezci düşünce yapısının yerini karşısındaki kişinin duygularını anlayabilme alır. Arkadaş seçimleri daha kalıcı özellikler taşır. Bir gruba dahil olma isteği ve ait olma duygusu ön plana çıkmaya başlar. Son çocukluk dönemi olarak adlandırdığımız bu dönemde arkadaş sayısında artış görülür ve çocuklar kendi cinsiyetlerindeki çocuklarla arkadaşlık kurma eğilimi içerisindedir. Yaş ilerledikçe seçtikleri arkadaşların kişilik özellikleri de önem kazanmaya başlar. Arkadaşsız oyun önemini kaybeder. Sadece akademik yaşantısında başarılı olmak okuldan eve mutlu gelmesi için yeterli olmamaya başlar. Sosyal ilişkileri, paylaşımları önemlidir.

Ergenliğe doğru gidildiğinde gelişim özelliği olarak karşımıza çıkan kimlik arayışı kendini sosyal ilişkilerde yoğun olarak gösterebilmektedir. Ergen için arkadaş edinme, bir gruba dahil olma, bir statü kazanma, arkadaşları tarafından kabul edilme ve beğenilme önemli bir yer tutar. Aile üyelerinden uzaklaşmaya başlaması anne, babalar için endişe verici olarak görülebilmektedir. Ancak anne babayı eleştirme, bağımsızca kararlar verebilme, kendi bireysel farklılıklarını ortaya koyabilme ve kabul edilmesini isteme davranışlarına ergenlik döneminde sık rastlanabilmektedir.



Bu dönemde yakın arkadaşlıklar ortaya çıkar ve genelde arkadaşlarını kendi cinsiyetlerinden seçerler. Karşı cins tarafından beğenilmek önem kazanmaya başlar. Aile ortamında yaşanabilen çatışmalar nedeniyle değerli olma ve kabul edilme duygularını arkadaş ilişkilerinde aramaya çalışabilirler.

Sonuç olarak, bebeklik dönemi itibariyle sosyal gelişime ve arkadaşlık ilişkilerine bakıldığında aslında davranış şekilleri ve sosyal tavırlarda farklılıklar olduğu görülse de ihtiyaç duyulan, amaçlanan ve sonucunda kazanılan şeyler aynıdır.

İletişim becerilerinin yaşın ilerlemesiyle ve çocuğun aile ortamında kazandığı, öğrendiği deneyimlerle arttığı düşünüldüğünde, sosyal bir ortam ve arkadaş edinme ihtiyacı kabul görme, anlaşılma ve paylaşabilme olanağını sağlama açısından önemlidir. Çocuğun duygularını kontrol edebilmesi, empatik davranabilmesi, bireysel farklılıkları fark edebilmesi ve kendini ifade edebilmesi sosyal gelişiminin önemli parçalarıdır. Aileler destekleyici ve denetleyici tutumlarla çocuklarının sosyal ilişkilerini geliştirmelerine fırsat tanımalıdırlar

<a href="http://lilypie.com/">; <img src = "http://lpmf.lilypie.com/ipJMp3.png"; width = "400" height = "80" border = "0" alt = "Lilypie Prematüre Bebek Şeritler" /> </ a>